28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Dış Haberler Servisi Uluslararası bir araştırma grubu, çocuklarda, akıl hastalıklarının en ağır şekli olan şizofreninin görülmesi olasılığmın önceden kestirilmesini sağlayacak belirtileri saptamaya başladı. ABD ve diğer bazı ülkelerden davranış bilimcilerinin çalışmaları sonucu elde edilen bulgular "Yüksek Risk Konsorsiyumu" ismini taşıyan bir araştırma projesinin bir bölümünü oluşturuyor. Uzun yıllar sürecek olan bu proje, "gerçekle bağlantının kopması" olarak tanımlanan şizofreninin ortaya çıkmasında etken olan sosyal ve psikolojik faktörler konusunda veriler sağladı. Projenin amacı, risk grubunda olan kişilerin şizofrenik olmasım önlemeye yaıdımcı olmak. Şizofreni konusunda çalışan araştırmacılar önceleri, bu hastalığa yol açan etkenler olarak "şizofreniye neden olan" anneler ve "çifte baglantılı" mesajlar uzerinde durdular. Daha sonra biyokimyasal nedenleri oluşturan genetik faktörler araştınldı. Şimdiki yaklaşım ise her iki. smibirleştirmekte! Bu yaklaşım, bazı insanlann genetik olarak şizofreniye yatkın oldukları, ancak yaşanan streslere karşı tutumlarının bu hastalığa yakalanmalannda belirleyici olduğu varsayımına dayanıyor. Araştırmacılar, bu hasıahğa yatkın bir çocuğun ileride şizofreniye tutulması olasılığını önemli ölçüde arttıran deneyimlerin neler olduğunu araştırıyorlar. Araştırmada, inceleme altına alınan çocuklardan çoğunun ana babalan şizofrendi ve bu nedenle genetik olarak hastalığa yatkındılar. Ancak bulgulardan biri, ana babalan akıl hastası olmayan ama başkâ nedenlerle yatkınlıkları olan çocuklarda görüldü. Bu çocuklann ana babalarının belirgin bir özelliği çocuklarına devamlı olarak zihin karıştırıcı ve olumsuz mesajlar vermeleriydi. Bu tür çapraşık iletişim, ilerde hangi çocuklann şizofreni belirtileri göstereceklerinin kuvvetli bir göstergesiydi. Araştırmada bu özelliği gösteren 65 çocuktan Doğum kıiosunun aziığt ano'mat doğum pozısvonu gıbı öoğumda gorulen scrunlar Cocuövn ttk uc ytlda annçyie kufduğu duygusa/ ıtıskmtn zayıtugı Cocuklukta t&rekettefin koordmasyonunda guOtfk çekme ve basfeî ba?ı notolci'k sotuntar Ana üatoadzn ayn: bir kurum akıataiar yanında yetısme Okul caömda sozlu itede Dıkk3t toptamada guçluk cefc gıbı algısat zaaUat Okuida oğretmenler ve sııiıf kd J* gıbı sosyal titskı sorunian Ana babalaıia cocukiar aosmdafcf tleUşımde. cocuğun akttnı Jonsttran ~ceh$kıtı mesajlar ve dusmanca tulumtar t Sahibi: Cumhuriycl Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Müessese Miıdürü: Eraine Uşakhgil.Yazı îşleri Muduru: Okay Gönensin, • Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer. Sayfa Düzeni Yönetmeni: AIi Acar. Temsilciler ANKARA: Yalçın Doğan. İZMİR: Hikmel Çeıinkaya. ADANA: Mehmel Mercan, • Servis Şefleri: Istanbul Haberleri: Reha Öz. Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Osman Ulagay, Kulıür: Aydın Emeç. Magazin: Yatçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yiicelman, Düzeltme: Refik Durbaş. Araştırma: Şahin Alpay, IşSendika: Şükran Ketenci. Ikindi: 14.35 Buroter: • Ankara: Ziya Oökalp Bulvarı. tnkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147. • İzmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65'3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 13İKat 3. Tel: 1455019731 • Basanve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cataioğlu, tst. PK: 246İst. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 TAKVİM 5 Ocak 1985 lmsak: 5.50 Güneş: 7.22 Öele: 12.14 Akşam: 16.56 Yatsr. 18.22 Şizofreni tıbba karşı direniyor Şizofreniye yakalanmada rol oynayabilen etkenler: nüfus için beklenenden daha Şizofreni üzerine yüksek bir orandı. yıllardır yapılan araştırmaların sonuçları umutlandırıcı Kalmmın rolü Şizofrenik ana veya babadan değil. Şizofreni tüm bu hastalığı çabalara rağmen tıbba olma bir çocuğun diğer çocukgeliştirme şansının karşı direniyor. Ilaç ile lara oranla 3 ile 6 kez daha çok belirtiler azaltümakla olduğu ve bu riskin bazı durumlarda 14 kez çoğaldığı sonucuna birlikte, kesin tedavi vanldı. Hem anne hem de babası olanağı yok. Bundan şizofrenik olan bir çocukta ise yirmi yıl önce her 100 hastahğa yakalanma riskinin 35 kez daha büyük olduğu tahmin kişiden birinin edildi. şizofrenisi vardı. Ancak tüm bunlara karşın, şiBugün de bu oranda zofrenik ana babaların çocukladeğişiklik yok. rının çoğunda hastalığın ortaya çıkmadığı görüldü. Bunlardan Günümüzde ABD'de şizofreniye yakalananlar ile yaiki milyondan fazla kalanmayanlan birbirinden ayv şizofrenik olduğu ve ran olay ve özelliklerin belirlenher gün 100 bin kişinin mesi şimdi araştırmacıların temel uğraşlan. tedavi gördüğü Araştırmacılann benimsediksanılıyor. MtLYONLUK KEMAN Sotheby's müzayede saionunun iVetv Y'ork şubesinde açık arttırmaya çıkarüan Siradivarius keman için alıcılar epey çekiştiier. Sonunda eşi az bulunur keman, 400 bin dalara (yaklaşık 180 milyon lira) Londralı bir kokksiyoncuda kaldı. 12'sinde hastahk ortaya çıktı. Ana babaların rolü Bu çocuklann ana babalan, onların bir davranışını onaylamadıklarında, yapılanı eleştirmek yerine çocuğa saldıran; çocuğun ne söylediğini dinlemektense çocuğa kendi duygu ve düşüncelerini söyleyen ve çoğunİukla açık konuşmak yerine birkaç anlama gelebilecek şekilde konuşan kişilerdi. Daha önceleri bu iletişim tarzları şizofrenik kişilerin aüelerinde görülmüşse de, ilk kez bunların hastahğın onaya çıkmasında belirli bir roy oynadığı saptandı. Şizofrenik kişilerin sonradan hastalığa yakalanan çocuklannda görülen ve hastahğa neden olduğu bilinen diğer faktörler arasında, sözsel zekâda gerileme ile okuida içe kapanıkhk ve geçimsizlik bulunuyordu. Ancak bu ve başka sorunların tek başına şizofreniye yol açmadığı ve ancak çocuğun bu hastalığa genetik bir yatkınhğı olması halinde etkili olduğu bilinmekte. Sağlıklı bir yetişkin olacak çocukla şizofreniye yakalanacak çocuğu ayırtedebilme çabalarının yoğunluğu bu sorunun boyutlarını da yansıtmakta. Bazı araştırmacıların tahminlerine göre ABD nüfusunun yüzde 3'ü bu hastahğa yakalanacak, ancak bunların birçoğu tedavi gerektirecek duruma gelmeyecek veya zamanla iyileşecek. Şizofreni belirtileri, düşüncelerde kanşıkhk; sesler duyma gibi rahatsız edici algılar ve mantık dışı fıkir ve saplantılarla dolu olmak şeklinde tanımlanıyor. Günümüzde, ABD'de iki milyondan fazla insanın şizofrenik olduğu ve her gün ortalama 100.000 kişinin bu nedenle hastahanelerde tedavi gördüğü sanılıyor. Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü'nün yaptığı tahminlere göre, hastahğm ekonomik yükü, doğrudan tıbbi giderlerden daha çok üretkenlik kaybı nedeniyle, yılda 20 milyar dolardan daha çok. Hastalık direniyor Şizofreni üzerine yıllardvr yapılmakta olan çalışmalann so nuçları ne yazık ki umutlandıncı değil. Bilimin, diğer bellibaşlı hastalıkları azaltmaktaki başarısına karşın, şizofreni tüm çabalara rağmen tıbba karşı direnmeyi sürdürüyor. İlaç ile belirtiler azaltümakla birlikte, ktsin tedavi olanağı henüz yok. Bundan yirmi yıl önce her 100 kişiden birinin şizofrenisi vardı. Bugün de bu oranda hiçbir değişiklik yok. Şizofreni konusunda bugün izlenmekte olan yaklaşım, ilk kez 1961'de Kopenhag'da, anneleri şizofrenik olan 207 çocuk uzerinde çalışmalar yapan araştırmacılarca kullanıldı. îlk bulgular, diğer merkezlerdeki araşnrmacıları da (1970'lerde) aynı yaklaşımı benimsemeye yöneltti. Şizofreni konusunda araştırmalar yapan "Yiiksek Risk Konsorsiyumu1' çeşitli ülkelerdeki 15 araştırma merkezinden oluşmakta. Merkezler şimdiye dek, 1200'ünün ana babası şizofrenik olan 3000 çocuk uzerinde araştırma yaptılar. Bunlardan 3540 kadan hastalığın klinik belirtilerini gösterdiler. Bu, normal leri yöntem, şizofrenik anababası olan bir çocuğu, ana babasında şizofreniden başka psikiyatrik bir sorunu olan bir çocukla eşleştirme. Bu yöntemle, araştırmacılar akıl hastası ana babaların çocukta oluşturduğu utanç veya kargaşa etkilerini soyutlamayı umuyorlar. Araştırmalar, bu iki grubun yanı sıra, ana babalarında bilinen herhangi bir psikiyatrik sorun olmayan diğer bir grup çocuk uzerinde de yürütülüyor. Sanata para yağdı İki dev müzayede salonu, "Sotheby's" ve "Christie's" 1984 yılında toplam 1 milyar dolarlık satış yaptılar. En değerli yapıtiarı toplayanlar, zengin Amerikah koleksiyoncular ve Getty Müzesi gibi kurumlar oldu. Kültür Servisi Bir Miki Fare karikatürü 20 bin dolara (yaklaşık 9 milyon lira), kullanılmış bir araba 295 bin dolara (yaklaşık 133 milyon lira), bir Çin vazosu 606 bin dolara (yaklaşık 1 milyar 930 milyon lira) satıldı. 1984, altın, petrol ve birçok ülkenin parası açısından sarsıntıh bir yıldı belki; ama büyük müzayede salonlan açısından olağanüstü başarılı bir yıl oldu. Merkezleri Londra'da bulunan iki dev uluslararası müzayede salonu "Sotheby's" ve "Christie's" sırtını dünyanın en büyük zenginlerine dayamış Getty Müzesi gibi kuruluşlar müzayedelerde fıyatlan tepelere tırmandırdılar. Bunun başlıca nedeni olarak da, ABD'deki ekonomik düzelme gösterildi. "Christie's" müzayede salonunda, bir Walt Disney başyapıtı sayılan "Bir Vuruşta Yedi Sineği .Yassıltan Miki Fare" (selüloit üstüne guaş) 20 bin dolara satıldı. Ne kadar ünlü bir "fare" olursa olsun, bir fare resmi için hiç de fena bir fiyal rifğilrli hıı En tehlikeli Uzerinde çalışılan projelerin çoğu 10 ile 15 yıllık olup, izlenen kişiler şimdi 20 yaşlanna yaklaşmakta. Şizofreni hastahğmı geliştiren kişilerin çoğunluğu 15 ile 45 yaş arasında bulunmakta ve bu hastalığın en sık göruldüğü yaş dilimi de 20'li yaşlann başlangıcı olmakta. İzlenen çocuklann 40'a yakınında şizofreni belirtileri görülmüş olup, gelecek onar yıllık dönemlerde de bu sayının üç katından çoğunda belirtilerin ortaya çıkması bekleniyor. na Londralı bir koleksiyoncu tam 400 bin dolar (yaklaşık 180 milyon lira) ödedi. Picasso'nun "Oturan Şapkalı Kadın" tablosunun satıldığı fıyat ise göründüğü kadar şaşırtıcı değildi ashnda, çünkü varsıl kişiler ünlü sanatçılann ünlü yapıtlanna 4 milyon dolar ödemekte bir an duraksamıyorlardı. 606 bin dolara alıcı bulan Çin vazosu bir İskoç ailenin malıydı. Ana babalan ölünce çocuklar ailenin "çanak çömleğini" aralarında paylaşmak için kura çekmişlerdi. Kurada payına o tuhaf vazo düşen kardeş, onun Glasgow"daki Burrell Müzesi'nde buiunan on dördüncü yüzyıl Çin vazosunun eşi olduğunu nereden bilecekti? Bir gecede 39 milyon dolar "Sotheby's" salonu, 1984 içindeki açık artırmalarda en büyük zaferi Lord Kenneth Clark koleksiyonunda yer alan bir Turner tablosuyla kazandı. Turner'ın "Deniz Görünümü: Folkstone" adh tablosu 10 milyon dolara (yaklaşık 4 milyar 500 milyon lira) satıldı. Bir resme ödenmiş en büyük paraydı bu. Daha sonra New York'taki "Sotheby's" salonunda düzenlenen bir müzayedede, eldeki resimler bir gecede 39 milyon dolara (yaklaşık 17 milyar 550 milyon lira) gitti. Bu da bugüne kadar düzenlenmiş en kazançlı müzeyede olarak tarihe geçti. "Christie's" müzayede saionunun başarıları da yabana atılır cinsten değildi. Mart ayında, çok yerinde bir deyimle "Florence J. Gould'un Muhteşem Mücevherleri" diye tanımlanan koleksiyon 8 milyon dolara (yaklaşık 4 milyar lira) alıcı buldu. Koleksiyon, irili ufaklı elmas yüzüklerden, güvercin yumurtası büyüklüğünde incilerden ve boyunda zor taşınacak ağırhkta zümrüt ve safır gerdanlıklardan oluşuyordu. Temmuz ayında, Devonshire Dükü, geniş koleksiyonundaki eski ustalann bir dizi çizimini elden çıkarmaya karar verdi. Dükün satışa çıkardığı bu çizimler, "Christie's" müzayede salonunda 28 milyon dolara (yaklaşık 12 milyar 600 milyon lira) satıldı. Bunlar arasında, yalnızca Raphaello'nun bir insan başı ve eli çizimi 4 milyon 775 bin dolara (yaklaşık 2 milyar 148 milyon 750 bin lira) gitti. Sanat yapıtiarı ve antika eşya ahmında Amerikalı koleksiyoncuların ve kuruluşların 1984'te başı çekmesi karşısında, Avrupaîı sanat eleştirmenleri seslerini yükselttiler. Avrupa'nın malı olan sanat hazinelerinin ABD'ye akması konusundaki kaygılarını dile getirdiler. Ama "Christie's" müzayede saionunun müdürü John Herbert bu konuda çok soğukkanlı: "En büyük koleksiyoncular ber zaman dünyanın en zengin ülkesinden çıkar. On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda en zengin ülke tngiltere'ydi. Şimdi ise Amerika. Bu iş dönemine göre değişir." Davranış farkları Şizofrenik olan ve olmayan çocuklar arasındaki bashca farkUlıklar şöyle sıralanmakta: • Şizofreni olan çocuklann annelerinde görülen şizofreni, daha kronik; daha ağır; daha erken yaşta ortaya çıkan; daha uzun sürmüş ve daha belirgin belirtiler gösteren nitelikteydi. Ayrıca, bu annelerin sosyal ve kişisel uyumları da zayıftı. • Şirofreniye yakalanan çocuklar doğumlan esnasında anormal doğum şekilleri gibi komplikasyonların etkisinde kalmış olma olasılıklan yüksekti. • Bu çocuklar çogunlukla yetiştimve yurtlannda veya onlan evlat edinen kişilerce yetiştirilmişlerdi. • Yine bu çocuklann okul yaşamlannda sorun yarattıklan, heyecanh, çabuk öfkelenen ve saldtrgan tipler okluklan gözlenmişti. "Özürlü çocukları ihmal etmeyiri" Prof. Dr. Rıdvan Ege: "Sayılan çok fazla olan zihinsel ve ortopedik özürlüler için yeterince okul açümamıştır. Gençlik yılında bu tür özürlü gençler ihmal edilmemelidir." ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Prof Dr. Rıdvan Ege, 10 gençten birinin özürlü olduğunu ve bunların ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Rıdvan Ege, "Kendisine değcr verilmesi, kabul edilmesi ve begenilmesi beklentisi içinde olan gençligin, ailesinden ve toplurodao. sorunlanru paylaşıcı ve destekleyici bir ilgi göremediği zaman ruhsal bunahma ve kişilik gelişiminde sarsıntıya uğradığını" söyledi. Bedensel olarak sağlıklı insanın kendisine özürlü duruma getirdiği unutulmamalıdır. Gençlik yılında, gençliğin sorunları ve çözümleri konulan ele aiınırken, on gençten birinin özürlü olması nedeniyle onlann da ihmal edilmedaha çok guvendiğini, ileriye dö mesi gerekir." nük atüımlarda daha cesur, ruhsal ve sosyal ilişkilerinde daha Rıdvan Ege ülkemizde yaklarahat olduğunu vurgulayan Ege şık 13 bin özürlü çocuğun eğitilşöyle devam etti: diğini belirterek, "Bizde okul ça"Özürlü doğan ve özürlü olan ğındaki 15 ntilyon çocuktan 1.5 gençlerin, diğer gençlerin egitim, milyonu sakat ve 150 bin kadameslek edinme, iş bulma, yuva n da kunımsal özel eğitime gekurma sıkıntılanyla birlikte, rek duyuyor. 12 24 yaş arasınkendisini önce kendine sonra daki gençlerde ise 1 milyon 200 çevresine kabul ettirme kaygısı, bin kadar sakal var. Oysa ülkebirbirine eklenen sonınlar zinci mizde özürlülerin sadece 13 biridir. Bu nedenle, bedensel ve ni egitilebüiyor" dedi.Gelişmişruhsal baskı altındaki her özür ülkelerde özürlü çocuğun özel lünün, en azından bir aileyi eğiüm okullarından çok, çevrelerindeki okullarda özel eğiüm sınıflannda eğitildiklerini ve toplunvla kaynaşmasının öngörüldüğünü belirten Ege, "Bugüne kadar nedense sakatlar okulu denilince hep körler ve sağırlar okulu anlaşılmıştır. Sayılan çok fazla olan zihinsel ve ortopedik özürlüler için yeterince okul açdmamıştır " dedi. Özürlü gençlerin iş bulma sorununa da değinen Ege, "1 milyon 230 bin özürlü gencimizin pek azı okuyabildifine göre, diğer bir sorun da özürlü gençler için eğitim yaptıracak ve iş bulacak olan korunıalı iş yeri sağlamaktır. Bu görev, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na düşmektedir" dedi. BONN'dan ULYA ÜÇER İletişim tarzları Araştırmalann umut verici bir bölümü, ailelerin nasıl iletişim kurduklan konusuna ağırlık vermekte. California Üniversitesi araştırmaalan, uyumsuzluk belirtileri gösteren 65 yetişkinin ailelerindeki iletişim tarzlarını incelediler. 10 yıl süreyle izlenen bu kişilerden 12'sinde (hasta nede tedavi gerektirmemekk birlikte) şizofreni belirtileri gösterdikleri saptandı. Araştırmanın yöneticisi Dr. Goldstein bu kişilerin ana babalannı "karakter cinayeti" işleyen kişiler olarak tanımladı. Bozuk iletişim tarzlanmn çocuklann çoğunu şizofreni riski ile karşı karşıya bırakmamasına Hasbi Tembeler''in sekreteri kapandı karşın; kalıtsal açıdan yatkınlığı olanlarda riski arttırdığı görülÇizgiÖykü, "Hasbi Tembeler" deki sarışın sekreter, öyküdeki adıy dü. Dr. Goldstein'a göre, garip la "Miss Buxiey" artık seks sembolü aplal bir sarışın değil. Generailetişim nodelleri ile olumsuz ve lin sekreteri bundan böyle öykülerde kapalı giysilerle göriinecek. Öyrahatsız edici mesajlannbirarakünün çizeri Mort Walker bu değişikliği şöyle açıklıyor: "Öyküyü ya gelmesi, kahtsal yatkınhk tayayımlayan gazetelerin yazı işlerinden gelen elestirilere artık karşışıyjm bir çocukta gerçek ile bağkoyacak halim kalmadu Sarışın sekreterin açık saçık giyimi öylesi lanlının kopmasını kolaylaştırıne eleştirildi ki, bunları toplasanız (Hasbi Tembelerde seks) adh ka(Arkası 11. Sayfada) hnca bir kitap çıkarabilîrsiniz." (FUAT KIRCALl) Almanya'da Helal Tasarruf Son haftalarda Avrupa'da yayımlanan Türk gazetelerinde bir ilan: 10 milyon dolar sermayeli "İslam Takafol Şirketi Müslüman Cemaat İçin Helal Tasarruf ve Yatınm" programını tanıtıyor. Asıl adı/s/amıc Takafol Comparry (ITC) olan şirketin merkezi Lüksemburg'da. Önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye'de de faaliyete geçecek olan Dar AlMaal Alislami Holding'in bir kolu. Cenevre merkezli kuruluş, Türkiye'de bankacılık ve yatınm dailarında çalışırken, Federal Almanya'daki Türk işçilerine de "Takafol" programını sunuyor. Şirket yetkililerinin belirttiklerine göre "Takafol" Osmanlıcada "Tekafül" olarak kullanılıp, günümüz Türkçesinde "dayanışma" anlamına gelmekteymiş. Bütün bunlardan anlaşılması gereken de sigorta. İslam Takafo! Şirketi, "Bismillahirrahmanirrahim" başlığı altında verdiği gazete ilanlannda vurguladığına göre laiz tanımtyor, İstanbul Bogaz Köprüsü senetlerınde yapıldığı gibi kâr ortakltğı temelinde çalışıyor. Asgari 100 mark aylık tasarrufla katılmanın mümkün olduğu yatınm programı ile şirkete "Allah ne kâr verdiyse" diye tanımlanan bir ölçüde ortak olunuyor. Doğallıkla "Allah zarar verirse"öe zarara... Şirketin Müslümanlara vaat ettiği kredi de faizsiz, ama stnırsız değil. Sınır toplam yatınm hisselerinin en fazla beş katı. Ekonomik tutarlılık, kârlılık, teminat ve İslam açısından helallık ölçülen değerlendiplerek daha fazla kredi almak da mümkün. Tüm bu durumlarda da faiz ödenmiyor, şirketin "tek koşulu" yatmmınıza kâr ortaklığı, ev satın almak için kredi aldığınızda da, Dar AlMaal Alİslami evinizin ortağı. İslam bankacılığını temsil ettiğini öne süren şirket, modern Batı bankacılığı ölçülerine vuracak otursak, hisse senedi alan ve satan bir ortaklık fonu niteliğinde. Almanya'daki Müslüman Türk işçilerini çekmek isteyen "Takafol Grubu" sadece Müslümanlara açık. Ote yandan F. Almanya'da kuşaklardan beri verimliliğini, kârlılığmı kanıtlamış Volksvvagen, Siemens gibi şirketlerin hisse senetlerinin satıldığı borsa her Allahın kuluna açık, şirketlerin borsa değerleri, tahmini kâr dağıtım oranları, her gün, her gazetenin ekonomi sayfalarında yayımlandığı gibi, senetleri satın alabilmek için köprü satışının aksine bizzat kuyruğa girip beklemeye de gerek yok. Bir telefon kâfi, o işi sizin yerinize görevlendirdiğiniz banka yapıveriyor Bu bakımdan Almanya'da yaşayan bir kişi için İslam yatınm sisteminin yeni bir tarafı yok. Faizi haram addeden bir kimse, tasarruiunu doğvudan borsada çalıştırır, küçük hissedar olarak büyük şirketlerin kârına ortak olarak sorunu hatiedebilir. Ancak borsa efektif işlerine yabancı Müslüman Türk işçileri için "İslam kurallanna uygunluk" iddiasıyla ortaya çıkan bir şirket bayağı alternatif oluşturabilir. F. Almanya'da şube açan ulusal bankalarımıza dost ve Müslüman Dar AlMaal Alİslami F. Almanya'daki Türk işçilerinin tasarruflannı toplayabilecek ciddi bir rakip olabilir. B8!Hg»ssigasssaaissi>sg»agii^a6^awııııı^ Bir çin vazosu: 606.000 dolara müşteri buldu. 1984 boyunca toplam 1 milyar dolarlık (yaklaşık 450 milyar lira) satış yaptılar ve bu arada eski ustalann yapıtlanndan antika şişe açacaklarına kadar sattıklan her şeyde dünya fiyat rekorları kırdılar. Gerçekten de, 1984'te bütün dünyayı bir müzayede dalgası sardı. Arap şeyhlerinden tutun da sallantıîı rejimlerde yaşayan zengin Güney Amerikalılara kadar çeşitli uluslardan parababaları, müzayedelerde birbirleriyle amansızca yanştılar. Ama sonuçta işin kaymağmı toplayan Amerikalılar oldu. Varlıkh Amerikalı koleksiyoncular ve "SothebyV'de aralık ayında 295 bin dölara araba satıldı. Ama araba deyip de geçmeyin. Sıradan fabrika ürünü bir Che\ rolet de|il, 1930 yılının "Mavi Tren" Bentley'iydi saulan. Ünlü Ingiliz otomobil yarışçısı Babe Barnato'nun bir bahis sonucu o günlerin destansı lüks treniyle girdiği yanşı dön dakikahk bir farkla kazandığı arabaydı bu. 1984*ün müzayedelerinde, bütün kemanlann hiç kuşkusuz eşit yaratılmadığı da kanıtlandı. "Sotheby's" müzayede salonunda açık artırmaya çıkanlan az bulunur bir Stradivarius kema ^Dolnraş uçak"ın saati 227 bin lira Yurt dışı ve yurt içi hava taksiciliğine başlayan özel bir şirket isteyene uçak kiralıyor. Şirketin sahibi Nedim Sulyak, "Hava taksiciliği bir lüks değil, bir ihtiyaçtır" diyor. Haber Merkezi Artık parası olan THY'nin kahnnı çekmeyecek. Çünkü Türkiye'de de uçaklara "hey taksi" demek olası... Ankara uçağı rötan biraz fazla mı kaçırdı, Diyarbakır'a tek uçak sizin istediğiniz saatte değil mi, Afyon'a sefer mi yok, bunlar önemli değil artık. Paranız varsa, "air taxi" tutun, fazla paranız yoksa beş kişi büieşip "dolmuş" yöntemini uygulayın. Birleşik Amerika'da 14 yıl havacılık sektöründe çalıştıktan ve hatta kendi şirketini kurduktan sonra 2 yıl önce Türkiye'ye dönen Nedim Sulyak, İstanbul'da hava taksiciliğine başladı. Bir aydır, uçuşlara başlayan NESU A.Ş.'nin şimdilik iki uçağı var. Biri 5 kişilik Navajo modeli cift motorlu, diğeri 7 kişilik jet. Kabin basınçlı uçakları iki pilot kullanıyor. Uçaklarda bar, çalışma masası, tuvalet var. Çift motorlu olanı 29 bin feet yüksekliğe çıkabiliyor ve saatte 410 kilometre hız yapıyor. Jeün hın ise saatte 800 kilometre. Çift motorlu uçakla yurt içi ya da dışı seferlerde herhangi bir havaalanına ya da piste inmek olası. Air taxi, Roma'ya 33.5 saatte, tskenderun'a 2 saatte, Ankara'ya l saat 5 10 dakikada gidiyor. Çift motorlu uçağın son benzin zammı öncesinde belirlenmiş, ancak bugün için de geçerli tarifesi saatte 227 bin lira. Jetin ise 600 bin lira. İlk anda pahab gibi görünmesine rağmen, çift motorlu uçakla 5 kişinin "acil" olarak Ankara'ya gitmesi kişi başına 4050 bin lira. Uçağı, "taksimetre" çalışmadan bekletmek de mümkün. Ancak pilotlann otel giderleri müşteriye ait. Nedim Sulyak, Türkiye'de ilk kez yapılan hava taksiciliği konusunda karşüasılan güçlüklere rağmen gelecek için umutlu. "Hava taksiciliği bir lüks degil, bir ihtiyaçtır" dedî. "Türkiye büyük bir ülke. İstanbul Erzurum arası, İstanbul Frankfun kadar. KarayoUanmız yetersiz, trenleruniz de. Geriye bir tek havayolu kalıyor. İşadamları için, seyahat acentaları için hava taksi önemli bir ihtiyaç. Sağlık hizmetinde ise önemli bir yeri var. Kenya'da, Tunus'ta bile birçok şirket bu işi yapıyor... Biz şimdilik zorluklan yenmeye çahşıyoruz. Belirlediğimiz tarifede kârı değil, zarar etmemeyi amaçlıyoruz. Uçak işletmek oldukça pahaU bir iş. Bakım, yedek parça, alanda ve havada ödenen paralar büyük miktarlan buluyor. Hava taksiciliğinin kendine özgü kurallan da vardır. Örneğin Coca Cola'mn müdürü uçuyorsa, ona Pepsi Cola ikram edilmez."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle