10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/S ISMAIL GVLGEÇ YAYIN DUNY4SINDA SANAT EDEBİY4T İspanyol yönetmen Luis BunueVin soluk kesen "Son Nefes"i HAYVANLAR 6 Ole çekesi geliyor insanın KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK . t»Z, kvrmak iitiuorvz olarak, LİDERUK konviunda, ilk Oklımıza geldımz 9 Son Nefesim / Luis Bunuel / Çeviren: îlkay Kurdak / Afa Yayınlan / 328 sayfa. Böylesine sıcak bir "son nefes" keşke herkese, hepimize bağışlanmış olsa! "Son Nefesim", Bunuel'i kendi ağzından günahlan, sevaplanyla okura sunuyor. Kitap bitince, Bunuel'e kendi dilinde bir "ole" çekesi geliyor insanın: Yaşa! ZEYYAT SEIİMOĞLU Ünlü İspanyol film yönetmeni Luis Bunuel'in otobiyografik kitabının adı "Son Nefesim". Böylesine sıcak bir "son nefes" keşke herkese, hepimize bağışlanmış olsa! Bunuel, yaşamından kesitler dile getirirken siz de onunla birlikte, onun çok bir yakını, bir dostu gibi beraberinde oluyorsunuz. Stefan Zweig'ın ünlü "Dtinttn Dünyası" da büyiik bir zevkle okunur, o da sizi Bunuel gibi yanında dolaştırır, onun tanıdığı yerleri, onun tanıdığı ünlüleri onunla birlikte görür, tanırsınız. Yine de iki kitap arasında oldukça ağirlıklı bir ayrım var. Stefan Zweig'ta bir Avrupalının serinkanlı yaklaşımını bulurken, Bunuel'de bizi bir Akdenizlinin sıcaklığı sarıyor. Akdeniz damarlı olmaktan kaynaklanan bu sıcak yakiaşımda şaka var, mizah var, muziplik var, kendini düşlere kapıp koyverme var. Düşlerini bize aktanrken bir başka Akdenizliyi, Fellini'yi anımsamamak ne miimkün. tçki ve sigara Çabşmasını sağlayan, onu rahatlatan iki aracı vardır Bunuel'in. Biri içki, öbürii sigara. Sevdiği şarapları sayarken, onun içki masasına konuk oluyorsunuz, kafasını toparlamasına yarayan sigaranın aslında zararlı olduğunu da size dostca fısıldıyor. Mizah yüklü şu itirafın sıcaklığı nasıl tadılmaz? "Ucaktan hep korkmuşumdur; sürekli ve önüne geçiîmez bir korkuydu bu. Örnegin bir pilolun, yüzünde ciddi bir ifadeyle yanımızdan geçtigini göriirsem, 'Tamam mahvolduk, yttzünden okuyorum bunu' derdim. Ya da tam tersine, giılümseyerek, son derece nazik davranarak geciyorsa, o zaman da 'tsler çok liötü gidiyor olmalı, onnn için bizi rahatlatmaya çalışıyor' derdim." Sanki demek istiyor ki Bunuel: Uçaktan korkuldu mu işte böyle, benim gibi korkmalı, hiç yatışmamacasına... Hipnotizma merakı Bunuel ile gezinirken birçok ünlüyü de yakından tanıyabilirsiniz. Bu ünJü sanatçüar arasında Alberti, Lorca, Dali bir hayli yaklaşıyorlar size. Bunuel'in hipnotizma merakı, Paris'te yaşadığı günler, ilk yönetmenlik çalışmalan,filmyapma girişimleri sıraayla yer alıyor kitapta. Çok gösterişçi bulduğu yönetmen Abei Gance ile çalışmayı kabul etmeyip onu beğenmediğini söyleyince, kendisine şöyle dendiğini rahatça açıklıyor Bunuel: "Nasıl oiur da sian gibi bir salak bu kadar büyük bir yönetmen bakkında böyle konuşmaya cüret eder?" Sanatı ile alacağı para arasındaki ilişkiyi de şöyle dile getiriyor: "lstemedigim bir seyi para için yaptıgımı hiç sanmıyomm. Şöyle söyleyebilirim: Bir dolar için yapmadığım bir şeyi, bir rnilyon dolar için de yapmam." PİKNİK PtYALE MADRA MİZAH, MUZİPLİK VEDÜŞLER Luis Bunuel'in özyaşamöykusünde bir Akdenizhnin sıcaklığı sanyor okuru. Bu sıcak yakiaşımda mizah, muziplik var, kendini düşlere kapıp koyverme var. "Wagner'i çok severdim ve müziğini birçok filmimde kullandım." "Erkenden yemek yemeyi ve erken yatıp erken kalkmayı severim. Bu konuda İspanyollara tamamen ters düşüyorum." "Kuzeyi, yağmunı, sogugu çok severim. Yağmur sesini de severira. Bu sesi dünyadaki en hoş şeylerden biri olarak anımsanm hep. Büyük ulusları yağmur doğurur." "Sıcak ülkeieri hiç mi hiç sevmem." "Körleri pek sevmetn. Dünyanın tüm körleri arasında hiç sevmediğim biri varsa o da Jorge Luis Borges'ür. Borges bana pek kasıntı ve kendini begenmiş göriinmüştü. Her sözünden bilgiçlik akardı. Tabii ki iyi bir yazar, ama iyi bir yazar diye de kjmseye saygı gösteremem." "Bilgiçlikten ve bilimsel jargondan tiksinirim." N "Dakikligi severim." Latin Amerika'da asla! Bunuel, hayatınm otuz altı yılını Meksika'da geçirmiş. Oysa Latin Amerika hiç ilgisini çekmezmiş ve arkadaşlanna hep şöyle dermiş daha önceleri: "Eğer bir gün ortadan yok olursam beni her yerde arayın, ama orada asla!" Gelin görün ki iç savaşın sonunda aralannda çok yakın arkadaşlarının da olduğu çok sayıda İspanyol, sürgün yeri olarak Meksika'yı seçmişler. Meksika'da bir film yapma önerisi üzerine Bunuel de oraya geçmiş ve kalmış orada; otuz altı yıl! Kitabın sonuna doğru "Sevdiklerim Sevmediklerim" bölümü çok ilginç. Sade'ı çok sevdiğini söylerken şöyle diyor Bunuel: "Onu okuyunca şaşkınlığım müthiş oldu. Diğer tüm 'ustalar' bir anda gözümdeki tüm degerkrini ve önemlerini yitirmişti." ÖEH İLERDE BİB BİR 4C48A? SOFİSTİKE 8 C KAD\N OISAM? /pKŞA f5M MSİZEKİ VE İŞINJPE BA 81(3 BU DUBUM24 OLMAK... GİSl KAR) II EDE CEkTBjE BÜLMAM ' OLDUĞUM rim." "Kalabalıktan nefret ede "Wajda'ya ve filmlerine çok deger veririm." "Cenazelerin tumturaklı törenlere dönüşmesinden hoşlanmam." "Politikayı sevmem. Kırk yıl oluyor ki politikanın her tiir dalaveresinden sıyırdım kendimi." "Son Nefesim", Bunuel'i, kendi ağzından, günahlan, sevaplanyla okura sunuyor. Candan, sıcakkanh bir kitap. Keyifle okunuyor. Kitabı bitirince, Luis Bunuel'e kendi dilinde bir "ole" çekesi geliyor insanın: Yaşa! Gerçi Bunuel artık hayatta değil, ama kitabında yaşıyor. HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEIV Anton Webern'e göre Yeni Müziğin tanımı DüşünülebUecek en büyük bütünlük Yeni Müziğe Doğru / Anton Webern / • eviren: Ali Bucak / Pan Yaymcılık / 102 sayfa. müziği" ile Tractatus arasında karşılaştırmalar yapıldığını bili"Webern, Webern'in kim ol yoruz örneğin.) dugunu biliyor muydu, acaba?" İşte "Yeni Müziğe Doğnı" diye soran Stravinsky ile birlik böylesine yetkin bir ağızdan, te, Boulez ve Stockhausen gibi "mesJekten olmayanlar için" vegenç besteciler tarafından 50'li rilmiş 16 dersten oluşan küçiik yıllarda yeniden keşfedilene dek, Webenı'i Schönberg'in gölgesinde kalmış o dahi besteciyi çok az kişi tanıyordu. Oysa, dizisel tekniğin ana esin kaynağı sayılan Webern, çok iyi bir müzik tarihçisi olmasının yanı sıra, Schönberg'in bir "gizli bilim" dediği12 nota müziğini Yeni Müziğitam anlamıyla bilen sayüı kişilerden biriydi. (Mann'm "Doktor Faustus" romanını eleştirirken, Schönberg'in dediğine bakılırsa, Yeni Müziği Berg ile Webern dışında kimse bilmiyordu.) Ayrıca Adler'in ruhçözümlemesinden geçmiş, ilk basılı kompozisyonu "Der Blaue Reiter" almanağında yayımlanmış birisiydi Webir kitap. VVebern, fazla teknik bern. Kraus'un, Kokoschka'nın bir jargona ya da felsefe termive tabii VVittgenstein'ın Viyana'nolojisine başvurmadan sanat sında sanat, bilim ve felsefe üresosyolojisine hiç girmeden açıktiminin nasıl "geniş bir küllürel lıyor yeni müziği. Temel ilkesi matriks içinde" gerçekleştirildi"anlasılabiliriik" oJduğu için de ğinin somut bir örneğiydi. (Webu işi bayağı iyi yapıyor. bern'in "susmanın sınırındaki NECMİ ZEK Müzikteki değişimi de, daha anlaşılabilir olma çabası olarak görüyor Webern. Anlaşılabilirlik, ancak "bütünlük" ile olacağı için, hep daha ileri bir bütünlük yaratmak gerekiyor. Webern'e göre, Yeni Müziğin tanımı da bu: "Düşiinülebilecek en büyük bütünlük"... Webern'in yeğlediği bu açıkla Webern için her şey tek bir nota bile önemli; ama bir bütün, düzen, daha doğrusu "gizli yasalar" her zaman var. Kuşkusuz bunlar, yaşamının son yıllannda giderek artacak olan "doğa mistizmi"nin, "sayı fetisizmi"nin de ilk izleri... Nazi eleştirisine karşı Asıl ilginç olan, kitabın satır aralarında, Nazi eleştirilerine karşı, yeni müziği savunma kaygısının hep hissediliyor olması. "Her şey sanki Alman ruhuna yabancı ve ona karşıymış gibi gösterümeye çalışılıyor" diye yakınan VVebern, sanıldığı kadar devrimci, aşın biri olmadjğını kanıtlama çabası içinde. Düzene ve geleneğe bağımlılıgını gösterirken, kuşkusuz biraz da yeni kompozisyon ilkelerine tarihsel bir meşruluk kazandırma amacı taşıyor. Bu yüzden de, 12 nota müziğinin, o "büyük dönüşüm'ün, sadece zorunlu, küçük bir adım, "doğanın sunduğu malzemenin sürekli yayılan zaferi" olduğu sonucuna varıyor. (Webern'in, Brahms ile Wagner'i öne çıkarması da, Yeni Müziği Alman kompozisyon geleneğine bağlama çabasının bir üriinü mü acaba?) Cesur ve suçlu Sözü getirmek istediğim yer, o ünlü "Sanalçı yaptıgını açıklayabilir mi?" sorusu. Örneğin Adorno, VVebern'in müziğinde, öznel ifadelerin en saf bicimde bulunduğunu, nerdeyse tarihsiz, mutlak bir şiire ulaşıldığını söylerken, Webern'in kendisi alçakgönüllü bir zenaatkâr tavnyla "sürekli denetim"den ya da formların olduğu gibi kaldığından söz edebiliyor. Bir kez daha görüyoruz ki, ne kadar "sağlam bir bakış"a sahip olursa olsun, sanatçının kendi açıklaması, hiçbir zaman "en iyisi, en doğrusu" olmak zorunda değil; çünkü Nietzsche'nin beü'rttiği gibi, bir "olgular dünyası"nda değil, birbiriyle yarışan yorumlar dünyasında yaşıyoruz artık. Ama sanatçının farklılığını anlamak için, bu açıklamaJar dolaylı ve dolaysız pek çok ipucu sunabiliyor bize. Bugün, VVebern'in ne kadar •cesur ve ne kadar suçlu olduğunu, kendisinden çok daha iyi değerlendirebiliyoruz örneğin. Sonuç olarak, "Yeni Müziğe Doğru", 12 nota müziğini "öğrenme"nin dışında, sırf bir sanatçının sesine kulak vermek için de okunabilecek, az bulunur özgünlükteki kitaplardan biri. Bu yolculuğun en azcp varlc! yan;. doimuştaHi {vclazor! arat>ask ve 'd'S/eo konsariard'.r.. AöDskrc aziyim ama öisko çahncc Komayo ğinyorcffn. O bir yana, bu güne üak do'/nüŞ va rr\]mbuSi<ırdQ. Cıziröamayarı, Jloşurdaıvayc:!, düduk gib> ötmeytzn tzyba rastiGfrtGdtm'. En kclitaiı müz.ik eatl bjia t?u tcşıtiarda bir işkenaz akztfnc dönüşoyo. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl Anton Webern'in "Yeni Müziğe Doğru" adlı yapıtı, 12 nota müziğini "öğrenme"nin dışında, sırf bir sanatçının sesine kulak vermek için de okunabilecek, az bulunur özgünlükteki kitaplardan biri. manın, 19. yüzyıl doğa felsefesi ile organik tarih anlayışına genelde tekcilik'e (monizm) çok şey borçlu olduğu hemen anlaşılıyor. (Müziği "işitme duyusuyla iigili doğa yasası" olarak tanımlayışı da bunun bir sonucu.) II » t i i r* * t 1 • rrrim A\ AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ^NDEN HABERLER Cumhuriyet Kitap Kulübü Karadenis 'de Yurt dü'zeyinde yaygmlaştırdığınuz temsilcüiklerimizi Karadeniz Bölgesi 'nde de üç ilde Samsun, Sinop ve Trabzon'da açtık. Temsilciliklerimizin adresleri şöyle: Samsun 'da: Mehmet Macit / Macit Kitap Sarayı Aziziye Cad. No:47/BSamsun. Sinop'(a: Vral ARMA Y / Dost Kitabevi Sakarya Cad. No: 53 Sinop. Trabzon 'da: Nihan Karaalioğlu Osman Dede / 24 Şubat Kitabevi Uzun Sk. 37/A Trabzon. Cumhuriyet Kitap Kulübü üyeleri kulüp olanaklanyla bu kitabevlerinden kitap alabilecekleri gibi, üyeliklerini yeniletebilecekler, diğer kitap okurlan da kulübümüze üye olabilecekler ve kitap satın alabileceklerçiir. 9 kasım tarihkri arasında Bayındır Sok. No: 10 Yenişehir (Zafer Çarşısı arkası) adresindeki Türkİş salonlannda gerçekleşecektir. Cumhuriyet Kitap Kulübü 'ne üye yayatevlerinin kitaplarının sergilenip satılacağı şenliğe 24 yazar katüacak. Aynca 3, 4, 5 ve 6 kasım günleri ise sırasıyla "Tiyatro", "Insan Haklan", "QU", "kitap veGençlik" panelleri yapılacak. Üyelerin ve okurlann indirimli olarak kitaplarını edinebileceği kitap şenliği her gün10.0019.00 saatleri arası ücretsiz gezilebilecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ekim MUSTEC/P ONBAŞ/ BO&AZJNM &£ F8ANSIZ DBNİZALTtSI ELE SBÇİeiLPİ. ÇAUAKXAL£ SAVAÇI StlZASlNPA, İrtLAP D£VL£U£Rİ'HİN DONANMASl MARAAA&A'YA S/e£M£A4l'Ç, DAHA SDNM 8AZI PENİZALTI GEMİL£GJ (SiZliCg SOCULMAYA BAŞlAMrpn. BUNLA/SÖAM BİRÎ DE TUKQUOıSe(rÜIUaj^Z) PBNfZALTTS/yOI.SU ALTMOAKİ A&LARA TAKILAN , KURTULMfiVA ÇA&ALAeK£Nt BİRKAÇ SU ÜSTİİME Ç.IKA4AK, OSA4AMU &4IZAKOL 6EMILEZ/NIH VE SAHİLOEN AÇ1LAAJ AT&ŞİN ETKİSİYLE TESUM OlMUŞru. £N İSABETti ATIŞLAJSI YAPAU OA MÜSTECİP ONBAŞt OLMUÇTU &AHA S0N. eA TOP VARALARI ONAB.1U4N OEK4İ, bOMANMA MIZA KAriLACAfC AOl ÛA "MÜSreCiP ONBAÇl" OLARAK bEĞİÇTriKJL£C£KT/.. ms're BUGÜU, IOÜNYA £Awişt içinOE, ÇAMKKALE AYBV EN ÇOK SATAIV ÇOCUK KİTAPLARI 1 Ekim 1 9 8 6 2 9 Ekim 1 9 8 6 Sva:IM: 1 044.010 2 002.258 3 002.224 4 044.081 5 086.061 6 021.187 7 021.104 8 002.247 9 021.231 10 002.248 KKabM Mımsnn: Ç t a * OylwVErt*jaa Mcmakçıoğtıı tab DftiİN SMfcMzb Ncsia 3. Ankara Kitap Şenliği yarın açılıyor Cumhuriyet Kitap Kulübü 3. Ankara Kitap Şenliği 31 ekim HAFLANDS KİTAPLARI PlıfcçMİ »amı/33Q0r002.294 |fErmstWBrner/1785r004.069 0 125.003 1844 Hto* ISnianff. «an/1050125.005 Rnyı'an EndistrU^MSlAI.E. Fa(kw/1000125.004 17. Vtzyrin İ U K I Yansarfa ktMtalVR. Marrtran/2520127.045 4 Okullnmi Efitinl raygmlaştınna Ssmlneri/1250 BM * ÇaattaMıfz Nniıı c «tt/A Bacaksu W« OyfMtamıM Hgaz )• ftrti Btzt VHMtor/Azlz NMİII ş MmHanniaz.: Orkan VWI 250r750^ 420^ 220315^ 500^ BOft650^ 600^ 600 50 YIL ONCE CUMHURİYET Atatürkün sözleri Ankara 29 (a.a.) Ankara Palasta Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen suvare esnasmda Cumhurreisimiz Kemal Atatürk, Yugoslavya Başbakam doktor Stoyadinoviç ve Hariciye Vekilimiz Doktor Tevfik Rüştü Âras hazır olduklan halde Yugoslavya matbuat mümessillerini kabul buyurmuşlardır. Cumhurreisimiz demişlerdir ki: " Görüyorsunuzdur ki ve müşahede etmişsinizdir ki, Türk devlet adamian ve Türk milleti Yugoslav milletine, 30 Ekim 1936 Yugoslav devletine ve Yugoslav hükümetine karşı en samimi hisler beslemektedirler. Bu dostluk tezahürünün bütün Turkiye tarafından Yugoslavya hakkmda beslenen hakiki hislere tercüman olduğuna eminim. Tahakkuk ettirdiğimiz 19361986 müşterek dostluk devam edecektir. Bu dostluğun devamma ve daima daha Ziyade resanet bulmasına çalışacağım, Bu dostluk bütün sulh dostları için bir remz teşkil eder. Böyle bir dostluk ancak insani ve kardeş hislerile istikrar bulabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle