17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI (Başlarafı 1. Sayfada) "bir politika değifikljiinden" söz etmek gerekiyor. Özal, firmaların kendi haline bırakılmamasma ilişkin bir tavır değişikliğine mi yöneliyor? Başlangıçtaki katı tutumunu değiştiriyor Geçen yü tasfıyesine karar verilen IşçiKredi mu? Bankası'nın başta Yönetim Kurulu Başkanı Bu yönde bazı gelişmelerin Şekip Altay olmak üzere 22 yöneticisinin, varlığından söz ediliyor. Böyle Bankalar Yasası uyannca şahsi iflaslan istendi. bir tavır değisiktiğini gösterecek iki önemli söz başkent kulislerinHazine, açtığı davada, 22 yöneticinin tüm de yayıhyor. Sözlerin ikisi de mallanna da tedbir konmasını istedi. Başbakana malediliyor. karlar, Fanık İzgjn, Derya SeBazı bankacılarla sohbet ederŞENOL KONUKÇU zer, Nail Berkan. ken Başbakanın, "Büyük firGeçen yıl iflasına karar veriBankalar Yasası'na göre so malar batarsa, siz ayakta kalen İşçi Kredi Bankası'nın 22 yorumluluklan bulunan ve şahsi if lamazsınız" dediği bildiriliyor. neticisi hakkında şahsi iflas dalaslan istenen banka yöneticile Bu sözün altında "beüi bir uyavası açıldı. Başbakanlık Hazine rinin İşçi Kredi Bankası'nı 1 mil n" yattığı kesin. Gerçi, şu ana ve Dış Ticaret Müsteşarhğı tarayar 895 milyon 543 bin 474 lira dek bankalara "Şirketlerin üsfmdan açılan davada bankamn tune bu kadar gitmeyin" diye zarara soktuklan ve pasif açığıyüzde 29.22 hissesine sahip olan bir talimat gönderilmedi. Annın 6 milyar 5 milyon 841 bin liAdayar Ticaret Limited Şirketi'cak, Başbakanın "şirket kurtarra olduğu belirtildi. Mart ayınnin de iflası isteniyor. Hazine ve mak konusunda yumuşamakta da fiili ödeme güçlüğü içine düş olduğuna'' Dış Ticaret Müsteşarhğı davayilişkin işaretler tüğü belirtilen İşçi Kredi Bankası artıyor. la birlikte 22 banka yöneticisi ile aleyhine açılan iflas davasında Adayar Şirketi'nin tüm mal varfkincisi de, Başbakan özal'ın lstanbul 5. Asliye Ticaret Mahhğı üzerine tedbir konmasını isIstanbul'da bazı firma ya da kemesi geçen yıl bankanın iflatedi. meslek gruplanm temsil edenlersına karar vermiş ve tstanbul 1. tstanbul 7. Asliye Ticaret le görüşmesi sırasında söylediği İflas Memurluğu'nda oluşturu söze, "batmakta olan flrmalar" Mahkemesi'nde dün açılan dalan iflas masasında bankanın vada şahsi iflaslan istenen banbüyük bel bağlıyor. Başbakanın tasfiye işlemlerine başlannuştı. ka yöneticileri şunlar: onlarla sohbet sırasında "Ben Işadamı Kemal Derinkök'ün sabatan batsın, demedim"dediği Yönetim Kurulu üyeleri: Şehibi bulunduğu İşçi Kredi Banöne sürülüyor. kip Altay, Arsbn Tokoğlu, kası hakkında Maliye Bakanlıgı Mehmet Turan, Mehmet Altözal'ın bu iki sözüne başkentHazine Genel Müdürlüğü taramışyedioglu, Üveyiz Molu, Cete "güç durumdaki firmalann fından hazırlanan raporlarda şu vat Yeyman, Necdet Özmen, durumunu gösteren bir görüşlere yer veriliyor: Necmettin Ersoy, Haluk Kura, çalısmayı" da eklersek, ortaya Fevzi KartaJ, Ayduı Akad, Hay • Bankalar Yasası'nın 41. mad belli bir politika değişikliğine gidesine aykın olarak yönetim kuri Gülşeni, Safiye Akad. dildiğinin ipuçlarını yakalarız. lstanbul şube görevlileri: Mü rulu üyelerinin menfaat rabıtası Bu, işin bir yönü. ile bağlı bulunduklan Nişkoz dür Mumtaz Gümüşçü, Meftun Ancak, ikinci yönü "çok daYazar, Nilüfer Alkan, (şef) Be Holding'e dahil altı adet firma ha anlamiı". Çünkü, işin içinde ya ve Yönetim Kurulu Başkanı kir Kıstak (muhasebe müdürü). sadece firma kurtarmak yok, Şekip Altay'a çok yüksek mikGenel Müdürlük Krediler Mü"hangi firmalann hangi ölçüUtarlarda kredi verildiği. dürü Ertuğrnl Ergun ve AIi Bere göre kurtanlacağı" var. Üstelik, "kurtarma ölçüsünün siyasal eğilimlere göre bir bağlanttsından " da söz edenlerin sayısı giderek artıyor. Olay kısaca şu: "Yukanda sözünü ettiğimiz "güç durumdaki şirketlerin durumuna ilişkin çabşma" ortaya önce objektif bir fotoğraf çıkartacak. Ardınddn nasılolsa "hangi firmanın hangi siyasal partiye yardım yaptığı" bilindiğine göre, "firmalar arası bir 28 fabrikadaki 1200 işçiyi kapsayan toplu iş ayıklamaya"gidilecek. En azınsözleşmesi, 3 aydan bu yana yürürlüğe konmayı dan bu yönde bir eğilim var. Demirel'e kim yardım etti? DYP'ye bekliyor. öz Gıdatş Sendikası Genel Sekreteri, kim destek sağladı? Çünkü, Başhalen sözleşmenin uygulanmasına Devlet Bakanı bakan özal'ın ilgi uyandıran bir Oksay'ın engel olduğunu öne sürdiL merakı var: "DYPseçbn strasm 18 KASIM da bu kadar parayı nereden buldu?" diye her yerde soruyor ve araştırıyor. Aslında, özal'ın "bu huyu" yeni değil. Özal, kolay affetmiyor. Affetmediğini de çok ilginç yöntemlerle cezalandınyor. örneğin, 6 Kasım 1983 seçimleri öncesinde Turgut Sunalp 'in MDP'sini destekleyenleri daha sonra "ithalat yoluyla nasıl terbiye ettiğini" hep birlikte yaşadık. özal, Başbakan olduktan sonra MDP'ye büyük destek veren bir hmir holdinginin ürettiği ürünlerde "ithalat kapılannı" açtı. Izmirli boyacılar "yandtm Aüah" dedi, ama nafile. Ürettiği ürünler ithal edilip, piyasada daha ucuza satılmaya başlayınca, Izmirli holding "aman düedi". Turgut Sunalp'e arabasmı armağan eden bir başka ünlü holdingin çatır çatır batmasına yine özal göz yumdu. Demirel'in evinden çıkmayan, yazın yatında konuk eden traktör üreten holdingi yine ithalat yoluyla hizaya getirdi. özal'ın yöntemini bilmeyen yok. Selçuk Yaşar'lar, Hattat'lar, Erdoğan Demirören 'ler, Mehmet Okumuş'lar bunu çok iyibilir. Şimdi, gündemde "batmak üzere olan holdmgler" var. Büyük bir titizlikle bunlar inceleniyor. Bunlann fotoğraflan ile siyasal ilişkileri üst üste konulacak. Aradaki karbon kâğıdında "DemirdyadaDYP"gibi "kırmızı bir smyai" çıkarsa, o firmalann kurtulması güç. özal 'a göre D YP'yi destekleyerek "siyasal suç" işleyen firmalara "ekonomik ceza" vermeli. özal da verecek bu cezayı. öyle görünüyor. özal, hiç kolay afj'etmiyor. 1986 Pazarlıkla kurtarma (Baştamfı 1. Sayfada) kanhğın kendi uzmanlannca yürütülüyor. Araştırma sonuçları doğrudan Başbakan Turgut özal'a iletilecek. Güney Kore gezisinden sonra zamanının büyük bölümünü Istanbul'da geçiren özal'ın, hükümete yönelik eleştirileri giderek sertleşen iş dünyası temsilcüeri ile temaslarında bu araştırmanın verilerinden büyük ölçüde yararlanacağı sanıhyor. Başbakanlığın araştırması ile bilgilendirilen Özal'ın iş dünyasının sorunlanna şimdiye kadar rastlanmayan ölçüde ayruıtılan ile inmesi bekleniyor. Başbakanhktan bir yetkili bunun örneğini şöyle verdi: "Sayın Başbakan özel kesünin yüksek maliyetli banka kredisi yerine, kendi öz kaynaldanna yöneimesi yolundaki isteğini 'Yatlarını, katlannı satsınlar' diyerek ifade ediyordu. Ama görulen o ki, zor dunıma diisen şirketlerin ellerindeki gayrimenkuller para etmiyor. Mesela geçen günlerde haciz gelen tekstil firmasının eündeki 600 milyon lira degerindeki gayrimenkule piyasada sadece 250300 milyon lira fiyat önermişler. Şimdi söz konusu firma sahibi, 'Dediğiniz gibi arsamı satayırn, ama 350 milyon da zarar mı edeyim?' diye soruyor." 2. Kücükleri kurtarma paketi: İş dünyasının büyükleri ile teke tek görüşmelerde soruna çözüm arayacak olan Başbakan Tbrgut özal, Anadolu'dan gelen kurtarma talepleri için de DESlYAB'ı devreye sokuyor. Büytlk kentlerdeki toptancı piyasalarda başgösteren sıkıntırun taşraya da yayılması üzerine küçük ve orta boy aile şirketlerinin de ucuz kredi ile desteklenmesi sağlanacak. TBMM Komisyonu'nda bekleyen DESİYAB yasa değişiktiğine ilişkin bilgi veren bir yetkili şöyle dedi: "Şimdiye kadar sadece çok orUklı işçi şirkederine yardım yapılıyor, bunlara rehabilitasyon oygulanıyordu. Yasa degişikligi ile rehabiliUsyon kapsamına ailc şirketleri de alınacak. Ancak bir hüküm getirilerek, rehabilitasyonun sadece kiiçiik ve orta boy işletmelere uygulanması düsünüiüyor. Bu amacla geliştirilecek kriter önümttzdeki günlerde Başbakanlığa iletBecek." Ayıu yetkili, hükümetin "sınai mülkiyetin yaygınlaştırılması bedefi" çerçevesinde kalmak koşuluyla büyük aile şirketlerine de yardım yapılabileceğini kaydetti. Yetkili, "Büyük şirketler yardım isterlerse halka açümalannı talep edeceğiz. Böylece sermaye piyasası da canlanacak" dedi. Büyük şirketlere uygulanacak bu tür bir yardım formülü Sermaye Piyasası KuruIu(SPK) tarafmdan uzun süreden beri hedefleniyordu. Gelişmeler üzerine görüşlerine başvurulan bir SPK yetkilisi, "Şirketlerin halka açılmakta isteksiz olduğu gözleniyor. Bu durumda, ya Güney Kore'de olduğu gibi şirketlerin halka açüması nükümel direktifi ile saglanabilir, ya da bu yönde ekonomik bir teşvik getirilir. Şirketlere ucuz kredi sağlanarak, halka açmak, bizce uygun bir teşviktir" diye konuştu. Aile şirketlerine açılacak ucuz krediler için Merkez Bankası kaynaklan ile kalkınmada öncelikli yörelere yönelik Kamu Ortaklığı Fonu birikimi kullanılacak. Bu arada, DESİYAB tarafından 483 çok onaklı şirket için yapüan envanter çalışması da tamamlandı. Söz konusu şirketlerden 30 kadan acil olarak rehabilitasyon kapsamına alınması gerektiği ortaya çıktı. KAMU BANKALARINA UYARI Hükümetin, piyasalarda var olan sorunlara yenisini eklememek için bankalann iş dünyasına sert müeyyideler uygulamamasını istediği de ortaya çıktı. Bu çerçevede Başbakan Turgut özal'ın Güney Kore gezisi sırasında bankacılan, "Sanayi batarsa, siz de ayakta kalamazsınız" diye uyardığı öğrenildi. Hükümet kanadının iş dünyasından gelen bankalararası konsorsiyum kurulması yönündeki önerisini "olumlu karsüadıgı" öğrenildi. Ancak bir hükümet yetkilisi, böyie bir konsorsiyumun kurulması halinde önderliği özel bankalann üstlenmesi gerektiğini söyledi. Aynı yetkili, kamu bankalannın konsorsiyum projesine öncülük etmesinin büyük bir politik sorumluluk getireceğini de sözlerine ekledi. IşçiKredi Bankası yöneticîleıine îflas ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN MUST4FA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Demir Özlü Olayı ... 'Uygukmmayacaks(M, sözteşmeyi niye ünzcdadık' Yem Sanayi toplusözleşmesi askıda Motopar (Bastarafı 1. Sayfada) Motopar'ın tesisleri için Erdogan Demirören, "En az 89 milyar liralık" dedi. "Yülık ciromoz da 9 milyar lira dolayında" diyen Demirören, "iflaaiBiz bir yanlışuk sonucu oldu" şeklinde konuştu ve ŞSK'nin iflas istemini geri alacağını ileri sürdü. Erdoğan Demirören, Yıldınm Demirören, Hüseyin Bügın Demirören, A.Ergin Demirören, Motor A.Ş. Necdet Aksoy'un hissedan olduğu Motopar hakkında prim alacaklanndan dolayı SSK iflas davasım 1983 yüında acu. lstanbul 4. Ticaret Mahkemesi tarafmdan yürütüJen davanın duruşmalan sırasında mahkeme heyetine bir mektup gönderen şirket yönetim kurulu, "Memleket ekonomisine degerii katküan bulunan şirketimizin iflas ettirilmesi. ülkemÛn maddi ve manevi yonden büyük kayıplara ugramasına yol açar" denildi. lstanbul 4. Ticaret Mahkeme^i de son dunışmasında, şirketin iflasına karar verdi. SSK'nin iflas istemini geri almadıgı takdirde, sirkrtin 1985/648 numaıah dosyası tstanbul iflas masalanndan nöbetçi olana devredilecek ve diğer alacakhlann da masaya başvurması için ilan edilecek. Köprü yoruldu mu? (Bastarafi 1. Sayfada) fca «fır raatalann ortalama agıriıp da çok jükstk" dedi. Şimdi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün başmühendisligini yapmakta, olan Brown, Rumeü şantiyesındeki söylejimızde agır vasıta sayısının çok ve bunlann ortalama agırlıgının da oldukça yüksek olduğunu belirtti. Bütün bunlara rağmen Brown, köprünün dayanıkhlığı konusunda en ufak bir kaygısı olmadığını vurgulayarak, "Evct, ben de köpninüa iiztrinde durdum. Ve köprünün aşagı yokan hareket Mtigini hissetıim" dedi. Asma köprülerin esnek olduğunu ve bu hareketlerin dogal ve kaçııulmaz olduğunu anlatan Brown, "Fakat yine de sanınm, titrcşimi azaltmak için askı kablolannın üzerine birkaç ttoe daha damper (yutuca) koymak lazun" görüşünü ileri sürdü. SEVERN KÖPRÜSÜ'NÜN BAŞINA GELEN LER BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NÜN DE KADERİMÎ? 1966 ydında Ingütere'de Galler bölgesinde bir asma köprü inşa edildi. Sevem, 987,6 metrelik açıklıgı, kutu kirişi, eğik askı sistemi ve dört şeridi ile o zamana kadar yapılmış asma köprülerin en zarifi, en nariniydi. Taşıyıcı elemanlan ince, fakat çok güçlüydü. Köprüyü projelendiren firma, 7 yü sonra Boğaz Köprüsü'nü de projelendirecek olan Freemaa, Fox. aad Partners (FFP), tasaruncısı da, her iki Boğaz Köprüsü'nü tasarlayan WUUara Brown'du Sevem asma köpruler dünyasında öylesine bir de\Tİm yarattı ki, FFP bununla özel bir tasanm ödülü aldı. Bu devrim, Severn'in ikiz kardeşi olan Birinci Bogaz Köprüsü'nun doğmasına neden oldu. Bunu lngiitereMeki Humber ve lkinci Bogaz köprüleri izleyecekti. Ne var ki Severn henüz 8 yaşmdayken bazı sorunlar ortaya çıktı. Tabliyesini ta$ıyan eğik askı kablolannda çatlaraalar göruldü. Ingillere Ulaşürma BaVanlığı'nın iki bağımsız müşavir firmaya (FBnt and Neill ve Mott, Hay, and Anderson) yaptırttığı incelemeler sonucu çatlaklann olduğu kesinleşti. Olay, Ingiliz Parlamentosu ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Çatlaklar, 1982 yılına kadar, 49 askı kablosunun değistirilmesine neden oldu. Bu yenilemenin faturası oldukça pahalıydı: Köprünün ilk yapım maliyetinin üç katı kadar. Hatta, tngiliz Parlamentosu'nda yıllarca süren tartışmalarda, "Köprüyü yenileyecegimize, bir yenisini \apmak daha •cuz" fikrini savunanlar bile oldu. 120 yülık ötnür biçilen köprünün bu kadar çabuk eskimesine neden olan faktörler neydi? Projeyi yapan fınna FFP'ye göre, bunun sorumlusu Ulaşürma Bakanhgı, Bakanlığa göre ise, sorumlu FFP icu. FFP, Ulastuma Bakanlığı'ru köprüye iyi bakım yapmamakla suçladı. Ulaştırma Bakanlığı da projelendirmede bir hata olduğunu söyledi. Bu hata eğik askı kablolannın "malzeme yonılması"na neden olmasıydı. MALZEME YORULMASI MI, PASLANMA MI? Severn'deki olaylar, dünya mühendislik çevrelerinde yıllarca süren önemli tartışmalara yol açtı. Üç tanesi asma olmak üzere, 40 büyük köprüyü projekndirmış, ünlü Alman köprü mühendisi Prof. Homberg, tngiltere'de çıkan "New Civil Engineer" dergisindeki bir yazısında, "Severn ve ikiz kardesi Bogaz Köprüsu'oüD yapım teknikkri hataiı" diye yazdı. Homberg'e göre eğik askılarda,roetalyorgunluğundan ileri gelen çatlamaiar oluyordu. Bu konuda görüşlenni aldığımız İTÜ Çelik Yapılar Kürsüsü'nden Doç.Dr. Erdogan Uzgider, "Yapüan besaplar, egik askılı bir asma köprüde, her askının grvşeyebilecegi, veya »gır yuklerie. aşın bir şekilde yüklenebilecegini gösteriyor. Bu yükJeme ve gevşemede de aslu kablolannda malzeme yorgunlugu (fatigue) adı verilen olaya sebep oluyor" dedi. Konuya açıklık getiren bir başka uzroan ise gevşeme ve >ükJemeyle oluşan metaJ yorgunlugunu şöyle bir örnekle aydınlattı: "Elinize bir tei aiın. Bu (eti bir asagı, bir yukan surekli bükün. Bir süre sonra lelin koptugunu göreceksiniz. Tel kopmuştur, yani, melali otaşturan molekiUlerin karmaşık yapısı bozulmuş, ııyguladıgımız kuvvetler sonucu molekuller lek bir sıraya dizilip, tdra kopmasına yol açmısür." Ancak malzeme yorgunlugu tezıni, köprünün projesini yapan fırma FFP ve tasanmcısı VVUliam Brown reddediyordu. VVUliam Brown, gazetemize yaptığı açıklamada, "Kablolardaki çatlaklann nedeni bakımazlıkü. Bu tür köprulerde. askıiann surekli boranması ve boyanın yenilenmesi gerekir. Aksi balde teller paslanma tehlikesiyle karşı karşıya kahrlar. lste Serern'deki olay da buydu. Claştırma Bakanlıgı köprünün bakımını dogru dürüst yapamadı. Teller bu yüzden paslandı ve çatladı" şeklinde konuştu. BROVVN: SEVER.NDE KABLOLARIN DEĞtŞTtRİLMESi BÜYÜK SAÇMALIKTI Bu konuda yaptığımız söyleşide Brown, sorularımızı şöyle yanıtladı: Sayın Brown, Severn'in askı kablolanodaki çatlaklann, malzeme yorgunluğundan ileri gelmedigini söylüyorsunuz. Şunu da kabul edin ki, gerçek her ne oJursa olsun. ne siz, ne de FFP, "metal yorgunlugu" lezini hiçbir zaman kabul etmezdiniz. Öyle degil mi? BROWN Evet, ama bö>le olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Kaldı ki Ulaştırma Bakanlıgı da olayın paslanmadan ileri geldiğini kabul etmezdi. Yani sizce metal yorgunlugu kesinlikle söz konusu değildi. BROVVN .\shnda ikisi de doğru. Metal yorgunlugu paslanmıs bölgede meydana geldi. Severn Köpriisü'ndeki 340 askı kablosundan 49'unun benüz köprü 14 yaşındayken degiştirilmesi gerekti ama degil mi? BROVVN Her asma köprüdeki askı kabloları değiştirilebilir. Buna Boğaz Köpriisü'ndeki askı kablolan da dahil labii. Zamanla paslamrlar ve değiştirilmeleri gerekir. Ama Severn'deki askı kablolarımn degiştirilmesi mühendıslik açısından tamamen bir saçmalıktı. Değiştirilmeleri gerekmiyordu. Peki ama kablolardaki çatlaklar? BROVVN Bozulmuşlardı. Hepsi bozulmuşlardı. Ama bozulma önemsenecek derecede değildi. Şunu demek istiyorum: Eğer yüzde yanm bir bozulma olmuşsa, kabloları yenilemek gereksiz. Severn'deki olay politikaya, özellikle de gelişmekte olan iki bölgenin savaşına karıştı ve her şey gereğinden fazla büviidü. Birinci Boğaz Köprüsü için ise benzer sorunlardan kaygılanmaya hiç gerek yok. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Yem Sanayi Türk Anonim Şirketi'ne bağlı 28 fabrikadaki toplam 1200 işçi için bağıtlanan toplu iş sözleşmesi 3 aydan bu yana yürürlüğe konulmadı. Yem Sanayi Türk A.Ş. ile toplusözleşmeyi imzalayan Haklş Konfederasyonu'na bağlı ö z Gıdalş Sendikası Genel Sekreteri Salim Uslu, sözleşmenin uygulanmasmı engelleyen kişinin Devlet Bakanı Kâzun Oksay olduğunu ileri sürdü. Uslu, sözleşmenin yürürlüğe konulmaması halinde yargı makamlarına başvuracaklarını bildirdi. öz Gıdalş Genel Sekreteri Salim Uslu, yem sanayündeki işyerlerinde yetki alabilmek için 17 ay mücadele verdiklerini ve bunun sonunda toplam 1200 işçiyi kapsayan toplusözleşmeyi 4 Ağustos 1986 tarihinde imzaladıklannı söyledi. Sözleşmenin 1 Nisan 1985 tarihinden itibaren geçerli olduğunu vurgulayan Uslu, sözleşmenin imzalanmasından sonra meydana gelen gelişmeleri şöyle anlattı: "Agustos ayının başında imzaladıgımız bu sözleşmenin eylül ayından itibaren yürürlüğe konulacagını umduk. Yem Sanayi Türk A.Ş. Genel Müdürü agustos ayı içerisinde bir genelge yayımlayarak, sözleşmeyi uygulatacağını bildirdi. Eylül ayı oldu, ancak toplusözleşme hıikümleri yürürlüğe konulmadı. Bundan sonra biz işvereni sıkıştırmaya başladık. tşveren, 15 eylül tarihinde 28 fabrikadaki şube şeflerini Ankara'da toplantıya çağırdı. Biz de sozleşmeyn görüşecekler diye umutlandık. Toplantı 21 eylüle kadar devam etti. Ancak, sonuçta umutlanmız yine boş çıktı. Şube şefleri geldikleri gibi giltiler. Daha sonra işveren bize yeni bir teklif getirdi. Bu teklif 4 ağustosta imzaladığımız toplusözleşmedeki haklarımızı geriye almaya yönelikti. İşverene göre bizler kamu kesiminde imzalanan toplu iş sözleşmesi oranlannı aşmışız ve ondan dolayı yenilenmesi gerekiyormuş. Bizler, bunu kesinlikle kabul etmedik ve sözleşmenin imzalandığı gibi yürürlüğe konulmasını istedik". Uslu, Öz Gıdaİş'in tüm çatalanna karşın toplusözleşmeyi yürürlüğe koymanın mümkün olamadığını bildirerek, sözleşmeyi uygulatmak amacıyla yaptığı diğer girişimleri ise şöyle anlattı: "Baktık sözleşmeyi böyle yürürlüğe koyamıyoruz, daha farklı yöntemlere başvurmaya başladık. Istanbul'da karşılaştıgım Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnu Doğan'a durumu Uettim. Kendisi konu ile bizzat ilgileneceğini ve bir an önce yürürlüğe konması yolunda girişimiere başlayacağını söyledi. Ama sözleşme yine yürürlüğe konulmadı". Sözleşmenin yürürlüğe konulmasını engelleyen kişinin Devlet Bakanı Kâzırn Oksay olduğunu öne süren Salim Uslu, Oksay'ın "Muesseseyi sallımz bıvinıınde sözlerle Yem Sanayi Türk Anonim Şirketi yöneticilerini suçladığını bildirerek, "Aynca Sayın Devlet Bakanı beni de suçluyor. Ben o toplusozleşmenin altına imza atmakla suç tşlemişim" diye konuştu. TOPLUSÖZLEŞMEDE NELER VAR? Uslu, toplusözleşme ile birinci yıl için yüzde 27 artı 3 bin, ikinci yıl için ise yüzde 26 orarunda zam aldıklannı bildirerek, "Ancak bu oranlar baz olarak alınmamalıdır. Bizler bu zamian birtakım yan zamlarla destekledik. Böylece birinci yıl için aldığımız zamlar yüzde 43 oranında, ikinci yıl için ise yüzde 93 oranında oluyor" diye konuştu. SÖZLEŞME İMZALANDI Bağımsız Otomobillş Sendikası, General Electric Fabrikasında çalışan 350 işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmelerini anlaşmayla sonuçlandırdı. Üç aydır sürdürülen toplusözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanmasından sonra grev karan aşamasında bağıtlanan sözleşme ile saat ücretlerinde birinci yıl 200 lira (yüzde 42,5), ikinci yü da 200 lira (yüzde 30) artış sağlandı. Bayram, izin parası ve yakacak yardırru toplamı yılda 200 bin liraya çıkartılırken diğer sosyal yardımlar da yüzde 100'lere ulaşan oranlarda arttınldı. 243 işçi işvereni mahkemeye verdi tZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Söke'de kurulu Yübetaş prefabrik konut fabrikasından çıkartılan 243 işçi, "haklannı gaspetügi" gerekçesiyle işvereni mahkemeye verdi. Kristal Çitsellş Sendikası Ege bölge temsilcisi Tuncer Aydın, işverenin "ihbar tazminatlan" ile "kıdem tazminatının besaplanmasında bazı sosyal haklan" vermek istemediğini ve işçilere zorla "ibraname" imzalatmaya çalıştığını öne sürdü. Söke ilçesine 5 kilometre uzakhkta kurulan ve 5 yıl önce üretime başlayan Yübetaş prefabrik konut fabrikası, sipariş alamaması ve finansman sıkıntılan nedeniyle 5 ay önce üretimini durdurmuş ve 243 işçisini işten çıkannıştı. Işveren işçilerin kıdem tazminatlanm ödeyeceği sözünü vermiş ve bir bölümünü de ödemişti. Ancak Kristal Çitsellş Sendikası, işverenin ihbar tazminatı vermediğini ve hesaplamalarda kendi lehine oynamalar yaptığını belirterek iş mahkemesine başvurmuştu. İşverenin ödemeyi vaat ettiği kıdem tazminatlannın ikinci ve son bölümünü almak için banka şubesine giden işçiler, burada kendilerine hiçbir haklannın kalmadığına ilişkin "ibraname" imzalattınlmak istendiğini gördüler. Bu durum üzerine Kristal Çitsellş Sendikası yeniden devreye girdi ve işçilerin "ibranameleri" imzalamamalannı isteyerek yeniden mahkemeye başvurdu. İki sanığa toplam40yd İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) NaziUi'de ÜGD sempatizanı iki kişiyi öldürdükleri gerekçesiyle Ege Ordu Komutanlığı (1) numarah Askeri Mahkemesi'nde yargılanan sol görüşlü 4 sanıktan 2'si toplam 40 yıl ağır hapis cezasına çarptınlırken, iki sanık hakkındaki dava ise reddedildi. Dün karara bağlanan davada mahkeme heyeti, ilçede sol görüşlü olarak tanınan sanıklar Erdem Erçıktı ve Necip Tunçbilek'in 28 Ağustos 1980 tarihinde Ülkücü Gençlik Demeği sempatizanı olan Isa Oduncu ile Özcan Çavuşoglu'nu bindirdikleri özel otomobille ilçe dışına çıkararak öldürdüklerini açıkladı. Mahkeme heyeti her iki sanığın da eylemlerine uyan TCK'nın 448. maddesi gereğince 20'şer yıl ağır hapis ve yaşamboyu kamu hizmetlerinden yasaklanmalannı kararlaştırdı. Öykucü Demir Özlü de, Bakanlar Kurulu'nun bir karan ile yurttaşlığını yitirdi. 12 Eylül 1980'den bu yana, böyle vatandaşlığı yitirenlerin sayısı sekseni aştı. Uygulamalar, dönemin sıcafdığına göre değişti. 1? Eyiül'ün başlarıydı. Bir gun, İçişleri Bakanlıgı'na Genelkurmay'dan b. yazı geldi. Bunda 700 kişinin vatandaşlıktan çıkarılması isteniyordu. İçişleri Bakanı o zaman, Selahattin Çetiner"d\, Nüfus İşleri Genel Müdürü de Nihat Üçyıldız. Nihat Ücyıldız bakana gitti, Efendim bu uygulanamaz! dedi. Neden? Genelkurmay'dan gelen yazı bir "emir" değil midir? Bendun, emirdir ama, emirie bir kişi yurttaşlığı yitiremez. Bu hakstzlıktıh Bunun üzerine Selahattin Çetiner, Genelkunmay'ın bu isteklerine dtrendi Yarkurullar olusturuldu. Oraya, Nihat ÜçyıkJız gitti. Yurttaşlıktan uzaklaştırma sorunu bir yargı güvencesine bağlanmalıydı. Şeref Gözübüyuk de yarkuruldaydı. O da, Nihat Üçyıldız'ın görüşlerini desteldedi. Yurttaşlığı yitirme olayı, idare yerine yargıya bağlrydı. Yasada bu yönde değışikJıkler yapıldı. Mahkeme bir kişiydi. İfade almak için çağıracak, üç ay içinde gelmezse yurttaşlığı yıtirmesi soz konusu olacaktı. Aksi halde bir polis memurunun iki satırlık notu ile yurttaşlığın gitmesi, uygulaması usa gelecekti ki, bunun da iler tutar yeri olamazdı. Uygulamada birdolu yanlışlıklar, haksızlıklar yine yapılmadı değil. örneğin, "yurda dön" çağrısı yapılanlardan, "Döneceğim, ancak burada Mmemiş işlerim var, onlar bitsin gelirim. hliye geimeyeyim?" diyen kimileri hemen yurttaşlığı yitirmediter. Onların dosyaları beklemeye alındı. Buna karşılık, çağrılara yanıt vermemiş olanlar belirli bir süre gectikten sonra, "vatandaşlığı yitirme"y\e karşı karşıya kaldılar. Yurttaslığı yitirmek nasıl da kolaymış. Belli ki, bunda da "çift ölçü" kullanılmakta. Örneğin, yurttaşlığı yitiren sol eğilimli kişilerin sayısı, sağ eğilimlilerden an az on kat çok. Bu niye böyle oluyor acaba? Almanya'da camiler bile bölünmüş. Değişik tarikattaki biri, ötekinin camisine gidemiyor. Almıyorlar daha doğrusu. Faşolar cirrt atıyorlar. Awrupa'da milyonu aşkın işçi var, hiçbırı yurttaşlığı yıtirmiyor da, adı soziuktere, ansiklopedilere geçmiş bir düşun adamı, öykücü, yurttaşlığından oluyor. Neden? Demir Özlü'nün, Almanya'da yayımlanan "Demokrat" gazetesinde yazdığı, askeri yonetimleri eleştiren bir iki yazısı Türkiye'de askerteri kızdınr. Türkıye'de bugün askeri yonetimleri eleştirmeyen mi vardır? Demir özlü'nün savunmanı Turgut Kazan, basına yaptığı açıklamada özetle şöyle dedi: "Hemen belirtelim ki, Demir özlü He ilgili karar yasaya ve hukukun temel kurallanna aykındır" Turgut Kazan'ın açıklamasına göre, Demir özlü tçm once yurda dörf çağrısı yapılmış, 10 Eylül 1985 günü yapılan bu "çağn" gerekçe olarak, İstanbul Sıkıyönetim Savcılığı'nın 83/1110 sayılı dosyasını gostermektedir Bu dosyaya göre, Demir özlü, yurtdışında yayımladığı bazı yazlardan suçlanmaktadır. Bu yazılarda Türk Ceza Yasası'nın 140. maddesinin çiğnendiği ileri sürülmektedir. Ancak, İstanbul'da sıkıyönetim kalktığı için dosya, Diyarbakır Sıkıyönetim Kbmutanlığı'na yollanır. Orası kendisini yetkisiz sayar soruşturma yapmaz. Ama dosyayı da, 14 Ekim 1986 gününe dek elinde tutar. Kasım 1986 başında dosya, yetkili İstanbul Savcıhğı'na ulaşır. Turgut Kazan, Demir Özlü adına 3 Kasım 1986 günü istanbul Savcılığı'na başvurup, soruşturma konusu suçun bir basın suçu olduğunu, Basın Yasası'nın 35. maddesine göre, basın yoluyla işlenmiş suçlardan dolayı süresinde açılmayan davaların, zamanasımı nedeniyle dinler>emeyeceğini anlatır. Gerçekten, istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bir karan da Turgut Kazan'ı doğrulamaktaydı. Turgut Kazan'ın, Demir Özlü gibi savunmanı olduğu Yağmur Atsız'm yurtdışında yayımlanmış bir yazısı için süresinde açılmayan davanın "dhlenemeyeceğini" belirterek, "düşme" karan verir mahkeme. Turgut Kazan, bu kararın örneğini de sunar savcılığa, "kovuşturmaya yer olmadığı" kararının verilmesi gerektiğini belirtir. Turgut Kazan ın hukuksal daha bir dolu gerekçesi vardır. Turgut Kazan, basına yaptığı açıklamada daha sonra şöyle der: "...Yurttaşlanngörevi yurda bağlı olmaktır. Kimse iktidara bağlı olmaya zorlanamaz. İktidara bağlı değitdir diye, insanların yurttaşlık hakkıyla oynanamaz. Müvekkilime yüklenen suç kesınlikle Türkiye Cumhuriyeb'nin içvedış güvenliği aleyhine bir suç sayılamaz. Bu bakımdan hakkında verilen karar yasal bir karar olamaz. Nitekkn, gazeteci müvekkilimiz Yağmur Atsız'la ilgili bir ömek 140. maddedeki suçun güvenlik aleyhine suçlardan sayılamayacağmı göstermeye yetiyor. yağmur Atsız için bu madde nedeniyle açılmış bir davada 'yakalama' karan vardı. Ama yetkililer gördüler ki, Alman Cumhurbaşkanı ile birlikte yağmur Atsız gazeteci olarak Türkiye'ye geliyordu. Bir skandal yasamamak için önenlerde bulunuldu. yağmur Atsız listeden çıkanlsa ne oiurdu? Almanya'da başka gazeteci mi yoktu? Doğaldır ki, VVBizsaecker olaya böyle bakmadı. Listeden bir gazeteci çıkarılacak olursa, kendisinin ziyareti iptal edeceğ/ni duyurdu. Ve sonuçta, mahkemenin yakalama karanna rağmen bu karar bilindiği halde, Yağmur Atsız Türkiye'ye gelip gitti. Anlattığım durumu, başta Başbakan özal, Dışişleri Bakanı Halefoğlu biliyordu... Buömek Yağmur Atsız bakımmdan 140. maddedeki suçun güvenlik aleyhine bir suç sayılmadığını gösteriyor. Aksi halde, aranan ve hakkında yakalama karan buiunan Yağmur Atsız'm Türkiye'ye girip çıkışına seyird kalmak çok büyük sorumlutuklar doğururdu. Ama böyle bir sonuç doğmadı. Demek ki, 140. maddedeki suç güvenlik aleyhine suçlardan sayılmadı. Müvekkilimin durumu da aynıdır. Ona yüklenen suçun güvenlikle ilgisi yoktur. Kaldı ki, insanlar savunma yapmadıklan için yurttaşlıklannı yitiriyoriar. Oysa savunma sanığın hakkıdır. Böyle bir hakkı kuüanmamış olmak, onun cezalandınlmastna ve yurttaşlık hakkını yiOrmesine yol açmaz..." Demir özlü olayı ile, yurttaşlığı yitirenlerin serüvenlerinin arkası bırakılmamalı. Bakanlar Kurulu kararian yeni bastan gözden geçirilmelidir. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL TGS, Gtineş'te uyuşmazlığa iti Haber Merkezi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Güneş Gazetesi arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri de uyuşmazlıkla sonuçlandı. Tercüman, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinden sonra Güneş Gazetesi'nde de uyuşmazlığa giden TGS, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: "Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Güneş Gazetesi arasında sürdürülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış ve göriişmelerin 54. gününde uyuşmazlığa gidilmiştir. Türkiye Gazeteciler Sendikası daha önce de Milliyet, Tercüman ve Cumhuriyet gazetelerinde uyuşmazlığa gitmişti. Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan >apılan açıklamaya göre, MiDiyet ve Tercüman gazetelerindeki uyuşmazlıgı çözümlemek için Prof.Dr. Toker Dereli arabulucu secilmiş, ancak bugüne kadar taraflar bir araya gelmemişlerdir. Arabulucunun 15 günlük görevi 19 kasım günü sona erecektir." "Ek gösterge uygulanması için" SORU: Ben, 1959 yüında 1. derecenin 4. kademesinden emekliye aynldım. 1960 yümda bir kararname ile devlet hizmetine yeniden aUndım. Bu görevde de 78 yıl çalıstıktan sonra kendi istegimle emekliye aynldım. Eskiden almakta oiduğum emekli maaşıma calıştıgım süre karşüıgı zam yapıldı. Ancak ek gösterge nygnlamasından yanuianamadım. 1980 yüında bana ek gösterge oygnlanması için yaptıgnn basvDruya "Genel Idare Hizmetleri Sınıfında görevlendirilmiş olup, emekliye aynldığı tarihte 1. derecede görev unvanı uzman danışmandır. Halen böyle bir görev unvanı yoktur. Bu nedenle son görevinize ek gösterge verilmeden kaldırilmış olduğundan, size ek gösterge uygulanmasına yasal imkân olmadığı" cevabı verildi. Bütün hizmet sınıflaruun 1. derecesinden emekli aylığı alanlara ek gösterge veriUrken bana da verilmesi gerekmez mi? M.K,İSTANBUL YANni 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5ü. maddesi ile "Kaldınlmıs kadrolarda bulunrauş olanlardan iştirakçi bnlunanlar ile emekli olanlar veya ölmüş bulunanlar için uygubnacak ek göstergefer Devlet PersoneJ BaskanlıgTııuı görüşü almmak suretryie Maliye ve Gümrük Bakanbğı ile T£L Emekli Sandıü Gend Müdüriügü tarafmdan birlikte" beürlenmesi "Bakanlar Kurnlu'nca 29.11.1984 tarihinde kararlaştınlmıştır." 243 sayüı kararnamenin uygulanmasına ilişkin 91 Seri Noîlu "Devlet Memıırian Kanunu Genel TebtigTnde ek göstergelere ilişkin "Bu uygolanmadan, 31.12.1984 tarihinden önce emekli olanlarla, ölenlerin dul ve yetimleri varariandınlacaktır" denilmekte ve uygulamalara ilişkin geniş örnekler de verilmektedir. Genel Idare Hizmetleri Sınıfına dahü olup da "kadrolanna tahsisli ek gösterge belirienmemiş olanlardan" 1. derecenin kademelerinden aylık alanlara 1986 yılı için 600 ek gösterge uygulaması yapılmaktadır. Bu nedenle size en az 600 ek gösterge uygulanması gerektiği görüşündeyiz. BİLSAK'TA BUGÜN Sosyalizmin Giincel Meseleleri 2: 19.00 GENCAY GÜRSOY "SOSYALtZM ve ÖRGÜT SORUNU" CafeFoyer: 10.0017.00 Lokanta: BÜLENTSUMRU (gitar) BtLSAK SANAT PANAYIR1 BİLSAK, el sanatçılan ile bu ürünlerin alıcılannı her ayın birinci ve üçüncü pazar günleri, yüz yüze getiriyor. llgilenenlerin aşağıdaki telefonlara başvurmalan duyurulur. BİLSAK: 143 28 79 143 28 99 Soğancı Sok. 7 CİHANGİR Yeni DYP'li eski ANAFhlara dava açtı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) ANAP'tan istifa eden ve daha sonra DYP'ye katüan, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili ve Çankaya Belediye Meclisi üyesi Fanık Dinçer, Çankaya Belediye Başkanı Erdogan Yavuzlar ve ANAP Ankara tl Başkanı Rıfat Diker aleyhine 35 milyon liralık tazminat davası açtı. Dinçer, ANAP'lı Belediye Başkanı ve il başkanını, çalışmalarda yolsuzluk yapmakla ve bunlara önlem alrnamakla suçladı. Buna karşıhk, Rıfat Diker ve Erdoğan Yavuzlar da, hırsızlık ve yolsuzlukla suçlandıklan gerekçesiyle 35 milyonluk manevi tazminat davası actılar. Davaya önümüzdeki günlerde bakılacak. Fanık Dinçer, bir süre önce ANAP Genel Başkanı Turgut Ozal'a gönderdiği istifa mektubunda, Çankaya Belediyesi'ndeki yetersiz çalışmalan ve yolsuzIukları anlatmış ve Belediye Başkanı Yavuzlar'ı yolsuzluklarla ANAP Ankara İl Başkanı Rıfat Diker'i de bu yolsuzluklara göz yıımmakla suçlamıştı. Dinçer, birkaç gün sonra da DYP'ye geçmişti. Cıllov SANATEVİ Sergi salonumuz İLAN PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Teşekkülümüz ihtiyacı için muhtelif kapasitede 1370 adet BCF gazlı, yangın sondürme cihaa kapalı yazıü teklif almak suretiyle satın almacaktır. 2 Bu alıma ait şanname Ankara'da Genel Müdürlüğümüz Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndan, lstanbul ve Izmir'de PTT Bölge Başmüdürlüğümüz Malzeme Müdürlüklerinden 3.000.TL. mukabiünde terain edilebilir. 3 Ihaleye iştirak edecek fırmaların 28/11/1986 günü saat 17.30'a kadar idari şartnamenin 6. maddesinde kayıtlı belgelerle Genel Müdürlüğümüz Teknik Işler Dairesi Başkanhğına müracaatları ile uygun görüldüğü takdirde ihaleye iştirak edebilmeleri için verilecek yeterlik belgesini 3/12/1986 günü saat 17.30'a kadar Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndan almaları gereklidir. 4 Teklifler en geç 4/12/1986 günü saat 10.00'a kadar Genel Müdürlüğümüz Malzeme Dairesi Başkanlığı'na verilmiş olacaktır. Basın: 32057 Sanat Etkinlikleri + Çocuklarla resim ve çamur, * Yetişkinlerle resim, * Vitray, * Dantelle, anglaise ve a/ susleme. *Batik, * Tekstil tasanm ve kumaş desenleme, * Sanatsal dokuma; aynca resimleriniz için restoration faaliyete başlamıştır. r ? Ui ti az <' J' Esat ıs« Cac Cıican Aoı no 89 Kar 2 Kamım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle