Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lerde ben emir veremem, büim adamlan beni aydınlatsjnJar" diyerek bir yandan büimlerdeki gelişme ve yenilenmelere ve öbür yandan bilimie uğraşanlara verdiği önem ve değeri açıklamıştır. îşte Kubilay'ı hunharca öldüren kara yobazlık, bunu anlamıyor, anlamak istemiyordu. Kubilay, çağdaşlaşmaya gönül vermiş bir yedeksubay öğretmen şehittir. Anısı önünde saygıyla eğiliriz. Yıl 1933 ve Üniversite Reformu. Bu reformun temelinde bilimsel içerikli, araştırmacı, tartışmaya açık.dola>isıyla doğmatik olmayan ve keza "naklT' olmayip, "tklî" zihniyet ve yöntemleri ve bunlann sonucu olarak bilim üretici çalışma sistemini üniversiteve sokmak yatar. Duşünür Atatürk'e göre tarusmaya açık bulunma, gereklidir. Bir yerde şöyle diyor: "Fikirlerin başka başka olmasından şikâyet etmemek lâzımdu. Çünkü bütün fikirler ve inanıslar bir noktada birleşüği takdirde bu, hareketsizlik belirtisidir, ölüm işaretidir". Yine bir başka yerde: "llim tercüme ile olmaz; inceleme ile olur" demektedir. Üniversite, dogmatık olmayan, üretken bir yapıya kavuşturulmalı; medrese zihniyetini değil, aydınlanma düşüncesini benimsemiş olmahydj. Ancak bu şekilde Türk inkılabının pozitivist ve akılcı karakteriyle uyum sağlayabilirdi. Dolayısıyla, 1933 Üniversite Reformu'nu, sadece "anticumhuriyetçi" ve seriatsaltanat düzenine bağİJ bir Darülf umın'a karşı yapılînış gibi alrnak, bana göre eksik ve yanıltıcıdu*. Eğer sadece tasfiye hedefine yönelse idi, ne Darülfünun 'u lağvetmeye ve ne de dışardan uzman getirtip inceleme ve araştırma yaptırmaya gerek vardı. Bu gerçek üniversite reformunun temelinde bilimsellik, akılalık ve üniversite ruhu yatar. GEÇMtŞtMİZE, GETtRDtGt AYPINLIK Atatürk'te, bin yıllık Anadolu'ya yerleşme mücadelesinde tüm cabayı sarfetmiş buJunan fakat Osmanh sözcüğü ile nerede olduğu belli olmayan "Kaybolmus Tiirk'ü" geçmişte (mazide) yakalama ve ortaya çıkarma kaçınılmaz bir arzudur. Gerçi 1819. yüzyılda yabancıların incelemeleri, Orhun Kitabeleri'nin okunması, Türk'ün Orta Asya'dan itibaren geçmişine aydınlık getirmeye baslamıştu". Ancak bu çabalar merakb birkaç kişinin kafasından çıkarak topluma intikal etmek ve "Türk tarihi şunrunu" yaratmak bakınundan "Osmanlı engelini" aşamamıştır. Türk tarihi araştuTnalan yapılmalıdır. Bu amaçla gerekli yüksekokullar, araşürma üniteİeri, bilim dallan kurulmalıdır. Daha 1924'te kendi deyimi ile: "Dil ve taribte ilmin verilerine nvmak" gerektiğine işaret ediyor ve keza 1928'de "Türkler bir aşiret olarak Anadolu'da bir imparatorhık kuramaz. Bunun başka türlü bir izahı olmak lâzımdır. Tarih ilmi bunu meydana çıkarmalıdır" diyordu. Dikkatinize sunanm: "Ilmin verilerine uymak", "tarih ilmi ortaya çıkarmalıdır" gibi deyimleri. Atatürk'te Türk tarihine tutku, ondan kuvvet alış, Türk'ün ve Türk'lerin tarihteki yerini saptamak ve bugünkü Türk milletini ve toplumunu ona dayandumaya yöneliktir. Yoksa günümüzde yeniden yer yer gündeme sokuunaya çalışılan "Osmanlı hayranhğı" ile ilişkisi yoktur. Osmanlı dönemi, "değerlerihatalan ve misyonu" ile tarihteki yerini almış ve sona enniştir. Keza zaman zaman yine ileri sürülen "TüTklslam" veya "ÎslamTürk" sentezi gibi sloganlara da yönelik değildir. Esasen bo sentez bin yüiık taribinüzde Türk toplumlannın tslamlaşması ile rüzyıllar süresınce oluşmuştur. Tekrar neyi anyor veya neden açık kapılan zorluyoruz. Görülüyor ki, Atatürk'te Türk tarihine yönelik, araştırma ve inceleme; geleceğe yönelik atılımlar için bir dayanak, bir iftihar noktasıdır. SONUÇ Pozitivist ve bilim hâdimi, mütefekkir Atatürk'ün devrimleriyle Türk toplumunun nereye geldiğini görmek için 1923'ten önceki ve sonraki 3040 yülık dönemlere bakmak yeterlidir. Bizün bugünkti sorunlanmız, tüm gelişme ve ilerlemelere karşın, geoeide çagdaşlaşma çabamızuı başlangıcındaki birikiinlerin büyük ölçude eksikligJnden ve son yıllarda zaman zaman devrimlerin ivmelerinin engellenmeferinden kaynaklanmaktadır. Ama her şeye karşın eser ortadır. Bilim zihniyetü ve aydınlanma felsefesinin ruhuna nüfuz ettiğine kuşku olmayan Autürk'e, İstanbul Üniversitesi'nin fahri doktorluk payesi vermesinin temelinde neyin yattığı açıktır. ATATÜRK, ilim ve aknn rehberliğinin önemini en güzel biçimde aşağıdaki gibi ifade etmiştir: "Ben, manevi miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kahplaşmış kural bıraknııyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benim Türk milleu için yapmak istediklerim ve başarmaya çaiıştıklanm ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabui ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar". (1) Enver Ziya Karal: Türk Inkılabı Tarihi. (2) Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar. Hazırlayan: G. O. Tüfekçi, T. Iş Bank. Yayınları 1983. (3) Atatürkçülük III. Kitap, Ankara Gcnelkurmay Basımevi, 1983. (4) Büyük Nutuk, Gazi Mustafa Kemal. 30 ARALIK 1981 Prof. Dr. KEMAL ÖNEN İstanbul Üniversitesi llk görüşümden, yani 1934'ten yaklaşık 50 yıi sonra aziz hatırasını andığım Atatürk'ü, araştırmacı kafa yapısı ile bir düşünür olarak kısaca belirtmek istiyorum. Okuduğu kitaplann incelenmesi, çalışma, hazuiık ve bilgi toplama tutku ve hevesi düşünürliiğüne giden yolu bir ölçflde açıklar. Daha 1910'lu yıllarda Fransızca'yı öğrenmiştir. Çanakkale'den Istanbul'da bir yabana hanıma yazdığı mektupta şöyle diyor: "Burada top ve tüfek gürültüleri arasında karakterim değişiyor, tekrar tstanbul'a gelip toplantılannıza iltihak ettiğim vakit oradaki ilmi, edebi ve sanat bahislerinin dışında kalmaktan endişe edryorum. Bu bakımdan sizden istirham ediyorum. Aşağıdaki kitapları bana yollayın"(l). İstediği kitaplar Türkçe ve yabana dilde çeşitli kiiltür ve fikir eserleridir. Okuduğu kitaplann bazüannı dikkatinize sunmak istiyorum: Aklı Selim: J. Mesiier; Hürriyet: J. Stnart M01; AltayAladağ Türk Lehçeleri Lugatı: Vasüy lvanoviç; Avrupa Milletleri Ruhiyatı: Aifred Feuület; Burjuva Demokrasyası üe Proletarya Diktatörlüğü Hakkında Tezler: Lenin; Büyük Tarihi Umumi: Ahmet Refik; Cihan Tarihinin Umumi Hatları: Herbert George WeJls; Devleti Osmaniye Tarihi: Hammcr; Dün ve Yarın: Gustave Le Bon; Fenni Ruh: Ladwig Biichner; tlmi Iktisat Derslen: Charles Gide: Mukavelei fctimaiyye yahut Hukuku Siyasiyye Kavaidi Esasiyesi: J. Jacque$ Ronsseau; Ruhül Kavanin: Montesqnien; Türk Medeniyeti Tarihi: Ziya Gökaip; Rubaiyatı Hayyam Tercümeleri: Ö. Hayytttn; Tarihi Islam: Şehbender Atatürk'te Bilinı ve Araştunna Tırt1 zade Ahmet Hilmi. v.d.(2). miz içine sokuknuş ve temeline Knşkusuz Atatürk ne beflrti oturtulmustur. Bunun anlamı bir sistem kurmnş filozof ne de büyüktür. Zira bu, "skolastik alışılmış anlamda bir biJim ada düşönceden çıkıştır". Artık mıdır, ama Atatürk, bilimin te okulmedrese ikiliği, sona ermel olduğuna inanmıştır. Nite mektedir. kim bir yerde şöyier der: "Memleketi kurtannak isteyenler için AKILCI, hamiy>'et, hüsnüniyyet, fedakâr POZtTtVİST IVtTELİK bk elzem olan evsaftandır. Fakat Bu reform ancak pozitivist, bir heyeti içtimaiye'deki maran görmek, onu tedavi etmek, bilim zihniyeti ve akılcılığı rehheyeti içtimaiyeyi asnn icabatı ber edinmiş bir kişinin karan na göre terakki ettirebilmek için olabilir. Bu yaklasımı zaman zabu evsaf kâfı gelmez. Bu efsafuı man, haksız şekilde ve kasıtlı yanında iiim ve fen lâzundır"(3). olarak "dine karşı" diye niteleAtatürk'ün "akılcılık" veya mek ancak ya çıkarcı, ya aşm şekilde fanatik ya da aydınlanma "aydınlanma düşuncesintten" bareket eden bir düşünür ve ey aşjunusına girememiş kişilere özlem adamı olduğunda kuşkn gtl bir tepki olarak nitelemek gerekir. Atatürk dinsiz değildi; fayoktur. kat din, bilim ve felsefe arasınAtatürk'ün bilim ve araştırma daki farkı kendi tefekküriinde tutku ve sevgisine baa örnekler yerterine oturtmuş bulunuyordu. verelim: Gerçekten din ne bilim ne de felYıl 1925. Ankara'da I. Milli sefedir. Dinin temeli inanç, iman Türk Tıp KongTesi, TBMM sa ve ahlâktır(5). "Ben mekarimi lonlannda toplanıyor. Kongreyi Ahlâkı ikmaJ için gönderildim" duzenleyen, o zamanki adıyle der Islamın Peygamberi. Dinle Tıp Encümenidir. Bu bilimsel ve bilimi aynı potaya koymak veya kısmen Akademik türdeki örgü "ttim biUmi dinden turetmek" tü destekleyen ve aynca kongre şeklindeki, yüzyıUann alışkanlınin onursal başkanlığını aian, gı, Osmanlı denilen Türk topluaçıhş ve bazı oturumlannı izle munu >erinde saydıran en başyen Gazi Mustafa Kemal'dir. O lıca oedendir. Atatürk bunun idzamana kadar Osmanlı toplu rakinde olarak Türk toplumtınmunda "milli" sıfauyla topla da bilime de gereken değeri ve nan bir bilimsel kongreye tanık yeri veren büyük bilim hâdimiolmuyoruz. dir. Esasen bilim dinden ibaret olsaydı, tslam dini "bilimi Gazi Mustafa Kemal, daha Kurtuluş Savaşı'nın duman ve aramayı" öğütler miydi? "Bilibarut kokusu ve Ulkedeki yıkın mi Çin'de de olsa arayınız" ditısı devam etmekteyken bu yak yen, Islamın Peygamberi değil laşımı ile bilimi yüceltip, yürek mi? lendirici tutumuyla ve bilimsel duşünmeye, çalışmaya ve dolaAtatürk: "Ilmin ve fennin, yısıyla bilime olan saygı ve sev yasadığumz her dakikadaki aşagisini sembolize etmi$tir. 1928'de malanmn tekâmülünü idrak etTevhidi Tedrisat Kanunu ile la mek ve terakkiyatını zamanla taik ve bilimsel öğretim kavramı, kip eylemek şarttır" der(6). Ke150 yıldır Baü ve Doğu yöntem za bir başka yerde "llim ve özelIeri ile uğraş veren, okul sistemi likle sosyal bilimler dalındaki iş OKVRLARA... OKAT CUMHTÜRİYET7İBV Dıştaki Görüntü... Y (5) îslârn Düşüncesine Giriş, Hilmi Ziya Ülken. (6) Hz. Muhammed ve HayaU: Alı Himmet Berki, Osman Kekioğlu. Diyanet tşleri Reısliği Yayınlanndan 1959. EVET/HAYIR OKTM AKBAL "Fikiıierin serbest söytenmesi gerekir. Biz, kimin ağzma kilit vurmuşuz?'' Sayın Cumhurbaşkanı Kahramanmaras'ta niye yalnız Maraş, kahraman olsun? Böyle 'kahraman', 'şanlı' gibi övgücü tanımlamaJann illere verilmesine öteden beri karşıyım, sanki ÇanakkaJe, Ankara, Uşak, Kars, Erzurum vb. illerimiz 'kahraman', •şanlı' ya da 'gazi' değiltermiş gibil yapt/ğı konuşmada böyie dedi: 'Biz kimin ağzma kilit vurmuşuz?" ^ 8M, bir sorudur, bizlere yoneltilmistir. Biziere, yazanla/a, fîJçjrjerini apaçık bildirenlere... Böyte bir soruyu yanıtsız bırak^ •«nalcolmaz. Bu yüzden ben de bu konuda duşuncelerimi yaz»makta yarar görüyDrum. Çekmecemi açtım, yayimlanmamış, yayımlanamamts birçok yazımı gördum. Nrye öyle olmuş? Yazı işlerindeki arkadaşlar o günün koşullan içinde 'sakıncalı' bulmuşlar... ikkJe bir, yetkili makamlardan telefonla uyanlar gelmiş. Falanca kişinin şu yazısı hoşumuza gitmedi, biraz dikkatli olun, yoksa gazeteniz yine kapatlırf Ntekim 'Cumhuriyet' 12 Eyiül'den sonra kaç kez kapatıldı, okurlanmız anımsayacakJardır. Kimin ağzma kilit vurulmuş? Anayasa taslağını etestirdiğim, bir yazımda da böyle bir taslağa Türk halkının oy veremeyeceğini yazdığım için iki kez Askeri Mahkemede yargılandığımı, ikincisinde ise üç ay hapisle cezalandınldığımı ve bu cezayı SağmaJcılar Cezaevi'nde çektiğimi nasıl unutabilirim? 'Ağzımıza kilit vurmak' istemek değil miydi bu? Hatta kilitli bir yerde uç ay tutulmak değil miydi? Fikir söylemenin karşılığı, ödülü, armağanı mrydı yoksa! Başyazanmız Nadir Nadi yirmi yıl önce "Cumhuriyefle çtkmış, daha sonra 'Pen Ataturkçü Değflinf adlı kitabında yayımlanmış bir yazısından ötüru iki buçuk ay hapse mahkum edilmedi mi? f>ört ayiık mehil süresinin sonunda Milli Savunma Bakanı yazılı emir yoluyla Askeri Vargrtay'a başvurmasaydı, Askeri Yargrtay da bu yazıda bir suç gormediği için karan bozmasaydı, 74 yaşındaki Başyazar da 'içeri' tıkılmayacak mrydı? Mehmed Kemal bir yazjsında Osmanlı dönemiyte ilgili bir fıkrayı naklettiği için on beş gün süreyie gözartına alınmadı mı? Yine başka bir yazısından ötüru aylarca Askeri Mahkemede yargıfanmadı mı? Ya, birçok kez sıkiyönetim savcılıklanna çağnlıp yazHanmızia ilgili ifade alınmalar, telefonla yapdan sert uyanlar!.. Başka suçlamalaria guzattına alınan, tutuklanan yazarlar, düşun adamlan, işlerinden atılan öğretmenler, profesörter, doçentter. Bunlar da fikir' suçlusu sayilmadı mı? Suçlan fikir' soytemekti. Bu tür cezalandırmalar 'ağızlara kilit vurmak' değilse nedir? Ankara Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti'nin yayımladığı bir befgesel kitap var: "Basın 19801984" Gözaltına alınan, mahkemetere verilen, askeri savcılıktarca sorgulara çekilen gazetecilerin, yazarlann, fikir adamlannın adlannı şöyle bir anımsatmak bile yeter. Muzaffer Erdost, Orhan Birgit, Emil Galip Sandalcı, Okay Gönensin, Taiip Apaydın, Rrfat llgaz, Güngör Yerdeş, Çetin özbayrak, örsan Oymen, Hikmet Çetinkaya, Suteyman Ege, Hasan Kıyafet, Yalçın Dogan, Tekin Sonmez, NazJı Ibcak, Ahmet KabakJı, Rauf Tamer, Erol Türegün, Mehmet Baıias, Bülerrt Ecevit, A. Kadir, Asım Bezirci, Mete Tunçay, Sadun Aren, Adnan Özyalçıner, Aydoğdu İlter, Ergun Gdze, Aziz Nesin, Ataol Behramoğlu, Işık Yenersu, Mahmut öngören, Müjdat Gezen, Savaş Dinçel, Metin Toker, Yalçın Kuçük, ilhan Çevik, Nadir Nadi, Oktay Akbal, Turhan Ikjaz, Uğur Mun> cu, Erbil Tuşalp, Yalçın Pekşen, Oğuz Aral, Hayati Asıryazıcı, Vecihi Timuroğlu, Demirtaş Ceyhun, Oktay Balamir, Süha Ann, Medeni Akgül, Aydın Engin, İlhan Selçuk, Orhan Erinç vb... Yukardaki, hemen hepsi kendi alanlannda tanınmış, degtşik görüş ve eğilimdeki kişiler gözaltına alınmış, tutuklanmış, mahkum olmuş, pek çok kez sorgulara çekilmişlerdir. Bunun nedeni de fikirierini yazmalan, söyiemeleridir. Ağızlanna kilit vurulmasını istemedikleri için üzüntüler, acılar çekmişlerdir. Ya sürup giden davalar! Barış Derneği, Yazariar Sendikası, Dilekçe vb... Bu davalarda suçlananlar, tutukJananlar, gözaltına alınanlann neydi suçlan: Fikirierini açıklamak, yazmak, konuşmak... Demek ki, pek çok kişinin, pek çok aydının, gazetecinin, düşünurün ağzma kilit vurulmak istenmiştir. Dürüst bir yurttaş, bir aydın olarak böyle bir 'kilit vurulmasını' içlerine sindiremeyenler her tütiü cezalandırmayı göze alarak, yasalara oiabileceği kadar ters düşmeden toplumu aydınlatmak, bilinçlendirmek işlemıni sürdürmeve çalışmışlardır yine de... 'Biz kimin ağzma kilit vurmuşuz?' sorusunun gereksizliği, yanlışlığı ortada değil mi? 973. 200 MERCEDES sahibi bayandan sanlıktır. Tel: 575 19 26 lNGILİZCE'yi gerçekıen anlamak ve konuşmak îstivormusunuz? Tel: 523 39 80 OKURLARDAN Orman teknikeri: Ayncahk gıderilsin Orman Genel Müdürlüğü 'nün difmda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde ve diğer genel müdürlüklerde çalışan orman teknikerlerine Bakanlar Kuruht kararnamesinin (B) bötianüne göre % 20136 oranlannda Özel Hizmet Tazminatı verilirken Orman Genel Müdüriüğü'nde çalışan orman teknikerlerine aynı kararnamenin (D) . bölümünden % 73 oranmda özel Hizmet Tazminatı verilmiftir. Orman Genel Müdürlüğü nün diğer teknikerlere % 13 nispetinde özel Hizmet Tazminatı vermesi, orman teknikerlerine vermemesi ayncabğa yol açar. Kaldı ki Türkiye'de bütün teknikerler eşit eğitim görmüşlerdir. Orman teknikerleri, ilkokul 5, ortaokul 3, orman tekniker okulu 4, ceman 12 yıldır ve bu okullar kapatümıştır. Diğer teknikerler; ilkokul 5, ortaokul 3, sanat enstitüsü 2, tekniker okulu 2, ceman 12 yü etmektedir. Bu okullar da kapatılmıştır. Görüldüğü gibi tam bir eşitlik vardır. Orman teknikerleri bu hatanın düzeltilmesini ve mağduriyetlerinin önlenmesini beklemektedir. ENİS TURAN ORMAN TEKNİKERİ TRABZON kayıt yaptırdık. 1 Ocak 1986'da prim ödemeye başlayacağız Geçenlerde bana (benim gibi olanlara da) BağKur'dan yazı geldi ve neden kayıt yaptırmadığım soruuıyor. Ben de bir dilekçe ile sigortaya kayıt yaptvdığtmı belirttim. Bunun uzerine 1. basamaktan kaydunı yaptınp göndermişler. Ben şimdi nereye prim ödeyeceğim. Konuyla ilgili olan yetkililere sesleniyorum. Gençler için iyi bir gelecek olabilir. Ama yaş ortalaması 56 olan Türkiye'de 6065 yaşındakiler hangi güvence ile prim ödeytcekler. ÜNAL ÖZEL GEMEREK / SIVAS Ağızlara Kilit Vurmak.•• Tarım işçileri ve BağKur Bizler Snas ili Gemerek ilçesi Eğerci kasabasında tanmla uğraşan çiftçileriz. Bu yıl BağKur'a kayıt zorunluğu getirdiler. Ister 18 yaşında ol, ister 80 yaşında zorunlu olarak kayıt yaptyorlar. Biz de bir grup olarak Sosyal Sigortalar'a tarım işçisi olarak abancılar hakkımızda ne düşünüyoriar? Deöişik kesimlerden de olsa insanlanmızın genellikle merak konulanndan btridir bu. Bu yüzden bazen ipe sapa gelmez de olsa Batılı yayın organlannda yer alan ütkemize ifişkin bir yazı, bir yorum Türkiye'de geniş yankılar bulur. Türkiye'yi iyi tanıyan bir yabancı gazetecinin Ermeni teröru üstüne bir yazısının Fransız sosyaJistierine yakın bir gazetede yer alması, Fransa y&netiminm poHtika değîşikVği gibi yorumlanabilir; ya da Türkiye'yi hiç tanımayan bir gazetecinin Türk aydınlarmın durumu üstüne yazısında oimayacak adlan yan yana sıralaması büyük art nlyeöerin, "komplcnann ürünü olarak niteienebilir. Ancak yabancılaria, hem de en okumuş yazmısJan, aydınlan, sorunlan bilebiiecek gazeteciiertyfe konuşurken, yaalabiiecek en koiay saptama yine de ülkemiz hakhndaki bilgjnin ve hatta ifginin azhğt. Vfen/ tanıştğtntz, hem de ofdukça aydın bir yabanctyla sohbetin azıcık Herfemesiyfe ge/inen birkaç değişmez tema var: Ermeniler, askeri darbeler, işkence, insan naklan, düşunce yasaklan, istanbuFun guzeiliği ve uirkaç turistik göruntü... Bir Batılının uygarhk yargılan çerçevesine bazı şeylerin stğdtnlmasına oianak yok; hatta işkencenin saft olağanüstü yönetlmlerde değil, en demokratik dönemlerde bile sorun olabikSğini sĞyiemeniz, ancak sizin de kötü seytere alışmışlığmıza, vurdumduymazlığınıza yorulabiliyor. Ermeni terörü tarbsması da dönup doJaş/p Orfy davastndaki aç/kiayrcı tutuma giımekte Türk yönetimlerintn niçin bu kadar beklediğinin tarbşmasına dayanıyor. VB de Bablı merkezlerde dağıtılan ve genellikle hiç bakılmadan çöp tenekelerine giden yüzlerce propaganda broşürünün is/evsizffği... Hiç kimsenin bakmayacağı propaganda. yayınlanyla uğraşmak kuşkusuz sadece bize özgu değil. Tüm gazetelerin büroianna her gün dünyanın dört bir yanından, genellikle yalnızca ustünköru bir göz abfabilen yüzlerce propaganda yayını yağar durur. Ama, Turtdye'nin en önemli dış sorunlan üstüne, Batılı kamuoyu yapıcılarını, gazeiecUeri aydınlatmak için yollanan yüzlerce yayının tüm benzeneri gibi kısa bir göz atmadan sonra iz bırakmadan, hatta bazen de otumsuz iz bırakarak çöpe gitmesi kaçınılmaz bir sonuç. Buna karşılık bir süre önce, TürkFransız ilişkileri üstüne tartışmalı bir toplantı için Turidyeye çağnlmış olan bir grup Fransız gazeteciden daha sonra rastladıklanmız o toplantının yarannı kendilikierinden ve çok açık seçik yurguluyoriardı. Resmi kanallann soğukluğu ya da iticiliğini glderecek yollar her zaman vardır, bulunmuştur. ömeğin Kıbns Rum kesimi temsilcilerinin Paris'teki çalışma tarzlannı, her türden gazetecfyle ilişkj kurma biçimlerini dinleyince, dış kamuoylarını etkileme savaşımında Türkiye'nin teknik açıdan da geri kalma nedeni ortaya çıkıyor. örneğin işi kültürsanatla İlgili, iyi eğitim görmüş orta yaşın üstünde bir Fransız Türkiye'nin haritadaki yerini tam bilmiyor, ama çok iyi tanıdığı Yunanistan'ın komsusu olduğunu biliyor, "Hep atkari yönetim atttndakl, büyük bölumü çöl olan bu üikenln bafkentlnln, çeklcl bir Doğulu kent clan Istanbvl olduğunu" sanıyor, bir de turistik brosünerden Efes dolayısıyla Izmir'in adını biliyor, PeribacaJannın da fotoğrahnı görmus... Tabii eibette Ermenilerin "mağdur" durumunu da!... Işte ortalamanın biraz üstünde sayılabiiecek bir Fransızın bütün Türkiye bilgisi ve imajı. Ve yine Türic olduğunuzu öğrenen aydın bir Fransızın ilk sorusu: "Hapishanelerinlz hâlâ Gece Yansı Ekspresl filmindeki gibi mir GELECEGİN SiGORTASiüe 2:nci YUında 100.000 Pöüçeyi Aştıî. "Türkiye'de ilk defa" hem de 2 yıl önce yalnız Anadolu Sigorta nın başlattığı 'Geleceğin Sigortası" adı altındaki ikinci erneklilik gelirı garantisi olağanüstü bir ilgi görerek 100.000 Poliçeyi aştı. Onbinlerce kışi Anadolu Sigortaya geldı. "Geleceğin Sigortası"na katıfdı. İkinci emekliliğini garantiledı, yaşamını her ay yatırdığı ufacık bir primle (ayda 1.000 lira gibi herkesin yapabileceğı bir tasarrufla) garantiye aldı. "Geleceğin Sigortast" çocuklarımzı da unutmadı. Onların da yaşamlarmı ayrı bir "Geleceğin Sigortası" poiiçesi ile garantiye alıp, huzurlu bir yaşam ve sağlam bir geleceğin imkânlarınt hazırladı. Bugün yarın siz de Anadolu Sigorfa'ya gelin. Kendınizin ve çocuklarınızın geleceği için "Geleceğin Sigortası'na katılın. Unutmayın! Ikinei Emeklilik Anadolu Sigorta, % 95 kâr payı veren tek sigorta şirketidir. Unutmayın! "Geleceğin Sigortasf'nda 30 yılda ödenecek olan kâr paylı emeklilik kapitalı, bugünun ekonomik koşullarına göre duzenlenerek Görüntü ortadadır. Dahil otmakla övünduğümüz Baü dünyasının ortalama kamuoylan Turidye'nin ne ö/çude farkındadır? Farkında olmalannı sağlamanın yolu da, "komplolardan, "önyargılardan yakmmak değildir. • ii yıla girerken, Türk basın ve kültür yaşam/ armağan olarak yeni bir kâğıt zammı aldı. Artık söylenecek bir şey kalmadı bu konuda. Cumhuriyet, bugünkü koşullarda yayın düzeninde herhangi bir fedakâriık yapmayacak önlemleri almış durumda. Gelen yılın, okurianmıza ve tüm ülkemize gideni arattırmaması dileğiyle ve herşeye rağmen 1986'yı daha da doyurucu bir Cumhuriyefle yaşamak umuduyla... • Kasım 1985'te gazetelerin günlük ortalama net satışlan ve bir önceki aya göre farklan şöyle oldu: 100 liralık gazete Cumhuriyet 111.785 4.720 80 liralık gazeteler MHIIyet 247.110 49.470 Hürriyet 579.018 10.269 Güneş 189.191 26.644 Yeni Asır (Ege) 81.379 4.657 VBTM Asır (İstanbul) 10.659 21.599 70 liralık gazete Gunaydın 144.389 14.860 50 liralık gazeteler Sabah 497.147 47.307 Tercüman 262.371 23,043 40 liralık gazeteler Tan 455.402 106.830 Butvar 189.261 38.828 75 milyon'dan 102 milyon'a ulaşmtştır. Unutmayın! "Geleceğin Sigortası" sadece tasarrufa yönelik bir sistem olmayıp; tasarrufla birlıkte, vefat ve maluliyet halinde de büyük ödeme yapan bir Hayat Sigortası sistemidir. Yeni Vergi Paketi'nın sıze hedıyesı "Geleceğin Sigortası" Primlerınjzi Gelir Verginızden düşebılırsıniz... Acenfe *e Servs KAPA SAAT Tıcore' Ita Şfı Holâskârgazı Cadaes> i 23 2 Haroıye ISÎDHOU Te. 148 96 12' 3 ANADOLU SİGORTA *İSR4NK4S1hVRULUŞl G«tec*j)ln stgortatı" polıçenızı ve daha genış brigıyı AnKkriu Stoocta Acentelerınden ve TOftty» \% Sankatı Şubelennden sa9layafcılwsın/i İSTANBUL Ed.p G<jroal Bok"«o> 571 60 40 Gungeic. Tcare BeyoğO 14? 30 53 Tı^ıo" LcoretToks«r I 43 4 * 17 H^iSeyı Şa>iın Bahof ve 33e 35 c8 arre Tıcafeı Hofb.ve 14681 76 ÜOnyO Kol'5" S'kec 522 81 53 Kuz O B ' İ *S "•»•ııv 523 * 7 ?C rA.ra, ÇetoOsmonbey 14c 38 67 Şoaon Çet.nŞ.51 46 36 06 ADANA E0P5O Oc» Sooı Iid Sr IC 44 1 ANKA?A Gvrge^c Toıe* 3 l 59 45 Müra &v.ogiu 27 62 82 Veaoı C w 33 6? 20 ANTAICtA 16 0"=7 Hangoy O p l * 2' 75 60 13 «4 80