22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EYLÜL 1985 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 YAYIN DÜTVYASINDA SANAT EDEBTOT KİM KİME DUM DUMA BEHic AK Dtizyazıyı ciddiye alan bir yazar Commandant / Nedim Gürsel'in öyküleh / 142 sayfa / Messidor, Temps Actuels, Paris, 1985 tMER ÖZÜL Genç yazar Nedîm Gürsel'in son kitabı "Les Lapins du Commandant" AnneMarie Toscan du Plantier'nin çevirisiyle, anayurdundan önce Fransa'da yayunlandı. "Step" ve "Kentler" adını taşıyan iki bölürnde yer alan öykü ve metinlerden oluşuyor yapıt. Metinlere tema olan kentler arasında Istanbul (en çok), Atina, Moskova, Çaris, Algerde var. Nedim Gürsel'in bu yapıtından önce de, Istanbul'da "Kadınlar Kitabı" adlı çok ilginç bir öyku kitabı yayımlanmıştı (1983, Cem Yayınevi, 152 sayfa). yazarlarımızda da olduğu gibi) imge ve açıklanması gereken istiareye dönüşür. Konratanın Tavşanları / Les Lapins du zümlerinin tek tek yapılması gereken metaforlar. Nedim Gürsel, "Kadınlar Kitabı"nda bu gelişkin düzyazı örneklerinden oluşmuş öykülerinde de yazısını ve kendi öznelliTek tek varılması ğini metaforlar yoluyla açıklıyorgereken metaforlar du. Beyoğlu'nun popüler bir genelevinde, yaşamma ilk giren Yeni düzyazımızdaki bu bir kadının durmadan değişime uğbölüm yazarı Nietzsche sonrası rayan ve yazan rahat bırakmayan yazarlar olarak nitelemek doğru hayali ya da 'Ayna' adlı metindeolur sarurnn. Kendi sarsıntıh dö ki kadının, erotik varhğını yanneminde, bireyle ilgili sorunlar sıtarak metafor düzeyine yüksedaki çığlıklannı duymazlık ede len aynada görülenler (o çarpıcı meyeceğimiz bu fılozof, "tnsan metin)... Hepsi, hayran olunacak artık sokaga bıralolmıştır" debir duyarlığın dışavurumuydu. mişti. Tahar Ben Jelloun da Le Ansıma, hayal etme, geçmişle Türkçenin en güzel sesi lerine kadar sürüklenıyor. Bu anlatım gücünü elde edebilmek için de yazar, Türkçe'nin cümle yapısını en geniş olanaklarına kadar genişletiyor, sözdiziminin hareketlerinin ve sözcüklerin seslerinin ustası oluyor. Onun bu geliştirilmiş düzyaasında, metin ister yüksek sesle, isterse içten okunsun, hep Türkçenin en güzel sesini duydum. Belki de, yurt dışında yaşaması ve başka bir dille de Türkçe kadar uğraşması, onun, kendi dilinin en güzel seslerini yakalamasını kolaylaştırmıştır. En genç kuşaktan en güçlü katkı Kent gizemciliği Yeni yazmımızda, beUi.özelEkler taşıyan bazı yazarlann yapıtlarında yer alan, bu kent ve sokak tasvirlerini (betimlemelerini) ya da sırf tasvir olmaktan çıkarak, yer yer 'istiare^ (metaphore/eğretileme) düzeyine yükselen metinleri, onların taşıdıklan anlamı epeydir düşünmeye çaüştım. Yazınımızdaki bu eğilime, aslında bu eğilimin herhangi bir felsefi mistisizmle ilgisi olmasa da, şimdüik 'kent gizemciliği' diyorum. tlhan Berk'in, son 'Galata' adlı düzyazışiir kitabı da, bu eğilimin içinde. Fakat tlhan Berk'de, bu kent ve sokak tasvirleri imge yüklü istiarelere doğru yollamıyor. Tersine, şair, imgeyi yazının ve yazının teması olan nesnelerin içine yediriyor. öyle sanıyorum ki amacı da bu. Böylece Berk'in yazısında, nesne ve imge, çok tuhaf bir biçimde, salt yazıya dönüşüyor. Yazı kalıyor geriye. Eski yüzyıllardan bize kalmış olan yaalar gibi. Bu onun özelliğidir. "Nedim Gürsel'deyse, bu kent gizemciliği (başka bazı 1950 yılından sonra yapılan denemelerin birikimi, Türkçede düzyazıyı gerçek bir aşamaya geNedim Gürsel, Türkçenin cümle yapısım en tirmiştir. Iki sözcükle belirtmeye çalışırsak: Düzyazının, düzgeniş vlanaklanna kadar genişleîiyor, yazı olmaktan çıkmasıdır bu. sözcüklerin seslerinin ustası oluyor. Onun bu Son yılların şu kitaplannı bir düzyazısında, hep Türkçenin en güzel sesini anımsayalım: Ferit Edgii: duydum. Belki de, yurt dışında yaşaması ve "ÇıglıV (öyküler, 1982), Feyyaz Kayacan: "Çocuktaki Bahçe" başka bir dille de Türkçe kadar uğraşması, (roman, 1982), Bilge Karasu: onun, kendi dilinin en güzel seslerini "Gece" (roman, 1985), Onat yakalamasını kolaylaştırmıştır. Kutlan "Yeter Ki Kararraasın..." (denemeler, 1984), Leyla Erbil: Monde gazetesinde yayımlanan bugün, orada ya da burada ol "Karanlıgın Günü" (roman, Gürsel'in son kitabıyla ilgili ya manm iç içe geçtiği; geçmişin, 1985)... Hepsi bu aşamanın zısında (2 Ağustos 85, s: 10), Ne hayallerin birbirleriyle yer değiş ürünleridir. Bu örnekler daha da dim Gürsel, bu ondört öyküde tire değiştire yazara baskı yaptı çoğaltılabilir. ülkeleri ve gövdeleri aşan yolu ğı bu yazış, gerçekle imgeselin saRoman ve öykü sanatlan açıizliyor" diyor. Şimdı bizde yapı natsal bir kanşırmydı. Öyle ki bu sından soruna eğilmeyi şimdilik lan bu edebiyat, insanın sokağa yazınsal olgunlaşmada yazar, yer bir yana bırakalım. Sadece düzbırakılışmdan sonrasına ait bir yer, başka yazınsal metinlere yazının dilbilgisel öğeleri: Sozedebiyattır. göndermeler yapmaktan da çe cükJer, sözdizimi, sesbilgisi... ve Evet, kentlerin ve sokakların kinmiyordu. yazınsal sanatlann kuUanımı açıanlatılmasında felsefı, hele dini Nedim Gürsel, o kitabında da, sından ele alalım: Türkçe düzyabir gizemcilik amacı güdülmü metinlerinin az bir bölümü zıda yeni bir aşamanın oluşmayor. öte yandan, izlenen bir fo Türkçe'de yayımlanmış olan sıdır bu. Hem bu defa bu aşama toğraf gerçekçiliği de değildir. "Komutanın Tavşanlarf'nda da, yazınımızda daha eski dönemKentler ve sokaklar yani nesne düzyazıyı ciddiye alan bir yazar. ler içindeki anlayışlardan anlamler aracıyla, kendi ruhsal dunı Tasvirlerini aceleye getirmeksizin ca farklı ve sesbilgisi karışık bir munu da (klasik yazmda olduğu eksiksiz yazıyor, yazısı geçmişin dil içinde değil, yalın ve anlatımgibi) yansıtmak istemiyor yazar. kapısım çaldığında, onu, tüllen sal gücünü kazanan bir Türkçe O bireyle ve cağımızın ruhuyla il miş perdesi ardından ortaya çı içinde olmaktadır. Nedim Gürgili metaforlar ardındadır. An karıyor; imgesi umudun ya da sel'in yapıtlan, buna, en genç kulamlarına tek tek varılması, çö umut kınklıgının renkli görümu şaktan, en güçlü bir katkıdır. PİKNİK PİYALE MADRA , BEM BABA, PikNlK DE Ç0CU3UMUZ, HIZLI GAZETECİ yECDET ŞEN TiığlacL, "Osmanlı Kadınları" ve biz ÇELİK GÜLERSOY 12 eylül tarihli "Cumhuriyet''te Mithat Sertoğlu imzasıyla, Pars Tuğlacı'nın "Osmanlı Kadınlan" kitabını tanıtma yazısını okudum. Bir kişinin herhangi bir yazarı \eya yapıtını çok beğenmesi, normaldir. Bilim dünyasının hiç değer vermediği resimli bir kitabı, ya da Baytekin'in serüvenlerini, başka birisi, uyumadan once her gece okuduğu başucu kitabı da yapabilir. Buna da kimsenin bir diyeceği olamaz. Sertoğlu'nun yazısı, bu doğrultuda değil. O yuzden konunun bir de bizim açımızdan görünuşunu açıklamak gereği. aşağıdaki iki nedenle doğmuştur: 1) Sertoğlu, yazısının yarısını, kitabı değil. yazarını övmeye ayırmış. Bu bol salçalı övgü yazısında Tuğlacı gdklere çıkanlıyor. "Bundan sonra bu konuda artık başka kitap da >azılmasına hacet kalmadı" fetvasını vererek. Herkesin araştırma ve yavın hakkını kaldıran, bu nasıl bir bilim ve kültur anlayışıdır, anlamak imkânı yok? Asıl değineceğim nokta ise bunun de\amı: Afife Batur. Ben ve mimar çift, ayrıca Tuğlacı ile davalıyız da. Benim davalarımdan birisini savcıhk açtı, yani kamu davasıdır. Kurtarırsa, aklanarak değil, zaman aşımından yararlanarak kurtaracak. Öbur davayı ise, kazandım ve Yargıtay'dan geçerek kesinleşti. Kendisinin mutecaviz dilli bir yayını, hüküm giydi. Buna ait haberler de basmda yer aldı. Böylece "saldın"nın sahibi, mahkeme tarafından saptanmtş bulunuyor. Bu durumda Tuğlacı'yı açıkça eleştirenlerin kimler olduğu, bellidir. Kimse çıkıp bizi "ün peşinde olmakla" suçlayamaz. Saydığım isimlerin hepsi, ulke çapında ün sahibidir. Sertoğlu mizah yapmak istiyorsa, ona bir diyeceğim yok. 2) Kitabın objektif eleştirisine gelince, Sertoğlu'nun yazdıklarının gerçekle uzaktan vakindan bir ilişkisinin bulunmadığını da, burada kısaca belirteyim. sutunlara sığmaz. Bir tek kitab üstüne yapılan eleştirileri, 4 yı sonra, bir broşürle "yanlış Kültur dünyamız açıkça gözdoğru cetveline" alıp, "kusım lemliyor: Eski harflerin elifini baVmavın. o zaman un»ttm\ı bilmeyen bir kişi çıkmış, devlet şum" beyanıyla ve üstelik ken arşivinden sayfa sayfa belge yadisine de mal ederek, aynen yayımhyor. Bu nasıl iş? Bir resimyınlamak, nasıl bir yazarhğı itaaltını bana okutmak için, ozel de ediyor? maltmı bana okutmak için, özel Çeşitli yazılarda, Tuğlacı hakkalemimde saatlerce bekleyen kında ağır ağır "somui eleştiri" adam, Osmanlı arşivivle karşımıza çıkıyor. Arşiv müdürlü noktaları ortaya konmuştur. Soğünden emekli Sertoglu'nun mut, yani madde madde sıralanaçıklaması, bu konuya açıklık mış vahim yanhşlar dizisi. Bungetirmiş sayılabilir. lara kendisinden bir cevap gelİkincisi, Pars Tuğlacı bir mik mediği gibi, Sertoğlu da, "soyut tar İngilizce biliyor. Sertoğlu, övgülerle" yetiniyor. Durum kendisini " 1 4 dilde eser budur. Sertoğlu'nun yazısına konu incelemiş" diye övüyor. Tuğlacı'nın 14 dil şöyle dursun, Al olan "Kadınlar" kitabına gelinmanca bir kitapta "yayımlan ce. bunun gördüğüm birinci cilmış" kelimesini "yazar ve>a res dinin, baştan aşağıya, ama başsam adı" zannedecek kadar, Al tan aşağıya, geçen yüzyıl yazarmancanın a'sından bile habersiz lanndan ahntılar ve çevirilerden olduğunu, daha geçenlerde gös ibaret olduğunu söylersem, bahse konu kitabın niteliği yeterinterdik. ce belirlenmiş olur. Sertoğlu'nun Öbür bilgi yanhşları, hesaba düzdüğu "övgü"ye, cevaplarım kıtaba gelir miktarda değil \e bu bundan ibaret. 4 vıl sonra ÇİZGtÜK KÂMİL MASARACl Q AGAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKIIAS Yayın raporu SARTORİS VVilliam Faulkner'ın romanı ' Türkçesi: Gülten ^ener / 380 sa\fa Can Ya>ınları ABD'li büyük romancının (18971962) ilk adı "Flags in the DustTozdaki Bayraklar" olan bu romanı 1927'de yazıldı. 1929 yılı başlarında, yayımcısı 100 bin sözcükle sınırlı kalmasını istediğinden Faulkner'ın iyi bir dostu tarafından kısaltıldıktan sonra basıldı. Kitabın kahramanı genç Bayard, 1. Dünya Savaşı'ndan döner. Ikiz kardeşi Fransa göklerinde ölmuştür. Bu beş perdelik bir dramı andıran romanın ilk perdesinde Bayard tanıtıhr. İkinci perdede agırlık attan düşup yaralanmasındadır. Uçuncu per "Laf üreten" Sertoğlu, Tuğlacı'yı eleştirenleri, kendilerinin bir değer ve şohret sahibi olmaması dola>asıyla, onu eleştirerek une ka\uşmak çabasında olan ve sadece "laf üreten". haset ve çekemezlik içindeki olur olmaz kişiler sınıfından olduğunu vurguluyor. İki yerde ise, eleştiri yerine, "saldın" deyimini kullanmış. Tu&lacı'r.ın kitabını, "yerli yersiz" kişiler eleştirmedi. O konuda > azı yazan üç dört kişiyiz: Prof. Mim. Feridun Akozan, Prof. Dr. Nejat Göyünç, ben, ve karı koca mimarlar Selçuk ve dede otomobil kazası geçirir. Dörduncü perdede yine kazaya uğrar. Beşinci perdenin başında ise, ikiz kardeşine âşık olan bir genç kızla evlenir ve uçak kazasında ölür. Faulkner'ın bu üçuncü romanı, yazannın da deyimiyle "Ardından geleceklerin tohumlarını taşımaktadır." Söîlük"te, günümüz Türkçesinde bulunan sozcükleri açık, anlaşılır bir biçimde verebilmeyi amaçlıyor. Türkçenin bütün sözcüklerini kapsamayan, orta bov ÇACDAŞ TÜRKÇE SÖZLÜK Hazırlayan: Ali Püsküllüoğlu / 886 sayfa / Milliyet Yayınları Ali Püsküllüoglu'nun daha önce gerçekleştirdiği sözlük, yeni basımında yeniden düzenlenmiş, gözden geçirilmiş. Uzun yıl' lar Türk Dil Kurumu'nda dil çalışmalan yapan, daha önce bir de "Öz Türkçe Sözlük" yayımlayan Püsküllüoğlu, "Çağdaş Türkçe TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN bir sözlük olarak düşünulebilecek "Çağdaş Türkçe Sözlük," yine de aradığımız pek çok sözcük, deyim ve kavramı bulabileceğimiz bir yapıt. 528 66 29526 10 OO/412 Eski bi rupalı ressamm çizgitinden Arko phndakj deniz yanltf.. 16Sr'OEBUGÜN, VENEPİKKUVVETL&Zİ ATİNA'PAKİ PARTENON mPfNAĞlNl TVPATfÇIMA TUTTU/ 1664 Y(UNOA OSMANLI DBVLBTİ'NE S4K4Ş AÇAN VEK1EO/K ,EYLEMİMİAI BİR PARÇASI OIAM MORA VARIMAOASI İŞGAÜAIOEA/ SOUZA ATİNA VE Ç£V. RESİMI tOlŞATMlÇn.PADİŞAH J&.MEHMET(AVCİ\ ZAMAAJ/NDAKİ ÇARPtŞMAL/HSDA, OSAAANULAR. BAÇABIS12 &VJWÇTI. BU ABADA TüPAr/ŞfMA TVTVLAH İKlglN YlLLIK PA2TEH0N TAPIMAĞI, OISTASIMA DÛÇEN gİR GUUMUİN NEDEN OLDUSÜ PATLAMAPA BÜYÜK YIKiMA U§RAMIŞTti. 26 Eylül RARTENON BOMBARDIMAM! TİYATROGÖSTERİ BefeiEesi $ E H I R T'^ATROLARI 1 EKİM'DE PERDELERİNI ACIYOR W. SHAKESPEARE RAHMİSALTUK SEVDA RESİTAÜ EK1M Yoneten Engın ULUDA6 ANTONIUS VE KLEOPATRA FflTİH (526 53 80 Yöneten Perihan TEDU ÇARŞAMBA GÜNLERİ V : 00 de ÖZEL MATINE TIYATROLARIMIZIN Harbiye M. Ertuğnd Fatih Uskudar BİLETLERİ TAKSİM SANAT GALERİSİNOE SATILMAKTADIR Tel: 145 20 68 KARIM VE KIZIM RECEP BİLGİNER İFSAK FOTOGRAF KURSU KAYIT HERGÛN 18 30 DAN SONRA Tel: 1431401 (11.0020.00) Alot: Parte.nor>, eskı Yunan Janrıças/ AHıena Par+henos (Ba&re AHıe.r>a) içın M.6. 447432 ytllarnda "ifcr edılmıfH. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Deııizde ııiifus suyımı olavtık? Nufus genel sayım hazırlıklan devam ettnektedir. Hazırlanan programa göre, nufus sayımından bir gece evvel lımandaki deniz vasıtalarının nomerotajı yapılacak ve bu iş 26 Eylül 1935 bulunan resmi ve hususı bütun vasıtalar da o günler için sayım işine tahsis olunacaktır. tlk iş olarak limanda bulunan her tıirlü büyük ve kü'çuk gemilerın yerlerı tesbıt olunacak, liman muh'elif kontrol tmnnkalanna ayrılacaktır. Bundan sonra MOOA SINEMASI 337 01 28 MÜZEYYEH ENGİN ERİM HULUSİ BEYİN KIZLARI Yoneten Engin GURMEN SAN (Le Dernier Tango a Paris) Yörv BERNAROO BERTOLUCCI 0y MARLON BRANDO MARIA SCHNEIOER Seansıar 1214 1516.30 16 4521 00 PARİS'TE SON TANGO TIYATROSUNDA Danıştaykaran üe Gişetei: 140 67 92 Yön: Ser3ei Bondarchuk JOHN R12E1) FANU1O VtLLA FRANKOIMERO U R S U L A ANDRESS 23KAR1£VY\»VRY J<RİSTAL KURE Odülü geceyansmdan sonraya kadar devam edecektir. Akay, Şırketi Hayriye, Denizyollan idarelerile Vapurculuk Şirketi, Tahlisıye Genel Direktörluğu memurları ve Deniz Ticaret okulası talebeleri bu iş için Deniz Tecım direktörlüğunun emcıne verilecek, gene limanda 1935 1985 her ımntıka ıçın Kontrol ~< memurları tayiıı edilecektır. •; Buyük \apurlardan her bıri • ; bir mınttka sayılacak, • karalara bağlı bulunan küçük gemilerden hizumu kactan da . bir sayım mı>'"kası '• addedılecektir. Seferde bulunan vapurlarsuvariler laraîındaıı suyıljcakiır. Ovun aunlen: Salı 18.30' Carsamba 15.00i 1 PetsembeCuma: 20.30 C. tesı 15.002030 I Pazaf: 15.001830 İLAN İSTANBUL 10. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 19851316 Hâkimlığimize konkordato teklifınde bulunan Istanbul Eminonu, Raüip GumuşpaU Cad \henk Han Kal: 1 No: 111 adresınde mukim, ORON KIMYA SUMER ERG1N ve Ort. Koll. Şirketı'nin talebı kabul edilerek 1 5 " '1985 tarihinden iübaren verilen iki a>lık konkordaıo mehlınin bu kerre konkordaio komiserlerinin 11 '9 19S5 larıhlı dilekçelerı u^erine 13/9'1985 tarıh ^e esi^ 1985/1316985 1264 sayılı kararı ile mehlin bııim larihi olan 15'9/1985 gununden itıbaren İKİ AY DAHA UZAT1LMASINA KARAR VER1LM1ŞT1R. hbu ınuhleı kararının ılan ıar>hınden itıbaren 1 gun içersinde her alacaklının dilekçe ılc kra Tetkık Mercii Hâkimlığı'ne ıtiraz edebileceği ılan olunur 17 9 1985 Basın: 11829 Genel istek üzerine ANKARA SANAT TİYATROSU BİLSAKTİYATRO ATÖLYE LABORATUVAR EĞİTİM ÜRETİM TİYATRO EĞİTİMİ KAYITLARl BA§LAMI$TIR Kayıtlar: Pazar harlç her gün saat 1218 arası Clhanglr, Sırasdvltef, Soğancı Sokak No: 7de Telefon: 143 28 79 143 28 99 YALNIZ DÜNYA SİNEI TİYATROGOSTERİ ILANLARI HER GUN BU KOSEDE BİR CEZA AVUKATININ ANILARI M0DA SİNEMASINDA Yazan: Fanık EREM Oyurrta$tıran: Çetln ÖNER Yoneten: Rutkay AZİZ 2829 Eylül CTeşi Pazar Saat: 14.00 • 17.00 yalnız i ^ oi 28
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle