10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CLER CUMHURÎYET/7 Demirel, Isparta'da hasret gideriyor: Köylünüjı sendikası siyasi partilerdir DIYDIK/GÖRDİK VAtCIİV PEKŞEK Mike Hammer'ın dönüşü İki kanallı TV'miz, "yeni dönemin yeni dizileri" arasına Mike Hammer'i ekleyince ve önümüzdeki günler (kasımın ilk haftası) kitap fuarlarına gebe olunca, aklıma ünlü dedektifin 'Türkiye Serüvenleri" geldi. Epey eski olan bu öykü, yayıncılığımızın ve kitap konusundaki beğenilerimizin boyutlannı gösteren ilginç bir örnek olduğu için bir kere daha anımsanmaya değer. New York'un Brooklyn mahallesinde yaşayan Mickey Spillane adlı genç bir Amerıkalı, Avrupa'daki savaştan (II. Dünya Savaşı) ülkesine döndükten sonra, 1950 yılında, bir dedektif romanı yazdı: " I , The Jury.." Türkçeye "Kanun Benim" diye çevrilen kitap savaştan yeni çıkmış ABD'de (daha sonra ülkemiz dahil birçok ülkede) satış rekorları kırmaya başladı. Spillane'in romanının özelliği alışılmış dedektif romanlarına benzememesi idi. Spıllane'den önceki dedektif romanları genellikle zengin çevrelerde geçer, son derece kibar ve iyi eğitilmiş dedektifler "ayakkabının üzerindeki çamur" gibi ayrıntılardan katili saptarlardı. mez'e göre "Türkiye için bugün bile rekor sayılabilecek 100 binleri aşmıştı." Ne ki, kısa süre sonra kara görünmüştü. Çünkü Mickey Spillane'in tembelliği tutmuş ve yazmayı bırakmıştı. Ama Ertem Eğilmez işin peşini bı.akmaya niyetli değildi. Yayınevinde çevirmen olarak çalışan ünlü yazar Kemal Tahir'e bir gün "Haydi Kemal abi," dedi, "bu adam (M.Spillane) yazmıyor, bari biz yazalım." Ve para sıkıntısı içinde olan Kemal Tahir bu öneriye "hayır" diyemedi. 10 tane kadar da kendisi yazdı. (Çeviren: F.M., ikinci takma adıyla) Çağlayan Yayınevi'nin parlak, fakat kısa süren yaşantısından sonra olaya başka yayınevleri de el atlılar. Kemal Tahir'den sonra Mike Hammer romanı yazmaya "soyunan" Afif Yesari (Muzaffer Ulukaya takma adıyla) sayıyı 200'e ulaştırdı. Bu arada gazeteci Ümit Deniz, ismet Yenisey ve hatta Orhan Boran bile parasız günlerinde aynı işe bulaştılar. TV'deki yeni dizinin anılarıDoğal olarak aşırı hız sonucunda olaylar ve insanlar kördüğüm olabiliyordu. Örneğin iki sayfa önce ölen biri, iki sayfa sonra barda oturmuş viskisini yudumlayabiliyordu. Yazılar hiçbir kontrolden geçmediği için oiduğu gibi yayımlanıyor ve okuyanların kafasını karıştırıyordu. Fakat insanlar yine de kapış kapış satın alıyorlardı. Afif Yesari'nin kullandığı "Muzaffer Ulukaya" adı kendi adından daha çok ünlenmişti. Kitap başına aldığı 250 lira ise (ayda 1000 lira) 1950'li yıllarda çok büyük bir paraydı. Yesari o günlerde yüz lirayla iyi bir takım elbise alınabileceğini ve İstanbul'da konforlu bir apartman dairesinin aylık kirasının karşılanacağını söylüyordu. Yesari, New York'a hiç gitmemişti. Ne ki, Mike Hammer'in serüvenieri New Yorki ta geçiyordu. Önceleri kent planı üzerinden olaylann geçtiği yerleri saptayan yazar için 100 romanı devirince fazla sorun kalmamıştı. Çünkü artık hiç görmediği bu kenti avucunun içi gibi biliyordu.. Yesari, 200 kadar roman yazdıktan ve bunlann bazılannın Mickey Spillane'in romanlarından daha güzel olduğuna inandıktan sonra oturup ünlü yazara bir mektup yazdı. Mektup şöyle bitiyordu: "Mister Spillane, size bir teklifim var: Kitaplanmı okuyun, eğer benim Mike Hammerlerim sizinkilerden kuvvetli değilse, yazarlık şerefinizi zedelediğim gerekçesiyle beni dava edip etmemekte sizi serbest bırakıyorum. Aksi halde, adlarını (İngilizce adlanyla) ek listede gönderdiğim kitapların hepsini veya arzu ettiğiniz kadannı size göndereyim. ingilizceye tercüme edin ve kendi adınıza yayımlayın. Satıstan elinize geçecek kârı paylaşalım.." Afif Yesari bu mektubu postaya vermedi. Çünkü bazı yakınları "Başını derde sokarsın, adam seni dava eder" demişlerdi. Mike Hammer romanlarının hızı kesilince Yesari kendi adıyla bir sürü kitap yazdı. Bunlann bazılan gülmece edebiyatımızda yer edecek önemde (Hengâme, Şalter gibi) olmasına karşın. yazarına Hammer romanlarının onda biri satışı ve yüzde biri parayı getirmedi. Yesari, bu öykünün tamamını devamını yazmakta olduğu "Çay ve Simit" (Babıâli Anıları) adlı kitabında yayımlayacak.. dönemde sağın ve solun hükümet kurarken işbirliği yapmaları konusundaki düşüncesiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, "Bence hükümet tefemıattır. Esas olan bir fikre inanmaktır. Hedef, hüküraet olmak değil, fikri yaşatmaktır" dedi. Demirel, Türkiye'de sağ ve sol sözlerinin 1963'ten sonra CHP'nin ortanın solu ilkesini ortaya atmasından sonra gündeme geldiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Ecevit'e bir tariz veya temas yok. "Milletin bir kısmının sağcı, HAKKI ERDEM Esasen genelinde benim Sayın bir kısmının solcu olmasından Slrurll tn İİ hf>Icl/>\jV>n nU ln ltnnnlc > >'"ersız de olsa gele ISPARTA Eski başbakan Evren'in konuşmasına bir yorum ziyade, eski siyasetin boyle şekillardan Süleyman Demirel, AnHIU uvnuıyvn '*< nekselrmmannınkorunmagetirmem söz konusu degii. Bir lenmiş olmasıdır. Biz solcuyuz talya ve Isparta'ya yaptığı "hasınan önlemler Doğu Karadeniz yöresine kadar uıanabilmiş değil; Doğu tariz ya da temas yok. Ayrıca diyen var, karşısında biz sağcıyu ret giderme" gezisinin 4. gününiz 'in doğası ilegerçekten uyumlu sayılan hızla azalan geleneksel binalann Antalya olayına da yeniden dön diyen var. MUIiyetçi muhafazade yine demokratik cumhuriyet tst konusunda alınmış hiçbir önlem yok. Terkedilmiş, Rumlardan kalmış mek istemiyorum. Sanıyorum kâr kitle. Biz onlan temsil ediyoolgusu uzerinde durdu ve Türkiiklar ya çökmeye bırakılmış, ya da yol açmak gibi gerekçelerde belediyekâfi derecede tartısılmıştır." ruz, o fikriyatı temsil ediyoruz. ye'de barışın, Türkiye'nin mesevr. Özel sektöriin bu binalan yok etmesine ise tümden seyirci kahnıyor. Son günlerde ısrarla uzerinde Türk siyasi hayatında ben tarafleleri tartışılarak sağlanabileceği'rtin sayüarı yıl ytl azalan tarihi konaklanndan biri. Yıllardır terkedilmiş, durduğu, "demokratik cumhuri sız bir adam degilim, tarafım. Bu ni belirtti. m görmemis olduğu halde, iklim koşullarma çok uyumlu olduğu için, süyetin", dün sosyal deviet yönünü taraflüıkta diger tarafa hayat Demirel, işçilerin hak arama mura rağmen çökmemekte direniyor. (Fotoğraf: ŞÜKRAN KETENCİ) anlatan Demirel, Türkiye'de ge hakkı tanımayan bir fikri reddearaçlan olarak sendikalan oldulir dağılımının bozukluğunu ve diyorum. O taraflılık olmaz. O, ğunu da belirterek, siyasi partiişsizliğin artışını belirtti. "Bütün tek düşünceyi, tek partiye yatma leri köylünün sendikası olarak milletimin Cumhuriyet Bayra olur. Ben, çok partiye, çoklu düniteledi. mı'nı kutlanm" diye başladığı şünceye taraftanm. Çok parti ve Isparta ılçelerınde kalabalık basın toplantısında Demirel, çoklu diışünceye taraftar olduğutopluluklar tarafından canlılıkCumhuriyet Bayramı günü ka nuzda, sizin gibi düşünmeyenlela karşılanan Demirel, buralara ramsar şeyler söylemek istemiyo re hayat hakkı tanıyacaksınız. hemşerilerine hesap vermek için rum , ama ben söylemesem de Her yerde söylüyorum, herkesi LRA, (Cumhuriyet Biirosu) cul konut stokunun niteiik açısından digeldiğini söyledi ve "Bize olan bunlar karamsar olmaktan çık kucaklıyorum diye. ladolu Bölgesi'ndeki konutlager bölgelerdeo çok daha diişiik stanümidinizi muhafaza edin, bize mıyor. Yanıp yıkılmak benim miBanşı boyle sağlanz. Gergin: 48'inin meydana gelebilecek dartta olduğunu göstermektedir" güvenmeye devam edin. Bizim zacım değildir. Sorun varsa bu. lik degil, gerginlik sağlama değil, remde "önemli hasarlar denilerek, şu görüşlere yer verildi: nun üstünü örtmek değil, üstü ancak herkesin hiır ve serbest olfelsefemiz, bizim bayragımız si' ortaya konuldu. Bölgedeki ne gıdıp çözüm aramak gerekır" ması ile sağlayabilirsiniz banşı. zi sıkıntılardan kurtaracaktır" jnutlann fıziksel nitelikler açı"Bölgede mevcut konut stokuoun diye konuştu. diye konuştu. Ülkenin meselelerini tartı>rnaya• fcritikoldugn" illerin Erzuo yüzde 52'si sağlam, yüzde 17'st onanrak değil. Tartışarak sağlayabilirncan, Bingöl, Tlınceli ve Muşlabilir ve yüzde 31'i çüriik niteliktedir. Süleyman Demirel dün Ispartai 120 liraya satılabilecek mazosiniz. Bu da bir şarta bağlı, hervurgulanarak, "konutlann yeBölge topraklannın yüzde 63'ünün aknın Eğirdir, Kesme ve Kasınilar iltun 220 liraya satıldığını bildıren kese aynı mesafede olmanıza % onanm programlanna" butif faz zonlan içerisinde olduğu (1. 2. ve çelerine yapacağı gezi öncesinde Süleyman Demirel, bir soruyu bağlı. Barış boyle sağlanır. Biz başlanması istendi. 3. derecede deprem bölgeleri) ve bu bölkardeşi Şevket Demirel'in evinde yanıtlarken, kapatılan AP'nin Türkiye'de banşın temsilcileriyiz. rlık ve Iskân Bakanlığı Müsgelerde her yü hasar yapan bir depretnin bir basın toplantısı düzenledi. Batı Avrupa'run en iyi organize Ülkenin yaran bundadır." iax" < Isa Kalkan'ın araştır olma ihtimalinin yüzde 63 olduğu dik"Hasret giderme" gezisi sırasınedilmiş, en dinamik ve başarılı 12 Eylül öncesinde devletin 19 \ üfus sayııru sonuçlankate alındıgında. mevcut stokun yüzde da her sabah basın toplantısı dümuhafazakâr partilerinden biri kan dökülmesiyle başa çıkamaOoğa Anadolu Bölgesi'ndeki 48'inin geçmişte olduğu gibi, gelecekte zenlemeyi ihmal etmeyen Demiolduğunu söyledi. Demirel, "Ar dığını kaydeden, ve "Biz girdapnttfus artışının yılda 2.48 olde olabilecek depremlerden önemli harel, gazetecilerin Cumhurbaşkam kanuda olduğunu söylediğiniz lar Türkiyesi'nin içinden geliyoak belediye örgütünün bulunsarlar görecegi beklenmelidir. Bölgede Kenan Evren'in Cumhuriyet milyonlar da demokratik cumruz" diyen Demirel, son yıllarda erde bu artışın Türkiye ortadeprem ve mevcut konut stokunun fiBayramı mesajındaki siyasi gerhuriyet konusunda aynı şekilde enflasyon nedeniyle vatandaşın üzerine çıkaıak, yüzde 5.03'ü ziksel nitelikleri açısından en kritik ilginlik ile ilgili görüşleri konusunmi düsünüyor?" biçimindeki bir cebindeki yüz liranın on liraya uılatıldı. Bölgede hane halkı ler Erzincan, Bingöl, Tunceli, Erzunım daki bir sorusu üzerine şunları soruya, "Arkamızda milyonlar indiğini anîattı. Demirel, "Doklerinin, konut başına düşen kive Muş'tur. MahaJli idarelerce deprem söyledi: var derken bir şeye dayandırarak san lira cebinizden gitti. Bunu run da Türkiye ortalamalarınbölgelerindeki konutlann yenilenme ve söylemişimdir, ama bunları tes"Ben bu konuşmayı sabah şeytan aldı götürdü cebinizden. ıkça yüksek olduğunun" vuronanm programlanna bu illere öncelik te tabi tutacak bir şey yok dinledim. Gazeteleri de dikkatOna, enflasyon denir. Enflasyoaraştırmada, "Bu durum mevvererek başlanmalıdır ' elimizde" yanıtını verdi. lice okudum. Sayın Evren'in kona tek kollu haydut denir. Halk nuşması içerisinde, ne Antalya Demirel, demokratik cumhudüşmamdır, ne ahlâk, ne namus meselesine, ne de Demirel ve riyet olgusu içinde önümüzdeki bırakır" diye konuştu. Demirel, Antalya olayına yeniden dönmek istemediğini söyledi ve "Türkiye'de barışı, ülkenin meselelerini tartışarak sağlayabilirsiniz" dedi. 12 Eylül öncesinde devletin kan dökülmesiyle başa çıkamadığını söyleyen Demirel, "Biz, girdaplar Türkiyesinin içinden geliyoruz. Enflasyon nedeniyle vatandaşın cebindeki yüz lira, 10 liraya indi. Enflasyon halk düşmamdır, ne ahlak bırakır, ne namus" dedi. îguda, 100 konuttan • i deprem tehdkUnde Mlckey Spillane: 7 roman yazdı Mike'nin yöntemi ise değişikti; "yumruklanyla sevışiyor, dudaklarıyla dövüşüyordu " içki ve kadın düşkünü, küfürbaz bir dedektifti.. Romanın her beş sayfasında bir cinayet, her on sayfasında "çıldırtıcı güzellikte bir yosma" ile sevişme sahnesi eksik olmuyordu. ...Ve Spillane'in tekniği tuttu. Toplam 7 roman yazan Amerikalı, bu işten milyonlarca dolar kazanınca roman yazmayı bırakarak bir köşeye çekildi. 1950'li yıttann başlarmda "Kanun Benim"le başlayan Mike Hammer romanları Türkiye'de de aynı grafiği izledi. Satış rakamları inanılmazdı.. Kitabın yayımcısı olan Çağlayan Yayınları sahibi Ertem Eğil Aftf Yesari: 200 tane yazdı. nı iyice depreştirdiği Afif Yesari, o günleri dün gibi hatırlıyor. Hazırladığı "Mike Hammer Dosyası"nı göstererek şunları söyledi: "1952 yılında Hadise Yayınevi'nden teklif aldım ve parasızlık yüzünden kabul ettim. Önceleri 15 günde bir tane yazıyordum. Sonra haftada bire indi. En sonunda da üç günde bire.. Maalesef daha hızlı yazamıyordum. Romanları matbaada yazıyordum. Çünkü linotipçi Boksör Ahmet başımda bekliyor, ben yazdıkça sayfaları alıp diziyordu. Sonra şuna karar verdik: Ben dikte edecektim, o doğrudan doğruya dizecekti. Bu şekilde zamandan kazanıyorduk. Boyle boyle 200 romanı buldu yazdıklarım." ırsaidaki patlamanın ku devarn ediyor fcSA, (Cumhuriyet Bürosu) Bursa'mn Balıklı Mahallesi'nde önceItünat Boyahanesi'nde meydana gelen patlama sonrasındaki Ozünini endişeye bırakü. Patlama ile birlikte savaş alanına dönen mahalakinleri, geride kalan boyahaneleri, "patiaaaya aazır booha" gibi •rlar. Ikinci bir facianm olmaması için de gerekli önlemlerin alınmaiyorlar. Semt sakinleri kendi çaplannda, boyahanelerin kaldınlması mpanya açtı. Kampanyanın önderügıni, öoceki gttnktl patlamada yayitiren sigortasız işçi 19 ya$ındakiSevtnı ¥e$flova'nın ağabeyi Yunus a yapıyor. ıs Yeşilova, sokak aralanndaki boyahanelerin kaldınlması için defaasvuruda bulundufunu, ancak oiumlu sonuç alamadığını söyledi. a, mahaiiede bulunan diger 2 boyahaneyi de göstererek, "Bo kaza t atUOldı. Bu da benim kardeştmdi. Bir başka fadaya dstayol mçugerekli önlemkr alıasıa" dedi. rada, mahalle sakinlerinden Mustafa Aydın da hemen evinin arkaboyahanelerden şikâyet ederek, "Hadi dBmaalanaa ahştık. ZebJrtthkfeoecegiıniz kadar. Bnalar ruhsatsu çafaşıyorlar, zaten Ur patı burada oiarsa, bu kez ölüm olayında atlattıfunız patlana kadar ılmayabiliriz" dedi ve yerel yönetictkri suçladı. 'Şevket gitsin, Cevdet gelsiri ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türklş'in aralık ayında yapılacak olan genel kurulunda sosyal demokrat kesimdeki iki büyuk sendika arasında ittifak sağlandı. TürkIş Genel Başkan adayı ve Petrolİş Genel Başkanı Cevdet Selyi, genel kurulda kendisine kesin destek verecek sendikalar arasında Türk Harbİş'in de bulunduğunu ve bu konudaki görüşmelerin oiumlu sonuçlandığını söyledi. Türk Harblş Genel Başkanı Kenan Durukan, "Şevket yerine tabii ki Cevdet" dedi. Petrollş Genel Başkanı Cevdet Selvi, Harbİş Genel Başkanı Kenan Durukan'ın İstanbul'da Petrolİş Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın çok oiumlu bir konuşma olduğunu ve yapılan görüşmelerin de oiumlu yönde geliştiğini bildirerek, kendisine sosyal demokrat sendikacıların destek vereceğini söyledi. Türk HarbJş Gene! Başkanı Kenan Durukan, konu ile ilgili olarak şunları söyledi: "Ben her zaman için Türkİş'in gövdesine uygun bir üst yönetimin gelmesinden yana oldum. Güçlü sendikalar, yani Tek GıdaIş ve Teksif gibi sendikalar 'Ben yaptım oldu' raantığından vazgeçmelidirler. Bu, sermayenin işine gelecektir. Türkİş'te onurlu bir yönelim isbaşına gelmelidir. Şevket Yılmaz, eylem kararlannın alınmasından sonra hemen hükümete açık bir kapı bırakmıştır. 'Biz. şu illerde miting yapacağız, ama izin verilmezse kapalı salon toplantısı yaparız' demiştir. Bu, bir işçi kuruluşunun başkanına yakışmaz. Genel başkanlık yanşında Şevket gitse, Cevdet gelse bir şey farkeder mi dije düşündüm. Cevdet Selvi, sürekli olarak 'Baskan adayıyım' diyor. Şevket yerine tabii ki Cevdet tercih edil Kenan DurukanCevdet Selvi ittifakı sağlandı 1 melidir. Ama artık Cevdet Selvi de yönetime geldiğinde neler yapacağı nı açıkça ortaya koymalıdır. Yalnızca ben başkan adayıyım demek yerine, geldiğimde şunları yapacağım, bunları değiştireceğim demesi gerekiyor." Kenan Durukan, ayrıca Petrollş'in bundan bir önceki genel kurulda kendisine destek vermediğini de kaydederek, "Ancak bunlar. uzerinde uzun boylu düşünulmesi gereken şeyler değil. O zamanın koşullan daha farklıydı" dedi. Petrollş Genel Başkanı ve Türklş Genel Başkan adayı Cevdet Selvi, Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ı sendika ağalığı ile suçlayarak, "Koltuk muhafaza eltnek ya da kişisel yetersizliklerini örtmek için insanlar degişik arayışlara girmesinler" dedi. Selvi, Yılmaz'ı ciddiyetsizlikle de suçladı. ANKARA TASI Yürür değişti mi? ANAP'ın çiçeği burnunda Genel Başkan Yardımcılanndan Şükrü Yürür, kendisinden önce bu görevi yürüten Mesut Yılmaz'ın basın üzerindeki olumsuz etkisini silmek için büyük gayret gösteriyor. Geçenlerde bir basın toplantısı için ANAP Genel Merkezi'ne çağrılan gazeteciler, Şükrü Yürür"ün iltifatları karşısında çok şaşırdılar Çünkü şimdiye dek hiç alışılmadık biçimde gazetecilere oturabilecekleh yerler gösteriliyor, çaylar kahveler ikram ediliyor, bloknotlar dağıtıhyor, geciken basın toplantısı için defalarca özür dileniyor, üstelik gazetecileri bürolanna bırakmak için araba bile rmanların bakımı ihale yoluyla sağlanacak anlam özel sektör bakacak A, (Cumhuriyet Bürosu) nan ve Köyişleri Bakanlığı ulama ile ormanların bakıektöre açtı. Bakanhğın bu ı^rinca, genç ormanların k ,.. luyla serbest ormancı aniara bırakılacak. Bu kolygulama da, Orman Bölge nebağlı Yalova Orman IşTazdağ serisinde seçilen ekleştirildi. man ve Köyişleri Bakanlığı Ji açıklamasında, Türkiye'bulunan doğal ve plantasışmuş ormanlar içerisinde hektarlık sahanın bulunduçekerek. şu görüşlere yer esçereler geçmişte gereken müdahalelere tabi tutulmabirbirleri arasında yaşama ıleri gibi, bazılan da gereırm gecikmesinden dolayı jiterini kaybediyorlar. Ayntühtaç bu alanlar, girifl e yogun diri örtu ile kaplı olduklanndan orman yangınlanna karşı da çok hassas durum arzediyorlar. Söz konusu sıklık çagındaki aianlann bir an önce sağlıldı ve yangınlara karşı dayanıkh mesçereier naline kavuşturulmaian için bülün imkânlann kullanılarak ivedilikle bakımlarının yapüması gerekiyor. Bu çalışmalann serbest orman teknik elemanlanna ihaJeli olarak yaptınlmalan benimsendi." Orman Genel Müdürlüğü'nden bir yetkili, gerek doğal, gerekse suni olarak oluştumlmuş bulunan ormanlann bir bölümünün elimine edilmesi gerektiğini kaydederek, "Ormanlann bakunları tamamen özel sektöre mi devrediliyor" yolundaki sorumuza şu yanıtı verdi: "Tamamıyla özel sektöre devri diye bir şey söz konusu değil. Biz bu uygulamayı serbest çalışan elemanlara bırakıvoruz. Kendi alanında çalışan ormancılar, okuldan yeni mezun olmuş orman mühendisleri ya da eraekli olmuş ormancılar da bu konuda görev yüklenebilirler." YÖK, ÇÖK, LÖK veMÖK Hacettepe Üniversitesi Kafeteryası'nda yemek yiyen, kahve içen hocaların masalarına yeni yeni isimler bulunuyor. Masalara konulan isimler ya da nıtelemeler, bu masalara oturan hocaların nitelikleriyle yakından ilgili. Piyango dün çekildi îngo'nun 29 Ekim 1986 çekilişinde ikramiye kazalar şöyle: N' bölük (Tavas), Bahçekapı, £arşıyaka) N: nâ; Galatasaray) I • ^ " Galatasaray, Gaziannderun, Bahçekapı) teslr, Karşıyaka, Mersin, 26 (Edremit, Bahçekapı, cöy) 7478131 953626 (Balıkeıpı, Ankara, Kadıköy) 6 350269 352074 360447 7594064 651072 862079 *6'872091 085497 093330 3 299650 308196 326331 542716 553028 557922 558318 606148 693716 788253 856162 946939 992462 400 BİN 001113 021974 082725 112099 115910 118265 119933 139211 152582 175270 199194 278558 307677 309211 314645 488906 494978 593404 635990 652276 755534 776528 803874 922622 997845 200 BİN Limanı 'na SOOyolcu getirdi. Gemiden inen turistlerin ilk işi, limandaki transatlantiğin fotoğrafını çekmek oldu. Gemiyle gelen turistler, Kuşadası 'nı ve öteki turistik yöreleri gezecekler. (Fotoğraf: a. a.) Transatlantik dern gemilerinden biri olan Europa trartsatlantiği, dün sabah İzmir 40 BtN (son 4 rakamı) 0627 1778 4460 5766 6395 6408 7001 8327 8935 9635 20 BtN (son 3 rakamı) 388 420 10 BİN (son 2 rakamı) 07 II AMORTİ 4 7 018732 038939 101412 112004 276272 278947 384423 402883 439368 503215 516640 522038 534988 540357 543733 548351 548706 572461 640059 641064 653635 670627 782377 811073 838214 865266 904061 957877 961703 994001 100 BİN ($on 5 rakamı) 09751 14085 20358 41394 48517 61274 64471 90424 93077 99001 Türk bayrağını yırtan ABD'li bayan çavtış tııtuklandı İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Alsancak Birinci Kordon'da birrestoranınönünde asılı Türk bayrağını indirerek çiğnediği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan NATO'da görevli kadın çavuş tutuklandı. Geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirilen NATO Kara Kuvvetleri'nde görevli iki çocuk annesi 28 yaşındaki Mary Loretta Moore, nöbetçi savcılıkta verdiği ifadede Amerikalıların devam ettikleri kulüpten gece geç saatlerde çıktığını ve arkadaşlarıyla birlikte yürurlerken Bergama Restoran'm önunde asılı Türk bayrağınm yüzüne geldiğini, ancak yüzüne gelen bezin bayrak olduğunu, aldığı alkolün etkisiyle fark edemediği için çekerek yere attıg'ını ve olaydan pişman olduğunu söyledi. Nöbetçi savcının tutuklama istemiyle nöbetçi 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği çavuş Mary Loretta Moore, ilk sorgusundan sonra tutuklanaralc Buca Bolge Cezaevi'ne gonderildı. Çavuş Moore'un TCK'nin 145. maddesini ihlalden 13 yıl hapsi istenivor. ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Gaziantep'teki bir silah kaçakçılığı soruşturması sırasında gözaltına alınan Enver Şahan adlı gencin olümüyle ilgili olarak bir başkomiser ile 6 polis raemuru hakkında dava açıldı. Polis memurları hakkında, suçu soyletmek için işkence yaptıkları, işkence sonucunda da ölüme neden oldukları gerekçesiyle 8 yıla kadar ağır hapis cezası öngörulüyor. Bir silah kaçakçılığını soruşturmakla görevlendirien Emniyet Genel Müdurluğii Kaçakçılık Istihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli başkomiser tbrabim j Nurdogan, polis meı . '. îarı Ali j Ülker, Ismail Ethem ve Muzaffer Gürban'dan oluşan bir timle birlikte Gaziantep'e hareket etti. Gaziantep'te 1983'ün sonlarında başlatılan operasyonda Enver Şahan gözaltına alındı ve kaçakçılık olayıyla ilgili olarak sorgulanmasına başlandı. Sorgusu sırasında durumu ağırlaşan Enver Şahan, once Gaziantep Deviet Hastanesi'ne kaldırıldı, ancak durumunda bir iyileşme görülmemesi, aksine, durumunun kötüleşmesi üzerine Ankara Acil Trafik Hastanesi'ne getirilmesine karar verildi. Ankara'ya getirilmek üzere Gaziantep'ten yola çıkarılan Enver Şahan, 12 Kasım 1983 günu yolda öldü. Açılan davanın kapsamına, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'nde görevli otaıalanna karşın Başkomiser Nurdoğan'ın soruşturmasına katılan polis memurları Rasim Ümit Karakaya, Kemal Aslan ile Kenan Birben de dahil edildiler. 7 polise işkence davası Ylrtr İttiyatlar nereye kadar? tahsis ediliyordu. Gazeteciler, Şükrü Yürür'ün basın toplantısından aynlırken, "Bakalım, bu iltifatlar ne kadar sürecek?" diyorlardı. Orneğin masalardan birinin adı "YÖK". Yani, bu masada canlarını dişine takıp YÖK'ün erdemini savunan hocalar oturuyor. Bir başka masa "ÇÖK" olarak anılıyor. ÇÖK, "çok önemli kişiler" anlamında. Buraya Doğramacı'nın "çok yakınlan" oturuyor. Önemleri de buradan geliyor. Bir başka masaya "LOK" deniyor. İngilizlerin "leydi"sinı alıp, "çok önemli hanımlar" anlamında kullanılıyor. Önemleri yine Ihsan Doğramacı ile bağlantılı olarak vurgulanıyor. Son masa ise, "MÖK"çülere ait. Bu masada oturan doktorlar, "muayenehanesi olan önemli kişiler". YÖK Başkanı Doğramacı Hacettepe ile yakından ilgileniyor. Burada saydığımız her masaya "nabzına göre şerbet" vermekte üstüne yok. Örneğin, "MÖK'çülere", yani "muayenehanesi bulunan önemli kişilere" ayrı bir davranış biçımi benimsiyor. "Kendi işine en çok yarayacağını" düşündüğü yöneticileri özellikle "MÖK"çülerden seçtiği söyleniyor. Üstadın ne yapacağı belli olmaz. Yaptığı hesaplarn inceliği karşısında herkes şapkasmı çıkartıyor. Sudi Türel ve Antalya sonrası Ozal'la öyle su yüzüne çıKmış bir anlaşmazlığı yok, buna rağmen "aralan Başbakanla eskisi gibi değil pek" Bu nedenle olacak, Süleyman Demirel'in son Antalya gezisinde "atağa kalkan hükümet üyelerinden biri" de Sudi Türel oldu. Malum. Türel Antalya Milletvekili. Antalya kendisinden soruluyor. Demirel'in Antalya'ya gitmesinden önce Türel'in Antalya'ya giderek "duruma hakim TRT haftada bir kez olduğu" başkentteki söylentiler cumartesı günleri arasında. Bunun üzerine biz televizyonda gösten jı yerli kendisini aradık ve işin içyüzüfilmlerı seçmekte çok zorluk nü öğrenelim dedik. Ne mümçekiyor. Televizyonda haftada kün!.. Bulabilirsen bul bakalım altı yabancı film Sudi Bey'i Ankara'da. Not üstüne not bıraktık, nafile. Saat gösterilmesine karşın 11.00'de "yemekte", saat bunlann seçiminde ve satın 15.30'da "yemekten dönmealınmasında hiçbir zorluk çekilmediği, beiirtiiiyor. Ancak miş", diğer saatlerde "toplantıda" sıra, haftada bir kez Kısaca, gazetecilerin telefogösterilmesine karşın yerli nuna her zaman yanıt veren Bafilmlere gelınce, TRT kan Türel'e "Demirerin yöneticileri ne yapacaklarını Antalya seferinden sonra" bir şaşırıyorlar Çünku yerli filmlerın ya argo ya da porno şeyler oldu anlaşılan. Bulabilene aşkolsun!.. Yoksa, Sudi Bey olduğunu belırten TRT Antalya olaylannda kendini geryetkilileri seçtikleh filmlerin çekten sorumlu hissediyor da güzel olmadığını kendilerinin telefonlara onun için mi çıkamıde bildiklerini söylüyorlar. yor?... Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sudi Türel zaman zaman başkentte gündeme gelen bakanlardan biri Vaktiyle "Özalın iç kabinesinde" yer aian güçlü bakanlardan biri olan Sudi Türel'ın nedense son aylarda yıldızı pek parlak değil. TRT yerli film bulamıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle