15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 20 EYLÜL 1985 "\ferilen emre uydum" A. İHSAN ÇALTI BURDUR "İsmafl'in eilcri kelepceli vaziyetteydi, sonra astsubay boynuna kablo bagladı, kendisi de ön koltnga oturdn" dedi taksinin şoförü. Elleri kelepçeli, boynuna kablo bağlı taksinin ardında duran vatandaşın adı tsmail Özarslan'dı. Burdur'un Gölhısar ilçesınin Çavdır nahiyesinin orta yerinde, herkes şaşkın şaşkın, biraz da korkulu ne olacağını izliyordu. 15 DN 337 plakalı taksinin şoförü tsmail ÇSrkin de korkuluydu, "Astsubay hareket et, dedi. Arabayi yurntmeyeyim diye diişöndüm ama, beai de dover diye emre uydnm" dedi. Taksinin şoförü kontak anahtannı çevirdi, araba çalıştı, birinci vitese taktı ve hareket ettiler. Şoför hiç vites yükseltmeden yavaş yavaş sokaklarda iki kilometre kadar dolaştüar. Elleri kelepçeli, boynundan kablo ile bağlanmış vaziyette tsmail taksinin arkasından koşuyordu. Sanki ibreti âlem olsun gibilerinden teşhir ediliyordu. Şoför anlatmaya devam etti: "Bataçe aralanna girdik. tsmail diişttt. 2 metre kadar yerde saıüUendi. Da> anamadım dordum. Üsttt başı yırtıimış, yözfi moranmştı. Kncaklayrp arabaya bindirdik ve Gölhisar jandarma böltik karakolnna götürdük." Taksinin arka koltuğunda astsubaya göre bir başka "sanık" Cihan Demirel de vardı. Ama onu sürüklemediler. HP'liler tarafından TBMM'ye yansıtılan bu olaylar sonrası soruşturma devam ederken Jandanna Astsubay Çavuş Dursun Altnn, görevinden alındı. Ancak, açığa mı alındı yoksa bir başka yere mi atandı, bu konuda aynntılı bilgi verilmedi. Burdur Valisi İsmail Giinindi ise olayı şöyle anlattı: "30 agustos gonn tsmail Özarslan sarhoş vaziyette, Çavdır Jandarma Takım Komntanı Astsubay Çavoş Dursun AJrnn'UB gıyabında galiz küfürier ediyor. Olayın tanıkları var. İSMAİL Ç1RKİ.\ Beni döver diye emre uydum. Çavdır'da sürükleme olayında taksi şoförü: Mecliste Barış Derneği tartışması ANKARA (Cumhuriyet Biırosu) HP Adana Milletvekili Ciineyt Canver'in siyasi suçlulara ilişkin soru önergesi Meclis Başkan Vekili Halim Aras ile tartışmalanna neden oldu. Canver, soru önergesi üzerinde açıklamalarda bulunurken, Banş Derneği davasını örnek verince Aras, "Devam eden davalar hakkmda göruş belirtmek suçtur" diyerek, Canver'in sözunu kesmek istedi. Bunun üzerine Canver, "Yok öyle şey. Başbakan konuşacak, Cumhurbaşkanı konuşacak, Anavasayı çiğnememiş olacaklar onlar konuşursa ben haydi haydi konuşunım" dedi. HP'Iı Canver, bakanın bu açıklamalannı yeterlı bulmayarak söz aldı ve Başbakan'm Turkiye'de siyasi suçlu ofup olmadığı konusunda çelişkili görüşler ortaya koyduğunu anlattı. Canver, "Cezaevlerinde yatan birçok insan 141, 142'den yargılanmışür. Bunlann bepsi katil değildir. Siyasi suçludur. Bir başbakan demeç verirken, daha dikkatli olmak zonındadır" dedi. Canver, bazı bakanların gazetecilere aşalayıcı biçimde davrandıklanna da dikkati çekerek, "Hangi basın özgurlüğü? Lehimize yazdığı zaman övdüğünüz, aleyhinize yazdığı zaman zam yaptığınız basın mı?" diye sordu. Canver, anarşizmle ilgili suçlann TCK'nın 146. maddesine girdiğini de vurgulayarak, 141, 142 ve 163. maddelerde belirtilen suçlann bu kapsama girmediğini, bu suçlann siyasi suçlar olduğunu söyledi. Canver, siyasi suçlara Barış Derneği davasını örnek olarak verince, bileşimi yöneten ANAP'h Başkanvekili Halim Aras, kendisini "devam eden davalar hakkmda konuşamazsınız" diye uyardı. Canver bunun üzerine, "Başbakan konuşuyor, Cumhurbaşkanı konuşuyor, onlar anayasayı çiğnememiş oluyorlar, ben mi çignemiş olacağım. Onlar konuşuıiarsa ben haydi haydi konuşunım. Çünkii ben milletin vekili>im" diye bağırdı. MUŞERREF HEKİMOGLU ANKARA...ANKA Selam... Körfez'de son günleri hayli yoğun yaşıyorum. Bir gün Trova, ertesi gün Kaz Dağı, daha ertesi gün Kozak Yaylası, Bergama derken dağlar, denizler birbirine karışıyor. Trova'y1 daha önce de gördüm, ılk bakışta bir taş yığını, üst üste çekilmiş fotoğraflara benziyor. Ama yanımızda Büyükelçi Hâmıt Batu otunca taşlar konuşuyor. Homer'den dizelerle geziyoruz Trova'y'• Deniz mor mu, mavı mi, diye karar veremiyoruz. Bir tepede güzel Helena'nın hayalini görüyoruz. O savaşlar güzel Helena uğruna mı yapıldı, yoksa Çanakkale Boğazı'nın o dönemde de taşıdığı önem nedeniyle mi, diye kuşkuya düşüyoruz. Uzakta Kaz Dağları, tanrılar orada oturuyor, Trova savaşlarını tepelerden izliyorlar. Bız tanrıları değil, Tahtakuşluları görmeye tırmandık Kaz Dağlarına. Sarı kızın öykusünü dinledik yeniden. Emeklı öğretmen Alibey Kudar'ın evinde güzel saatler geçirdik. Sonra köyün mezarlığını dolaştık, ilk kez bu kadar güzel bir köy mezarlığı görüyorum. Kaz Dağlarının küçük bir tepesı, yeşıl çamlar aitında bembeyaz bır mezarlık. Taşlarında taze çiçekler, ipek örtüler, yemekler, Türkmen köyünün özellıği bu. Ölülerıyle birlikte yaşıyorlar, yiyerek, içerek, konuşarak, onlara en güzel çiçekleri sunarak, hatta dansederek... Yılın belli bir gününde mezarlıkta buluşuyor köylüler ölülerine sevgi ve saygılarını belirtiyorlar. Bir anma, bir kavuşma günü yaşıyorlar hep birlikte... O akşam saatinde çok duygulandım Tahtakuşlar mezarlığında, havada çam kokusu, aşağıda Körfez'in maviliği, nerdeyse cenneti boyladım. Türkmen değilim, ama sevdiklerımi yitirdiğime ben de inanmam. Ölüm aramıza giremez!.. Tahtakuşlar mezarlığım da annemle dolaştım o akşam, omuzumda onun şalı vardı, Kaz Dağı'nı anneceğim de çok severdi.. Mezarlık dönüşü Alibey Kudar'ın bahçesinde oturduk, tepemizde mısırlar, biberter, önümüzde ağaçiarın yeşil karanlığı güzel soyleşiler yaptık. "can cana" rakılar içtik. Bir "Can cana' da İsmaii Hakkı Hekimoğlu'na dedim. Babam da rakıcıydı kimi zaman kadehimi anısına kaldırır, özlemimı dındiririm. Alibey Kudar Savaştepe öğretmen okulunun ılk öğrencilerinden, Ayvacık'ta çalışmış uzun yıllar. Ayvacık halıcılık kooperatifini o kurmuş, güzel türküler derlemiş, mezarlık yollarında o türküleri de dinledim, Ruhı Su'yu anımsadım. Soframızda dünya güzeli bir gelin var: Selver Kudar. Sabiha Tansuğ'un kitabına kapak olan genç kadın. Bir bahar dalına benziyor, Esma Kudar ile birlikte bize bir de gösteri yaptılar. Türkmen modasının yanında Paris'in parıltıları sönük kalır Doğanın tüm renklerı var gıysılerınde. Sarı Kız'ın dolaştığı tepelerde yaşayan kadınlar kentlılerden daha şık bence, uyduruk değıl özlü, anlamlı bir şıklık bu, geleneklerine, doğaya, özüne saygı içinde. Gece yarısına doğru aynldık Tahtakuşlar'dan. Dağ havası insana iyi geliyor, aşağıya daha başka bakıyorsunuz, biraz yukardan.. Birçok olay cüceleşiveriyor! Heie bir gün önce de Trova'ya gitmişseniz, uygarlık tarihinde bugünlerin nasıl bir yer alacağını düşünürek gülümsüyorsunuzL Kozak Yaylasına çıkmak kolay olmadı, yol yapılıyor taş toprak yığınları geçit vermiyor. Kozak'ın fıstığı bol, üzümü de çok tatlı, bugünlerde bağ bozumu var, üzümü uyutuyorlar, sonra pekmez yapıyorlar. O pekmeze fıstık dökerek yapılan helva, Anna Aslan'ın gençlik ılaçlarını gerıde bırakırmış1. Bozuk yol yapılırsa ulaşım kolaylaşır, Arap ülkelerıne de bu helva satılır belki. Bız helva yemedık, ama Kapıkaya köyünde badem gözlü Sultan Bacı'nın evinde badem ve incir yedik. Sultan Bacı da bir dünya güzeli, torununa bakıyor, o gün aşı olmuş küçük Handan. Ninesi çıçek gibı seviyor onu. Doğduğundan beri ben bakıyorum, diyor. Annesi Erzururrt da şimdi. Sultan Bacının kızı hemşire kolejini bitirmiş, çalışryor, iki oğ* lu da Ortadoğu Üniversitesi'nde okumuşlar, biri mühendis, öteki mimar. Konuşurken çamların yeşili vurdu gönlüme. Işte Türkiye'miz! Vehbi Dinçerler solduruyor, bır dağ köyünde dinlediğiniz öyüklerfe yeniden yeşerıyorsunuz. Vehbı Dmçerler bana bır doğum günü armağanı verdiğini biliyor mu acaba? Kozak Yaylası'ndan dönüşte Ankara'ya, ANKA'ya telefon ettim. Çocuklar bana bır armağan haber yok mu, dedim. \*»hhı Dıncerler aörevınden alındı, dedi. Ahmet AbaBu armağanın tadına varamadım doğrusu. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aynlıp da Devlet Bakanlığı kottuğuna oturunca davranışı, konuşma turü değişecek mı Sayın Dinçerler'in? Bana çok kuşkulu gorunüyor. Ötekı bakanların, hatta başbakanın türu de çok değişik değıl, biraz aşağı, biraz yukarı, ama hep aynı umursamazlık içinde... Körfez'de arkeolojik ve doğal geziler yaparken başkent Ankara'nın çizgilerı çok nonfigüratif, daha doğrusu yapay görünüyor bana. Bu çizgilerden yarına ne kalabilir, diye düşünüyorum. Oysa dağdakiler, baytrdakiler yarına dönük bir beklenti içinde. Konuştuğum kişıler çok değişik biçimlerde ortak bir özlemi belirtiyorlar. Bize unutmak istedikierimizi yazmayın, onlan yaşadık, bıIryoruz. Yanna bakmak, yeni birşey umut etmek istiyoruz!. Ankara'dakilere böylece selam söyle diyorlar. Yarına dönerek bu selamı alanlara Merhaba! .. Taksi şoförü anlatıyor: ''Bahçe aralanna girdik. îsmail düştü. 2 metre kadar yerde sürüklendi. Day anamadım, durdum. Üstü başı yırîılmıştı. Kucaklayıp arabaya bindirdik ve Gölhisar Jandarma Bölük Karakolu'na götürdük." sarnoş oldnğunn beyan etti. 3 eyiülde babası Mustafa Özarslan tarafından işkence iddiası, Valilige ve Gölhisar Cumhuriyet Savnlıgına intikal ettirildi. İçisleri Bakanlığı'na bağlı mulkiye müfettişteri ve Gölhisar Savcılıgı iddiayı araştırdılar. Şayet böyle bir suç işlenmişse gerekli yasîü islem yapılacaktır." îsmail özarslan'ın ağabeyı Çavdır Belediye Başkanı Mehmet Özarslan, kardeşinın zaman zaman dengesiz davranışları olduğunu ve bu nedenle kendisi ile 10 yıldır konuşmadığını ve eğer bir suç işlemişse cezasını çekmesi gerektiğini söyledi. HP'li Belediye Başkanı, "Ama" dedi, "Çavdırularm gözleri önünde meydana gelen olayın ve işlenen suçun demokrasi ve insan haklan adına takipçisiyim. Devlete karşı suç işleyenler bile boyunlanna kablo bağlanarak halka teşhir edilmiyor." Bu arada. astsubayın gıyaoında küfür edildıği "Bahçe Kebap Salonu"nun işletmecisi trfan Demirel de Cumhuriyet Savcıhğına başvurarak astsubaydan şikayetçi oldu. Izmir'e gittiği sırada yerine bıraktığı Arif Tekin'in astsubay Altun tarafından dövülduğünu, lokantada bulunan müşterilertn joplandığını söyleyen Demirel, şikayet dilekçesınde, "Astsobay, lokantada bulunanlan, bu jopu sirin ananızın diye tehdit etnüştir" dedi. Astsubayın "Çavdır'da Alevileri yaşatmayacağım" da diyerek bölüculuk yaptığını da öne süren lokantanın ışletmecisı olayın görgü tanığı olarak 7 şahit gösterdı. Bunlardan biri de aynı karakolda kıta çavuşu Murat Taskınsn, neden küfrettigini sorduğunda tsmail Özarslan eline geçirdigi bir çivili sopa ile saldıny or ve çavuş çeşitli yerlerinden yaralanarak 5 gun rapor alıyor. Olayı ögrenen astsubay Altun, îsmail'i gözaltına alıyor. Önce Çavdır karakoluna, daha sonra da Gölhisar karakoluna özel bir taksi ile götürüyor. tsmail, 31 agustos gunu çıkarüktıgı mahkeme tarafından tutuklandı. Mahkemede tsmail iskence iddiasmda bulunmadı, kimseden şikâyetçi olmadı. Olay anında Yaşamlarını çadırda sürdüren Karabulut ailesinin en büyük korkusu, yaklaşan kış. Baba Karabulut, "Iş için, ev için başvurmadığım yer kalmadı. İş ve Işçi Bulma Kurumu 'nda, 'Kardeşim yaşm geçmiş' dediler. Ne yapayım? Kendimi denize mi atayım?" HAKAN KARA tZMtR Yedi çocuklu Karabulut ailesi 13 katli apartmanlann önunde,ruzgardan yıkılmasın diye çevresi taşlarla örülmüş kuçük bir çadırda yaşıyordu. Aile reisi Ali Karabulut daha iyi bir yasam umuduyla Mardin'den yıllar önce tzmir'e göç etmişti. Ama işini vitirmiş.sonunda oturduklan gecekondunun bile kirasını ödeyemez duruma geldiklerinde evlerinden barklanndan olmuşlar, bu çadıra sığınmak zorunda kalmışlardı. Kimsesiz çocuklar yurdunda büyüduğunü anlatan Ali Karabulut 18 yaşına geldiğinde yurttan çıkarıldığını, bunun üzerine büyük guçlüklerle Mardin Tekstil Fabnkası'nda bir ış bulduğunu anlatıyor. Askerden dönüşte çalıştığı fabrikaya alınmadığını, bu arada Gaziantep Kimsesizler Yurdu'nda büyuyen eşiyle tanıştığını söylüyor. Oykunun gerisi şöyle: "Fabrikadan çıkanlınca daha iyi bir yaşam umuduyla tzmir'e göç ettik. Orada rahat iş bulursun, gttzel yerdir, demislerdi. Önceleri geçici işlerde çalıştım. Sonra bir fabrikaya girdim. tşler iyi gidiyordu. Bir gecekonduda oturuyorduk, ama buzdolabımız, televizyonumuz bile vardı. Ama 1982de işten çıkanldım. Gecekondunun büe kirasını veremez duruma gelince de sokakta kaldık ve bu çadın kurduk." Karabulut ailesinin en büyük korkusu yaklaşan kış. Ali Karabulut, "Geceleri çok soğuk oluyor. Bu yıizden bir yandan iş ararken, bir yandan da kışı geçirebilecegimiz bir yer bnlmaya çalışıyorurn" diyor. Bır ara böbreğini bile satışa çıkardığını, ancak alan çıkmadığını anlatan Karabulut acılı bir sesle şunları söyluyor: "Çocuklanmın okumalannı ıstiyorum. Ben okuyamadım. Bari onlar okusun. Iş için, ev için başvurmadığım yer kalmadı. tş ve İşçi Bulma Kunımu'nda, 'kardeşim, yaşın geçmiş' de ÇARESİZLÎK Mardin'den kalkıp Izmir'egöç ettiler. Bir sure geçici işlerde çalışıp idare ettiler. Hiç diler. Ne yapajım? Kendimi de değüse kirahk bir gecekonduda oturuyorlardu Fakat işsizlik başlayınca, gecekondunun bile kirasuu ödenize mi atayıra?" yemez duruma duşup kirahk bir çadırda yaşamaya başladılar. (Fotoğraf: HAKAN KARA) Kirahk gecekondudan kirahk çadıra MSP'nin beraatî kesinleştî Yargıtay, Şevket Kazan hakkındaki beraat kararım eksik soruşturma nedeniyle bozdu. Bu durumda Şevket Kazan 3. kez yargüanacak. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) 12 Eylül'den sonra kapatılan Milli Selamet Partisı'nin Genel Başkam Necmettin Erbakan ve 22 arkadaşı hakkmda 23 Şubat 1981'de açılan ve beraatle sonuçlanan mahkemenin kararı Askeri Yargıtay 4. Dairesi'nin onayıyla kesinleşti. Askeri Yargıtay 4. Dairesi gerekçeli karan daha sonra açıklayacak. Ancak Şevket Kazan hakkındaki beraat karan "eksik soruşturma" nedeniyle bozuldu. MSP'nin yöneticileri hakkında 12 Eylül'den sonra Ankara Sıkıyönetim Komutanlı|ı Askeri Savcılığı tarafından "Laikliğe aykın davranmak ve yasal olarak kurulmuş bir partiyi laikliğe aykın davranıslar için paravan olarak kullanmak" suçlamasıyla dava açılmışu. Sanıklar ilk yargılamalanndan sonra TCK'nın 163/1 ve 173/3 maddeleri uyannca 2 ile 4 yıl arası hapis cezasına çarptınlnıışlardı. Karara göre Necmettin Erbakan 4 yıl ağır hapis, Şevket Kazan 3 yıl 6 ay, Tahir Büyükkörükçii ve Güner Yazgan 3 er yıl, 19 sanık da 2'şer yıl ağır hapisle cezalandırdılar. Davada 12 sanık da beraat etti. Ancak, askeri savcılıgın Askeri Yargıtay'a karann temyizı için başvurmaları üzerine kararlar bozuldu. 20 ay aradan sonra 26 Eylül 1984 günu Erbakan ve 23 MSP yöneticisi yeniden yaıplanmaya başlandı. Ancak mahkeme bu kez hepsi hakkmda beraat karan verdı. Beraat karanna, "cezaiandınlmalan gerekir" gorüşünde olan Ankara Sıkıyönetirn Komutanbğı ile Askeri Savcılığı itiraz etti ve bu karar da Askeri Yargıuy 4. Dairesi'ne gitti. Uyıun kursları törenle başhyor, kahramanhk türküleriyle bitiyor ÖNDER BALOCLU ESKİŞEHİR Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'mn yurt dışından kesin dönüş yapmış işçi çocuklan için açtığı kısa süreli uyum kurslannın Eskişehir'deki uygulaması bitmiş, çocuklarm kent yöresi hakkmda da bilgi sahibı olabilmeleri için geziler düzenlenmişti... Seyitgazi ilçesinin Kırka Boraks tesisleri geziliyor, bu arada öğretmenler ara sıra sorduklan sorularla uyum kursu izlenimle • rini gözlüyorlardı... "Türkiye üzerinde oynanan oynnlan biliyor musunuz?" sorusunu 14 yaşındaki bir gurbetçi çocuğu yanıtladı: Evet efendim biliyoruz.. Harmandalı, çiftetelli en güzel oyunlanm ızdır!.." Bir başka öğrenci, Kırka Boraks'taki Etibank tesislerine hayran kalmış olacak ki, merakını görevli mühendise sorular sorarak gidermeye calışıyordu. "Amca bu makineleri hangi ülkeden getirttinız?" MSP davasında yemden yargılanarak beraat eden sanıklar şunlar: Necmettin Erbakan, Suleyman Arif Emre, Fehmi Cumalıoğlu, Fehim Adak, Lütfü Doğan, Oğuzhan Asiltürk, Recai Kutan, Güner Yazgan, Şener Battal, Ab dullah Tomba, AbdurTahim Berki, Ahmet Oğuz, Ahmet Remzi Hatip, Ali Guneri, Tahir Büyükkörükçü, Mehmet Okur, Gurgen Mazhar Bayatlı, Ali Oğuz, Yasin Hatıpoğlu, Temel Karamollaoğlu, Korkut özal, Ali Rıza öztürk. Şevket Kazan'ın ise bu durumda üçüncıi kez yargılanması gerekiyor. Yargılamada sorusturmanın tamamlanabilmesi için yeni tanıklar dınlenmesi gereği ortaya çıktı. Askeri Yargıtay 4. Dairesi Şevket Kazan'ın Hürriyet Gazetesi'nin Batı Almanya baskısında yayımlanan "Şevket Kazan yine kazan kaldırdı" başlıklı haber nedeniyle haberi yazan gazete muhabiri ile Milliyet Gazetesi muhabiri Rrfat Akkaya'nın tanık olarak dinlenmesini istedi. ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) HP lstanbul Milletvekili tbrahim Ural. kiraların belli esaslara göre düzenlenmesi için bir yasa önerisini TBMM Başkanlığı'na verdi. Adalet Komisyonu'nda görüşüldükten sonra Genel Kurul'a sunulacak yasa onensi, yürürlüktesi yasanın maddelerini de aynen benimsiyor. Öneri şu yenilıkleri getıriyor: • Kiracısını mahkeme karan ile de olsa çıkartan ev sahibi üç yıl süre ile başkasına kiralayamayacak, boş tutamayacak. Aksine davranırsa, üç yılhk kira bedeli tutannda para cezasına mahkum edilebüecek. • Sozleşmede öngörülen hukümleri uygulamayan ev sahibi, kıracımn evi boşaltma masraflannı karşılavacak. • Hava parası, toptan ödeme ya da başka bir ad aitında kira parası dışında para ya da senet alan mal sahibi ya da buna aracılık edenlere 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve kira sozleşmesindeki 1 yıllık kira tutan kadar ağır para cezası verilecek. Bu suçu tekrarlaynnlann cezası bir kat arttınlacak. • Kira tutan konusunda taraflar arası nda anlaşma sağlanamazsa, taşınmazın bulunduğu yerdekı sulh hukuk mahkemesi tarafından emlak vergi beyannamesındeki rayiç bedel üzerinden konutlarda yuzde 8'ini, işyerlerindeyuzde 10'unu aşmamark üzeren yıllık kira miktarı belirlenecek. Buna göre, 10 milyonluk. bir evin aylık kirası 66 bin lira olacak. • Beyan dönemi içinde kalan sonraki yıllara ait kira parası da Ticarel Bakanlığı'mn son toptan esva n.vat endeksindeki artış oranı yuzde 20'yi geçtiği takdirde konutlarda yuzde 30'u, işyerlerindc yuzde 40'ı aşmamak üzere arttırabilecek. Kiracılar nefes alabilecek Yasa önerisi verildi •ıW5ı \ ^ g l U YUM SA ĞLIYORL A R MI? ) urda donuş ) apan işçi çocuklan için açılan kurslara sadece geçen yıl 180 milyon lira harcanmıştı. "Hiçbir yerden getirmedik. GördiikJerinin bepsi Turkiye'de yapılmış ve Turk miıhendisierince monte edilmiştir.." "Atma be amca, bunlar Turkiye'de yapıbr mı?" Yurda kesin dönüş yapan işçi çocuklan için milyonlarca lira harcanarak (1984 yıünda 180 milyon lira) düzenlenen uyum kursları, ülkemizde iki yıldır yapıhyor. Kurslar törenlerle açılıyor, işçi çocuklanmızın verdiği konserlerle bitiriliyor. Ezberledikleri iki kahramanlık türküsü, velileri tarafından çılgınca alkışlanıyor ve işçi çocuklanmızın uyumlan sağlamyor!.. Bu kadar kısa süreli uyumdan sonra da, kurslann başanlanndan söz ediliyor. 221 gurbetçi çocuğunun katıldığı Eskişehir'deki uyum kursu da, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından en başanlı kurs olarak gösteriliyor. Eskişehir'deki uyum kursu öğrencilen Seyitgazi türbesini gezerken, kızerkek bir çift öğrenciyı sarmaş dolaş ve gnıptan koparcasuıa yürurken gören bir öğretmen çevirmişti... Bu davramşIarının törelerimize uygun olmadığını söyleyince, erkek öğrencinin yanıtı şöyle olmuştu: "Yanlış anlamaym. Onun erkek arkadaşı hastalandı ve bugiin gelemedi. Kendisini teselli etmeye çalışıyonım." Gerçekten de bu yanlış değerlendirme, iki öğrenciyi bir anda toplum yargısının dışında bırakmıştı. Yılların çok öncesinden gözlenen bu büyük tehlikenin sorumluluğu, ne iki aylık uyum kursuna katılan öğretmenlere, ne de bu kurslara katılan öğrencilere yuklenebılir miydi? ROMA (Cumhuriyet) Papa'ya suikast davasında Yalçın Özbey dün de Mehmet Ali Ağca'yla yuzleştirildi. Sorgusu sırasında Ağca'yla çelişkiye duşen ifadeler veren Özbey, Papa'ya suikast yapılmasını isteyenin Bulgaristan olmadığını ilerı surdü. Yargıç Severino Santiapkhi ve Antonio Marini tarafından soru yağmuruna tutulan Özbey, öncelikle Papa'yı vuracak olan kişilere 1.2 milyon dolar vaat edildiği yolunda Mehmet Ali Ağca'nın sözlerinin doğru olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi: "Hayır, bu planda para söz konusu değildi. Oral çelik ve Sedat Sırn Kadem'le konuşmalanmızda kesinlikle paranın söz konusu olmadığı bana anlatılmıştı." Ardından Papa'ya suikast yapılmasını Bulgarların mı istediği sorusuna da Özbey, "Bulgarların bu işten haberi vardı. Ancak suikast planını desteklemek için hiçbir girişimde bulunmadılar" karşıhğını verdı. özbey, daha sonra Sedat Sırn Kadem'in Bulgarlarla bağlantıyı sağlayan "çok önemli bir aracı" olduğunu söyledi. İki saat süren yüzleşmelerinde Özbey, Oral Çelik hakkmda da bazı bilgıler verdi. Papa'yı vurmak suçundan Ağca gibi suçlanan Çelik, bilindiği gibi yakalanamadığı için gıyaben yargılanıyor. özbev, Oral Çelık'in geçen yıl Paris'te olduğunu söyledi. Ozbey, Oral Çelıkve Sedat Sırn Kadem'i "Çok yakın arkadaşlan" olarak da tanımladı. Ancak Özbey'in inanıhrlığı, duruşmanın öğleden sonraki otunımunda onemli biçimde sarsıldı. özbey, yargıcın kendısıne gösterdiği San Pietro Meydam'nda çekilmiş bir fotoğrataki eli tabancalı kışıyı, daha once tanımadığını soylemesine karşın bu kez soru yağmunı karşısında bunun Oral Çelik oiduğunu itiraf etti. Ozbey: Papa'ya sııikastı Bulgaristan îstemedi Bolvadin'de kurulu bulunan Afyon Alkaloidleri Fabrikası'na bir ton hıdroklorik asıt ile 38 ton fosfonk asit satınalınacaktır. Şartnamesı, T.M.O.Genel Müdürluk Malzerae lkmal ve 1dan Işler Daire Başkanhğı'ndan, lstanbul ve tzmir Bolge Müdurluğü ile Bolvadin Afyon Alkaloidleri Fabrikası lşletme Mudürlüğu'nden 500. TL.'sı karşılığında temın edılebılir. Teklifle birlikte verilecek diğer belge ve şartlar şartnamesınde belırtılmışür. En geç 2 Ekım 1985 günu saat 14.00'e kadar Afyon Alkaloidleri Fabrikası lşletme Müdürluğü'ne venlecek tekhfler, aynı gün saat 14.30'da aynı yerde toplanacak komisyon huzurunda açüacaktır. Postada vaki gecikmelerle telex ve telgrafla venlecek teklıfler kabul edilmeyecektir. lşletmemız, 2886 sayıh kanuna tabı değildir. İLAN T.M.OFİSİ AFYON ALKALOİDLERİ FABRİKAŞI İŞLETME MÜDÜRLÜGÜ' NDEN BOLVADİN 24 KALEM MUHTELİF BOYA VE BOYA MALZEMESİ SATIN ALINACAKTIR Şartnamesı, bedelsız olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir: 1. KARABÜK'te: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve lkmal Müdurlüğumuz, 2. ANKARA'da: Dışkapı, Çankırı Caddesi No: 57'deki Genel Müdurlü'ğuraüz. tSTEKLt'lenn şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacakları kapalı teklif mektuplarını, geçici temınatlanyla birlikte en geç 2 Ekim 1985 çarşamba günu saat 14.00'e kadar Karabuk'te Müessesemiz Haberleşme \e Arşi\ Mudurluğu'nde bulundurmaları ılan olunur GAIATASARAY SÜPER PİYANGOSU "ADIM:131DOĞAN DEĞERİM: 3.300.000.TL' SAT1Ş YERLERI Mllll l'IUNCO IU11IIRI l ' l l MlKkl/llKl I S l \ \ R t l HMK 'KVIK ı« SÜPER ŞÖLENE KATIUN; HIR >!R0l Cckıhş 19 Ikım 1985. Cunurk*M sumı SU|XT Scinal(,ıl,ınn ı^lıgındc Sntır Vr<?ı S<ır,ı\ınd<ı AYRICA: 1111 CUMHURİYET ALTINI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle