16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NİSAN 1986 12 Mart'tan Bir Kesit... CUMHURİYET/11 Ilhan Selçuk Açıklıyor iyerbey öşkü... Nasıl yapıldu nasıl belgelendi? Ahrostiş her dizesinin ilk harfı yukandan aşağıya okununca ortaya anlamlı bir söz veya ad çıkacak biçimde düzenlenmiş şiir tarzıdır. Bay Faik Türün ile Bay Memduh Ünlütürk olmasalardı, ben akrostiş yazmayı hayatımda belki hiç düşünmeyecektim, akrostişleri Tercüman gazetesi yayımlamasaydı, yazı hünerlerim gün ışığına çıkamayacaktı... TANZtMAT KAFASI tOtan Selçuk 12 Mart döneminde "Tbnzimat Kafast" basakh yazısından ötürü tutukhmmıstu Bu dava sonucu beraat etti. tOuut Selçuk SeBmiye'de mahkenuye götürülurken. Ziverbey Köşkünde Akrostiş' "Anüanm, söytemek tstedikterim; itiraflannı, sdyleyeMMiklertadlr." Bu ünlü Frenk özdeyisi çoğu zaman geçerlidir; yine de anılar tatlı tatlı okunur; itiraflar şaşırtır. Ancak benim yazacaklanm, ne anıdır, ne itiraf. Düpedüz bir açıklamadır. Bilmem ki bu fırsatı bana verdiği için kimc teşekkür edeyim? Tercüman gazetesine mi? Bayan Ihcak'a mı? Bay Faik TOrün'e mi? Bay Memduh Ünlütürk'e mi? En iyisi bu gruba toptan te$ekkflr etmek... Niçin? Çeşitli nedenleri var. Şurası gercek ki Bay Faik Türün ile Bay Memduh Ünlütürk olmasalardı ben "akrostiş" yazmayı hayatımda belki hiç düşünmeyecektim; akrostişleri Tercüman gazetesi yayımlamasaydı, yazı hünerlerim gün ışığına çıkamayacaktı. Akrostiş nedir? Meraklısı bilir, her dizenin ilk harfî yukardan asagıya okununca ortaya anlamlı bir söz veya ad çıkacak biçimde düzenlenmiş şiire akrostiş denir. Akrostiş sözcüğünün kökeni eski Yunanca'ya dayanıyor. Bizim eski ve yeni edebiyaümızda akrostişi kullanmış şair pek çoktur. Cakit Sıtkı Tanua'dan bir örnek: Varofauı btr sen, bir bea, bir de ba bahar, EMea ne geür Id? GMzebfo geaçniia var. Dünytda «skıınu ölfim gibi BHkaddes tnaa ki bir daka geri gdnez bu gtakr Âlemde bu mndır bize dost esea rttzgftr. Dize (satır başlarındaki harfler yukandan aşağıya okunduğunda veya yan yana yanldığında ortaya ne çıkıyor? VEDİA... Cahit Sıtkı, Vedia için bir akrostiş yazmış... Kim bu Vedia? Tammıyorum Vedia'yı; ama akrostiş kimin için yazüır? Çoğu zaman bir sevda sonucunda ortaya çıkar bir akrostiş. Hele mevsim Ûkbahar olursa... Ben burada 12 Mart'tan küçük bir kesit sunacağım. BUiyorum, 12 Mart'ı ele alan herkes, kendi görüşünün, siyasetinin, partisinin, gazetesinin, kampuun, cephesinin fikirlerini ileri sürerek olaylan yorumlamaya çahşıyor ve çalışacaktır. Bu tutumu da doğal saymak gerekir. Henüz tarihin serinkanhhğı yaşananlann sıcaklığmı soğutamadı. 12 Mart'ta hesaplasanlann çoğu bugün süregelen savaşunın da icindeler. Benim amacım, ne 12 Mart'ı yargüamak, ne değerlendirmek, ne de ülke, devlet, demokrasi, cuntacdık, devrimcilik gibi konularda ahkâm kesmek... Belgelere dayanan bir açıklama yapacağım: Yazüı belgeler, mahkeme kararlan, deliller... Işkence delilkri. Yan sütunlardaki belgeler Tercüman Gazetesi'nde "12 Mart Cuntalan" dizisinin bir bölümü olarak 1718 Nisan 1986 gunleri yayımlandı. tlhan Selçuk'un yayımlanan ifadelennın görülen bötümlennde "akrostiş'ie yavlmış biçimde işkence ve baskı altında olduğu belgeleniyor. tlhan Selçuk 18 Mart akıyönetimınde Madanoğlu davası santğı olarak 18.10.197220.11.1972 tarihlen arasında 32 gün ünlü Ziverbey Köşkü'nde gözalnnda tutulmuş, bu köşkte ışkence ve baskı altında el yaztsıyla ıfadeleri alınmıştı. tlhan Selçuk Ziverbey Köşkü'nde ifadesinı yazarken her ctimlemn sondan ikınci kelimesinin birinci harfım kullanarak, ışkence altında olduğunu 'akrostiş' yöntemıyle belgelemışti. tlhan Selçuk daha sonra bu ifadeleri, yöntemi ve ışkence altında olduğunu tstanbul 2 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde açıklamışiL Aşağıda Tercüman Gazetesı'nm yayımladığı ifadelerin kupurleri ve ifade içinde yeralan "işkence altındayım ve "Zincire vuntluyum" sĞzleri görulüyor." tlhan Selçuk'un 12 Mart'ta özel yöntemle 'İşkence altındayım" diye yazdığı ifadeler Tercüman gazetesinde aynen yayımlandi Belgelerle işkence Akrostiş1, her cümlenin sondan ikinci kelimesinin ilk harflerinin alt alta okunmasından oluşuyor. Bu yöntem bütün ifade boyunca sürüyor. Mart'a doğru Türkiye iflasa gıdiIfcyordu. Oemirel iktidarı giderek yoflunlaşan şâtbe altındaydı Universiteli gençler sokaklarda, meydanlarda, hattâ üniversite bınalannın çatıları altında katt ediliyorlardı. DevletIn bütün güçleri, aydınları, askerleri, yargıçları, sorumluları, sağduyu sahipleri.efkftşe içındeydıler Gidiş normat değıldi. Anayasa çerçevesi ve yönelişlerine göre davranmak isteyen devlet memurları ve sorumlularına, siyasî iktidar, âdeta ceza tertipliyordu Siyasî iktidar, aydın yazarları ezmek amacındaydı. Toplum yaşamında Anayasa uygulanmıyordu. Bazı çevrelerde bir ordu müdahalesi ] £ zumlu görülüyordu. Politikacı tooluluQu şuursuzdu. Memleket6everler ıst<rap çekiyorlardı. Bu durumda jıe yapmalıydı? önce bir fikir dağıntkltği vafdı. Tek çıkar yolu, Atatürkçüfüfc'te görüyorduk. Ancak Atatürkçülük'ü günün koşullarına göre derinliğine ve genişliğine bütün boyutlarıyla yorurnlamak gerekiyordu İşte Devrim dergisi bu Ihtiyâçtan doğdu. Ancak dergi çıkarmaya yetecek para bulmak, gerçekten mesete idı. Her şey IşkenceAltındayım t flasa Ş aibe Katl E ndişe N ormal Ceza Ezmek •A nayasa Tercüman ııı yayımladığı işkence belgeleri Bulantı... tşkence deyince, akla hemen işkence edebiyatı geliyor. Oysa bizim ulkemizde işkence, çoktan edebiyat olmaktan çıktı, hayatın bir parçası oldu. Böyle bir ülkede işkencenin edebiyatını yapmak hos gorülmez. Hele işkenceden ölenlerin mezar taşlanmn çoğaldığı bir ülkede, bir süre önce işkenceden geçmiş bir yazann başından geçmiş işkenceleri uzun uzadıya anlatması bana ters geliyor. tşkence öylesine yaygın, güncel, somut ki, anı yazmak ne demek? Bu düşüncderle uzun süre Ziverbey Köşkü'ndeki işkencelerden söz acmadım; ama bütün Türkiye'de yurttaşlanma yapılan işkencelerden gazetedeki kösemde çok söz açtım. TüTkiye'nin üstüne karanhk bir gölge düşüren bu iğrenç yöntem, ulusal onurumuzun kundaklanması anlamını taşıyor. Elbtrliği ederek işkenceleri durdurmak gerekir. Bu görevi insan olan herkesin yapacağı biçimde üstlenirken, "kendimden söz etmek, olayı kişiselleştirmek olur" tilründen bir duyguya kapıldığum da söylemek isteriın. Eğer Tercüman gazetesinde belgeler ortaya dökülmeseydi, bu konuya ilişmek gibi bir niyetim yoktu. Bir noktayı daha açıklayayım: Erenköy'de Ziverbey Köşkü'nde bana işkence yapanlar kcndüerine asker süsü veriyorlardı. Gözlerirn bağlı olduğu için kendikrini görmediğim sorguculann arasında kendisine albay denen birisi sıra falakaya geldiğinde bağırdı: Yttzbası! Ruh saynlığı sesinin ilk tınlamasında beliren birisi devreye girdi ve operasyon başladı. Bu olaylar beni sarstı. Albay denen, yüzbaşı diye çağnlan kişilerin işkence timini oluşturmalanm yadırgadım. Bir subay çocuğuydum. Birinci Dünya Savası'nda Şark ve Suriye cephelerinde, Kuvayı Milliye'de, Ege'de, sonra Mustafa Kemal Paşa BaşkomutanlığVnda Uşak'ta savaşmış olan babamın kişiliği benliğimde derin etkiler yaratmış, ruhumda siUnmeyen izler bıraJunıştı. Ziverbey Köşkü'nden ise içimde bir bulantı kaldı. Bu konunun üzerine yülardan beri gituıeyışimin nedenleri arasında, ne yalan söyleyeyim, belki bu gizli duygu da var. Şimdi dönelim yülar öncesine, 12 Mart Muhtırası'ndan sonra sikıyönetimin ilan edilmesine... 12MABT(WrALARl Bir gün llhamı Soysal, Ohan Katubay ve ben masada bukıştuk. Kabıbay ıçınde yaşadığımızortamın resmını çızdi. Beraber çalısmanln luzumunu savundu O gün bazı ilke üzerinde Zoraki Akrostiş... Ne var ki ben akrostiş yazdığımda mevsim sonbahardı. Erenköy'de ünlü Ziverbey Köşkü'ndeydim. Yatakta zincirliydim. Şiir de yazmıyordum. Sıkıyönetim komutam ve işkence köşkünün patronu Faik TUrün'e ya da yarduncısı Memduh Ünlütürk'e aşk şiiri yazacak halim yoktu. Yatağırmn başucuna bir kurşun kalemk, kâğıtlar bırakılmıştı. Kâğıtlann üzerinde sorular vardı. Bu sorulara istenildiği biçimde yanıtlar verilecekti. Bu ne biçim sorgu demeyin... O biçim sorguydu işte... Ne var ki cevre ve koşullar nasıl olursa olsun, esin perisi insam her yerde buluyor; yazarhk gücüne güç katıyor. Dünyadan soyutlanmış mısm? "thülattan men" mi edilmişsin? Işkence sesleri duvarlardan mı yansıyor? Göz deliğinden bakan nöbetçinin gözetimi altında mısm? Yatakta zincirli misin? Boşver... Esin perisi kanatlannı çırparak duvarlan aşıyor, hücreye giriveriyor: İlhan!.. Göreyim seni, akrostiş zenaatında göster şunlara hünerlerini... Benim akrostiş yazarhğun böyle koşullar ortasında uç verdi, açıldı, çiçeklendi. Zoraki akrostiş yazanyun. Isterdim ki akrostişlerimi kendi gazetemde Cumhuriyet'te yayunlayayım. Ancak Faik Türün mü desem, Memduh Ünlütürk mü desem, bir muzip kişi, akrostişlerimi Tercüman'a venniş. Bayan Ihcak da bilir bilmez yayımlamasm mı? Bak sen Allahın işine!.. Ancak bu olayın girdisini çıktısım okura anlatabümek için eski günlere donmek gerekiyor. Zincire vuruluyum H«î^«w#. tâ^Ş» JM • ı y ^m mm ımiMiıın~W r L üzumlu T opluluğu • I stırap Ne •D ağınıklığı A tatürkçülükte Y orumlamak 1 htiyaçtan M esele Tercüman 18 Nisan 1986 Sayfa 5. TERCÜMAN BELGESELt Yazar /Vac/ı lUcak Tercüman Gazetesi'nde ,Erenkoy'deki ünlü Ziverbey Koşkü 'nde sanıklardan işkence yontemleriyle ahnmış yazılı ifadeleri yayımladı. tlhan Selçuk Tercüman'da yayımlanan veyando görülen ifadeleri arasma bu yazılann işkence altında verildiğini belirleyen kanıtlar yerleştirmisti. Her cümlenin sondan ikinci kelimesinin birinci harfî alt alta okununca işkence altında olduğunu beü'rten cumleler ortaya çıkıyordu. Böylece Tercüman gazetesi "işkence belgelerini" yayunlamış oldu. StlREC EK Eski dostlar, eski dostlar... Yineleycyim ki, eski günlere dönmekten amacun anılanmı yazmak değil... Anılanm üç beş günlük yazı dizisine sığamaz. Üstelik bu yıl 12 Mart'a ilişkin epey anı ve belge yayımlandi. Ama insan bunlan okudukca şaşınyor. Sanırsınız ki cunta heveslisi iki üç generaUe dört beş subay emeklisi istedikleri için 12 Mart yasanmış. Son yıllarda her olayı toplumsal, siyasal, ekonomik nedenlerinden ve sınıfsal kökenlerinden kopararak kamuoyuna sunmak modası yürürlukte ya, bu yöntem 12 Mart'a da uygulanıyor. 12 Mart'ı yazmak başka iş... • 12 Mart 1971 'de Geneikurmay Başkanı ve dört kuvvet başlıklı yazı oybırtığıyle aklandı, sanıklar beraat ettüer.) komutanının muhtırası radyoda okundu. • 26 Nisan 197Vde 11 ilde (tstanbul dahil) sıkıyönetim • 13 Temmuz 1971 'de tlhan Selçuk "Majanoğlu Davası" ilan edildi. nedeniyle TCK 146'ncı maddeden tutuklandı. • 28 Nisan 1971'de İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Yayın • 28 Arahk 1971'de İlhan Selçuk tahliye edildi. Müdürü Oktay Kurtböke gözaltına alınduar. • 19 Ekim 1972 'de tlhan Selçuk tstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nca tekrar gözaltına alındı; Erenköy'deki Zi• 29 Nisan 1971'de Cumhuriyet Gazetesi kapatıldı. • 30 Nisan 1971'de İlhan Selçuk ve Oktay Kurtböke, verbey Köşkü'ne götühildu. "Pencere" köşesinde yayımlanan "Tanzimat Kafast" • 17 Kastm 1972'de tlhan Selçuk Ziverbey'den Selimibaşlığını taşıyan yazıda "hükümete hakâret" görüldü ye'ye götürulerek tutuklandı. ğu gerekçesıyle tutuklandüar. • 30 Arahk 1972'de tlhan Selçuk tahliye edildi. • 5 Temmuz 1971'de tlhan Selçuk ve Oktay Kurtböke • 7 Şubat 1973'te "Madanoğlu Davası" başladı. bireryıl hapis ve 4 ay siirgün cezasına tstanbul2 No'lu • 2 Kasım 1974'teaçıklanan gerekçeli hükümle "MadaSıkıyönetim Mahkemesi'nde mahkum edildiler. (Daha noğlu Davası" hakkında beraat karan verildı. Mahkesonra bu karar Asken Yargıtay'da görev nedeniyle bo me, sanıklann "müsnet suçu işlemedikleri hususunda zuldu; dava dosyası sıvilyargıya gönderildi. tstanbul Bi tam bir hukuki ve vicdani kanaate" ulaştığından berarinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Tanzimat Kafası" atlerine oybirliğiyle karar vermistir. 'Madanoğlu davası' ve beraat İlhan Selçuk'un "tutuklanmalar" kronolojisi den önce şunu zikretmek isterim: Devrim dergisi ve Devrim Kurulu fikirleri tçtmizde oluşmuştur. Bu konuda bir suç veya bir sorumluluk varsa, nasiblme razıyım. Yasaların verece^i croajrmda ra zıyım. C.Reşit Eyüboğlu, derneğin malî işlerini yüklendi Yayın sorumlusu ve^r zikosu Avcıoğlu'ndaydı. Muhasebe, Eyüboğlu'nun kontrolunda bir genç memurun etine verilmişti Devrim dergisi bir kadroyu varetmeâe çalışacaktı. Anayasa dışına düşen siyasî iktidara karşı, Atatürkçü bir kadro yaratmak umudunu taşıyorduk. Bu yolda her türlu fedakârlığa razt olacaktık, Amacımız ulusumuza hizmettı. Devrim Kurulu, kadrolaşma yolunda lüzumtu olacaktı. 27 Mayıs Anayasası'na ihanet eden, reformları uygulamayan, memleketi anarşiye sürükleyen, Türklye'nin geleceğini ağır tehlikeye düşüren siyasî iktidardan umudumuz yoktu. Osman Köksal, Dllhaml Soysal,Cemal R.EyüboğOoğan Avcıoğlu, evrim Kurulu, Cemal Madanoğlu, t Z ikretmek 1 çimizde p. N asibime 'Ç ezama l şlerini R izikosu Eline aretmeğe mudunu azı U lusumuza L üzumlu U mudumuz Y ayın U zaklara M uharebeye lu, fihan Selçuk'tan ibaret kadro veyayjn kuruluydu Demirel iktidarı, giderek Anayasa'dan uzaklara düşüyordu. AP hükumeti, Atatürk devrimlerine sırt çevirmiş, memleketın meşru ve ılerici güçleriyle âdeta muharebe/e gırışmişti Böyle durumlarda ordu, öncelikle hassastır Subaylar olaylan yakından (18 Nisan 1996 tarihli Tkrcuman GazetesPnin 5. sayfasmda tlhan Seiçuk'un ifadekrL) J" (tlhan Selçuk'un ifadeleri arasma 'akrostiş' yöntemtyieyerteştirdiği cumleler.) i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle