15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Jokey adı verilen kuryeler, pırlantaları Türkiye'ye sigara paketleri içinde sokuyorlar. Kuryeler, bir sigara paketi için satıeıdan 515 milyon lira arasında taşıma parası alıyor. 1981 sonlarından itibaren jatış dolar ya da markla^ yapılıyor. Sahibi: C u h n r i y e t Matbaaalık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adın» NwUr N M İ , • Genel Yayın Müdürü: H u u Ccmal, Müessese Müdürü: E U BC L 5 »khgil, Yazı tşteri Müdürü: Okay Gömtmsiu, • Haber Merkezi MUdürü: Yalfin Bajer, Sayfa Düzeni Yönetmenı: Ali Acar, 0 nmsıJcilen ANKARA: Yalçıa D o g u , IZMtR: HikmetÇetmkajra, ADANA: McfemetMercaa. TAKVİM 29 Ekim 1985 lmsak: 4.58 Güneş: 6.23 Istanbul Haberleri: Refca Öı, Dış Haberler: E ı g u Baia, Ekonomi: Otmtm U l a g v KültOn Ayd» Eacf, Magazin: Y«JÇM Pekjes, Spor Damjnunı: AMiUudir Y t c d m u , Düzeltme: Rrflk Dwb«f, Arajurma: Şahto AI|MT, t; Scndika: Şifcıu Kctead. Haber Ara^t.rma: üfak Gukteair, # Koordinatör: Akaet Koraltu, • MaU IşJer: Erol Ertul, tlan: Ziyı EıpK, Halkla Üijkiler: Galdcra Kofar. tdare: H n o t a Gürer, Ijletme: S a d u SÖUBCZ. lkindi: 14.44 Akşam: 17.12 Yatsı: 18.32 Basan ve Yayaıv Cumburiytt Matbaaalık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocaftı Cad. 39/41 CaiaJoflu IsUnbul, PK: 246tstanbul, TM: 526 10 00 (9hat), THex: 22246 • Burolar Aakara: Ziya Gökalp Bulvan Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, Telex: 42344 • t n a i r Halit Ziya Bulvan No: 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Tüa: 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, TM: 1455019731 Tdex: 62155. ö ğ l e : 11.53 Kaçakçılar pırlantadan mîlyar vuruyor Türk pırlanta kaçakçıları, pırlantayı Brüksel'den sağlıyorlar. Türk kaçakçılara pırlanta sağlayan kişilerin, Türkiye'den Belçika'ya giderek yerleşen eski kuyumcular olduğu saptandı. HALÎL NEBİLER Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Kaçakçılık, Istihbarat ve Harekât Dairesi Başkanhğı'nca yürütülen çalışmalar sonunda, 1985 yılının nisan ayı başında dışalırrunın izne bağlanmasına karşın, pırlanta kaçakçılığının tüm hızıyla sürdüğü ortaya çıktı. Polis tarafından yapılan belirlemelere göre, pırlanta dışalımının izne bağlandığı tarihten önceki bir yü içinde Türkiye'ye sokulan kaçak pırlantanın piyasa değerinin yaklaşık 120 milyar lira olduğu saptandı. Merkez Kaçakçılık İstihbarat ve Harekât Dairesi Başkanlığı'nın elindeki verilere göre, Türk pırlanta kaçakçıları pırlantayı Belçika'nın başkenti Brüksel kentinden sağlıyorlar. Polis, Türk kaçakçılara Belçika'dan pırlanta sağlayan kişilerin, Türkiye'den Belçika'ya giderek yerleşen eski kuyumcular olduğunu belirlerken, bunların en önemli iki adının Ferit Seber ve Bedros Semerciyan olduğunu saptamış durumda. Daha önce Kapalıçarşı'da kuyumculuk yaparken 1981 yıh sonlarmda Türkiye'deki tüm mallannı satarak Belçika'nın Anvers kentine yerleşen Ferit Seber'in, Türkiye'deki yalnızca bir kaçakçıya 1984 yılının ilk 4 ayında 150 bin dolarlık pırlanta sağladığı belirtildi. Emniyet yetkililerinin pırlanta kaçakçılığı konusunda surdürdükleri çalışmalar sonunda, İstanbul'da 27 kuyumcunun adlarının pırlanta kaçakçılığı işine kanştığı, büyük oranda kaçakçılık yaptıkları ileri sürülen bu kişilerin dışında zaman zaman öteki küçük kuyumcuların da pırlanta kaçakçılığı işine karıştıkları ileri sürüldü. Polisin saptamalanna göre, BrükselKapalıçarşı pırlanta kaçakçılığı bağlantısı şöyle sürdürülüyor: "Belçika'da Ferit Seber, Bedros Semerciyan gibi kişiler tarafından sağlanan pırlantalar, 'Jokey' ve 'Taşıyıcı' adı verilen kuryelere teslim ediliyor. Jokey'ler tarafından 'bandajlı sigara paketleri'ne yerleştirilen pırlantalar hava veya kara yoluyla Türkiye'ye sokuluyor. Genellikle kullanılan 'sigara paketi' yöntemi sayesinde, bir Marlboro paketi içerisinde 110 milyon Iiralık pırlanta Türkiye'ye en az riziko ıle sokulabiliyor. Polisin saptadığı önemli 'Jokey'ler arasında Jean Pier ve ikinci adı bilinmeyen Morris'in adlan geçiyor. Jokeyler bir sigara paketi için Belçika'daki satıcıdan 515 milyon lira arasında taşıma parası alıyor lar. lstanbul'a gelen Jokey' ler, buradaki beş büyük otelden birinde bir ya da iki gece kalarak, Belçika'daki satıcı tarafından kendilerine adı ve telefonu verilen alıcılarla ilişki kuruyorlar. Özellikle 1981 sonlarından itibaren satışın kesinlikle dolar ya da markla yapıldığı belirtiliyor. Nohut taneleri büyüklüğündeki ham pırlantalar, Türk kaçakçılar tarafından alınarak •Mıhlayıcf, 'tşleyici', 'Kead', 'Kakmacı', 'Traşçı' adlan verilen pırlanta işçilerine teslim ediliyor. Pırlantayı en az fire ile temizleyip işlemekle görevli bu kişilerin çok zor yetiştiği ve Istanbul'da ancak 4 veya 5 'Mıhlayıcı"nın çahştığı saptanmış. önemli "Mıhlayıa'lar arasında Kapalıçarşı Sorguçlu Han'da çaLşan Garbis Çam, Çuhacı Han'da çalışan Raul ve Noray Misak'ın adlan geçiyor. Ancak kendilerine gelen pırlantanın kaçak olup olmadığını anlamalarının mümkün olamayacağı kabul edilerek, 'Mıhlayid'lar kaçakçı veya işbirlikçi kabul edilmiyor." AIDS'ten korunma tSTANBUL, (THA) GQncelliğini koruyan AIDS hastalığının öneminin, ciddi ve bilimsel bir şekilde topluma yansıtılması gerektiğini belirten uzmanlar, riskli ve risksiz grupları kapsayan taramalar düşünüldüğünü açıkladılar. tstanbul Tabip Odası ekim ayı bülteninde AIDS konusundaki soruları yamtlayan AIDS Teşhis Merkezi Başkam Prof. Enver Tali Çetin, birçok ülkede büyük ödenekler sağlanarak AIDS merkezleri kurulduğunu ve hastalığın çeşitli yönlerinin aynntılı biçimde incelendiğini belirtti. Çapa Kan Merkezi Başhekimi Dr. Namtk Dumlu, hastalığın yayılma yollanndan birinin kan nakli olduğunu bildirerek, ÇapaKan Merkezi'nde somut hiçbir şey yapılmadığını söyledi. Bir yıl içinde Türkiye'ye 120 milyar lira değerinde kaçakpırlanta sokuldu Eski bir pırlanta kaçakçısı Sait Koç anlatıyor: Çok kurh % ne soran var ne de yukalayun Mahkemede verdiği ifadeleri daha sonra reddeden Sait Koç, pırlantaları Belçika'nın Anvers kentinden Ferit Seber adlı kişiden temin ettiğini, kaçakçılık için sık sık yurt dışına çıktığını, daha sonra ülkenin döviz kaybetmesine neden olduğu için vicdan azabı duyduğunu anlattı. tstanbul Haber Servisi Türkiye'de ortaya çtkarılan en buyük pırlanta kaçakçılığı olayı olarak bilinen "Sait Koç Olayı", Sait Koç'un "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesinden yola çıkılarak kabul edilen yasadan yararlanarak serbest kalmasıyla sonuçlandı. Sait Koç, "pırlanta kaçakçısı" olduğu ileri sürülerek gözaltına alındığında polise verdiği ifadesinde, yurt dışından kaçak pırlanta getirerek, Türkiye'de işletıne ve satışını 1977 yılından bu yana yaptığını belirtiyor ve "..Hem çok kârlı bir iş, hem de büyük riski olmadığını bildiğim bir ticaret şekli idi. Çünkü ne yakalanan vardı, ne de soran" diyordu. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (4) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde yargılanan Sait Koç, polis ifadesinde aynen şöyle diyordu: "Bu kaçak taşları Belçika'nın Anvers şehrinde ikarnet eden ve 2327079 telefon numarası bulunan Ferit Seber isimli şahıstan aldım.." Pırlanta kaçakçılığı savıyla yarglanırken yasa gereği serbest kalan Sait Koç'un "mıhlayıcısı" Garbis Çam'ın atölyesinde polis tarafından ağustos 1984'te yapılan aramada şunlar ele geçiyordu: " 8 adet pırlanta yüzük (51.5 gram), 8 pırlantalı kolye (109.20 gram), 2 pırlantalı bilezik (22.90 gram), 13 pırlanta küpeçift (103.5 gram), 3 pırlanta broş (28 gram), 1 bakır renkli eski elmas broş (11.5 gram), 6 parça tek tek pırlantalı bitmemiş montür (6.70 gram), 2 beyaz altın pırlantalı, biri tek taş, biri fantazi bitmemiş montüriü, ortasında taş olmayan yüzük (11.20 gram), 30 adet kara pırlanta taş, 8 irili ufaklı tek yuvarlak pırlanta taş, 6 irili ufaklı kalp pırlanta taş, muhtelif küçük parçalar halinde hurda pırlanta taş, 3 zümrüt taş, 5 irili ufaklı yakut taş, 4 irili ufaklı safir taş." Sait Koç poliste, yakalanan tüm bu parçalann kendisine ait olduğunu kabul ediyor ve şöyle konuşuyordu: "Bu mallann üzcrinde dizilen bu pırlanta taşlar, 1984 >ılı şubat ayında Belçika'nın Anvers kentinden Ferit Seber tarafından gonderilen kurye Jean Pier tarafından bana getirilen ve Veşilkö> Çınar Oteli'nde teslim almış olduğum kaçak pırlanta taşlandır. Çünkü 1984 yılında mart aylartnda alışveriş biraz azalmıştı. Bu nedenle bunları Garbis Çam'a yapmasını, ancak benim dükkânımda mal olduğundan onun saklamasını istemiştim. O da benim emrime uydu. Garbis Çam'ın dükkânında yakalanan ve bana ait olan bu mallar için herhangi bir faturam mevcut değildir. Olamaz da. Çünkü Türkiye'ye kaçak giren bir malın faturası olmaz. Bu mallar benim kasa defterime işlenmiş değildir. Faturası olmayan bir malın girdi ve çıktısı yapılamaz." OTURMA tZNİ Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (4) Numaralı Askeri Mahkemesi'ne sunulan polis ifadesine göre, "29.11.1979 tarihli İstanbul Emniyet Müdiirlügü'nden almış olduğunuz 31TRENo: 269030 numaralı pasaportunuzla yurt dışına çıkış amacınız nedir?" sorusuna, Sait Koç'un verdiği yanıt şoyleydi: "..Ben pasaportumla yurt dışındaki bazı kişilerie irtibat kurup kendileriyle yüz yüze konuşarak yapmış olduğum pırlanta taş kaçakçılığı hususundaki anlaşmalarımı sağla>abilmek, aynı zamanda dış piyasayı kontrol elmek, irtibat kurabileceğim, yani bana kaçak olarak pırlanta taşı yollayacak diğer şahıslarla irtibat kurmak amacıvla yurt dışına gidip geldim. (...) BelçikaAnvers'te 1981 )ilında almış olduğum oturma müsaadesi ise daha fazla >ıırt dışına çıkabilmek, boylelikle işlerimi yakından takip etmek ve bu gibi kaçakçılık işlerini devamlı vaptığım için herhangi bir zorlukla karşılaşabileceğimi hesap ederek kendimi teminat altına alabilmem için, yani >urt dışma çıktığım zaman orada bir zorlukla karşılaşmamak içindi. Almış olduğum oturma müsaadesi bir yıllıktır. Benim gibi bu kaçakçılık işlerini yürütenler. kendi teminatlan bakımından aynı yola başvururlar. Bildiğim kadanyla diğer kuyumcu arkadaşlardan da şu anda oturma müsaadesi olan çok kişi vardır." VİCDAN AZABI Kapalıçarşı'da pırlanta üzerine çalışan en buyük kuyumcu olarak tanınan Sait Koç ifadesinde pırlanta kaçakçıhğına önceleri çıkar amacıyla girdiğini, ancak sonralan vicdan azabı duyduğunu da anlatıyor. Sait Koç, vicdan azabıyla yaptıklarını ise şöyle anlatıyordu: "Ülke çıkarianna ters düşen bu işi başlangıçta sadece kendi menfaatlerimi düşünerek yapmıştım. Ancak bir süre sonra bu kaçakçılık olavının boyutlannın nereye vardığını, ülkemizin neler kaylp ettiğini gördüğüm zaman vicdan azabı duvmaya başladım. Kapalıçarşı Kuyumcular Derneği üvesi olarak ülkemizin üst duzev yöneticilerine pırlanta ve altın kaçakçılığının önlenemeyeceğini, bundan mütevellit ülkemizin son derece büyük döviz kaybına neden olacağını idare heyeti arkadaşlanmı/la birlikte bundan uç a> once (1984 haziran ayı içinde) şifahi olarak ilettik. Altın, pırlanta ve kıymetli taşların ithalat ve ihracatının serbest bırakılmasının ülke \aranna olacağını izah ettik ve bir süre sonra da derneğimizin talebi doğrultusunda bir karar Maliye \e Gümruk Bakanlığı'nca alındı." Sait Koç, mahkemedeyse tüm bu ifadelerini reddediyor ve ifadelerin poliste işkence altında alındığını ileri süruyordu. Bakırköy'ün nüfusu milyonu geçti ANKARA (a.a.) 20 ekim 1985 pazar günü yapılan 12. genel nüfus sayımının telgrafla alınan geçici sonuçları açıklandı, Türkiye'nin nüfusu 5 yılda 6 milyon 683 bin 800 artarak 51 milyon 420 bin 757 oldu. En fazla nüfus artışı binde 76.77 ile Şanlıurfa'da gerçekleşirken, Tunceli'nin nüfusu binde 7.38 oramnda azaldı, Sayımla 11 ilin nüfusu 1 milyonun üzerine çıktı, tstanbul'un Bakırkö'y ilçesi 1 milyon 225 bin 834 kişi ile Türkiye'nin milyonu geçen tek ilçesi oldu. Monefnin tabloları Dörtya da beş silahlı soyguncunun Paris'in 16. bölgesinde bulunan Marmottan Müzesi'ni soymasının ve aralannda PARJS, (AP) Le Monde, "uzak komşu"daki bunalımı inceledi Le Mond'a göre, Bulgaristan 'da enerji sıkıntısının yani sıra, tarımsal üretimâe de önemli düşüş var. Bu olguda kuraklığın yani sıra, aşırı ölçüde kullanılan suni gübrenin, toprağı yıpratması ve tarım araçlarımn geriliği de önemli rol oynuyor. Dış Haberler Servisi COMECON ülkelerinin hammadde açısından en yoksullarından biri olduğu halde, son yıllarda şaşırtıcı bir ekonomik başan göstermiş olan Bulgaristan da sonunda ciddi ekonomik sorunlarla yüz yüze gelmekten kurtulamadı. 1985 yılında kaydedilen kötü ekonomik sonuçlara ilişkin olarak Bulgar hükümeti, kabahati olağandışı ölçüde sert geçmiş olan kışa ve üç yıldan beri Balkanlar'da hüküm süren ve bu yaz doruğa çıkan kurakbğa^üklüyor. Ancak, büyüme hızının bu yıl hedeflenen <%4.1'in çok gerisinde kalması (geçen yıl •%4.6 olmuştu) ve uzun zamandır tarım ürünleri ihraç ederken bu yü ilk kez ülkenin gereksinimlerini karşılamak için büyük bir olasılıkla ithalata başvurmak gereğinin duyulacak olması, hiç lcuşkusuz yalnızca kötü hava koşullannın sonucu değil. 22 Ekim tarihli Le Monde gazetesinin haberine göre, Bulgaristan Komünist Partisi organı Rabotniçesko Delo, son günlerde iki kez parti ve devlet görevlilerini suçlayarak, bunlann "çalışma tarz ve yöntemlerinin gerçekierin gerisinde kaldığım" ileri sürdü. BKP organına göre, parti saflannda büyük bir laçkalık var ve görevliler hoş olmayan gerçekleri aşırı ölçüde iyimser raporlarla gözlerden saklıyorlar. KÖHNEMİŞ SANAYt DONAMMI Geçen yaz da Sovyetler Birliği'nin Sofya Büyflkelçisi Leonid Grekov, Bulgaristan'da çıkan bir dergiye verdiği demeçte, Bulgar ekonomisinin durumunu ağır bir dille eleştirmiş, sanayi ürünlerini "kalitesiz", sanayi donanımını "köhnemiş" olmakla niteleyerek, fabrikalann kapasitelerinin Vo 1015'i düzeyinde çalıştıklarını ileri sürmüştü. O tarihte büyük yankılar uyandıran ve Sovyetler Birliği ile tarihsel nedenlerle ona en sadık Ulke olan Bulgaristan'ın ilişkilerine • yeni bir gözle bakılmasına yolaçan bu demeçten sonra, Sovyetler'in Bulgaristan'a ucuz petrol satmaya son vermeleri de ekonomik krizi derinleştiren bir etken oldu. Sofya, 1985 için lran'dan 1,2 milyon ton petrol satın almak zorunda kaldı. "Bıılgaristan zor durumcla" Günümüzde Bulgaristan'ın en büyük ekonomik sıkıntılan enerji ve tarım sektörlerinde yoğunlaşmış durumda. Bu yılın başından beri ülkede yer yer günde 12 saate varan elektrik kısıntısı uygulanıyor. Ancak elektrik darlığında tek neden kuraklık değil. Çünkü Bulgaristan elektrik üretiminin sadece % 10'unu hidrolik santrallerden karşılıyor. Yüzde 60'ını termik santrallerden, yüzde 30'unu da nukleer santrallerden sağlıyor. Elektrik üretimindeki büyük darbk, esas olarak termik santrallerin donanımının eskiliğinden, kötü bakımdan ve işletme hatalarından ileri geliyor. Tanmsal üretimde de kaydedilen büyük düşüşte kuraklık kuşkusuz önemli bir yer tutmakla birlikte, yıllardır aşırı ölçüde kullanılan suni gübrenin toprağın üretkenliğini tüketmiş olması ve tanm araçlannın geriliği de belirleyici bir rol oynuyor. TARIMDA ÖZEL ÜRETİM Bulgaristan'da tanmda özel üretime de önemli sayılır bir yer verilmiş olması, bu ülkeyi sözgelimi bir Romanya gibi kıthk ve açhk çekmekten kurtanyor. 1979'dan beri Bulgaristan'da ekonomide reform amaçlayan adımlar da atıldı. Ne var ki bunlar çok yüzeysel kaldıklan için, bir türlü, resmen "Yeni Ekonomik Mekazinma" (YEM) olarak adlandınlmış ohnalarının yarattığı beklentileri haklı çıkarmadı. YEM, başlangıçta yalnızca tanmsal alanla sınırlı kalmış. sonra yavaşça sanayiye de genişletilmişti. Ekonominin bütününün YEM uygulaması altına alınması bu yıl başladı. YEM'le amaçlanan, ekonomide merkezi planlamayı ve devletin ücret ve fiyatları belirlemesini bozmadan sisteme belli bir esneklik kazandırmaktı. Oysa devletin işletme düzeyindeki müdahalelerinin eskisi gibi kalması, ekonomiye yeni bir itilim kazandmnaya yetecek düzeyde bir karar ve inisiyatif özgürlüğüne elvermedi. Son haftalarda ardı ardına alınan büyük zam kararlarından sonra, YEM uygulamasının gerçek ve kökten bir reforma dönüştürülüp dönuştürülmeyeceği merak konusu. Rıımelihisarı'ncla ağaç kıyzmı MMahçeler arasındaki dar sokaklarda oturan bir kısım yurtîaşlar, özenle yetiştirilmiş çeşitli türlerde ağaçlıkları sorumsuzca katledip, yerine özenle kara lahana yetişürebilecekleri tarlalar açabiliyorlar. Erguvanlar ve akasyalar kışlık odun olarak birer ikişer yok ediliyor. tstanbul Haber Servisi Asırlık çınarları, özenle yetiştirilmiş çeşitli türlerde ağaçlıklan, bahçeler arasında dolanan dar sokakları, sarmaşıklarla çevrili basamakh yolları, set set, adeta birbirinin manzarasını kapatmamak için geleneksel Osmanlı zerafetinin örneğini vererek. tabii balkonlar halinde yükselen narin ahşap evleriyle Rumelinisan, kaybolmaya yüz tutmuş, belki de son ayakta kalan tipik Boğaziçi köylerinden biri. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Süheyla Artemel'in Rumelihisan'nı tanımlayan bu satırlan, UNESCO ile lstanbul Belediyesi'nin ortaklaşa olarak İstanbul'u koruma kampanyasının başlatılacağı yıl olarak ilan edilen 1983'ün nisan ayında bir gazetede yayımlanmış. Artemel, bu satırların yer aldığı yazısında ayrıca Boğaziçi Üniversitesi Çevre Koruma Komisyonu'nca yürütülen ve "Rumelihisarı"nın taritai ve doğal variıklannın bozulmadan korunması ve değerlendirilmesi, çevrenin bu değerlerle bağdaşan yaşam kosulian ve dUzenlemelere kavuşturulması"nı amaçlayan Rumelihisan projesinin UNESCO tarafından benimsendiğini ve konuyla ilgili envanter yapımı için 1982 ekiminde sözleşme imzalandığım belirtmiş.Bu projeye ilişkin çalışma hangi yazışma aşamasında kaldı bilemiyoruz, ama bu ya da bir başka proje doğrultusunda eie alınmadığı sürece, Rumelihisan'nı nasıl bir geleceğin beklediği konusunda ipuçlanna her gün bir yenisi ekleniyor. "Bahçeler arasındaki dar sokaklarda" oturan bir kısım yurttaşlar, "Özenle yetiştirilmiş çeşitli türlerde ağaçlıkları" sorumsuzca katledip, yerine "özenle karalahana yetiştirebilecekleri" tarlalar açabiliyorlar. Erguvanlar ve akasyalar, "kışlık odun" olarak birer ikişer yok edilebiliyor. Sorumsuzluğun, eğitimsizliğin ve ilgisizliğin yol açtığı bu katliamın önüne geçen de yok. Ornek mi? Rumelihisan, geçen pazar yapılan 12. Genel Nüfus Sayımı'nda sokağa çıkma yasağı olmasına karşın, asırlık iki ağac.nı koruyamadı. Hisar'ın hemen arkasındaki Kaleağası Sokağı'ndaki akasya, erguvan, citlembik ve çeşitli mey\re ağaçlannın koyun koyuna yaşadığı asırlık bir erguvan ve bir citlembik ağacı, Rizeli Rıza Kabaoğlu adlı yurttaşın "kışlık odun gereksinimine" kurban gitti. Daha önce kesilen ağaçlann bıraktığı boşluğun karalahana tarlası olarak değerlendirildiği belirtildi. Kökünden hızarla ayrılmış, fakat henüz parçalanmamış gövdesi ve yeşil yapraklan ile boylu boyunca uzanmış ağaçlann başında görüştüğumüz, sokak sakinlerinden Güler Bal, 4 kuşaktır bu sokaklarda oturduklarını söylüyor. Güler Bal, "Bu aile buraya geleli 3 yıl oluyor. Geçenyıl da 78 tane ağaç kesip, kışlık odun yaptılar. Yanlanna gidip neden kestiklerini sorduğurada, 'Seni ilgilendümez. Çek git işine' dediler. Sarıyer Beledivesi'ne başvurduk. Ama sonuç alamadık. Sayım günü sokaga çıkma yasağı olmasına rağmen ağaç kestiklerini gordük. İki agacı da kestiler. Biz de karakola şikâyet ettik" dedi. Rumelihisan Karakolu yetkilileri ise, Kabaoğlu'nun izinsiz ağaç kesmekten suçüstü mahkemesine çıkanldığını ve serbest bırakıldığını, ancak hakkmda kamu davası açıldığını söylediler. Claude Monet'ye ait beş tablonun bulunduğu dokuz izlenimci yapıtla kayıplara karışmasının yankılan sürüyor. Müze yöneticisi Yves Brayen, yaptığı açıklamada çalınan tabloların değerinin yaklaşık 12.5 milyon dolar olduğunu, bu tablolar arasında bulunan ve İzlenimci Hareket'e adını veren "Izlenimler, Doğan Güneş" adlı, 1872 tarihli tabloya paha biçilemeyeceğini belirtti. PTT'n in yvni pul serisi ANKARA, (OM.) PTT Genel Müdürlüğü 25 eylulde tstanbul'da yapılan Milli Saraylar sempozyumu dolayısıyla "Müli Saraylar Sempozyumu'' konulu pul serisi çıkardı. Anma serisinde Aynalıkavak Kasn ile Beylerbeyi Sarayı'nın resminin yer aldığı iki pul bulunuyor. Pullardan üzerinde Aynalıkavak Kasrı resmi bulunanı 20, Beylerbeyi resmi bulunanı da 100 liradan satışa sunuldu. Pullar, 24 Mart 1986 tahhine kadar satışta kalacak. Halk, imamı camiden kovdu GEBZE, (a.a.) Cenaze namazı kıldırmaktan kaçınan imam camiden kovuldu. Gebze Arapçeşme Mahallesi'nde ölen bir çocuğun cenaze namazını "Şimdi işim var" diyerek kıldırmayan cami imam hatibi Hüseyin Çergel'i, semt sakinleri camiden kovdular. Kadrolu olarak görev yapan imamla ilgili olarak müfıülüğe şikâyette bulunan mahalle muhtarı Yümaz Şamdan, mahalle camiine başka bir imam atanmasını istedi. 2 AĞAÇDAHA KESİLDİ Sokak sakinlerinden Güler Bal, 4kuşaktır bu sokaklarda oturduğunu söylüyor. Bal, sayım günü sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen 2 ağacın kesildiğini anlatıyor. Savunma Fonu, Tekel zamlarının içinde Bakan Alptemoçin, "Zam, zamanında ve olması gerektiği kadar yapılmıştır. Zamlardan sonra Tekel ürünlerinin kalitesi daha iyileşecektir. Ama kalite ile zammı birbirine direkt olarak bağlamamak lazımdır" diyor. ANKARA İZMIR (Cumhuriyet) Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Tekel ürünlerine yapılan zammı, "lyi mala iyi para verilmesi gereği, bir ekonomi ve ticaret kuralıdır" diyerek savundu. Tekel Genel Müdürü Süreyya Yiicel Özden de tzmir'de yaptığı açıklamada, zamlarda, Mecliste bulunan ve "savunmaya yeni fon" yaratmak için sigara ve içkilerden alınacak ek gelir ile ilgili yasanın da göz önünde tutulduğunu söyledi. Alptemoçin, Ankara'da gazetecilerin Tekel zammı konusundaki sorularını yanıtlarken, "Bu zam, zamanında ve olması gerektiği kadar yapılmıştır. Zamlardan sonra Tekel ürünlerinin kalitesi daha iyileşecektir. Ama kalite ile zammı birbirine direkt olarak bağlamamak lazım" dedi. Bakan, zamdan haberi olmadığı eleştirilerine de, "Tekel bir KıT'dir. Yönetim Kurulu zam konusunda karar verir. Bu, bakanın zamdan haberi olmadığı anlamına gelmez" karşılığını verdi. Tekel Genel Müdürü Özden de, "Cumhuriyef'in sorulannı şöyle yanıtladı: Tekel zamları yapılırken, Mecliste bulunan Savunmaya Yeni Fon Yasası ile ortaya çıkabilecek artış göz önüne alındı mı? ÖZDEN Evet, goz önüne aldık. Mechste bulunan yasa çıktıktan sonra herhangi bir artış olmayacak. Yeni belirlenen fiyatlann içinde diyebilir miyiz, Savunma Fonu'nu? ÖZDEN Diyebiliriz. Biz zam hesabımızı yaparken, tüm maliyet hesaplannı göz önüne alarak fiyatları saptadık. 1986 yılı içinde meydana gelecek tüm değişiklikler, titiz bir şekilde göz önüne alınmıştır. Tekel Genel Müdürü Özden, Savunma Fonu'nun yeni belirlenen fiyatlann içinde olduğunu belirttikten sonra, geniş çaplı bir reklam kampanyası başlatacaklarını, reklam giderlerinin de göz önünde tutulduğunu belirtti. Özden, gazetecilerin tütünle ilgili sorularını yanıtlarken, Tekel'in piyasanın içinde olduğunu belirtti ve "Biz zaten işin içindeyiz. ürelicinin ne kadar tütün üreteceğini ve bunun ne kadarının tüccar tarafından alınacağını biliyomz. 123 bin ton tütün beklivoraz. Bunun 75 bin tonunu tüccar aldı. Göriiyorsunuz, Tekel'e de alacak tütün var" biçiminde konuştu. Aşı kampanyusı uzatıldı ANKARA (<ua.) Hızlandırılmış aşı kampanyasımn ikinci bölümü 4 kasım pazartesi gününe kadar uzaüldı. Yetkililer, 20 ekim pazar günü yapılan 12. genel nüfus sayımı dolayısıyla sokağa çıkma yasağı bulunması ve Cumhuriyet Bayramı tatili nedeniyle bu kararın alındığını bitdirdiler. Aşı kampanyasımn üçüncü bölümü 25 kasımda başlayacak. B.A. Genel Müdürü geldi Haber Merkezi Türkiye'ye gelen Ingiliz turist ve işadamı sayısının artması üzerine Ingiliz Hava Yolları Avrupa Genel T.H. Y. yöneticileri ve turizm ilgilileri ile görüşmek üzere îstanbul'a geldi. tngilizierin gözünde Türkiye 'nin dünyanm belirli turizm merkezlerinden biri haline geldiğini söyleyen Andrew Gray, önümüzdeki yaz British Ainvays'in lstanbul uçuşlarımn artacağını da açıkladı. Müdürü Andrew Gray,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle