16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 4 HAZİRAN 1986 4 SHP Genel Başkanı anlatıyor Inöııü: Kararlı insan JÜLtDE GÜLtZAR ANKARA "Kendisini bir yığın yönetmeliklerin yapüdıgı uzun çalışma günlerinde biraz daha yakından tanıdım. Her şeyi enine boyuna araştıran, çok geniş boyutlu düsünen bir insan olarak gördiim onu. Her şeyin farkında bir insan. Bir özelligi de, kanncaezmez Üpte oluşu. Okuyan, düşünen, duyan, hem de derinlemesine duyan bir bilim adamı Erdal tnönü. Güniin birinde başbftkanlık görevine gelirse, inanıyonım ki, Ecevit de datail, Türkiye'nin en duygnln, en duyarlı başbaka.m Erdal Bey olacaktır." Bu yargı, ODTÜ'den iki yıl önce emekli olup ayrılan öğretim üyesi Gttney Gönenc'in. Erdal lnönü adının, uluslararası bilim çevrelerinde, Feza Gttrsey'le birlikte anılan iki Turkten biri olduğunu söylüyor Gönenç, ve ekliyor: "Böyle olmasına ragmen Erdal lnönü, dalgın, dagınık, dünyadan babersiz, tipik bilim adamlanndan dcgü. Blürni de dünyanın öteki olaylannı da derinlemesine algılayan, kavrayan bir insan." Partili arkadaşı Türkân Akyol da, "Kıyafetlerinde iddiasız ve son derece titiz bir kalite hâkimdir" diyor. Gönenç'in yargısını, adının yazılmasını istemeyen bir başka SHP'li tamamlıyor: . "Erdal Bey'in. bilim adamı oluşundan gelen bir özelligi var. İek bir kaynaktan duydugu şeye inanmaz o. Bilimdeki, incelemearaştırmakuşku duyma ve gerçege ulaşma yöntemini aynen siyasette de uyguluyor ve başanlı oluyor." Bir başka partüisi de, Erdal Inönü'nün kararlanndaki kesinliği, bu yöntemle çalışmasına bağlıyor. Gündüz Pamuk, tüm bunları doğru layan yargısını bildiriyor: "Erdal, kanaat ve yargılmnnda geç gibi görnnür, ama daha isabetlidir. Çiınkü karan açıklama aşamasına kadar bemen hiç konuşmaz, yüksek sesle düşünmez. Bu sebeple de, uzun uzun düşündükten sonra verdigi karardan, ilave bir yeni faktör olmadıkça onu kimse vazgeçiremez. Partiyi kurarken de, sonraki aşamaJarda da bunu tıygulsdık ve başanlı oldu." rüyorum. Türk mürigi konusunda? tNÖNÜ Türk müziğinde ayrı bir alışkanhğım yok. Radyoda ve bazı konserlerde dinledim Türk müziğini. Elbette sevdiğim, zevk aldığım besteciler, parçalar var. Ama koleksiyonumun çoğunluğunu Batı müzıği plakları oluşturuyor. Erdal lnönü'nün yakınlan ve arkadaşlan onun, "harika bir resün meraklısı" olduğunu ve gerek tstanbul'da, gerekse Ankara'da sergileri, resim koleksiyoncularını gezdiğini anlatıyorlar. Gerçekten de, başkentte açılan her önemli sergide Erdal lnönü'yü görmek mümkün. Sayın tnönü, bizim iilKede kız ya da erkek, bemen her genç, yaşamınm bir döneminde şiir yazmaya kalkışmıştır. Siz de yaptınız raı bunu? İNÖNÜ Neredeyse genelleme diyeceğimiz bu durumdan ben de payımı aldım. Ama benim payım bir şiirlik oldu. Orhan Veli'ye nazire olarak bir şiir yazmıştım. Ne var ki, şimdi hangi şiirine nazire yaptığımı ve şiiri hatırlamıyorum. Şairliğim bir şiirlik oldu, ama hayatımın her döneminde şiirden zevk aldım, severek okudum. Siyaset sahnesinde ikinci Erdal İnönü ile liderlik üstüne tNÖNÜ karar Son söz Biz bu çalışmamızda politika sahnesine yeni çıkan bir lideri çeşitli yönleri ve özellikleriyle, farklı kişilerle birlikte ele aldık. Burada bir sonuç değil, bir başlangıç söz konusudur. Erdal tnönü, siyaset sahnesinde yeni yeni tanınan bir liderdir. Bu nedenle çok farklı değerlendirmelere muhatap olmaktadır. Biz, sadece farklı pencerelerden nasıl göründüğünü sergilemekle yetindik. Bilmekteyiz ki, asıl karar Erdal lnönü'nün önümüzdeki dönemler içinde siyaset sahnesinde oynayacağı role bağlıdır. Bu noktada Türkiye'de lider tipolojisindeki bir önemli hatanın altını çizerek soff noktayı koymak istiyoruz. Türkiye'de cumhuriyet dönemi de dahil, liderler genellikle tek söz sahibi bireyler olarak kalacakları bir tutumu yeğlemişlerdir. Lider çevresi genellikle Osmanlı padişahlarmın kapıkulu çevresi gibi görülmüştür. Bu, Türk lider tipolojisinin en önemli hatası olarak ortaya çıkmıştır. Sayın Erdal tnönü 'nün sosyal demokrat örgütlenme geleneğine uygun olarak lider ve çevresinde kuvvetli kadro hareketine girişebilmesi, başarısının önemli dayanağı olacaktır. O.S.A Lider, kritik Hizipleşme denen şey, grupların bir araya gelerek, herhangi bir seçimi kazanmak amacıyla birlikte davranmalan için yapılıyorsa ve ölçüde kalıyorsa bir sakınca doğurmaz. Ama bu devam ediyorsa, partinin kendi programını yürütememesi sonucu doğurur. Böyle bir duruma gelindiğinde çaresi muhakkak bulunmak gerekir. Bunlar bilinen şeyler. Ama parti içinde böyle bir şey olduğunu kabul etmiyorum. verendir OSMAN S AFFET AROLAT Kendisinin nasıl bir lider olacağı konusundaki sorulan yanıtlarken, Erdal tnönü, içinde yaşanan "kritik" anın geregini yapmayı liderlik olarak görüyor. Bu noktada lider olan kişinin, nasıl davranması gerekiyorsa öyle davranmasını savunuyor. Erdal tnönü'nün lider kişiliği üzerine surdürdüğümüz söyleşinin ikinci bölümü şöyle: AROLAT Peki efendim, sizin yeni baslayan liderlik döneminizde sosyal demokratların bütününün bir çatı altında birleşmesi yolunda onemli adımlar atılabilecegine inanıyor musunuz? YoVsa bunun gundeme gelmesi için 1988 seçimlerinin sonuclanm almamız mı gerekecek? INÖNÜ Bu konuda kesin bir şey söyleyemem şimdi, bunu zaman gösterecek... Biraz sizin özellikleriniz üzerinde duralım. Size yöneltilen eleştirilerden biri, bir süre önce partiniz içinde önemli gelişmeler oldugu sırada rahatlıkla Av rupa gezisine çıktınız. Geriye çıkmadan önce kendi görüşlerinizi bildirdiniz. Sayın Gürkan'ın degişiklik isteklerine karşı çıktınız. Ama kendisinin genel başkan adayı olabilecegini, olursa kendinizin de destekleyecegini söylediniz. Bu, bazı kişilerce bırakınız >apsınlarcı bir tutum olarak degerlendirildi. Bir tarafta çok karariı bir yapı söz konusu iken, bir >nndan bu oluşumu kendi haline bırakan bir tutum görüyorduk. Siz bu yaşadıgınız olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? tNÖNÜ Ben, bu hareketimin, başından beri inandığım birleşmenin, bütünleşmenin demokratik bir şekilde yürümesi çeTçevesi içinde değerlendirilmesini dilerim. Biliyorsunuz, başından beri ben birleşmeyi her kademede yöneticilerin üyeler tarafından seçilmesi ve bu şekilde yeni yöneticilerin ortaya çıkması şeklinde düşundük. Bunun da Ben de payımı aldım. Ama benim payım bir şiirlik oldu. Orhan Veli'ye nazire olarak bir şiir yazmıştım. Ne var ki, şimdi hangi şiirine nazire yaptığımı ve şiiri hatırlamıyorum. Erdal lnönü, ta başından beri Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet üçlüsünü ilgi ve merakla izlemiş. Cahit Külebi, Cahit Sıtkı Tarana, Ziya Osman Saba, Ahmet Muhip Dranas ve öncekiler, sonrakiler.. hepsini okumuş. Okurken bu kişilerin siyasal görüşlerine bakmaksızın Nazım Hikmet'i de, Necip Fazjl'ı da, Yahya Kemal'i de bazı şiirleriyle sevmiş. En çok hangi tür şiirierden etkileniyorsunuz? tNÖNÜ Şiire yaklaşımımda fikir yönu ağır basanlar öncelik alıyor. Elbette bu, yalnızca fikrin kuru kuru anlatılması demek değil. Şiirin bir ler olduğunu kabul etmiş görünmeden ilke olarak fikirlerimi söyleyeyim: Partinin herhangi bir anda yapması gereken bir davraruş, bir hareket varsa, bir belirli sonucu çözmek için sonucu tartışıyorsa, belirli bir yol çiziliyor ve bu yolda uygulama yapmak gerekiyorsa, bütün bu davranışlara bildiğimiz hizip yapısı bakımından engel olunuyorsa buna izin verilemez. Partinin yönetim kadrosu programın gereği, amaçların gereği, o günkü ihtiyaçlar ne ise buna liderle birlikte karar vermişse, bunu herkesin yıirütmesi gerekir. Ve bu harekete, herhangi bir hizip, başka nedenlerle karşı çıkarsa kabul edılemez. Demek istiyorum ki, hizipleşme denilen şey gruplann bir araya gelerek herhangi bir seçimi kazanmak amacıyla birlikte davranmalan için yapdıyorsa ve ölçüde kalıyorsa, bir sakınca doğurmaz. Ama bu devam ediyor, partinin programı bir tarafa, hizibin kendi görilşü birlikte dav Görev alan insanların kendi kamkterleri olmakla birlikte, olaylann gerektirdiği bazı tutumları almaları doğaldır. Bir anlamda sizin deyisinizle, lider özelligi burada kendini gösterir. Kritik bir anda insan karar verebiliyor mu, veremiyot mu? ranışı olarak karşımıza ayrı bir çekirdek çıkıyorsa bu eninde sonunda partinin programıru yürütememesi sonucunu doğurur. Böyle bir duruma gelindiğinde, çaresi muhakkak bulunmak gerekir. Bunlar bilinen şeyler. Ama parti içinde şimdi böyle bir durum olduğunu kabul etmiyorum. Ve böyle bir durum ortaya çıkmaması için de herkesin gayret göstermesi gerektiği düşüncesindeyim. Bir seçimi kazanmak için birlikte çalışan insanlar onu unutmalılar. O seçimde karşı olan insanlarla birlikte çalışmaIılar. O seçimi kazanan, fakat kendi gruplarından olmayan insanlarla birlikte de çahşmalılar. Ve bir araya gelmenin parti programları veya politika olayları üzerine düşünürken, özgür bir şekilde düşünerek sağlam sonuca gitme olaylannı ortadan kaldırmasına imkân vermemeliler. Onu yaparlarsa o zaman hizipleşmeye gitmiş olurlar. Demek istiyorum ki, kendi akıllannı kullanmaülar. Her olayı değerlendirirken, parti programı içinde kendi akıllanyla doğru yolu bulmalıdırlar. GELESEKSÜRÜYOR Baba ve oğul 1940'larda. tsmet lnönü'nün sağhğmda politikaya uzak kalan aile, onun ölümunden sonra da politik gelişmelerden özenle uzak kalmaya dikkat etti. Ancak 12 Eytül sonrasmda yaşanan politik olaylar ve CHP'nin kapatümasından sonra babastmn misyonunu sürdürüp, CHP çizgisinin adeta devamı olacak siyasi hareketi yönlendirmek oğul lnönü, yani günümüzjün bilim adamı Erdal lnönü 'ye düftü. Burada sözü Atila Sav alıyor: "Geçen yü 23 temmuz giinii geldi. SODEP'in feshi oiayını anlattı ve 84. maddenin böylesi bir birleşmeye engel olup olmadıgını sordu, Hazine yardunı konusunu incelememi istedi. Böyle bir birleşmenin hukuken olacagını, ama siyaseten çok zor olduğunu anlattun. kendisine bu siymset engeünin, ancak Erdal tnönü adının prestijiyle aşılabilecegini soyledim. Gerçi yaşşaa demesinden korkuyordum. ama yine de soyledim. Çiinkii gerçek buydu ve nitekim bu gerçek de dogrulandı. Soyleyecegim şu: lnanıa, o anda sanki birleşrne protokolu hazırdı. Görduniız, o kadar şey söyiendi, yazıldı. lnönü karanndan dönmedi." • Erdal lnonu, kısa politik yaşamına birçok geljgiti sığdırmış bir insan. 18 Mayıs 1983'te, Pembe jKöşk'te yapılan toplantıyla başladığı, şu günlerde • ç yıhnı doldurmuş olan bu yaşamda, genel başO Ücanlık, genel başkanlıktan aynlış, yeniden genel başkanlık, yeniden aynlış ve bir kez daha genel başkanlık var. tki aynlışında da, suskunluğu yeğlemesi bazı çevrelerde olduğu gibi örgutte de "lnönü politikayı bırakıyor" diye yorumlandı. "Ama" diyor partili arkadaşlan, "Biz böyle bir kaygıya kapılmadık. Çünkü Erdal tnönü, veto edildigi gün mucadelenin ve SODEP'in sürecegini söylemişti." Inönu ailesi, herkesın de bildiği gibi, sanata meraklı ve sanatın her dalını ilgiyle izleyen bir aile. başka dili vardır ve onu yakalamak şarttır, onemlidir. Bakın şimdi aklıma geldi. Ikinci Yeni'yle ilgili bir anım var, isterseniz anlatayım. Anlatıyor: "ODTU'de rektör vekiliyken lojmanda kalıyordum. Bir akşam valnızdım. Ertesi gun yapılacak giriş sınavlan için epeyce yorulmuşuz. Kitap okuyarak dinlenmek istedim. Elime Ikinci Yeni Antolojisi geçmişti o günlerde. Kapagını kaldınrken, kitabın içindeki şiiıierin so>ut, anlaşılması güç ve gunluk yaşamla ilgisiz şeyler oldugu fikri vardı kafamda. Okudukça ısındım, ısındıkça okudum ve gordum ki baştaki düşüncem yanlış. Hepsi de anlaşılır ve günlük yaşanumızla ilgili şeyler. Sevindim tabii." Derler ki, tsmet lnönü, yaşamı boyunca bir kez bile resrni konuşmalarında Allah adını ağzına almamıştır. Çok partili demokratik döneme geçildiğinde, din konusunun karşı tarafta bayrak yapıldığını ve kitlelerin bu bayrağa doğru koştuğunu gören parti kurmayları, fnönu'nun özellikle meydan konuşmalarında birkaç kez dinden, Allah'tan söz etmesini istemişler. lnönü de bunu kabul etmiş ve ilk miting yeri olan Konya'da konuşmasını yapıp ayrılırken, "Allahaısmarladık Konyalılar" demiş. Oysa Metin Toker, "tsmet Paşa'yla On Yıl" kitaplanndan birinde, paşanın yatak odasında, karyolasının başında bir Kuran'ın asılı olduğunu yazmış ve tnonu'nun, annesinin mezarı başında dua ederken gosteren bir fotoğrafını basmıştı. tnancın, ibadetin gizli olması, Erdal Inönü'de de sürüyor. "Küçükken onıç tutardım" diyen Erdal lnönü'nün ağzından bu konuda başka bir söz almak mümkün olmuyorsa da, Günduz Pamuk, "Korel Goymen'in babasuun cenazesinde namaza durdugunu" anlatıyor. Aile, büyük İnönü'lerde olduğu gibi, ortanca tnönü'lerde de kutsal, saygı duyulacak bir kavram. Partili arkadaşlan, Istanbul dönuşunde lnönü'nün ilk işinin "Sevinç'e telefon edip bildirin, salimen geldim" demek olduğunu anlatıyorlar. Bazı toplantılarda, Inönü'ye telefon bağlanmış ve lnönü de örneğin, "evet öksurüyordum, yoksa yok, şimdi iyiyim" gibi ya da benzeri şeyler söylüyorsa, bunun, telefonun öteki ucundaki Sevinç İnonü'nün bulunduğunun işareti olduğunu soyleyen arkadaşlan, "Karakter olarak birbirlerine çok benzerler" diyorlar. 30 yüa yaklaşan bir evliliğm başka türlu sürmesi olası mı yoksa? Sevinç Sohtorik'le Erdal İnonü'nün "kapı komşu iki genç" olmakıan, zamanla Inönu çifti olmaya geçişleri 1957'de gerçekleşrniş çünkü. Çiçeği burnunda politikacı Erdal İnönü'yu, merdivenleri ikişer ikişer çıkmasından, satranç ve briç oynamasına, sporculuğundan sanat sevgisine, "açık, içten, sıcak yapısından" inatçılığına vb. kadar, iltifatlardan sıkılmasından, üzerine çok vanldığında "Ne ozverisi, birleşmenin geregini yapüm" diyen yapısına kadar, politika dışı yanlanyla tanıtmak istediğimiz bu röportajı, tnonu'nun kadınerkek ilişkileri konusundaki tutumuyla bitirmek istiyoruz. Bu konudaki değerlendirmeyi yeğeni Gülsün Toker Bilgehan'dan dinleyelim: "Kadın baklarını Erdal da>ım kadar yurekten savunan ve kadınerkek eşitligine onun kadar inanan bir erkek daha duşünemivorum. Da>ımın bu niteliklerini, sevdiğim, tanıdığım butıin hanımlann eşleri için dilerim. Tabii politikacılar için de.." Ne dersiniz, Gulsun, Erdal dayısından "Yaşşaaa, çok fiyakah" sözlerini haketn mı? Eğer kritik durum, liderin otokratik davranmasını gerektiriyorsa, onu yapması gerekir. Yaparsa başanya gider. Böyle şeyler olabilir. Ama bunlar karakterden değil, durum gereği ortaya çıkabilir. bir nedeni vardı. Birleşmeye neden, başlangıçtaki yapay ayrıhk, bundan halkın duyduğu rahatsızlık ve bu durumu ortadan kaldırmak arzusuydu. Bu eksiklik tabanda duyulduğuna göre, tabanın bu birleşmeyi yapması, yöneticileri de tekrar seçmesi bize gayet doğru goründü. Ben, bu fikre sonuna kadar bağlı kaldım. Kongreler olurken herhangi bir müdahale düşunmedim. Başkasının müdahale edeceğini de duşunmek istemedim. Belki yapmak isteyen olur, fakat ondan bir şey çıkabileceğini de düşunmedim. Çünku, eğer şu veya bu müdahale ile değjşecek bir yapı olsa birleşmeye gidemezdik. Amaç, tabanın isteklerini meydana çıkarmak olunca, en geniş şekilde meseleyi sürecin çalışmasına bırakmak bunun doğal sonucuydu. Sayın Gürkan genel başkan olarak yönetmekteydi. MKYK iş başındaydı. Benim dışarıdan mudahalemin hiçbir anlamı yoktur diye duşündüm. Bunun sonunda çıkacak olan tablo tabanın isteklerini yansıtaeağına göre, bu kadro ile çalışabilirim diye düşündum. Benim durumum da şuydu: "tsterseniz adaylığımı koyanm" diye örgüte bir söz vermiştim. O, durumumu belirlemişti. Bu arada benim yapacağım başkaca bir şey yoktu. Başkanlık kurulu üyesi olarak görevimi yapıyordum. Yurt dışı gezim, ya da tstanbul'da oturmam o görevime engel olmadı. Gerektiğinde gelip o görevi yaptım. Onun dışında bir şeye karışmadım. Çünkü, çizilen çerçeve içinde işler yürümekteydi. Efendim, siz konuşurken sozcükleri üstuste bindirmektesiniz. Ve konuşma tarzınız alışılmış anlamda bir lider degilsiniz. Bu alışkanlıgınızı değiştinnek için bazı şeyler yapıyor musunuz? Yapmayı düşünüyor musunuz? tNÖNÜ (Uzun bir gülme) Uyannıza teşekkür ederim. Tabii zor bir mesele (Tekrar gulme). Bunun cevabı bu kadar... Şimdi sizin liderlik kişiliginizi değerlendirmeyi sürdurelim. Veriler sizin otokratik bir liderlikten başlayıp, hızJa demokratik liderliğe yönelen bir kişi yanında yetişmeniz nedeniyle demokratik özelliklere sonuna kadar sadık kalıcı bir vapınız oldugu bilim adamlannın vardıgı bir sonuç oluyor. Yine aileden miras kalması nedeniyle ve SODEP'teki kısa liderlik döneminizdeki tavnnızla sizin topariayıcı bir li İNÖNÜ AİLESİ Baba lsmet tnönü, anne Mevhibe lnönü ve oğullar ömer ve Erdal tnönü ile en küçük kardeş Özden tnönü birlikteler. der oldugunuz sonucuna varılabiliyor. Sizin bu iki özelliginizi sona kadar yunitebilme özelliginiz var mı? Bir de bilindigi gibi liderlerin yapıcı kişilikleri liderlik dönemlerinde ortaya çıkabiliyor. Bu kişiliginizi ortaya koymada kişisel özellikleriniz. partiniz içindeki yapısal özellikler ve dönern açısından nelere güveniyorsunuz? tNÖNÜ Dinlerken bu soruya pek cevap verecek bir şeyim yok diye düşünuyordum. Bundan sonra liderliğim nasıl gelişecek, o konuda şimdiden bir şey söyieyebileceğimi sanmıyorum. Ben, bugüne kadar ortaya çıkmayan bir özelliğimin yeniden keşfedileceğini sanmıyorum. Ama bakarsınız benim bilmediğim bir ozelliğim yeni olaylar karşısında çıkar. Peki, ama siz kendinize baktıgınızda Erdal tnönü sonuna kadar demokrat bir lider midir? Yoksa belli donemlerde daha otokratik bir tutuma girer mi? Bu özeilikleri de var mıdtr? tNÖNÜ Toplum içinde bir görev alan insanların kendi karakterleri olmakla beraber olayların gerektirdiği bazı tutumları almaları doğaldır. Bu kaçınılmaz. Bir anlamda insanların sizin deyiminizle lider özelligi burada kendisini gösterir. Kritik bir anda kendinden beklenileni verebiüyor mu, veremiyor mu? Eğer o kritik durum o liderin, o insanın daha otokratik davranmasını gerektiriyorsa onu yapması beklenir. Yaparsa başanya gider. Ama o demek değildir ki. bunu rahatlıkla, bütünüyle isteyerek içüıden geldiği için yapıyor. Ama eğer durumu iyi değerlendiriyorsa, otoriter davranmasıyla o durumdan sıyıracaksa onu yapacaktır. Böyle şeyler olabilir. Ama bunlar karakterden değil, durum gereği ortaya çıkabilir. Böyle duşünuyorum. Partinizle ilgili önemli bir iddia, partinizin bazı bizipleri taşıdıgı ve hiziplerin eski CHP'nin son dönemindeki gibi SHP'de de devam ettiği yolunda. Bu iddia. büyük kongre oncesi bazı kongrelerde de ortaya çıktı. Bu tur hizipleşmekr karşısında sizin genel tavnnız nedir? Nasıl duşunüyorsunuz? Hizipsii bir parti mi yaratmayı amaçlarsuıız? tNÖNÜ Partimizde hizip Benim durumum şuydu: "tsterseniz adaylığımı koyanm" . diye örgüte söz vermiştim. O durumumu belirlemişti Başkanlık Kurulu üyesi olarak gelip, gerektiğinde o görevi yaptım. Onun dışında bir şeye kanşmadınu Bir son sorum olacak. Sizin topluluk karşısında yaptığı•ız konuşmalan, sorulara verdiginiz yanıtları dinledigim sırada en şaşırtıcı >anınızın, alışümış liderlerin aksine yer yer "Bu konuyu bilmiyorum", "Partili arkadaşlar araştınyorlar, sonuca vardıklannda açıklarım" gibi cümleteri söylemekten çekinmiyorsunuz. Çok ciddi bazı ekonomik meselelerde bile "Bilmiyorum" diyebiliyorsunuz. Bu nasıl oluyor? tNÖNÜ Bir şeyi bilmiyorum derken, hiçbir zaman öğrenemeyeceğim demek istemiyorum. O anda bilmemeyi bir İcusur olarak görmüyorum. Arkadaşlarım var, birçok uzmanlar var, onlardan birçok meseleyi öğrenebilirim. Bilmediğim bir şeye biliyorum dersem o zaman yanlış bir izlenim veririm. Ve ondan sonra düzeltmek daha zor olur. İnsanın bilmediğini söylemesi ayıp değildir. öğrenmek istememesi ayıptır. Öğrenmeden bilir gibi konuşması bence daha yanlıştır. öte yandan tabii ben başka bir çevreden geldim. Üniversite çevresinde bu dediğim yaklaşım doğal yaklaşım olduğu için, daima yeni şeyler öğrenmeye çalıştığım için bu benim alışkanlığım. Bakarsınız bir gün ben de alıştığımz şekilde, her şeyi biliyormuş gibi konuşmaya başlanm ama... Yok, alışılmamış şekilde konuşmanız daha iyi... Partiler bir uzmanlar birligidir. Bilmemeyi söylemek ayıp degil, erdem olabilir. Peki efendim. Sizi daha iyi tanımamıza ve tanıtmaya çalışmamıza yardımcı oldugunuz için teşekkür ederim. Keşke çalabildiğim bir enstruman olsaydu Ne kadar isterdim bunu. Ne yazık ki, sadece dinlemek durumundayım. Ve dinlemekten büyük zevk alıyorum. Baba inönu'nun 100. yıldönümünü kutlama etkinlikleri arasında sanatsal niteliklerin çoğunlukta olması, bunun en güzel kanıtı. lnönü adına verilen konserler, yaptırılan beste ve heykeller, açılan resim yanşmaları ve sergileri, lsmet tnönü'yü en anlamh biçimde anmanın yanı sıra, bu etkinlikleri düzenleyenlerin sanat sevgisini de gösteriyor. "tkinci Dünya Savaşı sırasında Ankara'da konservatuvarda cumartesi konserieri olurdu. Babam bunları kaçırmadan izlerdi ve konserlere bizieri de götünırdü. Avnıpa'nın tanınmış icracüannı, dünyanın ünlü bestecilerini bu konserlerde dinlemek, tammak ve sevmek fırsatını buldum. Bizim bestecilerimizin ilk eserieri de o zamunlar ortaya çıkıyordu. Onlan da ilgiyle, zevkle ve Uave olarak büyük merakla izlerdik" diye anlatıyor Erdal tnönü. Babanızın müzige ve özellikle Baü müzigine olan hayranlıgı bilinir. Hatta kendisinin 60 yaşından sonra viyolonsel çalmayı ögrendiği söylenir. Sizin çalabUdiginiz bir enstruman oldu mu? tNÖNÜ Keşke çalabildiğim bir enstruman olsaydı. Ne kadar isterdim bunu. Ne yazık ki, yalnızca dinlemek durumundayım ve dinlemekten de büyük zevk alıyorum. Şu ya da bu besteciyi, icracıyı daha çok seviyorum, daha çok etkileniyorum diye bir şey söylemek mümkün değil. Her sanat dalında çok güzel şeyler buluyorum ve bunları yapanlan, yaratanlan daima sevgiyle karşılıyor, saygıyla anıyonım. Güzel ve etkileyici olanı seviyorum yani. Şayın tnönü, siz bir bilim ada... İNÖNÜ Sanat ve bilimin, toplumun en güzel, en yüksek ve kalıcı değerlerinin yaratıldığı alanlar olduğuna inanıyorum. Bu sebepten, ikisini ayn değil, birbirine çok yakın alanlar olarak gö BÎLİM ADAMI GÖZÜYLE SİYASETÇİ GÖZÜYLE Demokratik özellîkleri önde gelir PROF. DEMİR DEMİRGİL 1960'h yıllarda Profesör Erdal İnönu'yü Ortadoğu Teknik Ünıversitesi'nde tanıdım. Ikimizin de idari vazifesi vardı. Bir araştırmada beraber çalışmıştık. Son yıllarda ise Boğaziçi Üniversitesi'nde bir arada bulunduk. Yirmibeş yıl gibi uzun bir zaman suresi karakterinde değişiktik yapmadı. Kibar, terbiyeli, öğrencilere, çalışanlara, halka dönuk bir idareci olduğunu her vesile ile göstermiştrr. Az konuşur, dınlemestni sever, tasvip ettiği fikirler, görüşlere katıldığmı tavrı ve davranışı ile gösterir; hemfikir olmadığı noktalarda terbiyeli, sakin fakat açık bir şekilde fikirlerini belirtir. Tam bilgi sahibi olmadığı konularda, bunu açıkça belirtir. Her şeyi bilirim tavrını hiçbir zaman takınmaz. Bu özelliklerinden de anlaşılacağı gibi demokratik bir liderdir. Karizmatik lider tipinden tamamen farkhdır. Yanında çalışanlara iyi davrandığı için etrafında bulunanlan kendisine bağlayabilmektedir. Uzmanların Fıkirlerine hürmet etmiştir. Her şeyi bildiğini hiçbir zaman iddia etmemiştir. Bulunduğu yerde ve ortamda fıkirlerin demokratik bir şekilde belirmesine imkân vermiştir. Parti içinde de aynı şekilde davranacağını tahmin ediyorum. Inönii, geçmişten kalan olup bütUerle mücadele zorunda TARHAN ERDEM (Ecevit Hükümeti Sanayi Bakanı) Tarhan Erdem (Ecevit Hükümeti Sanavi Bakanı) Değişme sürecındeki toplum, deneyimlerinden de yararlanarak, arayış içinde. Geride kalanların ibret verici çırpınışlarını izliyoruz. Sayın Erdal İnönü bu arayışın ürünlerinden biri. "tnönü" adı, bu dönemde liderde aranan özelliklerin sadece güvencesi. Göruşlerinde kararlı, gerektiği kadar konuşan, kelimelerine ve duygularına hâkim görunüyor. Merkez sol bir partinin yapısal sorunlanna ek olarak, yakın geçmişten miras kalan olup bittilerle mücadele etmek zorunda. Toplumu yönîendiren bir lider olabilecek mi? Kurultayda ve sonrasmda anlaşılacak. Başansı için kendi dışındakı şartları uygun görüyorum. GAZETECt GÖZÜYLE ~ Siyaset platformunda yeni OKTAY EKŞİ (Hürriyet Gazetesi Yazarı) Sayın Erdal lnönü ile kısa bir süre de olsa yakın çaiışma imkâm buldum. Kendisinin birçok üstün meziyetleri olduğunu o sırada gördum. Ancak, bu konuda kesin ifadeli sözler sarfetmekten kaçınırım. Çunku, Sayın Erdal lnönü, siyaset platformunda henüz yeterince çetin olaylann denemesinden geçmiş değil diye düşunürüm. BİTTİ BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle