17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 26EYLÜL 1985 Ekonomide Alternatif OSMAN Arayışı ULAGftY MDP sisteme değil, uygulamaya karşı MDP, Refah Partisi ve Vatandaş Partisi ne diyor? Milüyetçı Demokrasi Partisi (MDP), halen geçerli olan ekonomi poliükalan bütiınünU eteştirirken uygulanmak islenen "sistemin" aslmda ynnlış bir tercih otmadtğını; ancak "niyeti kötü" bir ekibin, "yetersiz bir kadro"nun elinde olumsuz sonuçlar verdiğıni vurguluyor. Bu açıdan MDP'nin yaklaşımı Doğru Yol Partisi'nin yakiaşımıyla paralellik gösteriyor. MDP'yi ayıran özellik ise tekelciiiğe karşı, "ekonomik giicün belli ellerde toplanmasını sağlayan uygulamaya" karşı MDP'nin tepkisinin daha belirgin olması. , Teşebbüs sahiplerine eşit davranılması ilkesini ön plana çıkarması. Gelir dağıhmımn düzeltilmesi konusu üzerinde daha fazla durması. MDP özetle mevcut ekonomik yapımn, mevcut sistem içinde daha adil ve daha etkin işletilmesini istiyor. Kur politikasmda daha ılımlı gidılmesini, enflasyonun kontrolu için talebin kısılması yerine üretimin artınlmasına öncelik verilmesini öneriyor. Enflasyona karşı şok tedavisini ise "bünyedeki kuruluşlann çoğu hastalıklı olduğu için" tehlikeli buluyor. Refah Partisi, ekonomik model tarttşmasının 'insan ile ekonomik model arasındaki temel ilişki"ye değinilmeden yapdamayacağım belirterek kendi anlayışına göre "kalkınma"yı tarif ettikten sonra Türkiye'nin 200 yıldan beri uygulamakta olduğu ekonomik modelin çıkmazını artık anlayarak bu modeli değiştirmesini, yatırım mallan üretimine, ağır sanayie ve Milli Şuur'a önem vermesini öneriyor. Henüz kuruluş aşamasında olan Vatandaş Partisi'nin ise ekonomiye yaklaşım konusunda "Ataturk döneminin tercübelerinden , yararlanmak" ve "dengeli kalkmmayı sağlamak" gibi genel ilkelerin yanı sıra hazırlamtş olduğu Program Taslağı 'nda bazı somut öneriler getirdiği görülüyor. Bunlar arasında tüm ücret ve maaş gelirlerinin ve tabart flyatlarmın enflasyona göre endekslenmesi, Gelir Vergisi oranlarınm fiyat artışlarıyla irtibatlandırılması, teşviklerde geri ödeme sisteminin getirilmesi, şirketlerin halka açılntasının özendirilmesi gibi öneriler özetlikle dikkati çekiyor. Her anlamda dışa açılmayı da savunan Vatandaş Partisi'nin sosyalliberal bir görünümle politika yelpazesindeki yerini almak istediği anlaşıhyor. Ekonomik gücü belli ellerde toplamadan istikrarlı kalkınma Devletşu anda haksızlık devleti olarak çahşıyor, sık sık değişen kararlar alınıyor. Serbest piyasa ekonomisinin iyi işlemesi için istikrar şarttır ve planlama önemlidir. Bölgesel dengeleri sağlamak ve gelir dağıhmını düzeltmek de devletin görevleri arasındadır. Enflasyonla mücadele, üretimi arttırarak yapılmalı. Enflasyona karşı bir şok tedavisini ise bünye kaldırmaz, çünkü ekonominin pek çok kurumu hastalıklı durumda. Bugün Türkiye ekonomisinde mesele, uyguianan sistemin kendi zaafiyetinden değil, sistemi uygulayan kadronun niyetinden kaynaklanıyor. ANAP iktidarı ekonomik gücü ve refahı belli ellerde toplamak, esnafla holdingi, işsizle zengini yarıştırmak istiyor. A1SIAP bütün gücü büvüklerde toplamak için bunları destekliyor. Biz, bütün teşebbüs sahiplerini aynı teşviklerden yararlandırmayı, herkesten gücüne göre vergi almayı, ihracatı aşırı düşürülen döviz kuruyla değil, üretim ve verimlilik artışlarıyla teşvik etmeyi düşünüyoruz. bii bunları desteklemeyi düşünürsünüz. İşte bu noktada ANAP'la bizim aramızda büyük fark var." Planlamarun bu konudaki önemini sorduğumda da şöyle konuşuyor MDP Genel Başkanı: "Serbest piyasa ekonomisi planlamayla çelişmez. Zaten pek çok kapitalist iilke bu anlayışla kalkınmış. Yatınm zaman ister, yatınm yaptnak için zaman içinde ne olacağını bilmek gerekir. Ihtiyaçlarla imkânların hesabını yapmak, bunlara göre ekonomik ve sosyal hayata yön vermek açısından planlama önemlidir." Söylemezoğlu, bu noktada eleştiriyle öneriyi birleştiriyor: "Bir yandan dış itibanmız artıyor diyoruz. diğer yandan paramız devamlı gidiyor, değer kaybediyor. Buna bağlı olarak milli varlık küçülüyor. O zaman bu böyle mi isteniyor acaba diye şüpheye düşüyor insan. Bence buna kesinlikle engel olunmalı, ihracatımızı da sana>imizi rasyonelize edereK arttırmanın yollarını aramalıyız.'" için çaba harcamasıru isteyen MDP Genel Başkanı, planlı karma ekonomide devletin önemli rolü bulunduğunu söylüyor. Gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda bugünkü yönetimi eleştiren Söylemezoğlu şöyle konuşuyor: "Bugünkü iktidar tamamen moneler tedbirlere gidiyor, insan unsurunu dikkate almı>or. İşçiyi kann tokluğuna çalıştır, menıura normal bir hayat imkânı verme, butün yıikü çiftçinin üzerine bırak, tarlasını bile ekemesin. İşlemez bu. Hem üretim yapacak. devlet hizmeti verecek insan unsurunu tatmin edemediğiniz için ondan verim alamazsınız, hem de sosyal patlamaya yol açarsınız." Doçent Dr. Kutlu Merih Ücret gelirlerinin milli gelirdeki payı arttırılmalı lstanbul Üniversitesi t$letme Fakültesi öğretim Üyesi Doç. Dr. Kutlu Merih, ekonomik kalkınma, planlama, ekonomide kaynak dağılımı gibi konulara ciddi şekilI de kafa yoran bir matematikçi. Ekonoraetri ve siberj netik alanları nda da çaJjşmaJar yapmıj olan Kutlu Merih, 24 Ocak 1980'den bu yana Türkiye'de uygulanmak istenen ekonomik modelin matematikçi gözüyle incelendiğinde hiç de öyle bazen sanıldığı ve ileri sürülduğü gibi "kendi içinde tutarlı" bir model olmadığını savunuyor. "Bu model çıkmazını kendi içinde tajıyor" diyen Kutlu Merih göruşünu şöyle açıklıyor: "Bu modelin başansız oldugu. çözdügiinden daha buyuk sorunlara >ol açtıgı ortadadır. Aslında modelin başansızlıgı, seçmiş oldngu çelişkili hedefierie daba başjndan garanlilenmiştir. Model bem ekonomide bir yapısal değişmeji gerçekleştirmek, hem de bozalmuş olan dengeleri düzeltmek çabasındadır. Hem yapısal degişmeyi bem de dengeyi hedefleyen bir modelin başan şansı oldukça duşuktür. Yapısal defcişme, ekonominin farpık olduğu bir konumdan başladıgı için yeni çarpıklıklann kaynağmı oloşturmakta. aynca her ekonomik sıireç gibi finanse edilmesi gerektiginden doğnıdan enflasyonla finanse edilmektedir. Bankacılık kesiminde mevdual >ığılmasına karşılık enflasyonun gerileme>işi bunun bir tüketim tasarruf, arz talep sorunu olmadıgının açık kanıtıdır. Enflasyon ekonomik yapıdaki çarpıkiıgın \e yanlıs kaynak dağılımının bir sonucudur ve bu janlışlıklar giderilmedikçe surecektir. tçe donük çarpık bir ekonomi) i teş>iklerle dışa çevirmek ise yeni bir çarptklık \e dengesizük kaynagı oJuşturmakta ve enflasyonun kaynaklannı guçlendirmekledir." Türk ekonomisini 1980'lere kadar getiren "Türk modeli"nin her şeye rağmen kalkınma ve sanayileşme tarihinde "başann" sayılabilecek bir model olduğunu belirten Kutlu Merih, "Peki bu model neden tıkanma noktasına geldi" sorusunu yanıtlarken şunlan soylüyor: "Bugün yaşadıgımız sonınlar başansızlıgın değil basannın sonuçlandır. .Turk ekonomisi kendi kaynaklanyla sanayileşmesinin sınınna gelmiş, dış kaynaklan zorlamaya başlamıştır. tşte bu noktada Turkiye'ye yabancı kuruluşlar tarafından önerilen sürekli devalüasyon ve yuksek faiz politikalan. aslında dışa açılmayı kolaylastıran değil, engelleyen agır birboyunduruk olmuslur. Boylece yakın bir geçmişe kadar modern bir teknolojik yapıya sahip olan Turk sanayünin yeniknmesi ve buyumesi engellenmiş olmaktadır. Bizi şaşırtan olgu Turk sanayicilerinin, vomak şekeri niteligindeki tesrikJerin cazibesine kapılmaian ve bu tuzaga adeta gönüllıi olarak girmeleridir." Dr. Kutlu Merih bu noktada, 24 Ocak felsefesinin benimseımeye çahştığı düşünce tarzına taban tabana zıt bir görüşii ileri sürerek, önerdiği alternatifın en önemli bo>Titlarından birini açıklıyor: "Bir ekonomide yalınmlann gerçek kaynagı, kaynaldann verimli kullanılmasından dogan katma degeri ifade eden 'kür'dır. Enflas>onun gerçek kaynagı ise yyksek talep degil, irrasyonel' talep, çarpık taleptir. MilJiyetçi Demokrasi Partisi'nin yeni Genel Başkanı Ülkü SöyJemezoğlu, Iktisat Fakültesi mezunu, yani meslekten iktisatçı. Özal iktidannın uygulamakta olduğu ekonomi politikalanna alternatif olabilecek önerilerini öğrenmek istediğimi söyleyince, "Bakın şimdi uyguianan sistem önerali, ama bu sistemi uygulayan ekip ve kadro da çok önemli" diyerek söze başlıyor ve devam ediyor: "Bu sistem çeşitli ülkelerde denenmiş ve asıl meseie sislemin kendinden gelen zafiyet değil. Bizim ekonomik anlayışımızda Anavatan Partisi'ne yakın yanlar da >ar. Bence başarısızlık sistemden degil bu sistemi uygulayan ekibin niyetinden geliyor. ANAP'ın niyeti refahı belli ellerde toplamak.." Bu noktayı biraz açmasını isteyince Soylemezoğlu örnekler veriyor: "Mesela ihracatta büyük finnalann teşvik edilmesi. Kuçukler mecburen bunlara komisyon ödıiyor. Sosyalist ülkelerle ticareti de bu biiyükler vapıyor. Aynı şey sanayide, batta vergide var. Büyük firmalar düşiik falzle borçlannı erteletiyor, öte yandan esnaf hâlâ 100 bin lira civarında kredi alı>or, bunu vaktinde geri ödemezse icraya veriliyor. Esnafla boldingi, işsizle zengini yanştınyor bu hükümet. Biz, işte bu anlayışa karşıyız." Enflasyonla mücadele Söylemezoğlu, enflasyon konusunda da Özal hükumetinin hep talebi kısarak çözüm aradığını, oysa enflasyonla mücadelede en önemli aracın üretimi, arzı arttırmak olduŞunu belirtiyor. Aynca çeşitli girdileri ucuzlatmak gerektiğini vurgulayan Söylemezoğlu, "Ama tam tersi yapılıyor, üstelik talebi de tam kısamıyorsunuz ve bu talebin bir kısmı Ittks tüketim malı ithalatına gidiyor. Hükümetin teşvik ettiği kesimin yarattığı talebin özelliği bu" diyor. Bu noktada enflasyona karşı şok tedavisinin uygun olup olmayacağını soruyorum MDP'nin iktisatçı genel başkanına. "Şok tedavisi mi" diye bir süre düşünüyor Söylemezoğlu ve sorumu yanıtlıyor: "Korkarım bu bünye şok tedavisini kaldırmaz. Çünkü bütün kuruluşlar hasta. Banka sektörü hastalıklı. Onun için bence enflasyonu tatlı bir meyille indirmek lazım, yavaş yavaş indirmeye çalışmak lazım." MDP'nin niyeti Bu eleştirdiği noktalarda MDP'nin nasıl bir politika izlemeyi önerdiğini soruyorum Sayın Soylemezoğlu'na. Şöyle konuşuyor MDP Genel Başkanı: "Bir kere bizim niyetimiz tüm teşebbüs sahiplerini aynı teşviklerden yararlandırmak. İkincısi, vergide gücü olana gücü kadar yüklenmek. Üçüncüsü, ihracatta temel tedbir üretimi teşvik etmektir. Dışa açılmada Türkiye, kapasitesini kullandı. ibracat 7 milyar dolan bulduysa bunun 1 milyar dolan da zalen fiktif, yani "hayali" ibracat. Ifıracatı arttırmak için üretim kapasitelerinin tam kullanılması, birim maliyetîerin düşürülmesi lazım." Ülkü Söylemezoğlu eleştirilerini sıralarken sözde hür teşebbusü teşvik edeceğim diyen devletin bütün fonları kendine çekmek isteyerek özel sektöre rakip hale gelmesinin, pek çok kararı özel sektöre hiç danışmadan almasının ve kararlarında bir istikrar sağlayamamış olmasının özel sSktörde ciddi tereddütler yarattığını belirtiyor ve şunlan söylüyor: "Ahnan kararlarda istikrar yok, belli firmalara imkân sağlamak için mi sık degişiyor kararlar, belli değil. Sonra müktesep hak kuralına uyulmu>or. Halbuki serbest piyasa ekonomisinin iyi işlemesi için istikrar şarttır. Sektörler ona göre karar verir. yatınm yapar. Ama sizin niyetiniz, gücü ille de belli büyüklükteki firmalarda, kimselerde toplamak ise ta Tarımın desteklenmesi MDP Genel Başkanı Söylemezoğlu, önemli bir konunun da tanmın desteklenmesi olduğunu söylüyor. Çiftçiye çeşitli sübvansiyonlar vermenin, iyi bir taban fiyatı politikası izlemenin ve zamanında para ödemenin zorunlu olduğunu kaydeden Söylemezoğlu, "Bütçenin çok önemli bir kısmı fonlara gidiyor, bunları kim kullanıyor. Bunlann bir kısmı tanmın desteklenmesi için aynlamaz mı" diye soruyor. Yabancı sermaye çekmek için gayret göstermenin yanlış olmadığını belirten Söylemezoğlu, "Gelecek yabancı sermaye sos>al bünyedeki istikran görmek ister, inzibati istikran değil" diyor. Türkiye'nin kışa vadeli dış borçlarının yeniden artışa geçmesini kaygı verici bulduklarını anlatan MDP Genel Başkanı, "Büyük projelerde kullandığımız dış kredinin de bize maliyetine bakmalı. Bunlann bazüannı kendi kaynaklanmızla yapabilir miyiz, onu düşünmeliyiz" diye konuşuyor. Haksızlık devleti De\letin ekonomideki görevlerini sayarken Söylemezoğlu, sözü bir kez daha "niyet ve ehliyet" konusuna getiriyor ve "devlet şu anda haksızlık devleti olarak çahşıyor. Önce geniş kesimierin hakkmı dar kesimlere veren anlayış değişmeli" diyor. Devletin kendi işletmelerini rasyonel işletmesini, bölgesel dengeleri sağlamak ve gelir dağıhmını düzeltmek Döviz kuru ve faiz Yatırımdan söz edince kur politikasını ve faiz politikasını gündeme getiriyor Söylemezoğlu. Hukümetin bütün çabalanna rağmen faizleri geri çekemediğini, kredi faizlerinin düşmediğini, izlenen kur politikasının da yatırımları caydırdığını belirten Sayın VP nin Taslağından somut öneriler • Asgaıi ücret vergi dışı katacak ve enflasyona göre endekslenecek. • tsçi ücretleriyle memur ve emekli maaslan enflasyona göre endekslenecek. • Tarim üriinleri taban fiyatlan enflasyona göre endekslenecek. • Gelir vergisindtki tarife nisbetleri endekslere bağlanacak. • Modern ve gerçekçi sekilde düzenltnmis tek bir fiyat endeksi kuOanüacak. • Para piyasasmda normal dengeler olustuktan sonra mevduat faizleri serbest bırakılacak. • Dövize bağlı devlet garantiU tahvü ihraç edilecek. • Ithalatihracat bankası ve diğer ihtisas bankalan kuntlacak. • thracat kredi ve sigortası gerçekleştirüecek. • Teşvik sistemi gözden geçüilerek teşvikleri geri ödeme sistemi getirilecek. • Antitröst kanunu çıkanlacak. • Tüketiciyi korutna kanunu çıkartüacak. • Üniversite mezunlantu ise yerlestirmek için "ise yerUstirme merkezleri" kurulacak. • Emlak ahm vergisi ve tasım ahm vergisi kaldırılacak. | j Dengeli, adaletli kalkınma; işçiye, Va Sisi memura, köylüye endeksli yaşam gulayan VP Program Taslağı, işsizliğin azaltılmasına, gelir dağılımındaki farklılıklann giderilmesine ve sınai mulkiyetin toplum içinde yaygınlaştırılmasına özel bir önem veriyor, "sosyal adalet" ve "ekonomik demokrasi" kavramları üzerinde duruyor. Atatürk döneminde olduğu gibi "sorumlu tüketim ve milli tasarruf bilincinin oluşturulmasını öngören VP Program Taslağı, "gerçek kaynaklara dayanan büyüme"yi öneriyor. Dışa açılma konusunu da VP şöyle değerlendiriyor: "Yalnız mal alım satımında defil, bütün alanlarda dışa açılroayı ve dünya ile bütünleşmevi çagdaşlığın bir gereği olarak göriiyoruz." lenmesini öngören VP Program Taslağı'nda çok sayıda somut politika ve kurumlaşma önerisi yer ahyor. Devletin ticarete ve stratejik alanlar dışında sana>ie girmemesi istenirken aJtyapılann gerçekleştirilmesinde, piyasa düzenine işlerlik kazandınlmasında, sosyal adaletin sağlanmasında ve "yöBİendirici, yol gösterici, modern ekonometrik modeüeK dayalı" planlamarun yapılmasında devlete önemli roller veriliyor. Kuruluş hazırlıklan süren Vatandaş Partisi, KİTlerin yatırunlarına gerekli finansmanı sağlamak için doğrudan Hazine kefaletli tahviller ihraç etmelerini öneriyor, yurt dışında çalışanlann tasarruflarmdan yararlanmayı ve yabancı sermayenin teşvik edilmesini öngörüyor. Bütçe uygulamasında ise katma bütçelerin genel bütçe içine alınmasını, vergi sistemi gözden geçirilirken emlak alım vergisiyJe taşıt alım vergisinin kaldırılmasını istiyor. atandaş Partisi'nin kuruluş hazjruklannı sürdüren Ajıavatan Partisi kuruculanndan ve eski Maliye Bakanı Vural Ankan, ilham kaynağının Atatürk dönerni olduğunu, "saglam paraya ve sağlam kaynakiora dayanan dengeli kaikınma" örneğinin o dönemde verüdiğini söylüyor. Arıkan dışa açılmaya ve serbest piyasa ekonomisine en az bugünkü iktidar kadar inandığını, ancak gerekli dengelere ve işin sosyal yönüne önem vermeden gerçek piyasa ekonomisine geçmenin de dışa açılmanın da mümkün olmayacağını belirtiyor. Kutlu Merih Gelişmiş ekonomilerde ücret gelirlerinin milli gelirdeki payı yüzde 70'e varırken, bizde bu pay halen olduğu gibi yüzde 25'in altında kaldığı sürece dışa açılmamız da olanaksızdır. Ekonomide dengeler ü k o n o m i d e (a) bütçe dengesinin, (b) dış ticaret ve ödemeler dengesinin, (c) üretimtüketim dengesinin ve (d) devlet parasının iç ve dış değerlerinin korunmasındaki dengeyi birlikte tutturmarun Önemini vur Endeksleme 1 üm ücret ve maaş gelirleriyle tanm kesiminde uyguianan taban fiyatlanrun enflasyona göre endeks Refah Partisi: 200 yıllık modelin yerini ağır sanayi ve milli şuur almalı Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bahri Zengin, "Ekonomik konularda görüşlerimizi açıklarken önce insanı ekonominin bir türevi olarak gören anlayışa katılmadığımızı ifade etmek istiyorum" diyor ve ekliyor: "İnsanı ekonominin bir türevi, bir öğesi olarak görünce insanın sömürülebilirliğini de tabii karşılamak gerekecektir. Bizim ekonomik modelimizde insanın yeri ve rolü çok daha farklıdır ve bu nokta modelimizin temelini oluşturmaktadır. Bu bakımdan öncelikle insan ve ekonomik modellerin karşılıklı ilişkileri üzerinde durmak istiyoruz." Refah Partisi'ne göre "ser\et", "alın teri" ve "malzeme (nimet)" unsurlarından oluşuyor ve kalkınma "daha çok alın teri ve daha çok nimetin mevcut servete katılmasıyla" sağlanıyor. "Ahn teri" ise "milli şuur" ile "emek yani kas gücü" olarak tanımlanan iki temel öğeden oluşuyor. Refah Partisi, 200 yıldan beri ülkemizde uygulanan tum ekonomik modellerde milli şuur öğesinin ihmal edilmesinin Türkiye'nin geri kalmasının en önemli nedenlerinden biri olduğunu, ülkemizin ekonomik yönden kalkınmış ulkelerle arasındaki mesafeyi kapatması için daha yuksek kalkınma hızırun, yani daha yoğun alın terinin gerekli olduğunu belirtiyor. Bahri Zengin Sağuklı. canlı ve yuksek bir talep ekoaomik gelismenin en temel, süriikleyici güciidür. Sanayinin verimli bir üretim ve arz şemasına kavuşması için de rasyonel ve canlı bir talep yapısının gerekli olduğu açıktır. Batı ekonomileri bunu ucret geliıierini milli gelirin yüzde 70'lerine kadar yükselterek gerçekleştinniş bulunmaktadır. Türk ekonomisinin, ücret gelirlerinin milli gelir içindeki payı haJen olduğu gibi yuzde 25'lerin altında kaldıkca Türkiye'nin sanayi toplumlan ile hiçbir şekilde serbest ekonomik ilişkilere giremeyecegi, parasını konvertibl hale getiremeyecegi. AET ile bulünleşemeyecegi ortadadır. " "O halde ne yapmalı" sorusunu sormamıza fırsat vermeden devam ediyor, Dr. Merih: "Türkiye dışa açılma aubmlannın kısa düşmesini islemiyorsa öncelikle alınması gereken önlem ücret gelirlerinin milli gelirdeki payının yükseltilmesidir. Bunun en duşuk maliyetii yöntemi ise'memur maaşlannda anlamlı bir artış gerçekleştirmektir. Bu bir butçe sorunu olmayıp radikal bir kaynak dagtbmı lercinidir. 'Memur maaşlannı istersek arttınnz, ama sonra enflasyon olur' gerekçesi samimi bir gerekçe değildir. Dıssal bir kesim olan memur kesiminin maaşlanmn arttınlması, sanayinin maliyetlerini arttırmadan gelirlerini arttınnasına yardımcı olacak. bu da sanayinin yenilenmesine imkân verecektir. Bu uygulamanın ucretlere de yaygınlaşbnlmasınjn bir olçüde enflasyonisi etkisi olabilir. ama bu enflasyon faydalı, ya da 'a;ı enflasyon' diyebilecegiıniz bir enflasyondur." "Turk ekonomisinin temel sorunu tuketimin ve talebin yuksek. tasarruflann yelersiz olması degil, ekonominin verimliliginin ve kârlılık duzeyinin düşiik olmasıdır" göruşünu ısrarla sa\unan Dr. Kutlu Merih, "KaynakJannı zorlamak zorunda olan bir ekonominin sorunlannı çözmenin tek ve gerçekçi yolu kaynak kullanımındaki verimliligi antırmak. bunu gerçekieştirebilmek için de ekonomik kontrolu, bilimsel ekonomelrik planJam»ya dayanan, gerçekçi ekonomik modelle saglamaktır" diyor ve şöyle devam ediyor: "Türkiye ekonomisinde yapısal dcğişmeyi hedeflemek gerçekçi bir yaklaşımdır. Ancak başlangıç ve hedef yapdannın iyi belirlenmesi ozel bir önem taşımaktadır. Yapısal degişim basit parasal onlemlerle gerçekleştirilebilecek bir ekonomik sıireç değildir. Önce ekonominin teknik lasarımının çok iyi belirlenmesi gerekmektedir. Bunun gunumuzdeki tek geçerli yontemi ise 'Ekonometrik Planlama'dır. Burada planlama bir burokratik kontrol >e komuta sureci olarak degil, ekonominin mimarî tasanmının matematik olarak belirlenmesi şeklinde düşünulmelidir. Türk ekonomisi gibi devlet ve özel girişimciligin birlikte yer aldıgı, gelişmiş bir kamu ve özel kesime sahip olan 'Turk lipi ekonomiier'de planlama, ekonominin optimal kontrolu ve kalkınmanın maksimizasyonu için özel bir onem taşımaktadır." 200 yıldan beri sürdürülen ekonomik politikanın değiştirilmesi ve yatınm mallan üretimi politikasının izlenmesi zorunludur. Refah Partisi ağır sanayi ile kalkınmaya inanmaktadır. Ağır sanayi için ise manen kaikınmış, milli şuura sahip insan tipine ihtiyaç vardır. Temel ilkelerdeki farklılıklar, Refah Partisi'nin sadece Özal iktidannın değil, 200 yıllık bir ekonomi anlayışının alternatifi olduğunu ortaya koymaktadır. açıkları dış borçla kapatdmaktadır, işsizlik patlama noktasına gelmiştir. Bugünkü iktidann en fazla iddialı olduğu enflasyon oranı aşağıya çekilememiştir. Zam, vergi ve fonlar, özveri sınırlannı çoktan aşmış, taşınmaz bir yıik haline gelmiştir. Öte yandan ülkemizde Batı ülkeleri için yeni pazarlar, yeni tüketim alanları oiuşturulmuştur. Büyük bir cogunluk istemeye tstemeye fedakârlığa zorlanırken küçük bir azınlık bomoekonomicus tipinin gereği olarak daha çok tüketerek daha çok mutlu olma arayışına girmişlir. İşte bu tablonun tersyüz edilmesi gerekir." kasının izlenmesi zorunludur. Refah Partisi ağır sanayi politikasıyla ütkenin hızla kalkınacağına inanmaktadır. Ancak tekrar ediyorum, bu politika homoekonomicus insan tipiyle başanya ulaşamaz. Tüketim ekonomisi modelinin işleyebilmesi için homoekonomicus insan tipi gereklidir. Ağır sanayi politikası içinse manen kaikınmış, milli şuura sahip insan tipine ihtiyaç vardır. Temel ilkelerdeki bu farklılık Refah Partisi'nin sadece Özal iktidannın alternatifi değil, 200 yıllık bir ekonomik aniayışın alternatifi olduğunu ortaya koymaya yelerlidir sanıyorum." Bahri Zengin tekelleşmeji, "homo ekonomicus insan tipinin egemen olduğu ekonomik modelin zorunlu bir sonucu" olarak tanımlıyor ve "Nitekim şu ana kadar tekelin özel kesim yerine devlet kesimine geçmesinden başka bir çözüm getirilememiştir. Manen kaikınmış, milli şuurun egemen olduğu bir toplumda tekelleşme de olmayacaktır" diyor. Bugünkü uygulamada büyük bir kitlenin alın terinin küçuk ve varlıklı bir azınlığa kaydınldığını belirten Bahri Zengin, adil gelir dağılımının ancak insanın sömürülmezliği ilkesine dayalı bir sosyal ve ekonomik modelle sağlanabileceğini söylüyor. Bahri Zengin, Türkiye'nin "tüketim ekonomisi" modelinde direndiği surece teknoloji yanşında geri kalmasının da kaçınılmaz olacağını vurguluyor. Batı nasıl kalkındı? Refah Partisi Başkan Yardımcısı Bahn Zengin, "Ekonomik yönden kaikınmış olan ülkelerdeki u>gulamanın temelinde alın terine yapüan baskı ve zulmün yattığını inkâr etmek artık mümkun değildir. Doğusuyla ve Batısıyla kaikınmış bütün Ulkelerin bu gün uiaştıkları ekonomik refahın temelinde sömüriilen insan emeği yatmaktadır. Bu tarihi gerçekler Batı dünyasının hurriyet içinde kalkınma iddiasını da yalanlamaktadır" diyor. Ekonomik kalkınmanın yaşayan kuşağın alın terinin gelecek kuşaklara aktanlması olduğunu, bu aktarmanın ise fedakârlık gerektirdiğini belirten Refah Partisi Başkan Yardımcısı, "klasik ekonomilerin 'homo economicus' (ekonomik bir hayvan) olarak tanımladığı, çıkarlanna ayarlı insan tipivle ekonomik kalkınmanın gerekli kıldığı fedakârlık sağlanamaz" göruşünü savunuyor. Refah Panisi Genel Başkan Yardımcısı Bahri Zengin, "Homo ekonomicusinsan, yani çıkariara ayarlı insan tipi ve onun tabii bir parçası olan tüketim ekonomisi politikalanyla ulaşılan noktada" kaikınmış bir Türkiye yerine gerilemiş bir Türkiye ortaya çıktığını belirterek şöyle konuşuyor: "Bugun dış borçlar artmıştır, ödemeler dengesi Ağır sanayinin önemi Bunun nasıl yapılacağmı, negibi ekonomik politikalar izleneceğini anlatırken de şunlan söylüyor Bahri Zengin: "200 yıldan beri sürdürülen ekonomik politikanın değiştirilmesi ve yatırım mallan üretimi politi V ARI\: Alternatif nasıl oluşur?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle