25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: C«mnurt>ct Matbaacüık ve Cazetccüilc Türk Anonun Şirkcti adına Nadir Nıdi, • Genel Yayın MudUrü Hftsaa Cemal, MOessese MüdUrO: Eminc Uşakbgil, Yazı lşlen MudürU. Okay Gönrmi», # Haber Merkezj MOdürü: Yalcıa Baycr, Sayfa DOzenı Yöncuncnı Ali Atmr, # Temsilcıler ANKARA: Yalçıa Dogın, İZMİR: Hikmet Çcttakaya, ADANA: Cdal Başiuftç. tstanbul Haberlen: Reha ö z , Dı$ Haberler: Eıjnn Baka, Ekonomi: O m u t KültUr Cdal Üster, Magazin: MebroM Y»şia, Spor Danışmanı: Abdulkadlr Yacdaua, Duzehme: Rtflk Dorb»?. BılımEfctım Şahia Alpay, IşSendıka: Şakna Kdrad, HabCTAraştırma: Ufuk Goldtmjr, # Koordınatör Akmet Koratau, # Mab lşler: Enri Erkut, ldarcı Hucyia G ı m , Işleıme: Öadcr Çclik, Bilgitşkm: Natt l u L Basan ve Yaytm: CaBhariyel Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocagı Cad. 39/41 Cagaloglu, 34334 lst., PK 246lsUnbul, Tti 512 05 05 (20 hat), Teta. 22246 • Bürolar Aakan: Ziya Gökalp Bulvan lnküap Sokak, No: 19/4, Ttl 33 11 4147, Tetee 42344 • tonir H. Ziya Bulvan, 1352. Sok. 2/3, TH: 25 47 0913 12 30, Telea: 52359 • Adauc Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel: 1455019731, TWex. 62155. TAKVİM 18 KASIM 1986 İmsak: 5.19 Güneş: 6.47 öğle: 11.54 Ikindi: 14.27 Akşam: 16.51 Yatsı: 18.14 Vkamin doğru Aptallar daha başarılı kuUanıhnıyor Çokuluslu firmalar, vitamin aleyhtan bir kampanya başlatmaya hazırlanıyor. Bilim adamlannca da desteklenen kampanyada vitamin alışkanlığının dengesiz beslenmeye yol açtığı vurgulanıyor. Maguiv ServM Vitamin hnpianTiı yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmeyi başaran çokuluslu ilaç finnalan, bu sefer de ürünkrinin yanhş kuBanıldığı kküasıyla vitamin aleyhtan bir kampanya başlatmaya hazırlanıyorlar.Kampanyanın başını piyasada 13 degişik vitamini bulunan Fransız Roche fîrması çckiyor. Birkaç yü öncesine kadar ilaç finnalan ve doktorlann difinda kimsenin farkında olmadığı vitamin haplanmn, ne kadar elzem olduklan yetkili Itişilerce sık sxk vurgulanmaya h j i H| H ş g l l herkesi bir panik almıştı. Doktorlar yiyeceklerin yanı sıra vitamin desteğinin sart olduğundan söz ediyor, vitaminlerin cinsel sorunlardan, kansere, zihinsel yorgunluklardan, fonn düşüklüklerine kadar önemli sorunlara deva olduğu söylentileri bOyük yankılar uyandınyordu. Sonuçta vitamin haplan çoğu ülkede reçeteye gerek duymadan satılmaya, herkes sağda solda ismini duyduğu vitaminkrle kendi kendini tedavi etmeye başladı. Kansere karşı koruyucu olarak önerilen A vitamininin sirozu azdırdığj, protcinlcrin metaboliymaMTiı düzenleyen B 6 vitaminirü fazla miktarda kullanan bir Iskoçyalının oldflğü, hflcre metabolizması için gerekİi maddelerin okside olmanmını taglayan, dolayisiyla ynşlanmayı gçciktirdigi söylenen E vitaminini uzun sure kullandıktan sonra bırakanlarda "»many karşı direnebüme yeteneğinin zayıfladığı söylcntüeri bile vitamin «*lgmmı önlemeyi başaramadı. Vitaminli yaşamı destekleyen firmalar görüş değiştirdi: Alman Profesör Siegfried Streufert'in araştırmasv TürkSovyet Karma Ekonomik Komisyonu ANKARA, (a.a.) Hükümetlerarası TürkSovyet Eko nomik Işbirliği Karma Komis yonu'nun 9. Dönem toplantısı, 1925 kasım tarihleri arasında Moskova'da yapılacak. Toplantılarda Türk heyetine Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Sovyet heyetine de Dış Ticaret Bakanı Boris Aristov başkanlık edecek. Maliye ve Cümruk Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ve beraberindeki heyet, yarın Moskova'ya gidecek. VtTAMÎNLER VE YARARLARI Ml WmWBt • • M V ı Untutkkrt A D.^.D, E C B, Bj B, B,, PP Asid H Görüş ISNfMi tekeletin geltşimi YamtaHdv Yaşbltja karşı UMflbM Kan dolaşımı Organizmanın PaMn korunması Şekerterin Motat metabolizmasında THMrta Geişmede Proteinterin a metabofeması KtMte ııyvMİıı Alyuvartann oluşumu KakMknhr Enerjinin oluşumu Ktmtataı.taaMy• Hucrelerin uretimi Hucresel tepkiter Cnb,M* Flrmalann baslatüğı kampanya doktorlar ve bilim adamlannın geniş kesimince de destekieniyor. îki kez Nobel ödalünü alan Amerikab kimyaa Linas Panliag doktorlann insanlara vitamin "pompaladıtndu" yakınarak özellikle C vitamininin hcr türlü rahatsızhğa iyi geldiji yolundaki görüşun kabul edilemeyecegini belirtiyor. Fransa'da yayımlanan Le Noorel Obseryateur dergisi, bütün bu kanşıklıSı insanlann değişen gıda alışkanlıklanna, gadalardaki vitamin miktarmın giderek azalmasına ve dengesiz beslenmeye ba^ryor. Dergi gflnlOk 0.0001 miligramlık D vitamini, 80 miligramlık C vitamini, 12 miligramlık Bl vitamini, 10 miligramlık asit pantotenik ve K vitamini ihtiyacımn çeşitli gadalarla karşılanmasını öneriyor. Magazin Servisi Insan zekâsı uzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Profesör Siegfried Streufert, "Birçok insanı rahatlatacak bir şey buldum. Gelecek aptallann olacak." diyor. Çalışmalarını ABD'de sürdüren Alman profesör bir dizi laboratuvar çalışmasından sonra kendisini de şaşırtan bir sonuca vardığını "aptallann zeki insanlara oranla daha başanlı ve saglıldı olduklannı" saptadığını belirtiyor. Profesör Streufert araştırmalanna Princeton Üniversitesi'nden bir grup öğrenciye borsa oyunlan oynatarak başlamıştı. Deneme öncesinde zekâ düzeyleri ölçülen öğrenciler, zeki ve aptal olmak üzere iki gruba ayrümışlardı. Hepsinin eline yuzer dolar verilmiş ve bununla dönem sonuna kadar hayali bir borsada spekülasyon yapmalan istenmişti. Sonuçta bütün para aptallarda toplanmış, zekilerse iflas etmişti. Peki bu neyin göstergesiydi? Aptallann zekilere oranla ise daha yatkın olduklannın mı? Prof. Streufert, "Yöneticüerle Ugili araşünnay ı yapana kadar bu sonuca pek itimat etmemiştün" diyor. Laboratuvar çalışmalan zeki yöneticüerde kalp çarpıntısı, nabız düzensizlikleri, koroner damar rahatsızlıklanna daha sık rastlandığını ortaya koymuştu. Profesör konunun üzerine sistematik bir biçimde giderek, aynı yaşta ve aynı duzeyde kişilerden kalp krizi geçirenlerle geçirmeyeriler hakkındaki verileri toplamıştı. Streufert, "Bu iki gnıbu laboratuvara ahp zekâlannı ölçtflk. Sonuç şaşırtıcıydı. Aptallar zekilere oranla daha sağlıklıydı. Daha sonra bunun sadece kalp için degil, mide ve barsak rahatsızhklan için de geçerli olduğunu saptadım" diyor. Orduda zekâ düzeyi Prof. Streufert Stern dergisinde yer alan yazıda üçüncü araştırması hakkında fazla konuşmak istemediğini belirtiyor. birinci sınıf kafalarla doldurmaya yetecek kadar zeki insanlar vardı. Streufert bunun nedenini zekilerin çogunun kariyerlerinin en alt basamaklarında orduyu terketmelerine bağlıyor. Zekilerin hemen hepsi en çok üstteğmen rütbesine kadar sabredebiliyor, geri kalan küçük bir azınlık ise bundan sonra da orduda kalmaya devam ederek oldukça başanlı oluyorlardı. Ama bu bir Aptallann düşünce çizgileri az, ama belirgin ve güçlü oluyor. Bir sonuca varıldığını gösteren düğümler ise düşünce çizgilerinin hemen yakınında yer alıyor. Bu, aptallann Prof. Siegfried Streufert düşünmeyle fazla zaman kaybetmediklerini ve zamamnda bir karar alabildiklerini gösteriyor. Zekilerinse düşünce çizgileri karmakanşık oluyor ve sonuç düğümleri başlangıç noktasından çok uzakta yer alıyor. Araştırma talebi yüksek rütbeliler arasında birçok aptal bulunduğuna inanan Amerikan ordusundan gelmişti. Laboratuvannda acemi erlerden yüksek rütbeli subaylara kadar birçok askeri inceleyen Streufert, "Zekâ diizeyinin ordunun üst kademelerinde, alt kademelere oranla çok dana düşuk olduğu" sonucuna varmışU. Acemiler arasında ordunun bütün komutanlıklannı istisnaydı. Profesör bunun "çok gizH" olduğunu yoksa "kamuoyunda aptallığın ordunun özel bir sorunu olduğu önyargısının yaygınlaşacagını" söylüyor. Ordunun kendi aptalhğı hakkında araştırma yaptırma gereği duymasının bile bir zekâ işareti sayılacağını, buna karşıhk diğer bazı mesleklerin kendilerine karşı daha ilgisiz ve dolayisiyla daha aptal olduklannı savunuyor. Streufert, "Sokaktaki adam üniversiledeki aptallık oranının farkında değil" diyor. Bunun, üniversitelerin en çok duşünulen yerlerden biri olduğu inancından kaynaklandığını, ancak düşünme alanında da aptallann zekilere oranla daha avantajlı olduklannı söylüyor. Gerçekten de düşünme süreçlerini gösteren graFıkler aptallar ve zekiler arasında belirgin bir farkhlığı ortaya koyuyor. Aptallann düşünce çizgileri az, ama beiirgin ve güçlü oluyor. Bir sonuca varıldığını gösteren düğümler ise düşünce çizgilerinin hemen yakınında yer alıyor. Bu aptallann düşünmeyle fazla zaman kaybetmediklerini ve zamamnda bir karar alabildiklerini gösteriyor. Zekilerinse düşünce çizgileri karmakarışık oluyor ve sonuç düğümleri başlangıç noktasından çok uzakta yer alıyor. Çoğu zaman bir karara bile varamadıkları görülüyor. Prof. Streufert, "Einstein'in kafasmın içindekileri vann siz düşünün. Ama sıradan bir üniversite profesörü Einstein'den çok ustündür. Yaşamı boyunca tek bir konuyu, ama çoğunlukla dogru yeri eşeler dunır. Aptal olduğu için daha eski birinin kendisinden once kazdıgı yerde çalışır" diyor. Aptallann neden zekilere oranla daha başanlı olduklannı öğrenebilmek için Prof. Streufert araştırma sonuçlannı bir kez daha analize tabi tutmuş. lşe, Princeton Üniversitesi'nde yaptığı denemeyle başlamış. Borsa oyunlannı öğrencüerin bu konuda fazla deneyleri olmadığı için basit prensipler üzerine kurması, beklenmedik bir biçimde aptal öğrencilerin işine yaramıştı. Neden açıktı, basit bir mantıkla düşünen aptallar oyunu bütün basitliğiyle kavrayabilmiş, buna karşıhk zekiler var olmayan bir takım sorunlarla zaman kaybetmişlerdi. Geiecegi düşünmekten önlerini göremeyen zekiler zamanında karar alamamış ve sonuçta da iflas etmişlerdi. Z e k i l e r d a h a sık hastalaruyor Zeki yöneticilerin aptallara oranla daha çabuk mide ve kalp rahatsızlıklanna yakalanmalan da benzer nedenlerden kaynaklaruyordu. Zeki yöneticiler her şeyi önceden düşunüp, planlar yapma ve var olmayan sorunlarla uğraşma e|ilimindeydiler. Bu yüzden sürekli bir sinir gerilimi içinde yaşıyor ve sonuçta da aptallara oranla daha sık hastalanıyorlardı. Araştırma sonuçlannın tümü de gelip aynı yere dayanıyordu. Zekiler zekâlanna yanüş zamanda, yanlış yerde ve yanüş yoğunlukta kullandıklan için aptallar karşısında kaybediyorlardı. Aptallar özellikle basit durumlarda daha da başanlı oluyorlardı. Profesör "Gejecegin aptallann olacagını mı söylemiştim? Geri alıyonım. Gelecek aptallardan da bir şeyier ögrenebOecek kadar zeki insanlann olacakür" diyor. TÜBİT4K, bügi bankası kıırdu ANKARA, (UBA) Turkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBÎTAK) tarafından bilgi bankası kuruldu. Bilgi bankası sistemiyle herhangi bir konuda danışmanlık hizmeti olarak bir sorununu çözmek isteyen kuruiuşlara danışmanlık hizmeti yapılacak. Bilgi bankası herhangi bir konuda danışmanlık hizmeti alarak bir sorununu çözmek isteyen bir kuruluşa bu hizmeti nerelerden veya kimlerden alabileceğini gösterecek. Okul defterlerine standart ANKARA, (a.a.) Okul defterlerinde standart uygulaması 14 Ağustos 1987'ye kadar ertelendi. Sanayi ve Ticaret Bakanltğı 'nın diinkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğinde, erteleme karannın "son bir defa" alındığı kaydedildi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, daha önce okul defteri standardının 14 Şubat 1987 tarihinden itibaren zorunlu uygulamaya girmesin; öngörmüstü. Tarihe ışıh tutan mağaralar Selçuk çevresindeki mağaralarda ortaya çıkanlan yazıtlardan, mağaralann ünlü antik kent Efes'in tapınak, saray ve yollan için gerekli mermerin çıkanldığı yerler olduğu anlaşıldı. ASUMAN AVAR İZMİRSelçuk çevresinde bulunan mağaralarda yapılan araştırmalar sonucunda bu mağaralann antik dönemde de kullanılmış olduğu ortaya çıkanldı. Sütini, Kuşini ve Kurudağ mağaralanndaki yazıtlar ve çeşitli buluntular, mağaralann kutsal yer, gizlenme yeri ve ünlü antik kent Efes'in tapınaklan, saraylan ve yollan için gerekli mermerin çıkanldığı yerler olduklannı gösterdi. Efes antik kentinin kuzeydoğu tarafında, 10 kilometre uzaklıktaki Kurtkaya Dağı'nın batı yamacında bulunan mağara şeklindeki menner ocağı, çevre köylüleri tarafından "Kuşini" diye adlandırıhyor. Mağarada ilk araştuinalan yapan Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Erol Atalay, Kuşini mermer ocağının iç kısmının oldukça heybetli bir göninüşe sahip olduğunu belirterek, "dört köşeli iki adet harikulade biıyük destek, döz bir şekilde işlenmiş olan mağara tavanının aşagıya uçmaması için, çalışma anında kendinden oyularak içeride bırakılmışü r " diyor. lnce ve iri tanecikli, ince mavi damarlı beyaz mermenner ocağı bulunmuş. Doç. Atalay, Romalılar zamamnda, Efes kentinin en yüksek düzeye eriştiği l.S. 11. yüzyılda Kuşini mermer ocağuıdan, 35 kilometrelik dağ yamacından tonlarca mermerin kaydırüdığını söylüyor. Kuşini'nden Efeslilerin mermerleri nasıl ve nereden Efes kentine taşıdıklan arastınhrkcn, bulunan diğer bir mağara Kurudağ Damlataş mağarası. Kurudağ Damlataş mağarası, elde edikn buluntulardan anlaşüdığına göre, Yunan ve Romalılar zamamnda t . ö . 400 yıllanndan İ.S. 400 yıllanna kadar "költ yeri" olarak kullamhnış. Atalay, Efes'e 3 kilometre uzaknkta bulunan Kurudağ mağarasında "Meryemana'ya bugün dikilen mumlar gibi" kutsal bir anlam taşıyan çok çeşitli kandiller bulundugunu belirtti. KUTSAL MAĞARA Selçuk halkırun verdiği bilgilerle, Şirince köyü yakınlannda bulunan Sütini mağarası da Bizans döneminde kutsal olan bir mağara. llginç olan, mağaranın kutsallığının bugün de sürmesi. Çevre köylerde, sütü otmayan anneler, mağaraya gelerek, damlataşlardan bir damla suyu hem gögüslerine hem de çocuklannm ağzma süniyorlar. Atalay, Sütini mağarasında yaptıklan araştırmalarda, Bizans dönemi yani l.S. 12. yüzyülara ait freskler bulunduğunu, aynca mağaranın girişinde iki kutsal kişinin "soyulmuş" olan mezarlanmn ortaya çıkanldığuu söylüyor. Nana Muskuri eleştirileri yanıtladı: Esinlendiğim besteei Carl Orffnazi değil "Almanlarla bir banş imzaladım. Hepsi nazi değil. Orff orta çağın folklor muziğinden esinlenmiş ve besteler yapmış bir sanatçu Tam tersine yaptığı müzik insancıl" diyor Nana Muskuri. Yunan asıllı şarkıcı 25 yaşında olup, rock stilinde şarkılar söyleyebilmeyi istiyor. Magazin Servisi Yunan asıllı ünlü şarkıcı Nana Muskuri, 25 yıldor sahnede. Son olarak Paris'te Olympia konser salonunda aralık ayı sonuna kadar sürecek bir dizi konser veriyor. Son plağı " T u m'oublies" (Beni unuttun), bazı eleştirilere yol açtı. Plakta yer alan parçalardan biri klasik müzik bestecisi Carl Orfrun "Carmina Burana" adlı başyapıtmdan esinlenerek yapılmış. Bilindiği gibi Carl Orff, özellikle Hitler dönemi Aünanya'smda " e n revacta olan" bestecilerin başında geliyordu. " N a n a Mnsknri'yi örnek alıyonım" diyen Sezen Aksu'da Interhol çadınnda verdiği konserde aynı bestecinin aynı eserinin bir bölümünü " p o p y o r u m n " ile seslendirmişti. Mnskori'nin son konseri ile Ugili olarak Fransız Liberation gazetesinde bir söyleşi yayımlandı: Son plagınu ile Ugili görüşleriniz? MUSKURİ "Ave Verum" ölen masum insanlann sıkıntılannı anlatan Carl Orffun, "Carmina Burana" adlı eserinden esinlenmiş bir yapıt. Bu miuisyenin politik alanda Detleşmiş göriisleri var. 3. Reicb'ın müzisyeni ve Hitler'in favorileri arasında yer almış biri. Ben şahsen Carl Orff'tan nefret edryorum. MUSKURİ Almanlarla bir banş imzaladım. Hepsi Nazi değil. Orff, Ortaçağuı folklor müziğinden esinlenmiş ve besteler yapmış bir sanatçı. Tam tersine yaptığı müzik insancıl. Kendi şarkılannızda klasik müzikten yararlanıyor musunuz? MUSKURİ Yunanistan'da 8 yü klasik şan eğitimi gördüm. Ama Elvis Presley'in meşhur olduğu dönemlerde çağın müziğini yaptım. Daha sonra caz ve folklor. Hatta şimdi düşünüyorum da 25 yaşında olup rock stilinde şarkılar söylesem diye. Yunanlı nusınız? MUSKURİ Yunanistan'da doğdum. Sonra bir şans eseri 60'h yülarda Fransa'ya gittim. Şansım varnnş Yunanistan'da askeri darbe oldu. Kendimi bu darbe dışında kalan sanatçılar içinde saymakla büyük mutluluk duyuyorum. Ülkeme 1974 yüında askerler devrildikten sonra gittim ve bir konser verdim. Bütün arkadaşlanm oradaydı, Melina Merkuri, Papandreu... Çok plak yapünız? MUSKURİ 25 yıldır şarkı söylüyorum. önceleri Manos Hadjidakis ve Mikis Teodorakis ile çahşmalar yaptım. Daha sonra Joan Baez ve Bob Dylan gibi sanatçüarla tanıştım, halen de göruşürum. Leonard Cohen'in bazı bestelerini seslendirdim. Neil Diamond, Harry Belafonten, Johnny Mathis gibi sanatcılarla da çalışmalarım oldu. 72 yıllarında Beatles ile çalıştım. Son olarak Dire Straits'in unlu gitaristi Mark Knopler ile bir çalışmamız oldu, daha piyasaya çıkmadı. 1987'nin mayoları tstanbul Haber Servisi Hilton Oteli Altın Kubbe'de düzenlenen mayo defılesinde Zeki Triko'nun 1987yazı için hazırladtğı 600 modelyerli veyabancı mankenler tarafından sunuldu. Lycra bluejean, metalik görünümlü dore, saten, yüzeyleri altın tozu serpilmiş görünümdeki kumaşlann yanı sıra, geçen yaz sezonunun en flaş olayı olarak belirlenen floresan blue jean mayolarla gençliğin daha da seksileşeceği kaydedilen defılede, jeanlerin deniz ve kıyılarda da vazgeçilmez bir giysi olduğu vurgulandı. KUTSAL MAĞARA Şirince köyu yakmlarmdaki Sütini Mağanst Bizans döneminde kutsal olan mağaraktrdan birt. merlerin oldukça iyi kalitede olduğunu vurgulayan Doç. Atalay, mağaranın içerisinde ve çevresinde, menner ocağımn kullanıldığı çağlara ait pek çok sayıda çalışma tekniği gösteren izlere ve yanm bırakümış çaiışmalara rastlandığını söylüyor. Efes antik kentinde yıllarca kazı yapan Avusturyalı arkeolog Prof. H . Vetters ve jeolog Dr. W.Vetters tarafından Efes mermerleri üzerinde yapılan araştırmalarda yalnız Efes'teki yamaçsaray evlerinde 47 çeşit menner belirlenmiş ve Efes çevresinde 16 Meme hastalıklan sempozyumu: Jinekolog, hastanın elini değil memesini sıkmalıdır Başkentte suçluluk rekor düzeyde Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na bu yılın ilk 9 ayında gelen suç sayısı 32 bin 546'yı buldu. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte "suçluluk" rekor duzeye ula$tı. Ankara'da işlenen suçlann son yıllarda çok buyuk artışlar gösterdiği kaydedilirken, bu artışm özellikle hırsızlık olaylannda meydana geldiği bildirildi. Ankara'da hergün ortalama 20 hırsızlık olayı olduğunu belirten yetkililer, hızh gecekondulaşmanın "cinsel suçlar"da önemh artışa neden olduğunu kaydettiler. Ankara Cumhuriyet Savcıbgı tarafından hazırlanan "Ankara Adliyesi 1985 Yüı Fuliyei Raporu"nda Ankara Ağır, Asliye ve Sulh Ceza Mahkemeleri'ne geçen yü gelen dava dosyası sayısının 26 bin 523 olduğu kaydedildi. Ceza mahkemelerinin 1985 yılı içerisinde toplam 26 bin 891 dava dosyasını sonuçlandırdığına işaret edilen raporda, bu mahkemelere bir oncekı yıldan devreden 6 bin 398 dava dosyası nedeniyle, 1986 yılına bu mahkemelerin toplam 6 bin 30 dosya ile gırdıkleri ıfade edıldi. Buna göre, en çok dava dosyasının görüldüğu mahkeme Sulh Ceza Mahkemeleri olarak belirlendı. Ankara'daki 6 Ağır Ceza Mahkemesi'ne 1985 içerisinde gelen dosya sayısının bin 524, 1984'den devreden dosya sayısının bin 15, 1985'de sonuçlandınlan dosya sayısının bin 535 ve sonuçlandınlamayarak 1986 yılına devredilen dosya sayısının ise bin 3 olduğu kaydedildi. Bu rakamlar 9 Asliye Ceza Mahkemesi'nde ise şu şekilde saptandı: 1985'de gelen 7 bin 63, 1984'den devreden 4 bin 575, aynı yü sonuçlandınlan 7 bin 970, 1986'ya devrettirilen 3 bin 672. Ankara'daki 10 Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki görünüm ise şoyle: 1985'de gelen 17 bin 938, 1984'den devreden 704, 1985'te sonuçlandınlan 17 bin 393, 1986'ya devreden bin 355. Bu rakamlara, Asliye Hukuk, Sulh Hukuk, tş, lcra Tetkik Mercü Hakimliği, Asliye Ticaret Mahkemeleri'ne gelen dava dosyalan da eklendiğinde, Ankara Adliyesi'ne 1985 yılı içerisinde gelen toplam dosya sayısının 69 bin 276 olduğu bildirildi. Bu dava dosyalanndan 1984 yüından devreden 28 bin 845 dosya ile birlikte aynı yü içerisinde toplam 69 bin 838'inin sonuçlandınldıgı kaydedilirken, 1986'ya 28 bin 283 dava doyasırun devredildiği ifade edildi. Raporda, 1985 yılı içerisinde ceza mahkemelerine gelen dosyalann büyuk bölumünün hırsızlık, dolandıncıhk ve sahtecilik suçlarından oluştuğu, adam öldurme, ırza geçme ve ahkoyma, yaralama ve ölüme neden olma suçlannda artışlar olduğu belirtildi. Konuya ilişkin olarak Cumhuriyet'in somlannı yanıtlayan emniyet yetkilüeri, Ankara'da günde ortalama 20 kadar hırsızlık olayının meydana geldiğini, bu suçtan yakalananların önemli bir bölümünün çocuk olduğunu anlattılar. Ankara Cumhuriyet Savcıhğı'ndan edinilen bılgilere göre, bu yılın ilk 9 ayında savcılığa gelen suç sayısı, geçen yüın aynı süresine oranla önemli artış gösterdi. Buna göre, 18 eylül tarihi itibarıyla, Cumhuriyet Savcılığı'na bu yıl gelen suç sayısı 32 bin 546 olarak belirlendi. Bu sayı geçen yılm aynı süresinde 28 bin 530 olarak saptanmıştı. Halefoğhu Avrupa Konseyi Başkanı oluyor ANKARA, (ANKA) Türkiye AvTupa Konseyi ilişkilerinde bu hafta önenüi bir adım atıhyor. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, 19 ile 20 kasım tarihlerinde Strasbourg'ta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını üstlenecek. Başkanlığı İtalya Dışişleri Bakanı Guilio Andreolti'den devr alacak olan Halefoğlu1 nun bu görevi ustlenmesi Türk siyasi gözlemcilerince "Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nde durumunun tamamen normalleşmesi olacağı"nın gostergesi olarak değerlendiriliyor. Türkıye ile Avrupa Konseyi arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde ilk önemli adım, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nde yoğun tepkilere karşın, Türk parlamenterlerinin yetki belgelerinin onaylanması ile atdmıştı. tkinci önemli gelişme de 1982 yılında İnsan Hakları Komisyonu'nda şikâyette bulunan 5 ulkenin Ankara ile yapılan pazarlık sonucu 1985 yılında bir "dostane çözüm"e varmalan ile meydana gelmişti. Bu arada, geçen haziran ayında Avrupa Konseyi Meclisi'nin yaz dönemi toplantısının Ist;.nbul'da >"apılması ve bu toplantıya sosyalist grubun da katılması Türkiye ile Batı arasındaki siyasi ilişkilerin canlandırılmasında önemli bir kilometre taşını oluşturmuştu. lstanbul Haber Servisi Kadınlarda hipofiz bezınden salgılanan prolakun honmonunun, az ya da çok salgüanmasının hormon yapısını dolayisiyla da yumurtlama olayını bozduğu öne sürüldu. Aynca stresin kadınlarda giderek daha sık rastlanan meme hastahklanna yol açtığı kaydedUdi. Hılton Oteli'nde "SeUm meme hıstalıklannııı tedavisinde yeni gelişmder" konulu sempozyumda, "jiııekolojik açıdan seüm meme hıs(abklanııa bakış" konulu bir bildiri sunan Prof. Dr. Itargat Atasü, jinekologlann, memenin selim hastahklan konusunda fazla bilgi sahibi clması gerekıiğini öne sürerek, "Memenin bir başka ozelligi kadının dofdağu andan başlayarak çeşitli safhabr göstermesidB'. Jinekoio^ar bu evrderle yakındao Ugilidir. Oyle ki bir jinekolog kendisine gelen hastanın elini degil, memesiııi sıkmak durnmundadır" şeklinde konuştu. Sandoz İlaç Sanayü tarafından düzenlenen sempozyumda, prolaktin hormonunun az ya da çok salgılanması halinde kadın hormon yapısı ve yumurtlama olayının bozulduğunu söyleyen Prof. Atasü, bu gibi kadınlarda meme kistlerine fazla rastlandığıru kaj'detti. Adet kesilmesine yaklaşılan yularda, doğum yapmanuş veya geç yapmış kadınlarda prolaktin ile ilgili bazı anormallikler olabüeceğini belirten Prof. Atasü, hayvani yağla zengin beslenen, fazla çay, kahve, kola içen kadınlarda prolaktin honnonu ile Ugili anonnalh'klere rastlanabileceğim öne sürdü. Kadınlann en aktif çağında (3050 yaş arası) görulen ve rastlanma sıklığı yuzde 50 olan selim meme hastalıklannın, memede ağn, gerginlik ve ele geçen kitle şeklinde ortaya çıktığı kaydedüdi. Kör pilotun başansı UPLAND (a,a.) Gözleri görmeyen eski bir pilot, tek motorlu ve telshli bir uçağı, Upland (Kaliforniya) yakınlannda güvenli bir biçimde yere indirmeyi başardı. Polis tarafından yapılan açıklamaya göre, gözleri görmeyen 69 yaşındaki Charles Law adlı eski pilot, 80 yaşındaki Harry Stitlerin kullandığı uçakla yolculuk yapıyordu. Ancak, Stitler'in uçuş esnasında kalp krizi geçirerek ölmesi uzerine uçağm yönetimini üstlenmek zorunda kaldı. Lavı, uçağı en yakın havaalanına indirdi. Polis yetkilüeri, Lav/'ın kör olmadan önce aynı tip uçağı sık sık kullanmış olmasının bu başanda rol oynadığım kaydediyorlar. tstanbuVda aşı kampanyası İSTANBUL, (a.a.) tsta* bul'da hızlandınlmış ve genişletilmiş aşı kampanyası başlatıldı. Kampanya nedeniyle Okmeydanı Ana Çocuk Sağlığı Merkezi'nde düzenlenen törende konuşan lstanbul Vali Yardımcısı Senol Engin devletin, vatandaşın sağlığmı korumakla yükümlü otduğunu belirterek, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi gerektiğini söyledi. Vahit Halefoğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle