27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 1985 * • • • HABERLERÎN DEVAMI BUNDAN SONRA NE OLUR? 6 CUMHURİYET/15 Almanya: Dersini çalışan öğrenci (Baştarafi 1. Sayfada) Sosyallerin lideri "Bavyera aslanı" FranazJosef Strauss'un isyanları ve Hür Demokratlarla çatışmalar ekleniyor. Bu ortamda, hükümet üyeleri birbirlerine sert şekilde muhalefet ederken, "ana muhalefet", Sosyal Demokratlann çıkardığı "ölçülü, yapıcı" muhalefet sesleri gürültüye gidiyor. Yine de bir zamanlann "asd muhalefeti" Yeşiller'in sergilediği "ktyametin arife günii" tablosuna oranla durumları iyi sayılır. az çıkıyor, ama siyasi yelpazenin ortalarında yer alan seçmenlere daha çok hitap eden bir fon müziği niteliğine de bürünüyor gibi. Partinin diğer bir kozu, 1982 Ekim'inde iktidar kaybedildikten sonra başlayan parti programı tartışması. O sırada bir "İlkeler Komisyonu" kurulmuştu ve bu komisyon, 1988'e kadar şu anda geçerli olan "Godesberg programı"nın yerine geçecek bir program hanrlamakla görevli. "Godesberg" adı, Sosyal Demokratlan ezeli muhalefet konuSosyal Demokratlann şu anmundan "iktidar sorumluluğu daki görüntüsü, "üç başlı ejderalabilecek" bir parti haline geha"yı andınyor. Bu başlardan tiren tarihi karar nedeniyle gien ilginci, dünyanın en eski akzemli bir etkiye sahip. "Godestif politikacılan arasında yer berg programı"yla Federal Alalan, Alman Sosyal Demokratmanya'nın yeniden ordu sahibi larının "dede"si WUly Brandı. olması ve NATO ittifakı içinde 72 yaşındaki lider, 1973'te danışaskeri bir rol oynaması onaylanmanı Gttnther GuİUaume'nin camıştı, piyasa ekonomisinin gesus çıkmasından sonra gerçi başrekleri kabul edilmişti. Şimdiki bakanlıktan olmuş, ancak parprogram tartışmalannın göstertinin ve Sosyalist Enteraasyonal diği temel hedef, NATO içinde Başkanı olarak uluslararası çevağırhğı Amerika ile ittifaktan relerdeki saygınlığım korumayı Avrupalı müttefıklerle işbirliğibaşarmıştı. 1970'ii yıllar boyunne kaydırmak, nükleer silahların ca pragmatik Helmut Schmidt'azaltılmasını, konvansiyonel in uygulamalanna karşı parti takuvvetlerin güçlendirilmesini hebanında çıkan tepkilerin bir kar1985 yılının Alman Sosyal De defleyen bir politika. Bu, gaşa ortamma, kopmalara yol mokrat Partisi ölçülü, sorumlu, 1979'da Pershing2 ve Cmise'leaçmasını önleyen birleştirici, uz hükümete saldırmaktan çok, ge rin gereğini ortaya atan, iktidarlaştırıcı lider rolünii oynarnıştı. lecekteki iktidannın somut uy dan düşene kadar kendi partisiHelmut Schmidt'in sahneyi terk gulamalarını hazırlayan, kısaca nin tabanının muhalefetine rağetmesiyle de yeniden partinin en dersini çalışan öğrenci görünü men füzelerin yerleştirilmesinde önemli ismi oluvermişti. münde. Bu görünümün bir kö direten Helmut Schmidt'in poPartinin ikinci başı, 1983 se şede ahkâm kesen akademisyen btikasından köklü bir kopuşu çimleri öncesinde başbakanlığa İer izlenimine dönüşmesini önle simgeliyor. adayhğını koymayı reddeden mek için basının manşetlerine Helmut Schmidt'in kendisine yönelik bilinçli bir kampanya izhalef göstermiş olduğu Hans liyorlar. Bu yılın bahar aylarınJochen Vogel, Hans Jochen Vo da başlayan başbakan adaymın (Baştarafi l. Sayfada) gel, Schmidt'in solunda, kim olacağı tartışmasında akla Brandt'ın sağında, çalışkan ve gelebilecek tüm isitnler ortaya birleştirdigi gerekçesiyle Fransız atıldıktan sonra, parmaklar Ra yazar Claude Simon'a verildi." kendi kişiliğinden çok, partinin Fransız Marguerite Yourcepolitikasını ortaya dökmesiyle u'yu gösterdi, ama resmen bir tanınan bir politikacı. Karizma karar verilmedi. Böylece bu ko nar, Güney Afrikah J.M.Coelyokluğunun yanı sıra, 1%3'te nuyu gelecek yıl da bir daha ka zee, Andre Brink ve Nadine kendi adaylığıyla sosyal demok muoyunda tartışma imkânını Gordimer, Senegalli eski Devlet rasinin 1961 'den bu yana en kö kaybetmediler. Hükümetin ver Başkanı ve ozan Leopold S. tü sonucu (yüzde 38.6) almış ol diği açıklar karsısında da genel Senghor, Güney Amerikah Carması, onun 1987'nin başındaki likle Hans Jochen Vogel, parti los Fuentes, Mario Vargas Lloseçimlerde aday olmasına engel. ye puan kazandıracak hücumlar sa. Oclavio Paz ve Jorge Luis da bulunurken, Brandt ve özelÜçüncü baş, Helmut Sch likle de Rau, ağırbaşlı, çok da Borges'in arasından sjynlarak midt'in gitmesiyle sahipsiz kalan ha nüanslı sözler ediyor. Böylece ödülü almayı başaran Simon pragmatik, "önce başbakan, Sosyal Demokratlann sesi daha 1913'te Hint Okyanusu'ndaki eski Fransız sömürgesi Madasonra Sosyal Demokrat" politigaskar Adasının başkenti Tananarive'de (yeni adıyla Antananarivo) doğdu. Süvari subayı olan (Baştarafi Spor'da) de Şansal Büyüka, "Miltilerimiz babasını Birinci Dünya Savaşı sımızın olaganüstü başarısız fut öylesine eziklik içindeydiler ki rasında yitirdi. ben kendi görevimi yapanm, gebol oynaması hezimeti yarattı." Önce Paris, daha sonra risine karışmam der gibiydiler Cambridge ve Oxford'da öğreTERCÜMAN (...) Kısacası VVembley'de sınttık. nim gören Simon, ilk olarak res"İngiltere karsısında yine ye Bu stada hiç mi hiç yakışmadık" samlığı seçti. Çeşitli Avrupa üldiğimiz golleri saydık" üstbaşh dedi. kelerine ve Sovyetler Birliği'ne ğı ve "Wembley'de nonnal soyolculuk etti. lspanya İç Savaşı ıuç" başhğıyla karşılaşmayı ve HÜRGÜN patladığında, kısa bir süre Cumren Tercüman'da Can Bartu, "tş"VVembley'den düş değil, ger huriyetçi saflarda çarpıştı. 2. te Gerçek" başlığı altında şunları Dünya Savaşı'na süvari olarak soyledi: "Diinkii yenilgi Türk çek çıktı" üstbaşlığı ve "Bu fil katüdı, 1940 mayısındaki MettMUIi Takımımn yenilgisi degildir. min daha kötüsünii görmüştük" se Savaşı'nda Almanlara tutsak Bu doğrudan doğnıya devletin başlığı ile maçı değerlendiren Hürgün'de, Milli Takımımızın oldu. spora verdiği önemin netkesidir. Bu kafayla biz elbette bir kanş güçlü rakibi karsısında ancak 14 SAVAŞ SONRASI dakika direnebildiği ve artan saöteye gidemeyiz. " Tutsakhktan kaçarak kurtuvunma hataları ile gollerin art lan ve direniş hareketine katılan arda geldiği belirtildi. SABAH Simon, savaş sonrası yıllannı Karşılaşmayı "Beşikte sallanParis'in sanatçılar semti QuartiGÜNAYDIN dık: 50" başhğıyla veren Sabaher Latin ile Pirene Dağlart yakıta "90 dakıkanın özeti" klişesi nındaki Roussillon yöresinde buMaçı, "İngiltere'ye 50 altında Aydın Bilgin imzasıyla yenildik" başhğıyla veren Gü lunan aileden kalma bağ evinde yayunlanan yazıda şu görüşlere naydın'da ise karşılaşma boyun geçirdi. 1963 yılında Paris'te yer verildi: "Cüu Türk atakları ca futbolculanmızın hiçbir var sahneye konan ilk oyunu "La daha başlangıç safhasında erir lık gösteremedikleri öne sürüldü. SeparationAynlık"ı da burada ken press bile yapmaya gerek yazdı. Kendini "Öykü yazma yeduymayan İngilizler, üstün tek YENİ ASIR tenegim yok. Yazdıklanm doğniklerine bizden çok üstün olan rudan gerçek yaşamın aktarılışı"Ne yapsak, ne söylesek boş" fizik güçlerini de ekleyerek zordır. Ben yalnızca gerçeği kâgıda sürmanşetiyle maçı yayımlayan lanmadan sonuca gittiler." geçiririm" biçiminde tanımlayan tstanbul bölge gazetelerinden YeGÜNEŞ ni Asır'da "istanbut'daki karşı Simon, okunması güç bir yazar olarak biliniyor. Karşılaşmayı "VVembley hatı laşmayı 80 kaybeden takımımız rası: 50" başhğıyla sunan Gü VVembley'deki rövanşın ilk yanBu nedenle anayurdu Fransa'neş'te Ingiliz gazetecilerin görü sını 40 kapamasına rağmen da bile çok fazla tanınmayan yaşü "Türk futbolcular Don Kişot ikinci yarıda canlandı.. Ve ikin zar, 1945 yılında "Le Tricheurgibi" sözleriyle yer aldı. "Başa ci yarıda yalnız bir gol yedik" Sahtekâr" adlı romanıyla edebigelen çekilir" başhklı eleştirisin dendi. yat dünyasına ilk adımını attı. Albert Camus'nün ünlü romanı "Yabancı" ile büyük benzerlikleri bulunan bu kitabın ardından, 1947'de, yaşamöyküsünden kaynaklanan "La Corde Raidet p " adlı yapıtını yayımladı. "Yeni Roman" çizgisinde sayılabilecek ilk kitabı olan "Le (Baştarafi Spor'da) VentRüzgâr" 1957de. bile emanet etmeyeceğimiz Coşkun Özarı için, artık yazmak "L'HerbeÇayır" 1958'de çıktı. istemiyor, bu yüzden sözü, İngiliz basınına, futbolu icat eden 1961'de Fransa'nın en çok satan İngilizlere bırakıyoruz: haftahk aktüalite dergisi Neden korkuyorsunuz?." (Sir Stanley RausFİFA Şeref "L'Express"in ödülünü "La Başkanı) Route des FlandresFlandr Yolu" adlı kitabıyla aldı. Futbolcularınız sahaya hatıra eşya almaya çıkmış gibiydi. Arzusuz, hırssız ve mücadele gücünden yoksundulat' (Ken Jo1%2'de "Le PalaceOtel" adlı nes Sunday Mirror) kitabı yayımlandı. 1967'de Türk Milli Takımı futbolda savunmayı öğrenmeden yola çık "L'Histoire" adlı romanıyla ülkesinin en büyük edebiyat ödülmış. Her İngiliz hücumunda tüm defansınız saldırının çıkış noktasına doğru koştu. Minikler seviyesindeki bir takımda dahi böyle lerinden biri olan Medicis'i aldı. "La Bataille de Pharsalebir hata görülemez. O kadar kötü oynadınız ki, İngiliz takımı, iyi Pharsalos Savaşı" (1%9), "Les mikötü mü, onu bile anlayamadık" (Derrick ShavvSporting LiCorps Conducteursİletken fe) Cisimler" (1971), "Tryptique" Türk takımını çok ama çok zayıf buldum. Her şeyden önem (1973) ve denemelerini bir araya lisi kafa yapısı eksik. Bu takım için konuşmaya değmez. Futbol getiren "Orion AveugleKör bu değil." (Ronald AtkinsObserver) Orion" yazarın daha sonra ya Türk Milli Takımını Don Kişot'a benzettim. Değirmene salyımladığı yapıtlan. 1975'te çıkan dırıyor, ama ne yaptığını bilmeden. Ne birplanı var, ne bir takti"La Leçon des ChosesEşya ği." (Brian GlenadSunday Times) Dersleri" ise Claude Simon'un Türk takımımn oynadığı oyuna futbol demek mümkün deönceki yapıtlannda görüldüğü ğildir." "Meles PalmerEdinburg News) gibi, kopuk kopuk parçalardan oluşan gerçekliğin bir resim gi Çok kötü savunmalar gördüm, ama alınmayın, sizinkiler bi yeniden bütün haline geldiği kadar kötüsünü asla. Özellikle en geride oynayan Sedat şaşktn üykülerden oluşmakta. Bu öyördek gibiydi. Orta alandaki tüm futbolcular, İngiltere presi karkülerin kahramanları, sürekli sısında topu değil, çimi seyrediyorlardı. Hele o övüle övüle bitiolarak gerçekle düş dünyası ararilemeyen golcü Selçuk, kendi kendisini marke ediyordu adeta. sında gidip gelmekteler. O kadar ürkek ve güçsüz ki?" (Jimmy GreavesBBC yorumcusu.) 1960'lann onaiarından bu yana adı Nobel Edebiyat Ödülü * • • adayları arasında anılan Simon'Futbolun beşiği İngiltere'de, Türk Milli Takımını alay konusu un son önemli yapıtı, çocukluyaptıran kişi Coşkun Özan'dır.. Ama sorarız size, kabahat Coşğundan ve ilk gençliğinden izler kun'da mı, yoksa, geçmişteki, hepsi de birbirinden başansız taşıyan 1981 tarihli "Les Georbunca denemeye rağmen, hâlâ onu göreve getiren Erdoğan giques". Hiçbir romanı TürkçeÜnver'de ve Milli Takıma o K. İrlanda ve İsviçre maçlarını oyye çevrilmeyen Claude Simon, natan Mezsöly'nin, bir Erdoğan Ünver, Emin Cankurtaran işöbür Nobel Ödülü sahipleri gibirlıği ile, Milli Takımdan Fenerbahçe'ye kaydırılması önünde, bi 225 bin dolar alacak. İsveç gıkını çıkarmayan Türk spor basınında mı?. Akademisi üyeleri, Simon'un 10 Bugün Fenerbahçe, Avrupa Şampiyonu Fransa'nın şampiAralık 1985 günü yapılacak ödül yonu Bordeaux'yu, hem de Fransa'da yenerek Avrupa Şampitöreninde, Nobel Fizik ve Ekoyon Kulüpler Kupasının ikinci turunda.. nomi Ödülü sahipleriyle birlikte hazır bulunacağını açıkladılar. Ya Milli Takım nerde?.. Nerde ha, Erdoğan Ünver, nerde?.. kacı rolüne sıvanan Johannes Rau. Rau, mayıs ayında Kuzey Ren Vestfalya'da yapılan eyalet meclisi seçimlerinde Hıristiyan Demokratlar karşısında ezici bir zafer kazanarak. ülkenin en kalabalık nüfuslu eyaletinin tartışmasız lideri olmuştu. Kuzey Ren Vestfalya'da birkaç ay içinde seçmen desteğini yüzde 42'den 51 'e çıkarmayı başarmasıyla değişün işaretleri verdiği bir sırada seçmenlere eski iktidar partisinin o zamandan bu yana pek sola kaymamış olduğunun, yani orta sınıfın güvenebileceği bir partinin olduğunun güvencesi olarak kendini sunabilir. Rau, halen paninin 1987 seçimleri için resmen federal başbakan adayı gösterilmiş değil, ancak eylül ortalanndaki bir parti yönetim kurulu ve danışma kurulu birleşik toplantısının sonunda parmaklar onu gösteriyordu. Rau, en kalabalık eyaletin başbakanı olarak Sosyal Demokratların denetimindeki eyalet hükümetleri arasındaki koordinasyonu sağlamakla görevlendirildi. Böylece Rau'ya, bir başbakan adayı için ideal bir rol gösterilmiş oldu. Taraflar müzakereleri çıkmaza sokmaktan kaçınacaktır' Bir dış politika analisti: "Diğer Savunma İşbirliği Anlaşması müzakerelerinde olduğu gibi radikal teklifler zaman içinde yumuşayarak aynı noktada buluşabilir:' Haber Araşlırma Servisi Ankara'daki diplomatik çevTelere ve bu çevrelere yakın kaynaklara göre "Savunma İşbirliği Anlaşması müzakereleri uzasa dahi çıkmaza girmez ve taraflar, göbek kordonunu, koparmadan kesmeye çalışır." Ankara, Tür>ABD İşbirliği Anlaşması (DECA) müzakerelerinin uzamasının fazla bir anlam ifade etmediği kamsında. Nitekim bu görüşünü, bundan önceki iki anlaşmayla ilgili müzakerelerin çok çetin geçmesini gerekçe göstererek destekliyor. 1980'de ABD Büyükelçisi James Spain ile Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin müzakerelerin, aslında bir buçuk yıl önceki Büyükelçi Spiers ile Ecevit Hükümeti arasında başladığına dikkat çekiliyor. Bir dış politika analisti, "Müzakereler çıkmaza girer mi?" sorusunu şöyle yanulıyor: "Tarafların müzakereleri çıkmaza sokmaktan titizlikle kaçınacagı kanısındayım. Çünkü Amerika açısından Türkiye, istikrarsız bir bölgede ve özellikle Yunanistan gibi sorunlu bir müttefikin karsısında alternatifsiz gibi gözüküyor. Buna karşıiık savunma sanayiinin henüz kurulmamış olması nedeniyle Türkiye açısından da Amerika alternatifsiz. Ancak bu alternatifsizlik, taraflann müzakere porisyonu açısından en radikal tekliflerie ortaya çıkmalarına engel değil. Nitekim diğer savunma işbirliği anlaşması müzakerelerinde olduğu gibi radikal teklifler zaman içinde yumuşayarak aynı noktada buluşabilir." Tarafların birbirlerini yokladığı bu süre içinde, anlaşmada öngörülen üç ayhk müzakere süresi biteceği için DECA'ya ne olacağı ise, karşılaşılan bir başka soru. Resmi olmayan kaynaklara göre, 18 Arahk'ta DECA'nm süresi otomatik olarak uzayacağından müzakerelerin devamını sağlayacak bir "ara karar" gerekiyor. Buna göre anlaşma bir süre için "askıya alınabilir, ancak bu işlem DECA'nm fiilen uygulanraasını engellemez" Aynca Ankara anlaşmayı "fesih hakkım" kaybetmiş olacağından, "bu süre içinde Kongre'nin Türkiye'yi Eraıeni katliamı ile suçlayacak karar tasanlan ile sıkıştırması da önlenmiş olur." Öte yandan, Özal Hükümetinin ABD'nin beş yıüık bir dönem için askeri yardıma ilişkin kesin bir miktar güvencesi üstlenmesini öngören bir anlaşma yapılması yolundaki teklifı de, yine resmi olmayan kaynaklarca şöyle yorumlanıyor: "Ispanya'nın 1979 yılında Ankara'nınkine benzer teklifi Senato'da reddedildi. Kongre üyelerinin ittifak içinde müttefiklerin eşit sorumluluk üstlenmesi şeklindeki görüşünün giderek daha fazla taraftar bulmaya başlaması, böyle bir anlaşma yapılmasına engel oluşturuyor." Daha gerçekçi olıın (Baştarafi 1. Sayfada) Kongre'de "azami çabayı" sarfettiğini vurgulayan üst düzey bir yetkiliye göre, Türkiye'nin bu alandaki beklentileri karsısında yapılabilecek tek şey "daha çok çaba göstermek olabilir." Aynı yetkili hemen ekliyor: "Yine de çıkacak sonuç konusunda bizim önceden kesin bir güvence ya da söz vermemiz söz konusu değildir..." YARDIM tÇİN GÜVENCE ABD yetkililerinin Türkiye'nin yardımın güvenceye bağlanması konusundaki talepleri karşısmda kapıyı açık tuttukları neredeyse tek konu, her yıl dış yardım tasarısı Kongre"ye sunulduğunda Türk hükümetine bir "yan mektup" verilmesi. ABD'nin Yunanistan'a yaptığı yardımlarda uyguladığı bu formül konusunda bile ABD Dışişleri yetkilileri "istekli" gözükmüyorlar.. Bir yetkiliye göre, "Yönetim her yıl belli bir yardım düzey i için bu tür bir mektup vererek taahhütte bulunsa bile yine son sözü Kongre söyleyecektir.. Bu nedenle ilk başta büyük ümitler beslenen mektup sonuçta hayal kınklığı yaratabilir.." Türk hükümetinin bundan iki hafta kadar önce Amerikan tarafına sunduğu öneri paketinin "anlaşma" ve Kongre faktörüne ilişkin bölumünün ABD Dışişleri Bakanhğı'nda yarattığı ilk tepkiler bu şekilde özetlenebilir. ABD Dışişleri Bakanhğı "nejeri yapamayacağım" kalın bir çizgi çizerek Türk tarafına duyunıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın isminin açıklanmasını istemeyen üst düzeydeki yetkilisi "Cumhuriyef'e şöyle dedi: "Göriişmelerde yerine getiremevecegimiz bir taahhüt üstlenmemiz söz konusu değildir." KOORDİNASYON ÇALIŞMA^ARI Bu arada, Washington'da dikkat çeken bir husus da, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gerek üsler anlaşması pazarlığına ilişkin teknik düzeydeki görüşmelerin açılması, gerek bu görüşmelere getirilecek karşı öneriler paketinin hazırlanması konusunda "aceleci" bir tutum içinde olmaması... ABD'nin müzakere pozisyonunu da belirleyecek olan karşı öneri paketinin hazırlanması konusunda ABD Dışişleri Bakanhğı ile Pentagon arasındaki koordinasyon çalışmalan oldukça ağır bir tempoda yürüyor. Vk'ashington'daki genel kanı teknik düzeydeki müzakerelerin ancak kasım ayinın ikinci yarısında başlayabileceği yolunda. ABD, bu müzakereler açılmadan önce Dışişleri Müsteşan Mkhael Annacost'un kasım ayının ilk yarısmda Türkiye'ye yapacağı ve burada bir "ön pazarlık" olarak görülen ziyaretin sonuçlanmasını bekliyor. Ziyaret sırasında ortaya çıkacak havaya göre öneri paketine son şekli verilecek. ABD böylelikle zaman kazanmaya çalışırken, müzakereler öncesi Türk tarafını ikna etmeye, tansiyonu düşürmeye çalışıyor. öte yandan, görüşmelere katılacak Amerikan heyetine kimin başkanlık edeceği yolundaki karar da verümiş bulunuyor. Müzakerelerde Amerikan heyetine ABD'nin Ankara'daki büyükelçisi Robert StrauszHupe başkanlık edecek. • öğrenciler kira sonınunuzu biz çözüyoruz. 163 43 43 Dere Sok. No. 2 Postahane Arkası İSTİNYE E^debiyat "BffiffTI BARDAGINDAN İCSİN HERKES! Basında tebessünüer Halefoğlu, Meclîse ABD gezisiııi anlattı H P grubu adına konuşan Halil İbrahim Karal, Rogers'ın Türkiye'den "yem" diye söz etmesini şiddetle eleştirdi. ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Dışişleri Bakanı Vahil Halefoğlu, BM'nin genel kurul çahşmalan için gittiği New York'taki temaslarıyla ilgili olarak dün TBMM'de bilgi verdi. Halefo|lu, Meclis Genel Kurulunda konuşurken, bütün temaslannda Bulgar Türkleri sorununu anlattığını ve görüşmelerde anlayışla karşılandığını ifade etti. Türkiye ile AET ilişkilerinin canlandırılması yolunda birçok ülkede içten bir isteğin bulunduğunu belirten Halefoğlu, ABD Dışişleri Bakanı George Shultz'la görüşmesinde de savunma işbirliği anlaşması, Ermeni tasarıları ve Kıbrıs konusunu ele aidıklarını bildirdi, "Bu konulann her yıl askeri yardımın göriişüldüğü 89 ay süresince basında ve kamuoyunda dogurduğu hassasiyet, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde müspet etki yapmaktadır" dedi. Halefoğlu Suriye Dışişleri Bakanı ile görüşraesinde bu ülkenin Türkiye'nin sınır güvenliği konusunda gösterdiği duyarhğı anladığı izlenimini edindiğini belirtti. Genel kurulda HP grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Halil İbrahim Karal, NATO Başkomutanı General Bernard Rogers'ın, "NATO olmasa, Türkiye, Sovyetler'e yem olabilirdi" şeklindeki sözlerini eleştirerek NATO başkomutanının yem kavramıyla konuşamayacağım vurguladı. Karal, ABDTürkiye ilişkilerinde çok ciddi sorunlar bulunduğunu, siyasi tarihimizde ilk kez böyle büyük sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu anlattı. MDP Bitlis Milletvekili Kâmran İnan, BM genel kurulunda yaptığı konuşmada Halefoğlu'nun Bulgaristan adını kullanmamasını eleştirdi. İnan, aynca doğu ve güneydoğudaki olaylann yaratıcısı olarak Suriye'yi göstererek, "ABD, Mısır uçağını kaçınr. İsrail, Tunus'u bombalar, ben ise güneydoğudaki olaylann kaynağını bilirim, ama olururum" dedi. • 10^40 No'lu sarı basın kariımı yiıirdim. Ueçcrsi/ılir. ABDLLLAH YAZICI GORÜŞ HEVCAL ULUÇ Özel ambalajı içinde 5büyükEfesalana bedava "biıa" baıdağı .. Bedava "bira" bardağmızbakkalda... Özel ambalajında 5 Efes Pilsen'le birlikte. Bugün mutlaka özel ambalajlı Efesleri alın. Bedava bardağmızia birlikte! Buz gibi "bira"yı bardağmdan için! EFESPİLSEN SUSADIKÇA R Blra" bu kapağın altındadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle