12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 SSCB lideri Gorbaçov ABD ile birlikte Batı Avrupa'ya da ağır bir biçimde çattı: Abnan gazetesi: Türkiye, Kerkük konusunda hassas Musul ve Kerkük 'te gelişen olaylara değinen Ahnan gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung, Kerkük 'tekipetrol rafînelerinin Kuzey Irak 'taki Kürtlerin liderlerinden Barzani ve İranlıların hedefl haline geldiğini bildirdi. Türkiye 'nin bölgedeki gelişmeleri büyük bir hassasiyetle izlediğtni kaydeden gazete, Kerkük petrol boru hattınm tran uçaklan tarafmdan bombalandığı iddialarmın asüsız çıknğını belirtti. Kuzey Irak 'taki gelişmelerin Türkiye için "tehlike" outşturmaya başladığını öne süren Abnan gazetesi, olaylann sadece Kerkük 'e yönelik saldınlarla kabnadığım, TürkiyeIrak sırunnda da huzursuzhıklara yol açtığını öne sürdü. (a.a.) 'Batı, silahsızlanmaya karşr* Gorbaçov, Reykjavik zirvesine kendisinin getirdiği silahsızlanma önerilerini sonradan bazı Batılı liderlerin Reagan 'a mal etmeye çahştıklannı söyledi ve Batı Avrupa'da bazı çevreleri silahsızlanmaya direnmekle suçladı. Federal Almanya Başbakanı Kohl, kısa menzilli füzeler ve Sovyetlerin konvansiyonel silahlardaki üstünlügü hesaba katılmadan orta menzilli füzelerin Batı Avrupa'dan kaldırılmasına karşı çıktı. Birkaç gündür NVashington'da bulunan ve Başkan Reagan ile silahsızlanma konularını görüşen Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl da, Amerikan NBC televizyonuna verdiği demeçte, Gorbaçov'u doğrular biçimde konuştu. Kohl, Batı Avrupa'nın güvenliği ile ABD güvenliği arasında bağ olduğunu belirterek, kısa menzilli füzeler dikkate ahnmadan, orta menzilli füzelerin (Cruise ve PersbingH'lerin) Batı Avrupa'dan kaldırılmasının tehiikeli olacağını ve Sovyetler'in konvansiyonel silah gücünün görüşmelerde hesaba katılması gerek tiğini savundu. Güvenilir kaynaklara göre Kohl, Reagan'la görüşmesinde ayrıca stratejik silahlarda yüzde 50'den fazla azaltma yapılmasınm Avrupa' nın güvenligini tehlikeye düşureceğini ileri sürdtt. DUN1ADA BUGUN ALİ SÎRMEN Dış Haberler Servisi ABD ve SSCB liderleri arasında Reykjavik'te gerçekleşen zirve görüşmesinin dramatik bir biçimde sona ermesinden sonra taraflar birbirlerini suclamayı sürdürüyorlar. SSCB lideri Mihail Gorbaçov, Reykjavik'te getirdikleri önerileri, ABD'nin kendine mal etmeye çalıştığını ileri sürerken Batı Avrupa liderlerine de çatarak bunların silahsızlanmayı istemediklerini söyledi. Washington'da bulunan FederaJ Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Sovyetler'in konvansiyonel silahlar alanında çok üstün durumda olduğunu kaydederek, bunda bir denge sağlanmadan nükleer silahlarda indirime karşı olduklannı dile getirdi. Ajans haberlerine göre, Sovyet lideri Gorbaçov, önceki gece televizyondan yaptığı 50 daSuudi Arabistan'ın 1990lara ka kikalık' konuşmasında Batı blodar Akdeniz fn en güçlii denizaltı kunu ilk kez toplu halde suçlafilosunu kurrnak üzere harekete dı. Sovyet lideri Izlanda başkengeçtiği bildirildi. Londra'da ya tinde, silahsızlanma konusunda ytmlanan ve savunma konulann kendisinin getirdiği öneri pakedaki yayınlanyla tanınan "Jane's tinin ele almdığını vurgulayarak, Defence" dergisi Suudi A rabis zirveden sonra ABD ve öteki batan 'ın bu amaçla altı Avrupa hü zı BatıJı ülkelerin söz konusu kümeti ile temasa geçtiğini ve ilk önerileri sanki Reagan'a aitmiş etapta sekiz kadar denizaltı ıs gibi göstermeye çahştıklannı ileri marladığınt ileri sürdü. Dergi, bu sürdü. Gorbaçov, Avrupa'dan adımın Suudi Arabistan'a 2.9 milyar dolara mal olacağuu kaydederek S. Arabistan'ın başvurduğu ülkeler'm îngiltere, Fransa, F. Almanya, İtalya, İsveç ve Hollanda olduğunu açıkladu Yoktur Birbirimizden Farkımız /Son günlerde Süleyman Bey gazetelerin manşetlerinden düşmez oldu. Süleyman Bey'in yükselişini sımgeleyen olaylardan biri de artık yabancıların, hatta ABD'den gelen yetkılılerin onun sozlerine kulak vermeleri, ne diyeceğini merakla beklemeleri. Bussines International'ın, yabancı işadamlarını, Türk hükümet yetkililerini ve muhalefet temsilcilerini İstanbul'da bir yuvarlak masa başında bir araya getiren toplantısında da, Özal 1 ın ekonomik politikası hakkında tehlike çanları çalınır, ekonomik göstergelerin her alanda gittikçe kötülediği bildirilirken, Süleyman Demirel'in gelecektekı ekonomik politikasının ne olacağı sorusu sorulmuştur. Kısacası, yabancı işadamları da, gelecekte Süleyman Bey'in iktidar olması olasılığının güçlülüğünü görmuşlerdir ve Ankara'nın gelecekte nasıl bir ekonomik yol izleyeceğini anlamak için Demirel'in ağzına bakmaktadırtar. Gelecekte nasıl bir ekonomik politika izleyeceğini merakia bekleyenler, Süleyman Bey'in ağzına daha uzun süre bakmayı sürdürecekler ve sonuçta hiçbir şey de elde edemeyeceklerdir. Çünkü Süleyman Bey'in, demagojik eleştırilerinin dışında, Özal'ın ekonomik politikasına seçenek oluşturacak bir görüşü yoktur. Arkadaşımız Yalçın Doğan'ın, Demirel ile yaptığı söyleşide bu gerçek, açık seçik ortaya çıkmakta, Süleyman Bey somut konulardaki sorulara doyurucu bir açıklık getirememektedir. Süleyman Bey ile Turgut Özal arasında değişik seçenekler olduğunu sananlara olaylan ammsatmak gerek. Bugünkü ekonomik politikanın başlangıç anayasası olan 24 Ocak Kararları alınırken de başbakan Turgut Özal mıydı? Turgut Bey o zaman Süleyman Bey'in politikasını uygulayan bir uzman değil miydi? Türkiye'nin 24 Ocak Kararları batağına batmasına neden olan ise Süleyman Bey'in yıllar süren ekonomik uygulamalarının yol açtığı yapısal bozukluklar değil miydi? Ve tüm gelişmeler sırasında, Süleyman Bey başbakanken, Turgut Özal da uzun süre Devlet Planlama Teşkilatı'nın başında yer almıyor muydu? Bu durumda, birinin öbüründen ne ayrılığı olacağı, birinin öbürüne ne seçenek oluşturacağı sorusu yanıtı güç bir soru : olarak durmuyor mu? İki kez seçim yenılgisiyle düşen, iktidarları sırasında iki kez de ülkeyi askeri darbenin eşiğıne getiren Süleyman Bey'in Özal'dan daha demagog ve daha gözü dönmüş olması, ekonomik alanda daha vurguncu bir politikayı yeğlemesi mi olumlu seçenek oluşturacaktır? Şimdi denebilir ki, "Bırakalım ekonomiyi bir an için bir yana, ama Süleyman Bey'in yasaksız bir Türkiye savunduğu yadsınabilir mi? Özal yasakların gölgesinde seçilmiş bir Başbakan değil midir?" Her şeyden önce, Süleyman Bey'in yasaksız bir Türkiye is» tediğı tevatürdür efendim, tevatür. "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim" diyen Demirel, gerçekte kendisi için yasakla1 rın kalkmasından başka bir şey ıstemıyor. Sorun bakalım, TCK'dekı yasakların. ışçi sınıfının örgütlenmesiyle ilgili yasak; ların, düşünce üstündeki yasakların kalkmasından yana mı Demirel? Turgut Bey'in yasakların gölgesinde seçilmiş bir Başbakan olduğunu söyteyenler haklıdırlar. Ama Süleyman Bey de aynı biçimde yasakların gölgesinde ofurmadı mı ilk kez Başbakanlık koltuğuna? Süleyman Bey'in devri iktidarında Türkiye yasaksız bir tek gün ve saat yaşadı mı? Önceki gün ABD Dışişleri Bakan Yardımcıları Richard Schifter ile Ankara'da bir görüşme yapan Süleyman Demirel, ınsan hakları ile ilgili Amerikalı yetkiliye Insan Haklan Bildirisi'ni gösterip "Bakın bunlardan hangisi uygulanryor?" diyesormuş. Sayın Demirel'in sorusu yerindedir. Ancak kendisi o soruyu sormadan önce, kendi döneminde onların hangilerinin uygulanıp, hangilerinin uygulanmadığının yanıtını vermek durumundadır. Demirel, bugünlerde Özal ekonomisine ve 12 Eylül militarizmine bayrak açmış bir savaşımcı rolündedir Bu görüntünün de aldatıcı olduğunu unutmamak gerek. 12 Eylül militarizmine, 12 Mart'ın tüm hukuk dışı hukuk işlerinin sorumlusu olan dönemin olağandışı yargılamalarmın ve akıl almaz suçlamalarının simgesi haline gelmiş olan askeri başsavcısı ile kol kola girerek savaşım vermek, inandıncı olmaktan uzaktır ve tüm aklı başında olanları güldürür. Burada da bir soru gelebilir akla: "Bu söylenenler doğru ise, Süleyman Demirel neden büyük ölçüde oy topladı ve nasıl oluyor da iktidann güçlü bir adayı olarak ortaya çıkabiliyor." Doğrusu bu sorunun yanıtı nda, Süleyman Bey'in hüneririden çok, solun, sosyal demokratlarm beceriksizliği yatıyor. Sos* yal demokratlar, akıl almaz bir becerisizlikle, hâlâ üzerlerine ölü toprağı serpilmişcesine aymazlık uykusundan uyanmamakta direnerek, kendi yiğit milletvekillerine ve onların kişiliğinde, parlamenterin kutsal dokunulmazlığınasahip çıkmama aymazlığını ve aymazlığın da ötesinde ihanetini gösteren üyelerine karşı gereklı tepkiyi bile gösteremeyerek, ülkeyi gerçek seçenekten yoksun bırakmışlardır. Gerçek seçenek olmayınca da, ortalık yapay gösterilere ve tevatürlere kalmıştır Eğer sosyal demokratlar, kendilerini toplayamazlarsa, sol bütün kesimleriyle Türkiye'de yeni seçeneklerı geliştiremezse, Süleyman Bey ortalıkta at oynatmayı sürdürecek ve kendisini bir seçenek gibi gösterecektir. Bu durumu gören Turgut Özal ise çok haklı olarak 'Yoktur birbirimizden farkımız, ama biz Dünya Bankasıyız" diye nefes tüketecektir. Acaba kendisini dinleyen olacak mı dersiniz? i Yazık! Çok yazık! .' [rabistan denisaltı filosu kuruyor Gorbaçov: Kendileri "Yıldız Savaşları" orta menzilli füzelerin sökülmesiyle ilgili olarak göriiş birliğine varmalarının Sovyet tarafının bazı ödünler vermesi sayesinde olduğunu da belirtti. Toptan bir silahsızlanma paketi üzerinde anlaşmaya varmadan, sırf orta menzilli stratejik füzeleri kapsayacak ayrı bir anlaşmayı imzalamayacaklannı bir kez daha kaydeden Gorbaçov, Stratejik Savunma Girişirai müptelasıdır. (SDI) olarak sunulan uzayı silahlandırmaya yönelik ABD araştırmalannda kısıtiama olmasını da şart koştu. Sovyet lideri, "Nükleer silahlann bulunmadığı bir dünyaya giden yoldaki en büyük engel SDI'dır" dedi. Mihail Gorbaçov, konuşmasında ilk kez Batı Avrupa liderlerine de çatarak, bunların silahsızlanma istemeyen çevrelerin etkisinde kaldıklannı iddia etti. Diplomatlar krizinde son perde Papandreu: Pinochet: Sovyetler'in gözü ülkemizde MOSKOVA/WASHINGTON (AP*.a.) ABD ile Sovyetler Birliği arasında süren "diplomatlar savaşı"nda dün ABD, tek yanh ateşkes ilan etti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Charies Redman, dün gazetecilere yaptığı açıklamada "Bu konulann artık geride kalmasını istiyoruz" dedi. Sözcü, iki ülke arasında diplomatik temsilciliklerde çalışacak görevli sa>nsı hakkında görüş birliğinin bulunduğunu da bildirdi. ABD'nin 7 eylülde Washington'da görevli 25 Sovyet vatandaşını sınırdışı edeceğini açıklamasıyla başlayan "diplomatlar krizi" Sovyetler'in 30 eylülde 5 ABD'li görevliyi ülkeden çıkaraŞili Devlet Başkanı General Aucaklannı açıklamalarıyla gelişgusto Pinochet, Sovyetler Birlimişti. Buna misilleme olarak ği'ni suçlayarak "Moskova'nın ABD yönetimi 19 ekimde yaptıülkesinde gözü olduğunu " belirtğı açıklamayla 55 Sovyet diplotL İtalya'da yayımlanan "II matın ülkeyi terk etmesini iste•Giornale" gazetesine bir demeç mişti. Bu konudaki son misilleveren Pinochet, Sovyetler'in de • me dün Sovyetler'den geldi ve 5 nizlfri, özellikle de Pasifık böldiplomatın Moskova ve Leninggesirti kontrol etmek istediğini rad'tan ayrılmalan istendi. öne sürdü. Sovyetler'in Panama, Sovyet Dışişleri Bakanlığı Kolombiya, Peru ve Salvador giSözcüsü Genadi Gerasimov önbi ülkelerde faaliyet gösterdiğiceki gün bir açıklama yaparak, ni betirten Şili Devlet Başkanı, sınırdışı edilecek beş diplomatın Moskova'nın ülkesinde geriUara hemen ülkeyi terk etmelerini isyardım ettiğini iddia ettL tediklerini belirtti, ayrıca misilleme olarak "uygun önlemier alınacağını" duyurdu. Uygun önlemlerin ilki, dün sabah Moskova Büyükelçiliği ve Leningrad Konsolosluğu'nda görevli yaklaPakistan Havayollan'na bağlı şık 260 Sovyet görevlisinin işlebir yolcu uçağımn dün Afganisrine gelmemeleriyle uygulamaya tan sının yakmlarında düşmesi kondu. ABD elçiliği ve konsosonucu, 40'tan fazla kişinin öllosluğunda görevli Sovyet vatandüğü bildirildi. PIA yetkilileri, daşları, sekreter, şoför, aşçı, teFokker Friendship F27 tipi mizleyici, tamirci, uşak olarak uçakta 49 yolcu ve 5 mürettebat görev yapıyorlardı. bulunduğunu belirttiler. Aynı Dün sabah ABD'nin Moskokaynaklar, Lahor'dan havalanan uçağın Peşaver Havaalanma ini va Büyükelçiliği'nde, alışılmış şe geçtiği sırada şu ana kadar be çekiç, motor, daktilo sesleri ve Rusça sohbetler duyulamadı. lirlenemeyen bir nedenden dolayı TSİ 17.25 civarında düştüğü Sovyet sekreterlerin, danışma memurlarının, ieknisyenlerin, nü açikladılar. Amerikan donanmasına ait bir uçağın salı gününden bu yana 4 kişilik mürettebatı ile birlikte Akdeniz'de kayıp olduğu vearama çauşmalannın yoğun biçimde sürdürüldüğü açıklandı. Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiüği'nin dün yaptiğı açıklamada, John F. Kennedy uçak gemisinden rutin bir devriye uçusu için havalanan S3A Viking denizaltı avcı uçağının planlanan saatte üssüne dönmediği bildirildi. ABD uçağı, Akdeniz^ae kayboldu ABD'den tek yanh ateşkes Sovyetler'in, ABD'in Moskova Büyükelçiliği ve Leningrad Konsolosluğu 'nda çalışan 260 Rus vatandaşına dün sabah işe gitmeieri için izin verilmeyince, Moskova Büyükelçiliği felce uğradı, şoförlerin yokluğu ulaştmı aksattı. 24 yıldır elçilikte görev yapan İtalyan aşçıbası, "Kesilecek etler, hazırlanacak hamburgerler var, şimdi ne yapacağız" dedi. muhabirinin benzer bir sonısunu " E n azından birkaç gün tam bir kâbus olacak" şeklinde cevapladı. Elçiliğin öğle yemeklerini hazırlayan ve 24 yıldır aynı görevi sürdüren İtalyan asçıbaşı ise, mutfağında çalışan 14 kişinin işe gelmediğini belirterek, "Böyle nasıl çalısacagız? Kesilecek etler, hazırlanacak hamburgerler var, çok iş var" dedi. 25 yıldır Moskova Elçiliği'nde temizlikçi olarak çalışan bir kadın ise, sabah sendikadan bir telefon aldığını ve kendisine elçilikteki eşyalannı toparlamak için 2 gün verildiğini söyledi. Elçilik yetkilileri, tüm görevlilere işe gitmeyecekleri haberinin çarşamba gecesi geç saatte ya da perşembe sabahı erken saatlerde ulaştırıldığının sanıldığını belirtiyorlar. Sovyetler Birliği'nin bu uygulamasının ardından Moskova Elçiliği ve Leningrad Konsolosluğu'nda tam bir karmaşa ve panik yaşandı. Günlük çalışma düzeni aksadı, yazışma, ulaşım ve haberleşme büyük sorunlar yarattı. ABD'nin bu uygulamaya benzer bir uygulama ile misilleme yapmasma olanak yok. Çünkü ABD'deki Sovyet elçilikleri ve konsolosluklarında çalışan Amerikah sayısı son derece az. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Gerasimov'un açıkladığı önlemier arasında, elçilik ve konsolosluğa geçici olarak gönderilen Amerikahların görev süresinin bir yü ile smırlanması, elçilik görevülerini ziyaret eden Amerikan vatandaşlannın sayısımn azaltılması, Sovyetler Birliği'nde gorevli Amerikalı sayısımn, Sovyetler'in Washington Büyükelçiliği ile San Francisco konsolosluğundaki Sovyet görevli sayısım aşmaması gibi kararlar da bulunuyor. «."Kıbrıs'tan çıkuı, diyalog kuralıırf' STELYO BERBERAKİS~ ATtNAYunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, ülkesinin Türkiye ile Üişkilerinin düzelmesi için koştuğu şartlan yineledi. Yunanistan Başbakanı, bu yoldaki görüşlerini bu kez, iki günlük resmi ziyaret için Atina'da bulunan Çekoslovakya Başbakanı Lübamir Strugal'ın onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada dile getirdi. Papandreu, Türkiye ile ilişkiler konusunda "Yunanistan'ın kuzey komşubrı ve özellikle Balkan ülkeleriyle ilişkikri son derece olumlu düzeyde bulunup sürekli gelîşmektedir. Ancak ne yazık ve garipür ki, Tiirkiye, Yunanistan'ın komşusu ve aynı ittifakta bir müttefıki olduğu halde surekli Yunanistan'ı tehdit etmekte ve bu tehditleri hacimce büyümektedir. Oysa Yunanistan'ın diğer Balkan ülkeleri ve koraşu iilkelerle iliskjleri görkemli bir sekilde gelismekıedir. Türkiye ile ber zaman diyalofa hazınz. Türk ve Yunan halkını ayıracak hiçbir sorun yoktnr. Bizleri tek ayıran konu, Ege bölgesinin yasal statüsünün Turkive tarafmdan kabul edilmemesidir. Türkiye ile diyalog kurmamıza engel olan iki sorun vardır. Bunlardan biri, Kıbns'taki Türk askerlerinin geri çekilmesidir. tkincisi de Türkiye'nin bugünkü uluslararası anlaşma ve sözleşmelere da\aü Ege bölgesinin yasal statüsünü tanıdığını gösteren bir açıklama yapmasıdır " d e d i . Papandreu'nun konuşmasından sonra söz alan Çekoslovakya Başbakanı Lübamir Strugal, Çekoslovak ve Yunan hükümetlerinin özellikle Balkanlar ve Kıbns sorununun çözümü yolunda bütünüyle aynı görüşü paylaştıklannı dile getirdi. SSCB Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gennadi Getasimov temizlikçilerin ve mutfak görevlilerinin sandalyeleri boştu. 50 Sovyet şoförün kuÜandığı elçilik otomobilleri, park yerlerinden kımıldamadılar. Görevli Amerikalıların çocuklarını okullarına götüren okul otobüsleri de çalışmadı. Moskova Büyükelçüiği sözcü sü Jaroslav Verner, hiçbir Sovyet görevlisinin işe gelmediğini doğruladı. Bu sorunun yarattığı kargaşa ile nasıl başa çıkıldığını soran bir gazeteciye Verner, " Ö ğ l e yemeğini yanımızda getirdik" diye cevap verdi. Elçilik bahçesinde dolaşan bir başka Amerikalı diplomat ise AP KGB ABD de felce uğrayucak WASH1NGTON, (a.a.) Amerikalı yetkililer, ulkeden sınır dışı edilecek toplam 80 Sovyet dıplomatı arasında Sovyet Haberalma örgutü KGB ve Askeri Istihbarat Örgütü GRU'nun sorumlularının da bulunduğu ve boylece, Sovyetler Bırliği'nın. ABD'de casusluk açısmdan "kolunun . kanadınm kınldığını" belirtiyorlar. "Bu sınır dtft olaylan, Sovyetler'e buyük bir darbe indirdi. Ancak bu, Sovyetler'in casusluk etk'mliklerine son verecekleri anlamma gelmez'' yorumunu yapıyorlar. Sovyetler'in bundan sonra diplomatlan değıl, sokakta çalışan ajanlan kullanma yoluha gidebileceklerinı belirten yetkılilere göre, Sovyetler'ın "Deneyimsiz şefler kullanması, Federal Soruşturma Bürosu FBI'nın işini kolaylaştıracak. " Sovyetler'in alacağı misilleme onlenıterının ABD'nin karşıcasusluk elkıntiklen için sorun yaratatağını da belirten Amerikan yetkilileri, Sovyetler Birliği'nin, l'arşova Paktı ıılkelerinın casuslarındun yararlanmayı planladıklunnı dıişunuyorlar. Pakistan'da uçan Kazası: 40 ölü Reykjavik'tekîpazarlık değerlendîrîldî Dış Haberler Servisi " T i m e " dergi si, Reykjavik zinesikonusunda ABD 'nin önde gelen silahsızlanma uzmanlan ve politikacılarının görüşlerini aldı. Time'ın derlemesini okurlanrmzu sunuyontz. diler. Sadece SDI projesini öldürmekle ilgilendiler. ama SDI pazarlık kozu değildi, olmamalıydı zaten. Sovyetler'in kendi nükleer silahlann sayısımn azalımak konusunda ciddi olduklannı sanmıyorum. Time dergisi, zirvenin ardından nabızyoklaması yaptı Les Aspin VVisconsin eyaleti Demokrat Parti Kongre iiyesi Dean Rusk Kennedy ve Johnson dönemi Dışişleri Bakanı teı yonetimlerinde çalışmalar yapılmı^tır. Sovyet kıtalararası balistik fuzelerini yüzde 50 oranında düşurebilsevdik, bu buyuk bir başarı olurdu. Goru>nıede Gorbacov'a SDI konusunda ne gibi kısıtlamalar istediğini sormak gerekitdi. Orneğııı Antı Balisiık Füzeler Anlaşması'na gore, bu teknolojiyi karada denemek mumkundur. > ıldı/ Sa\a>!aıı Projesı ıcinde bovlc bir kosul kabul edilebilirdi. Ben danışnıanların Revkjavik zirvesine veterinuc hazırlaııdıkla ıına inanmı>orum. Bir an once goru>ler belirlenmeli ve veni goru>meler vapılmalı." Alexander Haig Reagan dönemi eski Dışişleri Bakanı "Zirve iyı hazırlanmamıştı ve Amerikan tarafı, sunulan önerileri tartma ftrsatı bulamadı. Her iki taraf da lOyıllık bir geçii} döneminin ardından nükleer fuzelerden arınmış bir dünya oluşturma umudu verdiler. Bu belki de II. Dünya Savaşı'ndan bu yana iki süper guç arasındaki barışı tehdit eden engellerin ortadan kaldırılması olacaktı. Nükleer bir savaş ol^sılığını ortadan kaldırma düşüncesi son derece cazip, ancak janlış hazırlanmış önerileı, u«:un vadede dunyayı daha az guvenli bir yer yapabilir." George Ball Johnson dönemi Dışişleri Bakan Yardımcısı "Her zaman SDI'nın dinamit gibi bir pazarlık kozu olduğunu düşunürdüm. Zirve bence iki şeyi kanıtladı. İlki SDI (Yıldız Savaşları) konusunun çok güçlü bir pazarlık kartı olduğu, diğeri ise Başkan Ronald Reagan'ın SDI'ya gerçekten inandığı. Başkan SDI ile dunyayı nükleer silahlardan temizleyebileceğini sanıyor. Ancak bence yönetim radikal bir oneriyle gitmeliydi. İki lider, tam bir nükleer silahsızlanma konusuna nasıl girdiler bilrniyorum, bu askerlerin ödunü koparan bir konudur." Jack Kemp New York eyaleti Cumhuriyetçi Parti Kongre iiyesi "Bu aşamada SDI teorik birdüştür. Sovyetler, Yıldız Savaşları Projesi'nin hangi aşamada olduğunu da bilmiyorlar. Bu sistemden korkuyorlar, oysa bence bunun geliştirilmesi yıllar surer. Onlara bizim de tepemizde dolaşan uzav gemilerinin lazer silahları ateşlemelerinden veya yansıtıcılardan hoşlanmadığımızı anlatmak gerekiyor. Yıne de Sovyetler'in, SDl'nııı bir teori olup olmadığı konusunda kumar oynamalarını beklevemeyiz. Ya gerçeğe dönuşurse? İzlanda bir So\>et tuzağı değildi. Bu, devam eden surecin bir basamağıvdı. Daha fazlasını da beklememek gerekiyordu bence." Robert McNamara Kenned> ve J o h n s o n döneminde Dışişleri Bakanı "Reagan, Izlanda'da balistik füzelerin kaldırılmasını teklif etmekle çok oııemli bir oneri >aptı. Ileriye atılnıı> büvuk, cesur ve nükleer silahlardan arınmış bir dünyaya geri dönmek volunda buyuk bir adımdı. SDI konusunda Sovyetler'in tutumu da genellikle sanıldığından daha fazla gorüşmelere açıktı. Sovyetler, Yıldız Savaşlaıı Ptojesi'nden vazgeçilmesini istemcdileı. sınırlandırılmasını istediler. Bu pıojenm ABD'ye ilk vuruş olanağı getırmcsmden korkuyorlar. Oyle bir formul bulınahyız ki, hem Sovyetler bu korktılarından arınsınlar, hem de bı/. SDTnın leknolojik potansiyelini onları hu^ursu/ eimedcn ara'jtırmava devam eimelivi/." Cyrus Vance Carter dönemi Dışişleri Bakanı "Reykjavik'te gerçek bir fırsatın kaçtığına inanıyorum. SDI (Yıldız Savaşları) sadece bir fantazi değil, bir sahtekârlıktır. Eğer Başkan bu konuda israr ederse, silahlann kontrolü konusunda başarı şansı kalmaz. Sovyetler, karşılığında bir şey almadan stratejik füzelerini sökmez. Göruşmede konu kıtalararası balistik füzeler uzerinde yoğunlaşmalıydı. Nükleer silahlardan bir gecede kurtulmak mümkün değildir. Avrupa onu koruyacak bir sistem olmazsa, 111. Dunya Savaşı'nın çıkacağına inanıyor. Sadece konvansiyonel silahlarla kalmak, özellikle 11. Dünya Savaşı'nı hatıriayanları urkutüyor." Gerald Yonas Savunma Bakanlığı SDI Organizasyonu eski Başkanı "SDl'dan tü.nüvle vazgeçmenin ulusal aüvenliğini tehdit edt\oğıne inanıyorum. Bizim onerimiz anıı balistik anla^masını yururlükte bırakmayı amaçlıyordu. SDI bize, yıllardır Sovyetlerin uzayda yaptıklan gibi u?a> savunmasını üelistirmevi sağlayacak. SDI projesini 10 >ıl laboratuvara kiılemek, projeyi öldurur. Bokassa Sürgün yaşamına son verdi. Paul Warnke Carter döneminde Silahlann Konlrolu ve Silahsızlanma Başkanı "Başkan,Reykjavik'e Sovyetlerle buluşmak, uzlaşmak için gitti. ABD bir anlaşma yapmaya kararlı ve bu anlaşmanın yaratacağı olası riskleri göze almaya hazırdı, ama Sovyetler kendi tutumlarında ısrar ettiler. Sovyetler adil ve eşit bir indirimden yana olmadıklarını Reykjavik'te bir kez daha göster "Anlaşmayı kesınlikle kabul eimeliydik. Her ^eyden oncc. straicjik >,a\u:ımayı kısıilamak Amerikan t'ikriıiir. Bu konuda Johnson, Nixon, Ford ve t'ar "Başkan, uzlaşmayı kabul etmeliydi. Yıldız Savaşları bir pa/arlık konusudııı Lizlaşmanın İzlanda'da imzalunıp, >uıürlüğegirmesigerekmezdi. Başkan, hcı >eyı en iııce deta>ına kadaı in•.t'lemesi gerektiğinı soyleyip, zaman iv leyebilirdi. SDI, kesinliği kanıılanmıs., muhıeşcm ve aşılması iınkânsı/ bir savunma sisicmi değil anlatıldığı gibi. En ıvı ıhıınıallev'ailakları olacak, kolav kırılabilccek bir sistenıdiı. Yerleştiriİebileıeğı konusunda ciddi ku>kıılaııııı vaı. Bokassa, ülkesine döndtt PARİS, (ANKA) Orta Afrika Cumhuriyeti'nin eski İmparatoru Bokassa, sürgun yaşamını sona erdirerek, ailesiyle birlikte ülkesine "kesin dönüş" yaptı. Fransa Başbakanlık sözcüsü, Paris'te sürgün yaşayan Bokassa'nın, eşi ve beş çocuğu ile birlikte ülkesine dondüğünü aı;ıkladı. Askeri darbe sonucu devrilen Bokassa'nın ülkeye dönmesi üze^ rine, işbaşındaki askeri yönetimin önlem aldığı belirtildi. Hükümetin talimatı üzerine, Impalator Bokassa ile ailesinin "askeri gözetimde" tutulmasına karar verildi. Bokassa'nın, sürgün yaşamına hangi gerekçeyle son verdiği ise belirtilmedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle