22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/10 11 EKÎM 1985 Dışişleri Bakanı Halefoğlu, New York'ta Cumhuriyefin sorulannı yanıtladı: SEDAT ERGİN NEW YORK BM Genel Kurul çalışmalan için New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı Vahit Hakfoglu Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken Avnıpa ile ilişkilerin duzeknesi için Turkiye'nin "mttmkttn olan" her şeyi yaptığını belirtti. Halefoğlu, bazı "Avrupalı dostlann "sivri" taleplerde bulunduğunu söyledi. Gorbaçov'un, Cenevre gorüşmelerıne sunmak üzere açıkladığı son önerilerine de değinen Dışişleri Bakanı Halefoğlu; "Diınya kamuoyunu etkilemek için çok iyi hazırlanmış öneriler" dedi. Halefoğlu, TurkSovyet ilişkileri konusunda ise şunları söyledi: "Sovyetler Biriiği gibi her gün biraz daha tMketim toplumu haline gelmekte olan büyük bir komşunun ihtiyaçlannı karşilamak hususunda Turkhe'ye dıişen payı ihmal etmemek lazımdır." Dışişleri Bakanı Halefoğhı'nun, sorulanmıza verdiği yanıtlar şöyle: Burada Avrupalı bakanlaria yapüğıruz (emaslarda Batı AvnıpaTiirkiye ilişkiierinde hukiimetler kanadıyla sıkıntıların giderildigi, ancak parlamentolann ikna edilmesi gerektiği ortaya çıktı. Görüştügünüz bakanlar size "Pariamentolan ikna edin" mesajını verdiler. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? HALEFOGLU Gerek biz hükümet olarak, gerek parlamenıerlerimiz, Avrupalı parlamenterlerle temaslanmızda bu konuları anlatmaya devam edeceğiz. Türkiye'de elde ettiğimiz başanlar bunun en buyük yardımcısı olacak. Zaman içinde bu konulann bizim istediğimiz suratte olmasa da muayyen bir süratle normale döneceğine inanıyoruz. En son Avnıpa Konseyi'nde yapılan bir göriişmede harbi durdurabilmek için Fransızlann Irak, Almanlann ise Iran üzerinde etkili olabilecekleri, ancak Turkiye'nin her ikisi üzerinde de etkili olabileceği ileri sürülüyor ki, Turkiye'nin bu bölgede ne kadar önemli bir rolü olduğu ve olabileceğini göstermesi bakımından bu çok güzel bir örnektir. Türkiye kuvvetlendikçe, gerek Türkiye'nin içerisindeki, gerek dışandaki problemlenn çözümü daha kolaylaşır. Konu Avrupa'daki pariamentolann ikna edilmesi olunca Avnıpa'da Türkiye'ye döniik bazı beklentiler de gündeme geliyor. Bunlar arasında af konusundaki beklentiyi de sayabiliriz. Acaba Türkiye1 de kaydedikcek bazı gelişmeler bu siırece olumlu >önde katkıda bulunmaz mı? HALEFOGLU Türkiye mümkün olan her şeyi yapmaktadır. Dışarıdan tabii "şu yapüsın, bu yapılsın' diye söylemekie bu iş olabiiecek bir şey değildir. Türkiye'nin şartları neye elverişliyse, Türkiye kendi menfaatleri bakımından neleri uygun görüyorsa, bunları yapar. Türkiye'nin demokrasiden başka bir sistemle idare edilmesi mümkün değildir. Ama bizim dostlarımız bazı hesaplarla bazı sivri taleplerde ya da eleştirilerde bulunabiliyorlar. Ama bunları yapanlar bir azınlıktır. Türkiye zaten doğru yoldadır. Bu yolda devam edecektir ve kendisine layık gördüğü bu sistemi en başarılı ve müstekâr bir şekilde oturtmaya karar vermiştir ve bunu yapacaktır da... Türkiye'nin iç yapısıyla ilgili bazı konular TiirkiyeAvrupa ilişIdlerinin açılmasında kilit rolü kazanmıyorlar mı? HALEFOĞLU Böyle bir şart veya kilit mevzubahis değil. Türkiye'deki durumu göruyorlar. Biz Türkiye'deki durumu izah ediyoruz, onlar da gelip kendi gözleriyle görüyorlar. Ondan sonra raporlannı hazırlıyorlar ve bunun üzerinde bir karara varıyorlar. Binaenaleyh, komısyon bir teklifle ortaya çıkmıştır. Biz Türkiye, onlar "Beş'Mer olarak bu teklif üzerindeki göruşlerimizi bildireceğiz ve neticede bir yerde de eğer bir uzlaşıya varabilirsek, bu her iki tarafın da yaranna olacaktır. Avrupalı dostlar sivri taleplerde bulunuyor Avrupa: İlişkilerin düzelmesi için mümkün olan her şey yapılmaktadır. Ama dostlarımız bazı hesaplarla, bazı sivri taleplerde bulunuyorlar. Savunma işbirliği: TürkABD ilişkilerinin yabancı faktörlerden arındırılmış olarak ve her iki tarafı da daha çok rahat ettirebilecek bir temel üzerine nasıl oturtulabileceğini müzakere edeceğiz. Yıldtz Savaşları: Bu projenin dışında kalamayız. Bu projeye hem katkımız olabilecek, hem de alabileceğimiz pay. Ortadoğu: Sorunun temelini Filistin meselesi oluşturuyor. Biz hiçbir zaman Araplar arasındaki ilişkilere taraf olmadık. Sovyetler: Tüketim toplumu haline gelmekte olan komşumuzun ihtiyaçlarını karşilamak hususunda Türkiye'ye düşen payı ihmal etmememiz lazımdır dınsı üzerine toplanan Güvenlik Konşeyi'nde yaptıgınız çıkış burada geniş yankılar bıraktı. Arap bakanlar sizi kucaklayarak kutladılar. Ancak ertesi gunu Ortadoğu'da "ilgili" bir taraf olan ABD'nin Dışişleri Bakanı Schultz ile yapUğınız göriişmede nedense tsrail'in saldınsına dikkat çekmemeyi yeğlediniz. Neden? HALEFOCLU lsrail'in saldırısı Türkiye ile Amerika arasmda görüşülecek bir konu değildir. Şu bakımdan değildir; eğer vakit olur da TürkAmerikan ilişkilerini gözden geçirdikten sonra diğer konuları da ele alabilirseniz, bu arada DoğuBatı ilişkileri ve Ortadoğuyu da görüşebilirsiniz. Bu defaki görüşmemızde zamanı daha fazla TürkiyeABD ilişkileri üzerine teksif etmek istedim. Schultz, baştan bana Gorbaçov ve Sovyetler Birliği'ndeki yeni inisiyatif hakkında ne düşünduğümü sordu ki, Schultz her görüşmemizde benden bu konudaki fikirlerimi sorar. nın çeşitli alanları kapsayabileceğini anlatmaya çalıştım. yince sorunun temelini Filistin meselesi oluşturuyor. Biz hiçbir zaman Araplar arasındaki ilişkilere taraf olmadık ve olmamaya devam edeceğiz. Fakat hepsiyle de, hangi kanada mensup olurlarsa olsunlar, iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz. Bunu bugüne kadar başanyla sürdürdük. Bundan sonra da sürdürmek karanndayız. Bunun için gayret sarfediyonız ve gayet dikkatli bir Ortadoğu politikası izliyoruz. Bizim bu tutumumuz Ortadoğu ülkelerinin de yarannadır. Bunu Ortadoğu'daki ülkeler de idrak etmiş durumdadırlar. ŞAMtR^LE GÖRÜŞSEYDİM Görüştüğünüz Arap bakanlar arasında tsrail Dışişleri Bakanı tzak Şamir'e randevu verdiğiniz için tepki belirten ya da serzenişte bulunanlar oldu mu? HALEFOCLU Ben hiçbir serzeniş görmedim. Hatta Cidde"de Şamir'le göruşeceğimi Arafat'a dahi söyledim. Geçen defa Sayın Başbakan'la ABD'yi resmen ziyaret ettiğimizde Washington'da tsrail Büyükelçisi ile görüşmüş ve ona da Türkiye'nin takip ettiği politikayı anlatmıştım. Bu defa da Şamir'le göruşseydim, ona açıkça politikamızı anlatacaktım. Binaenaleyh, Şamir'in benim ağzımdan Türkiye'nin Ortadoğu'daki poiitikasını dinlemesi herhalde Araplann aleyhine değil, lehine olurdu. ABD'nin ÜrdünFKÖ Banş Planı karşısında takındığı tutum ılımlı Arap ülkelerini karamsarlıga sevketmiş bulunuyor. ABD'nin, daha doğrusu Beyaz Saray'ın, iş İsrail üzerinde baskı yapmaya geldiğinde, o noktada durduğu, dolayısıyla planın kabul edilme şansının bulunmadıgı belirtiliyor. ABD'nin bu tutumunu nasd değerlendiriyor sunuz? HALEFOCLU ABD'nin kendine özgü birOrtadoğu politikası var. Bu Ortadoğu politikası iç ve dış faktörlerden oluşuyor. Onlann politikasımn düzeltilmesi, ya da devamı ya da başka bir yöne yönlendirilmesi bizim görevimiz değil. Biz Ortadoğu'yu nasıl gördüğiımüzü onlara (ABD) anlatıyoruz. Diğer Arap ülkeleri de onlarla daimi temas halindeler. Onlar da anlatıyorlar. Kendileri de bölgeye arka arkaya birtakım temsilcüer gönderip mahallinde liderlerle temas ediyorlar ve sonuçta bir politika oluşturuyorlar. Bu tabii Amerika gibi bir süper gücün vereceği bir karardır. İŞBtRLİĞt ANLAŞMASI ABD'nin savunma işbirliği anlaşmasının muzakerelerine getireceği karşı önerilerde tncirlik Üssu'nden 'çevik kuvvef için sınırsız kolayiıklar isteyeceği belirtiliyor. Bu talebi nasıl karşılarsınız? HALEFOCLU Politikada böyle birtakım ihtimaliyat uzerine fıkir yüriitmek doğru değildir. Biz iki dost ve iki müttefik ülkeyiz. Beş senelik bir anlaşma temelinden çıkmak üzereyiz. Bu beş senelik dönem bize bazı tecrübeler kazandırdı. Bazı konularda karşılaştığımız zorluklan nasıl halledebileceğimiz hususunda bize bazı fikirler verdi. Şimdi biz oturacağız ve önümüzdeki yülarda TürkAmerikan ilişkilerinin yabancı faktörlerden anndınlmış olarak ve her iki tarafı da daha çok rahat ettirebilecek bir temel üzerine nasıl oturtulabileceğini müzakere edeceğiz. Ancak Amerikalılar Türkiye'nin söz ettiginiz beklentileri konusunda "Bu mümkün değildir. Çunkü ortada Kongre faktörü vardır" diyorlar. O zaman sizce nasıl bir formül geliştirilebilir? HALEFOĞLU Insan zekasının, insan imajinasyonunun herhalde bu gibi zorluklara bir çare bulabilmesi lazımdır. Hayatta, politikada hiçbir konu yoktur ki, ona iyi niyetle bir çözüm bulunamasın, GORBAÇOV'UN ÖNERİLERİ Sovyetler Biriiği lideri Gorbaçov'un Cenevre görüşmeierine sunmak üzere açıkladığı son önerilen nasıl karşıiadınız? HALEFOCLU BU öneriler inceleniyor. Bunlar beklenmedik öneriler değildi, tabii... Bunlar gayet akülıca dunya kamuoyunu etkilemek için hazırlanmış ve çok iyi hazırlanmış önerilerdir. Zannediyorum ki ABD ve Avrupa kamuoylannı da oldukça etkiledi. Yalnız iş bununla bitmiyor tabii. îki süper güç bu konuları uzun uzun görüşecekler. Dünyayı bir nükleer felaketten kurtarmak için umarız ki bir uzlaşıya varacaklar. Türkiye'nin Yıldız Savaşlan tartışrnasının karşısındaki konumu nedir? Uzay silahlan Cenevre'de görüşme konusu yapılmalı mıdır? HALEFOGLU Şimdi bu konu önümüzdeki günlerde NATOda görüşülecek. NATO'da bir karara vanlabilecek mi, bilmiyomm.. Geçen ilkbaharda Lizbon'da yapılan NATO Bakanlar Konseyi toplantısında bu konu daha yeniydi ve hükumetlerin görüşleri birbirine pek benzemiyor ve uymuyordu. Buna katılmak isteyenler vardı, katılmayı reddedenler vardı.. Hükümet olarak katılmayıp fırmalarını serbest bırakanlar vardı ve bütün müttefikler arasında tam bir görüş mutabakatı mevcut değildi. Bu da tabüdir. Çünkü Avrupa müstakil devletlerden oluşan bir kıtadır ve her ülkenin kendi politikası, kendi görüşü mevcuttur. Ancak hepimiz ayrıca bir ittifakın üyeleriyiz ve bu ittifak ABD ve Kanada ile biriikte muayyen bir savunma stratejisi üzerine kurulmuştur. Bu savunma stratejisi çerçevesi içinde bu konulann da görüşülebilmesi ve müttefikler arasında müzakere edilebilmesi normaldir. Avrupalı müttefiklerin "Yıldız Savaşlan" programının NATO stratejisine etkileri konusunda ciddi kaygüan var. Çünkü bu strateji ile ABD kendisini Sovyet füzeleri karşısında tam bir konımaya alırken, Avrupa'yı saldınya daha açık bir hale getirebilir. Bu durumun NATO stratejisinde değişikliklere yol açabileceği Avrupalılarca belirtiliyor. Türkiye ise Sovyetler Birliği'ne en yakın NATO ülkesi olduğu için bu program Türkiye açısından, Türkiye'nin stratejik çıkartan açısından bir şey getirmiyor, yapılan tahlillere göre siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? HALEFOCLU Şimdi her ülke konuyu iki yönden inceliyor. Birisi kendi yararlan ve zararlan bakımından... Birisi de genel savunmaya yapacağı katkı bakımından... Ve buna göre karar veriyor veya verecek. Yalnız bir de bunun bir teknolojik gelişme tarafı var. Onun da dışında kalmak istemiyor kimse.. Ve Avrupalılar hükümet olarak katılmakta tereddut gösterdikleri zaman dahi firmalannı ABD'ye gönderip bu teknolojik gelişmeden faydalanmak ve bunun dışında kalmamak için teşvik ediyorlar. Mesela Italya... Mesela Ingiltere.. Binaenaleyh, biz bu bakımdan da konuyu ele alıp Turkiye'nin teknolojik düzeyi ne kadar sınırh olursa olsun, bunun dışında kalmaması gerektiği kanısındayız. ZAMAN DARLIĞI Schultz, bundan önceki görüşmeterinizde her seferinde sizden Ortadoğu konusundaki görüşlerinizi de sorardı... HALEFOGLU Ilk kez sormadı. Ben de sormayınca Ortadoğu hakkında konuşup TürkAmerikan ilişkilerine ayıracağım vakti oraya harcamak istemedim. O sormadıktan sonra, benim sormam için bir sebep yoktu. Binaenaleyh, ben de elli dakikalık vaktin çoğunu TürkAmerikan ilişkilerine tahsis etmeyi tercih ettim ve Schultz'un raridevulannın genellikle 40 dakika ile bir saat arasında olduğunu tecrübeyle bildiğim için bu zamanı o şekilde kullanmak istedim. Kısaca Sovyetler Biriiği hakkındaki sorulannı cevapladıktan sonra hemen TürkAmerikan ilişkilerine geçtim ve Turk Amerikan ilişkilerini daha geniş bir taban üzerine oturtmanın zamanı geldığını ve bütaba TARAF DEĞtLtZ tkili temaslannız sırasında Arap ülkeleri bakanlannın önemli bir bolumuyle göruştunüz. Bu temaslarda edindiginiz izlenimlerip tşıgında Ortadoğu'da bugunkü durumun genel bir degerlendirmesini >upar mısınız? Ortaya çıkan tabloyu nasıl görüyorsunuz? HALEFOCLU Ortadoğu maalesef çok kanşık. Onun için Türkiye'nin son derece dikkatli bir politika izlemesi lazım. Ortadoğu de ORTADOĞU tsterseniz, şimdi de Ortadogu'ya gecelim. İsrail'in Tunus'a sal Halefoğlu Ankara'ya döndü , Türkiye'nin ne istediğini 9 gayet iyi bitiyor Halefoğlu Esenboğa'da "Kelime oyunlarına gerek yok. Türkiye, 1980'de anlaşmayı imzalayan Türkiye değildir. ABD ile anlaşmamn daha geniş bir tabana oturmasını istiyoruz" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, BM Genel Kurulu toplantıları için gittiği New York'tan dün akşam döndü. Esenboğa Havaalanı'nda gazetecilere New York'taki temaslan ve çalışmaları hakkında bilgi veren Halefoğlu, ABD ile ortak savunma anlaşmasının yenilenmesi konusunda yakında başlayacak müzakerelerle ilgili olarak şunlan söyledi: "ABD yönetiminin Türkiye'nin istekleri konusunda kuşku duyduğunu sanmıyorum. Onlar Turkiye'nin neyi istediğini gayet iyi biliyoriar. Kelime oyunlanna gerek yok. Türkiye, artık 1980 yılındaki anlaşmayı imzalayan Türkiye değildir. Anlaşmamn daha geniş bir tabana oturmasını istiyonız. ABD yönetimi de ne demek istedigimizi biliyor. anlayışla karşılıyor ve dikkatle inceliyortar." Halefoğlu, savunma sanayiinde işbirliği ve ekonomi alanın da ağırlık taşıyacağını bildirdiği anlaşmamn yenilenmesi göruşmeleriyle ilgili olarak, daha sonra, "ABD ile ticari dengr avığımız 800 railyon dolar. Ote yandan yönetim liberal ekonomi şampiyonluğu yapıyor, ama Türkiye'ye mal satma olanağı sağlamıyor. Kongrede zaman zaman korumacı eğilimler beliriyor. Biz de ürünlerimize ihraç olanağı sağlanmasını elbette istiyonız," dedi. Halefoğlu, ikili görüşmeleriyle ilgili olarak da, bu görüşmelerde Türkiye'nin iyi hazırlandığını, her ülke için ayn bir dosyayla Bulgaristan sorunu hakkında bilgi ve notlar verildiğini söyledi. BM Genel Kurulu toplantısındaki konuşmasında, Türk azmlığın sorunlannı dile getirmesine rağmen Bulgaristan'ın adını neden vermedigi sorusuna karşılık Halefoğlu, şunlan söyledi: "Konu, genel kurul gündeminde değildi. Benim konuşmamda isim vermememe rağmen hangi ülkeyi kastettigimiz konusunda hiç kimse kuşkuya düşmedi. Ayrıca, Bulgaristan'a da cevap hakkı vermeyerek gereksiz tartışmalardan kaçınımş olduk. Türkiye, hangi uluslararası forumda konuyu isimlendirerek getireceğini titiz bir sekilde incelerniştir. Bu, diplomasi sanaUnın bir inceliğidir." Avrupa'yla ilişkilerde iyimser olduğunu belirten Halefoğlu, Türkiye'nin Ortadoğu'da bir istikrar unsuru olduğunu vurguladı. Halefoğlu, Tunus saldınsından sonra Israille ilişkilerin rafa kaldınlıp kaldınlmadığı yolundaki bir soruya, "Şimdilik mevcut olan randevulan iptal ettik. Bundan sonra gelişmeleri gorüp ona göre karar vereceğiz. Diplomaside her şey bir zamanlama, ayariama meselesidir. Bunu iyi yapabildiğiniz takdirde başanlı olursunuz, iyi yapamadığınız takdirde başannız ya yok olur, ya da azalır", yanıtını verdi. SDFDA PAYLMIZ Savunma Bakanı Sayın Yavuztürk'ün bir demeci olmuştu, "bizim bu projede bazı ihaleleri almamız söz konusu olabilir" diye.. Sayın Yavuztürk'ün bu değeriendirmesini nasıl karşılıyorsunuz? Yani bu işte ihalelere katılmamız söz konusu olabilir mi? HALEFOCLU Gelişmeleri takip etmemiz lazım ve bu gelişmelerden teknolojik bakımdan Türkiye'nin payına bir şey düşecekse bunun dışında kalmamız lazım. Biz bildiğiniz gibi, EUREKA'ya da giriyoruz. EUREKA Avrupa teknolojisinin görüşüldüğü veya geliştirildiği bir ortam. Bizim Avnıpa'nın dışında kalmamız mümkün değildir. SD1 da (Stratejik Savunma Girişimi) bunun Amerika versiyonu, biraz degişik şekliyle.. Binaenaleyh bunun da dışında kalmamız mevzubahis olmamak gerekir. Hangi amaçla dışında kalmamız gerekir? HALEFOGLU Teknolojik ve savunma bakımından. Tabii Türkiye'nin şartlannı, yararlannı, konumunu ve tutumunu gözönünde tutarak biz de bu işi izleyeceğiz ve biz de buradaki katkımızı veyahut da payımızı tespit edeceğiz. Hem katkımız olabilecek hem de alabileceğimiz pay... Dışında kalmamız söz konusu olmamalıdır dediniz. Bu sözierinizden Türkiye'nin SDI'ya (Yıldız Savaşlan) katılması konusunda kapıyı açık tutmuş olmuyor musunuz? HALEFOCLU Gayet tabii. SDl'nın dışında kalmayacağız tabii. Çağlayangil: Devletlerde daimiyet vardır Haber Merkezi Eski Cumhurbaşkam Vekili ve eski Dışişleri Bakanlanndan İhsan Sabri Çağlayangil Yunanıstan Başbakanı Andreas Papandreu'nun, 1976 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan Bern Anlaşması'm tanımadığı yolundakı açıklaması üzerine, "Böyle şe> olmaz, devletlerde daimiyet vardır" dedi. Çağlayangil, gecmiş bir hükümetin temsilcileri tarafmdan imzalanan uluslararası bir anlaşmamn sonraki hükümetleri de bağladığında ısrar ederek bunun devletler hukuku kurallan gereği olduğunu vurguladı. Çağlayangil, "Devletlerde daimivet vardır. O zamanki meşnı hükumetin meşnı temsilcileri bu anlaşmayı imzalamışlardır" biçiminde konuştu. Çağlayangil sözlerini şöyle sürdürdü: "Her devlet imzasına riayet etmeye mecburdur. İhtilafın derecesine gore, nasd bir yol izlenmek gerektiğine karar verilmelidir. Iş, La Haye'deki L'luslararası Adalet Divaru'na kadar gidebilir. Taraflann çıkarlannı ihlal eden bir durum hasıl olmazsa gitmez. Ama dediğim gibi taraflann çıkarları ihlal edilirse sorun Uluslararası Adalet Divanı'na gotürulebilir." \£nYTtr/ı/1 lc O*/îcf/>r*f e î NATO'nun planlı tatbikatlanndan "Kararlılık Gösterisi85" için Stinger fuzesı atan en SOVYETLERTE SORUN YOK fVLlf Ut lllin gU9lt?t 191 dern siiahiaria Trokya'ya gelen (sağ altta) NATO Çevik Kuvveti Çorlu'da 25. kuruluşyıldö numünu de törenle kutladı. Amerikan, Alman, İngiliz, Belçika ve İtalyan kara va hava birliklerinden oluşan Çevik Kuvvet'e mensup Sovyetler Biriiği Dışişleri Bakanı'yla her yıl BM Genel Kunılu'nda kıtaların, NA TO Müttefik Kuvvetleri Komutam General Bernard Rogers'ı selamladıkları (sol üstte) geçit töreninde Türk Hava Kuvvetle yapmanız gelenek haline gelen göruşmeniz bu yıl gerçekleşmedi. ri'ne mensup jetler ile Çevik Kuvvet'e mensup helikopterler de gösteri uçuşu yaptı. Teftiş edilmeyi bekleyen İtalyan Dağ Komandolan' Shevardnadze ile görüşmenin gerçekleşmemesi Sovyetler Birliği'nin nın tesadüfen önunden geçen bir köpek (sol altta) için yükseien kahkahalar, geçit törenine renk katarken, tatbtkata katılan askerlerin tutumu açısından bazı soru işaretlerinin doğmasına yol açtı. Acaba TürkSovyet ilişkilerinde olumsuz bir hava mı esmeye köfteekmek yemek üzere (sağ ustte) ilçe merkezine dağılmaları da Çorlu 'ya renk kattı. (Fotoğraf: ESDER ERKEK) Ruslara yem olurdunuz Bunu sağladığıma pişman değilim. O konjonktürdeki koşullar göz önüne alındığında Ruslara kolay yem olurdunuz" dedi. Trakya'da yapılan NATO planh t atbikatlarından "Kararlılık Gösterisi85" için geldiği Çorlu'da soruianmızı yanıtlayan Rogers, 1980 yılında gösterdiği yoğun çaba ile Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına reentegrasyonunu saglamıştı. "Kanat Operasyonu" adıyla anılan operasyon sonucu yapılan "Rogers Planı" anlaşması sayesinde Kıbrıs Banş Harekâtı sonrasında NATO'nun askeri kanadından çekilen Yunanistan NATOya dönmuş, ancak dönuşü "veto" etmemesi için Türkiye'ye verilen sözlerden hiçbirisi yerine getirilmemiş, bir süre sonra da Limni krizi doğmuştu. Rogers, "anlaşmanın Yunanistan'a karşı hiçbir yaptırım taşı (Bas tarafı 1. Sayfada) mamasından dolayı bugün meydana gelen olaylardan kendisini sorumlu tutup tutmadığı" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlar benden kaynaklanmıyor ki kendimi suçlu hissedeyim. TUrkiye'yi aldatmadım ki. Ben SACEUR olarak her iki ülkenin her kanş topragını korumakla gorevliyim. Türkiye'nin de Yunanislan'ın da topraklarına aynı derecede sonımluyum. Ancak ikili sorunları çozmek SACEUR'un işi değildir. NATO1 nun da değildir." Rogers, sorunlann Yunanistan'ın NATO'ya şartsız dönmüş olmasından kaynaklandığını belirterek şöyle devam etti: "Bu iddiayı reddediyonım. Yunanistan'ın NATO'ya döniışünü sağlayan planda 'Yunanistan NATO'ya dönsun sonra sorunlar başgöstersin" diye bir madde yoktur. İki ülke arasındaki so nınlan üzüntuyle karşıhyorum. Bunu zaten defalarca belirttim. Anlaşmamn, başta Türkiye ve Yunanistan hükümetleri olmak üzere planı onaylayan NATO nükümetlerinin anladığı çerçevenin dışında uygulanması, benim sorumluluğum olmadığı gibi üzücü bir durumdur. Ancak bu, herşey bitmiş demek değildir. tyimserim ve çalışıyorum." Rogers, Ege'de komuta kontrol sahalarının bugünkü statusü konusunda da şöyle konuştu: "Komutanlar anlaşmamn 3. maddesine göre karşılıklı oturduklannda en uygun statüyü belirieyeceklerdir. Belki de bunu yaparken son gelişmelere göre yeni bir düzenleme yapabilirler. Bu onlann karandır. Geçmişte Ege'de komuta kontrol sorunlannı çözmek için çalışılmış ve planın 4. paragrafı bu konuya hasredilmiştir. Sorumluluk alanlannda sorun çıkması halinde ya pılacaklar bu maddede yer almıştır. Ama ne yazık ki bugün uygulanmıyor. İşte bu kilitlenmenin bugun diplomatik yollardan çözülmesine çalışılıyor." Rogers, Yunanistan'ın Türkiye ile ilişkilerinde sorunlar bulunmasımn Rogers Planı'na bağlanmış olmasından üzüntü duyduğunu vurgulayarak "Ben o dönemde Yunanistan'ın NATO'ya dönuşü için çaba harcadım. Çünkü bana verilen gorev, Yunanistan'ın NATO'ya tam üyeliğini saglamaktı. Bunu yaptığıma da pişman değilim. O konjonktürdeki koşullar goz önüne alındığında Ruslara kolay yem olurdunuz. Siz şimdi beni bir müttefik topragında bir başka müttefik aleyhine konuşmaya zorluyorsunuz. Bunu yapmayacağım, her iki millet de karşılıklı retorikleri bir yana bırakarak dost olmalıdır. Bu herkesin çıkannadır" şeklinde konuştu. başladı? HALEFOCLU Sovyetler'le ilişkilerimiz normal olarak gelişmektedir. En son iki büyük konu halledilmiştir. Bunlardan bir tanesi doğal gaz boru hattı projesidir, ki bir hal şekline bağlanmıştır. Arkadan da büyük bir katkıyla Moskova'daki sergiye katılmışızdır. Sovyetler Biriiği komşumuzdur. Onlarla ticari, ekonomik alanlarda geçmişte olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da oldukça önemli işler yapabileceğimize inanıyoruz. Batı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi biz de Sovyetler Birliği'nden doğal gaz ithal etmeyi uygun gördük ve buna karşılık olarak da Sovyetler Biriiği ile olan ticari ilişkilerimizi arttırabileceğiz. Sovyetler Birliği'ne Türkiye'de ürettiğimiz birçokşeyi satabiliriz. Coğrafı yakınlığı bir avantaj olarak kıülanmasını bilmeliyiz ve Sovyetler Biriiği gibi her gün biraz daha tüketim toplumu haline gelmekte olan büyuii bir komşunun ihtiyaçlarını karşilamak hususunda Türkiye^ ye duşen payı da ihmal etmememiz lazımdır. Shevardnadze ile ben Helsinki'deki toplantıda yemekte iki kez yan yana oturduk ve uzun uzun TürkSovyet ilişkilerini konuştuk. O zaman daha yepyeniydi ve sanırım daha birkaç hafta olmuştu Dışişleri Bakanlığı'na gelişi. Gayet dostane, gayet şaka dolu, samimi bir görüşme yaptık. Burada da göruşmek istedim. Her defasında BM vesilesiyle burada biraraya gelindiğinde böyle bir görüşme olmuştur. Maalesef ben çarşamba gunü geldim ve Shevardnadze buradan perşembe günu ayrıldı. Onun için bu bir günlük sure zarfında bu randevuyu tespit etmek mümkün olamadı. Bundan duyduğu üzüntüyü de bizzat buradaki daimi delegeleri gelip izah etti ve benim verdiğim öğle yemeğine de bizzat katılmak suretiyle bunu gosterdi. Onun için bu gibi maddi imkânsızlıklar dolayısıyla vuku bulan aksilikleri poljtik bir tesire tabi tutmamak ve bunları kendi konteksleri içinde değerlendirmek çok daha uygun olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle