12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhııriyet Matbaacılık ve Gazeıecılik Turk Anonim Şırkelı adına Nadir Nadi. # Genel Yavın Muduru: Hasan Cemal. Muessese Muduru: Kmint l^aklıgil, Yazı Işlerı Muduru: Oka> Gönensin. # Haber Merkezı Muduru: Yalçın Ba\er. Sa>fa Duzenı Yoneımenı Ali Acar. TAKV1M 12 Eylul 1984 Imsak: 5.06 Guneş: 6.34 Temsiluler ANKARA: Yalpn Doğan. İZMİK: liikmel Çrfinha>a, AD.ANA Mehmel Mercan. • Serus Şeflerı. hlanbul Haberlerr Reha Ö/, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomr Osman Llaga}, Kultur: Ajdın Kmeç, Magazın Yalçın Pıkjen, Spor Danışmanı Abdutkadir Vucelman, Duzelime: Relik l>urba>. Ara^ıırma: Şahin Alpa>, IşSendıka Şukran Kelenci. Burolar # Ankara: Zı>a Gokalp Bul\an Inkıîap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • \ımw: Halıi Zı\a BuKarı No: 65 3. Tcl: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kaı 3, Tel: 1455019731 • Busun \e Yavan: Cumhuri\el Maıbaacılık ve Gazeıecılık T.A Ş Turk Ocazı Cad. 39/41, Cagaloğlu, lst. PK' 246Isl. Tel 5209703 Telev 22246 Ogte. 13.05 Ikindi: 16.39 Akşarn: 19.27 Vatsı: 20.49 Üabancılar konıısu F.Almanyada poKtik sürtüşmeye döndü İçişleri Bakanı Zimmermann'ın, öncelikle Türk işçüerini hedef alan yeni kısıtlamalar getirmek istemesi, muhalefetle birlikte koalisyon ortağı FDP ve Hıristiyan Demokratlann da tepkisine yol açîı. Alman Dışişleri yetkilileri, Türkiye'yi serbest dolaşım hakkından vazgeçirebilmek için, ekonomik alandaki beklentiler yerine getirilene kadar Ankara'yı kızdıracak girişimlerden vazgeçilmesinin şart olduğunu belirtiyorlar. ULYA UÇER BONN Başbakan Turgut Özal, Bonn'dan aynhr ayrılmaz yeniden tum yoğunluğu ile gundeme gelen yabancılar politikasına ilişkin tanışmaJar, iç politik sürtüşme niteliğinde süruyor. Kabinenin de dışına taşarak eyalet ve belediye düzeyinde, politikacıların, kiliselerin, sendikaların katıldığı tartışmaların odağı CSU'lu Zimmermann yönetimindeki İçişleri Bakanlığı ile FDP'li Genscher'in Dışişleri Bakanlığı. Bilindiği gibi Zimmennann öncelikle Turk işçüerini hedef alan bir dızi yasak ve kısıtlamaları, hazırlanmakta olan yeni Yabancılar Yasası'na sokmak isteraekte. Planladığı yasaklar arasmda en çok eleştiriye uğrayan noktalar da Almanya'ya gelecek işçi çocuklanna yaş smın konması, eşlerin gelişini sınırlama planı. İçişleri Bakanı bu konuİardaki ısran yüzünden yalnız muhalefetten değil, koalisyon ortağı FDP'den ve büyük kardeş parti Hıristiyan Demokratlann bir kısmından da tepki görüyor. Zimmermann'ın güttüğü yabancılar politikasını liberal ilkelere olduğu kadar F.Almanya'nın dış politik çıkarlanna da uygun bulmayan ve frenlemeye çalışan Genscher ile Hür Demokrat Parti arkadaşları, ne denli haklı olduklarının, Özal'ın ziyareti sırasında da ortaya çıktığı görüşündeler. FDP, yıllardır "Türk sorunu" halini alan yabancılar sonınunnn, Türk azınlıgın sayını azaltarak çözebileceğini kabul ediyor. Ama bu amaçla aileleri bölmek yerine büyük bir Türk akınına yol açabilecek tehlike olarak gördükleri serbest dolaşımı engellemek gerektiğini savunuyor ve Türkiye ile göruşmelerin bu konuda yoğuniaştınlmasını istiyor. Nitekim Başbakan Turgut Özal'la Bonn'da yapılan temaslarda, Alman tarafını en çok ilgilendiren, Ankara'nın TürkiyeAET Ortaklık Anlaşması gereğince 1986 başında ytirürlüğe girmesi gereken serbest dolaşıma ilişkin jgörüşleriydi. Gerçi Başbakan Ozal, F. Almanya gezisi sırasmda yaptığı açıklamalarla Türk tarafının bu konuda bilinen gorüşüne bir yenilik eklemedi, fakat anlaşıldığına göre elindeki kozu iyi değerlendirdi. Özal'ın insan hakları söz konusu edildiğinde, Almanya'da yabanalara yönelik davranışlarla paralellik kurmasından, serbest dolaşımdan yasaJ olarak vazgeçilmeyeceğini, ancak endişeleri de anlayışla karşıladıklannı belirtmesinden, daha önceki temasları da değerlendiren Almaı> Dışişlerinin aldığı sinyal şu oldu: "AET ile arasuıdaki ortaklık anlaşması Türkiye için önemli bir kozdur. Türk yönetimi serbest dolaşım hakkından, ikili bir anlasma ile vazgeçmeyecegini bildirmekledir. Buna karşılık bu hakkı kullanmayi bir siire erteleyebilecegini de iraa etmiştir. Ancak Türkiye'yi boyle bir ödiıne razı edebilmek için ekonomik alandaki beklentilerini yerine getirene kadar Ankara'yı kızdıracak veya kendi kamuo>ıında güç duruma sokacak girişimlerden vazgeçilmesi şarttır." Nitekim Dışişleri Bakanı Genscher, Özal daha F.Almanya'dan ayrılmadan yaptığı bir açıklamada şöyle diyordu: "Serbest dolaşımın en azından öngö Boş video hasetleri ile turizm getiştirilecek Bakanlar Kurulu kararına göre boş video kasetlerin imali ve ithalinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı için yüzde 2 oramnda kesinti yapılacak. ANKARA (ANKA) Turizmin geliştirilmesi için, finans kaynaklan artmlıyor. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayınlanarak yurürlüğe giren kararına göre, her türlü boş video ve ses kasetlerini imal ve ithal eden gerçek ve tüzel kişiler Turizm ve Kültür Bakanlığı için odemede bulunacak. Buna göre, imalatçılar, bir ay içinde sattıklan boş video ve ses kasetlerinin imalat bedeli uzerinden yüzde 2 oranındakı tutarı, ayın en geç onuncu günune kadar Külrür ve Turizm Bakanlığı adına Ziraat Bankasf nda açılan özel bir hesaba yatıracaklar. lstenen surede özel hesaba yatırılmayan kesintiler, "6183 sayılı amme alacaklarının lahsil usulü hakkında kanun" hukumlerine göre takip ve tahsil edilecek. Imalatçı gerçek ve tüzel kişiler, aylık satış miktarlan ile maliyet ve bedelini belirleyen imzah bir listeyi, dörder aylık devrelerde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na göndermekle yukümlü bulunuyorlar. Bunun yanı sıra, her türlü boş video ve ses kasetlerini ticari amaçla ithal eden gerçek ve tüzel kişilerden de, gumruk idareleri, ithal kıymetleri üzerinden yüzde 2 oranında bir tutarı ithal sırasında tahsil edecekler. Tahsil edilen tutar, üçer aylık devreler içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Ziraat Bankası'na yatırılacak. Bilindiği gibi, boş video kasetlerinin ithalinde yüzde 60 oranında gümruk, yüzde 20 oranında lstihsai Vergisi kesilirken, adet başına S dolar da fon kesintisi uygularuyor. Ses kasetleri de yüzde 30 oranında gumruk, yuzde 10 oranında lstihsai Vergisine tabii bulunuyor. Boş video ve ses kasetlerinin imali ve ithalinde alınacak yüzde 2 oranındaki kesintinin "Turizmi Geliştirme Fonu"nda toplanacağı bildirildi. Turizm Bankası aracıhğıyla kullanılan fonda yeterli birikim olmadığı için Turizm Bankası, turizm yatırımlarına kredi veremivor. riılen tarihte yürurlüğe girmeyeceğine kesin gözle bakabiliriz. Türkiye haklı olarak konuyu AET çerçevesinde ele almak istemektedir. Bu isteğinde, hukuken haklıdır. Öte vandan F.AImanya için çok önemli olan serbest dolaşım konusu gündemde iken, işçi çocuklanna yaş sının, eşlerin gelişini engelleme gibi Anayasamızla da çelişen yasaklar öne surraek görüşmeleri baltalamaktan başka bir işe yaramaz." PARLAMENTODAN GEÇMESİ KUŞKULU Genscher tarafından dile getinlen bu göriişü destekleyenler yalnız Hur Demokratlar değil. Hükumeti ele alacak olursak CDU'lu ban Bakanlar da yabancılar politikasında asıl sorunun, işçi ailelerinden çok serbest dolaşımla baş gostereceği görüşündeler. Çalışma Bakanı Bluem, Eğitim Bakanı VVilms ve Sağlık ve Aile Bakanı Geissler'ın, Zjjn^ mermann'ın planlannı berrinîsemedikleri biliniyor. Muhalefet partileri ile parlamemo dışında önemli bir yer oluşturan sendikalar da, işçi aileleriyle uğraşmak yerine serbest dolaşımı sımrü tutmaya bakmak gerektiğini savunuyorlar. KRALIYET A\LESİSI\ ŞATOSL Tum ulkeyi şatodan seyretmek neredeyse mümkun. PREt\S Ham Adams Lîechtenstein küçük ama dünyanın en mutlu ülkesi Dış Haberter Servisi Isviçre'nin doğusunda yer alan 198 kilometrekarelik Liechtenstein "Newsweek" dergisine göre Av rupa'nın belki de en mutlu ulkesi. Kraliyetle yonetilen ülkenin nüfusu 26 bin 400. Silahlı kuvvetleri 40 kişilik polis gucünden oluşuyor. İşsiz sayısı yalnızca bir düzine. Liechtenstein bugün Avrupa'nın en parlak ekonomilerınden birine sahip. Kişi başına gelir oranı, Batı Almanya'nın iki katı. Ekonomisi sınai üretime, sanayisi de yılda 70 milyon protez diş üretimine dayanıyor. Liechtenstein 2. Dunya Savaşı öncesinde Avrupa'nın en yoksul ulkelerinden biriydi. Sanayi ve ticaretin sözünun edilmediği ülkede başlıca geçim kaynağı tarımdı. Ülkenin bu görüntusü Prens Franz JosePin 1938 yılında kraliyetin başına geçmesiyle değişmeye başladı. Bugün 78 yaşında olan Franz Josef kraliyetin ekonomisini düzeltebilmek için kapitalizmi yerleştirmeye girişti. Prensin en büyuk oğluna göre Franz Josef, "Reagan hâlâ film oyuncusuyken Reaganomi uyguluyordu." Franz Josefin buyuk oğlu Hans Adams bu LIECHTENSTEIN'dan Hüfus 26 bin 400. Silahlı Kuvveîler 40 kişilik polis gucünden oluşuyor. Işsiz sayısı 12. İJlkede yalnızca iki kabine üyesi ücret alıyor, 15 üye masrafları dışında para almıyor. Bir işçi için ortalama gelir vergisi yüzde 6 dolayında. gün tüm yetkileri babasından devralmış durumda. 78 yaşındaki yaşh prens, oğlunun yönetimi döneminde ülkede "çok az şeyin değiseceğini" söylüyor. VERGİ CENNETt Liechtenstein'ın mali konulardaki yaklaşımı, cimriliği ile tanınan komşusu İsviçre'yi bile savurgan duruma sokuyor. Ülkede yalnızca iki kabine Uyesi ücret alıyor, 15 üye masrafları dışında para almıyor. Ortalama bir isçi için gelir vergisi yüzde altı dolayında. En yüksek gelir vergisi oranı yüzde 20 dolayında. 110 milyon dolarlık yıllık bütçesinin yüzde 10'u posta pulları satışından elde ediliyor. Pullar koleksiyoncularca kapışılıyor. Bıitçenin onemli bir gelir kaynağı da sayıları 30 bini bulan irili ufaklı kâğıt şirketlerinin gelirleri. Diğer vergi cennetleri gibi Liechtenstein'da da banka hesaplannın gizli kalması için çeşitli önlemlere başvuruluyor. Banka hesapları ya da şirketlerin mali durumları hakkında bilgi sızdırmanın cezası altı aya kadar hapis. Prens Hans Adams "Dünyanın ahlâk bekçisi olmak gibi bir niyetimiz yok" diyor. Ülkenin bu tutumu çeşitli yakınmalara yol açıyor. Liechtenstein'ın çeşitli ulkelerden kaçırılan sermaye için başlıca durak yerlerinden biri olduğu söyleniyor. Liechtenstein'da banka hesabı açtırmak komşu Isvıçre'dekinden çok daha kolay. DIŞ POLtTİKA Liechtenstein'ın yeni prensi Hans Adams ülkesinin adını duyurmak için dış politikaya ağırlık vereceğini söylüyor. Ülkesini Batıda yer alan "dev"e, Isviçre'ye bağımlı olarak gören prense göre Liechtenstein "Kendi başına avakta durmayı ögrenmeıli." AVUKATININ ANILARI Prof. Dr. Faruk Erem Kaportacı Ahmet, yıllardan beri çekiç sallıyordu. Yıllar sonra tuhaflaştı. Elindeki çekıçle hep aynı noktaya hızla vurmaya başladı. Böyle olunca arabaların saçları deliniyor, müşteriler şikâyet ediyorlardı. Müdür, Ahmet Usta'yı birkaç İcez azarladı. Bir gün Ahmet Usta ansızın müdürün odasına girdi. Yetişenler onu çekiçle müdürün başına çamurluğu düzeltir gibi hızlı hızh vururken buldular. Suçlu Metno mu, Şehmuz mu, devlet mi? 3 Bilmem, incelediniz mi etkisini? Titreşim, belirsiz olandan, ölümcul noktaya dek uzanır. Titreşime direnç kişiden kişiye değişir. Frekans ve daJga boyu, sının aşınca, ölüm kesindir, fakat otopside anlaşılmaz, psikolojik etkisini ise ayırt etmek kolay değildir. Ömür boyu çekiçle aynı yere vurmak. Bu da ayn sorun. Sonuçta birleşiyorlar. Kuşkusuz, karayollannı ağır araçlarla açabiliriz, greyderlerle, buldozerlerle. Yol açılınca kim faydalanır? Devlet diyelim. Devletin kimleri yaşatmak için kimlerin öldürüleceğini gösteren bir kuralı var mıdır? "Insan, insana mutlaka bir şeyler borçlud u r " derler. O kadar insan, o kadar insana borçlu ki: Ağır titreşimli araçların yapımında, onları kullanan insanın direnç süresi de hesaplanır. Araç, eskidikçe titreşim artar. " M i a d " ı n dolduğunu denetimde, yönetimi birazcık kayırmanın neden olduğu "Psikolojik Felaketler" sanıldığının çok üstundedir. Size kaportacı Ahmet Usta ile buldozer operatörü Yusuf'un olayını, karma anlatacağım. Şimdi ikisi de cezaevinde değil, akıl hastanesınde. Ne zaman çıkacaklannı bilmiyorum. nuşmaz, insandan kaçar oldu. Etrafına hep kuşkuyla bakardı. Bazen kendisinden geçmiş gibi, durmadan, çekiçle aynı yere, gittikçe hızh vurmaya başlardı, yoruluncaya kadar. Böylece saç deliniyordu. Müşteriler şikâyete başladılar. Garajm müdürü, Ahmel Usta'yı birkaç kez azarladı. Bir gün beklenmedik bir şey oldu. Ahmet Usta elindeki çekiçle müdürün odasına girdi. Yetişenler onu çekiçle müdürün başına, bir araba çamurluğunu düzeltir ken yaptığı gibi, hızh hızlı vururken bulduiar. Akıl hastahanesinde Ahmet Usta'nın sağ elini, çekiç kullanırcasına, duvarlara vurmasını bir türlü önleyemediler. Şimdi, sağ kolu, bir kayışla vücuduna bağlı, dolaşıyor hastane avlusunhastanesinde Yusuf. Zararsız hastalar koğuşunda, ağzı ile buldozer taklidi yapıyor, garip bir gürültü çıkararak dolaşıp duruyor. Alman politikacılar Barış DerneğVni Nobel Banş Odülü'ne aday gösterdi BONN (Cumhuriyet) Türkiye Banş Derneği, Federal Alman Sosyal Demokrat Partisi'nden bir grup politikacı tarafından Nobel Banş ödülu'ne aday gösterildi. Milletvekilleri Schreiner, KJose, Kuhlvveın, Poss, Renate Schmidt, Schroer, Sielaff ve Wartenberg'in girişimiyle hazırlanan önerinin gerekçesinde, Banş Derneği yöneticilerinin, barışın korurunası ve karşılıklı siiahsızlanma hedefı uğnına, tutuklanmayı göze aldıklan belirtiliyor. 1977'de kurulan Türk Barış Derneği'nin düzenlediği toplantılar ve sempozyumlarla banşçı görüşlerin yayılmasına önemli katkılarda bulunduğunu belirten sosyal demokrat milletvekilleri, Norveç'teki Nobel Komitesi'ne gonderdikleri mektupta, Banş Odülü'nün tutuklu kişilere verilmesinin ilk olmayacağını, Carl Von Ossıetzky'ye Nobel Banş Ödülü'nün 1936'da tutukluluğu sırasında verilmiş olduğunu hatırlatıyorlar. Hatırlanacağı gibi daha önce de Avrupa Parlamentosu sosyal demokrat milletvekilleri, Banş Derneği Başkanı M.Dikerdem'i Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermişlerdi. Çocuk Hâkim kararı okudu: Kadın kusurlu görülmüştü. Boşanmaya kaıar verilmiş, fakat çocuk annesine bırakılmıştı. Adam sarardı artık koca değildi, sadece baba idi. Kadın, erkek ve çocuk mahkeme salonundan çıktıiar. Arkalarından yürüdüm. Çocuğun bir elinden biri, öbüründen diğeri tutmuştu. Bir süre çocuğu çekiştirdiler. Sonra çekiştirme durdu. Üçü birbirine sokulmuş gibi geldi bana. Sonrasını lerin ürunü. Hele "doğuştan" suçlaması. "Doğuştansuçlu"terimine benzer "Doğuştan fahişe" (!). Sonrayasalar. "Yasalann suç ortaklığı". Bazı ülkelerin kanunlarmda "fahışe" tammlamr. Bu tanımların hepsinin kökeni "Roma Hukuku"dur. Digeste(533)şöyle tammlar: "Kişisel duygu dışında (sine delectu), para karşılığında (pecunia accepta) kendini herkese veren (palam omnibus) kadın fahişedir. Fuhuş. Bir "sonuç"u olmayan meslek. Erkeğini seçmekten, ana olmak hakkından yoksunluk. yatmasını istemem. Başkan kadına sordu: Dostun mu? Kadın başını eğdi. Ağır Ceza Kurulu müzakereye çekildi. Bir sure sonra geldiler. Başkan kadına: Senin tahliyene karar verdik dedi. Kadınm dudaklan titriyordu. Söylediğini güçlukle duyabildim: Isıemiyorum. Neden? Gideceğiın yer, daha mi iyi (!) Kinı suçlu Fransız Yargıtaymın bir kararında okumuştum: Bir adam bahçesinde yetıştırdiği elmaları hırsızlardan korumak icın çeşitli yollar denemiş, başaramamıştı. Bahçesine çepeçevre parmaklık çekti. Yine önleyemedi. Sonunda demir parmaklıklara elektrik akımı verdi. Birkaç gün sonra parmaklıklar üstünde bir çocuk cesedi bulundu, kavrulmuş. Adam ısrarla hırsızlığı önlemek istediğini savunuyordu. Fransız Yargıtayı hırsız da olsa yaşama hakkımn maldan önce geldiğini gerekçe göstererek hükumlulüğu onayladı. Daima düşünürüm. Mal, eima bahçesi sahibinin değil de devletin olursa acaba ne değişir? Neresi olduğunu söylemek istemiyorum. Diyelim, güneydoğu. Sıra sıra küçük dukkâniar... Kobuz Pecep, Şirden Mehmet, Topal Ali'ninkıler. Hepsi iKdyın'dan Şirden Mehmel'in yuzune bakmak bile güçtur. Sola kaymış ağzı ile, ne tarafa baktığı belli olmayan gözleri ile sizi çağınr gibidir. Bu bakış evvela insanı iter, sonra meraklandınr, kendine çeker. Her çeşit kaçak eşya bulunur dükkânında. Şimdi bu ilçenin daha güneyine inelim: Aysız gecelerin karanlığında, gecenin yarısından sonra, çekirge seslerini, çoğu kez, donuk bir patlama keser. Yakın köylerde kadınlar bağnşır, erkekler susar. Köpekler ulur, uzun uzun. Gidilecek yer Genelev kadınının, yastığı al Buldozer operatörü Yusuf, eye yorgun döndüğü bir akşam, ağlayan çocuğunu susmadı diye alıp yere çalmış, çocuk ölmüştiL Yusuf şimdi akıl hastanesinde. Zararsız hastalar koğuşunda, ağzı ile buldozer taklidi yapıyor, garip bir gürültü çıkararak ortalıkta dolaşıp duruyor. da. Kendi kendine mınldanarak. Ne dediği anlaşılmıyor. tmda, yarısı koparılmış, plaka esrar bulunmuştu. Kadın yargılanıyordu. Cezası ağırdır. KaGenel ev kadını dın, bu esrarın kendisinin olmaSosyal sofı.nların gereğini or dığını, ağlayarak savunuyordu. taya koymakla, tarit edilmiş sek Ağır Ceza Başkanı sanığı azarlini, (bazen karikatürünü) topluladı. ma sunmak aynı şey değildir. Senin, yastığının altında Bir tek "karma"nın iistün de bulunan esrar, senin oünaz da ğerine inamyorum: "Insanlık ve kimin olur? hukuk karması". Ancak bu O kadar adam gelir gider inançla "tembel, katı vezalim" ki! bir topluma karşı '•'insan'''ı koTanıklann dinlenmesine geçilruyabiliriz. di. Iri yarı bir adam geldi, yemin "Kendini satan insan ". Sorun etti: böylece ortaya konursa taraftar Esrar benimdir. O sırada bulur. Ama, oyunu almağa çakullanacaktım, kendimi kaptırlıştığımız kişilere düşünmek olamışım. Unuttum. nağı vermemişsek, içdenlik doAğır Ceza Başkanı, lanığın kunulmazlığına sığmabilir mıgozünün içine baka baka, sordu. yiz? Bunun sonu sana dokunur. Söylenen şu: Fuhuş insanın en Ne dediğini kulağın duyuyor hayvansal tarafı. ' 'Zaruri kötümu? lük". Bunlar ıçdensiz düşunce Reis Bey, benim yerime bilmiyorum. Buldozer operatörü Yusuf SamsunSinop yolu, hiç de kolay açılmadı. Sinop'a varmadan, aşağıda, denize bakmakla, dağiarı saran gökyüzüne bakmak arasında, yamaçlan duzkyen buldozerin üstünde çalışan insan, bir süre sonra, başkalanna hiç benzemiyor. Iş dönuşü, ne gürültü, ne titreşim dinmiyor. Bu alışkanhk, yabancı sesleri, hatta en yakınlannın konuşmalarını bile çekilmez hale getiriyor. Nedenini anlamak güç. Yusuf, yorgun döndüğu bir akşam, ağlayan kuçük çocuğunu, susmadı diye alıp yere çalmış, çocuk olmüştü. Şimdi akıl Kaportacı Ahmet Usta Ankara'da büyük bir garajın kaporta bölümüne çırak girmişti, küçük yaşta. Yıllar geçti. Eli yatkındı. Usta oldu. Bütün yaşamı elindeki çekiçle, otomobil kaportalarını tamirle geçti. Ün kazandı. Avuç içinde sıkılmış kâğıt gibi, külce haline gelmiş arabayı ona teslim ederlerdi. Bir ay sonunda araba yenisinden farksız olurdu. Bunu sadece elindeki çekiçle başarırdı. İlk günlerde iyi huylu idi, güleçti, konuşkandı. Sonra bir tuhaflaştı. Sonunda kimseyle ko Kaçakçı için yaşam bir "son oyun "dur, istese de istemese de. AynJırken helallaşır. Ya donerse. Görecegi saygı. Memo'nun yaşamı bir sınır köyünde geçmişti. O doğmadan babası parçalanmıştı, mayından. Ağabeysine Topal Veys derler. Sağ ayağı dizden yok. Baba mesleğinin kaderi. Memo, Şehmuz'un adamıdır. En iyi yol açan, iz süren odur. Mayın temizlemek kolay mı? Kan kardeşi Hamo ile çözemeyecekleri düğüm yoktur. Bir seferinde elli katırhk yük ile, iki binlik sürü geçirilecekti, sınırdan. Memo yanında Hammo gece yarısı işe koyuldular. Tek tük İconuşuyorlardı, kısık sesle. Parmaklan, dizleri kan içindeydi. Mayının memesini bulmak sabır ister. Arada bir durup, etrafı da dinlemeli. Memo, beklemediği anda bir patlama ile irkildi. Taş toprak yağdı, başının üstune. Yanında bir şey zıpladı. Canlı bir şey. İrkildi. Bir kol. Mayın Hamo'yu parçalamış, kolu Memo'nun yanına düşmüştü. Kolun ucunda avuç. Sonra parmaklar kapanmağa başladı, teker teker. Yumruk gibi. Memo kolu kaptı. Bu ona, kucağında Hamo >u bir ,^re taşıyor, yetiştıriyor gibi geldi. Pek hatırlamıyordu dönüşü. Şehmuz'un, halılarla döşeli evinde minder üstünde, namazını kılıp bitirmesini beklerken, elleri titreyen Memo sigarasını güç tutuyordu. Hamo'nun kolunu, Şehmuz'la kendi arasına koymuştu. Olayı bir çırpıda anlattı. Şeyh'in siyah sakallı yüzü sarardı, hafıfçe. Yerde duran kola pek bakamıyordu. Memo'yu teselli etti: "Az yaşa, çok yaşa, akibet gelir başa". Ölum hepimizin sonu. Memo, Şehmuz'un uzattığı parayı aldı. Bekledi, sonra: Hamo'nunki" dedi. Şeyh, " O öldü" diye yanıtladı. Hamo'nun karısı, beş cocuğu. Memo'nun gözlerinde bir şeyler uçuşuyordu. Gerisi malum. Karar: Memo Şehmuz'u Hamo'nun kolunu başına vura vura öldurmüştü. Memo'yu kurtaracak maddeyi kanunda çok aradım. Bulamadım. Hep düşünurüm. "Suç Kimin"? Devletin mi, Şehmuz'un mu, Memo'nun mu? Yoksa daha ötesinde mi? StJRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle