12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Özal: Gerî döııüş yok MERAL TAMER Business İnternational'ın düzenlediği Türkiye ile ilgili yuvarlak masa toplantısının dün sabahki oturumuna katılanlar, Başbakan Turgut )zal'dan Türkiye'nin ekonomik durumu ve yatınm olanaklan hakkında bilgi almayı umarken, son 30 yıllık siyasal larihimizin ayrıntılarını dinleyince oldukça şaşırdılar. Türkiye'nin tek partili döneraden nasıl çok partili döneme geçtiğini, Menderes ve iki bakanının nasıl idam edildiklerini, "27 Mayıs kadar büyük olmayan" 12 Mart 1971 askeri müdahalesini, 1970*li yıllann koalisyon döneralerini, uzun uzadsya anlatan Başbakan TUrgut özal bir saatlik konuşmasının ancak son 5 dakikasında ekonomik duruma değindi ve birkaç kez üstüne basa basa "Size garanti ediyorum, ekonomik politikada 1988 e kadar hiçbir degişiklik olmayacak" dedi. Kendisinin hem iyi bir poü'tikacı, hem de iyi bir teknisyen olduğunu, ancak teknisyen yanının her zaman ağır bastığını söyfeyen özal, finans kesimiyle ilgili yeni düzenlemelerin birkaç güne kadar açıklanacağını söyledi. özal konuşmasında aynca Türkiye'nin yüzünu AET'ye çevirdiğini ve lslam radikalizminin Türkiye için bir tehlike oluşlurraadjgını anlatü. özal 1983 genel seçhnlerini değerlendirirken de, "Seçmenler Evren'e biz seni çok seviyoruz, ı n u polilik tercihlerimize kanşma dcmişlerdir" dedi. Uluslararası danışmanhk Business İnternational'ın Türkiye ile ilgili olarak düzenlediği Yuvarlak Masa toplantılarının altıncısı önceki akşam Maliye Bakanı Ahmet Knrtcebe Alptemoçin'in konuşmacı olduğu akşam yemeğiyle açıldı. Turkiye'de yatırını olanaklannı araştıran yabancı isadamlanyla başta başbakan ve bakanlar olraak üzere, Hazine Müstesarlığj, DPT, Yabancı Sermaye Dairesi ve Merkez Bankası gibi kurumlann üst düzey bürokratlarını bir araya getirme amacını tasıyan yuvarlak masa toplantısının dün sabahki oturumunda ilk konuşmayı Başbakan Turgut özal yaptı. Özal'ın yaklaşık 1 saat suren konuşmasından sonra toplantıya katılan yabancı işadamlan Başbakan'a özelleştirmeden, enflasyona, ihracattakı teklemeden, sigortacılik ve ilaç sanayıi gibı henüz "liberalleşmeycn sektörlere ilişldn" çeşiüi sorular yönelttiler. Başbakan Turgut özal, lstanbulda Sheraton Oteli'nin Balo salonunu dolduran yerli ve yabancı 300 kadar işadamına hitaben konuşmaya baslarken, siyasal tarihimizin yapraklannı geri çevirerek 30 yıl öncesine gitti. özal, Turkiye'de 1950 yılına kadar tek panili dönem yasandığmı, 1950 yüında yapılan seçimlerde Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçimleri kaybettiğini ve Demokrat Parti'nin iktidara geldiğini, 195060 yıllan arasında Türkiye^ nin Celal Bayar Adnan Menderes ikilisi tarafından yönetildiğini anlattıkça, salonu dolduranlar meraklı gözlerle bi.rbırlerir.e bakıp "Acaba Başbakan Özal konusraasının somında lafını nasıl ba£layacak. sözü nereye getirecek" diye birbirlerine sormaya başladılar. Başbakan Turgut Özal ise o günkü toplantının ana teması sanki Türkiye'nin yakın tarihinin siyasal ve ekonomik açıdan analiziymişçesine 27 Mayıs'ta askeri mudahale yapıldığını, müdahalenın ardından uzun bir yargıiamadan sonra Adnan Menderes ve iki bakanının 1961'de asılarak idam edildiklerini, bu arada oluşturulan yeni anayasamn pek çok fusa iş gerekti ve dolavıstyla büyiimeye öncelik veren politikalar iztendi. Ama ekonomik poiitika (ümüvle içe dönuktu ve yoğun devlet miidahalesi vardı. Seçim sistemi ise bir süre sonra koalisyon donemlerini başlatacaku. Bu arada 1971de bir askeri müdabale daha oldu, ama bu mudahale 1960'taki kadar bu>ük degildi. Bu noktadan başiayarak Turkiye'de aşın sagdan sola kadar koalisyonlann her Ifirlüsu drnrndi. Sağ UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) GOZLEM Gmrmmtİi Size garanti ediyorum, ekonomik politikada 1988'e kadar hiçbir değişiklik olmayacak. BeMİrel'le y a k ı a l ı k : Adalet Partisi'nin kurulduğu ve iktidara geldiği sıralarda ben de işin içindeydim. O dönemde Demirel'le birbirimize yakındık, çok yakmdık. Evrea'e halk • K M J I : 1983 genel seçimlerinde halk Evren'e "Biz seni çok seviyoruz, ama politik tercihlerimize kanşma" mesajım verdi. Yeal «iiisenleMe: Finans kesimine getirilecek yeni düzenlemelerle kredi faizlerinin düşmesi sağlanacak. ••ga«Batı: îslam radikalizmi Turkiye'de tehlike olmaz. Biz yüzümüzü AET'ye dönmüş bir ülkeyiz. alanda ozgurlukler getırdiğinı, 1965'te yapılan secimlerde Demokrat Parti'nin devamı olarak SiUeyman Demirel tarafından kurulan Adalet Partisi'nin iktidara geldiğini bu sıralar kendisinin de işin içinde olduğunu anlattıktan sonra şöyle konuştu: "O dönemde biz Demirel'le birbirimize yakındık. çok yakındık. Ben 1967 >ılında Demirel başbakanken onun miısleşan oldum. O donemde nüfus hızla artı>ordu, bu artan niipartiler milli koalisyon yaptılar, tslama bir parti olan Milli Selamet Partisi ile Ecevil'in başkam bulundugu soldalü Halk Partisi bir koalisyonda bir araya geJdiler." Başbakan özal, bu koalisyonlar döneminin Türkiye'ye yaramadıgını, ekonomik durumun giderek bozulduğunu, tam o gunlerde Türkiye'ye gelen Federa! Almanya Başbakanı Helmul Schmidrin Türk ekonomisini Aimanca bir deyim otan "domuz ahm"na benzettiğini anlattıktan sonra sozlerini şöyle surdürdü: "1971 yıiında ben özel sektöre geçtim. Yani işin içinde değildim. Bence en buyıik >aniış 1974 petrol şoku sırasında yapılmış, devaluasyon ve pelrol fiyatlanna zam gibi onlemlerin alınması gerekirken, tam aksine petrol fiyatlarının sabit tutulması ve Türk parasının değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. O donemlerde partSer ekonomiyi arka plana iterek sosyal vaatlerte ortaya çıknuşlardır. Ama sosyal vaatleri gerçekleştirmek için de para lazımdır ve olmayan şey nasıl verilir? Dolayısıyla 1977'ye gelindiginde artık özel sektönin ekonomik talepleri karşılanamaz hale gelmişti. Ben o zaman ozel sektördeydim, ithalat yapmak isteyen karaborsaya başvnrmak zorundaydı. Bu durum 1978'de Ecevit'in iktidarda oldugu dönemde de devam etti. IMF'in istikrar programlan devreye girdigi halde ekonomik durunıda her hangi bir düzelme görülmedi. 1979a gelindiginde çeşitli mallann kıtlığı başlamıştı. Çunku döviz >oklu. Bulunamavan sadece petrol degil, pek çok hammadde)di ve dolayısı>la üretimler de aksıyordn." Başbakan Ozal Türkiye bir kömur ulkesi olduğu halde o gunlerde eksi 26 derece soguk olan Erzurum'a yakıt yokluğu nedeniyle kömur nakledilemediğini, bu dönemde sadece ekonomik durumun değil siyasal durumun da son derece kanşık olduğunu bir yandan siyasal parıiler parlamentoda bırbirleriyle çatjşırken, diğer taraftan da anarşist ve terörist Tekstilde batan fabrikalar kiralanıyor ödeme güçlüğü içindeki tleri Mensucat, Macar Hungar Coorp'a kiralandı. Asil Nadir ile ortak olma girisiminde bulunan Dokusan ve Türkmen Kadife, ortaklığı gerçekleştiremedi. Her iki kuruluş da Sınai Kalkınma Bankası'na olan borçlarını ödeme planına bağlamaya çalışıyor. Ekonomi Servisi Yılbaşınluşlarla boy ölçüşen, Balkanlar ve Oıtadoğu'da hatın sayılır bttdan bu yana boyutlan giderek yüklükte sayılan Dokusan, kurugenişleyen bir kriz içine giren luştan kaynaklanan kredi borçTürk tekstil sektöründe darbogalarını ödeme konusunda bankaza giren firma sayısı artarken, larla görüşmelerini sürdürürken, daha önceden zor duruma düşyine çok ortaklı bir şirket olan ve müş ftnnalarda "kiraüuna" olayı kadife piyasasında Sabancfnın yaygınlaşmaya başladı. Nakit sıTeksa'sını da geride bırakan kıntısı içine girdiği belirtilen DoTürkmen Kadife de şu sıralar nakosan ve Türkmen Kadife'ye dakit sıkıntısı içine girrniş bulunuha önceden ortak olma konuyor. Edindığııniz bilgilere göre sunda görüşmelerde bulunan Türk asıllı ünlü işadamı AsO N» {• 1980'li yıllann başlannda Smü •jalkınma Bankası'ndan kuruluş dir'in girişimlerinden vazgeçtiği için aldıklan kur garantisiz kreöğrenildi. ödeme güçlüğü içine di borçlarım ödeme konusunda giren Üeri Mensucat ise 450 işçihem Dokusan'm, hem de Türknin çalıştığı yün iplik ve sentetik men Kadife'nin uzun süredir Sıiplik üreten fabrikasını 2 yıllığınai Kalkınma Bankası ile yaptıkna Macar dış ticaret firması lan görüşmelerin sonuçlandığı H u g a r Coorp't kiraladı. behitiliyor. Firmalar ile banka Türkiye'nin ilk 500 sanayi kuarasında imzalanan protokole ruluşlan sıralamasına giren Örgöre Türkmen Kadife'ye yüzde ta Onnesan, Salihti Tekstil, İz10 ortak olan Dokusan, 5 milyon mir Yün gibi tekstil kuruluşlandoları aşan borcunu bir yılı ödenın ardından çok ortaklı iki bümesiz beş yıl içinde bu yıl sonunyük tekstil kuruluşu ödeme güçda geçerli olacak dolar değeri lüğü içine girdi. Yünlü piyasasınüzerinden geri ödemek zorunda. da Sabancı Holding'in Yünsa'sı, DEStYAB'ın (Devlet Sanayi Işçi Aksu. Altınyıldız gibi dev kuruYatınm Bankası) yüzde 40, Sınai Kalkınma Bankası'nın yüzde 10 ortak olduğu Türkmen Kadife1 nin de yine aynı ödeme planı içinde 5 milyon dolarlık borcunu ödemesi gerekiyor. Her iki finnanın, Sınai Kalkınma Bankası ile varolan görüşmelerini bir ölçüde sonuca bağlarken, İş Bankası, Yapı Kredi, Şekerbank ve bazı diğer bankalarla da var olan borçlarını erteleme girişimlerini sürdürdükleri belirtiliyor. Bu arada her iki firmanın da sermaye artırımına gidememesinin işletme sermayesi sorunu doğurduğuna işaret ediliyor. Türkmen Kadife"den bir yetkili bu konuda şunları söyledi: "Şu anda hem bizim hem de Dokusan'm sennaye arttınmı Asil Nadir'in sermaye aktarmaması sonucu gerçekleşemedi. Asil Nadir'le her iki firmanın yaptıklan protokol anlaşmasına göre bizim 2.5 milyar lira olan sermayemiz 6 milyara, Dokusan'ın da 6 milyar lira oian sermayesi 12 müyar liraya çıkacakü ve bu parayı da Asil Nadir karşüayacaktı. Ama protokolün imzaJanmasına karşılık beniiz para gönderilmedi." A>TU yetkili Dokusan'da olduğu gibi Türkmen'de de bir nakit sıkıntısının baş gösterdiğini belirterek "Biz eskiden Irak'a ihracat yapardık. Ama bu pazann kapanmasıyla iç piyasava yönelmek zorunda kaldık. Iç piyasa sabşlanndan memnunuz ama sabşlanmız 56 ay vadeli olarak yapılıyor ve sonuçta senetle calışmak zorunda kalıyoruz. Elimizde nakit para olmadtğından hammaddeyi vadeyle alıyoruz ve bu bize faiz yükü getiriyor. Bankalara senetteri götürüp nakit para temin elmeye calışıyoruz, ama bankalar buna pek yanaşmıyorlar " dedi. Nadir Şirketler Grubu yetkihleri ise daha önceden her iki firmanın kendilerine ortak olma konusunda teklifte bulunduklarını, önceleri görüşmelerde bulunmalanna karşıhk daha sonradan her iki firmayla hiçbir ilişkilerinin kalmadığını hatırlatarak "Herhalde >«pılan teklifler incelendi ve bu işin olumlu sonuçlanmayacağı kanısına vanldı ki, göruşraekre son verildi" dediler. Dokusan îdare Meclisi Başkanı Niyazi Adıgttzd de fırmanın kuruluşu için aldığı krediden dolayı son yıllarda epey sıkıntı çektiğini ancak piyasaya borcu bulunmadığını savunarak "Haziran ayından bn yana 6 milyardan 12 milyar Uraya çtkardığımtz işletme sennavesini tamamlamaya calışıyoruz. Firma şu anda tam kapasite ile çalışıyor" şeklinde konuştu. ödeme güçlüğü içine giren tleri Mensucat, kurtuluş yolunu fabrikayı kiraya vermede buldu. 1leri Mensucat, 450 işçinin çalıştığı fabrikasını "işletme sermayesinin erimesi ve yeni finansman olanaklannın bulunamaması" nedeniyle Macar dış ticaret şirketi Hungar Coorp'a iki yıUığma kiraladı. Firma yetkilisi Macar firmasının hem işletme sermayesini hem de diğer tüm finansman ihtiyacjnı karşılayacağını söyledi. Macar firmanın bunun karşılığında yıl içinde fabrikanın yapacağı tüm üretimi Macaristan'a ithal etmek koşulunu hatırlatan firma yetkilisi "Hungar Coorp fabrikanın isleyişinj de üstüne almış durumda. Fabrikanın üretecegi üriioün fıyatı dünya borsalanndaki flyatlar göz önüne alınarak saptanacak. Yıl sonunda elde ediiecek kâr veya zarann tttmü tleri Mensncat'a ait olacak. Macar finnasıyla anlaşmamızı sağlayan Anpa Sanayi Üriinleri thracatı firmasına da yıl sonunda yüzde 5 komisyon verilecek" dedi. Darboğaza giren firma sayısında artış var AMKARA'dan YALÇJN DOĞAN (Baştarafi 1. Sayfada) kesimlere ve de uzellikle sermaye kesimine stçrudı. Şimdi sermaye sesini yükseltiyor ve bunu "ekonomik gerekçelere" dayandırıyor. Sanayicisinden çiftçisine, esnafından kiiçük ticaret erbabma dek çeşitli gruplar halinde örgütlenmiş olan sermaye kesimi son gunlerde 1976'larda kurulmuş olan "hür teşebbüs konseyi"ni yeniden devreye sokuyor. "Hür teşebbüs konseyi" araalığıyla açıktan açığa "poiitika yürütüyor." Önceki akşam Ankara'da yeniden bir araya gelen işveren kuruluşlannın en üst düzeydeki temsilcileri "arkalanna kamuoyu desteği alarak hükümeti uyarma" kararına yöneliyorlar. Ne zaman? Çok ilginç. Demirelin siyaset sahnesinde yeniden yükselişe geçtiği zaman. Sesini yükselten sermaye kesimi şimdiye dek neredeydi? Evet, faizler çokyüksek. Kredi alarak iş yapmaya kalkıldığında, faiz maliyeti yüzde 80'lere tırmamyor. Bufaizlerle üretimde bulunmak ciddi risk üstlenmek demek. Ürettiğini iç pazarda satabilmek yine ciddi bir çaba gerektiriyor. Satış olsa bile, vadeli. Yani, faizepeşin para ödenirken, satılan mallann karşüığı vadeyle geliyor. Ayrıca, enflasyon bir türlü düşürülemiyor. özkaynaklar suyunu çekiyor. Yeni yatınm güçleşiyor. Evet, bunlann tümü doğrn. Ama bu politikalan altı yıldır canla başla destekleyen, bugün seslerini yükseltenler değil mi? Şimdi neden iş böylesine "udl hale geldi?" İki nedenden. tlki ekonomik. Bizdeki sanayici "ithal ikamesine dayah" bir sanayi geliştirdi yıllar yılı. Bu modelle de 196& lardan 1980'lere dek "ufak tefek sıkmtılann dtşında gül gibi geçinip gitti." 1980'le birlikte, gerçi serbest piyasaya yönelen çok çarpıcı bir dönüş yaptı Türkiye, ama bu arada sanayiciyi besleyen "ithal ikameci politikalar" da son buldu. "tthâl ikamesi yerini dışa açılma politikasma " bıraktu tçerde kolay mal satabilen sanayici, tüccar, esnaf, çiftçi dışa açılma ile birlikte zorlanmaya başladu Şu sıralarda da "zorlanmanm suunna " dayanmış görunüyor. Ikinci neden birincinin devamı. Siyasal nitelikte. "İthal ikameci politikalan" kim en iyi uyguladı? Süleyman Demirel. Son seçimlerle birlikte kim "siyasal zafer" kazandı? Süleyman Demirel. O halde, hem ekonomik yönden, hem de siyasal açıdan sermayenin çeşitli kesimlerinin gözleri aynı noktada birleşiyor: "Süleyman Demirel" İthal ikameci politikalara dönüş umuduyla Demirel'i destekleyen sermaye, siyasal açıdan da Demirel'in yükleşini gördüğü için, simdi "o çok sevdiği" Özal'a kafa tutmaya çalışıyor. Hem de kafa tutarken ö'yle bir sıkıştınnayı deniyor ki, inanmak güç belki, amayanına isçileri de almaya çalışıyor. Önceki akşam "patronlarm yemeğinden " sızan ve orada hazır bulunan "bir patron" tarafından söylendiğini öğrendiğimiz şu söze ne demeli"Türktş Başkam Şevket Yılmaz zaten bize yakmdır. 1980 yılından sonraki ara rejimde bizünle işbirliğine giderek zamanm Başbakanı Bülend Ulusu ve Çalışma Bakanı ile yakın mesai içinde bulundu. O taruıteki iş kanunlannın, çalısma hayatmı düzenJeyen kanunlann bugünkü biçimiyle çıkamlmasmda Şevket Yümaz *m da buyük payı olmuştur. Şimdi Yıbnaz'ı daaramtzia görmek isteriz." Sesini yükselten sermaye, işçi desteği açısından da işçi sendikalarınm Başkam Şevket Yılmaz'a güveniyor. özal'a karşı açılan "muhalefet cephesine" yeni bir tohum daha atılıyor. lerin sokaklarda siyasal nedenlerle çatışnklannı anlatu. 24 Ocak r980'de Süleyman Demirel'in Başbakan, kendisinin de Başbakanlık Musteşarı ve DPT Müsteşar "yârdımcısı olduğu dönemde ekonomik istikrar önlemlerinin alındığını dile getiren Başbakan Özal, "Biz başka ülkeierde 1520 yılda gerçekleşlirilebilecek reformlan TürkİNe'de 23 yılda yaptık. Tedbirler ilk alındıgında ben bir ikiiemle karşı karşıya kaldım, acaba uygulamada hızlı mı yavaş mı gitsem diye duşundüm. Ama nasıl ki bir boks maçında başlangıçta çok yumruk atarak rakip sersemletilir ve daha fazla yumruk atma oianagı dogarsa, ben de baştan hızlı gitmeye karar \erdim" dedi. , Turgut Özal, 24 Ocak Kararlannın alınmasından 8 ay sonra 12 E>lül askeri mudahalesınin yapıldığını, ancak askeri yönetimin kendısinden ekonomik poliükanın başında kalmasını islediğini, 22 ay işi yüriittukten sonra icraattan çekildigıni ve partili düzene geçiş aşamasında kendi partisini kurduğunu anlatırken şöyle konuştu"Partili duzene gecerken sağda ve solda birer parti olsun isteniyordu. Ben kendi partimi kurmak istedigimde, yeteriDce o> toplayamayacağım samkbgı tçia bana izin verildi. Seçimlerden iki gün önce Devlel Başkam Keflaa Evren, aJeyhünize bir konnşma yaptı. Burada hemen belirteyim ki, halk Evren'i çok tutuyor. Turkiye'de bir oylama yapdsa Evren diğer kişilerden kat kat fazla o> alır. Ama 1983 genel seçimlerinde halk Evren'e "Biz seni çok seviyoruz, ama politik tercihlerimize kanşma" mesajım vermistir." Turgut Özal, daha sonra iktidarlan döneminde bugüne kadar cesaret edilemeyen pek çok konuya el atıldığını, ekonominin liberalleşmesi yolunda büyük mesafe katedildığini kambiyo sistemi ve bürokrasiye yenilikler getinldiğini aniattı. Son yapılan ara seçimlere 12 partinin katılmasına rağrnen partisinin gene en fazla oyu aldığını ve en fazla milletvekilini çıkardığıru belirten Başbakan Özal sozlerini şöyle stırdurdü: "Eger bir genel seçira olsaydı, biz 227 mDletvekili çıkanrdık. DYP UO'da kalırdı. Buyük şehirlerde halk bizi destekliyor. Bir İzmir hariç, onda da SHP'nin lideri aday oldugu için sonuç bo>le oldu. Biz gelecek secimlerde de çogunlugu alınz. Bakın en fazla oyu tstanbul'da aidık ki, tstanbul Türkiye'nin kalbidir. Istanbul ne yaparsa. Türkiye'nin geri kalan boliımleri onu izler. Aynca Turkije^ de genç nufus çoğunlukta. Gelecek secimlerde ilk kez o> kullanacak bir genç kitle var. Sol gazete Cumhuriyrt'in yazdıgı gibi bo genç kitle bizi destekliyor." Başbakan Turgut Özal, korıuşmasının bu noktasından sonra salonu dolduran yabancı ışadamlannın asil merak ettikleri sorunun yanıtınj verdi ve ekonomik politikada herhangi bir değişiklik yapmayı kesinlikle düşünmedığini üstüne basa basa söyledı. Kendisinin hem iyi bir politikacı, hem de iyi bir teknisyen olduğun söyleyen Turgut Özal, teknisyen yönünün her zaman ağır bastığını ve dolayısıyla ekonomik politikada bazı küçük uyarlamalann dışında hiçbir değişiklik yapılmayacağmı ısrarla vurguladı ve yabancı isadamlarına, "Bu konuda siziere garanti veriyorum" dedi. Zaten bu dogrultuda yeni düzenlemenin birkaç gün içinde açıklanacağını kaydeden özal, finans kesimine getirilecek yeni düzenlemelerle kredi faizlerinin duşmesinın de beklendiğini söyledi. Yabana işadamlarının Turkiye'de lslam radikalizminin gelecekte tehlike yaratıp yaratmayacağı konusunda da kaygıları olabileceğıne işaret eden Başbakan Özal, "tsiam radikalizmi Turkiye'de tehlike olamaz. Biz yüzümüzü AETye dönmuş bir ülkeyiz. Aynca Atatıirk'un yıllar önce yerteştirdigi laik bir sistemimiz var. Türk halkı ülkesinin modern bir ulke olmasından yanadır. Kaldı ki, pekçok tslam ulkesi de bugun artık kaikınmalannda Türkiye'yi ornek almaktadır" dedi. Toplantının daha sonra basına kapalı olarak yurutülen bölümünde yabancı işadamlan Başbakan özal'a 1987 ihracatithalat hedefleri, özelleştirme programı, enflasyonda endeks kargaşası, büyük projelerin gerçekleştirilme oranı, liberal olmayan sektörlerle ilgili sorular sordular. Özal, serbest ekonomiyi ısrarla savunmasına rağmen Turkiye'de ilaç sektöründe neden hâlâ Tıyat kontrolünün bulunduğu yolundaki soruyu yanıtlarken, "bu konunun kendi istegine rağmen eski Saglık Bakanı tarafından bir türlu halledilemedigini. yeni Sağhk Bakanf nın ise sorunun bir an önce çözümu yolnna gidecegini umdugunu" söyledi. 1986 yıh ihracat rakamını 7.5 milyar dolar, ithalat rakamını ise 11 milyar dolar olarak tahmin eden Başbalcan Özal, 1987 hedefleri soruiduğunda ise, kendi kişiliğine aykın olarak b.r an yanıt veremedi, sonra da salonda bulunan uzmanlarından yardım istedi ve 1987 ihracat hedefinin 8.5 milyar dolar, ithalat hedefinin ise 12 milyar doiar olduğunu söyledi. Bir yabancı işadamı, •'Sigortacılik sektöriine yatınm yapmak btiyoruz, ama liberal ekonomi kurallan bn seklorde hâlâ isJemiyor" deyince, Özal, bu konuyla ilgili yasanın 1987 yılbaşmdan itibaren yurürluğe girmiş olacağını söyledi. Başbakan Özal, yabancı işadamlarının gerek buyük projeler, gerekse özelleştirme konusundaki sorulannı yanıtlarken, sözü dönüp dolaştınp yapişletdevTet formülüne getirdi ve Turkiye'de cazıp pek çok projenin, ömeğin havaalanları ve limanların bu formülle yabancılara ihale edilebileceğini ve bu alanda öncelik alan yabancının bir yandan dığerlerine örrt k oluştururken, diğer yandan da onceliği almanıiı a\antajlanndan yararlanacağını dile getirdi. Başbakan Özal Turkiye'de enflasyon oranlarıyla ilgili endekslerin farklılığıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de, kendilerinin DİF'nin toptan e;ya endeksini esai aldıklannı, İMF ile yapılan görüşmelerde de bu endeksin kullanılJığım söyledi. Sayın Cumhurbaşkanı mı? Hayır. Değil. Olmadığını biliyoruz Nereden biliyoruz? Gazetemizin Ankara temsilcisi Yalçın Doğan'ın bir yazısından öğrenmiştik. Sayın Evren, YaJçın Doğan ile yaptığı görüşmede, "affa karşı olmadığını' söylemişti. Köşkten sızan haberler de böyleydi. Cumhurbaşkanı, af konusunda Çankaya Köşkü'nün siper yapılmasından hiç de hoşnut kalmıyordu. Cumhurbaşkanı affa karşı değildi, peki Genelkurmay Başkam Orgeneral Sayın Üruğ mu bu affa karşıydı? • Bilebtldiğimız kadarıyla ordu, siyasetle hiç ilgili değildi. Silahlı Kuvvetler, "asli görevi"ne dönmüştü. Komutanlar eğitim alanlarındaydı. Sayın Üruğ, 12 Eylül'den bu yana ordunun yavaş yavaş siyasetten elini ve ayağını çekmesi için çabalıyordu. Ordu, siyasal çekişmelere ve tartışmala• ra karışma niyetlisi değildi. Bu yüzden af konusu ile hiç mi hiç ilgilenmiyordu. Cumhurbaşkanı Evren'in afta karşı olmadığı İzmir Bağımsız Mületvekili Rüştü Şardağ'ın dün düzenlediği basın toplantısı ve bu basın toplantısından hemen sonra Cumhurbaşkanlığınca yaptlan açıklamayla da doğrulanmış değil midir? Cumhurbaşkanı affa karşı değil... Genelkurmay Başkanı, güncel sıyasete kanşmak niyetlisi değil. Peki kim karst affa? Affa karşı olan Özal'dır! Niçin uzal'dır? Çünkü özal için "en yakın tehlike" Demirel'dir. Bu yüzden özal, elinden geldiği sürece affı engelleyecektir. Bu bakımdan Cumhurbaşkanı'nın affa karşı olmadığının dolaylı yollaria da olsa açıklanması çok yararlı olmuştur. Diyeceksiniz ki: Nereden öğrenmiş Özal bu siyaset oyunlannı? Kimden öğrenecek? Ustasından! . Ustası da böyie yapmaz mıydı?.. "Yassıada mahkumlannm aff/"denilince, hemen "orduistemiyor" diye ayak sürmez miydi? Demirel, "Yassıada mahkumlan"nm affı için ne gibi engeller çıkarmışsa, hiç kuşkunuz olmasın, Özal da Demirel için aynı engelleri çıkaracaktır. Ustası "Af oiursa ordu ihtilal yapar" gerekçesini sonuna kadar kullandı. Ancak özal, bu dolaylı açıklamaiardan sonra gerekçeyi kullanamayacak. Bir şanssızlığı bu. Şu 4. madde kalksın, Demirel'in de DYP'nin de "demokrasiaşklan" hemen bitiverir. Üstadımızın demokrasi aşkı, anayasamn geçici maddesi ile sımrlıdır. Yasak kendisi için varsa antidemokratiktir, yoksa değildir. Şu yasaklar kalksa da "sivil toplum" adına Demirel'i "özgurlük kahramanı" ilan eden solcu arkadaşlarımızla yeniden tartışsak... Kalksın geçici 4. madde, göreceksinız Demirel, bir kez kendi yasaklarını kaldırdı mı, bundan sonra anayasamn 1 nolu sadık bekçisi olacak ve kalıcı yasaları sürgil savunacaktır. Kırk yılhk Kâni, olur mu Yani? 4'ler zirve istedi (Baştarafi 1. Sayfada) araya gelerek sorunlarını anlatma gerekliği konusunda da görüş birbğine vardılar. Bu çerçevede özal'ın Kore gezisi dönüşünde ve kasım ortalarından itibaren Ziraat, Esnaf Odalan ile Odalar Birliğ^ ve TİSK Başkanları ile bir dizi zirve toplantısı yapması, 1987 politikalarını oluştururken bu değerlendirmeleri de dikkate alması yolundaki bir talep ortak deklarasyona kondu. Başkanlar hükümetin bazı kararlan meslek kuruluşlanna damşmadan alrnasından dolayı duyduklan endişeyi yemekli toplantıda dile getirmekle birlikte bu yolda açık bir hükümü deklarasyona koymamayı yeğlediler. Başkanlar deklarasyona koyacakları son rnaddenin ithalat ve ihracat dengesine ilişkin olmasınj kararlaştırdılar. thracata yeni teşvikler isteyen başkanlar, ithalattaki patlamaya da dikkati çektiler. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkam Hüsamettin Tiyensan tarafından dün yapılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Kuruluş baskanlan, Sayın Başbakanın hür teşebbüs kunıluşlan ile bir an önce zirve toplantılan yaparak kesimlerin sorunlannı dinlemesinde ve gecikmeden çarelerin düşünülmesinde zanıret oldngnnn ifade ettiler. Özellikle yeni ekonomik tedbirler paketinin hazuiandığı bn dönemde zirve toplantılannın önceden yapıhnasındaki yarar ve zanıreti ısrarla belirttiler. Bu zirve toplantılan yapuncaya kadar hükümetin öncelikle aşağıdaki hususlan göz önünde tutmasında zanıret oldugu ifade • edildi. Bugün Turkiye'de uygulanan bankacmk anlayışı içinde ekonominin saghklı bir biçimde gitmesi mümkün degildir. Bankaalık kolay para kaza nan sektör görüntnsünden çıkanlmalıdır. Kredi ve faiz politikalan yeni' den ele alınarak enflasyon bede • fioe uyarlı bir hale getirilmendir. Dış ekonomik ilişkilerde de gözJenen deneesizlifin gkkri]me> si zaruridir. İhracatta hissedili< bir azalma.ithalatta devamlı bi( artış vardır. Bu konolarda d* hükümetin gereken Ugiyi gösterroesi sarttır. Enflasyon: Biitün gayretlere rağmen enflasyonun özlenen seviyeye çekilemediği gönilmekte' dir. Toplumun bütününü ilgilendiren bu hususta da hükümetçe alınacak tedbirier vardır ve oygulamada gedkilmemelidir". KAMUOYU DESTEC1 Başkanlar bir dahaki zirveye Ziraat Odalşn Birliği Başkam Osman özbek'in ev sahipliği etmesini kararlaştırdılar. Bu yemekli toplantıya kadar hükümetle zirve toplantıJan gerçekleştirilemez.se, "geniş kamuoyu desteği sağlanrnası" yolunda girişimlerde bulunması konusunda da görüş birliğine vardılar. ' Bankalarda tekstil (Baştarafi 1. Sayfada) lebi konnsunda çok daha dikkatli davranacağız ve bnolan süzeceğiz. Ama berhaMe sektöre yeni kredi aphnas, özeüflde büyük çapta kredl açrima» pek düşü•ölmeyecekttr. Veairiskleregirilmeyecekıir." Sanayiciler de bankaların sektöre kuşkulu baktıklannı doğruluyorlar. Bir tekstil sanayicisi bu konuda şöyle konuşuyor: "Ge« çenlerde bankaya ber zamanki gibi elimdeki senetleri verip avans almaya gitmistim, yani ser net kırdıracaktım. Fakat banty yetkilileri, senedin kınlması sonncnnda 150 milyon lira vereceklerse, bunun yüzde 50 fazlası yani 225 milyon liralık gayri men» kul ipotek ettirmemi istediler. Şimdiye kadar bunu yapmamalan, yeni yeni bu uygulamaya gjtmeleri herhalde bankaların seki töre olan güvensizliklerini dilegetiriyor." danışma MecUsfnin 5. yüdönümü nedeniyle Prof. Sadi Irmak başkanlığmda 23 Danışma Meclisi üyesi Taksim Anıtına çelenk koydu. Dün sabah saat 10.30'da Taksim Anıtına çelenk koyan Danışma Meclisi üyeleri, akşam da L'ıman Lokantası'nda bir araya geldiler. Danışma Meclisi üyeleri adına Prof. Sadi Irmak, anıt defterine şunları yazdı: "En büyük eseriniz olan cumhuriyetin kollanması ve korunmastnda gorev alan Danışma Meclisi üyeleri olarak huzurlarmdayız. llke ve inkılaplarımıın ıştğında temel kanunlar hazırlayarak memleketimizi tekrar hürriyetçi demokratik parlamenter rejime kavusturma, milletimizi huzur ve güvene sahip kılma, devletimizi güçlendirme yolunda size layık olmaya, gelecek nesillere degüzel bir örnek vermeye çalıştık." (Fotoğraf: DES'lZ TEZTEL) Güneş'te yönetim değişti Haber Merkezi Güneş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Güneri Civaoglu görevinden ayrıldı, yerine Milliyet Gazetesi Başyazan Metamet Barlas getirildi. Genel Yayın YönetmenliğTnin yanı sıra Güneş gazetesinin bağlı bulunduğu şirkette murahhas üyelık de yapan Civaogla "veda" niteliğı taşıyan son yazısiiiı yazdı. Civaoğlu'nun dinleniuck üzere Cenevre'ye gideceği öğrenildi. Milliyet gazetesi başyazarhğından aynlan Mehmet Barlas'ın önümuzdeki gunlerde r uneş te göreve ba;!aması beklenıyor. Miliiyeı ."azetesı es!•'•" jıahhas uyesı 'ıVkıa Okur'un Güneş yönetitıiır.de gorev alması bekleniyor. BAŞSAĞUĞI Bolu eşrafından Bir gece (Baştarafi 1. Sayfada) demokrasiye yönelmiş bir CHP'ye ve Ismet Inönü'ye daha yakmdır" demekten de kendini alamamış. 32 yaşında Ankaradan Izmir'e belediye evlendirme memuru olarak atanmış Şardağ. 1960'ta da belediye başkan vekili olarak emekli olmuş bu görevinden. 1950'den bu yana bestecilik yapan ve 30'u aşkın yapıtı bulunan Şardağ emekli olduktan sonra üniversitede öğretim görevliliği, çeviri, araştırma çalışmalan yapmış, mületvekili oluncaya değin de çeşitli edebiyat yapıtlan vermiş. Şardağ'ın 1983 seçimleri ile başladığı politik yaşamındaki en önemli özelliği ise eski HP'den milletvekili seçildikten sonra partisinden istifa eden ilk milletvekili sıfatım kazanması oldu. TAHSİN ALAGÖZ geçirdiği ani bir rahatsızlık sonucu 22.10.1986 tarihinde vefat etmiştir. Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. KOLEKSİYON I CİHAT BURAK ERTUĞRUL ATEŞ ESAT TEKAND FATMA TÜLİN ÖZTÜRK İSMET DOĞAN MEHMET GÜNSÜR MESUT KAYALAR ÖMER UJLUÇ Taksitle satışlar sîırmektedtr Tel: 337 01 28 CUMHURİYET GAZETESİ PERSONELİ Halit Çelenk SATILIK EMLAK Elmadağ'da büro veya oturmaya elverişli telefonlu daire ile Istiklal Caddesi'nde telefonlu 10 m : irtibat burosu satılıktır. Müracaat: 141 40 20 HUKUKSUZ DEMOKRASİ 2. bası, 880 lira (KDV ıçmde) Çağdıi) Yaymlan Türkocağı Cad. 39/41 Cağahğlutslanbul Yunus Nadi CUMHURİYET YOLUNDA 5ja lira (KDV içinde) Çoğdaş Yavınları Türkoa/ğı Cad. 39/41 Cağaloğluhlanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle