16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 4 AĞUSTOS 1985 BBC'ye (Baştarafi 1. Sayfada) şamba günü 24 saatlik bir kesintiye uğrayacak. Aynı şekilde radyo yayınlarının da ciddi şekilde aksayacağına kesin gözüyle bakılıyor. BBC Denetim Kurulu'nun Kuzey Irlanda ile ilgili bir televizyon programını yayımlamanın "sagduyulu bir hareket obnayacağı" karannı, olmasının ardından Işçi Partisi'nin gölge kabinesinin Kuzey îrlanda sorumlusu Kaufman, "BBC kolunu hüküoiete büktardü" dedi. BBC çalışanlannın Denetim Kurulu Başkanı Stuart V oung'ı istifaya çağıran açıklamasına karşılık, üst düzeydeki BBC yöneticüeri, asıl skandalın yayın sorumluluğunun yayın yönet' nıenlerinin elinden alınıp denetçilerce kullanılması olduğunu savunuyor. Ingiliz İçişleri BakanlığVnın üst düzeydeki bir yetkilisi, bu konuda çıkan haberleri yatıştırmak amacıyla program konusunda bir inceleme yapıldığını belirterek, "Ancak Kuzey trlanda Bakanlıgı bu program yüzünden hop otunıp hop kalkıyor da degil" dedi. Tüm tartışmalann başlangıcını geçen ay TWA havayollarına bağlı bir Amerikan uçağının Şii korsanlar tarafından Beyrut'a kaçınlması oluşturuyor. ABD ve lngiltere hükümetleri TWA uçağının kaçınlması ile ilgili haberlerin basın tarafından çok fazla büyütüldüğünü savunarak basını "teröristlerin propagandasıoa alet olmakla" suçlamıştı. Daha sonra BBC, Kuzey îrlanda ile ilgili bir program hazırlamış ve bu programda, tngiliz hedeflerine karşı silahlı saldırılar düzenieyen IRA'nın Kurmay Başkanı olduğu iddia edilen Martin McGuinnes ile bir konuşma da yer almıştı. önce tngiliz hükümetinin, ardından da BBC Denetim Kurulu'nun programın yayımlanmasına engel olmasından sonra BBC çahşanları "grev" kararı almışlardı. Bu arada BBC'nin hazırladığı Kuzey Irlanda'yla ilgili bir program daha iptal edilmişti. Son olarak IRA'nın siyasi kanadı olan Sinn Fein'in lideri Gerry Adams'ın ttçüncü bir programa davetli olduğunun ortaya çıkmasındansonra BBC ile hükümet arasındaki sorun daha da büyiidii. "Hiikümetten bgunsızlığı" ile ün yapan BBC'nin böyle bir "devlet içi mesele" nedeniyle sansüre uğratılması ve sansüre boyun eğilmesi kurum içinde büyük tepkiyle karşılandı. Kurumun TV bölümü çahşanları, önce 12 saatlik bir işi durdurma eylemi yapma kararı aldılar. Bu arada çekişmenin büyumesi üzerine BBC'nin iki TV kanalı, çarşamba günü 24 saatlik bir yayını durdurma kararı aldı. BBC'nin bu kararına ülkedeki öteki yayın kuruluşları da uyacaklarını açıkladılar. Programda konuşmaları sorun yaratan McGuinnes, îrlanda yerel meclisinde, Gerry Adams ise îngilLz parlamemosunda üye. Ancak IRA ve onun siyasi kanadı Sinn Fein, hükümetin diyaloğa yanaşmamasını protesto amacıyla parlamento oturumlarını boykot ediyorlar. Şikâyetçi 5'ler affı (Baştarafi 1. Sayfada) Beş bakanın toplantısından sonra herhangi bir açıklama yapılmadı. Buna karşıhk toplantıya yakın çevrelerden sağlanan bilgiler, beş bakanın, "dostane çözünı" olarak adlandırılan Türkiye ile vanlacak anlaşmanın koşullan üzerinde kendi aralarında tam bir karara varamadıklannı gösterdi. Dışişleri Bakanı Vahil Halefoglu ile yaptığı görüşmede bu konuda yapıcı bir tutum takınacaklarını söyleyen Fransız Dışişleri Bakanı Ronald Dumas'nın özellikle İskandinav ülkeleri temsilcilerini davanın bir an önce sonuçlandınlması konusunda ikna etmeye çahştığı, Fransız kaynaklarınca bildirildi. Fransa'nın bu konudaki tutumunu yumuşattığı Türk kaynaklarınca da doğrulandı. Ayrıca Hollanda'nın da Fransa'ya katılarak bir an önce bir uzlaşma formülüne varılmasını desteklediği belirtildi. İLERLEME VAR Toplantıdan sonra isminin açıklanmasım istemeyen bir İskandinav ülkesinin dışişleri bakanı, Cumhuriyet'in sorularına verdiği yanıtta, "Türkiye ile şikâyete dostça bir çözüm bulunması için bir süredir yürüttüğümüz müzakerelerde görüşlerimizin büyük ölçude birbirine yaklaştıgım söyleyebilirim" dedi. Sağlanan bilgiler, şikâyetçi ülkeler arasında Türkiye ile anlaşmaya vanlması eğilimini güçlendirdiğini göstermekle birlikte, dostane çözümün koşullan konusunda '5'lerin kendi aralarında henüz tam bir görüş birliği sağlayamadıklannı ortaya koyuyor. Bunda özellikle Danimarka'daki sosyal demokrat azınlık hükümetinin parlamentodaki baskılar nedeniyle hareket serbestisinin oldukça sınırlı olmasının rol oynadığı, İsveç ve Norveç'in olumlu bir tutum içinde gözükmekle birlikte Danimarka'nın nihai karannı bekledikleri belirtildi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Helsinki'de bulunduğu süre içinde şikâyetçi ülkelerden yahıızca Fransa ve Hollanda'nın Dışişleri Bakanlan'yla ikili görüşmede bulundu. Bu görüşmelerde Halefoğlu davaya, "Türkiye'yi rahatsız etmeyecek" bir formul üzerinde " e n kısa zamanda" anlaşmaya vanlması beklentisini iletti. Bu arada, dostane çözümün koşulları konusunda da şikâyetçi ülkelerin son zamanlarda daha çok genel af beklentisini gündeme getirdikleri, gerek Fransız bakan, gerek Hollanda Dışişleri Bakanı Vander Broek'ın görüşmelerinde Halefoğlu'na bu hususu açtıkları bildirildi. Dışişleri Bakanı da, parlamentonun işine karışamayacağını belirtmekle birlikte, son zamanlarda hükümet yöneticilerinin af konusunda yaptıkları açıklamaları hatırlatarak, bu konuda Türkiye'de genel bir eğilimin varlığına dikkat çekti. Halefoğlu, koşullar konusunda '5'lerin Dışişleri Bakanları'na. "Bizden mümkun olmayanı istemeyin. Mümkun olmayanda diretirseniz bundan anlaşmak istemediginiz sonucunu çıkannz. Biz dostane çözüm bulunması konusunda başından beri sizlerle işbirliği içinde olduk. Bu yapıcı tutumumuzu karşılıksız bırakmayın" dedi. Öte yandan, Halefoğlu'nun kendisiyle yaptığı görüşmede davanın bir an önce sonuçlandırılması için destek istediği Federal Alman Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genseher'in de şikâyetçi ülkeler nezdinde ağırlığını koyacağı belirtildi. Dışişleri Bakanı Vahit Haiefoğlu, Türkiye'nin Batı Avrupa politikası açısından birinci önceliği, Avrupa kuruluşlarıyla ilişkileri önümüzdeki sonbaharda yeniden hareketlenmesinden önce Avrupa însan Haklan Komisyonu'ndaki davanın sonuçlandınimasına veriyor. Halefoğlu, davanın sonuçlanmasının Türkiye Avrupa ilişkilerinin normalleşmesi açısından kilit bir rol oynayacağını düşünuyor ve bu engeli aştıktan sonra bu kez Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'ndeki dönem başkanhğı sorununu çözmeyi hedefliyor. Halefoğlu, bununla birlikte Avrupa lnsan Haklan Komisyonu'ndaki davayla ilgili olarak Helsinki'de gözlenen hareketliliğin ardından '5'lerin nasıl bir karara yönelecekleri konusunda iyimserlik içinde olduğu izlenimi vermek de istemeyerek, "Biz ihtiyatlı bir tutum içinde sonucu bekliyoruz" dedi. MEHMED KEMAL POLTTIKA VE OTESI SODEP lideri Erdal Inönü ve eşi Sevinç tnönü Heybeliada 'daki evlerinde (Fotoğraf: CUMHURİYET) İnönü: DSP ile ayrılık geçici (Baştarafi 1. Sayfada) tNÖNÜ Yok, yok bunlar hep işin temeli ile ilgisi olmayan yorumlar. Aslında bizim davranışımız gayet tutarlı oldu. Tabii Halkçı Parti'nin de yetkili organlannın davranışı tutarlı oldu. Ama tabii zaman uzayınca yorumcular yeni şeyler söylemek zorundaydı. Her gün aynı şey de söylenmez, onun için değişik şeyler söyleniyor ve bu değişik şeyler sanki temeli varmış gibi oluşup devam ediyor. Ama temel etkenler ortaya çıkınca bunların hepsi unutuluyor ve yeniden herkes tavnnı alıvor. Bu arada "Erdal Inönü politikadan kaçıyor" şeklinde yorum getirenler oldu. Sizin vaktiyle de politikaya girmekte kuşkulanmz olduğu göz önünde tutularak. Bu konuda ne diyorsunuz? KAÇMIYORUM İNÖNİ) Onlara cevap vermek istemiyorum. Onlar bir defa kişisel yorumlar oiduğu için girmiyorum. Aslında bu kaçmak değil. Bu birleşme olacak ve hepimiz için büyük bir başarı olacak. Kişisel yorumlar fılan hoşa gidiyor, ama işin esası o değil. Ben gerçekten halkımızın bu birleşmeyi istediğine inanıyorum. Belki benim davranışımdaki ve Aydın Gürkan'ın davranışındaki yenilik 'halk tarafından böyle bir şey isteniyor, bu nasıl gerçekleşir' diye soğukkanhlıkla bakmak. Netice itibanyla bakınca görüyorsunuz ki, yasaların yasaklamadığı ihtimaller gözden geçirilince bir ihtimal beliriyor. Bir yol var, yasalar bir şey demiyor. O zaman niye olmasın. Bu yolu düşününce bakıyorsunuz ki her iki tarafın da lehine bir şey. Partiler demokratik bir şekilde bir araya geliyor. Tabandan birleşiyorlar. Tabandan kurulmanın en iyi bir örneğini vermiş olacağız. Pazarhk filan diye bir şey de söz konusu değil. Her meseleyi tabanın, örgütün ve en nihayet kurultayın kararıyla çözmek doğal yol. Onun için bana bu konu gayet doğru geldi. Bütün mesele bunu herkesin kabul etmesi idi. Şimdilik ilke olarak kabul ettiler. Daha herşey olmuş bitmiş gibi konuşmak doğru değil, ama nihayet kurultaylann iradesi ile olacak. Kurultayınızda zaten birleşme )önünde bir karar almıştınız. Bu konuda yetkili sayılırsınız zaten değil mi? tNÖNÜ Ama gene de bir başka partiye katılmak kararı var. Evet bir partinin kendi kendini fesbetme karan önemli bir karar. tNÖNÜ Aslında feshetme kelimesinı kullanmak doğru değil, çünkü öyle deyince çoğu İtimse haklı olarak çok üzülüyor. Bu kararın en üzücü tarafı bu zaten. Feshetmek sözü değil de başka bir partiye katılma karan ahnması söz konusu. O da kurultayın yetkisinde olan bir şey. Bizim yaptımız, bu yolun mümkün olduğunu ortaya koymak, herkesi bu düşünceye çağırmak ve (halkın isteği bu, örgütümüz de istiyorsa yapalım) demek. önce küçük kurultayda konuşacağız, sonra büyük kurultayda. Aynı şeyi HP'liler de yapacak. Belli bir süre içinde bitirmek de çok önemli. Ara seçimlere kadar tamamlamak gerekli. Ayrıca muhalefet görevini bırakıp nişan veya arkadaşhk döneminin sorunlan ile pek fazla vakit geçiremeyiz. Bu eğlenceli bir şey, ama asıl beklenti bunlan çözümleyip iktidara geleceğimizi göstermek. Bu birleşme Türkiye'deki siyasi tabloyu önemli şekilde etkileyecektir.. Partüileriniz için üzücü de olsa böyle bir formülü içinize sindirebilmenizin en önemli nedeni, sosyal deoıokrat kesimde birliği sağlamanın iktidara yürümek için önemli bir adım olarak görülraesi zannedersem. İNÖNÜ Bizi birleştirmek için eldeki tüm formülleri aramaya yönelten nedenlerden bir tanesi de Türkiye'nin dışardan görünüşü. Demokrasi açısından Türkiye'nin dışardan görünüşü çok zayıf. Dış ülkeler Türkiye'de muhalefet var mı yok mu denilince sola bakıyorlar. Solda da boyle dağıruk bir durum ortaya çıkınca bunun nedenlerini pek araştırmıyorlar. O zaman 'Beklemek gerek nasıl bir iktidar seçeneği çıkarırlar, henüz bunu pek yapamıyorlar' diye düşunülüyor. Sol muhalefeti bir anlamda ciddiye almıyorlar. Bu da Türkiye'de demokrasi sürecinin de aksadığı sonucunu veriyor. Meşhur sözdür, herkes her şeyden sorumludur denir. Onun için, özellikle yeni politikaya girenlerin hiçbir sorumluluğu yok bu işte, ama tabii onu kimse düşünmüyor. Bakıyorlar bugünkü duruma ve 'Siz bu işi yapamıyorsunuz' diye düşünüyorlar. Sonra da Türkiye'de demokrasinin işlememesine toplumsal nedenler anyorlar. Bütün bunlara layık değil Türkiye. Bu nedenleri ortadan kaldırmak için bugünkü sorumluluğu yüklenenlerin ellerinden gelenin azamisini yapmalan görevdir diye düşünüyorum. Temel nedenlerden bir tanesi de bu. Özellikle bunu yurt dışı gezilerimle gördüm. Yurt dışına çıkıp oradan Türkiye'ye bakınca bazı sorumluluklar daha iyi anlaşıhyor. Siz bu adımı atarken 1946'larda babanızın demokrasi için aldığı kararlann bir anlamda bugün devamını mı getirmis olu>orsunuz? INÖNL Her devrin koşullanna göre karar alınır. Ben tabii bu konuda bir şey söylemekten her zaman kaçınıyorum. Babam bunlan yaptı, ben de bunlan yapacağım gibi konuşmak kolay başan aramanın bir yoîu gibi görünüyor. Fakat tabii babamın demokrasi için her türlü fedakârlığı yaptığından şüphe yok. Soyadı meselesine girince, DSP konusuna da değinmek istiyoram. 19 agustosta kunılacağı açıklanan DSP'de de soyadı önemli bir faktör oluyor. SosyaJ demokrat kesimi etkileyecek önemli bir soyadı var bu partide. Sizin oluşturmaya çalıştığınız >eni partiye nasıl etkisi olacagını düşünüyorsunuz? ÎNÖNÜ Yeni bir parti kurmak isteyen arkadaşlanmızın da Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi amacını taşıdıklarından şüphem yok. Onun için inşallah bu geçici ayrılıklar elbet son bulacaktır. Ben bu birleşmenin olumlu taraflannı göreceklerine ve sonunda daha da olumlu bir manzara çıkacağına inanıyorum. Bu hareket ne bir kişiyi ne bir hareketi karşısına alan bir hareket değil. Tam tersine bugüne kadarki aynlıkları büyük ölçüde ortadan kaldırmaya çalışan bir hareket. Tabandan olacak bir yeni oluşum. Bu sürece herkes katılabilir. Ustelik bu süreç içinde kimse harekete egemen de değil. Onun için katılan herkes aynı derecede söz sahibi. Hatta katılmak demek de doğru değil, üye olmak ve fıkirlerini orada savunmak yeterli. Demek istiyorsunuz ki en son toplanacak kurultay, yani yeni parti oluşturulduktan sonra yönetimin belirleneceği büyük kurultay er meydanı olacak. Herkes katılıp kendi gücünii gösterebilir öyle mi? İNÖNÜ Gayet tabii, onun için kimseyi dışlayan bir tarafı yok. Isterseniz bir anlamda partilerin ilk kunılduğu 6 Kasım öncesine dönüş gibi yorumlayabilirsiniz. Aradaki duvarlar kalktı. Şimdi sosyal demokratlar tekrar bir araya gelip ortak bir program ve tüzükle meydana çı kıyorlar. Kimseyi dışlamak yok ve kimsenin de özel bir imtiyazı yok. Veto da yok.. tNÖNÜ Evet, veto da yok. Tabii hâlâ maalesef bazı yasaklar var, ama onu da büyük ölçüde ortadan kaldırmak elimizde değil. Keşke onlar da olmasaydı daha da iyi olurdu. SOSYAL AĞIRLIKLI YAKLAŞIM Sosyal demokratlann bir araya gelip ortak bir program oluşturmalan deniünce bir de iktidara alternatif program yaratma konusu yeniden gündeme geliyor. Şu anda iktidar kendi alternatifi olmadığını. uyguladığı politikalann karşı seceneklerinin bulunmadığını savunuyor biliyorsunuz. Sizin oluşturacağınız yeni ekonomik ve şu sıralarda konuşulması fazlası ile göz ardı edilen sosyai programınız nasıl bir alternatif yaratacak? İNÖNÜ lktidarın politikalarına yanıt verilemediği kanısımn yaygınlasmasında sosyal demokrat kesimdeki dağınıklığın büyük rolü var. Dünyanın bugünkü iktisadi konjonktüründe iki akım var, birisi Friedmancı yaklaşım, öbürü de yine enflasyonu kontrol etmeide beraber sosyal ağırlıklı yaklaşım. Bizim izleyeceğimiz de bu ikincisi. Muhalefetin tutarlı bir biçimde hem parlamentoda hem dışarda dağınık olmadan ve küçük oyunlara düşmeden kendini en tutarlı bir biçimde göstermesi ile bu programlann ağırlık kazanması mümkun olabilecek. Komisyonlanmız çalışmalar yaptılar, bazı görüşler yayımladılar, ama bu dağınıklık ortadan kalkınca daha rahat bir biçimde devam edeceğiz. Ekonomik modelimiz ÖzaJ'ın modelini aratmayacak, tam tersine halkı daha mutlu yaşatacak. Böyle bir birleşme bizim halk nazanndaki itibarımızı çok arttıracak. Bunu yapan insanlar iktidarda da başarı kazanırlar diyeceklerdir doğal olarak. ; Çay içmeye Türklş'te (Baştarafi 12. Sayfada) Metin Tiryakioğlu (Basisen Genel Başkanı): YHK'dan çekilince hükumeti karşırnıza aldık. Şimdi artık işçi Türklş'i değil, hükümetin tutumunu eleştirmektedir. Şimdi tekrar katüırsak hükümetin karşısında zaaf gösteririz. Yaşar Dogualp (Şekerİş Genel Başkanı): Hiçbir konuda taviz koparamadık. Israrla YHK'ya bizi çağırmıyorlar. Biz katılmazsak gelecek konfederasyon bellidir. YHK'da yeni konfederasyonlarm katıhmıyla daha yüksek oranlarda sözleşme bağlanırsa Türklş'in çöküşü olur. Bunu çok iyi düşünmek lazım. Buna Yönetim Kurulu karar versin. Raci Bayülke (BASS Genel Sekreteri): YHK'da işçi üyelerin çekilmesinden itibaren kurulun hukuki varlığı bitmiştir.Katılmayalım Zeki Gedik (TekGıda Genel Başkanı): Katılmama kararı verdikten sonra şimdi katılma karan verirsek zaaf olur. Kararı Yönetim Kurulu alsın. Bayram Menıl (Yollş Genel Başkanı): YHK işçi hak ve çıkarlarına karşı bir paketin parçasıdır. Bir tarafta Kamu Koordinasyon Kurulu var. Diğer tarafta YHK, ikisi aynı kararları alıyor. Başka konfederasyon da girse YHK'da daha fazla ücret vermezler. Orhan Erçelik (Tesİş Genel Başkanı): Bu konuyu buraya neden getirdiniz? Bir kısım gelişmeler oldu da bunun için mi getirdiniz? Şevkeî Yümaz (Türklş Genel Başkanı): YHK'dan çekilme kararını Başkanlar Kurulu vermişti. YHK başkanından bize yazı geldi. Kararı Başkanlar Kurulu vereceği için gündeme getirdik. Bu tartışmalardan sonra Türktş Basın Müşavirlerinden Erkin Okay, YHK'ya katılmamaya hangi nedenlerle devam edileceğine ilişkin olarak hazırlanmış Başkanlar Kurulu bildirisinin ilgili bölümünü okudu. Daha sonra Başkanlar Kurulu'nun ortak bildirisinin tümü okundu ve genel kabul görju. (Baştarafi 1. Sayfada) ran (Durmuş oglu 1964 Niğde d.lu), d) Jandarma Er Olcay Altun (Hüsamettin oğlu 1964 Çankın d.lu). e) Jandarma Er lokman Çelik (Bekir oğlu 1964 Ankara d.lu). 3. Altı kişi olduklan tahmin edilen çete mensuplannın aranmasına devam edilmektedir." Siirt'in sason ilçesinde bölücü çete mensuplan tarafından şehit edilen Jandarma Astsubayı Yüksel Er>igit Isparta'da, Jandarma Er Hüseyin Kırali de Antalya'nın Serik ilçesinde toprağa verildiler. Şehit Jandarma Astsubay Eryiğit için Isparta Şehitlik mezarlığında, şehit er Hüseyin Kırali için de doğum yeri olan Yumaklar köyünde öğle namazından sonra tören düzenlendi. Törenlere yetkililer, şehitlerin yakmları ve çok sayıda vatandaş katıldı. 5 şehit Fırtınaya (Baştarafi 1. Sayfada) den 8'inin sağlık durumunun iyi olduğunu ve tedavileri yapıldıktan sonra hastaneden bırakıldıklannı bildirdiler. Kazadan kunulan 33 yaşındaki Jay Slurher izlenimlerini şöyle anlattı: "Havaalanına >aklaşıyorduk. Sanınm bir hava cereyamna kapıldık. Uçak zorlanıyordu. Ansıan çok şiddetli bir sarsılma oldu. Önce, alana iniş >mptığımızı sandım. Meger çarpmışız. Sonra alevler çıktı. Kemeri çözüp, derhal uçaktan dışarı attım kendimi." Frank Pate ısımli bir bayan yolcu ise, uçakta kendisine önde yer verildiğini ancak arkadaşı arkada durduğundan arkadaki bir yolcu ile koltuklan değiştirdiğini söyledi. Frank Pate, bu şekilde ölümden kurtulmuş oldu. Çünkü, uçağın önünde oturanlann tümü kazada yaşamlarını yitirdiler. VIDEOTHEOUE Türk sinemasının seçkin örnekleri, şimdi daha üstün renk ve görüntü sağlayan kasetlerde. Merkez ve şubelerimizin tümünde MERKEZ: BEBEK [iağarası Sok. No: 5 Tel: 165 62 3! İSTANBUL ALTIYOL EfeiÇa^ısı2 Kai Td: 338 «2 % ŞAŞKINBAKKAL NoterSok No 26C Denız Tarafı CIHANGIR Soğana Sok. No: 7 Bıkak Altı Tel 145 % 90 ESENTEPE Dedeman Iş Ham No 15 CAĞALOGLU Humyet Gaaıesi Karşıa Hurtıan Kat: 4 NİŞANTAŞI Akkavak Sok. 19/2 SUADIYE Bağdaı Cad. Şen Sok. VHS No 39^3 1 CaddeNo 138 Tel: 163 25 25 2 ULUS Yol Sok Ûrcn Apl ANKAR.\ ÇANKAYA CınnahCad No 32/1 Td:2(tO6% BURSA Alaiurk Cad Luca Palas ^ Haıu Kilis'te kaçak tarihi eser ele geçirildi KtLtS. (Cumhuriyet) Suriye'den gelip Kilis'in Öncüpınar sınır kapısından Türkiye'ye giriş yapmak isteyen Ksmail Afshari Vamjlov yönetimindı.kı TEH 52121 plakalı yolcu otobüsunde şüphe üzerine yapılan aramada piyasa değeri çok yüksek çeşitli tarihi eser ve paralar ele geçirildi. (Baştarafi 1. Sayfada) nm degil mi?" diye sordu. Niçin Isviçre'ye gitmek istediği sorusuna, "tsviçre'de ça> içmek islemiştim. Orada arkadaşlanm vardı" şeklinde yanıt verdi. Çay içmek için Isviçre'ye gitmek istemesi yadırganınca Recep Bozkurt şaşırarak, "Bunda ne var yahu, ben insan değil miyim? lsviçre'de de çay içmek isterim, Amerika'da d a " dedi. Olaydan bir hatta önce, daha pasaportunu almadan vize işini "saglama almak için" başkonsolosluğa başvuran Recep Bozkurt, verilen forma, "Çalışmak için İsviçre'ye gitmek istiyorum" diye yazdı. Bunun üzerine kendisine vize verilemeyeceği söylenen Recep Bozkurt, derhal memleketi olan Rize'nin Fındıklı ilçesine bağlı Sümer köyüne giıti. lstanbul'daki tabancası için gerekli 7.65 çapında 12 adet mermi alarak İstanbul'a geri dönen Recep Bozkurt, yeniden başkonsolosluğa baş\oırdu. Başkonsolosluğa giderken, tabancasını gazete kâğıdına sararak çantasına koyan Bozkurt, vize bölümünden yine olumsuz yanıt alınca başkonsolos ile görüşmek istedi. Jİekreter Ayşe Cantay ile tartışan Recep Bozkurt, kapının dışına çıkan Başkonsolos Hans Freiburghaus'u görerek tabancasını ateşledi. Ikinci kattaki konsolosluk bınasından inen Recep Bozkurt, kapıda koruma görevlisi olan polislere silah göstererek kaçtı. Derhal harekete geçen emniyet yetkılileri, elde ettikleri bilgiler ışığında Recep Bozkurt'u aramaya başladılar. Tarif üzerine robot resmi çizilen Bozkurt'un konuşma şivesi de ipucu olarak değerlendirildi. îstanbul'u birkaç kez tarayan Emniyet Müdürluğü İkinci Şube Ağır Syç Masası ekipleri, Recep Bozkurt'u Sarıyer'de bir kahvehanede elegeçirdi. İstanbul Emniyet Müdürü Ünal Erkan, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Agar ve 2. Şube Müdür Yardımcısı Ömer Tüzel yönetimindeki ekiplerce yakalanan Recep Bozkun, suyunu itiraf etti. Recep Bozkurt'un olayda kullandığı tabancayı Rize'deki evinde sakladığını söylemesi üzerine Rize Emniyet Müdürlüğü kanalı ile yastık altında saklanan tabanca uçakla İstanbul'a getirildi. İsviçre'nin, Hüsrev Gerede Caddesi'ndeki Başkonsolosluğuna götürülen Recep Bozkurt, konsolosluk kapısında olayı anlattı. 12 ağustosa kadar başkonsolosluğun tatilde olması nedeniyle içeri giremeyen Recep Bozkurt, merdivene oturarak düşünceye daldı. Kendisinin fotoğraflarını çekmeşe çalışan gazetecilere teşekkür eden Bozkurt, "Kusura bakmayın. sizleri buraya kadar yordum" diyerek özür diledi. Bu yıl turizm mevsimi nerdeyse yarılandığı halde beklendiği kadar Arap turist gelmedi. Bunun, iki bayram ayının ortası olmasından kaynaklandığını söyleyenler var. İstanbul banliyölerinden birinin belediye başkanı Arapları karşılamak üzere türküler, maniler düzmüştü, dilediğini bulamadığı için iki <?li böğründe kaidı. Sarıyer ilçesinde Arap turistlere kiralanmak üzere ayarlanan üç bin beş yüz konuttan ancak dört yüzüne müşteri çıktığına göre durum bütün çıplakhğı ile anlaşılıyor. Geçen yıl 370 bin Müslüman turist gelmişti. Bu yıl iki katı beklenirken yarısı gelmedi. Müslümanla Müslüman arasında hır çıktı mı, "Atma Recep din kardeşiyiz" denirdi. Müslümanla Müslümanın din kardeşliğine diyecek yok, ama dolar kardeşliği bir türlü gerçekleşmiyor. Söz dolara gelip dayandı mı nedense kardeşlik bozuluyor. "Şu pis Araplardan da hayir mı gelir.." diyenlere, "Aman turistleri danltmayalım..." öğüdü veriliyordu. Dükkânları Arapça yazılarla donattık, lokantaiara Arap yemeklerini doldurduk, pisliğini de, yüksekten bakışını da sineye çektik ama, nedense gene de yaranamadık, gelmiyorlar işte!.. Turisti getiremeyenler İstanbul'un günün birinde Beyrut'un yerini alacağını umuyorlardı. Olmadı. Şimdi ikinci kcprü belki umulanı getirir. Amerika'yı yeniden keşfe çıkanlar Arap turistlerin akınından bir Arapİslam sentezi çıkarmak istiyorlardı. Bu Arapİslam sentezinden de nice ticaretler... ikisi de tutmadı. Sentezci iktidar, tutmayan teorileri karşısında yeni sentezler mi arayacaktır? Sentezler oluşturarak yeni yöneticilerimiz Doğulu kökenlerini yeniden keşfediyor, yeni dostlar ediniyor. Yeni dostlukların yeni dolarları da birlikte gelmelidir, değil mi? TürkArap dostluğunu öven bestelenmiş türküler, hazırlanmış bandolar, şarkılar bunca provadan sonra belediye başkanının elinde kaldı. İş petrol dolarına geldi mi adamların MüslümanHıristiyan tanıdıklan yok. Ticaret neredeyse bereketi de orada anyorlar. Bu konuda bir yazı döşenen yabancı bir yazar şunları söylüyor: "Bir Osmanlı padışahının Fransız sevgilisi için Boğaz'da yaptırdığı köşkün ardındaki nefis iki tepeyi satın alan Suudiprensi buraya yerteşmek istiyor. Bu yüzden olacak Suudi Arabistan'ı ziyaret eden yöneticiler bir diplomat gibi değil de ağırfığı olan dostlar gibi karşılanıyorlar" Suudi prensinin aldığı Sevda Tepesi kamuoyunda çok dalgalandığı, yüce katlarda da benimsenmediği anlaşılınca dikilecek köşk biraz ertelenmişe benziyor. Ekonomiyi iktidara bırakan etkili çevreler, yönetimde benimsenmeyen bazı dalgalanmalar olduğunda uyarıcı rollerini belli ediyorlar. Bundan olacak yeni dostlarla içlı dışlı olmak pek benimsenmedi. Hatta kimi yerlerde tavsadı denebilir. Arap turistlerin birdenbire ayaklannı kesmeleri, beklendiği kadar ülkemize itibar etmemeteri karşısında çoğu kişi şaşkındır. "Neden böyle oldu?" diye soruyorlar. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Bahartin Yücel, "Araplardan gelen turist akh nını bu kadar kısa bir sürede kesen başka üike tanımıyorum" diye şaşkınlığı gizlememiştir. Gerçi Beyoğlu ve Aksaray'a yolları düşenler adım başında, kadınsa çarşaflara bürünmüş, erkekse kefelli, agelli turistlere rastlıyorlar. Ama buniann sayılara vurulduğu zaman yeterli olmadığı görülüyor Arap turlstler burada ülkelerınde görmedikleri bir özgürlük içindedirler de. Bakıyoruz çarşafta yüzlerini açan bayan turistler sürmelerini, rastıklarını, rujlarını cömertçe sergilemekte birsakınca görmüyorlar. Yirmisine erişmemiş genç kızlarsa bizımkıler gibi pantolon gıyıyorlar, sere serpe dolaşabiliyoriar. Ama bunların yetmediği anlaşılıyor. Arap turistlerin Yunanistan'da, Italya'da bizdekinden daha rahat ettiklerini söyleyenler var. Gelmeyen turistlerin ise İtalya'yı, Yunanistan'ı yeğlediği gene söylentiler arasındadır. "Niye bize gelmiyorlar?" "Daha ucuz yer anyorlar." "Dotara vurulduğunda bizim ülke ucuz değil mi?" "Kazık yediklerinden çekiniyorlar. Kazık da durmadan yapılan zamlardır. Geçen yıl bizim paramızla uçakla şu kadara geliyorlardı, bu yıl iki katı olmuştur. Parada böylesi kararsız, fiyatlarla birbirini tutmayan ülkeye geimek istemiyorlar. Bu da gelmeyen turistlerin başka açıklaması. Netsek Gelmiyor... ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sigortalı hizmet ve kademe ilerlenıesi Soru: 1979 yüında egitim enstitüsünü bitirerek, aynı yılın kasım a>ından beri öğretmen olarak çalışmaktayız. Daha önce 1977 • 1979 yıllarında mayıs ve ekim ayları arasında mevsimlik işçi, 1977 • 1978 ögrenim yüında da bir süre ilkokulda vekil ögretmen olarak çalıştık. Bizler gibi hizmetleri olan bir öğretmen arkadaşımız çalışma sürelerini belgeleyerek baglı bulunduğu ilin milli egitimine başyuruda bulunarak kademe ileıiemesi aldığını belirtti. Öğretmen arkadaşın uyansı üzerine bizler de hizmetlerimizi belgeleyerek bulunduğumuz ilin Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurduk. tlgiliîer sigortalı hizmetlerin kademe ilerlemesinde değil de, ancak emeklilik süresine ekleneceğini belirtliler. , Karşılaştıgımız bu çelişkili durum karşısında ayrıntılı bilgi almak gereğini du>duk. RİZE YANIT: Devlet Memurlan Yasası'nın 36. maddesinde, Emekli Sandığı'na bağlı çalışmaların dışında geçen hizmet surelerinden hangilerinin kademe ve derece ilerlemesine sayılacağı da belirlenmiştir. Bu uygulamanın durumunuzla ilgili bölümü ise şoyledir: "Özel okullarda oğretmenlik ve>a yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3'ünün her yılı için bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekiide değerlendirilir." İlkokulda vekil öğretmen olarak görev yaptığınız sürenin kademe ilerlemesinde göz önüne ahnması, buna karşıhk mevsimlik işçi olarak çahştığınız sürelerin ise kademe ilerlemesine esas alınmaması gerektiği görüşündeyiz. VEFAT Çok kıymetli eşim, Şalom Gazetesi kurucusu ve başyazan, Basın Şeref kartı hamili GAZETECİ AVRAM LEYON'un vefat ettiğini derin teessurle bildiririz. Cenaze merasimi 5.8.1985 ^Yannki) Pazartesi günü saat 13.00'de Büyük Hendek Neve Şalom Sinagoğunda icra olunacaktır. Eşi: SOFİ LEYON No:» Tel M 4 X İLAN SAKARYA İŞ HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı; 1985/299 Davacı BağKur Genel Müdurlüğu larafından da\alılar Yıldıran Yıldıran Gelişli ve Haliı Gelişli aleyhine açılan tazminaı davasının vapılan Nargılaması iOnunda, mahkememizden verıien karar Yargıia> 10. Hukuk Daircsinin25.4.19S5 larih\e 1985482608 sayılı kararları ile bozulmuj've Hâkimliğımizce bozma karanna uyulmakla yargılama 13.8.1985 gunu saat 10.15'e lalik edıldiği, davalıların mezkür gun ve saatte Hâkimliğimizde hazir bulunmaları hususu ilanen leblığ olunur. Dasın: 21841 GAZIOSMANPAŞA Hem^ehn Sok No: 1*3 İZMİR ALSANCAK No. 3 ETİLER Humyci Mucahıllen Sok KIZILAY ABCKiUpe^ SelânıkCid No. 1 E l e s f 5hanı 1379 Sok. N o : 57/605 T e l : 14 72 95 Tel 33 29« No 5/1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle