25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 26 TEMMUZ 1985 Harç • (Baştarafı 1. Sayfada) YÖK Başkanı Prof. Ihsan Doğramacı, geçen yıl öğrencilerden roplam 8 müyar 694 milyon *. 187 bin lira öğrenim harcı top•*landığmı açıklarken, geçen yıl biltçeden 150 milyar ödenek aJan YÖK ve üniversiteler, önümüzdeki yıl için btttçeden 360 milyar . lira istemeye hazırlanıyor. Yüz. de 100 arttınlan harçlarla birlik• te yalnızca bu kaynaktan topla„ ' nacak paranın önümüzdeki öğretim yılı için 20 milyarı aşması beklenirken, "harç fonunda" toplanan bu paralann, yasada amaç olarak belirtilen "üniversitelerin beslenme, ulaşım, sosyal, kiiltürel etkinlikler, bannma" gibi gereksinimlerine ne kadar yanıt verdiği konusu da tarüşmalara yol açtı. Geçen aylar da YurtKur Genel Kurulu'nda „ bir araya gelen üniversite rektörlük temsilcileri, yasada beürtilen ' amaçlar konusunda somut bir ; etkinlik ortaya koyamadılar. öte yandan, bu yıl öğrenci seçme yerleştirme sınavlarının birinci basamağına giren öğrencüerden 5 bin, ikinci basamak sı' • navına giren öğrencilerden 2 bin ' lira alınırken, bu yolla toplanan ve YÖK'e devredilen toplam sınav harcı miktan da 2 milyar 854 milyon 811 bin lirayı bul, muştu. . 'ÖĞRENCİ SÜREKLt ..BORÇLU YÖK, geçen aylar içinde harç miktan konusunda Bakanlar Kurulu'na öneri götürmek için yaptığı toplantıda, "net bir ;. karara" varamamış, "geçen yılki oranlann göz öniinde tutularak saptanması" için Bakanlar Kurulu'na bir yazı göndermişti. Milli Eğitim Gençlik ve Spor ; Bakanı Vehbi Dinçerler'in de, daha sonra öğrenci harçlannın enflasyonla birlikte düşüniilme^ mesi gerektiği yolundaki beyanı .. na karşın, Bakanlar Kurulu'nda arttınlan ve öğrenci harç kredi, si ödeme yöntemini "tamamen degiştiren" karara göre, harç kredisinin yarısı nakit, yarısı , borç senedi ile ödenecek. Nakit " ödenecek bölümünün ilk taksidini, öğrenci üniversiteye kayıt olurken yatıracak. Diğer taksit, * terin ise ikinci sömestrinin başında ve mayıs ayında ödenmesi ka• rarlaştinldı. Harçlann borç senedi ile ödenecek bölumtt için ise "Ogrenci, öğrenimini tamamla'dıktan sonra en gec iki yıl içinr \ dc başlayarak her yıl üçer taksit' te ödemesini sürdürecek. Milli ' Eğitim Gençlik ve Spor Bakan * ufı, geçen aylarda çıkardığı bir r "yönetmelikle" de, harç taksit•"lerini ödemeyen öğrencinin icraya verilerek, gerektiğinde "haciz yolıına" gidilmesini öngörmüştü. Bakanlar Kurulu'nun önceki gün aldığı kararla, borç senedini imzalayacak öğreucinin, baranı ödeyememesi ile stz ko* nusu yönetmelik hükümlerinin , uygulanması da kolaylaşacak. Buna ilişkin olarak YÖK de, önümüzdeki günlerde Bakanlar , Kurulu karamamesi ve yönetmelik hükümlerine göre borç senedi alınması ile ilgili usul ve esasları kapsayacak yeni bir yönet, melik çıkanlması bekJeniyor. . ÖCRENCİYE HACİZ • önceki gün alınan Bakanlar Kurulu karannda da belirtilen, "zamanında ödenmeyen borçlar için 6183 sayılı amme alacaklaruun tahsil ve usulii hakkındaki" yasa hukumlerine göre, borcunu ödemeyen öğrenciye ilk ay 1 için yüzde 10, bunu takip eden ; aylar için ise yüzde 4'lük gecik~ me faizi uygulanacak. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca öğrenciye yazdı bir ihtar çekilecek. Bakanlığın yazıü davetine öğrencinin uymaması halinde yasa hükümlerine göre bakanlık kendi personeli ya da icra memurları yoluyla öğrencinin mal varlığını saptayacak. Bunun için mahkeme kararı gerekmeyecek. öğrenci mallan daha sonra yasa uyannca açık artürma yolu ile satılarak "harç foouna" aktanlacak. öte yandan, Halkçı Parti Ge. nel Sekreteri Halfl İbrahim Şa' bin de dün yaptığı açıklamada, arttınlan harç miktarlan ile dar geürli aile çocuklan için yükseköğrenim görmenin "hayal h«linc getirildigini"belimi. Şahin, şoyle dedi: "YÖK, geçen yd bütçeden 150 ' milyar lira para almıştır. Geçen yıl öğrencilerden toplanan harç miktan ise 9 milyara yakındır. Aynca üniversite sınavlanna gi; reo ögrencikrden yaklaşık 3 mil' yar lira para toplanmıştır. Harç miktariannın da arttıniması ile yasada, ögrencilerin bannma, beslenme, ulaşım gibi sorunlanoıo çözümüne harcanacak bu paralarla şimdiye kadar ne yapdnustır? Şimdiden sonra ögrencilerin ne gibi sorunlan çözülecektir? Merakla beklemekte>iz?" DOĞRAMACI NE DtYOR? YÖK Başkanı Prof. thsan ; Doğramacı, "öğreuciler harcın ı yanszHi okulo bitirdikten sonra ! Mcyecekler" dedi. Uluslararası ! Pediyatri Derneği toplantısına katılmak üzere bir süredir Malezya'da bulunan Prof. Doğramacı, önceki gün ölen Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanüğı Müsteşan Yunus Müftii'nün cenaze törenine katılmak üzere dün Türkiye'ye döndü. Doğramacı, "Harçlann arruntmasıyia ögrenciler bu yiikü nasıl kaldıracak?" . sorusunu, "Yansını peşin, yan; «nı okul bittikten sonra ödeye' cekler. Hepsi birden alınsaydı köto olurdu" diye yanıtladı. Yılmaz: Bakanlık istatistiğinin iptali için davalar açacağız İsSendika Servisi Tiirklş'in karşısına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca MİSKin alternatif olarak çıkanlmak istenmesine ilişkin tartışmalar süruyor. Türklş'in suçlamasına karşı Bakanlar Kurulu bir bildiri yayımladı. Bakan Mustafa Kalemli tarafından okunan bildiride kanunlar çerçevesinde sendikalar arasında bir farkın olmayacağı bildirildi. Türktş Başkanı Şevket Yılmaz, Türklş yönetimi olarak bakanhk istatistiklerine karşı dava yoluna gidilmesini benimsediklerini açıkladı. "6 ay önceki istatistiklerde örgütlü işçi üyeleri olmayan sendikalar, üye sendikalanmızın karşısına baraj aşmış sendikalar olarak çıkartılmıştır. Karşılanna sendika çıkarılmış üyemiz 10 sendikaya yazı yazdık. Bakanlık istatistiğinin iptali için gerekli davaları açmaiannı istedik" dedi. Yılmaz Bakanlar Kurulu adına Çalışma Bakanı Kalemli'nin tarafsız davrandıklarma ilişkin açıklamasının kendilerini tatmın etmediğini, durumun ortada olduğunu soyledi. Hakİş'e bağlı ö z IplikIş Sendikası da 7 MÎSK üyesi sendikanın barajı aşmasına olanak veren bakanlık istatistiklerini eleştirdi. Eski üyelere ilişkin bildirimlerin sayılmayarak, yasaya göre yeniden üyelik kayıtlarının yenilenmesi ile ancak sahteciliğin önlenebileceğini savundu. YENtDEN ÜYE KAYDI YAPILSIN Hakİş'e bağlı Öz İplikİş Sendikası yaygın sahteciliğe konu olan sendikaların eski üyelerine ilişkin bildirunlerin yeniden yasaya göre yapılacak kayıtlarla düzeltilmesini istedi. Öz Ipliklş Sendikası Başkanı Mehmet Er'in imzasını taşıyan açıklamada bakanlığın temmuz istatistiklerinde baraj ı aşan 7 MİSK üyesi sendikanın durumuna değinilerek "tstatistiklerde 10 bin üyesi olmayan bir konfederasyonun 140 bin civannda üyeye sahip gösterilmesi bardağı laşıran son damla oldu" denildi. Öz Iolikİş'in açıklamasında bakanlığın temmuz istatistiklerinin kamuoyunu hayretler içinde bıraktığı vurgulanarak, istatistiklerin sendikal yaşam için bir ölçil olmaktan çok, piyango özelliği taşıdığı savunuldu. Yeni düzenlemeler yapılması zorunluluğu üzerinde durularak özetle şu görüşlere yer verildi: "Eski üyelerin bildirilmesi ek 6 uygulamasının bırakıJarak noter kayıtlanna yer veriimesi. saglıklı ve bür bir sendikal tercih için isçinin üyelik ve istifa masraflannın azaltılması gereklidir." Eruhita üç böliicü, ölü olarak ele geçti SİİRT ERUH, (UBA) Siirt'in Eruh ilçesine ait dağlık ve ormanlık bölgede güvenlik kuvvetlerinin "Teslim ol" çağnsına uymayan bölücü çete mensubu üç kişi ölü olarak ele geçirildi. Yedinci Kolordu ve Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt, Urfa, Van illeri Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre bölücü çetecilerle güvenlik kuvvetleri arasında 22 temmuz günü çatışma çıktı. Çetecilerin izlerini tespit eden güvenlik kuvvetleri önce "teslim ol" çağnsında bulundular. Çeteciler bu çağnya uymayınca çatışma çıktı. • MUŞERREF HEKİMOĞLU AINKARA...ANKA İstanbul ve Ötesi... SSK Sağlık Hizmetleri Modeli Semineri'ne TürkIş katılmadı Islam TürkIş: tşçînin öz nıalı olan tesîsler hakkı olmayanlara tahsis edîlemez Bakan Kalemli, toplantıya "gözlemci" olarak katıldığım söyleyen Sağlıkİş Başkanı'nı salonda görünce, konuşmasına "Sayın Türktş temsilcisi" diye başladı. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) SSK hastanelerinin "özel hastane" gibi çalışmasını öngören Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yeni SSK sağhk hizmetleri modelini görüşmek üzere dun bir seminer düzenledi. Bakanlıkca düzenlenen seminere TürkIş yöneticileri katılmazken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli, toplantıya "gözlemci olarak katıldığım " söyleyen Türklşe bağlı Sağhklş Sendikası Başkanı Mustafa Başoglu'nu salonda görünce konuşmasına "Sayın Türktş temsflcisi" diye başladı. Seminerin acış konuşmasını yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli, SSK'nın nitelik ve nicelik yönünden en iyisini vermeye çalışmasma karşın verilen hizmetlerin yetersiz bulunduğu ve memnuniyetsizliğin dile getirildiğini kaydederek şunları söyledi: "SSK'nın sağlık bizmctlerinin reorganize edilmesi için bir tartışma açtık. İlgili çevrelerin bir kısmında tartısmanın ve duzenlemenin gereksizliği ifade edilmiştir. Bu görüşlere saygı duyuyoruz. Ama bir ülkede 16 bin 500 kişiye hizmet veren bir bölüm iscisi, isvereni, idarecisi ve kamuoyu tarafmdan sağlık hizmetlerinin yetersizliği yonünden devamlı tenkit edilmekledir. Bu konuda bir aksaklık oldugu kabul edilmelidir. Biz bu aksaklıgın giderilmesi için çaJısıyonız." Daha sonra bakan, seminerde üniversite, SSK hastaneleri ve işveren temsilcilerinin rahat çahşabilmeleri için toplantıdan aynlacağını söyledi. Genel Sekreteri Ahmet Yoluç da yaptığı konuşmada. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın SSK sağlık hizmetleri konusunda önerdiği yeni modeli özetleyerek, bu yeni modelin çok köklü değişiklikler öngördüğünü belirtti. Yoluç, "Getirilecek yeni sistemin işleriiğinin bütün detaylanyla planlanması, bir sosval çalkantıya sebebiyet vermemek bakınundan sakıncalannın şimdiden hesaplanarak çarelerinin ortaya konması şarttır ve bu konuda uzun etüt ve çalısmalara ihtiyaç duyulmaktadır" dedi. Türklş tarafından dün yapılan yazılı açıklamada da, mayıs ayında yapılan SSK Genel Kurulu'nda da, SSK sağbk tesislerinin başka bir kuruma devri konusundaki düşüncenin egemen kılınmasını amaçlayan çalışmalar üzerine, Türklş delegasyonunun SSK Genel Kurulu'nu terkettiği anımsatılarak şöyle denildi: "Türklş, SSK 40. Genel Kurulu'nda sigorta sağlık tesislerinin doğrudan ya da dolaylı yollarla devrini amaçlayan çalışmalann durdunılmasını islemiş, işçinin oz malı olan sağlık tesislerinin, bunca ihtiyaca ve yetersizlige rağmen, hakk. olmayanlara tahsis edilmeye kalkısılmasının kabul edilemeyecegini bildirmişti. Sağlık hizmeti modeli adı altında geliştiıilnıeye çalışılan sistemin de nitdikçe aynı amaca yöneldiği açıktır. Türk sendikacüık hareketinin bu konudaki görüşü bellidir. SSK sağlık tesislerinin mulkiyeti korunmalı, sigortalılan ve oteki bak sahiplerini oz mallan olan Harp Akademileri'nden 198485 döneminde mezun olan 390 öğrenci ve üst düzey yöneticisi dün sağlık tesislcrinde mağdur edebiAyazağa Harp Akademileri Komutanlığı 'nda yapılan bir tortnle diplomalannı aldılar. Cumhurbaşkalecek davranışlardan özenle kam Kenan Evren Yn, kızı Gülay Alpaslan, Başbakan Turgut Özal'ın eşi Semra ÖzaVla birlikte katıldıkları çınmalıdır. Sigortalılar ve hak törende, Akademi birincilerine diplomalannı Cumhurbaşkam Evren verdi. Hava Harp Akademisi'nden sahiplerine hiçbir yarar saglamaYüzbaşı İsmail Yurek, Kara Harp Akademisi'nden Yüzbaşı Tevfik Özkılıç, Deniz Harp Akademisi yacak bu girişimlerin sonuçlannnden Kurmay Yüzbaşı Osman Karaâağ, Güvenlik Harp Akademisi'nden Tuğgeneral Kamil Aydın ve dan hiç şüphe yok ki, bu düzenSilahlı Kuvvetler Harp Akademisi'nden kıdemli Albay Yasar Müjdeci kendi bölümlerinde birinci oldu lemelere önayak olanlar ve tüm lar. TBMM Baskam Secmettin Karaduman, Fahri Korutürk ve eşi, tstanbul Valisi Nevzat Ayaz, Ana uyanlara karşı doğrudan, yahut kent Belediye Baskam Bedrettin Dalan, Emniyet Müdür Muavini Mehmet Ağar, kara, deniz, hava ve dolaylı yollarla amaçlannı gerjandarma kuvvetleri komutanlan ile çok sayıda yerli ve yabancı konuğun katıldığı diploma töreninden çekieştirmeye çalışanlar sonımsonra bir "garden parti" verildL (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) lu olacaklardır." (Baştarafı 1. Sayfada) kanı Hüsnü Mübarek'in en önemli sorunu, ülkede şeriat düzeninin kurulmasını isteyen dinciler. Sudan'da ise, bu yıl nisan ayında yapılan darbe, aynı zamanda Numeyri'nin aşırı dinci politikasına karşı da bir tepkiyi oluşturuyordu. Ancak darbeye rağmen, aşın dincilerin hâlâ güçlerini koruduğu bildiriliyor. Tunus'ta Tunus Üniversitesi, Başkan Habib Burgiba'nın Batılılaşma politikasım fazla hızlı bulan ve Batı değerlerinin ülkede geleneksel ahlakı bozduğunu ileri süren radikal İslamcılann kalesine dönüşmüş durumda. Lübnan'da Şiiler ülkenin en güçlü topluluğu olarak sahnede boy gösteriyorlar. Halen, ılımlı gurüşe sahip olan Nebih Berrinin EMEL örgütü ile radikal kanadın temsilcisi tran yanlısı Hizbullah arasında ülkede etkinlik için güçlü bir rekabet var. Newsweek'e göre radikal Islamın kitlelere çekici gelmesinin bir dizi nedeni var. Akım önce, kitlelere yabancı egemenliğine ve bu egemenliğin içerideki uzantısı olan iktidarlara karşı kurtuluş vaat ediyor. Bunun yanı sıra, sosyal adalet ve ahlakı lemizlik gibi ilkeleri kendine bayrak yapıyor. Hızlı Batılılaşmamn bazı değer ölçülerinde yol açtığı çelişkilerden tedirgin olan ve kişiliklerini, özelliklerini yitirdiğine inanan kitleler Islam radikalizmine sığınıyorlar. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek radikal lslamcı akım tarafından yoğun baskı altında tutulan Müslüman liderlerin başında geliyor. Radikal Islamcılann önderi Şeyh Hafız Selami, ülkede şeriat ilan edilmesi için hükumete ağır baskı yapıyor. Kahire hükümeti bu baskılar altında temmuz başında, 1979 tarihli boşanma yasasını iptal ederek yeni bir yasa kabul etmek zonında kaldı. 1979 tarihli yasaya göre, kadınlar, ikinci bir karı alan eşlerini boşama hakkına sahiptiler. Yeni yasa ile kadınlann bu hakkı iptal edildi. Islam radikalizminin terör uzantısı ise bir dizi Ortadoğu ve Batı Avrupa ülkesinde giderek yayılıyor. Ankara'da Ürdünlü diplomat Ziad Sati'nin vurulması, Şii terörünün yeni bir halkasını oluşturdu. \arp Akademileri'nde diploma töreni Hayali ihracatta oyalama (Baştarafı 1. Sayfada) yon 70 bin dolarlık değerin çok altında 14 bin 388 Alman Markı fiyat biçildi. Devlet Bakanı ve HUkümet Sözcüsü Mesut Yılmaz'ın, 1985 şubat ayındaki açıklamasına göre sayıian 16'ya çıkan "hayali ihracatçı", büyük dış ticaret şirketlerinden adli kovuşturmaya uğrayan çıkmazken, "rasüantı eseri" olarak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı gelirler kontrolörlerinin eline düşen bir soruşturmada, büyük bir dış ticaret şirketiyle çalışan iki küçük firma hakkmda Istanbul Savcılığı'na suç duyurusu başvurusu yapıldı. ÖRNEK DOSYA "Hayali ihracat" soruşturmasımn ilk örneği olan ve dolayısıyla Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdemirli'nin kasasına ilk giren dosya, önde gelen bir holdinge bağb dış ticaret şirketine ait bulunuyor. Henüz hulcuki bir soruşturma açılmadığı için, adından "şirket" olarak söz etmemiz zorunlu olan ihracat kuruluşunun işlemleri ilk olarak Merkez Bankası Idare Meclisi'nin 12 Nisan 1984 tarihli yazısıyla "usulsüz" bulundu. Merkez Bankası, "şirkef'in iç piyasa rayiç bedelinin çok üstünde fiyatlarla haksız ve yüksek vergi iadesi talebinde bulunduğu yolundaki kuşkulannı dile getirerek, olayın Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından incelenmesini istedi. Soruşturma Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın 24 Nisan 1984 tarihli onayını taşıyan Hazine ve Kambiyo Kontrolörleri Başkanhğı'mn 30 Nisan 1984 gün ve 19059 sayılı görev emriyle açıldı. Hazine kontrolörleri, Ergun Koç ve tsmet Giimüşliioğlu tarafmdan yünitülen soruşturma sonununda ilk rapor 12 Temmuz 1984 tarihinde müsteşarlığa teslim edildi. "Şirket''in haksız vergi iadesi taJebinde bulunduğu görüşüne yer verilen bu raporda, araştırmalar şu maddi delillere dayandınlıyordu: • Kontrolörler, "şirkef'in Almanya'mn Nürnberg kentinde çalışan "Kotza" ImportExpon Şirketi'ne yönelik halı ihracatı işlemlerinden 4 gümrük beyannamesi incelemişlerdi. • 18.1.1984/1085, 24.1.1984 / 1577, 31.1.1985 / 2000 ve 3.2.1984 / 2445 numaralı gümrük çıkış beyannamelerinde "şirket"in belirttigi halı ihraç bedelleri ile eksperlerin takdir ettikleri fiyatlar arasında 5 katına kadar fark bulunuyordu. • "Şirket" ile imalatçı olarak, Pamukbank Sultanhamamı Şubesi'ne gelen dövizlerin yüzde 29'unu çeken Tupa Tekstil Ürünleri Pazarlama AŞ. ve Engin Tekstil AŞ. arasındaki "mal giris ve çıkışlan" sıhhatli bulunmamıştı. • Kontrolörler, tstanbul Ticaret Odası eksperlerinden aldıklan bilgiler dogrultusunda şu iddiayı ileri süriiyoriardı. "Şirket" in çok .vüksek bedelle ihraç etmiş gözüktüğü degerii balılann birim metrekare agııiıklan asgari 1750 ila 2250 gram arasında olmalıdır. Oysa gümrük çıkış kayıtlan, ihraç edilen haJılann birim metre ağıriıklannın 312 gramdan başlayarak, en çok 538 grama ulastıgım ortaya koyuyor. ŞİRKET'İN YANITI "^rket'in 14 Haziran 1984 gün ve 84/241 sayılı yanıt yazısında ise müsteşarlığa şu görüş iletildi: 'Halı ihracatında eksper raporu ihtiyacı, Gümrük tdaresi'nin tarihi degeri olan antika halılann yurt dısına gonderilmesini önleme amacıyla konmuştur. Dolayısıyla bu raporlar, halılann rayiç bedellerini göstermek yerine, halılann antika olmadıgını kanıtlar." İKİNCİ RAPOR Yaz aylarına girih'rken, Hazine Kontrolörleri Ergun Koç ve tsmet Gümüşlüoğlu başkanlığında kurulan bir soruşturma kadrosu, araştırmalan yurt dışına yönelik olarak sürdürdü. Nitekim, 22 Mayıs 1984 gün ve 22429 ve 22423 sayılı ve aynca 21 Ağustos 1984 gün 33628 ile 33629 sayılı görev emirleri üzerine iki Hazine kontrolörü aynı şirket için ikinci bir rapor düzenlediler. Bu kez "şirkef'in 7 gümrük çıkış beyannamesi üzerinde yürütülen incelemeler, F. Alman Maliye Bakanlığı'ndan temin edilen resmi belgelerle de desteklenmişti. "Şirkef'in Yeşilköy gümrük çıkış beyannameleri ile F. Ahnan Maliye Bakanlığf nın 15.10.1984 tarih ve III A.7 Z.46829884 sayılı yazısının karşılaştınlmasında ortaya ilginç bir tablo çıktı. Soruşturma raporuna da alınan bu tabloya göre, şirketin gümrük çıkış beyanlarında 9 milyon 70 bin dolar (o tarihli kurla yaklaşık 27 milyon Alman Markı) tutarında gözüken ihracat rakamı Alman gümrük kayıtlanna sadece 14 bin 388 mark olarak geçmişti. Federal Alman Maliye Bakanlığı'nın, Maliye ve Gümrük Bakanhğj Dış Ilişkiler Daire Başkanı Baykal Nazarlı'ya gönderdiği yazıda, rakamların yanı sıra şu görüşe de yer verildi: "Türkiye'de 9 milyon 700 bin dolar olarak çıkış kıymeti beyan edilmesine karşılık, Federal Aimanya Gümrüğü'ndeu bulunan belgelerdeki bilgilere göre söz konusu eşyanın çıkış değerinin 14 bin 388 Alman Markı oldugu saptanmıstır. Gümrukçe yapılan incelemede, ithal edilen eşyanın tamamen düşük degerii halılardan oluştuğu ve Almanya'da gümrük vergisi olarak beyan edilen değere uygun bulunduğu görülmüştür." F. Alman Maliye Bakanlığı aynca, gümrük çıkış beyanlanndaki faturalarla, Alman gümrüklerindeki giriş faturalarında sadece mal adetlerinin birbirine yaklaştığına işaret ederek, "bir evrak sahtekâruğı" olasılığınm araştınlması gerektiğini de kaydetti. "ŞtRKET" YÖNETtCİLERl Hazine kontrolörleri, Federal AJmanya Maliye Bakanlığı'ndan edindikleri bilgiler ışığında soruşturmayı genişlettiler. "Şirkef"in bağlı bulunduğu holdingin 3 yönetim kurulu üyesi ile "şirkef'in 2 yöneticisinin ifadeleri dosyaya konuldu. Aynca, aracı Tupa Tekstil ve Engin Tekstil yöneticilerinin de ifadelerine başvuruldu. Pamukbank Sultanhamamı Şubesi'ndeki hesaptan cekle ödeme yapılan kişiler üe önde gelen peynir üreticisi bir şirketin sahibinin ifadeleri de alındı. SONUÇ BÖLÜMÜ Raporun sonuç bölümünde şirketin gerçeğe aykırı beyanda bulunarak 839 milyon 532 bin 88 !ira vergi iadesine hak kazandığı ve bunun 140 milyon 40 bin 398 liralık bolümünün müsteşarlık emriyle ödendiği ortaya çıktı. Şirket aynca, Merkez Bankası tstanbul Şubesi'nden ihracatın finansmanı amaçlı, 1 milyar 838 milyon lira yüzde 22 faizli reeskont kredisi kullanmıştı. Kontrolörler, haksız olarak alınan vergi iadelerinin geri tahsil edilmesini isterken, şirket yöneticileri tsmail Cemil A. ile Kâzım Sinan K. hakkmda Türk Ceza Yasası'nın evrak sahtekârlığına ilişkin 343. maddesi uyannca kovuşturma açılmasını önerdiler. Bu madde, suçun sabit olması halinde 8 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Aynı kişiler hakkında ayrıca, 1918 sayılı kaçakçılıfın men ve takibine dair yasanın işletilmesi de kontrolorlerin önerileri arasında yer aldı. Kontrolörler, "şirkef'in ihracatı belgesinin iptalini de istediier. Sultanahmet te Yeşıl Konak'ta ressam Selim Turan ile buluştuk geçen gün. Konağın yanında küçük bir çarşı var. Bir dük ' kânda ebru yapılıyor. Selim Turan ebrunun tekniğini anlattı uzun uzun Gelecek sergılerınde birkaç ömeğirti goreceğiz sanırınv*4* Yeşil Konağı bu kez keşfettim. Bizim yokuşta sıcaktan bunaldığım zaman oraya kaçıyorum. Bahçede, ağaçlann gölgesinde dinleniyorum. Kapalı bir bahçe bu, ama güzel bir m0;k yayını var, dinlerken Aya İrini'deki konserlere uzanıyor inı , güzel şeyler düşünüyor. Yeşil Konak'tan çıkınca Sultanahmet alanında dolaştım bir öğle saatinde. Genç arkadaşım Murat Çelikkan ile birlikte bir sergi gezdik, ebrular, İstanbul tabloları, bakarken düşündüm, İstanbul'un resminı yapmak için çok usta eller gerekıyor. Doğal ve tarihsel çizgilerin somut güzelliğini yansıtmak kolay değil! Salacak'ta bir meyhanede soluğumuz kesildi geçen akşam. Garsona takıldık: Güneşi çabuk gönderme, biraz daha seyredelim... Kız Kulesini tam yerine koymuşsunuz... Güneş gıtti, pembelığini bıraktı bize, Kız Kulesi de pembeleşti giderek. Karşıda Topkapı, minareler, kızardılar, karardılar, sonra aydınlandılar. masal gibi bir gece başladı Salacak'ta. Tabagımızda mıdye tavası, kadehimizde Topkapı'nın, Beyazıt kulesi nin ışıkları, önümüzde vapurlar, güzel yolculuklar yaptık. Salacak'ta akşam güzel de Çengelköy'de değil mi? Ya Ortaköy'de? Tepelerden bakınca Boğaz'a bulanıyor insan. Sevda Tepesi de bir bıçak gibi yüregıne saplanıyor! Havada ilaç kokusu duyuluyor, derken, sonra başka kokular. Giderek kokuşan olayların, kimi öykülerin ekşiliği bastınyor. İstanbul tüm görkemıne karşın koskoca bir çöplüğe dcnüşüyor giderek. Erenköy'de bir arkadaş kollarını gösteriyor: Dün gece tam yirmi dört sinek öldürdüm, diyor. Başkan Dalan'ın püskürtme ilacı sinekleri öldürse de istanbul'un pisliğini temızlemek kolay değil... Yurt dışmda çalışan bir arkadaş İstanbul'da bir toplantıda uzun süredir görmediği dostlarına rastlamış. İstanbul konuşmayı, söyleşiyi unutmuş, o toplantıda yalnız paradan sözedildi, şaşırdım kaldım diyor. Biz bile şaşırıp kalıyoruz. Ekonomideki çarpıklıklar herşeve yansımış bulunuyor. Herşey yozlaşıyor hızla. Kimi zaman da çok şaşırtıcı boyutlarda... Kimi zengin, kimi fakir, kimi dev, kimi cüce, karar vermek zor!.. • Geçen akşam Emirgân'da SİSAV'ın düzenlediği bir toplantıya katıldım. İlginç konuşmalar dinledim. Mehmet Barlas, TRT Genel Müdürü Tunca Toskay konuştular. Sorular, eteştiriler, TFTT'ye yönelen öneriler arasında çoksesli Batı müziğine yer veriimesi de var. TRT3 yaymlarını parçalı bohçaya benzettiler. TRT'nin kamuoyu araştırması yaparken aydınların, seçkinlerin isteğine de kulak vermesini dilediler. Yanımda oturan bir politikacı fena içerledi bu konuşmalara, hatta benim alkışlarımdan da rahatsız oldu. Bu adamlar gitsin Londra'da, Paris'de otursunlar, o m ği dinlesinler, dedi. Hakkâri'deki vatandaşdan sözetti. TRT Genel Müdürü Tunca Toskay'ın tepkisi daha yumuşaktı doğrusu. Bir denge kurmaktan, halkın eğilimlerinden, aynca halkı yönlendirme görevini yerine getirirken yanlışlardan kaçınmaktan sözetti. Yemekten önce bahçede içkiler içılırken bu konuşmalar ısındı giderek. Biri boynuma sarıldı: Festival yazıların çok iyi, dedi. Biri sordu: TRT3'de sabahın köründe Şostakoviç çalıyortar inadına, halkımız nasıl sevsin... Bir başkası azmlıkta kaldığımızdan dert yandı, biri de meydan okudu öteden. İsteyen festivale gitsin, ama TV ve radyoda halk ne severse o çalsın... Bu tür konuşmaya ben de içerliyorum doğrusu. İnsan anasırHn karnından Beethoven ya da Mozart'ı severek doğmaz kuşkusuz. Dinleyerek sever müziği. Biz de öyle sevdik. Radyoda konuşmalar, konserler dinledik. bir tür eğitildık. Geçmiş yılların radyo programlarını incelemek, sonra da düşünmek gerekir. O programları hazırlayanlar kimlerdi, Türkiye'yi, Türk halkını seviyorlar mıydı, nasıl bir toplum özlüyorlardı? Atatürk'ten çok sözedilen bir dönem yaşıyoruz, Atatürk'süz söz yok, her yerde resimleri, "Ne mutlu Turküm diyene" sözü. Ama giderek yabancılaşıyoruz Atatürk'e. Atatürk'ün çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmayı amaçladığı toplum olabiidık mi, gerçekten mutlu muyuz, diye düşünmek gerekir. Çağdaşlığın neresindeyiz diye sormak. Bu tür tartışmalar başka bir boyuta ulaşır o zaman, politika da başka bir boyuta varır. Hakkâri'de herşeye kapalı yaşayanlardan oy almakla övünmez politikacılar. Ancak çağdaş bir toplumdan, o toplumun değişik kesimlerinden oy alarak övünebilirier... Sabahattin Eyuboğlu'nun bir sözü çınlıyor kulağımda. Aydın kişi, yasadığı toplumu bir santim ileri götürmek için var gücüyle çalışan kişidir... Bu sözlerin dogrultusunda kişiler de, kuruluşlar da yerini L labilir bence... ÇALIŞANLAREN SORULARiySORUlNLARI YILMAZ ŞİPAL "Aydın, uygar ve cumhııriyetçi" "Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesi'nce işin gereği gönisüldü: istanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi oğrencisi olan davacı öğrenim için okula geldiği zaman başörtülü ohnası nedeniyle faküiteye alınmamışîır. Yeterli öğrenim görmemiş bazı kızJarımız hiçbir özel düşünceleri olmaksızın içinde yasadıklan toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlannı örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısma veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmiyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlanmızın ve kadınlanmızın sırf Iaik cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlannı örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadm özgürlüğüne ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gehnektedir. Davacı yükseköğrenim düzeyinde eğitim gördüğüne göre bu ükelerin cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir. Aydın, uygar ve cumhuriyetçi gençler yetistirmekJe görevU eğitim kurumlanmn bazı kurailan öğrencilere uygulaması doğaldır. Bu kurallar herkesçe bilinen ve benimsenen cumhuriyetin kurallarıdır. Bu kurailan öğretmek ve benimsetmekle görevli eğitim kurumlanmn bunlardan ödün vermesi düşünülemez. Bu nedenle yükseköğrenim görmek üzere okula geldiği sırada dahi başörtüsünü çıkartmamakta direnecek ölçüde Iaik devlet ilkelerine karşı bir tutum içinde bulunan davacının okula alınmamasında yasalara aykınhk olmadığından davanın reddine. (...) (Danıştay Sekizinci Daire 1983/207 Esas, 1984/330 Karar) DeğU 100150 bin 1. Sayfada) Şimdi o para da gelmiyor. Arada bir anket isleri yaparak Karnım doyurmaya çalışıyor. "Ne yaparlarsa yapsınlar" dıyen ögrencilerin yanı sıra, "Ne yapalım ödeyeceğiz mecburen" deyip, tüm umudunu harç kredisine bağlamışlar çoğunlukta. Murat Çtgışar eşi Lale Çığısar ile birlikte tıp besinci sınıf öğrencisi. Kanaryalı halkına komşu olan bu öğrenci çift, ayda 25 bin lira kira ödeyip, Murat'ın ailesinden gelen 35 bin lira üe geçiniyorlar. Geçinmelerinin sım ise arada bir bulduklan işler. "Ama yine de geçinemiyoruz" diyen Murat, ekliyor: "tkimizin toplam 200 bin lira. Harç kredisi çıkarsa borçlanacagız. Çıkmazsa kan koca okuldan aynlmak zonında kalacağu." Yine bir ÜD oğrencisi Zafer Demirtaş, "Universite sınavım zaten az gelirli, bazırlık kurslarından geçmemişlerin kazanması zor. Buna karşılık üniversiteye ulaşabUmiş boylesi öğrenciler bu kez de harç engeliyle elenecekler" derken, Gökçe Kahyaoğlu, "Belki bu yolla üniversitede anarşinin kökü kazınmak istenij or. Böyiece haii vakti yerinde olmayan, dunımundan memnun olmayan tepki gösterecek gençler üniversite dışmda kalacak", Hüseyin Demir, "Öğrenci, Anadohı'nun yetersiz liselerinden gecerek üniversiteye ulaşabiliyorsa, bu gerçekten yetenekli bir gençtir. Yetenekli gençler bu yolla körletilmiş olacak", Marmara Üniversitesi öğrencilerinden Mehmet Hanoğlu da, "Zaten öğrenci üniversiteye girmek için maddi bir külfet alüna giriyor. Bir de harçlar..." l.Ü. hukuk oğrencisi Turgay Demirci, "Artık söyleyecek bir şey yok. Ama anlayamadıgım bir şey var. Biz şimdi devletin okulunda mıyız, yoksa özel okullarda mı?" biçiminde konuşuyorEski pehhvanlardan Hüseyin Çallı'mn kızı Samsun mühendisliği kazanmış, ama gidemeyecek. Çünkü baba Çallı, "Bu hayat pabalüığında uzaklarda çocuk okutamam. Bir de 70 bin lira harç mı ne ödenecekmiş" diyor. KAYSERİ 3. SULH CEZA HÂKİMLİĞİNDEN Esas No: 1985/333 Karar No: 1985/474 C. Savcı No: 1985/1021 Davacı: K.H. Sanık: ŞÜKRÜ TEPEBAG/ Şaban ve Emine o|lu 1935 D.lu Kayseri Şekerciler Sitesi Osman Kavuncu Caddesi'nde An şekerleme işyeri sahibi. Suç: G. M. N. Muhalefet. Suç Tarihi: 10.1.1985 Yukanda ismi yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan yargılamada; sanığın taklit ve tagşiş edilmiş nitelikte helva >apıp sanşa arz etmek suçundan 6.6.1985 tarih ve 1985/333 Esas ve 1985/474 sayılı kararı ile TCK.nun 398. 402, 647 sayılı kanunun 4. maddesi gereğince 32.000 TL. ağır para cezası, 3 a\ sure ile Cürme vasıta kıldı|ı Meslek \e Sanaımın icrasının tatiline, 7 gun s\tre ile ijyerinin kapatılmasına ve karar özetinin Ankara, tsıanbul ve Izmir'de yayınlanan tırajı yüzbinin üzerinde bir gazete ile mahalli gazetede yayınlanmasına \e yayın raasraflarının samkıan ahnmasına karar verilmiştir. İlan olunur. Basın: 13040
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle