22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAYIS 1986 EKONOMİ Geçen hafta CUMHURİYET/11 EKONOMİDE DİY4LOG OSMAN ULAGAY SELÇUK ABAÇ 1946'da dnğdu. Galutasaray Lisesini ve Galatasaray YUksek tktisat ve Ticaret Okulu'nu bitirdi. 1976'da doktorasım tamamlayan Abaç, 197779 arasında yurtdışında incelemeler yapıı ve doçentlik tezini hazırladı. 1978'den beri İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Selçuk Abaç son olarak Merkez Bankası Bankatar Gözetım Projesi'nde özel danışman olarak görev aldı. Çeşitli çalışmaları yayımlanmış bulunan Selçuk Abaç, "Para Teorisinde Faiz Oranlan ve Türkfye'deki Uygulama" adlı eseriyle T. tş Bankası Ekonomi Ödülü'nü kazandı. kanı'nın Macaristan'a uluslararası piyasalarda olaganustü prestij kazandırdıgı.. ABAÇ Başlıbaşına Macar orneğinde olduğu gibi, Merkez Bankası Başkanı, ülkesine apayrı bir kişilik kazandırmakta. Tabii bağımsızlıkla, özerklikle birlikte yetki konusu da burada önemlidir. Bir Merkez Bankası, para politikasının her türlü imkânlarından yararlanabilecek yetkilerle donatılmış olmalıdır. Kanımca, Merkez Bankası ve başkanı bu yetkileri mumkün olduğu kadar az paylaşmalıdır. Para politikası uygulamalarını mümkün olduğu kadar tek başına gerçekleştirebilmeli ve kararlarında da mümkün olduğu kadar az telkin altında bırakmalıdır. Son hazırlanan yasa degişikliği tasansı, bu konuda olumlu bir şey getiriyor mu? ABAÇ Evet, Merkez Bankası'mn gereksinme duyduğu birçok konuda ek yetkiler tanınmaktadır. Yakın bir gelecekte Merkez Bankası açık piyasa işlemlere girişebilecektir. Bankalann denetimi ve gCzetimikonusunda çokönemli bir adım atılmıştır. Bundan böyle bankalar, Merkez Bankası'mn uzaktan, fakat yakın denetimi altında bulunacaklar. Ve Merkez Bankası'na gönderecekleri bilgileri Merkez Bankası bir erken uyan modeli çerçevesi içinde surekli, kesintisiz değerlendirecektir. Bir diğer konu da, 1986 sonundan itibaren bütun Dolara güven artıyor Uluslararası döviz piyasalarında dolar güçlü bir hafta geçirdi. Haftanın ilk gününde yükselmeye başlayan dolar haftanın son gününde de tüm sert paralar karşısında iyi sayılabilecek paritelerden işlem gördu. Dolara güç veren iki temel etken vardı. Birincisi ABD ekonomisinin yılın ilk üç ayında beklenenin çok uzerinde bir büyüme hızına erişmesiydi. Gerek piyasa çe\Teleri gerekse ekonomistler, ABD ekonomisinin en temel gostergesi olan gayri safi ulusal gelirin 1986'nın ilk çeyreğinde daha önce açıklanan yüzde 3.2'lik oranın altında revize edileceğini umuyordu. Ama boyle olmadı ve gayri safi ulusal gelirdeki büyume yuzde 3.7 gibi geleceğe de buyük güven veren bir duzey olarak açıklandı. Bu arada ABD Maliye Bakanı James Baker da piyasalara d o l a n n "şimdiki düzeyinden" memnun oldukları mesajını ileterek ulusal paralarına güç kazandırdı. Dolar her iki gelişmenin etkisiyle Alman parası karşısında 2.28 mark düzeyine ulaşırken, Japon parası karşısında da yeniden 170yeneçıkıyordu. İngiliz Sterlini ise haftayı açtığı 1.53 dolarlık düzeyinden 1.49 dolara geriliyordu. Dolann tırmanışı kendisine son iki haftada yatırım yapanlan sevindirirken, mark aynı sevinci yaşatmadı. Doların uluslararası piyasalarda gösterdiği iyi performans. Dolar (dövlzahş) Ulagay sordu, Abaç yanıtladı: Merkez Bankası ve Bankalar Birliği'nin ağırlığı artmalı "Ekonomide Diyalog"un bu haftaki konuğu, Türkiye'nin Bankalan ve Bankacılık Sektöru adlı çalışması fngilizce olarak Euromoney Yayınları arasında yayımlanan Doç. Dr. Selçuk Abaç. Abaç'la Türk banka sisteminin son beş yılda geçirdiği evrimi, Bankalar Birliği ile Merkez Bankası 'nın rollerini ve sistemin geleceğini konuştuk. Sayın Abaç, siz Türk banka sisteminin yapısını ve son 56 yıldaki gelişmesini aynnülı olarak inceleyen bir çalışma yapmış bulunuyorsunuz ve bu çalışma İngilizce olarak Euromoney dergisi yayınJan arasında yayımlanmış bulunuyor. Benim burada size ilk sormak istedigim soru şu: Türk banka sistemine ilişkin olarak böyle kapsatnlı bir cahşmanın bu çerçrvede ve sizinki gibi bir konuya ilgi duyan kimsenin önderüginde, adeta amatör bir girişimle yapılmış olması ne derece normal bir şey? Acaba bnnu Türk banka sisteminin içindeki kurnmlann organize edip yapmalan daha normal olmaz mıydı? ABAÇ Sorunuz gerçekten ilginç Sayın Ulagay. Çünkü bcn de kendi kendime içinde bulunduğumuz koşullarda bu çalışmayı nasıl gerçekleştirdiğimizi hep sordum. Kitap ortaya çıktı, hâlâ soruyorum. Çünkü çok yoğun bir çaiışma gerekiyordu. Bilgilerin toplanması, derlenmesi, şablona uygun hale getirilmesi kesinlikle çok organize bir çalışmayı gerektiriyordu. Böyle bir çalışmayı bir amatör grupla amatörce organize etmek ise son derece güçtü. Ama biz özellikle gruptaki arkadaşlanmızın büyük gayretleri sonucunda bu noktaya ulaşmış bulunuyoruz. Bu kitabı Euromoney bizden talep etti. Çünkü, Türkiye'de, uluslararası finans kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu enformasyonu sağlayacak başka hiçbir kaynak olmadığı için Euromoney bu taJepte bulundu. Eğer diğer Batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de yayımlanan bilançolar daha geniş deyimle, mali tablolar resmi ve profesyonel kuruluşlar tarafından hazırlanmış olsaydı, Türkiye'yle ilgili olan dünya kamuoyu, bu eksikliği en azından bu şiddette duymayacak ve herhalde oöyle amatör gruptan da bu çalış Bankalar Birligi, para otoritesine karşı banka sistemini temsil ediyor adeta.. ABAÇ Adeta sistemi temsil ederler. Çünkü sistemde yer alan bankalar, her türlü sorunlannı bu Bankalar Birliği kanalıyla dile getirirler. Böylece bir dağınıklık ortadan kalkar. Her kafadan bir ses çıkmaz. Ve sistematize edilerek para otoritesinin önüne getirilir daha sonra bu görüşler.. O halde önemli bir agırlıgı da olur böyle bir Bankalar Birliginin ve başkanı, bayagı agırlıgı olan bir kimse olur herhalde... ABAÇ Son derece ağırlığı olan bir kişidir. Ve birçok ülkede Bankalar Birliği başkanı, gerçekten kamuoyunun oluşturulmasında, diğer para otoritesi yetkililerinin yanı sıra önemli bir görev üstlenir.. Burada bir şey akla geliyor. Sizin söylediğiniz şekilde bir Bankalar Birliği, para otoritesine banka sistemi adına, sistemi temsilen muhatap olacagına göre, para otoritesinden aynı zamanda bağımsız bir nitelik taşıması gerekiyor, degil mi? ABAÇ öyle olması, işin özünden kaynaklanıyor. Çünkü Bankalar Birliği, sistemde ne kadar banka varsa, onlan temsil etmek üzere kurulmuş olan bir kuruluştur. Onların sorunlannı yansıtmak üzere kurulmuş bir kuruluştur. Dolayısıyla, bunun temsilcisinin, başkanının da para otoritesinden farklı, fakat para otoritesiyie çok yakın bir ilişki içinde olabilecek düzeyde bir kişi olmasında büyük bir yarar vardır. Bizdeki sistemde ise, Merkez Bankası Başkanı, aynı zamanda Bankalar Birligi'nin de başkanı, degil mi? ABAÇ Evet. Bu, şu açıdan bir ikinci sakınca yaratıyor kanımca, Merkez Bankası Başkam'nın üzerine ikinci bir önemli yük binmiş oluyor. Çünkü Bankalar Birligi'nin görevleri gerçekten butün dünyada oldukça geniş ve ağırlığı olan görevlerdir. Ve bunların yerine getirilmeye çalışılması, Merkez Bankası Başkam'nın işini güçleştirecektir. Pek çok gelişmiş ülkede Bankalar Birliği tüm banka sistemini temsil ederek para otoritesiyie diyaloğa girer, sistemle ilgili kararların oluşturulmasında önemli rol oynar. Türkiye'de de Bankalar Birliği, Merkez Bankası 'ndan özerk bir niteliğe kavuşturularak bu işlevini yapar hale getirilmelidir. bankalann "andit" firmalarınca denetlenmesı ve denetim raporlarının bir kopyasının da Merkez Bankası'na gonderilmesi olacaktır. Sanıyonım siz bu konuda bir çaiışma yaparak, bankalann bu yeni sisteme uyum saglayacak şekilde bilgi akışını sağlamaları konusunda bir çerçeve hazırlanmasına yardımcı oldunuz. Benim burada size sormak istediğim soru şu: Türk bankalarının bugün geldikleri noktada gerçek durumlannı yansıtan, popüler deyimle, "şeffaf bir bilanço çıkarmalan, hesaplannı açıklamaları mümkün mii? Yani banka sistemi bunu yapacak noktaya geldi mi? ABAÇ Sayın Ulagay, bankacılık sektörüne global olarak baktığımız zaman, 1980'den bu yana önemli bir yapısal gelişme görüyoruz. Ve kanımca, bu gelişmenin en önemli yansıması da, sistemin risk derecesinin genelde düşmuş olmasıdır. Yani sektörde genelde bir iyileşme olduğunu, yapısal bir değişiklikle beraber, bilançolann yeniden yapılandığını, yeni bir şekil aldığını görüyoruz. Tabii, sektörde global olarak böyle bir gelişme olurken, bireysel bankalann tumü aynı gelişme içinde olamadı, bazı bankalar bu >^ni dOzene adapte olamadı. Bazı güçlüklerle karşılaştılar. Kısmen bu güçlukler, uygulanmakta olan ekonomi politikalannın bankacılık sektörüne yansıması şeklinde oldu. Kısmen de bizzat bankalann kendi bunyelerinden kaynaklandı.. "Şeffaflık" açısından en önemli sorun da, sanıyorum bankalann "donuk" ya da "batık" alacaklannın gerektiği gibi yansıtılmamasından dogdu. Bu galiba biraz da mevzuattaki boşluklardan, tanım yetersizliklerinden kaynaklandı. Hangi alacak donuk, hangisi batık diye tanımlanacak, pek belli değildi galiba.. ABAÇ Hiç belirli değildi ve bankalara son derece buyuk bir hareket alanı bırakılmıştı. Bankalar kendi inisiyatiflerinde, bilanço Türk Lirası karşısında da aynı şekilde kendini gösterdi. Merkez Bankası, dolann kurunu bir hafta içinde yaklaşık yüzde 1.6 yükselterek Türk Lirası'nın değer kaybını aynı sürede 11 liranın üzerine çıkardı. Döviz alış kuru 674.40 TL'ye çıkan dolar, uzun zamandır ilk kez hafta boyunca sürekli değer kazandı. Aynı eğilim, Alman Markı'nın hafta boyunca resmi kurda hep aşağı inerek 299.70 TL'den 295.67 TL'ye çekilmesi biçiminde görüldü. Bir önceki hafta sonunda Tahtakale'de 700 liranın üzerine çıkan dolar dün 712 liradan satıldı. Dolann alışı ise 710 lira oldu. Markın Tahtakale'deki değeri dün 313 lira düzeyinde idi. Altın fiyatları gevşek Bir önceki hafta sonunu iyi değerlerden kapatan altın, haftanın ilk üç günü oldukça zayıftı. Haftaya dış borsalarda onsu 342 dolardan giren altın, çarşamba günü 338.50 dolara kadar geriledi. Altının bu geri çekilişi, aynı günde dclann hızlı bir tırmanışa geçmesinden kaynaklandı. Ancak dolardaki yükselişin istikrar kazanması sonucu altın fiyatları da biraz toparlandı ve perşembe günu yeniden 341 dolara, cuma gunü de 342 dolara çıktı. Altının dış borsalarda gösterdiği inişli çıkışlı grafik, Kapalıçarşı'ya da İcısmen yansıdı. Bir önceki haftanın 6'mcı işgününde 54 bin liraya çıkan Cumhuriyet altını, haftanın ilk günü 53 bin 600 liraya çekildi. Cumhuriyet altını, cuma günu 52 bin 800 liraya düşmesine karşılık, dış borsalarda altının tırmanışından yararlanarak dun 53 bin lirada Türk bankacılık sisteminin temei bilanço kalemlerindeki gelişmeler (Mityon TL Bin $) 1981 1M2 1983 1 US $ = 223,6 TL 1 708.709 2611 135 5.872.006 423.289 1984 1 US $ = 355,6 TL 3 542 514 3 371115 n 1 US $ = 115,6 TL $ 1 US $ = 160,1 TL 1 275 831 1914 436 4114396 252105 6.911 990 799 026 1 420 114 12 284.723 2 789 713 24 132 465 142886 1.236 038 n. i HTl 60 35 47 76 $ aH$ 7.934.272 15 11.905.696 3 25 587 041T 1567 817 ~2T n 34 36 7 641811 11677 705 n JHTl S J « I ~t 107 29 9 962 075 9 480 076 Türk banka sisteminde önemli bir kâr potansiyeli mevcut. Bu nedenle yabancı bankalar sisteme girmeye devam edecektir. Buna karşılık çok şubeli bankacılık yapan bankalann sayısı donacak, kamu bankalarının sayısında ise bir azalma olabilecektir. larında, problemli kredilerin miktarını belırlemekte bir bakıma özgurdüler. Şimdi, tanım getirilmekıedir. Problemli krediler, artık net olarak bilançolarda gozukebileceklerdir... Degişik bankalan aşagı yukarı aynı kriterlere gore karşılaştırma imkânı da dogacak böylece, degil mi? ABAÇ Böylece çok rahat ve emin şekilde bankalararası karşılaştırmalar yapmak imkânını bulacağız. Çünku bankalann hepsi aynı kritere göre belirli kalemlerini oluşturmuş olacak. Ve böylece, bazı bankalar uzerinde gereksiz spekulasyonların yapılması da onlenmiş olacak. Sizin sistemi vakından izlemiş birisi olarak tahmininiz ne, geleceğe donuk yapısı nasıl olabilir Türk bankacılık sisteminin? Ben öyle tahrain ediyorum ki, butün bu kurallar yerli yerine oturdugunda, ister istemez bir seleksiyon olacaktır sistem içerisinde. Bunun sonucunda nasıl bir yapı bekliyorsunuz? ABAÇ Birinci olarak şunu söyleyebilirim: Turk bankacılık sektöründe çok şubeli bankalann sayısı donmuş durumda kalacaktır. Ikincisi, Türk bankacılık sektorunde azımsanamayacak bir kâr, dolar bazında da önemli olan bir kâr olgusunu görüyorum. Yani problemli kredilere rağmen, bazı bilanço makyâj yontemlerine rağmen, yani buna göre bir duzeltme yapsak dahi, sektörde onemli bir kâr potansiyeli mevcuttur. Ve bu kâr potansiyeli, yabancı bankalann Turk bankacılık sektörüne gırmesinde çok etkili olmaktadır. Ben, Türk bankacılık sektörüne yabancı banka akımının devam etmesini bekliyorum. Daha birçok yeni banka. sektore girecektir, ta ki kârlann paylaşılması enteresan olmaktan çıkana kadar. Daha o noktaya gelmiş değiliz sizce.. ABAÇ Hayır, kesinlikle o noktaya gelmiş değiliz. Birçok yabancı banka sıradan temsilcilik durumundadır şu anda ve şube açma aşamasına geçme hazırlıklan içindedir. Bir üçüncu husus, sanıyorum, kamu bankalarının etkinliğinde bir azalma beklenebılir. Bugün Türk bankacılık sektorünün önemli bir oranı kamu tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Bu bankalann ozel bazı gorevler ustlenmiş olması, ister istemez bankacüık faaliyet dışına kaymalarına, oturdu. 24 ayar kulçenin gramı da dun Kapalıçarşı'da 7 bin 850 liradan işlem gördü. Altında dikkati çeken başka bir gelişme de Reşat'ın 59 bin liraya ulaşması oldu. A>Tica diğer bir kıymetli maden olan gümüşün fiyatı da dış borsalarda 5 doların altına indi. NELER OLDU? Hanı petrol faturası % 70 azaldı Dunya piyasalarında ham petrol fiyatlarında kaydedilen gerilemenin Türkiye'nin ithalat rakamlanna yansımaya başladığı gözleniyor. Geçen yılın mart ayında 327.8 milyon dolar olan ham petrol ithalatı, bu yıl yüzde 69 oranında geriledi ve 101.8 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk uç ayı itibanyle ham petrol ithalatı 583 milyon dolar olarak belırlendi. Geçen yılın aynı döneminde bu tutar 804.6 milyon dolar duzeyindeydi. (a.a.) 4 25261 208 3 1803 064 33 15 283 828 3 1 276 467 ~2Î 6 1651402 14.285 484 49 689 429 836 2 565 499 55 15.9545» 1 2 3 417 464 47 3Ö9 5 294.210 32 61 818 9 395950 715^82 5 891 984 182 045 60 2€ 422 807 6 9 2 Ö12 Ö42 72 16 569134 15 9 511938 8 5 Dış ticaret rakamları kesinleşti Devlet Istatistik Enstitüsu, mart ayına ilişkin kesinleşmiş dış ticaret verilerini açıkladı. DİE, mart ayı ihracatının 626 milyon 788 bin dolar, ithalatının da 941 milyon 788 bin dolar olarak gerçekleştiğini bildirdi. Geçen yılın ilk çeyreğinde 665.4 milyon dolar olan dış ticaret açığı, bu yıl yüzde 42.4 oranında artarak 933.3 milyon dolara yukseldi. Ocakmart dönemleri itibariyle yatırım maddeleri ithalatı geçen yıl aynı döneme göre yuzde 69.8 artarak 702.7 milyon dolara, tuketim maddeleri ithalatı yüzde 37.8 yukselerek 253.9 milyon dolara çıktı. Hammadde ithalatı geçen yıl 837.7 milyon dolar iken, bu yılın aynı döneminde yuzde 1 artarak 855.1 milyon dolar olarak gerçekleşti. mp iftaMM 1399 301 12 104 679 1615 523 15 10.046.784 17 2 239 089 39 10013814 0 3 196813 43 8 989 913 1 0 A Fark Kaynak: Selçuk ABAÇ ve IBAR Grubu, TURKEY'S BANKS AND BANKING SYSTEM, Euromoney Yayınları, Londra 1986. Doç. Dr. Selçuk Abaç ve ÎBAR Grubu tarafından gerçekleştirüen çalışmada yer alan bir tabloya göre Türk banka sistemindeki toplam mevduat, TL. değerleriyle 1981'den 1984'e kadar geçen dönemde % 257, toplam kredller ise % 137 arttı. Dolar değerleriyle yapılan karşüastırma ise 198184 dönemtnde mayı hazırlamasını istemeyecekti. Zaten diğer ülkelere baktığımızda... Evet, ben de onu soracaktım. Orada bu bilgiler derli toplu olarak nasıl hazırianıyor? ABAÇ Başta, her Ulkenin Bankalar Birliği kuruluşu bunun önderliğini yapıyor. Fransa başta olmak uzere Almanya, îsviçre, Isveç gibi ülkeler, kendi sistemleri hakkında her türlu bilgiyi sağlayıcı analiz kitaplan yayımlıyorlar. Bu yıllık oluyor. Bazı ülkelerde daha sık arahklarla 6 aylık sürelerle yayımlanıyor. Ve o nedenle birinci planda bu kuruluşlar bu ihtiyacı karşıhyor. Tek tek banka bazındaki analizleri ise özel mali analiz kuruluşları yapıyor. Bizde Bankalar Birligi'nin bu yönde yeterli bir çalışması yok mu? ABAÇ Bizde Bankalar Birligi'nin her yıl Türk banka bilançolarının konsolide edilerek toplandığı bir yayını var. Ancak, bu kitap uluslararası piyasaların ihtiyaç duyduğu verileri hazırlamaktan çok uzak bir kitaptı. Hatta bilançolarda yer alan bazı önemli kalemler, bu konsolide bilançolar içinde yer almamaktadır. özellikle teknik bakımdan gerekli bilgiye, deneyime sahip olmayan kişilere yardımcı olabilecek türden analizler yer almamaktadır. O nedenle, bu yayınlar bu ihtiyacı karşılamaktan son derece uzak.. Sayın Abaç, anladıgım kadar bizim kanunla kurulmuş bir Bankalar Biriigiıniz mevcut, fakat benim edindiğim Idenime göre bu çok etkili fonksiyonu olan bir kuruluş niteliğinde görünmüyor. Acaba bu, dünyadaki örneklerde de böyle mi? Yoksa bu bize özgii bir durum mu? ABAÇ Hayır. Dünyadaki örnekleri hiç böyle değil Sayın Ulagay. Son derece yararb bir konuya temas ettiniz, çunkü bu beni uzun süredir meşgul eden bir konudur. Türkiye'de bir Bankalar Birliği vardır, ama dünyadaki emsalierine hiç benzemeyen bir şekilde faaliyet göstermektedir. Kısaca, etkinliği çok azdır. Halbuki dunyada bankalar birlikleri birinci olarak, para otoritesi yetkilileriyle bankacılar arasında bir iletişim kanalı oluştururlar. Yani diyalog fonksiyonunu yaparlar.. toplam mevduatın % 16 arttığmı, toplam kredtierin ise % 26 gerilediğini ortaya koyuyor. Dolar değerleriyle bankalann özsermaye toplamı % 63, likit değerleri % 44 artmış görünürken toplam kânn ise % 19 oranında artmış olduğu görülüyor. Ve diyalog imkânını da ortadan kaldırmış oluyor. ABAÇ Evet. Bankacılanmız, karşılarında Merkez Bankası Başkanı'nı gördüklerinde, herhalde kendi içlerinde yapacakları konuşmalan, tartışmaları ve uzlaşacaklan sorunları aynı rahaılıkla yapamayabilirler.. Son zamanlarda çokça tartışıldığı için ve siz diğer banka sistemlerini ve para otoriteleriyle Uişkilerini de incelediğiniz için soruyorum, Merkez Bankası'mn banka sistemi uzerindeki denetimi, otorite fonksiyonu ve para otoritesi olarak yetkileri neler olmalı? Türkiye'de bu da biraz belirsiz bir konu, degil mi? ABAÇ Çok hakhsımz. Merkez Bankası'mn Türk bankacılık sistemi uzerindeki yonetim etkinliği bugüne kadar çok konuşuldu. özellikle iktiddi değişikliklerinin Merkez Bankası yönetiminde de bir değişikliğe yol açmasının sakıncalan uzerinde sanırım yeterince duruldu. Herhalde Türkiye'nin, özellikle dışa bu kadar açılrna çabasında olan bir Türkiye'nin, bundan böyle Merkez Bankası'mn mevcut iktidardan bağımsız bir otorite olarak imaj yaratması, şimdi her zamankinden daha fazla önem kazanmış olmalıdır. Çunku yabancılar, Türkiye'yle tüm mali ilişkileri yürüten uluslararası mali kuruluşlar karşılarında muhatap oldukları Merkez Bankası Başkam'nın yüksek duzeyde bir itibara sahip olduğundan ve görevini de kaybetmeyeceğinden emin olmak istemektedirler. Bu da, çok doğal bir ıstektir. Bazı ilginç örnekler de var galiba, bir Merkez Bankası Başkam'nın kişiliği bir ulkenin kredi degerliligini de, para piyasalannı da etkileyebiliyor, degil mi? ABAÇ Çok örnekler var. Yalmz ABD'den ornek vermek belkı doğru değil, ama Voleker'in en ufak bir açıklaması, dunya piyasalarında paralann birbirine karşı değer kazanıp kaybetmelerinde birinci planda etkili olmaktadır. Benzer şekilde bir Alman Merkez Bankası Başkanı'nın, bir Japon Merkez Bankası Başkanı'nın, bir Ingiliz Merkez Bankası Başkanı'nm dünya piyasaları uzerindeki etkisi, bilmiyorum abartmış mı olacağım, ama o ulke başbakanlarının etkisi kadar olabilmektedir.. Bir de MacarisUn örneği var değil mi? Merkez Bankası Baş Tekelin kaldınlmasına bahane Başbakanlık, enflasyonun yeni bir etkenini daha bularak, bunun "kalitesiz tütnnler" olduğunu açıkladı. Acıklamada, Tütün ve Tütün Tekeli Yasası'nda yapılan değişiklikler sonucunda Türk tütünlerinin dünya piyasalarında rekabet edebileceği Ueri sürüldü. Başbakanlık Basın Merkezi dün, Başbakanlığın Tütün Tekeli Yasası'na ilişkin, çeşitli görüş ve yonımlan yanıtlayan bir yazıh açıklama yaptı. Açıklamanın ilk bölümunde, bu değişikliklere nicin gereksinme duyulduğu anlatıkrken, "Bu sektörde önemli darbogazlann var olduğu görülmektedir. Bu darbogadar, tütüncülüğümüzü ve tütün sanayiini, dunyada gelişen ve rekabete dayanan ekonomik kosullara uyum saglamaktan alakoymaktadır" denildi. Enflasyonun önemli etkeni olarak kalitesiz tütünlerin gösterüdiği acıklamada, "Kaliteti tütünün yetişecegi kıraç arazfler yanında, taban arazüer de kullanılmakta, sulama ve gereksiz gübreleme ile pahada hafif, yükte agır tütün yetiştiıümektedir. Bunun sonucu, binlerce ton, ne iç ne de dış piyasada kullamlamayan kalitesiz tütün, miryariarca lira masrafa yol açarak enflasyonun önemli etkenlerinden biri olmaktadır" denildi. Son beş yılda Türk bankacılık sisteminde önemli bir yapısal gelişme olmuş, sistemin genel olarak risk derecesi düşmüştür. Ancak bilanço dışı risklerin toplam riskler içindeki payının özellikle 1985 yılında ve bazı bankalarda belirgin olarak artmış bulunması, dikkatle izlenmesi gereken kaygı verici bir gelişmedir. Ozden: Yeni Hanımeli sigarası piyasaya çıkıyor Tekel sigara tiryakisi hanımlara jest yapmaya hazırlanıyor. Tekel Genel Müdurü Süreyya Yücel Özden, bayanlar için özel sigara imal edileceğini açıkladı. Bayanlar için hazırlanan sigaranın adının "Yeni Hanımeli" olacağım bildiren Genel Müdür Özden, sigara paketinin çok şık olacağım ifade ederek, "Paketi özel olarak Avnıpa'da yaptınyoruz. İsviçre^ de ortaklanmız var. Çok beğenilecegini umdugumuz paket orada yapılıyor" dedi. Bayan sigarasmın imalatına ilişkin çalışmaların tamamlandığını bildiren Özden. "Yeni Hanımeli"nin bir ay içinde piyasaya surüleceğini kaydetti. KentKoop Genel Başkanı Karayalçın: Kentsel toprak reformu gerekti ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) KentKoop Genel Başkanı Murat Karayalçın, Dunva Konut Yılı Ödülu'nu kazanmalannın çok önemli olduğunu bildirdi ve bu olayın, 21. yüzyıla kadar, kentlerde yeni bir toplumsal yapının oluşmasında ve Türkiye'nin kentsel toprak reformuna yönelmesinde, sivil toplum orgütlerinin yapılması gereken duzenlemelerde etkin, etken ve itici bir güç oluşturacağını soyledi. Karayalçın, Cumhunyet'in ödüle ilişkin sorularıru yanıtlarken, ikinci Dünya Savaşı yıllanran ardmdan Ingiltere hükümetinin konut sorununa ozel bir önem verdiğini, bu önemin arkasından çok sayıda ilginç örgütün kurulduğunu anlattı. Sosyal Konut Vakfı'nın, bu örgutlerden biri olduğunu kaydeden Karayalçın, Dünya Konut Yılı Ödülü'nün de bu vakıf tarafından konulduğunu soyledi. Bu ödülün anlamının ne olduğu yolundaki soruyu yanıtlayan Karayalçın, şöyle dedı. "Her şeyden önce Türkiye'nin aJması çok önemli. Ama ondan daha da önemlisi, sivil toplum örgutlenmesinin vaygın olmadığı, kooperatifçiliğin maalesef yalnızca acılannı yaşayan bir ülkede, böyle bir ödülün sivil toplum örgütü bir kooperatife verilmesidir". Karayalçın, Habitat Başkanı Ramacchandra'nın, konut yılının 1987'den 2000 yılına kadar on dört yıllık bir süreyi kapsamasından yana olduğunu kaydetti ve kendisinin bunu da daha doğrusu etkin bankacılık yapmalarına engel olmaktadır. Bunlar yine bu görevlerini surdurecekierdir. Türk tarımının finansn:<ınında yine bu bankalar gorev alacaklardır. ufak çaplı işletmelerin finansmanında yine bu gorevı üstlenmış banka gorevinı surdurecekierdir. Fakaı kanımca, diğer banka gruplanyla rekabet halir.de olan, doğrudan bankacılık işlemlerine yonelmış ve aynı etkinliği gostermek zorunda olan kamu bankaian zorlanacaktır. Bılemıvorum, ya bunların orgamzasyonunda ve yonetırmnde onemli değişıklikler beklenebilir. Ve böylece bunların sıstemdeki \arhklannı surdürmesi. ya da bu etkin oimayan kamu bankalarının belli yontemlerle, orneğın Türkiye için üç açıdan çok birleşmelerle veya başka şekillerde varlıklarını surdurmelerı mumönemli bulduğunu bildirdi. Kakun olabilir.. rayalçın, bu üç noktayı şöyle sı Sa\ın Abaç, size son olarak şunu sormak istiyorum: Gerek tek raladı: tek bankalar, gerekse sektorun butunu itibarıyla yapmış oldugunuz " 21. yüzyıla girdigimizde analizler sonucunda kaygı verici bulduğunuz gelişmeler var mı son Türkiye'de ber dört insandan ytllarda? üçü, kentlerde yaşayacakABAÇ Sektorun butunu itibarıyla kaygı verici bulduğum bir Önümüzdeki 14 yıl içinde gelişme yok. Ancak 1981'den 1984'e kadar duşme eğilimı gosteren kentlerde bugünküne ek olarak bilanço dışı risklerin toplam risklere oranının 1985 yılında özellikle yirmi milyon insan daha yaşaya bazı bankaiarda tehlikeli sayılabilecek bir amş gosterdıği goruluyor. cak. Bu konuya artık dünyada da çok onem verıliyor ve bilanço dışı risk Yine önümüzdeki 14 yıl lere dikkatle bakılıyor. Bazı bankalarımızda özellikle vurtuışı muiçinde, yaklaşık iki buçuk milyar teahhıtlere verilen teminat nıekıuplannın sorun yaratabıleceğını ve metrekarelik bir kentsel alanı ha' bundan böyle bilanço dışı risklere çok.dıkkatle bakılması gerektığızırlamamız gerekiyor. nı düşunüyorum. TZD'nin kuruluş yıldönümü Turkıye Ziraatçılar Derneği'nın 37. kuruluş vıldönümü kutlandı. Kutlama toreninde 1985 yılı tarım basın odülleri de dağıtıldı, araştırma dalında birinci olan Hasan Uysal ile röportaj dalında birinci olan Hikmet Çetinkaya'ya odülleri verildi. TZD Genel Başkanı İbrehim Yetkin, 15 bine yakın tarım emekçisinin örgutü olan derneklerinin 37. kuruluş yıldönümunü Turk tarımının en kötü durumda olduğu bir donemde kutladıklarını belirtti. Sabaııcı: Sorunlara köklü çözüm yok Sabancı topluluğuna bağlı kuruluşlann ust yönetım toplantısı vapıldı. Hilton Oteli'nde 150 kişinin katıldığı toplantıda konuşan Sabancı Holding Yonetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, >>anavıde kapasıte kullanımının arttığmı sovledi. Sabancı, "Enerji ve çimento kullanımındaki artışlar, >atırım hamlesinin devam etmekte olduğuna işarettir. Türkiye bir >ıl önceye göre daha iyiye gitmiştir. Ancak son 30 yıldır gündemde bulunan sorunlara henuz veterince köklü bir çözüm bulunamamıştır" dedi. (a.a.t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle