17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
rCUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dönemie birlikte Maimonides Mısır ve Filistin'deki Musevilerin dinsel liderliğini üstlenmiştir. Filozof 1204 yılında öldüğünde tüm Yahudi ve Müslümanlar 3 gün, 3 gece dua edip yas tutmuşlardır. Zaten aydın Müslümanlar bu Yahudi filozofu o denli benimsemişlerdir ki Abu Amram İbni Abdullah veya Ibni Me"mun adı altında tanımaktadırlar. Acaba bugün kıyasıya dövüsen Müslüman ve Yahudiler Maimonides'i biliyorlar mı? Oysa o yukanda da belirttiğimiz gibi yapıtlarının çoğunu Arapça kaleme almıştır. En önemli kitabı "Yolunu Şaşıranlara Rehber" 1204 yılında Samuel Ibni Tıbban adb dostu tarafından Ibraniceye çevrümiştir. Uluslararası toplantılarda Arapça yazdığı belirtildiğinde şaşıran "bilim adamlarıyla" karşılaşmak olanaklı. ta özdeşleşmiştir. İmamı Gazzali'nin kaderci tutumu karşısında bireyi yücelten, irade özgürlüğünü savunan İbni Rüşt bu nedenle yobazlar tarafından pek sevilmez. O aynı zamanda akılcıdır; her türlü akıl dışı (irrasyonel) açıklama şemalannı reddetmiş ve bu alanda Hıristiyan filozof ve din adamlarını etkilemiştir. Saint Thomas d'Aquin, Dun Scot, Dante, Herder ve Kant üzerindeki etkileri açıktır. Astrologları (müneccimler) alaya alıp, evrene ilişkin sorunlann ancak akıl ve ona bağlı olarak deneyle çözümlenebileceğini, akıl dışı açıklama şemalannın insanı yalan, yanlış, hurafe ve safsataya götürdüğünü söyleyince, İbni Rüşt hasımları tarafından dinsizlik ve zındıklıkla suçlanmıştır. Yobazların etkisinde kalan hanedan onu Yahudilere ayrılan Lüsana kentine sürgüne İBNt RÜŞT DE yollamıştır. ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR KİŞİYDİ Ne yank ki Ibni Rüşt, Maimonides'ten farklı olarak yasamının Batılılar tarafından Averroes son dönemini yobaz ve hoşgörüdiye bilinen İbni Rüşt, Müslülü olmayan Muvahhidî hanedaman bir ailenin çocuğu olarak o nı egemenliğinde yaşamıştır. 1198 da Kurtuba'da doğdu. Babası kadılık yapmaktaydı. Bu bağ yılında öldüğünde bilim ve felsefeden uzaklaşan eskinin görkemlamda da Maimonides'le aralali Endülüs'ü, onu neredeyse rında bir benzerlik söz konusuunutmuştu. Bilim ve felsefe>re dur, çünkü Yahudi Tılozofun baönem veren aydın Selahaddini bası da cemaatin hukuk ve dinEyyubî, kendi dindaşı olmayan le ilgili sorunlannı çözümleyen bir değere sahip çıkarken, İbni bilge kişiydi. İbni Rüşt de babası gibi uzun süre Sevilla ve Kur Rüşt kendi dininden olan yobaz ve gerici bir hanedanın gadrine tuba'da kadılık yapmıştır. İbni Rüşt de Maimonides gi uğramıştır. bi Kuzey Afrika'ya geçmiş ve buHer iki düşünür de eskil Yuradaki emirlere hizmet vermiş, nan felsefesi içinde özellikle Sultan Yusufun özel doktorluAristo üzerinde durmuşlardır. ğunu yapmıştır. Hıristiyan dünyası Aristo'yu büyük ölçüde onlardan öğrenmişİbni Rüşt adı özgürlükle adetir. Bilindiği gibi bir dönemde Aristo, Hıristiyanlığın adeta resmi felsefesi olmuştur. Aristo'nun astronomi, fızik ve biyolojiye ilişkin görüşleri XVI. yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. ÜLKEMİZİN tNSANLARI DA... Görülüyor ki Maimonides ve İbni Rüşt uygarlığın beşiği Akdeniz'in iki önemli düşünürüdür. Dinlere banşçı yaklaşımlan, akıldışılığı yadsımaları, mistik ve metapsişik yöntemlerin insanları bağnazlık ve yazgıcılığa götüreceğini saptamaları, insan ve irade özgürlüğüne önem vermeleri onlan ümanist bir düzlemde bir araya getirmektedir. Din, ırk ve ulus farklılıklan ne olursa olsun insanlann birbirlerine değer vererek bir arada yaşamalan, birbirlerine ve düşüncelerine saygı göstermeleri çoğulculuğun (plüralizm) temelidir. Çokseslilik hümanizmden, insanın bir değer kabul edilmesinden geçer. Bugün Maimonides ve İbni Rüşt'ün doğduğu Hıristiyan Kurtuba'ya gidildiğinde Müslüman ve Musevi iki filozofun heykeline de rastlamak olanaklıdır. Hıristiyan İspanya, Yahudi filozofun anısına pul çıkarmıştır. XX. yüzyılın İspanyası artık bağnazlık, fanatizm, ırkçılık ve Franko 1 nun faşizmini aşmıştır. Umanz tüm insanlık ve özellikle tek Tanrılı üç dinin bağnaz kesimi bu anlayış ortamı içine gelir. Ve umanz ülkemizin insanı da bir gün Anadolu'da yetişen tüm eylatlanna sahip çıkar, heykellerini diker. 5 KASIM 1986 tbni Rüşt ve Maimonides Maimonides ve tbni Rüşt uygarlığın beşiği Akdeniz'in iki önemli duşünürüdür. Dinlere barışçı yaklaşımları, akıldışılığı yadsımaları, mistik ve metapsişik yöntemlerin insanlan bağnazlık ve yazgıcılığa götüreceğini saptamaları, insan ve irade özgürlüğüne önem vermeleri onları ümanisî bir düzlemde bir araya getirmektedir. Din, ırk ve ulus farklılıkları ne •solursa olsun insanlann birbirlerine değer vererek bir arada yaşamaları, ' birbirlerine ve düşüncelerine saygı göstermeleri çoğulculuğun (plüralizm) [temelidir. Çokseslilik ümanizmden, insanın bir değer kabul edilmesinden )geçer. Bir Soruî.. Fransa'da yaşayan Çek yazarı Milan Kundera'nın "Varolmanm Dayanılmaz Hafifligi" adlı romanı elden ele dolaşıyor. Oysa ben sevmedim bu romanı, beğenmedim. Biliyorum şimdi kimileri bu yargıya büyük tepki duyacaklar ve bana öfkeleneceklerdir. Çünkü bizler çok özgüriüksever kişileriz, hoşgörülü olduğumuza inanırız; ama, bir romanı, oyunu, resmi, filmi beğenip beğenmemek hakkını birbirimize tanımayız. Kimi yönetmenle, yazarla, romancıyla, şairle kendi mizi özdeşleştiririz; onu beğenmeyen kişi sanki anamıza sovmüştür; düpedüz bozuluruz. Ne yapalım!.. öyte de otea, boyle de otsa Milan Kundera'nın romanını okurken kötü bir kitap için zaman harcıyorum duygusu içimden hiç eksilmedi. Pomo kokan sayfaları kısır ve bayağı buldum. flomandaki kişiler inandıncı değil gibi geldi. Çek yazarı, sayfalar boyu "ahkâm" kesjyor; ama, omurgasını yaratmak istediği mantığın eklemleri birbirini tutmuyor; güdük ve yapay bir felsefe türetiminin çırpınışında evrensel gerçekleri yakalamak olanağı yitiyor. Ancak birisi çıkıp diyebilir ki: Arkadaş, sen anlamıyorsun!.. "Varolmanın Dayanılmaz Haftfliği" çok büyük roman... Eh, boyle soyleyenin düşüncesine de saygı duyanm. En iyisi bu gibi durumlarda yetkin sanat eleştirmenlerinin kitabı ele alarak ıcığını cıcığını çıkarmaları, bireylerin beğenileri ötesinde romanın gerçek değerini ortaya koymalarıdır. Ben bu yazımda "Varolmanın Dayanılmaz Haftfltği"ni sanatsal açıdan yargılayacak değilim; bir başka noktaya iltşmek istiyorum. • Çekoslovakya'nın Sovyet ordusunca 1968'de işgali, bütün dünyada büyük tepkiler yarattı. 1960larda Prag'taki Dubçekyönetimi "Güleryüzlüsosyaliznf 'e doğru kayarken tepeden inen yabancı silahlı kuvvet, kendine bağlı bir güç kurdu. Milan Kundera'nın romanı bu tarihsel süreçte Çek toplumunu anlatmaya; siyasal, sosyal, ruhsal kesitler vermeye çalışıyor. • Yazarın sayfalar boyunca altını çizdiği olaylar neler? Gelişigüzel bir dökümle ait alta sıralanırsa, ortaya çok ilginç bir tablonun renkleri çıkıyor: Toplum çaresizlik içindedir. Atternatif yoktur... Aydın kesimin birbölümü, yenilginin yıkılmışlığında yılgınlaşmıştır. Muhbirlik geçerlidir; ihbarcılık değer kazanmıştır; komşu komşuyu, kardes kardeşi, baba oğulu, öğrenci öğretmenini "rejim düşmanı" diye Ihbar etmektedir... Siyasal polis her yeri dinlemektedir, evlerin yatak odalanna kadar girmekte, görünmeyen mikrofonlaria konuşmalan iz lemekte, soruşturmalar açmaktadır... Ûniyersitelerde bilim adamlığından önce "rejime bağlı olmak" yükselmek için gereklidir... Güvenlik soruşturmalan her yanda yürütülmekte; sözgelimi bir hekim bir dergide yayımlanan yazısından ötürü mesleğini yapamayacak duruma düşürülmektedir. Aydmlar siyasal tutuklulann bağışlanması için ortak "Dilekçe" imzalamakta; ama, tümü de kovuşturmaya uğramaktadır.. Profesöner, siyasal görüşlerinden ötürü unnersitelerden uzaklaştınlmaktadır... "Eyiemciler" ya da "suç işledikJeri saptananlar" açıkça "pismanlık"larını dile getirirlerse bağışJanmakta; kendilerine çıkar sağlanmaktadır... Cezaevleri siyasal suçlularta doludur... Rejime karşı çıkanların cenazelerinde, polis, film yadafotoğraf cekerek törene katılanları saptamakta, fislemekie, gereğini yerine getirmektedir... Rejim, televizyonu ve radyoyu denetim altında tutmakta; bir siyasal silah olarak kullanmaktadır.. Ajanlar, insanlan tuzağa düşürmekte, "rejim düşmanian" böytece tasfiye edilmektedir.. • Lafı uzatmayalım, Kundera'nın romanını okurken Türkiye 1 yi düşündüm ve kendi kendime sordum: Acaba bizim ülkemizde de komünist rejim mi geçerli ya d a isgal altında mıyız? Doç. Dr. NÎYAZİ ÖKTEM /. Ü. Hukuk Fakültesi ğerlendirmişlerdir. Onlara göre tek Tanrılı üç din, İbrahim Peygamber'e dayanmaktadır ve aralarında özde fark yoktur: farklıhk değişik örf ve âdetlerden kaynaklanmaktadır. İnsanlık kültür ve uygarhk zincirinin her iki değerli halkası da fızik, tıp, felsefe ve hukuk alarunda önemli yapıtlar vermiştir. Maimonides'in gençlik döneminde tbni Rüşt'ü tanıdığı ve ondan dersler aldığı söylenir. Daha sonra öğrenciöğretmen îlişkisinin bir dostluğa dönüştüğü de ileri sürülmektedir. Ibni Rüşt 1126 yüında, Maimonides 1135'te doğmuştur. Geçen yıl Maimonides'in doğumunun 850. yıldönümü münasebetiyle Ispanya ve lsrail'de kutlama törenleri yapıldı, fılozofun yaşamı ve yapıtlanyla ilgili konferanslar düzenlendi. Daha gençlik yıllannda bü>1ik yapıtlar veren Maimonides 23 yaşındayken, Endülüs'teki mevcut özgürlükçü ortamın değişme UNESCO'nun yayın organı ,*"Le Courrier" eylül 1986 sayısı.'nı Ibni Rüşt ve Maimonides'e '"İayırdı. Hümanist Akdeniz kültü' riinün yayılması ve evrensel ba' nşın kurulması uğrunda büyük ' çabalar gösteren Musevi Maimonides ve Müslüman Ibni Rüşt tdüşünce ve yaşam çizgilerinde büyük bir benzerlik göstermektedirler. İki düşünürbilim adamı da ,• XII. yüzyıl Avrupası'mn en zen. •Sgin, en önemli, kültürel açıdan ,en gelişmiş beldesi olan Endü.^lüs'ün başkenti Kurtuba'da (Kor.*du, Kordoba) 9 yıl arayla doğdular. Her iki düşünür de eskil (antik) Yunan felsefe ve kültürünü "yeniden ele alarak geliştirip Hı•; ristiyan ortaçağ Avnıpası'na ak'•tarmışlardır. Onlar olmasaydı '• belki de rönesans çok daha geç • gelirdi. Her iki filozof da Arapça yazmıştır. Her iki bilge de, din rsavaşlannın yaygın olduğu bu dönemde akılcı ve hoşgörülü bir yaklaşım içinde öbür dinleri de si nedeniyle, babasıyla birlikte Kuzey Afrika'ya geçti. Daha sonra Kudüs'te yaşamış ve Selahaddini Eyyubî'nin dostu ve hekimi olarak El Ezhar gibi İslâm'ın kalesi olan bir üniversitede dersler verip ömrünün sonlarını Kahire'de geçirmiştir. Selahaddini Eyyubî, Batılı, Doğulu, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi, dost düşman herkesin takdir ve sevgisini kazanan özgürlükçü, kültürlü, hoşgörülü, olgun ve ümanist bir devlet adamıydı. Yakın çevresine giren Maimonides onun ve veziri El FadıFın özel doktoru olmuştur. Selahaddin'in kardeşi Adil'in aracüığıyla da düşman kampına, Haçhlann arasına geçerek Aslan Yürekli Rişar'ı tedavi etmiştir. Keza Haçlı KraJı cüzamlı Baudouin'i muayene ettiği de söylenir. Kudüs 1187 yıhnda Selahaddini Eyyubî tarafından geri alınınca, Yahudiler üç "Tek Tanrılı" dinin kutsal kentinde geniş din ve vicdan özgürlüğüne kavuştular. Bu OKTflY AKBAL EVET7HAYIR Öğrenci Kıyımı mı? OKURLARDAN Ordu'nun Llubey ilçesine bağlı Ohtamış Köyü'ne ortaokul açılalı on yıl olmasına rağmen, öğretmen verilmemektedir. 198687 eğirimöğretim yılına yine öğretmensiz giriyoruz, Şehirlerdeki okullarda öğretmen yığılmalan olurken, köylerdeki okullarda neden hiç öğretmen yok? 198586 eğitimöğretim yılında okulumuzun kapısına maalesef kilit vurulabilmiştir. Soruyoruz kendi kendimize acaba "Cumhuriyet döneminde yaşamıyor muyuz?" diye. Neden okulumuza öğretmen verümiyor? Miçin bizim çocuklanmıza kucak açılmıyor. Atatürk Suçumuz nedir? " İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri yazıyor: •• "Yıllardan beri süren derdimiz okulumuzda uygulanan sınıf . geçme yöntemidir. Bu yöntemle yıllardan beri maddi ve manevi •Jcayıplara uğnıyoruz. Tek dersten kalsak bile ertesi yıl bir üst sıyjirfm derslerini almak hakkı tanınmtyor. Bir yıl boyunca derse gir., me de ne yaparsan yap! duşuncesi egemendir. Bu sistemin de^•ğiştirilmesiniisüyoruz. Türidye'dekihukukfakülteleriarasında bir tek okulumuzda uygulanmaktadır. Öbür okullarda ders geçme sistemi vardır. Bu okullara bizden sonra girenler bazı dersleri '•bir yıl içinde veremeseler de yıl kaybı olmadan bizden önce me"'zun olabilmektedirler. Bu, büyük bir adaletsizliktir. Türkiye'de ya'pılan bunca bu haksızlık devede kulak kalır, ama boşa giden 'birer yılımıza da yazık değil mi? Üzücü olan yanı, hakkımızı da 's arayamıyoruz. Türkiye'de hakkını arayan insanlara anarşist adı ''verilmektedir. Ezileceksin, sürüneceksin, ama hakkını arama^yacaksm! Okut yönetimine isteklehmizi dilekçelene ilettik. YÖK'ü, .JDoğramacı'yı, hükümeti protesto ediyoruz. Baskıların kaldırılma^smı istiyoruz. Bir gün demokraside buluşmak umuduyla." Biliyorsunuz, bir genç canına kıydı yakın günlerde... Yaşarmnilk adımtarında bir üniversite Öğrencisi neden bunu yapsın? Öörenim dışı bırakılmasıydı bu korkunç olayın ana nedeni... YOK'ün 44. maddesine göre üniversiteden atılma kararı alınmıştı. Yalnız İsa için değil, daha yüzlerce genç için de aynı karara vanlmıştı. ; Selim Demirci'nin "Öğrenci Kıyımı" adlı incelemesinde "Geİecekleri yokedilen on binierce üniversite öğrencisinin' durumları söz konusu ediliyor, türlü yönlerden durum inceleniyor. Kitabına yazar şöyle başlamış: "YÖK'ün öğretim üyeleriyle başlattığı kıyım hareketi bu kesimdeki operasyonun hemen hemen tümüyle başanya ulaşmasından sonra bu kez de öğrencilere yöneldi. Şubat 85 döneminde 5 bine yakın öğrenci öğretim kurumlanndan çıkanldı. Yine gazeteierde yer alan tahminlere göre 198485 öğretim yılı bütünleme sınavlanndan sonra atılacak öğrenci sayısının ise 40 bin dolayında olması bekleniyorf' Nedir bu 44. madde? 19 Ağustos 1983 tarihinde ve 2880 sayılı yasa ile YÖK'ün bazı maddeleri değiştirilmiştir. Bunlardan biri de öğretim süresini düzenleyen 44. maddedir. Değişiklik şu yenilikleri içermektedir: Normal ve ek öğrenim süreleri sonunda en çok üç dersten başarısız olan öğrencilere iki yarıyıl daha ek süre veriliyor. Öğrencilerin bir dersin sinavına girebilmesi için o derse devam etmeleri, her yıl içinde açılacak en az iki ara sınavına katılmaları ve o dersin uygulamalarını başarılı olarak tamamlamak zorunluluğu. Sınava katılabilmek için en az ara sınav notu ortalamasının ve ara sınav notlarının başan notuna katktsını saptama yetkisi üniversiteler arası kurula tanınıyor. Anılan yasayla getirilen en önemli değişiklik de bir dersin uygulama, devam ve sınav koşullarından birini yerine getiremeyenlere, bir kereye özgü olmak üzere o dersin kayrt, devam, ara sınavı ve uygulama koşullarını yerine getirmek hakkı veriliyor, bu koşullardan birinin yerine getirilmemesi durumunda öğrencinin üniversite ile ilişkisi kesiliyor... Yeni düzenlemenin amacı nedir? Öğrenci sayısını azaltmak! Bu azaltma da üniversiteden atma yoluyla gerçekleştirilecek... Atılma nedenleri de "Öğrenci Kıyımı" yazarına göre şöyiece özetlenebilir: "Normal ve ek süreler sonunda öğrenimi bitirememek. Herhangi bir dersten iki yıl üst üste başarısız olmak. Birinci yıl derslerinin tümünden iki yıl içinde başanlı olamamak. Normal ve ek süreler sonunda öğretimi bitiremeyeceği anlaşılmak." Karşı öneri ne olmalıdır? "Öğrenci Kıyımı" yazarı şu görüşü ileri sürüyor: "Öğretim süresine ilişkin olarak düzenlemede; öğrencilere hiçbir sınırlama olmadan normal öğretim sürelerinin yarısı kadarek süre son sınıfa gelmiş ya da toplam derslerinin dörtte üçünden başanlı olmuş öğrencilere de sonsuz hak tanınması..." Atılan yüzlerce, binierce, daha da atılacak yüzlerce binierce öğrenci ne yapacak? Haklarını nasıl arayacak? Dilekçeler vererek, yürüyüşler yaparak mı? Hakkını arayana 'yoksa sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun?" diye sorular sorulan bir ülkede bunları yapmak da kolay değil. O zaman umudunu yitirmiş gençlere tek bir yol kalıyor, İsa gibi canına kıymak!.. Bir ülke, aydın gençliğine bu denli acımasız davranırsa, sonuç ne olur? 12 Eylül öncesinden de daha beter durumlar eninde sonunda bir kez daha gündeme gelmez mi? Türkiyesi'nin eğitim eşitliği bu mudur? Köyümüz hangi suçtan dolayı mahkumdur? Bu körpe yavrularımızın suçu nedir? Bu sorulanmıza cevap ve sorunumuza çözüm bekliyoruzKÖY SAKİNLERİ ADINA CELAL BAYRAK İdealtepelilerin elektrik sorıınu Bu sorunu tüm İdealtepelüer adına yazıyorum. 15 yıldır tdealtepe'de oturuyoruz. Ve 15 yıldır hemen her gün ve bazen saatlerce süren elektrik kesintileri devam etmektedir. Bazı günlerde ki özellikle yazın 78 saati aşan kesintiler yüzünden tencereler dolusu yemek ve kilolarca et çöplere dökülmektedir. Buna karşın kendilerine telefon ettiğimiz elektrik arıza ilgilileri ise, çoğunlukla olduğu gibi telefona yantt vermiyorlar ya da "urızaya geçti" gibi bir lafla olayı geçiştiriyorlar. Artık nerede ise tüm köylerine elektrik götürülen ülkemizde, tstanbuVun göbeğinde bu sebepsiz elektrik kesintileri nedir? Niçin önemli naklen maç yayınlarında hep elektrik kesintisi olmakta? ,\için arıza olduğunda 'bir Allahın kulu telefonlara yanıt vermemekte? Bunca yıldır niçin bir yetkili çıkıp bu durumu aydmlatmıyor? CENK TOKTAM1Ş İSTANBUL Farklı uygulama 25.9.1986 gün ü yapılan tek ders sınavlan Sinop'taki orta dereceli okul müdürleri tarafından değisik şekillerde uygulandığından, öğrencilerimiz dolayısıyla biz veliler mağdur olduk. Şöyle ki: Sinop Kız Meslek LisesVnde aynı idmdeki iki dersten başarısız öğrenciler bu sınava alınarak sınıf geçtikleri halde, diğer okul müdürleri bu durumdaki öğrencileri bu sınava almamışlardtr. Bunun sonucu olarak aynı durumdaki bizim çocuklarımız bir sene kaybederek sokakta gezerken, Sinop Kız Meslek Lisesi'nin bu durumdaki öğrencileri bir üst sıntfa devam etmektedirler. Mağduriyetimizin önlenmesini bekliyoruz. ÖĞRENCİ VELİLERİ ADINA EMEKLİ MEMUR HİKMET GÜLER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTORLÜĞÜNDEN •m prttan MEIÜM ÜMIHMH FUtHH, EMÜCO « Ytkjefcotulvw<fa «p* butuBM kadroter* ladcn l*kt»e* A.B.D Öfcmı • * w t «dccAJB, tMbmsd çakpna «r wymi»ira, Cu»eçı»«knaı r»n» Imeleraı kapnayac tor NOL l DoçMk IPouür^kn. Mıkuu vr Tcoriv • ITiiijı « VUkiaa Teomı « D i o u n | i A B Maıonuit dcnkn ıçm Dopnı b d B K Doçen AnfOrmt uOtcvlıt] D k A.RD \fiAXHMt DKLJ ; CLEMANI AÇHİAHA : TOık(« kadro çı» (2.1 ! 9 T * * bot^aok) Encni A B.D . TtrmodmMauk A a D C C H 1 &ANATLAR FAKÜLTESİ (Xt : Roân A B.D Herkel A.B.D §c= NCN (X) tl«)h daludi « u bnu dvtomuı tvttif YUaek Morfak* THıtNBİyDk». (X) H i: Ç o tnh*». t E f t n Bdta« oA » Nadir Nadi ıtza mMyt w UHAMUUSVON YCSSOOCULL' ; EOTIM EUEttnafc o o ILAN TÜRKjYE ELEKTRİK KURUMU S.S. DOĞU KARADENİZ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Müessesese Müdürlüğümüzün ihtiyacı olan teknik şartnamesinde özellikleri belirtilen 2.000 adet yüksek basınçlı 110 W. sodyum buharh ampuller kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. 2 Bu işe ait şartname ve teknik şartnameler 3.11.1986 tarihinden itibaren TEK S.S. Doğu Karadeniz Elektrik Dağmm Müessesesi Müdürlüğü Kemerkaya Mah. Cumhuriyet Cad. Adem Sok. Ebru Apt. No: 7 TRABZON adresindeki yerleşik Makine Ikmal ve Satmalma Müdürlüğü'nden 15.000.TL. bedel karşıhğında temin edilecektir. 3 Ihale ile ilgili geçici güvence: 1.050.000.TL.'dir. 4 Ihaleye iştirak edecek firmalar teklif mektuplannı en geç 10.11.1986 günü saat 14.00'e kadar Müdürlüğümüz Muhaberat Servisi'ne vermiş olacaklardır. Posta ile şartname gönderilmez. Postadaki gecikmeler dikkate aîınmaz. 5 Teklif mektuplan aynı gün saat 14.30'da Ihale Komisyonumuzca firma yetkilileri huzurunda alenen açılacaktır. 6 Müessese Müdürlüğümüz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Basın: 30498 GAZİANTEP 2. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas 1985/875 Karar 1986/68 Hakim Halis Karagenç 19707 Kâtip Ulviye Bilge öztekin Davacı K. H . Sanık Esat Ekici, Mustafa oğ. Hatice'den olma. 933 D.lu, Gaziantep, Arıl Köyü nüfusuna kayıtlı olup, halen Gaziantep Kavaklık Mahallesi f 5 Nolu Sokak No: 8/5'te oturur. Evli 3 cocuklu, okur> azar, sabıkasız, T.C. Islam, un imalatçısı. Suç Oıda maddeleri tüzüğüne muhalefet. Suç tarihı:8 5.1985 Karar tarihi. 2 * . 1.1986 Yukanda açık kimligi yazılı sanığın, mahkememize açılan kamu davasımn yapılan açık yargılaması sonunda: Sanığın atılı suçunun subut bulduğu ve mahkumiyeti gerektiği anlaşüdığından, sanığın, G.M.T.nin 276 ve 295/C maddelerine aykırı olarak taklit veya tafois edilmiş un imal edip satuğından bahisle T.C.Y.niın 398, 647 sayılı yasanın 2788 sayılı yasayla değişik 4/1. maddesi, T.C Y.nin 72, 402'nci maddeleri uyarınca 32.000 TL. ağır para cezası, 7 gün Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde bulunan "Başpınar Unları" fabrikasının kapatılmasına, 3 ay meslek, sanat ve tıcareıten tatiline, hüküm özetinin suç mahalli Gaziantep'tde yayımlanan yefel bir gazete ile lsıanbul'da yayımlanan ve tirajı 100.000'in üzerinde bir gazetede derhal yayımlanmasına karar verilmiştir. 17.10.1986 Dostum Mozart 5 . BASISI ÇIKTI 880 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları, Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğluİstanbul 3 KALEM KİMYEVİ MADDE İLE ÜSTÜPÜ SATIN ALINACAKTIR. Başraüdürlüğümüz ihtiyacı 3 kalem kimyevi madde ile üstüpü kapalı teklif almak suretiyle satın alınacakur. Şartnamesi Gayrettepe Yıldız Posta Caddesindeki Başmüdürlüğümüz Malzeme Müdürlüğünden temin edilebilir. Istekli olaniann bu işe ait kapab teklif mektuplannı en geç 20.11.1986 Perşembe günü saat 12.00'ye kadar Malzeme Müdürlüğünde bulundurmaları ilan olunur. Basın: 30148 ! i I I" Pasomu, sigorta karlımı ve kimliğimi kaybettim. Geçersizdir. FERtDE ÎLGÜY Nüfus cüzdanımı, okul, kimlik kartımı, sigorta kartımı ve kredi kartımı kaybettim. ASU ORHAN İSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN TEK S.S. TOROSLAR ELEKTRİK DAĞITIM MUESSEŞE MÜDÜRLÜĞÜNDEN BİLDİRİLMİŞTİR ADANA 1 Müessese Müdürlüğümüzce, Müessesemize ait PD 800 AS Dodge Marka Kamyonun üzerine 1 Ad. 12 ton kaldırma kapasiteli teleskopik sepetli mobil vinç kapalı zarfla fiyat ve teklif almak suretiyle şartnamesi esaslan dahilinde ihale edilerek yaptınlacaktır. 2 Bu ihaleye ait geçici teminat miktarı teklif edilecek toplam fiyatın "o 3 nisbetinde olacaktır. 3 İhale dosyası KDV dahil 11.000. TL. bedel karşıhğında Müessesemiz Ticaret Müdürlüğü'nden satın alınacaktır. 4 İhaleye katılma belgesi için (yeterlilik) başvurular 11.11.1986 günü saat 17.00'ye kadar Müessesemiz Kurtuluş Mahallesi 293 Sk. Adana adresindeki evrak kayıt servisine, şartnamesindeki istenen belgeler eklenmek suretiyle yapılmış olacaktır. Katılma belgeleri 18.11.1986 tarihinden itibaren verilecektir. 5 İhale 28 Kasım 1986 cuma günü saat 15'te Müessesemizin 4. maddede belirtilen adresteki binasında yapılacağından, teklifler en geç aynı gün saat 14'e kadar Müessesemiz evrak kayıt servisine verilip veya gönderilecektir. 6 Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. 7 Müessesemiz 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir. İLAN İZMİI* 8. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1986/238 Davacı Hayri Savlem vekili Av. Ertürk Kızılışık tarafından dava' lı Reyhan Saviem aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma istemini taşıyan davada: Davalı, Gümüşpala Mah. Özgür Sokak Paksoy Ap. 3/13 Avcılarİstanbul adresinde bulunamamış ve nerede oturduğu zabııaca da tespit edilememiş olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Duruşma günu olan 8/12/1986 gunu saat 9.30'da davalı Reyhan Savlem'in mahkemede hazır bulunması, aksi takdirde tahkikata ve >argılamaya yokluğunda devam edileceği, dava dilekçesi ve davet:ye tebliği yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 30684 KADIKÖY tKİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1986/370 Vesayet Halen Kadıköy Merdivenköy Yumurtacı Abdibey Caddesi Yılmaz Sokak No: 10 Kat 2 sayılı adreste ikamet eden Sevira Gedik aynı adreste ikamet eden kardeşleri Zeynep Gedik ve Murat Gedik'e reşit olmamaları, anne ve babalanmn vefat etmesi nedeniyle vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle