23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NtSAN 1985 • * • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/ll PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) yıs'a karşı kin güdüleri ya da kıskançlık kördüğümleri yaratabilir. Bütün bunlar kişisellik çerçevesini aşıp tarihsel değer yargılarına dönüşemez. Şehrin sokaklarını temizleyemeyen istanbul Belediyesi, Beyazrt'tan 27 Mayıs Anıtı'nı kaldırmak için büyük çabaya girmiş; boşuna zahmet etmiş. Çünkü tarihin belleği güçlüdür; geleceğin yazgısına 27 Mas öylesine derin yazıldı ki, silinemez. ANKARA'DAN (Baştarafı 1. Sayfada) beş dakika kadarsüren ve 'iküi" olarak gerçekleşen görüşmede, dün yayımlanan "Amerika ile Türkiye arasındaki ek üs anlaşmasmın "son rötuşlan üzerinde durulmuş ve nihai çerçevesi çizilmişti. Gündeme gelen anlaşmalarla ilgili hazıriıklar son bir ay içinde ortaya çıkmış değil. Hazıriıklar özal, iktidanndan geriye gidiyor. Ancak işin kotanlması ve artık imzalanma aşamasına gelmesi son bir yılın ürünü. Yeni imzalanacak üs anlaşmasına ilişkin bir sorumuzu başkentte çok üst düzeyde bir yetkili aynen söyle karşıladı: "Turkiyt ile Amerika arasında yeni üs anlasmasına ilişkin görüşülecek pek bir şey kalmadı artık. Hatta anlaşma bitti de diyebüirsiniz. " Yeni üs anlaşmasmın hangi aşamada bulunduğu üst düzeydeki yetkililerden aldığımız bitgi doğrultusunda şöyle özetlenebilir: 1982 kasım sonunda Brüksel'de imzalanan ' 'anlaşma muhttrası" çerçevesinde yeni bir grup anlaşma imzalanacak. Bunun birincibölümu "eklerden" oluşacak. Sözkonusu "eklerin" neler olacağı "Cumhurtyet"te bugiin ayrıntılı bir biçimde sergileniyor. Bu "eklerin"dışında vefakat 1982 Brüksel anlaşması çerçevesinde hazır/ığı surdürülen iki ayn anlaşma daha var. Bunlardan ilki Amerikan Altıncı Filosu'nun Türk limanlanndan yararlanması, AltmcıFiloya ait gemilerin akaryakıt sağlamalan ve depolama olanaklarından yararlanmalan. Akaryakıtla ilgili kolaylıklar, limanlarda Petrol Ofis tarafından karşılanacağı için, Petrol Ofısi Genel Müdürü'nün yarın Amerika'ya gitmesi bekleniyor. "Eklerin" dışında, ikinci anlaşma hazırlığı da "Havaalanlannda Amerikan uçaklanna gösterilecek kolayhklarla" ilgili. Altıncı Filo 'ya ait gemilere Türk limanlannda nasıl kolaylık sağlanacaksa, Amerikan uçaklanna da askeri havaalanlannda teknik kolaylık sağlanabilecek. Burada diğer "ekanlaşmalardan" farklı olarak şunu vurgulamak gerekli: Gerek Altıncı Filo'ya ait gemiler, gerekse Amerikan Hava OO6AN Kuvvetleri'ne ait uçaklann bakımı, akaryakıt ikmali, onanmı "tümüyle ticari bir oiay" biçiminde değerlendiriliyor. Zaten bunun için her iki hazırlık da imzaya hazır hale gelmiş bulunan "eklerin dışmda" tutuluyor. "Ticari nitelik " ihale sonucunda bakım ve onanmı yapacak ülkenin belirlenmesi ile somutlaşıyor. Bundan Once gemiler ve uçaklarla ilgili bakım ve onanm Amerika tarafından uluslararast ihaleye çıkartılıyor ve genellikle Yunanistan, İspanya ve Italya tarafından "ihalenin kazanümasmdan'' sonra gerçekleştiriliyordu. Şimdi Türkiye'nin de bu tür ihalelere girme koşullart oluşmuş bukmuyor. Söz konusu koşullar yine birbirinden ayn anlaşmalar yoluyla belirleniyor. Üslerle ilgili anlaşmanm ekleri sanırız mayıs ayında imzalanacak. Çünkü "artık bu konuda görüfülecek bir şey kabtuubğt" açıkça bildiriliyor. Bakın ve onanma ilişkin ihale anlaşmalarında ise, iskelet belirlenmiş durumda. Ancak Once mayıs ayındaki anlaşma imzalanacak, sıra sonra ihale koşullarımn saptanmasına gelecek. "Ek anlaşma" imzalayan bir ülkeye de, Amerika ondan sonra "ihale koşuUannda bir güçlük çtkartacak değil ya." Ek anlaşmayı imzala, ihaleyi kazan... (Baştarafı 1. Sayfada) ğı ve demokratik soiu benimseyenlerin birliğini temelden oluşturacağı kaydedildi ve "DSP halkın özfcdigi demokrasiyi, özgüriökleri, insanca ve takça diueni, halkın eUeriyle ve iradesiyte gerçekleştirecektir, bağımstzlığıınıan ve cnmburiyetin temeli olan ve Türk ulusuna özgüıiük, demokrasi ve çagdaş uygariık yoluno açan Atatürk devrimine yeni bir güç kaUcakbr" denildi. NEDEN 19 AGUSTOS DSP'nin kuruluş tarihi olarak neden 19 ağustosun seçildiği yolundaki ANKA muhabirinin sorusujıu DSP Kuruluş Hazırüklan Bürosu'ndan bir yetkili şöyle yanıtladı: "19 agustos tarihi, özel bir anlam ifade etmiyor." Dokuz anlaşma (Baştarafı 1. Sayfada) 2) Haberleşme: Havaalanlanna yerleştirilecek telekomünikasyon sistemlerine ilişkin, Ussün İcendi içinde ve diğer üslerle haberleşme kurallanm belirliyor. 3) Destek: Bir kriz anında Türkiye'ye gelecek Amerikan uçak filolannın hangi esaslar dahilinde bu havaalanlanndan yararlanacaklarını düzenliyor. Uçaklann inlşinden, konakladıklan süre içinde bakımlarına kadar sağlanacak her türlü destek kolaylığı bu anlaşmanın konusunu oluşturuyor. 4) Tesisler: Askeri açıdan fonksiyonel bina gruplannın yapımını öngörüyor. Askeri harekât ve ikmalle ilgili düzenlemeler, radar, meydan muhabere tesisleri Ue havaalanı altyapılannı düzenliyor. 5) fnşaat: Havaalanlanndaki inşaat faaliyetlerinin düzenlenmesine ilişkin anlaşma. <S) Tedarik: Soz konusu havaalanlanna önceden depolanacak her türlü konvansiyonel savaş malzemesinin ne şekilde sağlanacağını düzenliyor. Savaş malzemesi ile birlikte her türlü malzemenin (yatak, matara, dürbün vb.) sağlanması bu çerçevede gerçekleşecek. 7) Ulaştırma: Çeşitli malzemelerin havaalanlanna ne şekilde taşınacağını, taşıma sırasında güvenliğin nasıl sağlanacağını düzenliyor, kullarulacak araçlar ve bunlann onarımı ve bakımını içeriyor. 8) Işgücü: Havaalanlannda çalıştınlacak sivil işgücünden ne şekilde, hangi esaslar çerçevesinde yararlanılacağını düzenliyor. Çaycıdan sivil teknisyenlere kadar çahşacak sivillerin statülerini belirliyor. 9) Çalışma gruplan: Söz konusu anlaşmalann uygulama durumlannı ve uygulamada doğacak sorunlan görüşmek üzere ikili çalışma gruplannın kurulmasını öngörüyor. Söz konusu anlaşmalara dayanacak olan NATO ukviye planlanmn temel amaçlanndan biri de, kriz anında kullanılacak bomba, cephane gibi savaş malzemelerinin önceden NATO ülkelerinde depolanmasını öngörüyor. Dün göruştüğümüz yetkililer, depolamaya ilişkin düzenlemelerin daha önce imzalaruruş bulunan mutabakat beigesinde yer aldığını belirttiler." Öte yandan, Dışişleri Bakanhğı dün Türkiye'deki askeri havaalaniannın ABD ile ortaklaşa kullanımıyla ilgüi teknik uygulama anlaşmalarırun tümüyle NATO antlaşması çerçevesinde yapıldığıru bildirdi. Bu konunun Dışişleri çevrelerinde belirgin bir hassasiyetle ifade edildiği dikkati çekti. Dışişleri sözcüsü Yalım Eralp, "İmzalanan teknik uygulamfl anlaşmalan Ue havaalanlannın NATO dışı kullanımlan söz konusn degildir" şeklinde konuştu. Yine Dışişleri çevreleri, imzalanacak teknik uygulama anlaşmalannın NATO içinde "yeni birşey olrnadığını" ABD'nin benzer anlaşmalan geçmişte Norveç, Federal Almanya, Ingiltere, Jtalya, Belçıka, Danimarka ve Hollanda ile de imzaladığmı belirttiler. Sözcü bu örnek anlaşmalann tümünün NATO çerçevesinde ve banş zamanında alınacak düzenlemelere ilişkin olduğunu vurguladı. (Baştarafı 1. Sayfada) kan Vekili Mesut Yılmaz ve Dışişleri Müşteşan Büyükelçi Necdet Tezer, ile Dışisleri'nin KıbnsYunan işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardıması Tugay Uluçerik'in katüması öngörülmüştü. Toplantımn gerçekleşmesine herhangi bir neden gösterilmedi. Başbakan Turgut özal, dün Çankay Köşkü'nden ayrıhrken, Cumhurbaşkanı ile Kıbns konusunu gönişmediklerini söyleyerek "Biz Kıbns konusundaki düşüncelerimizi her zaman söyleriz. Konu esas itibarıyla KKTC'ye aittir. Biz sadece oolara destekçisiyiz" dedi. özal, şimdiye kadar yapılan gayretleri desteklediklerini vurguladı. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın yardımcılarından Özel Siyasi Işleri Dairesi Müdürii Gustav Feissel, iki haftalık bir ziyaret için dün aksam Lefkoşe'nin Rum kesimine geldi. Feissel, "bilgi edinme" ve "nabız yoklama" niteliğindeki ziyareti sırasında Türk ve Rum liderleriyle temaslarda bulunacak. UGUR MUMCU GOZLEM. Hoşgeldin Ziya (Baştarafı Spor'da) Menocer olarak göreviniz, teknik direktörun "haklısın" dediği futboteuyu kamptan kovmak mıdır?. Futbol Federasyonu Başkanı Kemal Ulusu ve Teknik Direktör, kendilerinin disiplin sağlamaya guçleri yetmediği için mi sizi menecerliğe getirdiler sanryorsunuz?. Menecerin görovi futbolcuların ağabeyi olmak, onların sorunlannı çözümlemek, hatta problemli çocuklara yardım etmek değil midir?. Menecer, takım sahaya en guçlü şekilde çıkan diye görev yapmaz mı?. Bu halinizle sakat doğan çocukları uçurumdan atan eski Isparta disipd'nini milli takıma getirmeye çalışıyor gibisiniz. Bu sakın kendinizi kabul ettirebilmek için bir otorite gösterisı olmasın?. Ziya'nın milli takıma iyi bir menecer olacağına inanmıştık. Hâlâ da inanmak istiyor ve "Bu bir acemilik dönemi halasıdır" diyoruz. Maradona'nın derin aşkı (Baştarafı Spor'da) Maradonasız olsa $ıı anda kıime duşme hattında bulunması gerecek Napoli, klasmanda UEFA Kupası'na katılabilecek bir yer elde etmenin hesabını yapıyor. Takımın 26 maçta attıgı 30golün 12'si Maradona'ya, 10'u Benoni'ye ait. Napoli'de kendisinden "GrandeBüriik" ya da "Diobab" diye söz edilen bu eşsiz futbolcu 16 golluk Platini'nin ardından 12 golie Altobelli ile birlikte ikinci sırada. Geçen haftakı maçtaki performansından sonra yıldız kralhğında Torino'nun Brezilyalısı Junior'u geçerek birinci sıraya yükseldi. ttalya'da futbol Amerikan futboluna benzemi$. Her dört pasta bir sen birraudahale,oyun sık sık hakem düduğüyle kesiliyor. Sen ve saglam defanslar Türkıye'deki gibi gol pozisyonu enflasyonuna izin vermiyor. Araa yıldız ve nitelikli futbolcu bolluğu gol pozisyonunu harcama hovardalığını da önluyor. Ender de olsa yakalanan pozisyon büyük bir ihtimalle golle sonuçlanıyor. Bu nedenle, maçın tansiyonu o pozısyonlan arayan usla ayaklar sayesmde yiiksek kalıyor. Maç bitince insan Turkiye'de üç maç seyretmiscesine bir doygunluk içinde, ama maçın çok çabuk bittiğine hayıflanarak, keşke futbol 90 dakika değil de hiç değilse 135 dakıka oynansaydı, şu Maradona'yı bir devre daha seyredebüseydik diye duşünerek staddan ayrılınıyor. Maradona futbolun sadece sonuç değil bir seyir sporu ve bir sanat olduğunun canlı belgesi halinde, çılgınca tezahurat arasında soyunma odasına koşuyor. ' Kıbrıs DSP (Baştarafi Spor'da) suz. Kopertmasakbari." AMık (çıplak. Aldık ama Gozaklı Dayı'nın elleri kan içinde. Kalama çek. Kalama, çek. Kollardakı oltalar parça parça etmiş. Mutlu... Motorv alacağız. Güneş dikildi. Geç kaldık. Hava koparıyor. Yanntıyı geçip, geri dönmek zor. Çandarlı'ya çıkalım. Karadan göturürüz İzmir'e Çandartı'ya çıktık. Beledıye el koydu. Balık çıkarmak yasakmış. Çandartı'da satmak zorundayız. Alan yok. Ikı kilo parasına, 5060 kilo balığı sattık. Üç gun dönemedik. Onların parasını da yedik. Dönüşte Gozaklı Dayı'nın sesi hiç çıkmadı. Birbiri ardına sıgara içti. Tasalanıp, bekleşenlerle kıyıda karşılaştı. Gozaklı Dayı, hiç kimsenin yüzüne bakmadı. Konuşulanlan duymadı. Çıtlenbığin kuytusuna, sandalın içine kıvnlıp yattı. Ertesı günü baktım, Gozaklı Dayı pılıyı pırtıyı toplamış, gidiyor. Ye<ken açmış. imbat dalgalarıyla yuvarlana yuvarlana. . Gozaklı Dayı, nereye? Baktı. ısteksizce el salladı. Sozaklı Dayı Inönü'den (Baştarafı 1. Sayfada) davetini kabul ederken, soldaki gelişmelere de değinerek, "DSP'de bir hareket var. HP Ue birleşebilirier" dedi. Semra özal da iki liderin eşleriyle birlikte yiyecekleri yemeğin lstanbul'da olmasında yarar gördUğünU söyledi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de katıldığı kokteylde Cumhurbaşkanı, rakı içmeyi :ğledi. Evren'in rakının meze»ız içflemiyecegıni belirtmesi üzerine, kendisine beyazpeynir ve sarı leblebi ikram edildi. Başbakanın eşi Semra Özal'ın Cumhurbaşkanı Evren'e san leblebi ikram etmesi üzerine Evren'in, "Leblebi ikram edilioce eskiden cebimize koyar yerdik" biçimindeki esprisi çevredekilerin hoşuna gitti ve gülüşmelere yol açtı. Ye$int ve GoU iadesiz şişede standart şişelerinin yanı sıra, şimdi ayrıca BASARfUYIL Jg" TUBORG Dünyanın tanıdığı eşsiz Tuborg kalitesiyle üretilen Tuborg Yeşilim ve Gold, şimdi 50 cl ve 30 cl'lik şişelerin yanı sıra iadesiz şİşe'lerde de piyasaya sunuluyor! Bu şişede depozito yok! İade yok! Taşıma, saklama, geri götürme derdi yok! Tuborg'un iadeslz $iş«'sini açtn, eşsiz Tuborg Yeşüim ya da Gold'u afiyetfe için. Tuborg'u alın, açın, için!... İadesiz ŞİŞ0 sizin... (Baştarafı 1. Sayfada) Kayrtsızfık bir süre sonra suskunluğa yol açar, doğru. Ancak bu suskunluk, daha sonra hiç içinden cıkılmayacak yeni sorunlar doğurur. "Tepki", yasalann öngördüğü çerçeveler içinde gosterilecektir. Ancak ne yazık ki çoğu insan böylesine bir uygarlık görevini yerine getirmekten bile korkmaktadır. Örneğin, Amerikalılar Turkiye'de bir radyo istasyonu mu kurmak istiyortar. Bunun nedeni, niçini araştınlır, bu konuda yayınlar yapılır, partiter konuyu pariamentoya getiririer. Üsler için yeni anlaşmalar mı yapılacak, bunlar da uygarca tartışılır, yurttaş, olup bitenler konusunda böylece bir düşünce sahibi olur... Ama olmuyor. Bir başka alandan örnek verelim: 24 Ocak kararlarının Atatürkçülükle uzaktan, yakından bir ilgisi yoktur. Ancak bu liberalkapitalist model Turkiye'de yıllarca "Ataturkçülük" diye sunulmaktadır. Bu modele alkış tutanfar, Ataturkçülük kavramınm bu IMF modeline kalkan yapılmasından hiç tedirgin olmazlar. Ancak birileri de çıkıp, "Bu modelin Ataturkçülük ile ne ilgisi var?" diye sorup, Atatürkçti görüşün bir "Ulusal Kurtuluş Devrimciliği" olduğunu vurgularlarsa, tedirgin olur, "Niçin Atatürkçülükten söz ediyorsunuz?" derler. Atatürkçülüğün sahtesini "resmiideoloji" yapmaya kalkanlara karşı bu ulusal kurtuluş kjeotojisini savunanlara niçin kızıldığı belli değil midir? Turkiye'de doneklige ve kaypaklıga karşı da gereken tepkiler oluşmuyor. Bir tarihte, mangallarda kül bırakmayan "Fikir kulüpleri militanı Marksist genç", bir süre sonra antikomünist bir gazetenin başına geçiyor, kimse ağzını açmıyor! Devrimci işçi liderleri ile beraber gazete çıkartmak için şirket kuranlar, tutucu gazetelere bağdaş kuruyor da kimse tek söz söylemiyor. Böyle olaylarda daha garip bir tepki oluşuyor. Bunlann yazılmasına, çizilmesine kızılıyor. "Ben eski Marksistim, şimdi döndüm" diyenler basta YÖK olmak üzere her yerde baş tacı ediliyor. Ama aynı günlerde en ılımlı sosyal demokratların bile dünyaları karartılıyor. Buyurun tepki gösterin... Yok, yok, beylerimizin beyinleri rehinli, vicdanları ipoteklidir. Bunları bir yana bırakahm da sizlere geçen hafta değindiğimiz bir konuyu yeniden anımsatalım: 19 Ocak 1985 günü yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile ilaç yapımında kullanılan maddeler gümrük vergilerinin kapsamı dışında tutuldular. Bunlann arasında arsenik içeren "Kokadilat" maddesi vardı. Bu madde ilaç yapımında kullanılmamaktaydı. Çünkü, insan sağhğına zaratiı olduğu anlaşılmıştı. Yine bu maddelerin arasında yer alan "Piramidon" zararlı etkileri nedeniyle dünyanın bir çok ülkesinde yasaklanmıştı. Aynı listede bulunan "Ketobedmidon" Dünya Sağlık Orgütü tarafından yasaklanmıştı. Aynı listedeki "Dihidrostreptomisin"'m sağıriığa yol açtığı belliydi. ' 'İnsan sağltğtnt korumak amacıyla "diye başlayan kararla, kokain ve "29.42.14" G.T.İ sayılı madde "Asitil motfin"di. Yani eroin... Bunlann tıpta, hangi alanlarda nasıl kullanıldığını sormuştuk. Bu maddeleri hangi ilaç şirketlerinin getirdiğini öğrenmek istiyorduk. Kokainin, eroinin "insan sağlığını korumak amacıyla" hangi ilaçlarda ne ölçüde kullanıldığını ögrenmek amacındaydık. Ama ne fayda? Kimse bir tepki gostermedi. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı'ndan da henüz yanıt almadık. Ya şu benim yazarak, sizlerin de okuyarak bıktığınız silah kaçakçılığı konusunda ilk başta kim tepki gösterdi ki? Sonra ne oldu? Yazılan, çizilenlerin her satırı mahkeme kararları ile kanrtlandı. Turkiye'de binlerce vatan evladının öldürülmelerine, bintercesinin sakat kalmalarma ve yine binlercesinin hapis yatmasına yol açan bu uğursuz terörün araştırılması hepimize düşen bir insanlık ve yurttaşlık görevi değil miydi? Hayır, tersine "Niçin bu konulan araşbnyorsun?" diye sorularla karşılaşıyorum. Evet, evet böyle... Neredeyse bunları araştırmak bile suç sayılacak. Kur şirketini, vur parayı, gazetecilik yap, dön köşeyi... istenen bu! Şu ilaç konusunun soteulukla, sağcılıkla, tdeotoji ile şunla, bunla hiç ilgisi yok. Hani tepki? Bir toplumun sağırlaşması için sağırtık yapan ilaçların gümrük vergisi aJınmadan yurda sokulmasına hiç gerek yok. Nasıl olsa duymamaya alışmışız! ABADA BİR (Baştarafı 2. Sayfada) İngiliz, Fransız, Avustralya ve bir Hint tugayı ile bir deniz tümeninden kurulu 75.000 kişilik kuvvet Seddulbahir ve Arıburnu'ndan çıkarmaya başlamıştı. İşte 25 nisan sabahı saat 5'te başlayan top ateşi ile uyanan Mustafa Kemal bir türlü dinletemediği kaygılarının gerçekleştiğini görerek ürpermiş, düşmanın bir tugayla çıktığı Anburnu tepelerinde yalnızca 27. alayın 4. bölüğünün bulunuşu O'nu daha fazla dehşete düsürmüstu. Çünkü düşmanın ne yapmak istediği açıkça belliydi. Karaya çıkan, düşman vakit geçirmeden Kbcaçimentepe'yi alıp, sonra da tabyaları ele geçirecekti. Bu durumda 19. Tumen Komutanı Mustafa Kemal hiçbir emri beklemeden en yakınındaki 57. alayı Kocaçimen'e doğru harekete geçirdi. Alayın önünde Kocaçimentepe'ye doğru yanındakilerie beraber yol alırken, yol bulmak için gönderdiği topçu tabur komutanının kaybolması üzerine batarya komutanını gondermiş, ondan da yararlanamayınca alaya on dakika istirahat emri vererek Conkbayın'na çıkmıştı. Tam bu sırada bir tugayın karşısında tutunamayarak, 4. takımın kosan askerieriyle karşılaşmıştı. Cephanesi kalmadığı için kaçan askerlere "Düşmandan kaçılmaz, cephaneniz yoksa süngünüz var" diyerek onlan yere yatırmıştı. İşte Atatürk'ün kendi sözleriyte "kazandığımız bu an"dı. Zira cephanesi kalmadığı için kaçan askerieri durduran Mustafa Kemal onlara süngü taktırıp yere yatınnca düşman da durmuştu. Esasen akıntının tesiriyle sarp Anburnu önlerine gelen düşman öğleye kadar yalnızca 15.000 kişiyi karaya çıkarabilmisti. Mustafa Kemal 57. alayın yanında 27. aiayı da emrine alarak ordu ihtiyatı olan 19. tümeniyle düşmana karşı durmaktaydı. Kanlı çarpışmaların devam ettiği bu sıraJarda Ordu Komutanı üman von Sanders ise beyaz atı üzerinde Bolayır'da düşmanın çıkarmasını bekliyor, Arıbumu'ndaki kanlı çarpışmalara aldırmadan onun bir aldatmaca olduğunu, esas kuvvetlerin Bolayır'dan çıkacağını söyleyerek kuvvetleri burada tutmaya devam ediyordu. Ordu komutanının bütün ters karariarına karşın Mustafa Kemal aklı ve sonsuz cesareti sayesinde düşmanı durdurmuştu. Bu durduruş üç gün sonra zafer kazanacaktır. İşte orada, Çanakkale'de bir yıldız gibi pariayan Mustafa Kemal doğdu. Dünya harp tarihi bakımından bu kadar dar bir alanda bu kadar çok askerin çarpıştığı, her ailenin bir bireyini yitirerek Çanakkale destanının yaratıkjtğı bu yer bizim için ayn bir önem taşımalı. 250.000 şehit verdiğimiz bu yerler şehitlerimize yaraşır bir duruma getirilmeli. Çanakkale müzelerinde görevli bulunduğum sıralarda İngiliz Kraliçesinin ziyareti nedeniyle buralarda başlattığımız temizJik, bakım ve çevreden müzelik malzeme toplanmasının sürmesini dilerdim. Oysa, bu ilginin gereğince sürmediğini görmenin üzüntüsündeyiz. Çanakkale destanının kahramanlarını ve sehitlerini 70. yılda şükranla anıp saygılar sunuyoruz. Ozal: Ifalan (Baştarafı 1. Sayfada) na Türkiye'ye verilmiş krediler dışında yakiaşık 2,5 milyar dolar yeni kredi sağlandığını bildirdi. özal, Atatürk Barajı için 800 milyon dolar, Boğaz Köprüsü için 600 milyon dolar, Hamitabad doğal gaz santralı için 150175 milyon dolar ve THY'nin 7 Airbus alımı için de 350 milyon dolar kredi sağlandığını söyleyerek, "Bunlar bu kadar kısa dönemde oldukça önemli, ekonotnik ve kendi kendini ödeyecek projelere aJınmış kredilerdir" dedi. Bir gazeteci "Bazı bakanlann degiştirilecegi yolunda haberier çtluyor. Bo konuda 10 bakanın isminden soz ediüyor. lstifa mektubu vermeleri söz konusu ediliyor. Böyle bir şey var mı?" diye sordu. Özal, soruyu yönelten basın mensubundan gazetesini sorduktan sonra, "Böyle bir şey yoktur. Böyle bir şeyi ne düşünuyoraz, ne planlıyonız" dedi. Ozal,"MMtesef basında olmayacak havadisler çıktığını, Ubkik edilmediğini" belirtti ve "Bu gibi haberier karşısında batedbirier alacağız. Başka çaresi yok. Yalan yanlış, halkı heyecana siiıükieyecek haberier olursa mahkemeye veririm" dedi. Yeni bir ekonomik paket üzerinde çalışmadıklannı, döviz rezervlerinin gayet iyi, vergi gelirUrinin ümit verici olduğunu kaydeden özal, enflasyon konusunda da "Nisan, mayıs ve haziran aylannda geçen seneye göre daha iyi olacağını ümit ediyorum" dedi. Şimdi, Tuborg Gold, Yeşilim 120.TL 110.TL. TUBORG Türk Tuborg. bir Yasar Holding iştırâkıdir. ORHAN TÜZÜN Levent, Güvercin Durağı, Gazetcciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok, Daire 7. Saat: 913 Tel.: 164 57 25 Randevu alınması rica olunur. DÎŞ TABİBÎ • Pasaportumu kaybettim. Hükumsuzdur. ABDULLAH ÇAĞU. • Modelciier, tornacılar ve kaynakçılar almacaktır. Tel.: 577 37 77 • 42.ER.821 plakalı kamyonun ruhsatını kaybettim, hükümsüzdür. tbmhim Etem KÖSE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle