27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 HABERLER 24 TEMMUZ 1985 Ozetle Oyuncak tabancayla soyguna kaikti Oyuncak tabanca ile kuyumcu dükkânı soymak isteyen Mustafa Ağıl (30), yakalandı. Emniyet Müdürlüğü'nden alınan bügiye göre,Mustafa Ağıl, dütı sabah Cs küdar Hakimiyeti MUliye Caddesinde 110/2 numarah Mustafa Alpaslan'ın (55) kuyumcu dükkâmnı oyuncak tabanca ile soymak istedi. Ancak kuyumcunun karşı koyması ve bağırması uzerine korkarak kaçmaya çalışan Mustafa Ağü, yurttaşlar tarafindan yakalanarak, polise teslim edildi. Mustafa Ağü, yapüan sorgulamasında uzun süredir issiz olduğunu söyledi. J YAŞAM TUTANAKLARI Derleyen: IŞIK KANSU Bıçaklar hamuru kesmiyor, arabasını dolduramadı. Bezle silse belki daha iyi kesecek. Temizleme bezi aradı, bulamadı. Silindirin açık yan kafesinden içeri baktı, içeri düşmüş. Eğilip bezi eliyle almak isterken, saçları şeker hamuruna yapıştı? Silindir kaptı saçlarından, dönüyor. Bağıramadı... ]%aci Bey, Sevgi'nin babası ile konuşuyordu: Acını biliyorum. Evlat acısı bu. Acı parayla ölçülmez, ama senin de masrafın oldu elbet. Ne lazımsa biz verelim. Öyle deme, o da benim evladım, ne icap ederse yapacağız. Şimdi seni mahkemeye çağıracaklar. Benim kimseden bir şikâyetim yok dersin... "Seni mahkemeye çağıracaklar, şikâyetim yok dersin" 4 cerenin önune koymuştu. Sabahleyin düşmüş olacak. Gözune çarpmadı. Tam çatıda beton dökülurken aklına geldi, "Mahkeme bugün miıydü?" Mahkeme salonunda dinlevici yok. Yalnız sanıklann avukatı gelmiş, sanık vekillerine ayrılan yerde oturuyor. Duruşma günlerinı gösteren takvimi kanştırıyor. lçinden "Bir daha talik edilmese, bir karar verilse" diyor. Bugün hukuk mahkemesınde de dumşması var, yetişip yetişmeyeceği şüpheli. Hâkime, savcıya bakarken her hali ile ne şekilde karar verilirse verilsin saygıyla karşılayacağını belli ediyor. Eylül ayının ortası. Yaz. sıcak geçiyor. Duruşma salonu, bunaltıcı. Mübaşir kürsüye çıkıp, duruşma salonunun yan penceresini açtı. Duruşma hâkimi cüppesinin yakasını arkaya doğru atmış. Elinde karar özeti. Sağ yanında Cumhuriyet savcısı. Karar okunacak. Mübaşir avukata ayaga kalkması için işaret ediyor. Dosya duruşma hâkiminin önünde. Hâkim bir şey unutmuş gibi acele>ie dosyayı kanştırıyor. Bazı notlar aldıktan sonra sağ tarafına dönup, Cumhuriytt savcısı ile yavaşça Kırmısı reçete uygulaması Bir öğle sonuydu. Mayıs ayının on ikisi. Ön bahçede çimenler yeni sulanmış. Çimen kokusu, yaprak kokusu, çiçek kokusu hepsi kanşmış, pencereden içeri giriyor. Mayıs ayında, deniz kenarındaki bir kentte öğleden sonraki saatler nasıl geçer? Hele hep genç kızların, genç kadınlann çahştığı bir fabrikada. Hepsinin gözü duvardaki büyük saatte. Bir an önce çıksam da pazar dagılmadan biraz sebze aJsam. Kız IK yaplı ki, bcni aradı mı, anneannesini çok iizmeseydi bari. Çıkışta Selahattin'i görebileeek miyim? Mühimmat ve Kaçakçıkk ŞubeMotor seslerinin tckdüzeliği içinde kendi kendine sessiz si ekipleri, ihbar üzerine yakalakonuşmalar, kurulan hayaller kazan dairesinden gelen çığlıkla dağıldı. Sonra koşuşmalar... nan silah ve eroin kaçakçısı Hüseyin Timurtas 'm sorgulamasın Kazan dairesinde bir kaza olmuş. da admı verdiği Ahmet Doğan, Ölü var mı? Bir işçi kız ölmüş. Mehmel Şirinsümer, Osman Kim ? Memi, Mehmet Emin Tektaş, Şevket Keskin, AbduUah Ray• • * ras'ı 4adet çeşitU çap ve marka Bugün 12'inci gün. lki gün sonra ikinci haftalığını alatabancalarla birlikte elt geçirdi cak. Haftalığı kaç Iira olur ki? Artırırlar mı? Ama daha ler. Sanıklardan ömer Ekfn yeni işe girdi. Olsun. Hasan Usta ne dedi? Hasan Usta kasahte nüfus cüzdanı taşuüğı, ger zan dairesinin şefi. Kazan dairesi ondan sorulur. Sevgi, neçek admı Ahmet Doğan ve 2 fes almadan arabayı kazana boşaltıp dönüyor. "HaftalıgıOcak 1985 günü Afersin 'de Ünal mı artırırlar raı?" llk haftalığını zarfı açmadan babasının Armut'u öldürdüğü belirlendi. eline verdi. İkinci haftaiık Sevgi'nin. Sabahat'ın kolundaki bilezik nasıl parlıyor öyle. Ama onun birinci senesi dolmuş. Babası "Biriktir paranı bir bilezik aJırsın" demişti. İstasyon Caddesi'ndeki o beyaz bluz ne kadar güzel. Altına da siyah bir etek. Ama haftalığım artmazsa? Babam üstüne Fen liselerine girmeye hak kaza ekler mi? lki gün var, iki günde vitrinden kaldınrlar mı? nan öğrencilerin kesin kayıt isŞeker soğutma silindirinin bıçakları hamunı iyi kesmilemleri 26 temmuz cuma günü yordu. Sevgi, sabahleyin Hasan Ustaya söyledi. Hasan Usçahşma saati bitiminde sona ere tayı fabrikada herkes mühendis olarak bilir. Aslında ilkocek. Yetkililer, kesin kayıtlar so kul mezunu. Fabrikaya yedi yıl önce işçi olaraV girmiş. İşi nunda kontenjanlar dolmazsa, kavrayınca yevmiyesini arttırmışlar. Fabrika sahibi hemşebu okuUara yedektistelerdenöğ risi olduğundan kazan dairesinin denetimi ona bırakılmış. rencialınacağını belirttUer. An Silindirin yan kapakları da düşmüştü. Hasan Usta: kara, lstanbul, Izmir ve Kayse"Bıçaklan atölyeye götürecegim, yan kapaklann da siri'de bulunan Fen liselerinde ye parişini verdim, gelince takacağız," dedi. dek öğrenci kayıuan ise 514 Paketleme kısmında bir arıza olmuş, Hasan Ustayı oraağustos tarihleri arasmda ger dan çagırdılar. çekleştirilecek. • • • Vitrindeki beyaz bluz silindirin üstüne konmuş sanki. Altma siyah bir etek nasıl da açar... Sokak kapısını çektiği gibi koşa koşa Istasyon Caddesi'ne çıksa... Uzun saçları omuzlarına düşmüş, koşarken hafıfçedalgalanıyor. Çorap Uyustuntcu nitelikteki ilaç kulistemez artık, havalar ısmıyor... Mayı: ayı. Ön bahçeden çılantmındaki "kırmıv reçete" çek kokulan geliyor. O katmerli begonyadan bir da] alıp uygulamasına yarm baslanacak. evlerindeki saksıya dikecek. Gözü duvardaki saate kaydı. Sağhk ve Sosyal Yardun Bakan Şimdi neredeyse Hasan Usta gelir. Paketlemedeki işi bithğı yetkUUerinden alman bügiye miştir. Silindirin başmda bekleyip duruyor. Bıçaklar hamuru göre, "Kırmızı reçete" yönte kesemiyor, arabasını dolduramadı. Bıçakların üstünde şemiyle ilaç ve ecza depolanna ker hamurunun artıkları var, bezle silse, belki daha iyi kezim.net karşıhğı verilen alıskan secek. Temizleme bezini aradı, bulamadı. Silindirin açık yan ük yapıcı ve bağunlıhk oluşturu kafesinden içeri baktı, silindirin içine düşmüş. Silindir yacuyada keyif verid 22 ilacm ya vaş yavaş dönüyor. Silindirin açık kafesinden eğilip eliyle sadısı yoüarla satUmaa önlen bezi almak isterken saçları şeker hamuruna yapıştı, sol eliyle saçlarını kurtarmak istedi, olmadı, silindir kaptı saçlarınmeye çahsıiacak. 7 silah kaçakçısı yakalandı Fen liselerinde yedek listeler dan dönüyor, bağıramadt... .. * * • Dosya içinde Sevgi Ozden adına verilmiş bir şikâyet dilekçesi yok. Babası Ziya Özden (1920 doğumlu) duruşmaya çağrılmış. Duruşmadaki ifadesi şöyle: Sevgi Ozden benim kızımdır. Sanıkların fabrikasında işçi olarak çalısırken silindir makinesine saçlarını ve başını kaptırmış ve ölmüştür. Fakat sanıklar hakkında davacı değilim. Fabrika sahibi Naci Bey, Sevgi'nin babasının çalıştığı yeri soruşturdu. Ziya Özden bir mühendislik firmasının apartman inşaatında çahşıyordu. Naci Bey, şantiye şefi mühendisin aracılığı ile görüşme yolları aradı. Ziya özden: "Kıamın daha kırkı dolmadı, göriişmek istemiyorum, evime gelmesin" diye haber yolladı. Naci Bey bir süre daha bekledi. Araya Ziya Özden'in kıramayacağı aracılar koydu. Ziya özden daha fazla direnmedi, "Buyursun gelsin" dedi. Naci Be>, Ziya özden'in gecekondusunda dizlerini birleştirmiş yere bakıyordu. Söze pasıl başlamalıydı ? Ziya Özden'in gözlerinin önün'den kızının işe alınması için Naci Bey'in kapısının önünde heyecanla beklerken düşündükleri geçti. Hemserisiydi ama ya hiç konuşmadan, "Şimdi işim var, başka zaman gelsin" diye geri çevirirse... Koca fabrika sahibi şimdi ayağına gelmiş "Sen bilirsin" diyordu. Karısı yanlarında fazla kalmadı, bitişik odaya geçti. Naci Bey biraz ferahladı. Erkek erkeğe daha rahat konuşabilirdi... Sen bilirsin, ölenle ölünmez, gorüyorsun bizim bir taksirimiz yok. Fabrikadaki kızları dinlemişsindir. L'stüne vazife degilken silindirin bıçaklarını değiştırmeye kalkmış. Senin neyine gerek evladım, sen daha on iki giinlük işçisin. Ne ise, ne desek nafile. Acını biliyorum. Evlat acısı bu. Acı parayla ölçülmez, ama senin de masrafın oldu elbet. Ne lazımsa biz verelim. Öyle deme, o da benim evladım, ne icap ederse yapacağız. Şimdi seni mahkemeye çağıracaklar, benim kimseden bir şikâyetim yok dersin. Şeriatın kestigi par mak acımaz. Mahkeme sürsün. Savcı mahkemeyi zaten sürdürür. Ama sen davacı olma." Ziya Özden, Naci Bey'in sözünü hiç kesmeden dinledi. Konuşma bitince: "Düşiinelim bir yol", dedi. "Tabii düşünmelisin, ben yabancı mıyım, biz hemşeriyiz, ne derdin olursa bana açmalısın." Naci Bey yanında getirdiği şeker kutularını divana bırakıp gitti. Misafirleri gidince yandaki odadan karısı geldi. "Ne konuştunuz" der gibi yüzüne baktı. "Yann Sevgi'nin mahkemesi varmıs. Davaa olma, diyor." Karısına utancından para iafını etmedi. Ziya özden'e, işveren sanığın ne kadar para v^rdiğine dair dosyada bir kayıt yok. Bildiğimiz yalnız sanık avukatının dilekçesindeki şu cümleler: "Kazazedenin kanuni mirasçılarının manevi acılan tarafımızdan verilen maddi giderimlerle karşılanmıştır." Bugün 15 Eylül 1978. SevgTnın davası bitecek. Bir karar verilmek üzere duruşma bugüne ertelenmiş. Tam iki yıl, dört a>, üç gün geçmiş aradan. Sevgi 2 yıl, 4 ay, 3 gündür yok. Sabahlan işe giderken uyandırsın diye altı buçuğa kurduğu saat iki yıl, dört ay, üç gündür çalmıyor. Beyaz bluz, kırmızı bir etekle uzun siyah saçlarını dağıta dağıta Istasyon Caddesi'nden geçemedi. Ayten'le beğendiği beyaz bluzu vitrinden kaldırmışlar. Şekerleme fabrikasının önüne bir dizi kamyon yanaşmış. Yüklenen kamyon hareket edip, boşu yaklaşıyor. Fabrika bir uğultu içinde. Içerde konuşulanlar dujoılmuyor. lki yıl, dört ay, üç gün içinde bu kapıdan kaç kişi girdi, kaç kişi çıktı, kaç kamyon yüklenip yolcu edildi? Sanıklar gelmemişler. Konya'dan önemli bir sipariş var. Şeker Bayramı'ndan önce yetişmeli. Naci Beyin telefonunu bekliyorlar. Müdür odasında toplantı var. Akşam cevap verilecek. Sevgi'nin babası da duruşmaya gelmemiş. Bir apartmanın çatı kaiında beton dökuyor. Beton bugün dökülmeli. Şantiye şefi acele ediyor. Sevgi'nin mahkeme kâğıdını pen O gün son duruşma... Karar verilecek... Sevgi'nin babası da duruşmaya gelmemiş. Bir apartmanın çatı katında beton döküyor. Şantiye şefi acele ediyor. Tam çatıda beton dökülurken aklına geldi. "Mahkeme bugün müydü?.." bir şeyler konuşuyor. Savcının önünde beyaz bir kâğıt var, ağır ağır yazı mı yazıyor, yoksa birtakım şekiller mi çiziyor, belli değil. Salonda bir sessizlik, gözler hâkimin üzerinde. Hâkim önündeki kâğıttan ağır ağır okumaya başhyor: "Sanıklann fabrikada gereken tedbiri almamak suretiyle Sevgi Özden'in ölümune sebebiyet vermiş olmalan itibanyla Tiirk Ceza Kanunu'nun 455 1. maddesi gereğince takdiren 4'er sene hapislerine ve takdiren 2400'er Iira agır para cezası ile cezalandırılmalanna, 501 sayılı kanun gereğince knsur derecelerine göre (ynzde 10) cezalannın 45 ayı i'*irilerek uçer ay hapislerine ve 150 Iira agır para ceza; ; cezalandınlmalanna, 647 sayılı kanunun 4'üncü maddesi gereğince ve her gün 20'ser liradan olmak üzere her iki sanığın üçer ay hapis cezalannın 1800'er Iira ağır para cezasına çevrilmesine, 150 Iira ağır para cezasının da ilavesiyle SONLÇ OLARAK 1950 (BtN DOKU2 YÜZ ELLÎ) LİRA AĞIR PARA CEZASf İLE CEZALANDIRILMALA. RINA * •• * • Ölenin adı: SEVGİ ÖZDES Doğum TarihU 11.11.1960 Olay Tarihi: 12.5.1976 Berin Taşan / Karşıyaka Cumhuriyet Savcısı (x) Bu öykü Bahkesir Barosunca düzenlenen yanşmada "mansiyon" kazandı. SÜRECEK VEFAT Karadeniz Ereğlisi eşrafından merhum Hacı Mehmet Tahsin ve Merhume Hacce Şerife Cerrahoğlu'nun evlatları, Hacı Şevket ve Hacce Melek Uncu'nun damatları, Emine Zeren ve İrfan Cerrahoğlu'nun kardeşleri, Hacce Yüksel Cerrahoğlu'nun sevgili eşi, Sema Rabb, Nurseli Gümrükçüoğlu, Bingül Kabakçı ve Yasemin Karamancı'nın biricik babaları, Sena, Şira, Mina ve Eda'nın kaymak dedeleri, Saeed Rabb, Benice Gümrükçüoğlu, Nahit Kabakçı ve Fatih Karamancı'nın kayınpederleri, merhum Faik Zeren ve Adla Cerrahoğlu'nun kayınbiraderleri, EşrefFulya Cerrahoğlu, SeldaHaldun Başarır ve GüneşBeyza Taner'in amcaları, İfakat Bilgin, Metin, Tayfun ve Tunç Çöğendez'in kuzenleri, Eşref Çöğendez'in yeğeni, Makbool Kıshwar Rabb, ElçinRahmi Gümrükçüoğlu, Mebruke ve merhum Hakkı Kabakçı, EsmaDemir Karamancı'nın dünürleri, BerdukFeryal Olgaçay, HulkiFüsun Boyner'in dayıları ARMATÖR HAQ H. NURİ CERRAHOĞLU AÎLESİ 20/7/1985 Curnartesi gecesi Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 24 Temmuz Çarşamba (Bugün) Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Kabristanı'nda defnedilecektir. Mevla rahmet eylesin. Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin Türk Deniz Kuvvetleri'ni Güçlendirme Vakfı'na veya Türk Eğitim VaktVna bağışta bulunmaları rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle