19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olmuşlardır ve olmakla meşgullerdir. Bu itibarla insan. mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini duşundiığu kadar bütun cihan milletlerinin buzur ve refahını diişunmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa. butun dunya milletlerinin saadetine hâdim olmaya elinden geldigi kadar çalışmalıdır. Bütun akıllı adamlar takdir ederler ki; bu vadide çalışmakla hiçbir şey ka>bedilmez. Çunku dunya milletlerinin saadetine çalışmak, diğer bir >oldan kendi huzur ve saadetinin teminine çalışmak demektir. Dıinyada ve dunya milietleri arasında sükun ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim: Milietleri sevk ve idare eden adamlar, tabii evvela ve evvel» kendi milletinin mevcudiyet ve saadetinin âmili olmak isterier. Fakat aynı zamanda butün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır. Butun dun\a hadiseleri bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettigimiz bir hadisenin bize bir gun temas etmeyecegini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vucut ve bir milleti, bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vucudun parmağının ucundaki acıdan, diğer bufün aza muteessir olur." İNSANLIK VE TARtHİN AKIŞI lnsanlığın tarihi kanla yazılmıştır. Adem babamızın iki oğlundan biri, öburunu öldurmuştur. O gunden beri insanlar ve ınsan yığınlan bırbinni öldüregelmişlerdir. lnsanlığın tarihi; kavgaların, döğüşlerın ve ölduruşlerin tarihidir. Daimi banş, ınsan tabiatına ve tarihin akışına uymayan bir hayaldir. Hatta iyi bir hayal de değildir dense de; bu olguyu insanlığın bir yazgısı saymak ve bu tarihi akışı insan tabiatının bır doğası olarak kabul etmek doğnı değildir. Bu duşünce bizi hem insanın uygar bir varlık olduğundan ve akıllılığından kuşku duyma, hem de insanlığın yannından ve geleceğinden umut kesme yargısına götürur. Oysa insan ve insanlık tarih boyu iyi ve mutluluk verici şeyler de yapmıştır. Tarihe dönüp baktığımız zaman kimi bilginlerin, kimi din ve devlet adamlannın dünya barışını sağlamak ve dunya düzenini kurmak için uğraş verdiklerini gorürüz. özellikle 19. yüzyılın sonları, uluslararası uyuşmazlıklan banşçı yollarla çozme yolunda gostenlen belli ve belirgin ilerlemelerle doludur. En azından bu yuzyüın sonunda; savaşa hazır olmanın ve silahlanmanın savaş kadar zor olduğu gerçeği algılanmıştır. Ne var ki; 1899 mayısında Lahey'de toplanan Banş Konferansı, sılahsızlanma hususunda bir dilekte bulunmaktan öte gidememiş; 1907'de toplanan Ikinci Banş Konferansı'nın nasibi de bundan ote olmamıştır. Bu konferans; banşı değil, Birina Dunya Savaşı'ru getirmiştir. İnsanlık bu savaş için de umuda kapılmış ve bu savaşın son savaş olması istenmiştir. Savaş sonrasında yenenler ve yenilenler hep birlikte yeni bir dünya düzeni istemişlerdir. Çunku her iki tarafın kanayan ve acıyan yarası aynıydı. Savaş, her evde; ya ölen babasına ağlayan bir yetim çocuk, ya yitirdiği kocasına yanan bir dul kadın ya da kaybettiği oğullanna ağıt düzen bir ana bırakmıştı. Bunun yanı sıra sokaklar gözunü, ayağını, bacağını yitirmiş sakat insanlarla doluydu. Refahın ve mutluluğun yerinı yoksulluk almıştı. lnsanlığın böyle bir acıyı bir daha yaşamaması ve görmemesi kadın erkek, asker sivil, büyük küçük, sağ sakat herkesin ortak dileğiydi. 18 Ocak 1919'da Paris'te toplanan Banş Konferansı, insanlığın bu dilek ve duygulannı dile getirerek çalışmaya başlamış \e sonunda Birleşmiş Milletler Cemiyeti kurulmuştu. Ne yazık ki bu girişim de insanlığın beklediği banşı ve duzeni getiremedi. Yirmi yıl sonra 1939 eylulunde Nazi Almanyası'nın Polonya'ya saldırması ve Alman ordusunun soluk aldırmadan çiçek, sanat ve muzik ülkesi Polonya'yı işgal edivermesi ile tkinci Dünya Savaşı gehverdi. Tannya şükur, ülkemiz buyük Inönu'nun çabasıyla bu savaşın dışında kaldı. Bu savaşta kan ve gözyaşı, insanlığın alınyazısı imiş gibi yeniden yaşandı. Hem de yirmi yıl öncesinden daha acı ve daha ölümcül olmak uzere. Görüldu ki her savaş, bir oncekinin varabildiği yakma, yıkma ve öldurme araçlanndan farklı bir yöntem ve geliştirilen yeni silahlarla yapılmaktadır. Bulunan ve geliştirilen yeni silahlann insanhğı ve dunyayı yok etmemesi için bu kez savaş sonrası kuruian denge içinde dünya duzenini ve banşını sağlamak amacıyla 25 Nisan 1945 gunu San Francisco'da Bırleşmış Milletler Konferansı toplanmış ve arkasından Birleşmiş Milletler örgutu kurulmuştur. Şimdi umutlar bu örgüttedir. Dileğimız odur kı, insanlığın 1945 yılından bu yana umut bağladığı Birleşmış Milletler örgütunün, kırk bir yıldır dunya yuzünde bölgesel olarak görulegelen sıcak savaşın dünyamıza tumuyle bulaşmamasını sağlaması; her ülkede görulen insanlık suçu terörü, özellikle Bulgaristan'da Türk azınlığa reva görulen insanlık dışı baskıyı önlemesi ve dünyamıza kalıcı bir banş getırmesidir. 8 MA YIS 1986 Banştan Söz Edînce Atatürk, milliyetçidir. Ne var ki onun milliyetçilik kavramından anladığı "ırkçılık" ve "şovenistlik" değildir. Atatürk milliyetçiliği, barışı ve insanhğı içerir. Atatürk'ün indinde banş bir taktik ve oyun değil; köklü bir inanç ve değişmez bir insanlık idealidir. Yakın ve uzak tarihte Atatürk dışında büyük askeri zaferler kazamp da savaşa karşı olan başka bir siyaset ve devlet adamı görmek mümkün değildir. AHMET COŞAR Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanı Birleşmiş Milletler Orgutu'nun önayak olması sonucu 1985 • yılı, ulkemizde ve dünyada Gençlik Yıh olarak kutlanmıştı Bu kez de 1986 yılı aynı örgütün öncülüğünde yine yurdumuzda ve dünyada Banş Yılı olarak kutlanmaktadır. Barıştan söz edince, Büyük Atatürk'ü anmamak ve duşünmemek olanaksızdır. Çünkü Atatürk duşünceleri, idealleri ve eylemleri yönünden banşla adeta özdeşleşmiş ve butunleşmiştir. Bu bir sav değıl, yaşamsal bir gerçektir. Bu gerçefin belirgin ve kalıcı kanıtı, onun Turkıye Cumhuriyeti Devleti'nın dış bolitikasının Itemel ilkesini saptayan, "Yurtta barış dünyada banş" sözleridir. Atatürk, yaptıklan ve yapıtlan yönünden yalnız Turk tarihinin değü, tum dunya larihinin büyük doğan, buyuk kalan tek önder olarak simgelediğı yuce bir siyaset ve devlet adamıdır. lnsanlığın eski çağlardan beri kurduğu ve günumüze dek aktardığı değerleri şöyle bır gözumüzün önıine getırip düşunduğümuzde göruyoruz ki; tanhin tanıkhk ettiği devlet ve siyaset adamlan içerisinde yalnız o. kurduğu cumhuriyeti ulusunun gençhğine emanet etmiştir. Bir o demıştir, Turkiye CumhuriyetFnin ileiebet yaşayacağını. Ülkesinin çocuklanna ve gençlerine bayrarnlar armağan eden tek önderdir o. Bızce gökkubbe altında duyulan çeşitli seslere yalnızca onun; insanlık, özgurluk, eşitlik, bağımsızlık, banş diyen sesini katmak gerekir. Çünkü bu çoksesIilikte en güzel ses onun sesidir. Bu sese kulak vermek, bu sesi ayırt etmek; insanlık adına gidılecek yolu seçmenın, yapılacaklan bilebilmenin tek koşulu sayılmak gerekir. "Kemalizm" diye tanımladığımız Atatürkçülük; ulusalhğı, özgürlüğü, bağımsızlığı, çağdaşlaşmayı ve barışçüığı içeren evrensel bir ideolojidir. Kemalist ideoloji, yıidın yöntemı ve yayılmacılığı kesinlıkle reddeder. Çunku, özunde banşçılık yatan Kemalizm; evrende belirli ulusların ya da belirli katmanların yaranna işleyen sistemlen ve yöntemleri benimsemez. Kemalist ideoloji, butun ulusların ve insanlığın mutluluğunu amaçlar. Bolücü, aynlıkçı değil, birleştirici ve butünleştiricidir. Kapalı değil açıktır. Tepeden inmeci değil, halkla beraberdir. Halka karşı değil halkın yanındadır. Uluslann, bireylerin bağımsızlığını, özgurlüğünıi; birey, toplum ve devlet yaşamının ayrılmaz, vazgeçilmez ve tartışjlmaz temel öğesi sayar. "Birlik", " o t o r i t e " , "özgürluk" ve "eşitlik" modelin temel dayanaklarıdır. Modelin temel amacı ve hedefı "güçlü devlet, mutlu toplum" olgusudur. Açıkça söylemek gerekır kı; "Kemalizm"i bir ideoloji olarak kabullenemeyenler, Atatürk'u yalnızca bir eylem adamı olarak görenler, onu özde anlamayanlar ya da benimsemeyenlerdir. BARIŞÇI, UYGAR MİLUYETÇtLİK Atatürk, milliyetçidir. Ne var ki onun milliyetçilik kavramından anladığı "ırkçılık" ve "şovenistlik" değildir. Atatürk milliyetçiliği, barışı ve insanhğı içenr. Ataturk'ün indinde banş bir taktik ve oyun değil; köklu bir inanç ve değişmez bir insanlık idealidir. Yakın ve uzak tarihte Atatürk dışında buyuk askeri zaferler kazamp da savaşa karşı olan başka bır siyaset ve devlet adamı görmek Ynümkun değildir. Kuşkusuz, Atatürk'ün buyuklüğünun sınırsızlığını vurgulamak ve Kemalizm'in bir ideoloji, hem de evTensel bir ideoloji olduğunu, uluslararası sorunlara kavgacı bır gözle değil, banşçı bir yaklaşımla baktığını kanıtlamak içın elbette söylenecek ve yazılacak çok söz vardır. Ancak söylenmesi gerekenleri yirîe o söylemiştir. örneğin 17 Mart 1937 tarihinde Ankara'yı ziyaret eden devrin Romanya Dışişleri Antonescu ile Ankara Palas'ta yaptığı konuşmasında söylediği şu sözlerini yinelemek yeterlidir sanırız: "Bngiın butün dunya milietleri, aşağı ynkan akraba PENCERE Haldun Taner... Pırıl pırıl bir insan daha bu dünyadan geçip gitti. Haldun Taner'i yitirdik. Telefon butün teknolojik buluşlar gibi iki yanı keskin bir kılıçtır. Tabanca insan hayatını kurtarır, hayat söndürür; lazer ışını ölümcul bir hastalığı yok eder, ölümcüi bir savaş sılahına dönüşür; telefonla doğum haberi verilir, ölüm haberi duyurulur. Telefonun öteki ucunda Oktay Akbal vardı, kırık dökük bir sesle konuşuyordu: Haldun'u kaybettik. Ne söylenebilir? Oktay anlatıyor: Otuz yılı aşkın bir dostluğumuz vardı. Geçen gün biriikteydik, yorgundu ve hüzünlüydü. Ne oluyor? Dostlar birer birer gidiyor... Sonra konuşuyoruz, anlaşıyoruz ki herkes gidecek birer birer; yaşadığınca adam gibi yaşamak gerek... • Haldun Taner, her şeyden önce "efendi" bir adamdı. Köşeyazılarında layık olmayanlara bile "İstanbul efendisı" rütbesini bağışlamak cömertliğini de gösterrniştir. Oysa gerçek İstanbul efendısi Haldun'un kendisiydi. Üstelik bu kimliğı, içı boş bir gösterişten oluşmuyordu; sağlam bır öğretime, birıkimli bir kültüre, doğal bir ağırbaşlılığa dayanryordu. İyi okumuştu, iyi yazardı; kişiliğiyle sağduyuyu ve aydınlığı simgeleyen yazarlar vardır; onlardandı. Kimi yazardakı yazarlık hırçmhğından uzaktı. 1950'terde Sait Faik ve Orhan Kemal'in yıldızlaştığı bir ortamda öyküleriyle pariamıştı. Haldun Tanerin kişiliği daha sonra tiyatro adamı kimliğine doğru gelişti, 1960'larda başlayan bu gelışme, bereketlı ürünleriyle sahne hayatımıza canlılık verdi. •k Haldun Taner Galatasaray Lisesi'nde hızlı bir futbolcuyken, o dönemlerin öldürücü hastalığı vereme tutulur. Kimi zaman bir hastalığın insana lyılık ettığı görülmüştür. Haldun veremle boğuşurken, hem azrailin soluğunu duyumsar, hem kıtaba dönük bir yaşam biçimine yönelir. Bu yolun da hem kendısıne, hem ülkemize ne yarar sağladığını soylemeye gerek yoktur. Kttaplıklarımızda dizilen güzel yaprtlannı, kımbilır belkı de şu verem hastalığına borçluyuz. Ne var ki Haldun Taner, ömrünün son yıllarında kalp hastaItğına da yakalandı. Ben de yürek vurgunu geçirdığim için arada sırada dertleşiyorduk. Her rastladığımda sorardım: OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR OKÜRLARDAN Halk otobüsleri durakları işgal ediyor tstanbul Belediyeleri, mavi renkli halk otobuslerinin butün hatlarda çalışmalarma ftrsat verdi ama sağlanan kolaylıklar yanında denetimsizlikten ve ilgisizlikten buyük şikayetlere de yol açtı. Genellikle bu halk otobüsleri pek çok durakta uzun süre bekleyerek çtğtrtkanı aracılığıyla yolcu toplamaya çalışıyor. Bazen 23 halk otobüsü arka arkaya diıilip durağt terk etmedikleri için belediyenin kırmızı otobüsleri bunların arkastnda uzun kuyruklar olusturmaktadır. Mavi kartı ya da pasosu nedeniyle belediye otobüsu bekleyen yolcular uzun süre bekletilmekte, trafik de tıkanmakıadır. Ayrıca boşluk yakalayan belediye otobüsleri beklemekten bıktığı için, haklı olarak sollayarak geçip gitmekiedirler. Onlan bekleyen yolcular da bakıp kalmaktadır. Durak dışı durmalan ve bilet atmayıp yolcudan para alıp ceplerine koymaları da cabası. Bu durumu görmek için bir yetkilinin, sozgeluni Sirkeci durağmda 10 dakika dikilmesi yeterlidir. Kuyruklann ne kadar uzadığını göreceklerdir. Belediyeden ve trafik yetkililerinden ilgi bekliyoruz. Sirkeci'de çile çeken yolcular aldığı kanısmdayız. Bu konuda bir açıklama yapıhrsa sevineceğiz. Ayrıca yağmursuzluk ve geçen yıl uğradığımız don vurgunu dolayısıyla gerek zeytinlerimizin verimsizliği, gerek gubre pahalılığı dolayısıyla koyümuzde genel bir sıkıntı vardır. Hiç değilse tarım ilaçlarından KDV alınmamalı, fiyatlar da makul hadtere duşunilmeli dileğindeyiz. Sanırım bu dileğimiz, Türkiyemizin butun uretici köylüleri için geçerlidir. Yetkililerin ilgi göstereceğine inanıyoruz. Keramet koyu sakinleri 19621985 ünıversite gırış sınav soruları ve çozümlerı Lıse123 İyi mıyız? Filozofça bir gülümseme yuzüne yayılır, yumuşak sesıyle yanıtlardı; bir gün dedi ki: Bu hastalıkta hiç iyiyim demeyeceksin. İyiyım dedin mi ardından bir şeyler çıkar. Ben dikkat ettim, insan "oh yahu" diye sevındı mi, ertesı gün bır sıkıntı bastırıyor. Şimdi bır oyun yazıyorum, kalp hastası zengin adam bır uşak tutuyor... Sonra anlatırken yüzü aydınlanıverdi. Haldun Taner bir tuyatro oyunundan söz açarken çoğunlukla her şeyi unutur, konuya dalar, sanki sahne ışıklarıyla yüzü pırıldardı. Sözlerini canlılıkla sürdürdü: Kalp hastası adam "stres"lerden uzak durmak, coşkularını gemlemek içın uşağı kullanıyor. Diyelim ki çok sevinilecek bır haber geldı, uşağına dönüp "gül bakalım" diyor. Ya da kötü bır olay yasanırken yine uşağına dönüp "üzül" diyor. Efendinın yerıne uşak coşacak, bağıracak, kahkaha atacak, üzülecek, dövünecek... • Ama hayat tiyatro değil ki insan duygulannı, coşkularını başkasına ihale edebilsin... Haldun Taner'i yitirenler bu acıyı duyumsamadan nasıl yaşayabilirler ki... Yazarlara Hoşgörü... "72 yaşındayım, ama seçmen değılim. Fransız yurttaşları arasında yer almıyorum." Böyle demıştı Jean Genet ölumünden bir süre önce. "Öyle suçlar ışledım ki, hıç bir afla bağışlanmadı Bırı hırsıziıktan, ötekı de ıkı yıla mahkum edildiğım bır başka suçtan. Ayrıca ikı kez de hapisten kaçtım." Tümüyle kaç yıl hapıs yatmış? "On dört Hapisten çıkabılmek içın yazmış oyunlarını Klasik bır anlatımla. Argoya başvurmadan. Dılimıze de çevrılen bu yapıtlar onu çağdaş Fransa'nın en ünlü bir yazarı olarak tanıtmış dunyaya... Ama oy verme hakkına sahıp bır yurttaş olmasına yetmemiş bu başanlar. Hatta Jean Paul Sartre'ın yazdığı "Saınt Genet" adlı kocaman yapıtı bıle. Yoksulluk ıçınde, turlu acılarla boğuşarak yetışmış. Küçücük yaşta yetimhaneye atmışlar, sonra ıslanevıne, derken hapıshaneye... Çocukluk ve gençlik yıllarının çoğu ıçerde' geçmış Topluma düşmanca duygularla buyümuş. Hiçbır zaman kendısine ışkencelı bir yaşam yaşatanları bağtşlamamış. "Ben işkencecılerin dılıni kullandım" diyor. Fransa'nın her yenilgismden korkunç bır mutluluk duymuş! Bunu da açıkça söylemekten çekınmıyor: "Hitler, Fransızlara korkunç bir sille indirdiğinde ben çok mutlu oldum, bu sılle benı mutlu kıldı Fransızlar korkaktılar." Gazetecinın, "insanların öldürüldüğü tecrıt kampları vardı, lyı bır şey mıydi bunlar sıze göre 7 " sorusuna şu yanıtı vermış: "Önce gerçekten bunu bılmiyordum. Fransa ıle ılgılı bir durumdu bu. Hıtler'ın yok ettığı Alman, Yahudı halkları, ya da komıinıst halklar söz konusu değıldı Ben Alman ordusunun Fransız ordusuna verdiğı ağır dersi duşünuyordum." Genet, Fransa'nın savaştan galıplerın yanında çıkmasından sonra bu kez Çın Hındı'nde, Cezayır'de, Madagaskar'da ığrenç işler yaptıklarını söyluyordu. "Fransız ordusunun bozgunundan Dreyfus'u mahkum eden Fransız Genelkurmayı sorumlu değil midir?" diyor. Jean Genet beyaz ırka karşı, beyazlann uygarlığına karşı, ezılenlerin, karadenlılerın, Arapların, sarı derılılerın yanında Amerika ile Rusya arasında bir savaş çıkarsa kimtn yanında yer alırsınız' sorusuna verdiği yanıt da şu: "Doğallıkla Rusya'nın" Genet Fransa dışında yaşardı, daha çok Fas'ta . Surıye'yı çok severmiş. Askerlığını orada yapmış Bır ısyan sırasında Valı General Gouraud'nun Şam'ı nasıl topa tuttuğunu gormuş Kendı ulusundan iğrenmış Araplara daha çok sevgı duymuş. Bunu da yaşam boyu yınelemekten çekınmemış. Yıne de Fransanın buyük bır yazarı o. . İçimızden bırı, ünlü bır yazarımız buna benzer bır davranışta bulunsaydı, bır konuşmasında Türk ulusunu kınama, küçümseme nıtelığı taşıyan sözler söyleseydı ne olurdu dersınız? Kıyamet kopardı. O yazarı tuttuğumuz gıbı hapse tıkardık, belkı de ıdam ederdık. Daha olmazsa kanı kaynamış birı ortaya fırlar o hain kışiyi öbür dünyaya göndermenin yolunu bulurdu Uygarlıkla ilkellığın ayrımıdır bu. Fransız halkının belkı önemlı bır bolümu Genet'yı sevmez Ama 'Balkon', 'Hızmetciler', "Paravan" gıbi oyunlarını ızlemeye gıder, alkışlayarak beğendiğini goslerir. Kıtapiannı alır okur Yazara, sanatçıya saygı budur ışte. Yerleşmış kanılara, inançlara, duşüncelere ters duşse de onu anlamaya çalışmaktır. Genet elbette kı Fransız ulusunun lyılığını ıstıyordu. Ama ışbaşına gelen yönetımlere, onların sürdürdükleri tutumlara karşıydı. Küçük yaşta toplum dışına atılmış, türlü acılar, ezıyetler çekmiş biri... Başına gelmedik kalmamış. Hırsızlıklar yapmak, askerden kaçmak zorunda kalmış, türlü suçlar işlemiş. on dört yıl hapislerde yatmış. Hapishane koğuşlarında yazarak, urünler vererek özgürlüğe ulaşmış. Fransız yazınının bır vazgeçilmez kişısi olmuş... Nerde Genet gibı kendı ulusumuza karşıt bır tutum almak, onun kendi ulusunu kınayan sözlerınin benzerlerinı söylemek; en hafif eleştirimız bıle en ağır suçlamalara, cezalandırılmalara neden oluyor! Uygar toplum olmamanın belırtısıdır sanata, sanatçıya duşman gıbı davranmak .. Genet'nın sözlerını okurken bunları duşunmemek elde değil... Keramet köyii halkının şikâyetleri Biz Keramet köyü sakinleri, evlerimize elektrik saatlerini kendimiz satın alıp taktığımız halde T.E.K. faturalarmda sayaç kirası diye bir para konulduğunu göruyoruz. Orhangazi ilçesi TEK yönetiminin bu parayı haksız y,r. Angk>| n ontinental FOR ENGUSH İN ENGLAND THE ANGLOCONTINENTAL SCHOOLS Dunyanın bır numaralı Bağımsız Ingılız Oilı Okulları Birliği ÇÖZÜMLÜ, MODERN MATEMATİK PROBLEMLERİ YazanYusuf TUĞUTLU İstanbul, Üskudar Kandılli Kız Lısesı Matematık Oğretmenı 2000 Çozumlu örnek test 2000 Cevap anahtarlı test DÜNDAR YAYINLARI Cağaloğlu Yokuşu No 5 P.K 1345 İst ILAN KARTAL 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1985/915 esas 1986 457 karar Davacı Burçın Guvenman tarafından davalıiar Hanım Gazel ve Mihriban Gazel aleyhme Kartal Maltepe Bağlarbaşı Mah. 30 pafta. 269 ada, 361 parsel sayılı 367 m' mıktarlı bahçelı kargır ev vasfındakı gaynmenkulun sacış suretıyle ızalesıne karar venlnıış bulunduğundan mahkememizin buna aıt 1985 / 915 1986 / 457 karar savılı ve 29 4 1986 tarihlı hukmun davaiılar Hanım Gazel ıle Mihnban Gazel'e teblığ yerine kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur Basın. 5355 LONDRA ve BOURNEMOUTH OKULLARINDA Onbeş yaşından buyükler için; yıl boyunca. her ıkı haftada bır başlayan ısteğe bağlı olarak 250 hafta sürelı, haftada 20 25 veya 30 saatlık YOĞUN / INTENSIVE COURSES Ingılız dılmı kısa surede oğrenmek durumunda olan iş adamlan ve meslek sahipleri içın, tek kışılık veya fırma grubu olarak kendı konularmda (bır ay onceden haber vermek koşuluyla) 4 haftalık ÖZEL SPECJALISED COURSES Kısıtlı zamanlan olanlar ıçın, bir öğrencıyebır ılâ üç öğretmenın tahsıs edıldığı 25 hafta, haftada 3040 saatlık OZEL DERSLER INDIV1DUAL PROGRAMMES Amerıkan unıversıtelen Ingilızce yeteıiılık sınavlan (TOEFL) ıle Cambrıdge ve Oxford Ünıversıtelerıne hazırlama kursları PROFICIENCY COURSES Yetışkinler ıcın, dıl öğrenımını spor ve tatılle bır arada sunan 26 hafta, haftada 15 saatlık VACATION PROGRAMMES 812, 1315, 1518 yaş grupları ıçın, haftada 20 saatlık ders programı ile 26 haftalık HOLIDAY COURSES Anglo Continental Okullar Birtiği'ne bağlı İngiliz aileler yanında, tam panslyon konaklama Londra'nın Heathrow Havalimanından karşılama Btlgi ve kayıt için başvuru adres ve telefonlan ACEG Turkiye Danışma Bürosu, Koca Mansur Sok. llter Apt. 45/2 Şişlı Istanbui. Teleton: 146 14 03 148 23 30 THE ANGLOCONTINENTAL SCHOOLS, Brıtish Councıl. Assocıatıon of Recognızed Englısh Language Schools, (ARELS) ve Federatıon of Englısh Language Course Organızatıons (FELCO) tarafından tamnmıştır. Acenle ve Servıs KAPA SAAT Tcoret Ltd Ştı Hofâskârgazı Coddes 123/ 2 Horbıye • Istanbul Tel 148 96 1213 ISTANBUI Edıp Gurdol Bokırkov 57! 80 40 GuTgencı T<:o'eı Beyoulu 149 30 53 Tuğhon T,coref Talsım 143 49 17 Husev i Şoh.n aahar.ye 345 31 7 5 llpa Tcare'Horbıye 146 81 76 Konyolı Kdl Ştı İ r U c ı 320 71 84 KU2 Opfck A $ Aborav 523 97 70 Muroı CelınX3smonbey 146 38 67 Şation Çet.rŞ.şl. U 6 38 08 ADANA Eropsa Optık Soot t>d Si 1044 ANKARA Muoı &> toilu 27 62 82 Vedat Oze 33 67 20 İZMİt Hongoy Opfık 21 75 60 M itulohooglu 13 94 80 ANTAKYA Isp r Mosloo^^ 16 097 SAMSUN Somsun OüHk 123T TEŞEKKÜR 1 Vla>ıs 1986 gunu arabasında unuttuğumu7 çantamızı lade eden YILV1AZ OTOBÜSLERİ ışletmesı şoforlerınden RAMAZAN YlLDIZ'a gazetenız aracılığıyla teşekkur ederız AKAR AİLESİ CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ TEMSİLCİLİKLER VERECEK... Aşağıdaki il merkezlerınde birer kitabevıne Cumhuriyet Krtap Kulübü temsilciliği verilecektir. Dıleyen kıtabevlen 15 Mayıs 1986 tarıhıne kadar Kulubumuze başvurabılırler. Ayrıntılı bilgi için: Cumhuriyet Kıtap Kulübü Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul Tel: 512 05 05 (20 hat) Temsilcilik verilecek iller: Antalya Balıkesir Bingıf Bitlis Bolu Çanakkale Çorum Denizli Diyarbakır Gazıantep Kayserı Kocaelı Konya Manısa Mersın Nığde Sakarya Samsun S.v/ ' Tekt'ü ğ Trabr »n Yozget Zonguldak İLAN MALATYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No 1985/1540 Davacı Suleyman Doğan vekıli A\. ^laeddın Ahkaşıfoğlu tarafından davalı Kemal Kaya aleyhıne açılan alacak davasının mahkememizce \erilen ara karan gereğıncc Davacı vekili 22 10 1985 tanhli dava dılekçesı ıle 26.9 1985 larihınde davalı sevk ve idaresmdekı vasıta ıle Malatya Yazıhan Nahiyesı Kılıççıoğiu Çıftlığı mevkıınde davacı Suleyman Doğan'a aıt ineğe carparak ölumune sebebıyet verdığınden 200 000 lıranın faiz, masraf ve ucretı vekalet ile bırlikıe davalıdan taJısilini ıstemiş olup, davalı 1966 doğumlu Memış oğlu KEMAL KAYA'nın adresı meçhul olduğundan HUMK'nun 509510 maddeleri geregınce adı geçenın 2 6 1986 gunu saat: 9.00'da mahkemede hazır bulunması ve>a kendısını bır vekıl ıle temsıl ettırmesı, aksı takdırde gıyap karan tebhğ edılmeden duruşmalann davalının gıyabında yurutüleceği tebligat yerıne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur. Basın: 18588 İLAN ÇAYCUMA ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ Esas No 1981/326 Karar No. 1983/255 Davacı Fatma Yener ve arkadaşlan vekıli tarafından davalı Hasan Uzaldı ve arkadaşlan aleyhıne açılmış olan tapu ıptah ve tescıl davasının hâkımlığımızde >apılan açık duruşması sonunda Çaycuraa ılçesı Pehlıvanlar Mah Gaffar Yanı mevkıınde kaın olan 1 pafta, 85 ada, 152 parsel ve 2 pafta, 85 ada, 149 parsel sayılı taşınraazın tapu kayıtlarmın ıptal edılmesıne ;e bu kayda davacılardan A>sel AkçaJ'ın da dahil edilmesıne daır venlen karar davalılardan Ismet Ozoral mırasçısı oian kocası Arıt Ozoral (Kanalıcf va) teblığ edılemedığınden, ış bu ılanın gazetede teblığ tarüıınden ıtıbaren yazılı suresı ıçınde temyız edilmedığı takdırde kesınleşeceğı tebliğ >erine kaım olmak uzere ılan olunur T.C GAZİANTEP İ. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No 1984/154 Karar No: 1986/230 Hâkım: Rustem Gırgın 26186 Kâtıp: Haşım Can Gıda maddeleri nizamnamesme muhalefet suçundan sanık Yaşar Kastul hakkında mahkememizin 19.2.1986 tarih ve 1984154 esas 1986/230 sayılı karan ile asağıda ozetı yazılı mahkumıyeı karan verilmiştır. , Sanığa gıda maddeleri nızamnamesıne muhaiif helva ımal etmekten TCK'nun 398 ve 402. maddeleri gereğınce 32.000 lıra ağır para cezası 3 ay muddetle meslek ve sanat ve tıcaretının menıne, ışyeripin 7 gun kapatılmasına karar verılmıştir. 19 2 1986 Basın: 18188 /•< Siırf"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle