15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER geldiği gibi kurar, demokratlık demokratlığa uygun kanunlar, tyrannis Tyrannis'e uygun kanunlar kurar, ötekiler de tıpkı böyle; kanunlan kurmakla kendi işlerine gelen şeylerin idare edilenler için de doğru olduğunu söylerler; kendi işlerine gelenden aynlanı da kanuna, hakka karşı geliyor diye cezalandınrlar... Her şehirde kuvvet, hüküm süren unsurun elindedir." (1) Daha sonralan tüm ülkelerde, tarihsel koşullann getirdiği nadir istisnalarla, aynı gelişmeler süregelmiştir. Güçlü sınıflar ve bunların siyasal alandaki temsilcileri, yasal düzenlemeleri kendi çıkarlan doğrultusunda yapmışlar, uygulamaları bu doğrultuda yürütmüşler, yönetilen sınıf ve tabakaları bu kurallara uymak zorunda bırakmışlar ve yasalara uyrnayanlan "suçlu" olarak göstermişlerdir. Böylece hukuk kuralları, bir baskj aracı olarak kullanılagelmiştir. Yönetilen sınıf ve tabakaların mücadeleleriyle zaman zaman kimi haklar elde edilmiş, siyasal iktidarlar bu haklar doğrultusunda yasal düzenlemeler yapma durumunda kalmışlarsa da, bu hakların kullanılmasının egemenlerin çıkarlanna uymaması ve egemenlerin kendilerini güçlü görmeleri hallerinde bu hakların geri alınmasında tereddüt edilmemiştir. Yurdumuzda hukukçulann ve demokrasiden yana kişi ve kuruluşların yukanda açıklanan özlem ve isteklerine karşın, bu dilek ve istemler gözönüne alınmak şöyle dursun, bunun tersi doğrultuda yeni düzenlemelere gidilmiştir. İnsancıl değerlere, hak ve özgürlüklere geniş oranda yer veren ve belli tarihsel koşullann bir ürünü olan 1961 Anayasası, 12 Mart döneminde geriye doğru degiştirilmiş ve halkımıza tanınmış olan hak ve özgürlükler büyük çapta kısıtlanmıştır. Daha sonra 1982 Anayasası ile de 1961 Anayasası tümden yürürlükten kaldınlmış, kişinin hak ve özgürlükleri tamamen kısıtlanmış, yargı erkinin özgürlüklerle ilgili en önemli görevleri yürütme organına devredilerek anayasamn kabul ettiği "güçler ayrılığı" ilkesi bir kıyıya itilmiş ve ülkemizde demokratik bir rejimin yerleşme olanaklan büsbütün sırurlanmıştır. " . . . Demokratik hukuk devleti, çağdaş insan haklarını korumak ve olgulara geçirmek işlevi ile yükümlüdür. Oysa 1982 Anayasası, devletin kuruluşundaki tüm organ, yetki ve görevleri söz konusu işleve ve ereğe ters düşen biçimde düzenlemekle kalmamış, askeri yönetim kanunlanndan aktanlan ilke ve kurallarla temel hak ve özgürlükleri genel olarak ve her birini ayn ayrı âlabildiğine sınırlamış ve kısıtlamış bulunmaktadır." (2) Ceza ve ceza yargılama hukuku alanında, tüm demokratik düzenleme önerilerine karşın, ceza yasasında bu doğrultuda düzenlemeler yapılmadığı gibi, aksine, düşünce suçlannın cezaları yükseltilmiş, yargılama hukukunda da adalet kolluğu doğrultusunda bir düzenlemeye gidilmemiş, 1982 Anayasası ile getirilen yeni hükümler ve Polis Görey ve Yetki Yasası'nda yapılan değişikliklerle idareye bağlı emniyet görevlilerinin yetkileri arttırılmış ve insan hakları bir kez daha yaralanmıştır. Geriye alınan ya da yeniden sınırlanan haklarla ilgili yasa hükümlerine ilişkin örnekler çoğaltılabilir. Biz burada birkaç örnek vermekle yetiniyoruz. SONUÇ "İnsan haklan" hukukun temeli olmalı ve hümanist bir anlayış hukuka egemen olmalıdır. Hukuk, insanın ve giderek toplumun mutluluğunu amaç edinmelidir. Oysa sınıflı toplumlarda egemenlerin temsilcileri olan siyasal iktidarlar, hukuku genel olarak yönetilen halk yığınlan üzerinde bir baskı aracı olarak kullanagelmişlerdir. Yönetilenlerin mücadelesi sonunda insan haklan dediğimiz kimi hak ve özgürlükler elde edilmiştir. Ancak bu hakların kullanılmasından çıkarlan bozulan yönetici sınıflar, olanak buldukça bunları geri almakta ya da sınırlamakta duraksamamışlardır. Böylece temelde yönetici sınıflar, "hukuk" üzerinde söz ve karar sahibi olma tutumlannı sürdürmüşlerdir. İnsancıl ve insan haklarına dayalı bir hukuk, ancak halkın gerçek iradesini yansıtan bir hukuk olacaktır. 1) Devl«, Kitap: I s: 31 2) Prof. DT. Lütfı Duran: Cumhuriyet, 23 Ocak 1985 ÖZÜR Yolculukta olan Melih Cevdet Anday'ın yansı elimize ulaşmadıgı için bu hafta yayımlayamıyoraz. Okurlanmızdan öziir dileriz. 13 EYLÜL 1985 Çağımız hukuk anlayışında, kuramsal açıdan, insancıl değerlerin ilke olarak ön planda yer alması gerek. Bu, özellikle ceza ve ceza yargılama hukuku için geçerli. İnsancıl değerleri hedef olarak ele almayan, insan haklarını îemel saymayan bir ceza yargılama anlayışına "çağdaş" gözü ile bakmak olanaksız. Bir ülkenin ceza ve ceza yargılama anlayışı, o ülkenin demokrasi anlayışımn bir ölçüsü. HALİT ÇELENKAnkara Barosu Avukatlarından Yıllar boyu hukuk dalında okuduk, araştırmalar yaptık, inceledik ve uygulamanın değişik biçimlerini gördük. Bu birikimler sonucu bilincimizde belli inanç ve değerlendirmeler yerleşti: Çağımız hukuk anlayışında, ~ kuramsal açıdan, insancıl değerlerin ilke olarak ön planda yer alması gerek. Bu, özellikle ceza ve ceza yargılama hukuku için geçerli. İnsancıl değerleri hedef olarak ele almayan, insan haklarını temel saymayan bir ceza yargılama anlayışına "çağdaş" gözü ile bakmak olanaksız. Bir ülkenin ceza ve ceza yargılama anlayışı, o ülkenin demokrasi anlayışımn bir ölçüsü. Kendi kendimize hep sorduk: Hukukçuların, düşünürlerin, yazar ve sanatçılann savunageldikleri "insan hakları", "insancıl hukuk", "hukukun üstünlüğü" ve hukuk devleti ilkelerinin günümüzde durumu nedir? "İnsan hakları" ve "hukuk devleti ilkesi" yasama geçebilmiş midir? Anayasalarda yer almasına karşın siyasal iktidarlar bu ilkelere uymakta mıdırlar? " H e r şey insan için", "insanın mutluluğu için", "insan hukuk için değil, hukuk insan içindir" özdeyişleri toplum yaşamına ne oranda yansıyabilmiştir? Devlet ve toplum yaşamında, değişik göriintülere karşın, temelde bu ilkelere hangi oranda değer verilmekte ve saygı gösterilmektedir? Ülkemizde hukukçular, üniversite öğretim üyeleri ve demokratik ilkelere inanmış kişi ve kuruluşlar; yıllardan beri cezi hukuku alanında düşünce suçlannın ceza yasasmdan çıkanlmasını, ceza yasasındaki suç ve cezaya ilişkin uyumsuzluklann, dengesizliklerin giderilmesini, bu yasanın çağdaş ve demokratik bir niteliğe kavuşturulmasını, ceza yargılama hukuku alanında da, idare kolluğu (idari zabıta) yerine adalet kolluğu (adli zabıta)nın oluşturulmasını, suçların hazırlık sonışturmasırun idareye bağlı polis görevlilerinden alınarak, cumhuriyet savcılıklanna verilmesuıi, böylece soruşturmanın temelini oluşturan bu aşamada hukuk eğitimi görmüş cumhuriyet savcılannın görev yapmasını, böylece soruşturmanın güvenceye kavuşturulmasını ve sanıklar üzerinde baskı olanaklannın en aza indirilmesini, çapraz sorgu sisteminin getirilmesini, savunmanın suçlama ile birlikte başlaulmasım, polisin yasadışı uygulamalannın önlenmesini vb. ısrarla istemişlerdir. insan haklan, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramları bu kişi ve kunıluşların sürekli sloganlan olmuştur. GERÇEK NEDİR? Toplumsal gelişmede, sınıflı toplumlar tarih alanına çıkalı beri hukuk, siyasal iktidan ellerinde bulunduranlann bir baskı aracı olarak kullanılagelmiştir. Hukukun tarihsel bir incelemesi bize bunu göstermektedir. 2362 yıl önce Eflatun, "Devlet" adlı yapıtında Trasymakhus'un diliyİe şunlan söylemiştir: "Her hükumet kanunları kendi işine tnsan Haklanııa Dayalı Huktık... MEVLİT VE TEŞEKKÜR Genç yaşta aramızdan ayrılan iyi insan, kıymetli evladımız denizci Kaptan FARITK SANLTnın ölümünün 40'ıncı gününe rastlayan 15.9.1985 Pazar günü öğle namazından sonra Ataköy Camii'nde aziz ruhu için mevlit okutulacaktır. Cenaze törenine katılan, çiçek gönderen, mektup, telgraf, telefonla veya bizzat gelerek sonsuz acımızı paylaşan dost, arkadaş ve akrabalara teşekkür ederiz. AİLESt ACI KAYIP Adana'da elim bir trafik kazasında yitirdiğimiz yiğit arkadaşlarımız KÖKSAL TOPAL NEVZAT CERİT İBRAHİM TOPRAK için üzüntümüz büyüktür. Tüm dostlarına ve ailesine başsağlığı dileriz. SENAİ GEDİK SAİT ALTUĞ Odamız üyelerinden, Jeoloji Yüksek Mühendisi VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI COŞKUN SEL'i EYET/HAYIR OKTAY AKBAL Atatürk ve Laik Eğitim... ".. Artık bizim dinin gereklerini öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalanna gereksinimimiz yoktur. Analarımızın, babalanmızın kucaklannda verdikleri dersler bile bize dinimizin temellerini anlatmaya yeterlidir. Özellikle bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca değeriendirebilirsiniz. Hangi şey kl akla mantığa, kamu yararına uygundur, biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, ulus yararına, İslamın yararına uygunsa kimseye sormayın. O şey dine uygundur" Bunlar Atatürk'ün sözleridir. Bütün okullara zorunlu din dersleri koyduranların ve laikliği tersıne çevirerek yorumlamaya kalkışanların, Atatürk'ün din ve vicdan özgürlüğü konusundaki sözlerini dikkatle okumamaları gerekir. En başta da Bay Dinçerler ile Bay Toskay'ın... Bilim gerçeklerine, bilimsel arayışlara sırt çeviren bir anlayışın öncülüğünü yapan, Cumhuriyet okullannda tek yanlı bağnazca bir eğitimi amaçlayan Bay Oinçerler selametçilerin, Türkİslam görüşünü savunanların gözünde belki önem kazanabilir. Bay Toskay da öyle! Ama Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerine bağlı ulus çoğunluğu bu tür girişim ve tutumların karşısındadır. Bakın Atatürk ne diyor: "Dünyada her şey için, uygarlık için, başan için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, sapkınlıktır. Yalnız bilimin ve tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamalannın evrimini kavramak ve ilehemelerini zamanla izlemek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki bilim ve teknik dilinin çizdiği ilkeleri, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak kuskusuz bilim ve tekniğin içinde bulunmak değildir?' . Teievizyonda laiklik konusunda iki açıkoturum yayımlandı. Bir bayan doçent Atatürk döneminde okullarda din dersi okutulmamasını, ilahiyat fakültesinin kapatılmasım, imam hatip okullarının bulunmamasını eleştirirken, 'bazı ideolojiler bu boşluktan yararlanıp bunu kendi amaçlanna alet etmek istediler ve ettilerde. Devlet aleyhine, Atatürk aleyhine, cumhuriyet aleyhine telkinlerde bulundular1 dedi. Atatürk döneminin bu denli ağır suçlanmasındaki haksızlık ortadadır. 197080 arasındaki sağcı ya da solcu çeşitli görünümler altında terörcü eylemlere katılanlar Atatürk döneminde mi yetiştiler, yoksa okullarda din eğitimi yapılan 1950 sonrasında mı? Okullarda din dersi görmeyen kuşaklar, ki Atatürk döneminin okullannda Atatürk'ün özlediği ve uygulattığı ulusal eğitim ve öğretimden geçmişlerdirhlçbir zaman bölücü, terörcü eylemlere kalkışmamışlardır. 197080 arasındaki terör eylemlerine katılanlar ise din öğrenimi görmüş gençlerdi. Demek okullarda din öğreniminden geçmek, Cumhuriyet rejimine karşıt girişimlere kalkışmayı önlememiştir. Bayan doçentin büyük yanlışı işte burada! Atatürk diyordu ki: "Ulusu yetiştirmek için asıl olan okullarımızın, üniversitelerimizin kurulmasında bilim ve teknik ilkelerini Jklavuz yapacağız. Ulusumuzun siyasal, toplumsal yaşamında düşünce eğitiminde de klavuzumuz bilim ve teknik olacakttr. Okulun vereceği bilim ve teknik sayesindedir ki Türk ulusu, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzel yaratımlarıyla gelişirf' Büyük bir yanlışlık, vazgecilmez bir gerçek gibi kafalara yerleştirilmek istenen şudur: Din öğretiminin gençlerimizi daha uysal, daha ulusuna bağlı kişiler yapacağı... Bunun büyük bir yanılgı olduğunu, yukanda da degındiğım gibi, 197080 arasındaki terör olaylarıyla gördük. Atatürk devriminin uyguladığı öğretimle yetişenlerle, laikliğe karşıt bir eğitim yöntemiyle yetişenler arasındaki ayrım yadsınmaz bir gerçektir. Atatürk, çağdışı anlayışların, binierce yıl önceden gelen dü(Arkosı 13. sayfada) D.B. DENİZ NAKLÎYATI T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜGÜ'NDEN KAPTAN, BAŞMLJHENDİŞ, 1. ZABİT ve 2. MÜHENDİS ARANMAKTADIR Gemilerimizin TimeCharter, U.S.A., Basra Körfezi ve Kontinant seferlerinde çalıştırılmak üzere Uzakyol Kaptanı, Uzakyol Başmühendisi, Uzakyol Güverte 1. Zabiti ve Uzakyol 2. MUhendisi alınacaktır. Bu elemanların ücreti; mesleki basârı, beceri ile tahsil ve yabancı lisan durumu dikkate alınarak piyasa şartlarına göre tespit edilecektir. Müracaatlann, özgeçmişlerini belirtir bir dilekçe ile veya şahsen aşağıdaki adrese yapılması. D.B. DENİZ NAKLİYATI T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Personel Dairesi Başkanlığı Fındıklı/İSTANBUL Tel: 143 14 39 Basın: 23421 EV tŞLERlNE YARDIMCI (YARIM GÜN) Tel: 366 18 89 BU FIRSATIKACIRMAY1N! CEKİÜSSİZ,KURASIZ BUGÜN ALIN, BUGÜN SEYREDİN. kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine ve tüm meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. TMMOB JEOLOJİ MÜHENDlSLERİ ODASI D/V4N MUZAYEDE SALONLARI 19.500 TL peşin 19.500 TL taksröe (15 ay) TEKRAR BULUNMASI MÜMKÜN OLMAYAN, ESKİ YAZMA VE BASKI KİTAPLAR 1391985 CUMA GÜNÜ SAAT 14.30'da SALONLARIMIZOA MUZAYEDE İLE SATILACAKTIR. İLGİLİLERE DUYURULUR. Yerebatan Cad No: 37 Cağaloğlulstanbut Tel: 526 43 89 ^^KİTAP MERAKULARININ DİKKATİNE! PROFİLO SABA 4||SİSTEM (Pal/Secam/NTSC4 43/NTSC3.58) İLAN T.C. GELİBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 984235 Davacı Münevver Baytok vekili Avukat Tacettin Atasayan tarafından, davalı Kâzım Baytok aleyhinde açılan boşanma davasının yapılan duruşmasında: Davacı ile davalı arasında şiddetli geçimsizJik olduğu, taraflar arasındaki duygu ve düşünce birliğinin ortadan kalktığı ve ortak yaşamın çekilmez hale geldiği toplanan delilkrle subuta ermekle, tarafların birbirlerinden boşanmalanna 18/7/1985 tarih, 984/235 esas ve 985/179 karar sayılı ilamıyla karar verilmiştir. Adresi mechul olan davalıya temyizi kabil olmak üzere verilen işbu karar ilanen tebliğ olunur. Basın: 11265 Türkiye'nin en gelişmiş televizyonunu hemen alın, yann televizyonunuzu değiştirmek zorunda kalmayın. MODA SINEMASI337 01 28 Teneke Trampet Yön: Valker Schidndorft |1*7t Canm Altn Pıtarir* M tylflhaMâü) BİLSAKTİYATRO ATÖLYE LABORATUVAR EĞİTİM ÜRETİM TtYATRO EĞİTİMİ KAYITURI BASLAMIŞTIR Kayrtlar: Pazar hariç her gün saat 1218 arası CÜMnglr, SvaseMler, Soğancı Sokak No: 7'de 28 Eyttl'e kadar sürecektir. Tttefon: 143 28 79 143 28 99 Macariar Yön: Zoltan Fabri Uuattr. 1Z4WU.1S16.3O1t.4V21.00 KADtKÖY yaknınd* llk kez... MAMUL EMTEA NAKLETTİRİLECEKTİR 1 Müessesemizde üretilen Mamul Emtea mua>yen zamanlarda 17 bölge müdürlüğümüze bağlı depomuza naklettirılecektir. 2 Konu ile ilgili şartname ve deuylı bilgi müessesemiz Ticaret Mfldürlüğü'nden temin edilebilir. 3 Kapalı teklif mektuplarının 1.10.1985 tarihinde müessesemizde olacak şekilde gönderilmesi gerekmektedir. 4 Müessesemiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. SÜMERBANK Nazilli Basma Sanayii Müessesesi Basın: 23623 İLAN VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1985/159 Vakfıkebir kasabasının Yavuz köyünden Ali oğlu Recep Şar tarafından babası Ali Şar'ın 7 sene evvel e\inden ayrıldığı, evinden aynldıktan sonra kendisinden bir haber alınamadığmdan gaipliğine karar veriLmesi istenilmiş olmakla gaip hakkında maJumatları olan kimselerin bir yıl nıüddet içerisinde Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1985/159 sayılı dosyasından bahisle mahkemeraize malıimat vermeleri ve gaip de hayatta ise keza onun da sağlık durumunun ve adresini bildirilmesi ilan olunur. Basın: 22183 ALÇI BLOK SANAYI A.Ş:NIN 1. TERTİP T4HVİLLERİNİN 1985 YHJ FAİZLERİ 2 9 EYLÜL 1985 1ÂRİHİNDEN İTİBAREN ÖDENECEKTTR. Şirketimiz tarafından 1980 yılında % 28 faizli olarak çıkartılan ve 29 Eylül 1983 tarihinden itibaren faizi °7t45'e yükseltilen tahvillerin 1985 yılı faizleri 29 Eylül 1985 tarihinden itibaren ödenecektir. Faiz ödemeleri, beş numaralı kuponlar karşılığında Türkiye Garanti Bankası A.ŞInin, İstanbul Şişli Şubesi'nden yapılacaktır. Faizler, vergi kanunlan gereğince gerçek kişilere Gelir Vergisi Stopajı yapılarak ödenecektir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi hükmünden yararlanacak tüzel kişiler, 15 Ekim 1985 akşamına kadar Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Şişli Şubesi'ne yazılı bildirimle müracaat ettikleri takdirde vergi stopajı yapılmayacaktır. ABS İLAN T.C. GEBZE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ Esas No: 985/30 Davacı Mehmet Hulisi Kocabıyık tarafından davalı Adapazan Merkez Abalı köyünde ikamet ettiği bildirilen YILMAZ CANBAZ aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık duruşmasında: Davacı vekili dava dilekçesinde davalının müvekkiline ait ahırından iki adet tosununun çalındığını, 400.000 lira tazminat talebinde bulunmuş, ancak davalı birçok aramalara rağmen bulunamamış olduğundan durusma tarıhi olan 21.10.1985 günü saat 11.10'da mahkemede davalı olarak hazır bulunması, hazır bulunmasa dahi gıyabında duruşmaya devam olunacağı tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 9.9.1985 Basın: 11293 ' GÖKSUN SULH HUKUK MAHKEMESİ İLAN Esas No: 1981/121 Karar No: 1984/185 Mustafa Karaoğlan ve tbrahim Karaoğlan tarafından Dondü Bozkurt ve arkadaşlan aleyhine açtığı şüyuun izalesi davasının yapılan yargılaması sonunda verilen görevsızlik kararı davacılardan Mustafa Karaoğlan tarafından temyiz olunmakla karar ve temyiz dilekçesi davalılardan Göksün Ericek köyünden I) Karaahmet kızı Senem Şeker, 2) Durdu oğlu Ali ödemiş, 3) Ömer oğlu Durdu Karaoğlan, 4) Karamehmet oğlu Hasan Karaoğlan, 5) Ömer oğlu, Ibrahim Karaoğlan, 6) Karamehmet oğlu Reşit Karaoğlan, 7) Durdu Kızı Hürü Sever, 8) K. Maraş ili Zeytinbucağı Kınıkkoz K.'den Karamehmet kızı Gürcü Şeker'e ilanen tebligat yapılmasına karar verildiğinden ilam ve temyiz dilekçesi tebliği \ erine kaim olmak üzere Tebligat Kanunu'nun 28 ve müteakip maddeleri gereğince ilanın neşir tarihinden itibaren 15 gün sonra tebligatlann yapılmış saydacağı ilanen tebliğ olunur. 7.5.1985 Basın: 23396 RENKLI TV . VIDEO • MUZIK SETI. OTO SETI MİLÜYET PAZARLAMADAN Bekleyin, ama mutlaha behleyin! İnanılmaz avantajlarla geliyor..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle