16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NİSAN 1986 EKONOMİ Geçen hafta CUMHURtYET/9 EKONOMDE DIYÂLOG Yalçın Küçük 1938'de doğdu. Kabataş Erkek Lısesi'ni ve Ankara Siyasal Bılgiler Fakültesi'nı bitirdi. Çeşitli öğrenci kuruluşlannda görev alan Küçük, Devlet Planlama TeşkUâtı'nda 1. ve 2. plan çahşmalannda aktif görev yaptu Daha sonra Ortadoğu Teknik Üniversıtesi ve Cazı Universitesi'nde öğretim üyelıği yapan Yalçın Küçük'ün basılmış yapıtlan arasında Planlı KaJkınma ve Türkiye, Yeni Bir Cumhuriyet İçin, Turkiye Üzerine Tezler (2 cıltj. Aydın Üzerine Tezler (4 cilt) de bulunuyor. dana gelen değişiklik de çok önemli bence. 1970 programı her zaman Turgut Bey'in karşısına çıkartılacak progıamdır. Orada açıkca AETye karşı çıkan, tüketim mallan sanayileşmesini geri plana atan, ara malları ve yatırım mallan sanayileşmesine dönmeyi isteyen, özel sektördeki nrmalan birleştirmeyi ve rasyonelleştirmeyi amaçlayan bir anlayış vardır ve bu Turgut Bey'in ilk musteşarlığının son programıdır... Yani Turgut özal gibi 1970'le bn görüşleri savunan bir kişinin 19801erdeki çok farklı bir uygulamanın başında buhuunası epeyi anlamlı oluyor bn durnmda... KÜÇÜK Bu sorunuza cevap ararken şunu söylemek istiyomm: Ban sevgıli ilerici arkadaşlanm çeşitli toplantılarda, panellerde inandığım ölçüde düzeltmeye çalıştığım bir göruş ileri sürüyorlar, 24 Ocak Kararlarını tek başma IMF'nın ya da Dünya Bankası'nın bır zorlaması olarak görüyorlar. Ben bunu gerçeği çok abarttığı için doğru bulmuyorum ve Türkiye'deki iç güçlerin de böyle bir politikayı istediklerini duşünüyorum. Ben Türkiye'yi sektör aynmına, burjuvaişçi gibi ayrunlara girmeden bir bütün olarak düşündüğümüzde öyle dışardan her söyleneni yapan bir varlık olarak görmüyorum, karşıhkh bir bütünleşme vardır diyorum. Tabü 1980'li yıllarda Türkiye'de uygulanan politikalann evrensel bir niteliği de var. Yakın tarihe bakarsanız kapitalist dünyada sanayileşmenin prestijinin yüksek olduğu dönemler hep sistemin kendi içinden veya dışmdan gelen sos Dolar 2.16 marka indi Amerikan Doları gerek Türk Lirası gerekse Avrupa paralan ile Japon Yeni karşısında düşmeye devam ediyor. Dolann hafta içinde sert paralar karşısında psikolojik açıdan büyuk önem taşıyan limitlerin de altına indiği gözlendi. Hafta ortasında Alman Markı karşısında 2.20'nin altına inen dolar, Japon parası karşısında da geçen 40 yüın en düşük değerinden işlem gördu. lngiliz Sterlini ise Amerikan parası karşısında 1.55 dolara fırlayarak 1982'den sonraki en yüksek değerine ulaştı. Piyasalarda "tehlikeli gidiş" olarak nitelenen doların duşuşu haftanın son günunde Tokyo ve Avrupa borsalannda bir ölçüde duruldu. Tokyo'da dolar, Japon Yeni karşısında Ikinci Dünya Savaşı sonrasınHaki en düşuk değeri olan 165 yenden bir ölçüde yükselerek 170 yene çıktı. Londra borsasında da Alman Markı karşısında 2.20'ye yükseldi. Ancak dolar dünyanın en son kapanan borsası New York WaU Street'te büyük darbe yedi ve Alman parası karşısında 2.16 mark gibi öngörulemeyen bir düzeye indi. Japonya Dışişleri Bakanı Shintaro Abe'nin Diet'te (parlamento) yaptığı konuşmada "Yenin daha fazla yukselişini onlemek için gerekli tum önlemler alınacaktır" turündeki açıklaması Tokyo'da doların yükselişine neden olurken, New Yorkta etki yapamadı ve dolar yeniden 167 yene indL Ayrıca hafta boyunca Avrupa Merkez Bankalan ile Japon Merkez Bankası'nın açık piyasa ışlemlerine girerek müdahale etmeleri de eği8S4JS Dolar (Mvizaltş) limi değiştiremedi. Şimdi tum dikkatler 4 mayısta Tokyo'da yapılacak sanayıleşmiş Batılı S ülke yetkiliierinin ekonomik zirve toplantısına çevrilmiş dunımda. Dolann uluslararası para birimleri karşısındaki "hızlı dalgatamşuur*' piyasalarda tehlikeli bir gidiş olarak değerlendirilmesi nedeniyle zirvede piyasalan istikrara kavuşturmaya yönelik görüşlerin tartışılması bekleniyor. öte yandan dolann iç piyasada da gerileyişi sürüyor. Merkez Bankası kurlannda dolann döviz alış kuru hafta içinde 651.25 TL ile tam bir ay öncesindeki değerine indi. Tahtakale'de de dolar önceki haftalarda 700 liranın 56 lira üzerinde işlem görürken, hafta içinde 675 liraya kadar geriledi. Dün ise 678 liradan satıldı. Buna karşılık Alman Markı'nın döviz ahş kuru hafta başına göre yaklaşık 2 lira artarak 297.0S TL'ye çıktı. Sosyal demokratiar içîn seçenek, yüksek ücretle içe dönük sanayileşme Saytn Küçük, ben size Uk olarak çeşitli çevrelerde zaman zaman gündeme gelen bir tartışma konusnnda bir sorn yöneltmek isttyoram. Şimdi acaba Türkiye icin demokrasiden vazgecmeden hızhfcaiimımaseçenegi w mı? Bn konnyn nasl degertendiriyorsıınuz? KÜÇÜK Doğrusu şu aşamada bu sorunun tartışılmasının zamanının geldiğini duşünüyorum. Ben "Demokrasi içindc hıziı kalknma seçeoegi nur mı" sorusuna, demokrasi için hızlı kalkınma zorunluluğu var diyorum. Türkiye'de demokrasiyi yaşamak için hızlı kalkınma zorunluluğu var. Çok basit nedenle. Artık dünyanın neresinde olursa olsun, demokrasiyi, sosyalizmi kastetmjyomm, kapitalist aşamada da demokrasiyi, geniş bir işçi kütlesi üzerine oturtmak zorunlu hale gelmiş. Bunu Türkiye pratiği de çok açık olarak gösterdi. Nerden gösterdi? Gayet açık, kendi deneyimimizden çıktı. lki tane askeri mOdahale yasadık çok yakın dönemlerde, 12 Mart ve 12 Eylül'dc Vt bundan kapitalistler hiçbir rahatsızlık duymadılar... Ciddi jir sorunlan olmadı ve kârlannda da önemli bır azalma söz konusu değil. Hatu bu dönemde daha rahatladılar, kârlan arttı. Yani kitap okumasalar, başka nedenler de olmasa sermaye sırufının demokrasiyle bağlannm çok çok gevşemiş olduğunu görüyoruz. Buna karşılık bu gibi dönemlerde işçiler kaybediyor. Demek ki, onlar şunu özdeşleştirebilirler, "Demek ki, demokrasiyte bizün çıkarlanmız arasuda çok yakın, dogrndan bir flişki w " diyebilirler. Zaten benim belirttiğim demokrasi anlayışı, tıpkı ilk çıkışında da böyle belli bir kavgaya dayanır, yani burjuva dediğimiz sınıfın asillere karşı olan kavgasına dayanır. Dolayısıyla, eğer Türkiye'de bir demokrasiden önce, demokrasinin maddi temellerini iyice kuracak olursak, sayı itibanyla işçileri arttırmamız lazım. Yani kütleyi arttırmamız lazım. Bu da hızlı kalkınmayla mümkündür. Aynca demokrasi sadece bir maddi mesele değil, hakkını arayan insanlannrejimidir.Dolayısıyla demokrasiyi gerçekten istiyorsak insanlanmıza hak aramasıru öğretmemiz, bu yolda çaba harcamamız gerekir... Burada şunu sormak Istiyorum, özel sermayenin kftrlılıgının artmaayU kızlı biıyttme arasında dognıdan bir UişkJ yok mu? KÜÇÜK Kısa dönemde yok. Çünkü hiçbir zaman kalkınmayı sürükleyen sektörlerde büyük kâr artışlan olmaz. Vani yaurım mallan ve ara mallan sektörlerinde kâr oranlan düşükıür. Bu nedenle kflrlann artması sektörel dağılımın düzenli bir kalkınmayı, kendini besleyen bir kalkınmayı sağlayacak yapıdan uzaklaşmasıyla ilgilidir. tstikrar programlanmn neler getirdiğini tartışacak olursak burada ticaret kesiminin ön plana çıktığını, sanayileşmenin durduğunu görürüz... Yalçın Bey, şimdi Türkiye styasel sahnesinde sosyal demokrat olduklmnnı söyleyen partileri bir kez daha görüyoruz. Sizce bu partÜerİB öniude ekoaomi stratejisi ve politikalan konusunda ne gibi secenekler var, ne gibi seçeneklcr olabilir? KÜÇÜK Benim bu konuda söyleyeceklerim belki ilk bakışta paradoks gibi görülecek ama iktisat tarihinden ve iktisat teorisinden verecegim iki örnek hiç de paradoks olmadığmı gosterecek. Dünyadan gelen ve Türkiye'de de konuşulan bir tez, kalkınmayla yüksek ucretlerin ve hatta demokrasinin birleşmemesi, bağdaşmaması tezidir. özellikle 196O'lı yıllarda Yön Dergisi çevresinde hep kalkınma için askeri rejimler gerekli tezi vardı. bu dönemde altın çağını yaşamıştır ve o çağ bitmiştir. O dönemde memurlar bir araba, bir kat, bazen bir yazlık almaya başlamıştır. O dönem Turkiye'nin göreceli olarak hızh kalkındığı, işçi ücretlerinin çok yükseğe çıktığı bir dönemdir. Tamam o dönemde sendikacılarımız çok iyiydi, işçi sınıfımız iyi mucadele etti, iyi ücret artışları elde etti. Bunu hiç yadsımıyorum, ama iki departmanlı bir ekonomide bir yandan hızla dayanıkh tüketim mallan yapıyorsamz, bunu sadece zenginlere satamazsınız, onun için diğer yandan ücretleri yukselteceksiniz. Bunu da kabul etmek lazım... Bu olay o dönemde böyle gerçekkşti, ancak 1970Terin sonunda da Türkiye iç pazara dönök sanayileşme stratejlsinden dışa dönük sanayileşme esprisİDe geldL Belki içe dönük modelin döviz açısından ükanması da bunn geürdi. Sizce bn noktaya neden geündi? KÜÇÜK Şimdi bakın \9Gff\\ yıllarda dayanıkh tüketim maUannda sanayicilerin de beklemediği büyük bir patlama oldu Türkiye'de. Pamuk ipliğinde ve ona dayaü sektörlerde de bu göruldü. Plan Ulagay sordu, Yalçm Küçük yanıtladı: Turgut Özal da, 1970'te AET'yi dışlayan, sanayileşmede ara malları ve yatırım mallarına öncelik veren görüşü savunuyordu. 1970'lerin sonunda ise, tüketim malları üretimine yönelik sanayileşmenin sınırlanna gelindiği için ihracata yönelik seçenek gündeme getirildi. Bunu yalnızca IMF'nin taleplerine bağlamak doğru değil. yalist tehdidin yüksek olduğu dönemlerdir, bunu görürsünüz. 1978 yıhndan itibaren içinde yaşadığımız koşullar ise inançlı sosyalistler açısından olmasa bile geniş halk kesiminin gözünde sosyalizmin prestijinde önemli gölgeler yaratmıştır. Dolayısıyla sanayileşme de itibar kaybetmiş ve tüccar yaratmanın marifet haline geldiği bir döneme girilmiştir. Ben buna "20. yüzyılın ortacagı" diyorum. tşte bunun etkilerini Türkiye'de de görüyoruz, dışa açılmayla birlikte milli gelir içinde ticaret kesiminin payı hızla artıyor. Bu yapıyla, ihracata yönelik sanayileşme yöntemiyle kendini besleyen, sürdüren bir sanayileşmeye girmemizi ise mümkun görmüyorum... Bu noktada şöyle bir soru yöneltmek istiyorum size Yalçın Bey: Türkiye sennayesi, Türk sanaykisi bu dışa dönük yaklaşım içinde kendisine kalıcı bir çıkış yolu bulabilecek mi? Yoksa bir noktada bunun da tıkanacagını göriıp yeniden iç pazan ve iç pazara donuk sanayileşmeyi one çıkaracak bir anlayışı savunma noktasına mı gelecek? Bu ibtiyacı mı duyacak? KÜÇÜK Bence duyacaktır. Bunun şimdi göze çarpan bir örneği konut yapımı. En büyük holdingler bile şimdi buna giriyor. Nerede talep varsa oraya giriyorsunuz. Bununla ilgili olarak Vehbi Beyin kaliteli çelik Üretimine girmesinı hatırlamak gerek. Ashnda Vehbi Beyin kaliteli çelik üretimine girmesi ve bu işe girişen fırmasımn kurtanlacak bir şirket haline gelmesi Vehbi Beyin kabahati değildir. Çünku o beraberinde gelecek başka yatınmlar düşünülerek yapılmıştır. Kaliteli çeliği aldığınız zaman motor sanayiini, onunla birlikte yatırım mallan sanayiini de düşüneceksiniz. Biz o günlerde bu alanı o kadar kârlı görüyorduk ki Vehbi Beye bırakmak istemiyorduk, ben o zaman Cumhuriyet'te bunu yazmıştım sanıyorum.. Pekiyi Türkiye içe dönük, iç pazara dönük sanayileşmenin yeniden gündeme gelecegi bir dönemi yaşayabilir mi bundan sonra? KÜÇÜK Bence Türkıye o döneme gelecektir ve kendine güvenen sosyal demokratiar için bu değerlendınlmesı gereken bir şanstır. Süleyman Beyin prestiji de oradan gelmektedir. Biz bugün dürüst bir iktisat tarihçisi olarak kabul etmeliyiz ki Türkiye'de memurun ve küçük burjuvazinin en iyi şartlara kavuştuğu dönem onun dönemidir. Türkiye ustaların, memurlann araba sahibi olduğu, üniversiteden mezun olan bir gencin Ankara Kavaklıdere'de ev tutabildiği bir dönem yaşadı. Türkiye tekrar o döneme gelecektir. Bundan kuşku duymuyorum.. Ve sosyal demokratlann da bunun bilinciyle bir strateji çizmesini öneriyorsunuz anladığım kadar... KÜÇÜK Ben sosyal demokratlann bu konulan, bu polııikalan aralannda iyice tartışmalannı, tartışıp güven duyduktan sonra ise birtakım konjonktürel aksaklıklar, birtakım geçici eleştiriler karşısında yalpalamadan, inançla ve inatla uygulamalarım öneriyorum. Bülent Beyin asıl zaafı orada olmuştur, çok tereddütlü bir ekonomi politikası uygulaması olmuştur. Geç kalımp uygulamasına geç başlandığı zaman en doğru politika da yanlış sonuç verir. Sonuçlarını alamayacak kadar iktidarda kalamazsanız, politikanızda inatla ısrar edemezseniz sonuç kötü olabilir. Bence Türkiye şimdi 1970'li yıllarda olduğundan daha fazla, programını iyi çizmiş bir sosyal demokrat iktidara hazır durumdadır. Bu dönemde insanlan mutlu etmek daha kolay olacaktır. Böyle bir iktidar o kadar kötü bir dönemden sonra gelmiş olacak ki ne yapsa iyi görünecek. Ancak ekonominin yönetıminde disiplinli ve planlı bir uygulama tabü ki şart. Süleyman Bey bır "comeback" yapabilırse buna dayanacaktır. Şu anda ona oynuyor. Bizim sosyal demokratiar eğer ciddi iseler bu ekonomik yıkım ve baskı döneminden sonra gelen fırsatı iyi değerlendirir, bu şansı kendileri kullanırlar. Altuı fiyatları kararsız Altın fiyatlan bir önceki haftanın yükseliş eğilimine karşılık, hafta boyunca genelliklc düşüş eğiliminde oldu. Haftanın ilk günunde dış borsalarda onsu 345 dolardan işlem gören altın, dolann rekor düşüşünun yaşandığı saiı günü 341 dolara geriledi. Bu gerileyiş Kapalıçarşı'ya da aynen yansıdı ve Cumhuriyet Altını tek bir günde 1000 lira düşüş kaydetti. Kapalıçarşı'da her cins altının fiyatı bir önceki haftaya oranla daha alt düzeylere indi. Cumhuriyet Altını haftanın ilk gunune 53 bin 500 liradan girmesine karşın, hafta ortasında 51 bin 750 lira duzeyine çekildi. Haftanın son günunde 52 bin 400 liradan işlem gördu. 24 ayar kulçenin gramı da 7600 liradan 7430 liraya indi. Altın fiyatlarının gerileyişınde hem dış borsalardakı düşüş, hem de Tahtakale'de dolann değerinin aşağı çekilmesi rol oynadı. Kapalıçarşı'da altın fiyatları doların serbest piyasa değerine gö Sosyal demokratiar siyasi açıdan dışa açılabilir, ama bir ekonomik entegrasyondan mümkun mertebe uzak durmaları gerekir. Hem sosyal demokratım deyip, hem de düşük ücrete dayalı dışa açılma politikasını savunamazsınız. Sosyal demokrasi dünyanın her yerinde yüksek ücretli işçileri örgütleyen sendikalara dayanır. larla disipline edilmeye çalışılmasına rağmen eşitsiz bir büyüme oldu Türk ekonomisinde ve kurulan kapasiteler iç talebi aşmaya başladı, İç talep yetersiz kaldığı zaman dışarıya açümaya mecbursunuz. Bence 24 Ocak Kararları denen kararlann altında yatan da budur, ancak tabü sadece bu değildir. Uluslararası fıyatlarla rekabet söz konusu olunca bu kez Ücretleri ve mülkiyet gelirleri dışındaki tum gelirleri düşürmeniz gerekiyor. Ücretler yalnızca maliyet kalemi değil tabü, bir yanıyla da talep kalemi. Dolayısıyla ikisi birbirini tamamlıyor, içerde talebi düşürurken maliyetleri de düşürerek ihracat için gerekli şartlar oluşturuunuş oluyor. Aynca dışa dönük, ihracata yönelik sanayileşme politikası tüketim mallarına dayalı bir sanayileşmeyi de beraberinde getiriyor. Bizım burada bir birikimimiz vardı, yatırım ve ara mallannda, sermaye mallarında ise önemli bir ihracat kapasitemiz yoktu. Türk ekonomisinın siyasi sorunu da burada bence... Bu noktayı biraz açabilir misiniz? KÜÇÜK Süleyman Bey 1970'li yıllann sonuna geldiği zaman veri gelir bölüşümunde ve Türk ekonomisinin veri koşullan içinde tüketim malları sanayileşmesine yönelik politikanın sınırlanna gelmiştik bız. Turgut Bey'ın ekonomik duşuncesınde 1970'li yıllarda me> 52.000 Cumtuıriyet Altm re belirlenmesıne karşılık, gerek Cumhuriyet gerekse 22 ayar bilezik fiyatlarının belirli düzeyde tutulmak istendiği gözleniyor. Haftanın son günü altın New York'ta 344 dolardan işlem görürken, Londra ve Zürih'te bir önceki haftanın kap«nış değeri olan 345 dolar düzeyine ulaştı. Kapalıçarşı'da fiyatlann büyük ölçüde dış borsalardaki gelişmeye paralel bir eğilim göstereceği belirtiliyor. NELER OLDU? Emisyonda küçük şişme: 2.7 milyar Vergi tahsilatının Hazine*ye sağladığı rahathk iki hafta sürdü. Mart ayında toplanan vergilerin etkisiyle iki hafta kadar Merkez Bankası'ndan avans kullanmayan ve 58 milyar liralık da geri ödemede bulunan Hazine yeniden Merkez Bankası'na yöneldi. Hazine'nin 1118 nisan tarihleri arasında Merkez Bankası'ndan yaptığı 19.5 milyar liralık avans kullanımının da etkisiyle emisyon hacmi 2.7 milyar liralık genişleme gösterdi. Söz konusu tarihler arasında böylece piyasadaki para miktan 1 trilyon 426 milyar liraya yükseldi. 977.2 milyar liralık büyüklüğe erişen Hazine'nin toplam avans kullanımı da yıl başından bu yana yuzde 23 oranında artış göstererek 132.7 milyar lira oldu. Hazine'nin avans kullanımına kıyasla emisyon hacminin 2.7 milyar lira gibi küçük oranda artışı, bankaJann Merkez Bankası'ndaki mevduatının çoğalmasından kaynaklandı. (ANKA) Türkiye'de demokrasiyi yaşatmak için hızlı kalkınma zorunluluğu var. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin çok iyi gösterdiği gibi, Türkiye'de kapitalistler askeri yönetimden rahatsız olmuyor, buna karşılık böyle dönemlerde işçiler kaybediyor. Sözünüzü kesiyonım ama Türkiye'de çok söylenen bir şey de "ekonomiyi sag iktidarlar büyütür" sözüydü galiba~. KÜÇÜK Evet. Ne yazık ki değerli arkadaşm Aydın Güven Gürkan'ın gazetenizde çıkan bir yazısında da bunu gördüm, "sagdan biiyümeyi alacagız" diyor. Bu doğru değil, Türkiye tarihi içınde de doğru degil. Tüıkiye ekonomide en büyük atıhmlardan birini, Türkiye tarihinin bütünü içinde çok sağ denemeyecek bir dönemde, 1930'larda yapmış. Buna karşılık 1980'lere bakalım, ister demokrasi olsun ister olmasın sağ iktidarlar var ama kalkınma yok. Bugün iktidardaki politik bırliğin prograrrunda sanayileşme yok. Dünyadaki örneklere bakıyoruz hep sözü edilen tngiltere'nin düşük ücrete dayaJı kalkınma modeli. Ama onun dışında çok az bilinen, hatta çok az okutulan Amerikan kalkınma modeli var. Amerikan kalkınması yüksek ücretle sanayileşmenin örneği. Benim Sovyetler Birliği üzerine yaptığım çalışmalar Sovyet sanayüeşmesinin de kendine göre yüksek ucretle gerçekleştiğini gösteriyor. Yani her iki örnek de yüksek ucretle 1 sanayileşmenin mümkun olduğunu gösteriyor. Şimdi bız Türkiye de askeri müdahaleler geldiği zaman garip bir paradoksu yaşıyoruz; bu müdahalelere karşı çıkışları Batılı parlamenterler, Batı kamuoyu yaptığı için bundan dışa açılmayla, Batıya açılmayla demokrasi arasında bir birlik olduğu sonucunu çıkartıyoruz. Politik olarak doğru bu, ama ekonomik olarak değil. Yüksek ücretle sanayileşme süreci bu sanayileşmeyi gerçekleştirinceye kadar dışa kapanmayı gerektiriyor ve bu yöntemle kendini besleyen hızh bir sanayileşme, daha özgürlükçü bir ortamı da beraberinde getiriyor. İhracata yönelik sanayileşme ise daha çok askeri diktatörluklerle birarada gıdiyor... Buradan, sosyal demokrat olduklaruıı betirten partiler için önerecegiaiz seceneklere nasd geUyorsunuz? KÜÇÜK Gayet açık. Ben ızninizle söyleyeyim, gerek Devlet Planlama Teşkilatı içinde çalıştığım yıllarda, gerekse onun dışındaki iktisat yazılarımda hep yüzde 8'lik kalkınmanın sanayileşmenin önündeki sonınlann çözümünü yüzde 1112'lik kalkınmada bulmuşumdur. Çünkü ileri teknolojiyi ancak öyle kullanabilirsiniz. Tabiatıyla yüksek ücretle, hızla sanayileşme sürecinin başlangıcında otarşi demek istetniyorum ama bir ölçüde dışa, uluslararası rekabete kapanmanız gerek. Birdenbire en büyuk ölçekle, uluslararası düzeyde rekabet edebilir teknolojiyi kullanmanıza da imkân yok. Bunlar beraberce gidiyor ve çok ilginç bir durum ortaya çıkıyor, sosyal demokratlar için. Yani siyasi açıdan dışa açılabilir ama mumkün olduğu kadar bir ekonomik entegrasyonun dışında kalmak ve başka ekonomik bağlantılan kurmaya çalışmak bence sosyal demokrasinin önündeki seçenek. Yani böyle gelip hem "ben sosyal demokratım" deyip hem de düşük ücretli bir duzeni savunamazsınız. Yasalarla ne kadar zorlarsanız zorlayın dünyanın her tarafında sosyal demokratiar çok iyi ücret alan işçi sendikalanyla birlikte var; yani doğuşu, çıkışı buradan geliyor. O halde yüksek ücreti reddetmek sosyal demokrasinin kendi maddi tabanını ortadan kaldınr. Burada şu soru akla geliyor Bir yandan sizia belirttiginiz gibi •osyal demokrasi için gerekli maddi tabanı oluşturacak, sosyal demokrasinin varlık gerekçesini oluşturacak şekilde >uksek ucret yo•ünde, gelir dagıhmiBi diizeltici yonde adunlar atmak, bir yandan da gene slzin öngördügünuz biçimde yuzde 1112'lik buyurae hızlannı sağlayacak kaynak birikimini yaratmak, bunu da daha çok ıç pazkra önem veren bir anlayısla yapmak mümküa mü, Turkiye'nin koşollannda? KÜÇÜK Osman Bey, Turkiye teknik anlamda en demokrat dönemi belki de 196471 arasında 12 Mart arızasını bir kenara koyarsanız 19641975 arasında yaşamıştır. Ben bu döneme küçük burjuvaların altın çağı derim. İşçi kesiminin üst katmanlarıyla memurlar İstihdam Fonu'ndan vazgeçildi lşsizlikle mücadelede yapılacak giderleri karşılamak amacıyla kurulması düşünülen İstihdam Fbnu'ndan vazgeçildi. Söz konusu yasa tasarısı Bakanlar Kurulu'na gelmeden geri çekildi. Fonun kaynaklarını, at yanşlan hasılatından ve kamu ya da özel sektörde ilk kez işe gideceklerin ilk ayki ücretlerinden yapılacak yuzde 5'lik kesintilerle, bağış ve yardımlar, Kamu Ortakhğı Fonu'ndan yapılacak yüzde 10'luk arttırma ve diğer gelirler oluşturacaktı. OEVEKUSU KABARE Müzikli Güldürü Grbanti: OPEC, diğer üreticilerden üretimi kısmalarını isteyecek OPEC Başkanı Arturo Hernandez Grisanti, Petrol lhracatçısı Ülkeler örgütünün, piyasamn istikrara kavuşması için örgüt dışında kalan petrol üreticilerinden de üretimi kısmalarını isteyeceğini açıkladı. Venezuella Petrol Bakanı Hernandez Grisanti, OPEC'in örgüt dışında kalan üreticilerden isteyeceği Uretim kısıntısının günde 1 milyon varil olacağıru söyledi. Grisanti "Yılın üçüncu çeyreğinde günlük üretimi 16.3 milyon varile indirirsek yaklaşık uretim kısıntısı 1 milyon varıle ulaşmış olacak. Aynı oranda OPEC dışındaki ulkelerin de üretimi kısmalan halinde piyasadaki toplam arz 2 milyon varil azalacaktır" dedi. tboeten: Metin Serezli BİIETLER SATILMAKTADIR. Teh5726439 Holduoibnef Kondemir Konduk NezihTuocoy AhmetOnel MuricAKonlrte! Sekukiekoy DonslorAltoniekın CUMA AKSAMINDAN İTİBAREN 2MAYIS KISA BİR SÜRE İCİN Banka bonolarına izin çıktı Bibtler: 3000 2000/1000 Turkı>e Sınaı kalkınma Bankası (TSKB) banka bonosu çıkartmak için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)'dan izin aldı. Böylece, duzenlenmesi mart ayında yapılan banka bonolan ilk kez TSKB urafından ihraç edilmiş olacak. Edinilen bilgiye göre, 31 milyar liralık ihraç izni alan TSKB'nin bonolarının faizi banka yönetim kurulu tarafından belirlenecek. Yetkililer, bonolann 15 mayıs ttrihine kadar halka satılmasına başlanacağını bıldirdıler. Faralyalı: Yeniden aday olmayacağım TOBB Başkanı Ersin Faralyalı, yeni dönemde yönetim kurulu başkanlığına aday olmayacağım açıkladı. Faralyalı, dün yaptıg \azıh açıklamada şöyle dedi: "TOBB'nin faaliyetleriat dt, »leyen 5590 sayıh kanunun bazı maddeterini degistiren 3277 SJ.;; kanun, 25.4.1986 günu Resmi Gazete'de yayımlanarak yttrurluge girdi. TOBB olagan genel kurulu bu kanun hükümlertne inre, Mayıs 1986 içinde toplanacaktır. Yeni dönemde TOBB ^.letinı kurulu başkanlıgına ada> olma>acagımı açıklıyoram. Onumuzdeki dönemde de degişik organlarda gorev alabilecegJmi de belirtmek isterim." Corsomba horic her gece 21.30 Motinelef Ctesi ve Pozor 15.00 te Hoflc ve ö§renci V"50 indifimfidk. BAKIRKOYINCIRLI SINEMASINDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle