17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Gazete'de gerekçeli kararın yayımlanması tarihinde yasayı yürürlükten kalkmış saymanın haklı nedeni ne olabilir? Anayasa Mahkemesi değişik nedenlerle gerekçeli karan geç yazabilir? On bir yargıçtan oluşan kurulda bir iki üye azlıkta kalabilir ve bu üyelerce karşı oy yazısı uzunca bir süre yazılıp verilmeyebilir. Karar tarihi ile gerekçeli kararın yaznnı ve yayımlanması sürecinde acaba hangi kamusal çıkar gözetilmiş olacaktır? Çok ilginç bir şey daha var: Yeni anayasa hazırlanırken, iptal karanmn yürürlüğe girmesi için yayımlanmasuu öngören kuralla, Anayasa Tasansı'nın 163. maddesi arasında bir bağ kurulmuştur. 163. maddede "iptale ilişkin kararlann yeniden incelenmesinin curahurbaşkanınca (Anayasa Mahkemesi'nden) istenebileceği" yazüıdır. Bu incelemenin eksiksiz yapılabilmesi, iptal gerekçesinin de bilinmesini gerektireceğinden, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı önce gerekçeli olarak yayımlanmah; sonra 163. maddenin işletilip işletilmeyeceği düşünülmeliydi. Ama cumhurbaşkanına bu yetki verihnedi; yani 163. madde anayasaya girmedi. Bu suretle Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlannın da kesin niteliği kabul edildi. Maddeleri arasında bütünlük sağlanamayan anayasada sonuç itibariyle, gerekçesi ortadan kalkmış tartışma konusu hüküm, bir şey olmamış gibi haliyle kaldı. Bu da başka yönüyle 1961 Anayasası'ndaki kuralm benimsenmesi gereğini vurgulamıyor mu? UYGULAMAMN DURDURULMASI Türkiye'de bugün görülen ve giderek artan, inandıncılıktan yoksun anayasa uygulamalan, bu arada Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı takınılan tavır, önlem niteiikli bir kurumun anayasada yer almasını zorunlu kılmaktadır. Yüksek mahkeme, gerektikçe "uygolamanın durdurulması" karan verebilmelidir. Mahkeme kararları zamanında uygulanabiliyorsa, anlam kazanır. "Yasama ve yürütme organlan ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda" oldukları kuralına anayasada boşuna yer verilmemiştir (madde: 138/4). Buna karşın yıllarca yürütme organı ve onun isteklerine uyan yönetim, beğenmediği Danıştay, Yargıtay ve öbür mahkeme kararlarını uygulamadan alakoyabilmiştir. Yazık ki, iktidar özlemiyle kıvranırken demokrasinin, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün ateşli sözcülüğünü yapanlar, iktidarda iken bunları kolayca unutabilmektedirler. Yıllar önce yayımlanmış bir yazımda: "Bir sayın hükümet başkanı '...Ben Danıştay karanm yerine getiremem; getirirsem anayasayı ihlal etmiş olurum' veya bir başka zaman '..tehir edilecek icra yoktur orta yerde; çünkü icra yapılmış bitmiştir. Bunun tehiri mümkün değildir' derse, fıili bir durum yaratılmış olur. Bu sözleri, radyotelevizyon ve basın yoluyla öğrenen vatandaş; eğilimlerine, kültür düzeyine ve hukuk anlayışına göre ya hükümete ya da yüksek yargı organına olan saygınhğını yitirir" demiştim('). 6 Ocak 1982 gün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 28. maddesinde, idari yargı yerlerince verilen kararlan "yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası" açılabilmesine açıklık getirilmesi; aynca ceza mahkemelerinin bu hallerde suçluluğu kabul eden bazı kararlan, yürütmenin mahkeme kararlannı yerine getirmesinde etkinliği olmuştur. Konumuz olan yasama faaliyetlerine gelince: Anayasaya aykınlıgı açıkseçik biçimde görülen bir yasayı uygulamadan alı koymanın veya bugünlerde yaşadığımız gibi, iptal kararına karşın iktidarlaruı aynı içerikte yeni yasalar çıkararak, bunlar için de iptal karan verilinceye değin uygulamayı sürdürmelerini önlemenin yolu, Anayasa Mahkemesi'ne her aşamada bu gibi yasaların "uygulanmasını durdurmasına" karar verebilmesi yetkisinin tanınmasıdır. Bir konuyu esastan iptale yetkili bir yargı yerinin (Anayasa Mahkemesi'nin), kamu diizeni ve hukuksalanayasal sakatlıklar karşısında, ileride herhalde iptal edeceği bir yasanın, önlem niteliginde olmak iizere, iptal karanndan önce uygularaasınm durdurulmasına karar vermesine hiçbir hukuksal engel bulunmadığı, hatta uygulamalara bakılınca bunda zorunluk olduğu kanısındayız. SONUÇ Ülkelerin hukuk düzenı, uyulması gerekli evrensel boyutlara ulaşan demokratik, insancıl temel kurallar yanında, o toplumun gereksinmelerinin bir ürünüdür. Anayasalar da bu alanda baş yapıtlardır. Batılı anlamda özgürlükçüeşitlikçi demokrasiye inanmış Türk toplumuna 1982 Anayasası'nın bu yanıtı vermediğine bir çok örnek gösterilebilir. Biz burada eğilinmesi gereken konulardan birisine değindik. Diyoruz ki, Anayasa Mahkemesi iptal kararlan karar verildiği tarihte yürüriüğe girmeli ve yüksek mahkemeye bir yasanın uygulamasuun durdurulması karan verebilme yetkisi tanınmalıdu". Böyle bir düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarına saygınhk, Anayasa'nın öngürdüğü biçimde kesinlik ve etkinlik kazandırır. Aynca anayasaya açık aykınlık gösteren yasama tararruflannın iptale kadar uzun süre uygulamada kalarak kamuoyunda sürekli tartışılması, Yasama Organı'nın eleştirilerle yıpratılması önlenmiş olur. (*) Karara Saygı. (Cumhuriyet: 25 Ağustos 1975) 3 KASIM 1986 Anayasa Mahkemesi Kararlarına Etkinlik Türkiye'de bugün görülen ve giderek artan, inandırıcılıktan yoksun anayasa uygulamalan, bu arada Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı takmılan tavır, önlem nitelikli bir kurumun anayasada yer almasını zorunlu kılmaktadır. Yüksek Mahkeme, gerektikçe "uygulamamn durdurulması" kararı verebilmelidir. Mahkeme kararlan zamanında uygulanabiliyorsa, anlam kazanır. OKURLARA. OKAY GÖNENStN Değişim S KÂZIM YENİCE Danıştay Eski Daire Başkanı Yabancılann Türkiye'de karşıltklüık kuralına uyulmaksızın taşınmaz mal edinebilmeleri için Bakanlar Kurulu'na yetki veren 3278 sayılı yasa da 9 Ekim 1986 günü Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. Sayın Özal, Aksaray'da şöyle konuşuyordu: "Karar yazılsm... Resmi Gazete'de yayımlansın... gerekçesini görelim... o tarihe kadar yasanın uygulamasının sürdürülmesi de Anayasa gereğidir:' Bu haliyle kendilerine ayrıcalık tanınmış olan zengin Araplar Türkiye'de toprak alımlannı sürdürebileceklerdi. Gerçek niyete bakmadan ve olayın özelliklerine inmeden, Anayasa'nın 153. maddesi üçüncü fıkrasındaki, Anayasa Mahkemesi'mn "iptal kararlan Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar" tümcesine dayanarak Sayın Özal haklı bulunabilirdi. Olması gerekeni saptamak için, olaylara baştan kısaca bakmak gerekiyor. Anayasa Mahkemesi ilk kararında bu içerikte bir yasa çıkanlamayacağııu, böyle bir düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu gerekçeleriyle ortaya koymuş ve 3029 sayılı ilk yasayı tümüylü iptal etmişti. ANAP çoğunluğu bunu bile bile aynı konuyu, hatta Bakanlar Kurulu'nun yetkisini genişleterek yeniden yasalaştırmış, yürürlüğe koymuştur. 3278 sayılı bu yasa yine Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilirken ANAP iktidarı, iptal kararının ve gerekçesinin Resmi Gazete'de yayımlanmasına kadar uygulamayı sürdürebileceği iddiasındadır. KANUNA KARŞI HİLE Kanuna karşı hilenin şöyle bir tanımlaması yapıhr: "Yasanın sözkrine (metnine) uyar görüuerek öziine (rubuna) ihanet etmek." Yukanda geçen Anayasa1 nın 153. maddesinde yazılı kurala bu boyutlarda yaklaşılmalıdır; amaca ters düşülmemelidir. Anayasayı ve mahkeme kararlarını uygulamak ve uygulatmakla en üst düzeyde görevli ve yetkili olanlar, bazı sözcüklere dayanarak Anayasa Mahkemesi'nin varhk nedenini tartışüır hale getiren ve iptal kararlanndan beklenen sonuçla bağdaşmayan uygulamalardan kaçınmalıdırlar. îptalden sonra çıkanlacak aynı içerikli yasalarla, Anayasa Mahkemesi kararlarını geçersiz hale getirrne yöntemine kesinlikle itibar edilmemelidir. İptal karannın yürürlüğe girmesi: 1961 Anayasası'nın 152. maddesine göre "...iptaline karar verilen kanun veya içtüzük veya bunların iptal edilen hükümleri, karar tarihinde yürürlükten" kalkıyordu. Aslında bu kural, Anayasa Mahkemesi kararlannın kesin olmasının, yani bu kararlann değiştirilemezliğinin, bu kararlara karşı hiçbir mercie başvurulamamasının, olduğu gibi uyulması, uygulanması gerektiğinin doğal ve hukuksal bir sonucu idi. Ancak 1970'lerde sosyalsiyasal beceriksizliklerin, hukuk dışı tutumlann faturası anayasa ve bağımsızyansız yargıya çıkanlırken, 12 Mart yönetimi, Anayasa Mahkemesi'ni de frenlemek istiyordu. Daha sonra 1982 Anayasası'na aktanlan "iptal kararlannın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkması" hükmü böylece 12 Mart döneminin armağanı olarak anayasaya girmişti. Bu düzenleme, kesin hiiküm nitelikli Anayasa Mahkemesi kararlaruıı zaafa uğratmıştır. Dikkatten kaçmaması gereken bir şey var; mahkeme kararlannda sonuç doğuran ve yerine getiriimesi gereken, hüküm fıkrasıdır. Gerekçe: kararın maddi dayanaklarını, hukuksal nedenlerini ve inandıncılığını sergiler. Anayasa Mahkemesi kararı için de bu böyledir. Bir yasanın, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün Anayasa Mahkemesi'nce hangi nedenlerle iptal edildiğini ya da edilebileceğini en iyi bilmek durumunda olanlar da iktidarlardır. Gerekçeyi beklemenin, Resmi attda gazetelerin kendileri de haber konusudur. Bir gazetede herhangi bir yönetim değişikliği olmuşsa, yeni yönelimler seziliyorsa, tarz değişiyorsa, butun bunlar diğer yayın organları için haberdir ve çoğu gazetenin basın yayın dünyasından haberierden oluşan özel bölümleri vardır. Türkiye'de yakın zamana kadar gazeteler birbirlerinden haber vermezlerdi, ancak Cağaloğlu'ndaki son hızlı değişiklikler artık diğer gazetelerde de haber olarak yer almaya başladı. Cağaloğlu yeni bir değişim yaşıyor, genel krizin etkisi altında çeşitli gazeteler yeni arayışlara giriyor, artık totaryanın bile çözüm getirmediği tiraj sıkıntılan için yöniamler aranıyor, "sağda" okluğu varsayılan okura yönetik yeni yayın girişimleri başladı. Şu an görünen, Cağaloğlu'nda yeni kimlik arayışlannın biraz daha sureceği. ABD'nin ve dünyanın en etkili yayın organlarından New Ybrfr Tımes da şu sıralarda yeni bir yönetimle yeni bir döneme başlıyor. Gazetenin genel yönetmeni Abe Rosenthal 65 yaşına girip emekli olunca uzunca bir bekleyiş döneminden sonra yorumlardan sorumlu yöneticisi Max Frankel genel yönetmenlige getirildi. Rosenthal 33 yıldır aynı gazetedeydi, Frankel de 30 yılı aşkın suredir New York Times'da; önce muhabirtikle başlamış, 1956 Macaristan olaylarını izlemiş, daha sonra Moskova ve Wa$hington bürolannı yönetmiş, sonra merkezde yorum sayfalannın sorumluluğunu ustlenmiş ve şimdi gazetenin genel yönetmeni, 58 yaşında. Frankel, gazeteyi özellikle dış politika konulannda fazla sağa çektiği için eleştirilen eski yönetmene kıyasla daha "liberal" olarak niteleniyor, ama bu "liberal" tabii biraz Amerikan tarzı, gazetenin ana yöneliminde de hızlı bir değişim beklenmiyor. Gazetelerin kimlik değiştirmelerinin ilginç bir örneğini, dünkü "Brüksel'den" yazısında Hadi Uluengin anlatıyordu; Belçika Komünist Partisi'nin yayın organı "Kızıl Bayrak" gazetesi daha okunur olmak için biçim ve tarz değiştirmişti. Benzer bir örnek de şu anda Fransa'da yaşanıyor. Marsifya kentin'm eski ve etkin komünist gazetesi "La Marseillaise" de yeni yayın yönetmeniyle biriikte daha "neşeli" ve "özgür" oluyor. Yani yönetici Jean • Noel Tassez henuz 30 yaşında ve 1953'te 150 binlik bir satıştan sonra son zamanlarda 25 bine düşmüş olan gazeteyi yukseltmek için Komünist Partisi'nin büyük tepkilerini çeken değişiklikleri uyguluyor. Part yöneticileri Tassez için "O artık bir komünist değil, hırslı bir gazeteci" diyoriar, ama "gazeteciler" hayatlanndan memnun, "komünist gazeteci olmaktan vazgeçti, gazete yöneticisi oldu" diyoriar. Gazeteler de insanlar gibi değişimleri bitmiyor. * Geçen hafta arkadaşlanmızın afdığı iki ödul bizi sevindirdi. Cengiz Çandar Abdi ipekçi Banş ve Dostfuk ödülü'nü alırken, Agop Arad ağabeyimlz de Gazeteciler Cemtyeti'nin Burhan Felek Hizmet ödülü'nü aldı. Cengiz Çandar şu anda Israil'de birkaç hatta önce başladığı geniş Ortadoğu başkentüeri turunu tamamlıyor. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL CEVIRİ ve SORUNLARI selam yeni yıl Rüzgâr Can £&m,Turan Nerden Nereye?... Zaman olur ki hayaJi cihan değer! Bu deyişin gerçeğine günden güne daha pok inanasım geliyor. Masala benzedi o çocukluk, gençlik günleri... Hele son zamlar, ayarlamalar karşısında insan ister istemez o güzel günlere dönüyor. Gazetelerin iktısat bölümleri el yakıyor, guz yakıyor. Amn fiyatları: Cumhuriyet 69 bin, Reşat 94 bin lira. Dolar 752, mark 376, Fransız Frangı 115 lira... Demek bir memur, bir işçi, ayda elli altmış bin lira alan bir görevli sekiz dolara, ya da bir altın liraya emeğini satmaktadır! Çalışma yaşamına ilk atıldığım yılları düşünüyorum, o 194243 yıllarını... Savaş vardı dünyada, Türkiye'de silah altında bir milyon insan toplanmıştı, her gün tepemizde uçaklar bombalarını yağdırdı yağdıracak diye beklıyorduk; türlü sıkıntılar içinde çırpınryorduk. Bir derginin yönetimini ustlenmiştim. Haftalık bir dergiydi bu. Ayda 50 TL. alırdım. Ayrıca dergilere çeviriler yapıyor, öyküler yayınlıyordum. Bu yazılar da bana ayda 4050 lira getiriyordu. Demek yüz liraya yakın bir kazancım varmış. O günlerin gazetelerini Incelerseniz altın liranın 1012'den satıldığını görürsünüz. işte hesap: Yirmi yaşında bir delikanlı ayda dokuzon Reşat attını kazanıyormuş. Bugünkü 680 bin TL!.. Bu hesabı dolara, marka, franka da vursanız aynı sonuca vanr»nız. Yıllar geçmiş, kırk yıldan çok zaman akıp gitmiş, TL. yerinde saymak şoyle dursun öteki paraların yanında geriledikçe gerilemiş, aşağılara indikçe inmiş, ya da indirilmiş. Amerikan Dolarının Türk Lirasına eşit olduğu, yani bir liraya bir dolar alındığı günleri anımsıyorum Sonra galiba 2 lirayı bulmuştu. Uzun süre de altı liraydı. 1950'lerde boyleydi. 1950'den sonra 'işbitiren' iktidarlar dönemine geçtik, 'demokrasi' adı verilen, ama gerçekte demokrasiyle ilgisi olmayan bir düzen... Bu düzende yaşadık, yaşıyoruz!... Paramız boyuna düştü, düştü, düştü. Geçim sıkıntısı arttıkça arttı. Zenginler çogaldı, yoksullar, yoksulluklar en dip noktaya indikçe indi. Holdingler dönemine geçtik. Parababaları her şeye, her yere egemen oldu. Partiler onların elinde, basın büyük bolümuyle onların elinde!... Parayla satın alınmayacak düşünce de, insan da nerdeyse kalmadı gibi... Bu gidişe direnmek zorlaştı. Direnenlerin başına türlü dertler açıldı. Hiç sıkılma duyrnazlar mı? Halkımız belleğini yıtirmiş sayılsa da ki kimse belleğini yitirmedi gerçekler gözlere batarcasına ortada: Sıkıntı, acı, açlık, yokluk bir bataklık gibi yurttaşları yutuyor. Ahlâk ahlâk diyenler her şeyin bu bataklıkta anlamını yitireceğini bilmezler mi? Dinsel inançları bağnazlık biçimine dönüştürerek, gençleri çağdışı düşüncelerle koşullandırarak bu bataktan kurtarmak olacak iş midir? Bakın YÖK kurbanı gençlere, kimi canına kıyıyor, kimi bunalımlar geçiriyor, direnç eylemleri de giderek başlıyor. Haik koyun sürüsü değil! Sağ iktidann karşısındakı sağcı muhalefet bile başkaldırmaya doğru gidiyor. Kırk üç yıl önce yirmi yaşındaki bir delikanlı on altın kazanabiliyormuş. Yani 800 bin lira!...Bugün o delikanlı o günün kazancım bile bulamıyorsa suç kimde? Kendisinde mi, toplumda mı? Yoksa kırk yıldır bu ülkenin yönetim sorumluluğunu yüklenenlerde mi? Aynı durumu kendi açınızdan da değeriendirin. 1940larda bir öğretmen, bir memur, bir subay, bir işçi kaç lira alırdı? Bu kazancıyla kaç altın, kaç dolar elde edebilirdi? Bu hesabı yaptınız mı Türkiye ilertemiş mi, gerilemiş mi, nurlu ufuklara varmış mı, varmamış mı, bir Türkiye'ye bir Türkiye daha katılmış mı, ortadirek kurtulmuş mu batmış mı? İyice ortaya çıkacaktır. Gösfieti Şiir, Öykü, Deneme, İnceleme, Eleştiri, Söyleşi, Kitap Tanıtma, Ayın Dosyaa Yanıtlarıyİa: Sabahattin Kudret Aksal / İbrahim Altınsay Merih Akoğul / Oruç Aruoba / Ece Ayhan Şalâh Birsel / Azize Bergin / Kürşat Başar Ünal Birkan / Ahmet Cemal / Celile Cem Gültekin Çizgen / Sezer Duru / Jak Deleon Akşit Göktürk / Vedat Günyol / Dçğan Hızlan Yaşar İlksavaş / Zehra İpşiroğlu / Özdemir İnce Erhan Karaesmen / Mehmet Komşu / Nilüfer Kuruyazıcı Turgay Kurultay / Beral Madra / Şükran Moral Ünsal Oskay / Bertan Onaran / Fatih Özgüven Yüksel Pazarkaya / Oktay Rifat / Cemal Süreya Önay Sözer / Sevgi Sanlı / Sevda Şener Binnaz Toprak / Tuğrul Tanyol / Tomris Uyar Esin Yüksek / Zafer Yılmaz / Tahsin Yücel Kâmran Yüce Desen ve Resimlemeleriyle: Necati Abacı / Blake / Kezban Arca Batıbeki Gürbüz Doğan Ekşioğlu / Oktay Rifat Sema Ilgaz Temel Fotoğraflarıyla: Cengiz Cıva Kasım Sayısında! Htkrriıjet bugün bir yaşımı tamamladım. BILSAK'TA BUGÜN Konferans 19.00 MEHMET GÜLERYÜZ "RESMİMİZİN GÜNCEL SORLNLAR1" Gorsel Sanatlar 10.0017.00 MEHMET GÜLERYÜZ DesenBoyaT«s»nmGravür CafeFoyer 10.0017.00 Çay, kahve, pasta, hafif içkiler, yerli basın Lokanta: Öğle Servisi 12.0015.00 Ev Menüsü Akşam Servisi 20.00 Fransız Mutfağı BÜLENTSUMRU (GitarVokal) Yer ayırtmak için: 143 28 79143 28 99 BİLSAK: Soğancı Sok. 7 Cihangir. yarın, 4 kasım, Büyükada'da Dogan'ı ziyaret edeceğiz. Dogan'a çiçek götüreceğiz. Yarın Büyükada'da Dogan'a özlem tazeleyeceğiz... DOGAN AVCIOGLU'nu SEVENLER YALÇIN KÜÇÜK TEŞEKKÜR Sevgili eşim Avukat IŞINSU KETENCt'nin bir yılı aşan rahatsızlığı süresince ve ölümünden sonra yakın ilgilerini gördüğüm: Çay tşletmeleri Genel Müdürü Sayın Yılmaz TELATAR'a, Genel Müdür Yardımcıları Sayın Nejat URAL, Sayın Tank ARASLI, Sayın CemU ALTUN'a, Teftiş Kurulu Başkanı Sayın Nizamettin SEYHAN ve müfettişlerine, Hukuk Müşaviri Sayın Refik BtLGİN ve avukatlanna, daire başkanlarına, tüm personeline, lojman sakinlerine, Rize Adliyesi saym hâkim ve savcılanna; Rize Barosu Başkan ve avukatlanna, Rize halkına, Çayeli Belediye Başkanı Sayın Mustafa KAŞIKÇI'ya ve yardımcısı Ali YELKENCI'ye, Çayeli ÇAY TURİZM otobüs işletmeleri Limited Şirketi'ne, Çayeli halkına, Bizzat gelerek, telefon ve telgrafla üzüntülerini belirten dostlara ve akrabalara Teşekkür ederim. ECEBAR HER AKŞAM TUNA OTENEL ORK. NÜKET ARUCA KEMAL KADİR İKİLİSİ Tel: 164 16 86 169 41 40 KARADENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN DUYURU Universitemizin çeşitli birimlerine 2547 sayılı kanun ile ilgili yönetmelikleri uyarınca doçent ve okutman alınacaktır. Yardımcı doçenı kadrosuna başvuracaklar, dilekçelerinde başvurduklan anabilım dalını ve sınava girecekleri yabancı dili belirterek (yabancı dil başarı belgesi olanlar ekleyeceklerdir) ekinde 2 adet fotoğraf, onaylı nüfus cüzdan örneği öğrenim ve doktora belgeleri ile birlikte özgeçmiş ve yayınlarını 4 takım halinde vereceklerdir. Okutman kadrosuna başvuracaklar, 4 veya 3 yıllık yükseköğretim kurumlannın ilgili bölumünden mezun olmaları gerekmekıe olup, sınava girecekleri yabancı dili belirtir dilekçeleri ekinde özgeçmiş, 2 adet foıoğraf, nüfus ciizdan ve diplomalarının onaylı örneğini vereceklerdir. Başvuru ilan tarihinden itibaren 30 gün süre ile Personel Daire Başkanlığf na yapılacak, posta ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir. Konuya ilişkin diger bilgiler Personel Daire Başkanlığı'ndan sağlanabilir. llgililere duyurulur. FAKÜLTE/BÖLÜM/ANABİLİM DAL1 MLHENDİSLtK MİMARLIK FAKÜLTESİ JEODEZt ve FOTOGRAMETRİ BÖLÜML Jeodezi Anabilim Dalı MİMARLIK BÖLÜML Bina Bileisi Anabilim Dalı JEOFİZIK BÖLÜMÜ Uygulamalı Jeofizik Anabilim Dalı ORMA.N FAKÜLTESİ ORMAN MÜHENDİSLİCİ BÖLÜML' Orman Amenajmanı Anabilim Dalı Orman Inş. Geodezi ve Fotog. A.B.D. İKTİSADI ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ MALİYE BÖLÜMÜ Maliye Teorişi Anabilim Dalı İŞLETME BÖLÜML Muhasebe Finansman Anabilim Dalı REKTÖRLÜK BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ Beden Eğiıımı Okuımanı GÜZLL SANATLAR BÖLÜMÜ Muzik Okutmanı GİRESUN EĞİTİM YÜKSEKOKULU Beden Eğitimi Okutmanı Basın: 30625 YRD. DOÇ. 2 1 1 OKL'TMAN AÇ1KLAMA MAKSUT KETENCİ CAGDAS DEMOKRASİ, BARIŞ, İNSAN HAKLARI İÇİN SUSKUNLUĞA SON! CAĞDAS, İlericilerin, Demokratların SESİ ve KÜRSÜSÜ'dür! VEFAT Bafra eşjafından, merhum tsmail ve merhume Hayriye KOCAİMAMOGLU'nun oğlu, Muazzez TODLK. merhum Mehmet ve Hamil KOCAİMAMOGLU'nun kardeşi, Avşe KOCAİMAMOĞLU'nun sevgilı eşi, Sudi KOCAİMAMOGLU'nun sevgili babası, Gulbin KOCAİMAMOGLU'nun muhterem kayınpederi, Ozgiir KOCAİMAMOGLU'nun biricik dedesi, Nerrain GLRSL, Nevriye ÖZDİNÇ, Ali R. TODUK, Nevin BARUTÇL, Mehmel TODUK'un dayıları, Mele, Alila, Turgul, İsmail ve Nail KOCAİMAMOGLU ile Hayriye BAYRAK ve Bilgiç ATAK'ın amcalan, merhume Semine Kurt ve Rediye hanımlar ile NecatNecdet ÖLMEZ, Nevin ÜLGEN, Nese HEPER. Aylin YÜKSEL ve Seckin ALAÇAMLI'nm sevgili enişteleri; Türkiye Iş Bankası A.Ş. emekli müdürlerinden ve Türkiye İş Bankası eski Yönetim Kurulu üyesi PAKYAĞ Yönetim Kurulu üyesi eşsız insan, aile büyüğümüz SURURİ KOCAİMAMOĞLU 2 Kasım 1986 pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 3 Kasım 1986 Pazartesi günü Hacıbayram Camii'nden öğleyin kılınacak cenaze namazını müteakip Karşıyaka Mezarhğı'na defnedilecektir. Merhuma Tann'dan rahmet dileriz. (En az 8/1'den maaş almış olmak) (En az 8/1'den maaş almış olmak) (En az 8/l"den maaş almış olmak) • • • • Cevdet Selvi • Şahap Balcıoğlu ftrha İsvan • Hasan Kıyafet Erhan Hıl • Remal Sülker Bülent Habora • İldeniz Kurtulan AİLESİ 3 KASIM'DA TÜRKİYE NIN HER YERINDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle