10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER me eğilimi vardır. Çoğu kere araştırma görevlisı de olan dokt o r a öğrencileri, " m e v c u t olanaklar" çerçevesinde hazırlanan doktora öğretim programı kapsamında, doktoranın yönetimini üstlenen doçent veya profesöre, yine bunlarca seçilen yüzlerce sayfalık çeviriler yapmakla görevlendirilmektedirler. Doktora öğrenimi söz konusu bilim dalının epistomolojik incelemesinden böylece çıkıp, çevirüerin yapıldığı ve sadece çevirisi yapılan yabancı bilim adamlannın fikirleri çevresinde dönen informal derslere dönüşmüştür. Yüksek lisans öğretim programında ise, bu anlayısa daha formal bir işlerlik kazandınhnıştır. Tez yöneticisi olan öğretim üyesi, yazmayı düşündüğü " x " arastırmasına yönelik " x " dersini açmakta, adı belli ders programı içinde yazıhnası düşünülen araştırmanın bölümleri, ödevler halinde hazırlanmaktadır. Sömestre sonunda dersin bitimiyle yazılması duşünülen araştırma da, derlemetemiz yazımbasım aşamasına ulaşmış olmaktadır. Böylece üniversitelerimizdeki arastırma görevlisi çalışanlanmızda yüksek lisans ve doktora öğrenimleri sırasında yakından izledikleri "bilimsel araştırma yapma" eylemi bilinçh veya bilincsiz olarak içselleşmektedir. Bu içselleştirmenin uygulamalı eğitinı veren anabilim daJlarındaki görünen sonucu da şöyledir: Hocaya hizmet süresince kendi bilimsel donanımlanna veya almak istedikleri akademik unvanlar için yazmayı düşttndükleri araştırmalanna zamanlan kalmaymca, hocalanyla kendileri aralanndaki etkileşim biçimini, kendileriyle üniversite öğrencileri arasına indirmektedirler. öğretim konulan, araştırma görevh'lerinin yazmayı düşündükleri tezlerine yararh olmak üzere, anabilim dalına göre uygulama biçim ve içerikleri saptanarak öğrencilere dağıtılmakta, sömestre sonunda da yazılması duşünülen tezler hayli yol almış olmaktadır. Uygulamalı öğretimde sömestre boyunca yapılan heıhangi bir çalışmanın, sömestre sonunda o dersin sorumlu öğretim üyesince derlenip basılması pedagojik açıdan arzu edilen bir eylem biçimidir; yapılması yararhdır. Biraz zorlama da olsa araştırma görevlisi çauşanlanmıza, bu yolla master veya doktora tezleri de yazdınlabilir. Ancak, gözden r a k tutulmaması gereken şey, bu yollarla bilim adamı, yani bilim evreninde doktor olunamayacağıdır. Bilimsel araştırma yapabilme yetkinliğinden yoksun öğretim üyelerimizle bugün ülkemizde üniversiter eğitim, yahn bir meslek eğitimine dönüştürülmüştür. Oysa üniversiter eğitim, meslek eğitimi olmasının çok ötesinde belli anabilim kollan bağlamında kavramlar e\Teni içinde bilinç biçimleme eğitimidir. Üniversiter eğitimi sırasında kurum olarak bilimle tanıştınlan öğrenci, üst lisans eğitimi sırasında bilimsel bilgi üretme sürecine girer. Yani kavramlarla yaşamı başlar. Çünkü bilim kurumunda yalnız kavramlarla konuşuünakta, düşünülmekte ve iletişim kurulmaktadır. Üniversiter eğitimi sırasında kavramlar evreninde yürümeyi öğrenememiş bir kişi, doktora öğrenimi sırasında tez yöneticilerine yüzlerce sayfalık çeviri yapmakla görevlendirilirse ne olmaktadır? Bilim evrenindeki konumunu yeterince taruma olanağını bulamadığı herhangi bir yabancı bilim adamının. bilimsel gelişim süreci içinde vermiş oiduğu herhangi bir bilimse] yaymında kullanım bulan kavramlarını, kendisinin oluşmamış kavram bilinciyle gelişigüzel çevirir. Bu durum, tez yöneticilerince çevirilerin aslından kontrol edilmediği düşünülürse aksi halde çevirilerin yazılı istenmesi gerekmez, okunmalan ders kapsamında karsılıldı tartışma için yeterdiülkemizde hüküm süren kavram kanşıkhğımn nedenlerinden birini oiuştuımaktadır. Çağuiuzda her an yeni yasalar oluşturulup, üniversiter örgütleşme değiştirilebilir. Biüm adamlığı ile öğretim uyeliği kisilikleri tek bir kişiiikten ayrıştınlabilirler. Üniversite binalan bilimsel bilgi üretim merkezleri olmaktan çıkanlarak, hizmet üretim merkezleri olma sürecine sokulabilirler. Çünkü bütün bunlar, insan yaşamı ile sınırh olan etkinüklerdir. Ancak bilim kurumuna eşyanın tabiatı gereği dokunulamaz. Bilim, kurum olarak uygarhk tarihine yerleşmiştir. Sadece, bilimsel bilgiler herhangi bir yerde ya üretilebilirler, ya da çeşitli nedenlerle üretilemezler. 22 EKİM 1986 Aldığım haber dört heceden ibaretti, vefat etti Bilimde Gerilejişimiz Bilimsel erkimiz bakımmdan dünya uluslan arasmda 46. sıraya gerilediğimiz bugün, bilimsel araştırma yapabilme yetkinliğinden yoksun öğretim üyelerimizin, kendilerini araştırma görevlileri kanahyla yineleyerek ancak yenileyebildiklerini tanımak ve kavramak zorundayız. İBRAHİMEROR 19461986 Onu çok sevdiği arkadaşımız Kaptan çağırdı. Yamna göndermek istemedik. Ama o gitti; TUm dostlarının başı sağolsun Onurlu yaşamı ve dostluğunu saygıyla anacağız. NEHİR METİN Araştırmacı Bilimsel bir araşünnanın nesnesi, araçlan bir yana bırakılarak, yapısj üzerinde durulup bir tanımlama getirilmek istenirse, farklı bakış açılanna göre tanımlamalann da farkklaşması mümkündür. Ancak bütün tanımlamalann, bilimsel calışmalann yapısı gereği, yadsınamayacak bir niteliği içennesi zorunludur ki, o da şudur: Bilimsel araştırmalar temelde, parça bölük bilginin depolaomış biçimi değil, organik bilgi bireşimidirler. Bu nitelik bilimsel araştırmalara, dolayısıyla bilimin kendisine sonu olmayan bir dinamiklik getirmektedir. Söz konusu olan yine, doğrusal ohnasa da sürekliliği izJenebilen bir dinamikliktir. tşte bilimsel erkimiz bakımından dünya uluslan arasında 46. sıraya gerilediğimiz bugün, üniversitelerimizde bilimden söz açıldığında, tamnması ve kavranması gereken gerçeklerden birisi bu olmalıdır. Organik bilgi bireşimi üretiminde yapı taşlan kavramiardır. Bilimsel araştırmalara nesne olarak seçilen olgulara temel yaklaşımlara göre, kavramlann oluşturulma, birbirleriyle ilişkilendirme ve kullanılma biçimlerinde farklıüklar olabilmekıe, bu ise araştırma yöntemini belirlemektedir. Bir bilim kolunun temel paradigmalarının, belli başb kuramsal çerçevelerinin ve yukanda anlaşıldığı biçimiyle kavramlanrun oldukça net bir biçimde aynmında olmadan, kavramlann bilinçli kullanımı mümkun değüdir. Bu durumda bilim dalına yönelik nesnel bilgi birikimi gerekmektedir ki, bir başka anlaüm biçimiyle, bilim dalimn giderek bilim kolunun epistomoTojik açıdan kavranması zorunluğu bulunmaktadır. Ancak o zaman hangi kavramın, ne için, nerede, nasıl kullanıldığı / kullanılacağı bilinebilmektedir. Bilimsel araştınnalann özde yatan bu niteliğinin duru dildeki anlatımı da şöyledir: 1. Bilime ancak evrensel düzeyde yaklaşılabilir. Bilimsel calışmalann yerelliği sadece nesne olarak seçilen olgularla sınırlıdır. Olgulara yaklaşım biçimi evrensel düzeyde geçerli olmalıdır. Böylece bilim adamı nerede yaşarsa yaşasın bilim evreninde yaşıyor demektir. Yasamalıdır. 2. Tarihten günümüze şu veya bu zamanın zorlamalarına karşın bilimin, toplumsal ve politik içeriğinden soyutlanarak ele aünamayacağının benimsenmesidir. Işte, bilimsel erkimiz bakımından dünya uluslan arasında 46. sıraya gerilediğimiz bugün, üniversitelenmizde dağıtılan doktor akademik unvanlannın bilim evreninde de geçerliği sağlanmak isteniyorsa, tamnması ve kavranması gereken gerçeklerden bir diğeri de bu olmalıdır. BİLİM EVRENtNDE DOKTORANIN ÖNEMİ Bilim evrenine doktor akademik unvanıyla girilir; bu evrende bu unvanla yaşanır. Doktora öğrenimi, doktor olma olgusu, bilim adamı adayının beyüı ve nefîs eğitimidir. Doktora, sadece doktor olabilmek için yapılması zorunJu akademik bir çalışma değüdir. Doktora somut ve soyut varhğın değişim sürecidir. Sade kişilikten, bilim adamı kişiliğinin yaratılması sürecidir. Doktora, bilim adamlığının başlangıç ve bitişidir. Bilim adamının yetkinliği doktora ile gelir, doktora öğrenimine bağımlı olarak, yıllara uzanarak mükemmellesir. Genç bilim adamı ile olgunluk dönemini yaşayan deneyimli bilim adamı bilim evreninde yan yanadır, el eledir. Birbirlerine değil, her ikisi de bilime hizmet etmektedirler. Doçentlik ve profesörlük, kolay anlatımla, bilim adamının yıllara uzanan "meslek uygulaması"ndan öte bir şey olmasa gerektir. "Meslek uygulamalan"nın kadrolaşmasından öte değer almayabiür. Üniversitelerimizde öğretim uyeliğine ilişkin kadro dağıtımı uygulamaları 1750 sayıh Yasa ile Örtülü seyrederken, 2547 sayılı Yasa durumu daha belirginleştirmiştir. Hatta son yasanın, yardımcı doçent, doçent ve profesör kavramlannı, uygulamada birbirine paralel seyreden kadro unvanı iie akademik unvan biçiminde parçalayarak bilim adamlığı ile öğretim üyeliği mesleğini birbirinden olması gerekli belirginlikte ayırmakla bilimin kurumsal değerinin daha net algılanıp kavranmasına hizmeti olmuştur. BtZDEKt DURUM Son yülarda üniversiter yaşamda oldukça garip bir olgunun gittikçe yaygınlaşarak yerIeştiği gözlemlenmektedir. Üniversıtelerimizde doktora öğretimini, hizmet eğitimine dönüstür Av. FtKRET tLKİZ W so^fuç Işte, bilimsel erkimiz bakımmdan dünya uluslan arasında 46. sıraya gerilediğimiz bugün, bilimsel araştırma yapabilme yetkinliğinden yoksun öğretim üyelerimizin, kendilerini araştırma görevlileri kanaiıyla yineleyerek ancak yenileyebildiklerini tanımak ve kavramak zorundayız. Üniversiter yaşamı n eğitim kadrosundaki bu yenilenme biçimi, bilimi "olmazsa olmaz" olan nesnel gerçeklik niteliğinden uzaklaşürmaktadır ki, bu aynı zamanda son yıllarda beliren gerilemenin de nedenidir. Bu sonuç yahn bir hesap işidir. Zira 2547 sayılı Yasa'nın, düşünce kapsamında kurum olma niteliği yadsınarak ita amirinin emrine verilen bilim, uygun görulen benzetmeyle (1), solmaya bırakılmış bir " ç i ç e k t i r . Gercekten öyle midir? Yoksa, 46. sıraya yerleşiyor muyuz? (1) Yazarsız: "Biüm için ortam yetersiz", Cumhuriyet Gazetesi, 14 Arahk 1985. Türker, Kâzım: "Bilimde Gerileyişimiz ve Uyancı Bir Tör e n " , Cumhuriyet Gazetesi, 22 Ocak 1986. Bedriye Yücel'in değerli eşı, Fahrettin ve Salih Yücel ile Ayşe Oğuz, Fatoş ve Şengul'ün babalan, Rifat Oğuz ile Aysel ve Gulümser Yücei'in kayınpederi, Nihan Didem, Neslıhan, Handan ve Mehmet'in dedeleri VEEAT OSMAN YÜCEL 20 Ekim 1986 günü vefat etmiştir Cenazesı 22 ekim çarşamba günü (bugün) Şisli Camij'nde kılınacak <3ğte namazını müteakip Zincirlikuyu'daki ebedi istirahatgâhına defnedilecektır. Allah rahmet eylesin. AİLESİ TÜRK HARBtŞ SENDİKASI'NDAN GENEL KURUL ÇAĞRISI Sendikamız 7. Otağan Genel Kurulu aşa&da yazılı gflndemdeki i$levlerini yerine getirmek üzere 13 Kasım 1986 Perşembe günü saat 10.00'da Ankara Türk Standartlar Enstitüsü Konferans SaJoau'nda toplanarak çalışmalannı 14 ve 15 kasım tarihlennde aynı yerde 16 Kasım 1986 günü ise Kızüay Inkılap Sokak 20 nolu genel merkez binaarun eğitim saJonunda îamamiayacakür. İlk toplantıda yasal aisap saglanamazsa ikinci toplantı 20 Kasım 1986 tarihinde aynı yer ve saatte toplanılarak genel kurul çalıjmalanna Jana uygun olarak devarn edecektir. Delegelere ve ilgıhlere duyurulur. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Ya kudurursam? Son günlerde yurdumuzda kuduz olaylarında buyük artışlar olduğunu, kuduz aşısını zamanmda yaptıran yurttaşlarda, nadiren de olsa kudurma olaylanna rastlanmakta olduğunu büyük bir üzüntu içinde basından öğrenmekteyiz. Kuduz korkusunun ne olduğunu çok iyi bilert bir insanım. Gerek çocukluk yıllanmda, gerek diğer yaşlanmda köpek ısırması, kedi tırmalamast nedeniyle kuduz aşısı oaırken, birçok kişi tanıdtm. Yine basından öğrendiğimize göre; geçenlerde bir milletvekUimiz kedi tarafından tırmalanan oğlu için Avrupa'dan ithal kuduz aşısı getirtmiş. Demek ki yurdumuzdaki kuduz asılanna giivenememiş saytn miüetvekili... Bu durumda halk ne yapsın? Kuduz aşısı yediği halde ya kudurursam diye mi beklesin? Ülkemizde; kuduzla mücadelede geçmiş yıllann bile gerisinde kalmamız çok duşündürucüdür. Ya kudurursam!.. A TAKAN ÜNCÜ Emekli ışçiMANÎSA de demeğimize kütük numarası verilmiştir. M.Ü. B.Y.Y.O ÖĞRENCİ DERNEĞt GEÇtCl BAŞKANI NAİL ÇAVUŞ çözüm bekliyoruz. İSMET ARSLAN Paşa Mahallesi Kuçükköy tSTANBUL Belgelerte Banş Davası... "Tarihe Türkiye Banş Demeğl Davası adıyla geçecek olan bu dava, yüzyriımızın an ilginç davaianndan biridir. Yirminci yüzyh lın sonlannda Türkiye ve dünya kamuoyunun 'barışın yargılanması' olarak tanımayıp buyuk bir ilgi iie iziediği bu dava, aynı zamanda banşçı düşuncenin ve banş düşuncesinin ve banş harekotinin karşHaşüğı dünya düzeyinde sayıiı yargılama ömeUerinden birini oiuştuımaktadır?' "Turtdye Banş Demeği Davası Sorgular • Savunmalaf'm birinci ciidi Bilim ve Sanat Yayınları'nda çıktı. Kitabın önsözü bu cümleterie başlıyor. Gerçekten de davanın açılmasından bu yana aitı yıl geçmiş olmastna karşın, adalet henüz kesin sonuca varmamıştır. Aynca ikinci bir Banş Davası da birıncisine eklenmiş, böylece sanık sayısı daha da artmıştır. Yıllar süren uzun bir tutuklulukten sonra Birinci Banş Davası sanıkları özgüriüğe kavuşmuşlardır. ikinci Banş Davası sanıklan ise tutukİanmadan yargılanmaktadır. Bu itginç davanın belgesel biçimde tarihe geçirilmesi için Bilim ve Sanat Yayınlan sanıkların sorgulamada ve savunmada söytedikterini yayımlamaya başlamıştır. Şimdi ilk citt elimizde. Bunu flteki ciltler de izleyecek. Kamuoyunda geniş bir ilgiyfe iztenen bu dava sanıklarının sorgulama sırasında söyledikleri ilk cittte oiduğu gibi yer almış. İki kez sonuçlanan, fakat Askeri Yargrtay'dan geri dönen bu önemli davanın sanıklarının sorgulamada neler dedikleri mahkeme zabıtlanndan çıkarılarak kamuoyuna sunuluyor Süre doldu yanıt alamadık Bizler Marmara Üniversitesi, Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencileri olarak, Anayasamızm 33. maddesinin (Herkes izin almak stzın dernek kurmak hakkına sahiptir) bize tanıdığı, hakkımızı kullanarak M.Ü. RY.Y.a'da öğrenci demeği kurmak için girişime geçtik. 2908 sayılı Demekler Yasası'nın 8. maddesinde gösterilen evraklaranızı ve YÖK'ün 59. maddesine göre rektörlukten almması gereken 'izin belgesi"ni de alarak başvuru dilekçemizle birlikte, 11.4.1986 tarihinde Eminönü Kaymakamhği'na teslim ettik. Evraklanmızı teslim etmemizin üzerinden yaklaşık altı myük bir süre geçmesine karşın, bize herhangi bir yanıt verilmemiştir. Yasada betirtilen bir aylık inceleme süresi dolduğu halde ne herhangi bir yaztlı beyanda buhmulmuş ne ÖzaVı dinliyorum TV'de Sayın Özal*ı dinUyoruz. Sürdürülen zamlan savunurken diyor kb "Pancara ödenen 5 liralık fark, bütçede 95 milyar lira gider demektir. Açığı karşılamak için şekere zam yaptık." Işte bu zam da asgari ücretle geçinenlerin ümuğüne balık küçığı gibi takuıveriyor. Aslmda destekleme flyatlan mau'yeti asla karşıhyor değildir. Pancar, tanmı en güç, en masraflı tanm uğraşıdır. Ikincisi zamlarla sağlanan yeni kaynağın ureticiye değil, kimlere yaradığını da artık çok iyi bilmekteyiz. Tanmsal girdiler hâlâ astronomik ve ateş pahası düzeyinde. Hani ekonomi iyiye gidiyor, düzetiyordu? Yapılan zamlar yakıcı değil diyen sayın Başbakan bunu bir de ayda 2030 bin lira maaş veya ücret alanlara sorsa... MÜNtF AKMANOĞLU ANKARA PTT'nin dağıtım kanalları bozuk PTT halka hizmet sunma savıyla kodlama sistemine geçti. Böylelikle bizler mektuplanmızı kısa bir süre içerisinde alacaktık! Şimdi öyle ki bize gelen mektuplar veya abone olduğumuz dergi vs. 20 gün30 gün içerisinde ancak elimize ulasabiliyor. Örneğin bizim mahallenin postacısına (dağıtıcıya) 150 dolayında sokak vermişlerdir. Acaba Türkiye'de postacı kıtuğı mı var ki bir kisiye 150'ye yakın sokak verÛmektedir? Durum bu olunca bize en yakın yerde bile olsa gönderilen mektup vs. yukanda belirttiğim gibi 2030 günde ancak elimize ulaşır. Biz, KüçükköyPaşa Mah. ve Karayollan sakinuri ivedi olarak PTT yetkililerinden bir GÜNDEM: 1 Yoklama, açılış ve saygı durusu, 2 Divan seçimi, 3 Açılış konuşması, 4 Konuklann konuşması, 5 Komisyonların seçimi, a) Hesap Tetkik ve Tahmini Bütçe Komisyonu b) Tuzük Tadil Komisyonu 6 Raporlann göriişülmesı, 7 Kuruüann Cevabı, 8 Yönetira ve denetleme kurulunun ibrası, 9 Tüzük tadili, 10 Gdecek döneme ait bütçe tekliTmın görüfülüp karara bajlanmaii, 11 Karar tasanlannın görüşülerek onanması ve yöDetim kunıluna verilecek yetkilerin belirlenmesi, 12 Teşkilatlanma ile ilgili kararların alınması, açılacak kapatılacak subeler, 13 Organların seçimi a) Merkez Yönetim Kurulu, b) Merkez Oenetleme Kurulu, c) Merkez Disiplin Kurulu, d) TürkIş Genel Kurul ddegeleri, 14 Kapanış. TÜRK HARBİŞ SENDlKASI MERKEZ YÖNETlM KURULU 24 Ekim Cuma günü saat 16.00 19.00 arası kitaplarını imzalayacak HtKMET ÇETÜVKAKA BVfZA GUNU Akademi Kitabevi Nişantaş Banş Davası ya da davaları henüz sonuçlanmadığı, adalet (Arkası 15. Sayfada) ESKI tablolarınız Tuğralı gumuşleriniz \e elyazma eserlerinız için Troy 140 79 36 ORG, GÎTAR NOTA DERSLERİ 336 22 20 BEDAVA "BIRA" BARDfiOl, BEDAVA YEMEK KİTABI "Bira"yı bardağmdan için yemeği kîtabından seçin Bugün, Efes Pilsen'i Lüks baskılı, renkli büyük boy beşli özel ambalajıyla alm. sayfalarda 110 pratik, yeni, • İçındeki "bıra" bardağı sızın. şeçkm yemek tarıfi... Bedava. Özel ambalajdan çıkan kuponu üçe tamamlayıp, • Efes Pilsen "Seçkin Yemekler" bızegönderın. kıtabı da sızın. Kıtabınızı hemen alın* Bedava. Bugün, "bıra"yı özel ambalajıyla alm! Efes Pilsen'i özel a m b a 1a j ı y 1a a l a n herkeşe EFES PİLSEN SUSADIKÇA "Blra" bu kopağın attındadır. *Efes Pusen Yemek Kıtak, ^k 1SC om küpo.ia nuracaat sırasma gore verjmek'edj
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle