12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LER CUMHURÎYET/9 Avukatlann ortak savunması tamamlandv DİSK davası hukııka ay kırı 1961 Anayasasına, 12 Eylüi Ceza verilemez: Eğer bu ülke halkı 1980*6 kadar yürürlükte olan yademokrasiye layık değildir denilmeyecekse, salara aykın bir dava olduğu öne demokratik işçi haklarının temel insan sürüldü. DİSK davasının uluslararası tüm hukuk kuruluşlannhaklannın bir parçası olduğu inkâr ca ele alınarak tartışıldığının, huedilmeyecekse, budavada ceza verilemez. kuk dışılığının otoritelerce sapYegâfte hmkuhl yÎMt; Tarih, bu davada tandığının belirtildiği ortak savunmada şu görüşe yer verildi: hükmünü şimdiden vermiştir. Biz, hukukçulara "Biz hukukçulara göre bu dagöre, bu davanın yegâne hukuki yanı, verilmesi gereken beraat kararı olacakhr. Heyetinizden de vada ceza verilemez. Dünyada ve öikemizde demokratik işçi bu hukuki sonucu talep ediyoruz. haklan, sendikal bak ve özgürtstanbıd Haber Servisi Tiirsoy^Ercüınent Tahiroglu ta liikler, zaten DİSK'in 1980 önDİSK ve bağb sendikalar dava rafından okunan ortak savun cesinde 1961 Anayasası ve yasasında 85 avukatın imzaladığı 19 manın son bölümünde "Bu da lanna göre savunduğu ve uyguladığı haklardan başka bir şey va esas olarak da usul gçısmdan adet eki iJe birlikte 857 sayfalık da hukoka aykın bir davadır. değildir. Eğer bu ülke balkı deavukat ortak savunmasının Biz hukukçulara göre DİSK ve mokrasiye layık değildir denilokunması tamamlandı. Davanın üyesi sendikalann ve davadaki meyecekse, demokratik işçi hakbundan sonraki oturumlarında sanık sandatyesine oturtulan ki lanniD temel insan baklannın bir avukatlar ve sanıklar kişisel saşileriıı çalısmalan, görnsleri be parçası olduğu inkâr edilmeyevunmalannı yapacakJar. ğenilmeyebflir. odunln ya da cekse, bu davada ceza verUeAvukatlar ortak savunmalaolnmsuz buluoabflir, ancak ce nıez." rında DİSK davasının gerek Hukukun üstünlüğünün taza bukuku açısından suçlanauluslararası hukuka, gerekse iç nınması, çağdaş temel insan maz" denildi. hukuka aykın olduğunu söylediOrtak savunmada DİSK dava haklannın güvencelerinin tanınler. sının Türkiye Cumhuriyeti'nin ması halinde bu davada ceza veIstanbul 2 Numarah Askeri altında imzası bulunan însan rilemeyeceğinin vurgulandığı orMahkeme'de görülen DtSK daHakları Beyannamesi'ne, Avru tak savunmada davadaki amavasında 40 bölümden oluşan pa Însan HakJarı Sözleşmesi'ne, cın, demokratik işçi muhalefetiavukatlann ortak savunması 5 ILO sözleşme, karar ve ilkeleri ni, gerçek sendikacılığı, demokoturumda okundu. Avukatlar ne, Avrupa Konseyi ilkelerine, ratik sınıf ve kitle sendikacıhğıFikret tlkiz, Rasim Öz, Ergiıı nı ve DİSK ilkelerini yok etmek oldufu öne sürüldü. Ortak savunmada şöyle denildi: "Baskıya, zulme, işkenceye, adaletsizliğe, eşitsizliğe, yoksulluğa, açlığa karşı çıkmak suç sayılmadıkça, düşünce özgürlüğünü, örgiitlenme özgürliiğünü, basu özgüriüğünü, hukukun üsrünlüğiinii. banşı ve demokrasryi savunmak suç kabul edilmedikce, egemenlik tüm ulusa degil de, sermaye sınıfına aittir denilmedikçe, siyasi etkinlik hakkı isçilere, emekçilere yasaktır. bu hak yalnızca patrona aittir denilmedikçe, emperyalizme, faşizme, şovenizme, gericüiğe, anarşizme, terorizme, diktatörlttğe, savasa karşı çıkmak suç sayılmadıkça, bu davada ceza verilemez." Avukatlann bu davada sadece müdafi değil, aynı zamanda tanık olduklarının da belirtildiği ortak savunmada, sonuç ne olursa olsun, DİSK ve DİSK ilkelerinin yaşamaya devam edeceği vurgulandı. Ortak savunma metni şöyle tamamlandı: "1961 Aoayasasıoın getirdiği haklar çerçevesinde DİSK'te somutlanaa sendikacılık hareketi Türkiye emekçi halkının umudu olmaya devam edecektb. Çünkü DİSK, demokrasi demekfir, insan haklan demektir, meşnıiyet demektir, gerçek sınıf sendikacılıgı demektir. Demokrasiyle viicut bulan bir kuruluş olarak bunların teminatı demektir. Yaklaşık 5 yüdır sürmekte olan bu dava, suçlamalann tüm hukuk dışılığını bütün dünyaya kendi sergilemistir. Tarih, bu konudaki hükmünü şimdiden vermiştir. Biz hukukçulara göre bu davanın yegâne hukuki tarafı, verilmesi gereken beraat karan olacaktır. Heyetinizden de bu hukuki sonucu talep ediyoruz. Türkiye kamuoyu, dünya kamooyn ve tarih önünde, demokrasi, hukuk ve adalet açısından, gelecege yönelik en önemli bir ölçüt olması nedeniyle, sideri bu davadaki büyük tarihi sorumlulugunuz ile baş başa bırakıyornz." Duruşma, samklann ve avukatlann kişisel savunmalannı yapabilmeleri için 27 Ekim 1986 Pazartesi gününe ertelendi. Bundan sonraki oturumlar, karara kadar Selimiye Kışlası'ndaki duruşma salonunda yapılacak. DZJYDUK/GORDUK YALÇtni PEKŞEN Turizm ve komünizm.. Uzun süreden beri boş duran İstanbut'un ünlü otellerinden Park Otel'in binası, binlerce anıyı moloz yığınları arasına gömerek bugünlerde yıkılıyor. Bir rastlantı sonucu Şefik Okday'ın yazdığı "Büyük Babam... Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa" adlı kitap da bu ay içinde yayımlandı. Şefik Okday'ın büyük babasmın konağı olan Park Otel'in "paşa konak"lığ/ndan otele dönüşmesini anlatan kitap hem şaşırtıcı bilgilerle dolu, hem de Türkiye'de otelciliğin kısa bir tarihçesi gibi.. Park Otel, İtalyan sefirlerinden Baron Blanc'ın yaptırdığı ve 19.000 altına (bugünün parası ile 1,4 milyar TL. dolayında) Osmanlı Sarayı'na sattığı bir binadır. Ahmet Okday'ın büyük babası son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa Berlin Büyükelçiliği'nden ayrılıp "Hariciye Nazırı" olarak îstanbul'a geldiğinde, kendisine armağan edilmiştir Harp Akademisi'nde hocalıkta bulunmuşsun. Aynca son Sadrazam Tevfik Paşa'nın da oğlusun. Otelcilik yapmaktan utanmıyor musun" demektedirler. Gerçekten 1930'larda mütevazı bir aile, şoföre kız verir, otelciye vermezdi. Otelciye "terlik getiren adarn" otel odasına "gizli aşk için kiralanan yer" gözüyle bakılırdı. Hatta Vehbi Koç daha sonraları Taksim'de Divan Oteli'ni vaptırdtğı zaman pek çok dostlannca ayıplandığını anlatır." Izzet'i çağınr. Gelirken apdest almasını ve Kuranı Kerim'i beraberinde getirmesini söyler. izzet gelince elini Kuranı Kerim'e bastırarak şu yemini ettirir "Kendimi ezdireceğim. Hakaretten ötürü isyan etmeyece Cumhurbaşkam Evren, 3 günliik gezisi için Türkiye ile Yugoslavya arasında pek az görüş farkı olduğunu, onun da bazı noktalarda bulunduğunu söyledL Evren döndü Bir vatandaş MecUste, 'Adalet anyorum9 diyebağınü ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Genel Kurulu'nda dün birleşirnin kapandığı sırada dinleyiciler locasından, "Adalet anyorum" diye bağıran bir kişi dışan cıkanldı ve emniyet müdürlügüne götürüldü. Başkan Vekili Ozer Gnrbüz, dünkü birleşimi kapattığı anda dinleyiciler locasındaki bir vatandaş ayağa fırlayarak, "Sayın Başkan ben vatandaşım, konuşmak istiyonım. Ben adaiet anyorum. İnsanlık haklarını anyorum" diye bağırdı. Genel kurulda bulunan milletvekilleri şaşkmlıkla dinleyiciler locasına bakarlarken, salonda görevli emniyet mensupları vatandaşı yakalayarak susturdular ve emniyet müdürlügüne götürdüler. TBMM Genel Kurulu'nda bağıran vatandaşın adının tsmet Ahlat olduğu anlaşıldı. Meclisedinleyici kartı alarak girdiği belirlenen Ismet Ahlat, TBMM'de emniyet görevlilerinin niye bağırdığına ilişkin sorulannı, "Cevabını halkıma vereceğim" yanıtını verdi. Ahlat, mesleği konusunda daha önce garsonluk ve barmenlik yaptığı biçiminde bilgi verdi. SARAYBOSNA/ÂKKARA, (Cumhuriyet) Cumhurbaskanı Kenan Evren, Yugoslavya'ya yaptığı üç günlük resmi ziyareti tamamlayarak dün Ankara'ya döndü. Cumhurbaşkanı Evren, Yugoslavya ile Türkiye arasındaki görüşmelerde iki ülke arasında bazı noktalarda pek az fark olduğunun saptandığını, bu farklann da "görnşmeler yoluyla çok aza indirUdigiııi" söyledi. Cumhurbaşkanı Evren, Saraybosna'dan Ankara'ya dönerken uçakta gazetecilerle sohbet etti. Evren, uluslararası konulann aynntılı olarak ele alındığını belirterek, "Üd söper güç arasındaki güven eksikliginin devam etmesi ve silahlannıa yansının sürmesi, ea çok bizim gibi Üçün« i Diiaya ülkeleriııi rahatsız etmektedir ' dedi. Evren, uluslararası konularla ilgili olarak şunlan söyledi: "Turkiye'nin sflatasızlanmayı ve niikleer silablann ortadan kaldınimasını gönülden amı ettiğini ve yapılaa (üm çalışmalara kaülmaya hazır olduğunu ifade ettim. Balkanlar'ın niikleer sibüüardan anndınlması arzu ediKyorsa, ki bunu biz arzu ediyoruz, bunun sadece BalkanJar çerçevesinde degil, tüm Avrupa çerçevesinde düşünülmesi gerekir. Biz (Balkan ülkeleri) daha kendi aramızda karşüıklı oturup koausamazken, diyatog kuramazken nasıl böyle konulan ele alahm? Once basit konulardan başlayalnn, sonra karmaşık konulan çözeUm." Evren, Yugoslavya Devlet Başkanı Sinan Nasani'ye Bulgaristan Türklerinin çektikleri sıkıntılan ve yapılan baskılan da anlattığını belirtti. Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov'un Türkiye'ye diyalog çağrısma olumlu karşıhk verildiğini, Bulgar Türkleri sorununun görüşülmesinin de kabul edilmesi durumunda Bulgaristan'la her türlü görüşmeye hazır olduğunu söyledi. Kıbns konusunda bağlantısız ülkelerin Narare toplantısında alınan karann BM Genel Sekreteri'nin girişimleri sırasında uzüntü uyandırdığını Yugoslav tarafma anlattığını belirten Evren, "Bu harekel bizim tabirimizle pişmiş aşa soguk su katmaklır ve sadece Rumları cesaretlendirmişıir" dedi. Evren, Türk ressamian sergisinde Ş yt "nin üzüntü duyduğunu, aynca Ortadoğu sorununa çözüm bulunabümesi için FiUstin halkma yasal haklannın veribnesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkam Evren, dün sabah yurda dönuşunden önce Saraybosna 'da ' 'PartizanJar Amtı "nı ziyartt etti ve çelenk koydu. Daha sonra Ubtsal Müze 'yi ve Türk ressamlannm bir sergisM gezdL Sergide, Güler Akaluı, Erdal Alantar, Mustafa Aslter, Ferruh Başaia, Hüseyin Bügin, Hufya BöUkoğiu (txi, Dtrman Gül, Behiye Eyikan, Nevide Gökaydm, Mürfide Içmet, Ergbı tnan, Hayati Mbmm, Kadri özayten, Yalçm Mehmet Ozd, Hasan Pekmezci, Hak Sontaf, Sabn Süleyman Tekcan, Sema Temel (Ilgttz), îsmail Ali Turemen, Berna Türemen, Demet Yersel ve Şenol Yorotht 'nunyapülart yer akyordu. Cumhurbaşkam Kenan Evren, Ankara 'ya döndükten sonra Başbakan Turgut Ozal ile haftaak görüşmesini yaptı. özal'ın dün gece îstanbul'a gelmesi nedeniyle bir gün önceye alınan ve yaklaşık bir saat süren görüşmeden sonra bir açıklama yapılmadı. (a.a.) *• • "Park Otel'in ilk yıllarında yanına yosmasını almış, ceketini omuzuna atmış, yumurta ökçeli külhan beylerin de restorana geldiklerı olur ve bunları otelden uzaklastırmak için özel bir yöntem uygulanırdı. O zamanlar Park Otel'de mönü 1 liraya (evet 1 liraya) yenirdi. Hazırlanmış ayn bir lıstede ise 10 lira yazılı idi. İstenmeyen müsteriye bu liste verilir ve "efendim burası lüks yerdir, pahalıdır" denir ve istenmeyen müşteriler de bir şey ısmarlamaktan vazgeçerek kalkar, giderierdi." *•• Şefik Okday'ın anlattıklanna göre "Türk'ten garson olmuyordu" Rum veya Ermeni garsonlar nedeniyle ortaya çıkan bazı sorunlar üzerine Ali Bey, Aram Bey'e "İki üç tane de Türk garson çalıştırsan" Ahmet Tevfik Paşa öldükten yollu bir öneride bulunmuştu. sonra oğlu Ali Nuri Okday ta Ancak Aram Bey'den şu yanırafmdan ne yapılacağı biline tı almıştı: meyen konagın otel olarak hiz"Türkler garsonluk yapamımete sokulması düşünülür. O yorlar. Yapacak bir Türk getir, günlerde İstanbul'da iki büyük elini öpüp alacağım." otel vardır: Tokatlıyan ve PeraDaha önce birkaç Türk garpalas.. Konak, otele dünüştü son denenmiştir. Fakat bunlar rülür ama ortalıkta iş bilen kim gururtarına çok düşkün olmakse olmadığı için uzun sure za ta ve kendilerine emir veren, rar etmekten kurtulamaz. So kaba davranan müşterilerle nunda "Tokatlı" lokantalarının kavga etmekte, hatta müşterisahibi Aram Hıdır Bey tarafınyi dövmeye kalkanlar bile oldan çağdaş bir otel haline getirilir ve ilk kez para getirmeye maktadır.. Yıllar sonra 1943'te bir Türk başlar.. garson bulunur. İlk Türk garsoAma işlerin bu kadar kolay nu sayılabilecek İzzet Uğur'un yürüdüğü sanılmasın.. O gün garsonluğa başlamasının öyleri Ahmet Okday'dan dinliyo küsü de ilginç: ruz: "İzzet Uğur adlı genç ken"Babamın, konağı otele dö disini otele aldırması için banüştürdüğünün ilk yıllarında bamdan ricada bulunur. Bebu atılımı pek çok yakını tara ğendiği bu gence babam yarfından olumsuz karşılanıp, dım etmek ister. İster ama ayıplanır. Bunlar 'Ali Bey, sen Aram Bey'in anlattıkları kulaüç padişaha yaverlik yapmış ğına küpe olmuştur. Sonunda ğim. Işimi bırakmayacağım ve bir ecnebi dilini oğrenmeye çalışacağım." Bu iş tutar.. İzzet zamanla uluslararası bir garson ve barmen olur. Park Otel kapanırken de otelin başbarmeni odur. Şu sıralarda Maçka'daki spor yazarları restoranını işletmektedir. Şefik Okday'ın anlattıkları görece eski olaylar.. Daha yenileri ve şaşırtıcı olanlan da var. Conrad Hilton bir otel kurmak için Türkiye'ye geldiğinde Hilton Oteli'nin şimdi bulunduğu yerin Milli Emlak'e devri ve bunun için bir kanun çıkarılması gerekmiştir. Mecliste yapılan konuşmalar sırasında birkaç kez "turizm" sözcüğü gecer. Fakat bu sözcük p gunlerde bilinmemektedir. İstanbul'da yabancı bir otelin kurulması nedfniyle "memleket satılıyor" navasının da ağır1 bastığı günlerde DP milletvekillerinden biri Mecliste kürsüye çıkıp şunları söyler: "Bu turizm denen şey de nedir? Birisi çıksa da turizmin faşizm ve komünizmden farkını bize anlatsa.." Şefik Okday'ın savına göre Hilton'un kurulması otelcilik mesleğinin ülke çapında saygı kazanmasına da yol açmıştır... Nereden nereye gelmişiz. Şefik Okday aslında, büyük babası son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'yı anlatmak isterken, otelciliğimizle ilgili bilinmeyen sayfalar da açıyor önümüze... ANKARA TASI Kalemli sevimli olacak! Yeni Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mustafa Katemli gazetelerin sağlık muhabirleriyle tanışmak için bir sohbet toplantısı düzenledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sırasında gazetecilerle araszı hiç de iyi olmayan Kalemli, sohbet toplantısına kafalannda "Sağlık Bakanlığı'nda bundan sonra işler kesat" endişesiyle gelen gazetecilerin yüreklerine su serpti. Gazetecilerle sohbetine başlamadan önce hepsiyle tek tek tokalaşarak tanışan Kalemli'nin ilk sözleri, "Benlm için huy değlştirmiş, eskiden gazeteclleıi cağınp konuşmazdı, sert mlzaçlıydı diyorlar" oldu. Kalemli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ıken gazetecılere genellikle yazılı demeç verdiğini de vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Huy değJştirmem dtye bir şey yok. Çaltşma Bakanitğı'nı yenl kanunlarla devrakmıstık. Yeni düzene gerek iş veren, gerek işçiler hazır değildi. Sözlü açıklama yapmazdım. Yanlıs anlaşılmalara meydan verebilir diye." Çalışma Bakanıyken gazetecilere olumsuz davrandığını kabul eden Kalemli, "Bu endiseyle, slzlere karşı ketum davrandığım doğrudur" dedi. Kalemli'nin bundan sonraki sözleri ise kendisini Çalışma Bakanlığı sırasında da tanıyan bazı gazetecileri hayrete düşürdü. Kalemli, "Vatandaşı her gün HgUendiren btr kurumun başına geldik. En önemli avantajım da heklm olmam. Karnım, başım ağnyor diyen vatandaşa yanm saat sonra gel diyemezslniz. işlmizin güçlüğü de burada, benlm sizlerle doğrudan konuşmam lazım. Bu görevi yürutmemiz İçin slzlere Ihtryacıma var. Bizim gUeyecek, sakteyacak hiçMr seyimiz yok" diyordu. Kalemli'nin bu sözlerinde ne derece samimi olduğunu, bundan sonra gazetelerde çıkacak sağlık haberlerirtin sayısı gösterecek. Rüştü Şardağ hem bestekâr, hem gazeteci, hem miltetvekili. Sizin anlayacağınız, bir elinde onlarca marifet bir kişi. Şardağ'ı son zamanlarda görenler tanıyamaz oldular. Neden mi? Şardağ başını öyle yukarılara kaldınyor ki, "Ben Cumhurbaşkanının yakın dostuyum. Kendisiyle sık sık görüşürüz " sözlerine hakJıiık kazandırıyor. Başı yukarıda Şardağ, sık sık Çankaya Köşkü'ne gidiyor, Evren'le görüşmelerde bulunuyormuş. Bunu basından gizlemekle övünen Şardağ, son görüşmesi tesadüfen ortaya çıkarılınca TBMM'deki havası bir anda değişiverdi. Kendisini "Çankaya ile TBMM arasında köprü" olarak gören Şardağ, siyasi yasaklar konusunda Evren'in düşüncelerini Meclis'e aktarmakla kendisini görevli kılmış. Şardağ, bugün hem basın toplantısı yapacak, hem de birinci sırada gündem dışı konuşma yaparak ulvi düşüncelerini açıklayacak. SILIFKETJen HİKMET ÇtTİHKAYA Pakdenürü nin şans aracı Sitifke'de SÎLÎFKE ANAP seçim taktiğini 28 eylüi ara seçimlerinden bu yana hiç değiştirmemis. Ara seçimlerde uyguladığt "ANAP'a oy, size hizmet" ilkesi, 26 ekim pazar günü yapılacak Silifke Belediye Başkanlığı seçimi için de geçerli. Bu yiizden de son uç gun içinde basgösteren mazot darltğı, ANAP'm Silifkeli seçmene bir uyarısı olsa gerek. Bu uyarı sosyal demokrattara göre ise "göz dağı" nitelıği taşıyor. Cüniin ilk ışıklartyla girdiğimiz Silifke'de tnönü Caddesi uzerinde bir kafeteryada hem sabah kahvaltısı yapıp, hem de günlük gazetelere göz atıyoruz. Tam karştmızda ise ANAP ilçe merkezi var. Üç katlı bir binanın ikinci katında bulunan ilçe merkezi, ANAP flamaları ve Turgut Özal'ın posterleriyle donatılmış. Unululmuş olacak ki, tüm odalann ve "ANAP ilçe merkezi"yazılı tabelanın ışıkları hâlâ yamyordu. Binamn tam önünde ise bej renkli 06 H 9863 ptakalt minibüs duruyordu. Araç ses aygıılanyla donatılmıştı. Bize hiç de yabancı değildi. Uzerinde "Anavaıan Partisi" ve "Başkent Video Ajans" yazılı bu araç, Manisa tkinci Bölge'de 28 eylulde seçim yıtiren ANAP adayı Ekrem PakdemirU'nin "şans aracım" dediği "Petek uydu"yu hemertammsıyoruz. Anlastlıyor ki, PakdemirU'nin "şatıs aracı", şimdi de Silifke 'ye pazar günü yapılacak belediye başkanlığı seçimi için ANAP adayı Süleyman Sırrı Oğuz 'a ' 'şans dağıtmaya"gelmış. Umarız, Oğuz'un akibeti Ekrem Pakdemırli' nınkine benzemez... Silifke'de mazot darlığı olduğunu söyledik. 26 yıldır Silifke'de yerelyönetim sosyal demokratlann elinde. Rahatsızlığmdan ötürü belediye başkanlığından ıstifa eden SHP'li Cahit Peker'in yerine aday gostenlen mimar Feyyaz Bilgen, şu anda belediye başkan yardtmalığı görevım yurütüyor. Belediye hizmetlerı uç gün önceye değin tıkır tıkır işlerken, A taş Rafmerisı. Silifke Betediyesi'nin haftalık dört tanker olan mazot istihkakım ikiye indirmiş. Bundan ötüru de Silifke'de kimi belediye hizmetlerı durmuş. vardı SHP adayı Bilgen 'in. Her r.e kadar DSP seçimlere girmese de DYP'nin 1984 yerel seçimlerinde topladığı oyu, pazar gunku seçimlerde alamayacağı kuşkusu ağır basıyordu. Bu durum da doğal olarak Silifke'de ANAP'm işine yanyordu. Tüm bunlara karşm, çok az konuşan SHP adayı Bilgen, "Şans bize gülecek" dıyordu. Mustafa Timisı ise SHPnin Silifke'de 26 yıllık yerel yöneıım ıktıdarlığmı pazar günü sandıktan çıkan sonuçla koruyacağını biraz kuşkulu da olsa söylemekten kaçmmıyordu. dayanıyor. DYP'mn adayı ise avukat Sait Kılıç. DYP, Süvari'yi Silifke'ye göndermiş. ANAP'm, DYP ile "sıcak pazarlık "ı şu ana dek bir sonuç vermemiş. 28 eylüi ara seçimlerinin ' 'muzaffer partisi" DYP, bu yüzden Silifke'deatağa hazırlanıyor. Bu atağın etkismi pazar günu göreceğiz. Seçime giren üç partı ' 'ağır topları"nı Silifke'ye yığıyor. SHP'den Mustafa Timisi ve Güler Tanyolaç, seçim çatışmalann; sürdürüyorlar. Aydın Güven Gürkan, FikriSağlar, Deniz Baykal'm ise bugün Silifke'ye gelmeleri bekleniyor. ANAP ise başta Hasan Celal Güzel, Ahmel Karaevti olmak üzere beş bakanı ile Silifke'deşans arayacak. DYP ise Mustafa Derin ile Necati Resuloğlu 'nu gönderiyor sadece. 11.239 seçmenin oy kullanacağı Silifke Belediye Başkanlığı seçimlerinde "kim kazanacak?" sorusuna yanıt vermek biraz güç. Ama SHP şanslı görunüyor. Eğer SHP seçimi yitirirse, 26 yıllık gelenek örgül içindeki "Biz iyibOiriz"düşüncesinden kaynaklanacak. 25 Mart 1984 yerel seçimlerinde sosyal demokratlann toplam oyu 4.100 Silifke'de. Sağ oyların toplamı ise 5 bin dolayında görülüyor. 1984'te SODEP 3.103, HP 1.047, ANAP2.856, DYP 1.721, MDPise 421 oy almıştı. Bakalım pazar günu sandıktan ANAP'm 28 eylüi seçimlerinden bu yana hiç değiştirmedıği, "Oy ver, hizmet al" yöntemi mi, yoksa SHP 'nin ' 'Biz iyi biliriz'' düşüncesi mi çıkacak. 9 6 9 Şardaâ'dan kofk esmtileri Belediye hizmetleh 3 gün öncesine değin tıkır tıkır işlerken ATAŞ Rafinerisi Silifke Belediyesi'nin haftada 4 tanker olan mazot istihkakını 2 'ye indirince, bu hizmetler durmuş. ANAP, seçim taktiğini 28 Eylüi seçimlerinden bu yana hiç değiştirmemis: "Oy ver, hizmet al. " Feyyaz Bilgen, "Bu olay çok üzücüdür, bizim yatırımJanmız seçim için değii" deyip eklıyor: "Hazırlanmış bir program içinde belediye hizmeüerim sürdurüyorduk. Şimdi biziAtaş cezalandtrdı. Silifkeliler'e gözdağt vermek istiyor. A taş Rafinerisi ile görüştüm, onlar 'Böyle bir olay yok' diyorlar. Ama gerçek olan, bizim istinkakımızın kesilmesi." SHP adayı Feyyaz Bilgen tie konuşurken yammızda MKYK uyesı Mustafa Timisi de vardı. Dört gün sonra yapılacak belediye başkanlığı seçımlerinı SHP'nin kazanacağını söylüyordu. Ancak kimi kuşkulan Silifke'de SHP'mn Belediye Başkanlığmı kazanması sıirpnz sayılmamalı. Ancak ANAP Silifke'de 26 yıllık bir geleneği bozmak içm tüm gücünu kullanıyor. Bu nedenle SHP örgutü seçim oncesi biraz sanctlı. SHP'li yönetıcilerin kafalarmdaki "acaba'Uar, ANAP'm yerelseçimlerde kullandığı yontemlerin pazar gunu yapılacak seçımde sandığa etkılı olup olmayacağı. Çunku 26 yıldır sosyal demokratlann elinde yerel yönetım. ANAP adayı Süleyman Strrı Oğuz, "hareketçi" kanatta yer alıyor. Bu yüzden SHP kurmaylarının ' 'acaba' 'lı hesabı D YP oylarınm bir bolümunun ANAP'a kaymasıno Hayali mobilya davası Duruşmaya gelmeyen avukatını azletti NtHAT CAN Yolumuz doğru SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, bir yandan TBMM'de, bir yandan genel merkezde sürdürdüğü yoğun çalışması arasında geçen günlerde TBMM'de eski HP'li ve de eski HDP'li Yozgat bağımsız Milletvekili Selahattin Taflıoğlu ile karşılaştı. Sağlar, TBMM lokantasına doğru ilerterken, geride kalmış bir partiliye bazı şeyler söylediği için karşıdan gelen Taflıoğlu ile çarpısma tehlikesiyle karşılaştı. Taflıoğlu, bunun üzerine Sağlar'a şaka yollu, "Doğru yoluna gitsene" dedi. SHP'nin genç genel sekreteri, Taflıoğluna yanıtı gecikmeden anında yetiştirdi: "Doğru yoia gltse gitse sen gidersin, sen git doğru yola, bizim orada işimiz yok. Ama, bizim yolumuz daha doğru". Ali Bozer'in mutluluğu 12 Eylüi sonrasının gözde partisi MDP'nin Ankara Milletvekili Ali Bozer politik yaşamına 12 Eylül'deki Bülend Ulusu hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı oiarak başladı. Prof. Bozer politikayı sevmiş olacak ki siyasal dönem yeniden başladığında kendisini bir anda Sunalp Paşa'nın Milliyetçi Demokrasi Partisi'nde buldu. Eh, 6 Kasım seçimlerinde Sunalp Paşa'nın ve MDP'nin durumu malum. 12 Eylüi sonrasının bu ilk kurulan ve ilk çözülen hızlı partisinde insanlar sonuç olarak ortalarda kalakaldılar. Bu durumda ünfü 84. madde de işlemiyordu ve herkes kendisine uygun bulduğu yere yöneldi. Ali Bozer'in bu yönelişte en isabetlı kararı verdiği, devlet bakanı olmasıyla ortaya çıktı. Çiçeği burnunda bakan şimdi kıyasıya eleştiriliyor ama Ali Bozer'in savunması da hazır. Önce "kesinlikle oportünist bir maksatla ANAP'a girmediğini" belirtiyor, hemen arkasından da "Kardeşcağızım, sizler değil miydiniz, basın değil miydi yani, 'ANAP'la MDP arasında sanki ne fark var?' diyen. Şimdi de kalkmış, 'Neden bu partiye girdiniz?' diye soruyorsunuz" diyerek kahkaha atıyor. Ama geçenlerde bir gazeteci sıkıştırdı: "Evet Sayın Bakan, biz öyle divorduk, ama siz kabul etmediğiniz için özellikle geçen yılın bütçesinde yaptığınız kıyasıya eleştirici ve suçlayıcı konuşmanızla iki parti arasındaki farkı ortaya koydunuz. Şimdi bu partide hükümetin bütçesini savunacaksınız, nasıl olacak bu?" Ali Bozer bu kez ciddi biçimde yanrt verdi: "Bakın, orada yanıldığınız bir şey var. Ben o konuşmamda ve daha sonraları hedefleri değil, uygulamaları eleştirdim. Şimdi bu eleştirdiğim uygulamalarda bazı düzeltmeler yapabilirsem mutluluk duyarım." ZONGULDAK 11 yıldan beri süren hayali mobilya davasına dün devam edildi. Hâkim Engin Köpriilü başkanhğında Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen duruşmaya sanıklardan Selahattin Özbirinci ile Yahya DemireTin avukatı Sual Çelebi katıldı. özbirinci, iki celsedir gelmeyen avukatı Ömer Faruk Galatah'nın dünkü duruşmaya da katılmaması üzerine avukatını azlettiğini bildirdi. Hayali mobilya davasının dünkü bölümünde, avukat Suat Çelebi, Yargıtay'ın bozma karanna uyulmasını istedi. tddia makamında bulunan C.Savcı Yardımcısı Ali Kılavuz ise tetkik edeceklerini belirterek dosyamn C. Savcılığma verilmesini istedi. Mahkeme heyeti iddia makamının bu istemini yerinde görerek duruşmayı 1 Aralık 1986 gününe erteledi. İtlıal kötnür için bııııea zalımet niye Türkiye Madenlş Sendikası Teknik Müşaviri Faruk Tamzok, 'Güney Afrika'dan ithal edilen kömürün kükürt dioksit oramyla Tunçbilek linyitlerinin aynı olduğunu, ithal için harcanan paralarta, Tunçbilek'in kapasitesinin geliştirilebileceğini' söyledi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Madenlş Sendikası Teknik Müşaviri Maden Mühendisi Faruk Tamzok, Güney Afrika'dan ithal edilen kömürle Tunçbilek'ten çıkartılan linyit kömürii arasında kükürt dioksit oranı yönünden fark bulunmadığını belirterek, "İthal kömür için harcanan paralar Tunçbilek'teki mevcut kapasitenin geliştirilmesi yolunda kullanılsaydı, daha akıllıca bir iş yapılmış olurdu" dedi. Maden Mühendisi Faruk Tamzok, ithal kömürün Güney Afrika'dan Ankara'ya getirilinceye kadar toz biçimine dönüştüğünü, bu açıdan da insanın ciğerinde tahribata yol açmasının olası olduğunu bildirerek, şöyle konuştu: "İthal kömürün tek özelliği, kalorisinin yüksek olması. Ancak Ankara'nın kömür konusundaki sorunu kalori, yani ısı bakınundan değil, kiikürtdioksit oranı açısından. İthal kömüriinde, Tunçbilek'ten çıkartılan linyitin de kükürtdioksit oranlan yüzde l'in altındadır. Aynca yuksek kalorili kömür için kazanlan büyütmek gerekir, sobanın cidannın kaiınlaştınlması gerekir. Bizim sobalannuz, fınnlanmız, kazanlanmız daha öncedtn yakmakta olduğumuz kömüre göre dizayn edilmiştir. O zaman bunlan değiştirmek gerekir." Tamzok, hükümetin 1988 yılından itibaren Ankara'nın doğal gazla ısınacağını ifade ettiğini, bu nedenden dolayı 1988 yılına kadarki 1 ya da 2 yılLık süre içinde fınnlann, sobalann ve kömür kazanlarının değiştirilmesinin çok anlamsız olacağını kaydetti. Tamzok, ithal kömürün evsafının da Ankara'ya uygun olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: "İthal kömürün fiziki evsafı Ankara'ya geJinceye kadar degişiyor. Orada ceviz büyükluğünde olan kömür, buraya gelinceye kadar toz zerreciklerine dönüşüyor. Yakıldığı zaman bu kömür de insan ciğerinde tahribat yapmakladır." Tamzok, bugüne kadar duyulan en büyük sıkıntının mevcut kömür kapasitesinin yetersizliği olduğunu, ithal edilen kömür için harcanan paralann Tunçbilek'teki mevcut kapasitenin arttınlması yolunda harcanması durumunda daha akıllıca bir işin yapılmış olacağını belirtti. Maden Mühendisi Faruk Tamzok, bu uygulama sonrasında özel sektörün Ankara'ya kömür getirilmesi konusunda devreye gireceğini bildirerek, şöyle devam etti: "Özel sektörün devreve girmesi durumunda Ankara'ya gelecek kömür daha da kalitesizieşecek. Çünkü ozel sektörün gelirecegi kömürdekj kükürtdioksit oranı yüzde 5'lere kadar çıkıyor. Aynca özel sektör kömürii yıkanmadan piyasaya sevk ediyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle