17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZİRAN 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/13 ANKARA, (Cumhuriyet Bü(Baştarafı 1. Sayfada) rosu) Başbakan Turgut Özal Şu sırada televizyon Dünya dun toplanan ANAP Grubunda Futbol Kupası maçları ile dona 16 Belediye Başkanhğı için yapıtılmış durumdadır. Meksika'da lan seçim sonuçlarını değerlenki maçlar bir futbol şölenidir. dirdi ve ANAP'ın seçimlerden Halk bizim lig maçlarındaki ka büyuk başarı ile çıktığını tekrarlite düşüklüğünün yarattığı geri ladı. Muhalefetin "yarım limi, futbol ustalannın futbolu ANAP bile etmediğini" yineleyen Özal, muhalefetin "Seçimnu seyrederek giderebilir. Ancak Türkiye'de herkesin ya ler için fonlan kullanıyoriar" mtını aramak zontnda bulundu eleştirisine, "Yenilen pehlivan ğu bir soru da gündemdedir. Ül güreşe doymazmış. Bunlar boş kemizde bu kadarfutbol merak laf, bunları ciddiye almamız iısı vefutbola bu kadar düşkün mümkün değildir" dedi. liik varken, futbolumuzun kaliÖzal, ara seçim hakkında hetesi niçin bu kadar düşük? nüz bir karar vermediğini de tekÇoğu kişifutbolda altyapı ek rarlayarak, ara seçimlerin onesikliğinin gerilemeye yol açtığı ya mini yitirdiğini, erken seçim ya da ilerlemeyi engellediği kanısın da ara seçim olasüığmın her zadadır. Ama bu doyurucu birya man için bulunduğunu anlaıtı. nıt değildir. Eskiden altyapı buÖzal grup toplantısından songünkünden daha eksikti, Türki ra gazetecilere yaptığı açıklamaye dünya futbol klasmanmda da, yerel seçimlerin yüzde yüz bugünkünden daha iyi bir yer bir gösterge olmadığını, ancak deydi. Ülkemizde buna benzer ANAP'ın artık köylerde de oyçoğu soru yanıtsız kalmaktadır. larını artırdığını gösterdiğini Türkiye kişi başına düşen ulusal söyledi. gelirde ve gayri safi milli hasıla DYP'nin 25 Mart seçimlerinda geriliyor. Acaba ekonomik de büyük şehirlerde az, köylerkalkınmayı yola koyarsak, fuı de ise daha fazla oy aldığmı anbolumuz düzelir mi? latan özal, artık ANAP'ın da uç En iyisi, bu gibi can sıkıcı so noktalarda oyunu artırdığını rulan bir yana bırakarak gözle söyledi. özal, "Ama seçim kari TV ekranına çevirmektir. Ne zanmanm esası iyi çalışmaktır. geçim sıkınttsı, ne demokrasi Memleket için iyi çalışırsak, vatandaşa yapttğımız işkri iyiankaygısı, varsa yoksa futbol... Bir giizel gol, dünyaya bedel latırsak ancak o zaman seçim kazamlır. Yoksa biz nasd olsa değil midir? * • * kazanınz diye yatıp oturursak, Özal, ilk kez erken Prof, Ifarman: RadyasYon GÖZLEM *J J rakamları açıkkaısuı GERCEK seçimden söz etti OLAYLARIN ARDENDAKI başaniı olamayız" dedi. Ozal, ara seçim konusunda da şöyle konuştu: "Ara seçim için hâlâ karar venniş degiiiz. Zateo aslında ara seçim de önemini kaybetmi$tir. SEMRA SOMERSAN Turkiye Atom Enerjisi Komisyonu'nun bugune kadar yapuğı radyasyon ölçümlennın kamuoyundan gizlenmesi konusunda nükleer fizikçi Prof Dr. Tolga Yarman, "Bu rakamlar halka açıklanmalı. Bilmek hepimizin hakkı. İstediğimi* kadar temiz olalım. giziilik yolu secilince bir şey saklıyormuşuz izlenimi uyanıyor" dedi. Türkiye'de radyasyon dozunun "olaganüstü" antığını kaydeden Prof. Yarman, "Ne var ki, bu etki 'kazanlann' yanında, 'çay kaşığı', Belki erken genel seçim olur, belki normal seçim olur, belki ara seçim olur. Belki tatilde Meclisi toplantıya çagınnz, tamam > apmaya karar verdik deriz. Bunlann birisi olabilir, bepsi olabilir. Daha kesin bir karanmız yoktur. Siire de veremem". hatta 'damla' mertebesinde kalmaktadır. Hepsi hcpsi son toplamda birkaç göğüs filmi. >a da okyanus aşın birkaç uçak >olculuğuna baglı olarak alınacak radjasyonun etkisidir" dedi. Bir bakanın "radyasyondan eser olmadıgı" yolundakı beyanaunın ınandıncı olraaktan uzak olduğunu \nrgulayan Yarman, aynca radyoaktif çamurun vanllere doldurularak Istanbul'da Çekmece Nükleer Araştırma Merkezıne getirilmesini de "Ulihsizlik" olafak niteledi ve "Nitekim dağınuz. bayırunızdaki gözden kaçmış olabilecek radyasyonun va Radyasyon tazminatı (Baştarafı 1. Sayfada) Prof. Özemre olduğunu daha sonra farkederek kendisınden zararlannın karşUanmasıru istediler. Çernobil'deki nükleer santrakn patlamasından sonra 3 mayısta gece yansı TV'den yapılan bir anonsla "radyasyonlu bölge" olarak ilan edilen Yenikadın, Eskikadm, Kemalköy ve Budakdoğanca köylülerinin sıkıntıları hâlâ dinmedi. Olayın patlak vermesinden bu yana ne sutleri satüdı, ne hayvanları para etti. Herkes onlardan uzak durdu. Köye arada uğrayan jandarma, "Emir var, hayvanınızı otlaga çıkarmnyın" dedi. "KapaJı yerde yem verin" dendi kendilerine ama, hiçbir hükümet yetkilisi "bunlar ne yer, ne içer" diye sormadı. Tam bir aydır bu perişanlıklannı dile getirmişler ama anlatamamışlar. Hükümetten "önkm" dışında hiçbir destek görmemişler. Bir köylünun, bizle konuşmasında vurguladıklan hayli ilginçti: "Gazetelerde okuduk. Almaoya'da radrasyondan iirunü imha edilen, sütü, hayvanı para etrneyen köylüye yardım yapılacakmış. Bizde böyle mi oldu? Daha geçenlerde hükümetin aklı başına geldi de bir Radyasyon Güvenlik Kurulu olusturdu." Evet, dört köyün hayvancılık, sütçülükle uğrasanları, iyice ekonomik guçsıizlUk içine düşmüşler. Ürünü daha tarlada olduğu için eline para geçmiyor. İşin bir de şu gerçeği var: Sütünu dökmeyen kaçak satmış, o da düşük fiyatla. Ya da gördüğümüz bir köylü gibi peynir yapmış. Eskikadın köyünden Ramazan Sönmez bunlardan biri... Sonmez, "Benim ne arazim var, ne tarlam, tek gelirim siıt. Dün şişman bir adam geldi, bize nasihat etti. Yasaklı sutleri satma EVET/HAYIR (Baştarafı 2 Sayfada) çok yerindeydi. Biz NATO'ya kendimizi korumak, savunmak amacıyla girdik, dedi. Bunun tam tersi bir durum olursa, o zaman işler değişir dedi. Beni en çok ilgilendiren konuşmalar, yurdun dört bir yanından gelen delegelerin sözleri oldu. Hemen hepsini dıkkatle dinledim. Genç ınsanlar.Arayan, özlem dolu, sorunları bilen insanlar. Tabanla tavan arasındaki kopukluk, istek, özlem, arayış aynmları iyice belirginleşmiş. Derken Kurultay'ın en ilginç anlarını yaşadık: Milletvekili Cüneyt Canver'in ateşli konuşması. Yürekli, genç, sevilen bir politikacı. Kurultayı altüst etti, kimilerinin planlannı da, özlemlerini de... Sonundasecimler... Erdal İnönü'nün genel başkanhğı ve otuz üç MKYK üyesinin belirlenmesi... 80 kışılik MKYK'nin 50'si dışlandı. 33 kişilik yeni MKYK'de dört yeni üye yer aldı. Gelecek yıl yapılması beklenen olağan kurultayda tabanın tavanda büyük değişiklikler yapacağına kesin gözle bakmalı. SHP'nin genç ve bilinçli tabanı 'yaşlı ve eski' politikacılardan yana değil. Taban bu kurultayda hangi yönde yer aldığmı alkışları, sözleri, hatta 'yuh'lanyla gösterdi. Bunu antayan kazanır^anlamayan da politika sahnesınden silinir. Uç günlük Ankara izlenimlerim bunlar işte... SHP'nin geleceği umutlu mu? Tabandan yükselen seslere, özlemlere bakılırsa, umutlu... Ama tavan!.. Bunu, önümüzdeki günler gösterecek... OKTAY AKBAL yın, dökün dedi. Sonra Uerde za ğümlendiğini bir pandomim sanatçısı gibi mimikleriyle ifade etrannı göriirsünüz dedi. Biz de matıvolduk bey dedik, yalnız be ti ve sadece şunları söyledi: 'Ben 400 yıllık devkt gelenenim 300 bin lira zaranm var, dedim. Bizi dinledi, inşallah dert ğinden geliyomm. Haddimi hududumu bilirim. Yetkiler nerede lerimizi iyi anlatır Ankara'ya..." Yaptığı peynir artıklarını ta başlar, nerede biter bunun farkındayım. Ben yetkilerimi sonuvuklarına atan ve "bu peyniri ilerde yiyecegiz" diyen Sönmez' na kadar kullandım. Bu bir hiin "şişman adam" dediği; Türki yerarşi işi; ben bakanı aşmam. ye Atom Enerjisi Kurumu Baş Artık siz Bakan Cahit Aralın karu Prof. Ahmet Yüksel Özem (Radyasyon Giivenlik Kurulu Başkanı) peşinde koşun. Bundan re. Eskikadın'ın muhtarı Erbay sonra tüm açıklamalan o yapaDayan da, Prof. Özemre'nin "tef cak. Zaten işler tavsadı. tş bittiktişi"ni şöyle anlatıyor. "Radyas ten sonra da bu ölçümlerin halyoncularla gelen o şişman, göz ka duyurulmasında bir mahzur liiklü adamı sonradan hatırladık, yok. Gazeteci arkadaşlara karşı televizyona çıkan beydi. Bize so sorumluluğun üzerimden kalknınlanmuı, ekiplerin çalışmala mış olması beni rahatlattı." Bakanlıklararası Radyasyon nnı sordu. Bir a> içinde ne yapbgımızı sordu. Biz de perişan ha Güvenliği Kurulu'nun toplantısılimizi anlattık. Bu zararımızın nı "olumlu bir geUşme" olarak niteleyen Özemre, "Bu tür kurukarşdanmasını istedik." Prof. Özemre, muhtara veda luşlar başka iilkelerde çok önceederken "çok şükür atlattık" de den vardı. Bizde ise yeni kuruldu. Radyasyon konusunda tum miş, bir vaatte bulunmamış. sorumluiuğun TAEK gibi tek bir Ama köye crtesi gün haber gelmiş. Uzmanlar, "arük sütteri kuruma yukknmesi isabetli nizi satabilirsiniz" demişler. Yal degJI" diye ekliyor. nız üç koylüye izin verilmemiş, çünkü sutleri hâlâ radyasyonluymuş.. Hayvanları, diğer sürülerden ayrı otlatıhyormuş. Radyasyondan asıl vurgunu yiyen köylülere, bir de kuraklık Haber Merkezi Tarım Orman darbe vurmuş. Trakya'nın tu ve Köy lşlerı Bakanhğı Musteşarı münde olduğu gibi bir aydan be Mustafa Keten köylulerin zararlari bir damla yağmur düşmemiş... rını devletın tazmin etmesi konusunBuğday başak bağlarken kuvvet da göriişlerini açıkladı. Keten, "Traksiz kalmış, topraktan yeni çıkan yı'da radyasyondan zarar gören köylulerin zaran tazmin edilecek mi?" ayçiçeği canlanamamış. sorusuna şu sanıtı verdi: ÖZEMRE: RAHATLADIM "Bize bugune kadar şahsen miiraTurkiye Atom Enerjisi Komisyonu Başkanı Prof. özemre ile caat olmadı. Bu zaten bir aylık haki. Trakya gezisinin ardından geldi dise, zaran ne olacak ki? Kaldı detazminata karar verecek merci biz ği Çekmece Nükleer Araştırma giliz. Kanun bu işi il'e vermiş. Hasar Merkezi'nde arkadaşımız Semra tesbitini onlar >«pi)or. Siz Edime VaSomersan konuştu. * lisi ile konuşun. Ama hasar lesbilinProf. özemre'nin sorulara de benim elemanlanm da var bunu açık yanıt vermekten kaçındığı inkâr elmiyorum." her haliyle apaçık ortadaydı. Türkiye Ziraat Odaları Birliğı Eliyle ağzının dikildiğini ve dü Başkanı Osman Özbek ise aynı ko ril varil loplanama\acagınj haklı olarak düşunen halkımu böyk bir açıklamadan göven duymamakta, tersine tedirgin olmaktadır" dedi. Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nde Cumhuriyet'in konuya ılişkın sorularım yanıtlayan Doç. Dr. Atila Özalpan ise, "Radyoaktif çamnr loplantnaz diye bir şe> yok. Buraya getirmek. hcrhalde orada bırakmaktan daha işidir. Bu bir arazideki (öpleri toplamaya benzer. Çiınkii radyoaktif çamurun bepsi bir yerde birikmişti. Radyasyonu yerinde yok etmek miimkün degildi" şeklinde açıkladı. Çamurda radyoaktivitenın nasıl saptandığı, hangi aletle ve ne tür bir örnekleme ile ölçüldüğü konusunda ise özalpan, "Bilmiyorum. Ben orada defildim. Ölçumü saglık fizikçileri yaptı. Sanınm İonizasyon odaagında ölctuler" dedi. "ÇOK ÖZEL" RADYASYON RAPORU Başbakan Turgut özal'a TAEK tarafından "çok özel" olarak sunulan radyasyon raporunu Prof. Yarman, "kirletici" olarak niteledi ve "Basından ögrenilebildigi kadanyia Edirne dolayında 4 mayıs pazar akşamı 'çok mıibim degil" olarak b<klenilenin otesinde. raporda kullanılan derimiyle yiıksekçe dozda radyoakti> kontaminasyon meydana gelmiştir. Raporda belirtilen rakamlar uluslararaa guvenib'r kabul edilen olçüler çerçevesinde, genetde, her ne kadar sureli musaafle edilir radyasyon marjlannda kalabilecek ise de... Yerel olarak ve Çernobil'den bue kadar ulaşmıs baa ozel radyoaktif zerreler açısından yuruıiukte bulunan hava. su ve sutteki doz sınırlannı bir hayli zorlamış ve özenle birtakım tedbirleri gerektirmtş olsa gereklr" dedi. Edirne dolayındaki yerel kontamınasyonun, halktan saklanması yerine halka açıklanması ve gerekli önlemlerin alınmas! gerektiğini savunan Yarman, Türkiye genelinde endişeye gerek olmadıgmı da sözlerine ekledi. TZOB Başkanı: köylüye tazminat ödennıeli nuda, "Hukumetin köylüye tazmin etmeyi duşunmesi gerekir. Çiftçinin zaran bir komisyon tarafından saptanmalı. Ve magdur kalaıuara tazminat verilmeli. Sut fiyatı duştu, yem pahalı. Edime koyieri zaten fakir. Bu çiftçilerin ellerinden mutlaka tutulmalı" dedi. Tarım Orman ve Köyışleri Bakanhğı Müsteşan'run hasar tesbitiyle valıliğin ilgilenmesi gerektiğı göruşune ise Özbek, "Bu, valihgin degil hukumetin meselesidir" dedi. T2X)B Başkanı Özbek, bugune kadar radyoaktıvıte ölçümlerinın gizlenmesinin "şupheyi davet ettiğini" söyledi ve "her şty açık olmalı, memlekel bizim, bir şey saklamak anlamsız" dedi. (Baştarafı /. Sayfada) sahnesine çıktı. Bu bir çelişki değil miydi? Elbette bir çelişkıydi. Aslına bakarsanız DSP tam anlamıyla "seçkin öncüler" eliyle ve "merkezci" biçimde kurulan ve her ince aynntının bile "temiz hava şehri Oan"dan planlanan bir "öncü ve çatı partisi"d\r. Tabandı tavandı, bunlar işin başarı ile sunulan "populist edebiyat" yanıdır. 6 Kasım öncesı kurulan SOOEP de, güvencesini geniş halk yığınlanndan çok, bir "tarihsel mezar taş/"nda aramış ve o güne kadar güncel siyaset ile hiç ilgilenmemiş bir fizik protesörünü genel başkanlığa getirmişti. Sayın inönü, seçkin bir aydın ve değerli bir bilim adamrydı. Ancak siyaset ile o güne kadar hiçbir iigisi olmamıştı. ŞODEP kurucuları, Milli Güvenlik Konseyi engelini, ismet inönü'nün artık bilinçaltlarına yerleşen soyadıyla geçebileceklerini düşünmüşlerdi. 1972'de babasını CHP Genel Başkanlığı'ndan duşüren sol, 1983 yılında oğlunu yeni kurulan sosyal demokrat bir partinin genel başkanlığınagetirmeyi, kurulu düzene karşı tek çare olarak görmekteydi. Bu, Türkiye'deki sol birikim için gerçekten bir "dramatik" gelişmeydi. Akıllı bir satranç oyuncusundan, gol üstüne gol atacak acar bir futbolcu. takımın yazgısını değiştirecek bir "santrfor" yaratılmak isteniyordu. Bugün sosyal demokrat oylar İsmet inönü'nün "genel sekreteri" ile "oğlu" arasında şu ya da bu oranda bölünmektedir. Bu da, sosyal demokrat halk yığınları için yeni bir "makıîs talih" olmuştur. Şimdi Sayın İnönü, genel başkanlığa seçilecek, kurultayda parti yönetimine seçilemeyen HP kökenli milletyekiHeri de "kazan kaldırıp" DSP'ye geçacekter. Ve daha düne kadar SHP'yi "çatı partisi" olarak suçlayan DSP, bu küskün ve kırgın milletvekillerini "taban partisinin öncüıerr olarak selamlayacak ve bağrına basacak! Ve Sayın Bülent Ecevit, o ağzından hiç düşürmediği deyişi ile DSP bu olup bitenleri ilkeydi, inançtı demeden "içine sindirecek." Bülent Ecevit'in kendisi de DSP Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, parti değiştirecek milletvekillerine "yeşilışik" yakmamış mıydı? Bir çatıdan bir başka çatrya adam atlatan partiler ile ne kadar "sol olunacağı" o günden de beili olmamış mıydı? Türk demokrasisi bunca olaydan sonra yine "llberal oh mayan sağ partileri" ile "sosyalist olmayan solpartiler" arasında geçecek bir kısır kavgaya tanık olacağa benzemektedir. Solun yazgısı bu mu olmahydı? Kaynağını Kurtuluş Savaşı'nın "antiemperyalist ruhu"nda, kökenini Erzurum ve Sıvas kongrelerinde, çağdaşlığını halkm özlemlehnde ve Batı Avrupa'daki demokratik sosyalist birikimde bulması gereken sol partilerin bu açmazlar ve bu kısır dönguler içine sıkışıp kalması ne acı bir yazgıdır. Nasıl anımsamazsınız Orhan Veli'yi şimdi: "Sarhoş oldum da seni hatırladım yine I sol etim / acem elim I zavallı elim... IstanbuTa puan (Baştarafı l. Sayfada) 431'i girdi. tstanbul'daki okullan kazanan öğrencilerin çoğu Sakarya, Bursa, Tekirdağ'dan oldu. Robert Lisesi'ni Bursa'dan 9, Sakarya'dan 5 öğrenci kazandı. Robert Lisesi'ne Istanbul dışmdaki kentlerden toplam 25 oğrenci girdi. • Anadolu'daki Anadolu lise lerini, Devlet, Herdal, Mezruk, Lckman, Satı, Ünzile, Sultan, Zulküf, Hüsna, Eşber, Elife, Duhan, Bişar, Keziban, Cevriye kazanırken, Istanbul'daki okulları da Tuğben, özge, Sinem, Didem, Hande, Ebru, özgün, Ahu, lrem, Ajda, Orkurt, Olca, Burka, Yağmur ile Jeff, Moris, Vanessa, Lidya, Valia, Natali kazandı. XjLslolan insandır. Teknoloji insanın hizmetindedir. Bekoteknik, Türk insanının elekuonik teknolojisindeki gelişmelenien pa\' almasında en büyük katkryı sağlamış olmaktan krvançlıdır. Bekoteknik gelecekte de en gelişküı teknolojileri uygulayarak alanındaki öncülüğünü sürdürecektir. 5 5 "A Bekoteknik Tîirkiye'nta en büyük elektronik üreticisidir. Elektronik sanayiinde "Dünyanın büyükleri" olarak tanınan teknoloji devleri, bir ülkede markalannı kullanarak üretim yapacak kuniuşu seçerken, son derece titiz davranırlar. İtibarlı, gerekli tesislere ve yetişkin kadroya sahip, ülke çapında satış ve sonrası hizmetleri verebilecek güçlü kuruluşları tercih ederler. Türkiye'nin en büyük elektronik üreticisi Bekoteknik, elektronikte "dünyanın büyükleri ve en iyileri" ile teknik işbirliği yapmak ve ülkemizde onlan temsil etmek güç ve onuruna sahip milli kuaıluşumuzdur. İşte HTTACHI... İşte TOSHIBA... İste CASIO... İşte NORDMENDE... Bekoteknik, bir Koç Hokiıng kuniuşudur. "Düny^run bltyükleri büyüklerle çalışır" Bekoteknik, sektörün lideri olaıak, yeniliklerin çok çabuk eskidiği bu sana^i kolunda, "dünyanın büyüklerTnin geliştirdikleri yeni teknolojileri hemen uygular. Bunu yapacak güç, tesis ve tecrübeye sahiptir. Bekoteknik, lider olmanın sooımluluğunu düyarak, bundan böyle de Türk halkına, "dünyanın en iyileri"ni sunmaya devam edecektir. Bekoteknik ye "en büyük olmanın göstergeleri": 1985 yılı cirosu 76milyar 2.8müyar 530.000 adet 305.000 adet Bekoteknik "Türkiye'nin en büyük elektronik üreticisi" 1985 yıb vergisi 1985 yüı üretimi (TV. vıdeo. radvo, muzık setı. yazar kasa^ 1985 yuı IV üretimi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle