10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 Osman Köksal'ın sandığından çıkan mektuplar Dızıye iliskin bazı açıklama ve düzeltmelerU.Mumcu Madanoğlu 21 ekim toplantısına katıhnadı 1 Yazı dizisinin geçen pazar günkü bölümünde emekli Korgeneral Cemal Madmoğbt'nun 21 Ekim 1961 giinü îstanbul'da Harp Akademisi'nde yapılan toplantıya katıldığı yazılmıştır. 21 ekim protokolunda imzaları bulunan general ve amirallerin adlannı yeniden yazıyorum: Korgeneral Reflk lulga, Tümgeneral Fikret Esen, TümgeneralRafet Ulgenalp, Tümamiral Bahatttn özüOcer, TUğgeneral Rtruk GürUr, Tümamiral Celal Eyidoğlu, Tuğgeneral Yusuf Alpmansu, TUğgeneral Faruk Güventürk, TUğamiral Kemal Kayacaru, Göruldüğii gibi Cemal Madanoğlu toplantıda yoktur. Bir dizgi yanlışı nedeniyle ortaya çıkan bu yanlışîan dolayı Sayın Madanoğlu'ndan özür dilerim. 2 Osman Köksal'ın TUrizm Bankası'ndaki görevinden 12 Eylül 1980 tarihinden sunra TUrizm ve Tanıtma Bakanı Sayın tlhan Evüyaoğht tarafmdan gOrevinden almdığı bizlere bildilmişti. Sayın Evliyaoğlu, açıklamalannda haklıdır. Köksal, 1980 yılında AP azınlık hükümeti işbaşma geldikten sonra kendi isteği ile gOrevinden aynlmıştır. Köksal'ın görevden aynlma tarihi konusunda yapılan bu yanlıs nedeniyle de Sayın Evliyaoğlu'ndan özür dilerim. 3 Emekli albay ve tarih yazan Sayın Kemal Tüfekçioğtu ve Emekli albay Mustafa Perçin ile Burhanettin Uluç 'un ailesinin gönderdiği açıklamalar ileride tarihçilere ışık tutacaklar. Kendilerine teşekkür ediyomm. 4 Eski MBK üyesi Sayın Muzaffer Karan'm 27 Mayıs olayının MBK üyelerince birlikte yazılması önerisine gelince* 27 Mayıs Ihtilâli'ni gerçekleştiren MBK üyelerinin tümünün birden, değil anı yazmak, kahve içmek için bile bir araya gelmeleri güçtür. Karan'm bu dileğinde yer alan düşünceleri paylaşıyorum. Ancak, ne amaçla yazümıs olurlarsa olsunlar, bugibiyayımlann ilerde tarihçilere ışık tutacağını sanıyorum. Amlann, bu olaylarda adları geçen kişiler yaşarken yayımlanması elbette çok yararlıdır. Böylece amlardaki "subjektif" olma sakıncası aynı olaylan yaşayanların yanıtlan ile bir ölçüde önlenmiş olur. 5 Gazeteci olarak benim amacım, yakın tarih içinde bilinu meyen ya da karanlıkta kalmış olaylan aydınlatabilmektir. lnküap Mektuplan'' dizisi ile yakın tarih konusunda "kamuoyunu aydtnlatma" görevimi, "karmca karannca" ölçüsünde de olsa yerine getirebildiysem, bunu, bu anı ve mektuplan bana veren Köksal ailesine eşi Sayın Hikmet Köksal, çocuklan Serpil ve Kudret Köksal'a borçluyum. Kendilerine bu nedenle içten teşekkürlerimi sunuyorum. UĞUR MUMCU ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ 30 EKİM 1986 İsa Tanrıverdiler... Marmara Üniversitesi öğrencisi İsa Tannverdfnin, kendini asarak canma kıyması olayı, geçiştirilip unutulacak olaylardan değil. YÖK ile eğitim sistemininyeni baştan ele alınmasını, zorunlu kılan olaylardan biri. İsa Tannverdi'nin okuduğu faküttede, bir yönetici, daha ders yıh başında öğrencilere gözdağı mı verir? Hayatınızı karartırım mı der? Fakültedevizeler, biryıl boyuncaaçıklanmaz. Bu,yürürtukteki YÖK Yasası'na da aykındır. Oğrenci aldığı notu, durumunu bilmezse, nasıl çalışacaktır? Bu, öğrencileri köle sayan bir anlayıştır. Son "Ankara Notlan"nda, değerli eğitimci Ismayıl HaMo Ba/facıoğ/u'nun "Pedagojide İhtilal" Türkçesiyle, "Eğitimbilimde Devrim" adlı yapıtını andım. Baltacıoğlu'nun bu yapıtı 1964'te çıktığı zaman, Kadıköy Savcılığı Baltacıoğlu'nu çağırır, ıfadesini alır. Ne demek ıstemiştir Baltactoğlu, "Pedagojide İhtilal" sözüyle. Baltacıoğlu anlatır, savcı sonunda "kovuşturmaya yer olmadığı" kararını verir. Bu yapıtı, tüm eğitimciterin, yöneticilerin okuması gerekir. Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, adını yazarken ilk"/"yi "/" diye yazar ya, benim doğduğum yörelerde Ismayıl'ı, "fem^ir" diye söylerier. Inceltirler. Hem inceliyor, Arapca sözcük, Türkçe ses uyumuna da uymuş oluyor. Baltacıoğlu, halkın kullandığı sozcüklere önem verir. Kızlanndan birinin adı, örneğin "Fatmâ" değil, Fadime'dir. Fadime Baltacıoğlu, ressam. Bir kızının adı da Hatçe. O, arkeolog. Baltacıoğlu, üniversite rektörluğü, milletvekıliği, öğretmenlik, yazariık yaptı. Hiç de varlıklı biri değildi öldüğü zaman. Haldun Özen'e bir gün şöyle der: Benim Ankara'da bulunduğum yıllarda, arsa almak işten bile değildi. Pek çok malım, mülkün olabilırdi. Fakat, bir eğitimci olarak, ben bunu yapamazdım. Ayıp şeydi kanımca bunu yapmak... Milletvekili iken, girdiği bir kooperatif dairesinde oturur Baltacıoğlu, orada ölür belki de. Baltacıoğlu'nun yapıttan arasında Turkçe Kufan da var. Türk halkının Kur'an'ı anlayarak okumasını ıstediği için çevirir Arapçadan Türkçeye. Devrimci bir yap/a vardır; 1910'lu yıllarda, püskulsüz fes giyer. O zaman, fesin püskütünü çıkarmak kolay değildir. Ismayıl Baltacıoğlu, yapıtınm "stnav denilen bela" bölümünde, İsa Tannverdi'nin başına geleceklen söyler bir bakıma. Bunlan da en güzel o belirttiği için, ondan alıntı yapmaktan zevk duyuyorum. Sınavı şöyle anlatıyor Baltacıoğlu: "...Okullarda sınav odası. sınav satonu diye bir yer ayırırlar. Bu odada bir masa bulunur. Bu masanın uzerinde bir zil ile tersine çevrilmiş birnumara kâğıdı vardır. Masanın başında dersin öğretmeni ile mümeyyiz (ayırtman) oturmaktadır. Buraya giren öğrenci mahkemeye giren sanık gitMir. Sorguya çekileceğini bilir, sonunda ne olacağını bilmez. Onun için korkar. Sınav odasına giren, kim olursa olsun, o andaki ruh durumu asağı yukan budur. öğrenci bu soruculann karsısındaki sandelyeye Oturur. Gözlerini soruculann gözlehne diker. Ne spracaklar acaba, bildiğim yerden mi, bilmediğim yerden mi diye büyük bir heyecan içinde bekler. Derken öğretmen ya da mümeyyiz sormaya başlar. Bu soruiann kendilerine göre özetlikleri vardır. Kısadırlar, yalındırlar. Damdan düser gibi, birdenbire, gelisi güzel sorulan sorulardır. ingiltere'nin nüfusu ne kadardır? Mataban Burnu nerededir? Arsimet Kanunu nedir? Meşrutiyet ne zaman ilan edüdi gibi. Bunlara imtihan sorulan derler. Bu gibi başıboş sorular öğrenciyi sarsar. Öğrenci bu gibi sorular karşısında bir an nefes alamaz gibi olur. Sonra kendini toplar. Bütün dikkati ile belleğinın üzerine çutia nır. Belleğini yoklar, onu çalıştırmaya başlar. Böytelıkle sorunun karşılh ğırn doğru olarak, ya da doğruya yakın olarak vermek ister. Ya verir, ya veremez. verebilirse büyük bir ferahlık duyar. Onun durumu, büyük bir kazadan kurtulmuş bir insanın sevinçli durumudur. Sıkıntı içinde parçalanmış olan kişiHği derlenip toparlanmaya başlar. 'İnkılap Mektuplan' Uğur Mumcu 9nun kaleminden *27Mayıs tariheyanlış geçmemelV 1S"Inktiap Mektuplan" dizisine ilişkin emekli albay ve tarih yazan Kemal Tufekçioğlu bir mektup gönderdi. Aşağıda bu mektubun tam metnini yayımlıyoruz. UM Sevgüi UĞUR MUMCU kardeşim, lnkılap Mektupları'nı zevlde «lduğu kadar, bazı bölümlerinin altını çizerek okuyorum. (Bu günlerdeki grip beni de yakalama nezaketini gösterdi, halslzim uzun yazamayacağım.) 19 tarihli KÖŞK HAREKÂTI konusu, 27 Mayıs 1960 Ihtilali'nin en kritik 'odak' noktasıdjr diyebiliriz. Bu çok önemli ibtilal harekâtını, tarihe yanlış, çarpıtılarak, ihtilalin o heyecanlı günlerinde "EN B U Y U K KAHRAMAN BENİM!" birey bencilliğinin yanında, Milli Birlik Komitesi'nin "BU İHTİLALtN PLANLAMAS1NI BİZ YAPT1K, BlZ BAŞARDIK.. HtÇBlR KlŞl VEYA KURUMLA BU ŞEREFLİ ONURU PAYLAŞAMAYIZ.! TÜM BAŞARININ ŞEREFl BtZLERE AİTTİR." BENCİL HATTA EGOSANTRİK DİYEBtLECEĞtM.. duyusundan soyutlamak zamanı aıtık geüniştir. Emekli albay ve tarih yazan Kemal Tüfekçioğlu'nun açıklaması: İlhan Evtiyaoğlu'nun açıklaması Osman KöksaTı ben görevden almadım Sayın Mumcu, 27 Ekim 1986 günkü Cumhuriyet Gazetesi'nin Saym Osman Köksal ile ilgili 'lnkılap Mektuplan' kısmında şu satırlar da yer alrruştır. "1979 yıunda Turizm Bankası'nda müşavirlik görevi aldı. Bu görevi çok kısa sürdü. 1980 12 Eylül'ünden sonra kurulan Ulusu hükümeti Turizm ve Tanıtma Bakanı İlhan Evliyaoğlu tarafmdan görevinden ahndı".... Sayın Mumcu, Herhalde bir yanlışlık olacak. Zira, Sayın Osman Köksal benim bakanlık dönemimde, benim tarafundan görevinden alınmamıştır. Kendileri, 1979 yıh sonlarına doğru kurulan AP hükümeti döneminde zannederim 1980 yıhnın ilk aylannda "Türizm Bankası'ndaki müşavirlik görevinden istifa edcrek aynlmışlardır... Ayrıca, ben bakan olduktan sonra kendilerine, bankadaki görevine dönmeleri için teklifte de bulundum, fakat Sayın Köksal, bu teklifimi kabul etmediler. O zamanki ve halen Turizm Bankası'nın Basın ve Halkla tlişkiler Müşaviri bu olayın yakın şahididirler... Bu vesileyle saygılanmı sunarım. İLHAN EVIİYAOCLU tılan (heveslilerin serüveni) bu tortu ile yine toplumu bulandınr. Çok güçlü bir lider ancak çalkantılan durdurur. Bunlar i^ıtılallerin kanuniyetleridir. Benim korktuğum, bu İhtilal de GÜÇLÜ LİDERİNİ bulamayacak ve çevrelerini Aferistler.. Oportünistler.. Y a n i EFROZ BEYLER... saracaktır.! böylece çok yanılgılara düşeceklerdir. (12 Mart ve 12 eylül aynı yanılgılara düşmüştür maalesef..) gönderdik, Osman benim yanımda yürürken bana: Komutanım, jandarmalar çok tehlikeli her an ateş edebilir acele edin, dedi ve ben karargâha gidiyoruın diyerek aynldı.. Beykel köşesini döndük, sayın Münis Faik Ozansoy geldi, yalnız paşayı kabul ettiğini söyledi, paşa kabul etti, ben asla gidemezsiniz dedim, hep beraber girmeliyiz diye önledim. Koridorda güreş Kapıdan girerken, Mustafa Tayyar, 'giremezsin' diye önlemek istedi, ben sert bir çıkış yaptım, kenara çekildi ve gjrdik., Giren grup içinde tankçı (ki beni tanır eski bir tankçı olarak) Muzaffev Karan vardı.. Amma ben ne Osman'ı gördüm ve ne de sevimli, ciddi arkadaşımız SAMİ KÜÇÜK'ü.. üç kişi konuştuk ve arkadaşlar kollanndan yakalayarak, sürukleye sürükleye koridora çıkardık. Koridorda adeta güreşme başladı ve orda tabanca çekti, tabancayı zorla elinden aldık, hatta Tayyar, hiç unutmam: YAHU KEMAL BİR CUMHURBAŞKANI SÜRÜKLENİR ML. ÇOK AYIP EDtYORSUNUZ.. demez mi, ben de çok çok üzgündum.. Xarih saptırıhyor Rahmetlı Osman Köksal ile Satni KüçOk arkadaşımdır. Kendilerini îhtilalden çok evvel tanınm. Osman, çok terbiyeli (askeri ve ailevi) çok dürüst, nazik bir askerdir. Sami Küçük arkadaşunız da akıllı, ciddi, çakşkan, ne yaptıgını bilen bir askerdir. Her ikisini de ayn yönleri ile severim. Sağ olsun Sami Küçük, ihtilalin ilk haftasında da gazetelere verdiği açıklamada aynen şoyle diyordu: KÖŞKÜN İÇİNE GİRDİM, KONUŞMALAR OLUYORDU.. KONUŞMALARI KESTİM.. VE BtR KOLUNA BEN GİRDİM CELAL BAYAR'IN, BİR KOLUNA ULUÇ PAŞA GİRDİ, DIŞARI ÇIKARDIK VE HARBtYE'YE GÖTÜRDÜK.r Bu kez de, yani ihtilalden 26 yıl sonra ayru eylem ve sozleri yinetiyor maalesef.. Bu, tarih önünde gerçeği saptırmaktır. Ben daha ilk heyecanlı günlerde yanıt vermeyi düşündüm.. Doğru bulmadım. Arkadaşlanmızı lüzumsuz polemikler ile sarsmayı ülkem açısından sakıncalı butdum. Aradan yıllar geçti... Rahmetli Cevdet Sunay, maalesef, Cumhurbaşkanı olmuştu ki, Emin Aytekin adındaki bir Kur. Albayın Dünya Gazetesi'nde çok gülünç bir yazısı çıkıyor. Efendim bu zat der ki: Ben tstanbul'a izinle gideceğim sabah sokağa çıkum, Sami Küçük'e rastladım.. Sordum "İHTİLAL BAŞLAMIŞ.:1 hemen Çankaya'ya çıktım.. Tüm ÇANKAYA HAREKÂTINI TEPEDEN BEN YÖNETTİM! Deli saçması denecek kadar gülünç ve aklı başında kurmay albay yaşına ve rütbesine yakışmayacak bir açıklama ve iddia.. Bu çok gülünç iddiaya yanıt vermemi istedi benden Cemal Madanoğlu Paşa, Osman Köksal'ın evinde buluştuk ve ben yanıt hazırladım. Beğendiler, yargı yolunu tercih ettik, fakat yargıç: Bu kişi ad venniyor, topluluk diyor, tüm ekibin imzaları gerekir diye reddetti, tekzibimizi.. Biz de bu deli saçmasına yanıt vermekten vaz geçtik. Sultan Aziz ve Hamit böyle yapmamıştı Sultan Aziz de Sultan Hamit de hal edilmişti amma her ikisi de hanedanın verdiği bir asaletle sözk dirennuşmişler, ancak boylesine "Hadl duruma" düşmemişlerdi. Tayyar'a, çok çirkin bir çıkış yaptım ve kapıya getirdik, kapıda polislere acayip konuşma yaptı maalesef ve Osman'ın kapıda duran, station otosunun arka bölümüne oturduk yanında yanılmıyorsam (belgede olacak) Yb. Abdullah Tardü ve Cevdet Turan oturdu, paşa, şoförün yanında ve ben de onun yanında Harbiye'ye gddik. Orada bir saldın olmak üzere iken, ayağa kalkarak sert bir konuşma yaptım ve adamı linç olmaktan zor kurtardık! (son yülardaki tutum ve davraıuslan, Ozellikle o cenaze törenini gördükten sonra çok pişmanım.. maateessüf..) ve Kurmay Başkanının odasına koyduk. Burada da kendisine çok saygıh davrandım amma bu kendini bilmez zatı muhteremden çok çirkin sozler işittim maalesef.. Bunlan amlanmda yazacağım Tann ömür verir ise. Ihtilalleri kadrolar yapar Sevgili Uğur Mumcu, ihtilalleri kadrolar yapar, liderler bu kadroyu yönetir. Amacma varmanın şerefionuru yalruz ve yalnız liderin ve kadronun değildir. Kadronun dışında da bir çevre kadro ve gençlik ve halk vardır. İhtilal ve büyük kurtuluş eylemlerinin gerçek büyük liderleri bu başanyı kadrosu ile milletine mal ederek onurlandırmıştır. Bunun en renkli örneklerini "BÜYÜK MUSTAFA KEMAL" vermiştir. Büyük Taaruz'u kazanan Başkumandan olarak, milletine yazdığı belgeyi okuduğum zaman gözlerim yaşarmıştır bu tevazu ve alcakgönüllülük karşısında. 'Türk MİLLETİ, BU KAZANILAN ZAFER SENİN VE ORDULARININ ZAFERlDİR' diyen bir Baskomutamn bir benzeri tarihte yoktur diyebilirim. Tarihi belge Şimdi yayın tarihini pek anımsayamıyorum. Sayın Müşerref Hekimoğlunun 27 Mayıs thtilali konusuada bir kitapçığı yayımlandı. Cumhuriyet'te zevkle okuduğum bu değerli yazar bayan (arkadaşımız M.B.K. üyesi Selahattin özgür'ün baldızıdır zannederim) da, üzülerek söyleyeyim Sami'nin etkisinde kalmış ve "KÖŞK HAREKÂTINI" gerçekdışı yansıtmıstır. Sevgili Uğur Mumcu, ben ANKA AJANSl'na size gelmiş, bizim artık tarihe tüm gerçekleri ile mal olmuş belgeyi vermiştim size. Acaba neden bu belgeye itibar etmediniz de Sami'nin özel notlannı tercih ettiniz, bunu da anlayamadım? Ö tarihi belgenin öyküsünü özetle anlatayım: Harekât bitti. Ben Milli Birlik Komitesi ve bakanlık koltuklan kapışma mücadelesini görünce, ihtilalin ikinci gtlnü, büyük bir üzüntü içinde, Ordudonatım Okulu'na öğretmenlik görevime döndüm. Hep düşüncem harekâtı belgelemekti. Neden mi ddyeceksin, acıklayayun: Ben ihtüalden yıllar evvel, II. Meşrutiyet tarihinin, tüm aynntılanm incelemiş ve başta "HATIRAT1 NtYAZİ" olmak üzere pek çok bu konudaki anıları okumuş o zaman bir tarihsever, ordudan ayrıldıktan sonra bir TARİH ARAŞTIRICISIYIM.. "2 cütük (TANZİMAT SONRASI SİYASt OLAYLAR ve MÜLAZIM ÂTIF) yapıUma 17 yıldır çalışıyorum, Topkapı Sarayı araştırmalarımın dışında, kuşkusuz tarih bılgimin ve onun verdiği bilince dayanarak böyle bir belgeye kesinlikle gerek olduğunu düşünüyordum. Nihayet, Amtkabir'de bir törende çok eski ve yakın arkadaşım sevgili SEZAİ OKAN bana: Bayar'ı kim teslim aldı Sevgili Sami Küçük gücenmez ise bir sorum var, Madamki bu Celal Bayar'ı tıpış.. tıpış.. kuzu kuzu.. bir kolunda sen bir kolunda veteriner paşa (Harbiye yürüyüşü değil subay yürüyüşünü altüst eden ve Köşk Harekâtı'nı da bizlerin girişimi olmasa altüst edecek fırsatçı aferist tip..) girip Harbiye1 ye ikiniz götürmüssünüz.! Acaba neden bizim ekip gelmeden siz, Osman Kök.sal ve Muzaffer Karan birlesip, içeri girip bu TENKİLCİ DİKTATÖRÜ, almadınız? Tann rahmet etsin, Osman'a bu görev verümişti, neden Osmaa, elinde büyük ateş gücü olan bir alayın komutanı olduğu halde ve Köşk, Reşit'in getirdiği suvari alayı ve takım subaylanmızdan Rahmi Yeşil'in tanklar ile çevrili olduğu durumda bu işi, tüm ince zekasına rağmen başaramadı da bizler yetiştik?.. Gayet iyi aıumsıyorum ben ilk kez seni gördüm, durumu senden sordum.. çok kritik dedın, Rahmi'den sordum, o da çok kritik demişti.. (Hatta onun tabancasını da yanıma yedek aldım.) Hayır ben seni ve rahmetli Osman'ı, bir Emin Aytekin, hatta şu sonradan büyük Milli Mücadele Kahramanı gibi.. maateessüf, CENAZE TÖRENİ YAPILAN.. Celal Bayar düzeyine düşürmek istemem. II. Meşrutiyetin gerçek kahramanları Galip Hoca hangi belgede var? Çünkü bu zat, Ege KUVAYİ MİLLİYE kahramanı Galip Hoca diye tanıttı kendini.! 1%2'lerden sonra Köşk'te BAŞKOMUTANLIK ARŞİVlN'i inceleyen bir kişi sıfatı ile aylardır, Kuvayi Milliye yapıt ve belgelerini inceliyorum, bu zatı muhteremin böylesine bir kahramanlığı yok, Ege gazeteleri vebelgeleri, ozellikle (ALAŞEHİR VE BALIKEStR KONGRELERİNDE) adı geçmiyor. Bu zaü muhterem, konusunu da (ULU HAKAN SULTAN HAMlT)ten sonra bir araştırma yapıp bir yapıt yazacağım, çünkü tarihi gerçekleri çarptırmış, utanmasa.. MİLLİ MÜCADELEYİ BEN YAPTIM.! divecekti! Hatta onun politikacı KSELİS çe%resi de utanmasalar, 'Mustafa Kemal'i ANIT KABİR'den çıkarın, bizim büyük milli kahramammıza orası layıktır' demelerine kıl payı kaldı ve o cenaze töreni de bizleri çok pek çok üzdü. II. Meşrutiyet devriminin gerçek kahramanları, benîm araşUrmalanma göre, kolağası (Kd. Yüzbaşı) Resneli Niyazi, Kolağası (Kd. Yzb.) Ohrili Eyyup Sabri ve kahraman Mülazım (teğmen) ATIF'tır. Bu arada (sonradan Miralay olan) Miralay Sadık ki, Manastır gizli örgütUnun en başanlı plan eylemcisidir (sonra da muhalif olmuşıur, Selanik merkezi yüzünden!) Birzovik'teki meşhur Arnavutlar toplantısını, Sultan Hamid'e karşı yönlendiren Kalkandelenli Miralay (Albay) Emin, Yrb. Selahattin ve Binbaşı Hasan Tosun beyler bu kahramanlann sırasındadırlar. öte yandan Kur. Binbaşı Enver, bunlann yanında çok silik kahr. Eniştesinin vurulmasına yardımcı olur ve sonra tek başına dağa çıkar ve Tikveş'e gelir. Sonradan da HÜRRlYET'in bir numaralı kahramanı olur. Talat Bey'in kıvrak zekâsı ile Manastın ikinci plana itmek, genel merkezi onurlandumak için Enver, KAHRAMANI HÜRRİYET ilan edilmiştir! tşte Manastır ihtilal merkezirun gerçek kahramanlannın hiç biri '11. MEŞRUTİYET DEVRİMİNİ BEN YAPTIM.. ONURU BANA AİTTİR' dememiş ve mütevazı görevlerine çekilmişler hiçbir makam ve koltuğa itibar etmemişler, hatta Resneli Niyazi, 'BEN YEMlN ETTİĞİM PADİŞAHA İSYAN ETDİM YEMlNlMt BOZDUM BU NEDENLE ÇOK SEVDİĞİM ASKERLtK MESLEĞtNDEN tSTİFA EDİYORUM' diyerek Resne'ye çiftUğine çekiltniş ve HATIRATI NlYAZl adlı anılannı yazmaya başlamıştır. Mülazım Atıf, emekliye sevk edilmek üzere itfaiye bölüğüne atanmıştır. rie&il • u ^ ' II. Meşrutiyet devrimi ile 27 Mayısın gerek üstyapı da ve çevrede çok benzerlikleri vardır. Onları anılanmda belirteceğim. Şunu açıkça belirteyim ki, ben asla bendl bir uslupla, bu işi ben yaptım demedim, demem de.. Bizler yaptık.. O kenara köşeye çekilmiş, iddiasız arkadaşlann kahramanca hareketleri asla unutulmaz ve inkâr edilmez.. Yaşayanlara mutluluk, ölenlere rahmet dilerim. Herhalde Hatıratı Niyazi ve Mülazim ATlFın iddiasız asil davranışı beni etkilemiş ki, 27 Mayıs'tan sonra görevime çekildim ve sonra da zorunlu olarak 7. batın asker olan (Oğlum Dz. Kurmay Yb. 8. batın) ben bu çok şerefli aile mesleğinden istifayı uygun buldum ve kösemdeki kitaplanm ile baş başa daha mutlu ve bahtiyar oldum. Saygı ve sevgilerimle gözlerinden öperim, aziz Uğur Mumcu. P n Ulus Gazetesi yayını "Kemal agabey, Köşk Haıekâtı'mn bir uptını tutun, belgdeyin." Demesi üzerine hemen bir kısım arkadaşı toplayarak, o ihtilalin barut kokulannın hemen yok olmadığı günlerde, o tümüyle gerçekleri belirten tarihi belgeyi yazdık, ben Ordudonatım Okulu'nda çoğalttım ve Harp Tarihi D. Genelkurmay, Tarih Kurumu ve Başbakanhk arşivlerine birer suret verdim. Yine bizleri üzen bir olay oldu. Sen (1968) Ismet Özbudak, benden aldığı kopyayı, ULUS Gazetesi'ne ver ve ertesi gürüer tüm gazetelerde, KÖŞK HAREKÂTI büyük manşetler ile çıktı. Ben çok çok üzüldum, çünkü asla gazetelere verilmemesi için sıkı sıkı söz alıyorduk. M.B.K!de bomba patlamış! Kur. Yrb. tsmet özbudak korkudan suçu benim üzerime atmış.. Ve benim tutuklanraam için emir verilmiş, milzekkere çıknu$!. Bana haber geldi.. Fransa büyük ihtilali ile Rus BOLŞEVİK ihtilallerini çok i>i incelemiş bir kişi sıfatıyla yanıt verdim beni seven arkadaşlarıma: Uzülmeyelım, ihtilal yapanlann zafer sarhoşluğu içinde ayaklan sudan kesilir.. İhtilal evlatlannı yer ve kurbanlar verir ve durulması uzun süreç ister.. büyük tortular bırakır toptum yapısında ve zaman zaman ihtilal çalkan R V&Bmezse hayal kınktığı, büyük üzüntü başlar. Soruyv karstlamak için detionen benlik yine parçalanmaya başlar, eski yaptcı benttk yen'ne y> kıcı bir benlik doğar. Bu sırada "gidin" diye bir ses işitilir Sınav bitmistir. Sınrfa dönen öğrenci aşağılık duygusu kazanır. Onun bunaltısı hayat boyunca uzar gider. Bu bunaltınm kendini öldünveye kadar vardığı bile görulmüştur..." Değerli eğitimci Baltacıoğlu, işte noktayı koyarken, İsa Tanrrverdilecin ölümle noktalanan geleceğını, yıllar önceden görüp yazmış. Bundan yeterli dersler çıkanlmalıdır. isa Tannverdi'nin ölümü olayını, bir arkadaşım haber verdi. Eve, geceyansı gelen Cumhuriyet'te haberi okudum. Hemen YÖK Başkanı ihsan Doğramacı'yı aradım. Evinde yoktu. Ertesi sabah, o beni aradı. Gece geç geldiğını, onun için aramayı sabaha bıraktığını söyledi. Olayı ' ' anlattım. Gece uyuyamadığımı söyledim. Şu konuşma geçti aramızda özetle; Doğramacı: Ben olayı araştırdım. Yüzde 91 basan varmış... Evet... Eee. Yüzde yüze mi çıksın? Mesele şu: Öğrenciler, Roma ile Medeniye'den gene kahyorlar. Anlryorum, ama yüzde 91 başan varmış. Sonra çocukta ruhi bunahm da varmış, daha evvelden zaman zaman. İlle buna bağlamak diye bir şey bilmem ne derece doğru olur? Ama, problemleri varsa, tedavi ettirmek gerekmiyor mu? Tabii gerekir. Ben uyumuyorum büiyor musunuz? Benim ne çocuğum, ne akrabaml... Siz söyleyin, ne öneriyorsunuz? Bunlan düzeltin, kaldınn bu stnav sistemini... Olur mu canım? Sınavsız geçme olmaz. Başansız bütün sene çalışmayan olmaz. İapma! Bir taraftan diyorsunuz ki, "Kolay öğrenci geçiriliyor", diğer taraftan "Başan haksızdır, daha çok çalışması lazım" diyorsunuz. Gazeteler öyle diyor. Hiç öyle demiyorum.. Seni demiyorum, diyenler... Ben şunu söylemek istiyorum... Benim üzüntüm senden daha fazla, elli defa daha fazla. Benim yüreğimin ne kadar yufka olduğunu bilirsin... Ben bu sınav sisteminin sakatlığını yazmak istiyorum... Amerika'daki, ingiltere'deki sınav sistemini incele, ondan sonra ;stediğin makaleyi yaz. Ya tekrartanır, veya atılır. Ama, bizim sistemde buraya gelemedik. Çünkü öğrenci sayısı çok. Ona göre olanaklar yetersiz. Geçen seneye nazaran, büyük ölçüde azaltıldı. Biz geçen sene bin aldık, bu sene yedi yuz ellrye indirdik. Bir taraftan imkânlan çoğaltıp, bir taraftan öğrenci sayısını azaltmaya çalışıyoruz. Tabii, büyük üzüntü. Benim için de büyük hadise. Fakat eiden gelen yapılıyor... ** • > Bir açıklama: Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Roma Hukuku Pro1 A• fesönı Bülent Tahiroğlu, "YÖK Gömütlüğu" başlıklı yazıda geçen İsa Tanrıverdı"n\n, Roma Hukuku dersınden 100 üzerinden 48 değil, 22 aldığını, oğrencıyi tanımadığını, kendisine gelmediğini, bu nedenle kcvmasının da söz konusu olmadığını açıkladı. Prof. Tahiroğlu, "Öğrenci bana gelseydi, ilgilenirdim, onu birpsikiyatn kliniğjne gönderirdım" dedi. Paşa'ya gidemezsin dedim Şimdi, sevgili Uğur Mumcu, çok özetli olarak olayı yineleyeyim: Bu eyleme bizim ekip olarak iştirak etmiş ve halen yaşamda olan arkadaşlanmın da (ömeğin Celal Bayar'ın baş yaveri olan Mustafa Tayyar, benim sınıf arkadaşımdır ve aynı yaştadır, o, Köşke girenleri anımsar) benim belleğim yanıltmıyorsa (ki tarihi belgede adlar yazıhdır ve kişilerin konuşmalannda yazılmışnr) kapıya geldik ve ben Osman'ı çağırdım bir erle, Osman geldi.. lnkılap.. fîlan tamam, o gediklinin çirkin hareketini önledik ve içeri haber ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞİPAL KEMAL TÜFEKÇÎOGLU BİTTİ KONGRE İLANI GENEL MADEN İŞÇİLERÎ SENDİKASI BAŞKANLIĞI'NDAN Sendikamız ikinci olağan genel kunılu aşağıdaki gündem gereğince 27, 28,29, 30 Kasım 1986 perşembe, cuma, cumartesi, pazar günleri saat 10.00'da Zonguldak İl Merkezi'ndeki Genel Maden tşçileri Sendikası toplantı salonunda yapılacaktır. İlk toplanuda yeter sayı sağlanamazsa, ikinci toplantı 4, 5,6,7 Aralık 1986 perşembe, cuma, cumartesi, pazar günleri saat 10.00'da aynı yeı ve aynı gündem geregince yapılacaktır. 2821/2882 sayılı Sendikalar Kanunu uyarınca ilan olunur. GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU BAŞKANL1Ğ1 GÜNDEM: 1 Açılış ve yoklama 2 Divan heyeti seçimi (Bir başkan, bir başkan yard. iki kâtıp) 3 Saygı duruşu 4 Konukların takdimi ve konuşması 5 Raporların okunması, müzakeresi, dilek ve temenniler 6 Kurulların aklanması 7 Tüzük tadili 8 Tahmini bütçenin okunması ve müzakeresi 9 SEÇİMLER: A Sendika Yönetim Kurulu asil üyeleri a) Başkan b) Başkan Yardımeısı c) Genel Sekreter d) Mali Sekreter e) Teşkilatlandırma Sekreteri f) Eğitim Sekreteri g) Araştırma Sekreteri B Sendika Yönetim Kurulu yedek üyeleri (Yedi yedek üye) C Sendika Denetleme Kurulu (Üç asil, üç yedek üye) D Sendika Disiplin Kurulu üyeleri (beş asil, beş yedek üye) E Üst kurul delege seçimi. 10 Kapanış. Basın: 30458 "Soran Çıkar mı" SORU: Ben, özel sirkete ait bir fabrikada 10 yıldan bu yana sigortah işçi olarak çalışmaktayım. Aynca boş vakitlerimde raesleğira olan kaynakçıkğı ek iş olarak ve bir diikkâo açarak devam ettirmek istiyorum. Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı bir işçinin dışarda kendine ait diikkân açıp ikinci bir îş yapması mümkün mü? Diikkân açtıgun zaman BağKur'a da prim ödeyecek miyim? Sos>ul Sigortalar'la sonradan bir sonın çıkar mı? Konuyu tam bUemediğün için çaüşıp çalısmamakta karar verebilmiş değilim. Llkemiz koşullannda işçinin aldığı parayla geçinmesi mucizelere kalıyor. 10 yılkk kalif iye işçi olarak aldığım iicret beni geçindirmekten uzaktır. D.A. ISTANBUL YANIT: Bir iş sözleşmesine dayanarak bir ya da birkaç işveren tarafmdan çalıştırılan ve Sosyal Sigortalar Kurumu sigortaUsı olanlann aynı zamanda herhangi bir işverene bağımiı olmaksızın kendi adlarına ve hesaplarma çalışmaları durumunda Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılıklan sürer ve BağKur Yasası kapsamına da giremezler. Bir işyeri açarak kendi adınıza ve hesabınıza çabşmanız Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olmanızı engellemez ve bir sorun da yaratmaz. Aynca da yasal olarak kurulmuş "sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödeyenlerle bu tür kuruluşlardan malullök veya yaşldık aylığı ile daimi tam işgöremezlik geliri almakta olanlar" da BağKur sigortalısı olamazlar. Bu nedenle de BağKur'a prim ödemeniz de söz konusu değildir. Önce Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olanlar sonradan ve aynı zamanda BağKur Yasası kapsamına giren bir işte çalışıyor olsalar bile BağKur'la ilgilendirilmeyip, SSK ile ilişkilerini sürdürmek durumundadır. Ancak önce BağKur sigortalısı olup sonradan ve aynı zamanda Sosyal Sigortalar Yasası kapsamındaki bir işte çalışmaya başlayanlarınsa BağKur sigortalılıklan sürecek ve SSK kapsamına alınmayacaklardır. T.C ISTANBUL BÜYÜK ŞEHIR BELEDIYESİ ISTANBUL SU VE KANALİZASYONIDARESI GENEL MUDURLUĞUNDEN İSKİ İDAREMİZE AİT 14 ADET KAMYONA KAPALI FİYAT TEKLtFİ USULÜ tLE KASA YAPTIRILACAKTIR İSKİ NO: T.2086 13 Kasun 1986 Perşembe günü yapılacak olan ihalenin tahmini mtan 50.000.000. TL, gcçici teminaü 1.500.000. TL'dır. Ihaleye ait teklif, teknik şannamelerle teknik resimler ücreti karşılığında idaremizden temin edilebilir. Ihaleye iştirak edecek fırmalar teklif zarflannı en geç 13.11.1986 perşembe günü saat 11.00'e kadar Aksaray lnkılap Caddesi No: 34'te Idaremk Genel Evrak Müdürlügü'ne vereceklerdir. Basın: 30255 DUYURU BÜTÜN ÖĞRETMENLER. İngiliz, Deneyimli ve Profesyonel 3ht Yeni Dönem: 1 Kasım KADIKÖX İKtNCt ŞULH HUKUK HAKİMLtĞINDEN 1986/589 Vesayet Halen Buca Ceza ve Tevkif Evinde hükümlü bulunan Cem Yaykın'a Hazan Sokak No: 3, D. 1 Murat Apt. Suadiye adresinde ikâmet eden babası Atila Yaykm vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. Kayıtlanmız devam edi/or TA7 09 83 Rurr.eh Cd Nio92.4 ZeM Bey Apt OsmanbeyIST (Yapı Kredı Bankası Karşısıı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle