17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER keye katkıda bulunduğu, bunun için de varlıklannın son kertede cayılmaz olduğu doğrusu üzerinde biçimlenir. KEMALİST ÖĞRETtNİN ANA ÇİZGİSİ Yine "Kemalizm" devietin bu çağdaş yapısını bütünleyecek iktisadi yenileşim gereklerini de, kimilerinin sandıklaruun tersine, açıkhkla vurgulamıştır. 11 Mart 1922'de Mustafa Kemal, TBMM'deki konuşmasında kesinlikle şöylece belirtmiştir: "Halk yarannı dogrudan dognıya ilgilendiren kurumlaria girişimler devletleştirilmelidir.' lzmir'de toplanan iktisat kurultayını etkileyen ögelerin, bu çağdaşlaşımı ve ileriye açılmıı engellemeye yeltenmeleriyle birlikte, " Kemalizm" in saptırılmak istenmesi dönemi de başlayacaktır sonradan... Ancak "Kemalizm"e karşıt ögelerin, "Kemalizm"in gerçek Kemalist açımlamalannı ülkemizin yapısıyla uyumsuz bulma savlanna karşı gereken yanıt da, dogrudan Mustafa Kemal'in onayladığı 1926 yurttaşlar yasasının gerekçesinde verilmiştir: "Törelere, geleneklere, göreneklerc saltık baglı kalmak kişioğlunu ilkelliginden bir adım ileri göliiremez. Türk ulusu çağdaş uygarlığı kendine uydurmak değil, kendisini çağdaş uygarlıga uydurmakla yükümlüdür." "Kemalist öğreti" böylelikle ana çizgilerini ortaya koymuştur. Amk onun yetkinleşmesini, kılgın deneyler birikimi sağlayacaktır. Böylelikle de "Kemalizm"in devrimci özgü yığınsal erekler yolunda önder olacaktır. Ama kazın ayağı öyle çıkmadı. "Kemalizm"i yaşatan somut olgulan hep bozarak, yalnızca işine gelen kmntıları ondan kotararak serpilen Türkiye kentsoyluluğu, "Dolaysız Banş" savaşçısının devrimci özünden çekinceyi, kendi çeıcirdek anlayışına dönüştürerek uygulamadan sıynlmasını saglayacaktır. "Kemalizm"i, beyınlere salt bir Kurtuluş Savaşı yöntemi saymayı giydirecek, ya da gücünün daha az yettiği yerlerde, onu yalnızca kendi döneminde gecerli bir siyasal sav diye sunmaya girişecektir. Kuşkusuz böylece, iktisadi yaşarrun kavşaklarını tıkayarak "Kemalizm"in çağdaş devlet iktisadına yönelik saptamalannı örtbas edip unutturmaya çabalayacaktır. Kısacası, Kemalizm öğretisi"nden kopuk bir "Kemalizm uygulaması savı içinde tartışmalar, istemler, erekler, ilkeler, girişimler hep bir kısırdöngü içerisinde kıvranmaya gebe bırakılmıştır. Toplumumuzdaki işlemezliklerin giderilmesine değgin öneriler de, yine bu kısır döngü bukağısından sıyrılamamıştır. "Kemalizm"i doğuran nedenlerin bugüne dek süregeldiğini, sonuçta, bugün de var olduğunu bilmek, ulusumuz için bir ölüm kalım sorunudur. İyi düşünelim, bir kez daha, bir kez daha düşünelim. Inandıklarımız inanmamız gerekenler midir, yoksa inanç diye beyinlerimize sindirilmek istenenler midir? ALTMIŞ YILDIR... Ülkemizde 60 yıldır yılmaz çabalar veren bir gazete yayınlanıyor. Yöneiimimizle adaş, yönetimimizle taydaş bir yayın örgeni, adı "Cumhuriyet". Cumhuriyetimizin ilk günlerinin "Ulusal Kurtuluşçu", Milliyeci" soluğunu diri tutmaya çabalayan bir gazete. Yeryüzünün ilk kurtuluş OD'unu (ateşini) tutuşturan Mustafa Kemal'in bu aydınlatan parıltısını söndürmemenin tarihsel sorumluluğunu yüklenen bir gazete. "Kemalist" ilkelere somut doğrulukta uyumlu bir gazete. Kimilerini büyük yapan salt büyüklükleri değildir. Sırtlandıklan yüklere, karşılaştıklan engellere, karşı çıktıklan şeye göre küçüklükleridir onları büyük yapan. Mustafa Kemal'i anlamayı başkalarına, "Mustafa Kemal'in gerçek ereklerine karşı olanlara, karşıdevrimcikre" bırakmayan, okurlanyla bir bütünlük içindeki gazeteniz Cumhuriyet, BaşyazarNADtR NADl'ninaçık ladıklan gibi "Sesi zorla lusılmadıfı sürece" ayru yolda yürüyecektir. 19 Mayıs 1919'un coşkusuna tüm halkımızla paydaşlı olduğumuz bu gunlerde, ne mutlu bize bir Cumhuriyetiz, ne mutlu bize bir Cumhuriyetimiz var. Bir Kez Daha Düsünelim Kemalizmi doğuran nedenlerin bugiine dek süregeldiğini, sonuçta bugün de var olduğunu bilmek, ulusumuz için bir öliim kalım sorunudur. Iyi düşünelim, bir kez daha düşünelim. PENCERE 7 TEMMUZ 1984 Falcı Ne Diyor? Başbakan Özal, Cumhuriyet'e verdiği demeçte önümüzdeki beş yılı demokrasiye geçiş süreci olarak tanımhyor; ve şunları söylüyor: ' Ülkede demokrasiyi kademe kademe yerleştirmek meselemiz var. Kesintiye uğramadan yerleştirmek meselemiz. Siyasi gelişmeleri de demokrasiyi yerine oturtmak için hızlandırabiliriz. Bu yolda uğraş veririz. Türi<iye'yi yeniden sıkıntıya düşürmek isteyenler var. Hem içerde var, hem dışarda var. Ama esas hedefimiz demokrasiyi bir daha kesintiye uğramadan yerine oturtacak bir ortamı meydana getirmektir. Bütün bu saydığım faktörier bir araya geldiğinde önümüzdeki beş senenin en kritik dönem olduğu ortaya çıkar. Çeşitli görüşler ve tenkitler olabilir. Biz bunlan dinleriz ve yarahanmaya çalışırız. Ama önümüzdeki dönem çok kritik olduğu için icraatımızı çekinmeden ve kort<madan yürütmek gerekir. Ben buna inanryorum." Sayın Özal'ın inancına saygı duymak gerekir; ancak Genel Yayın Yönetmenimiz Hasan Cemal, bu konuya ilişkin dünkü yazısında şu noktayı vurguluyordu: Başbakan Özal, 'önümüzdeki kritik beş yıl'dan söz ediyor. Oysa kendi yönetiminden bir başkası, 'yılbaşını kazasız belasız bir bulalım, gerisi Allah kerim' diyor." Yakın geleceğe ilişkin öngörüler bir tür fal gibidir. İnsanlığın geniş tarih açısında nereden gelip nereye gittiğini söylemek zor değildir de, kısa süreleri kapsayan gel gitleri saptamak zordur. Batı'da yakın geleceğe yönelik öngörüleri saptamak zenaatine fütüroloji diyorlar. Bir çeşit falcılığa benziyor fütüroloji; uluslararası parababalanna hizmet ediyor. Eski sultanlar; müneccimlere, arpakçılara danışırlardı; kapitalizmin kralları da fütürologlara başvuruyorlar. Ne var ki bu tür yaklaşımlar, insanı ilerde zor duruma düşürebilir. Öngörüleri altüst edecek öyle olaylar patlak veriyor ki dünyanın en ünlü fütürologları bile apışıp kalıyorlar. ABD'deki modern falcılann ünlüsü Herman Kahn, 2000 yılına değin carv lanmanın başladığını ve bu süreçte Amerika'yı önce Uçüncü Dünya'nın ve ardmdan Avrupa'nın izleyeceğini 1982'de ileri sürmüştü, ama "öngörüsü" koşullara bağlıydı: Kötü yönetimler işi tersine çevirebilir, talihsizlikler kördüğüm olabilir. Örneğin Suudi Arabistan'da bir siyasal patlama olursa, Demokratik Alman Cumhuriyeti karışırsa, petroi fiyatı hızlanarak tmvanırsa benim görüşlerim çıkmayabilir; çünkü hiç kimse Humeyni olayını önceden görememişti. Kapitalizmin falcısı Herman Kahn, ne yazık ki geçen yıl ölüverdi; kehanetinin doğru çıkıp çıkmadığını göremeyecek. Geleceğe ilişkin faıcılıklara inanmak, bir bakıma insanın kendi kendisini kandırması gibi bir şey oluyor. * Sayın Özal'ın demokrasi anlayışının çok dar olduğu bilinlyor. Başbakan'ın bütün hayatı, bu darlığın kanıtıdır; geçmişte aldığı görevler ve siyasal yetkiler demokratik dünya görüşünün tersine bir tutum vurguluyor; ama, olan bıtenleri unutarak diyelim ki Sayın Özal demokrasiye geçişi gerçekten istiyor. O zaman da bir soru ortaya çıkıyor: Bugün bütün dünyada IMF'nin ekonomi siyaseti ile demokrasi arasındaki çelişki biliniyor. Arjantin'de bu dramın en çarpıcı güncel örneği yaşanıyor. Sanayileşmemiş bir ülkede IMF reçetesinin demokrasiyle uygulanabildigi görülmüş değil. Durum böyle olunca Türkiye'de daha beş yıl IMF reçeteleri nasıl yürütülecek? * Sorunun yanıtını vermek zor. Ekonomi sıyasetinde emekçi halkın haklarını kısarak ve sanayileşmeyi askıya alarak, sıkı para politikasıyla demokrasiye açılmak, şimdiye değin Tanrı'nın bir kuluna nasip olamamış. Ama Sayın Başbakan'ın akhndaki o biçim bir demokrasi ise ne denebilir? VEDİ'İ BİLGET Emekii Amiral Geçmişi sömürü ve zorbahğa karşı yiğit savaşımlarla dolu olan alçakgönüllü ve coşkulu halkımızın önder Mustafa Kemal'le bütünlestiği 19.MAYIS.1919günü, Emperyalist saldırganlara karşı girişilen çağdaş gerçek bağımsızlık savaşlannın, ilk somut örneğini vurgulayan dönemin başlangıcı, Erzurum Kongresi de bunun ulusal bilince yansımasıdır. Kurtuluş savaşı geçidinde, "AK KOYUNLA KARA KOYUNUN" belli olduğu günlerde, çözümü, yabancı efendilerinin konıyuculuğunda arayanlara karşın, Anadolu halkının öz istemlerini dile getiren '' Dolaysız Banş" savaşçısı, kesin kararını bildirdi:" Ya bağımstzlık ya ölüm". Bu da Sivas kongresinin kesin ve buyurucu karan oldu. Böylece azgın saldırganlara dur dıyen, o güne degin verilmiş en erdemli savaşıma, ilk bağımsız halk başkaldınsına girişildi. Başıboş yerel direnmelerin, düzenli ordunun örgütlenmesine dönüştürülerek başlatıldığı bu kutlu yürüyüş, tZMlR'imizin kıyılannı bezeyen AKDENlZ'in gömgök banşsever sulannda utkuyla kucaklaştı. Bu aşamada Kurtuluş Savaşı, askersel evreden devrimler evresine sıçradı. "Dolaysız banş" savaşçısı, kendi olanakları içinde çözüm arayan bağımsızlığına, özgürlüğüne tutkun Türk halkına özgü bir devrimler sürecini tutuşturdu Cumhuriyeti kurarak. EMPER\ALİZME BAŞKALDIR1Ş Temel yaşantı biçirai olarak benimsediğimiz "Kemalizm", ezilen tüm uluslann özünde bulunan bir başkaldırmın Türkiye topraklan üzerinde, bunun yanı sıra da Mustafa Kemal Atatürk'ün kişüiğinde dile gelişidir. Bunun için de ulusumuzu kıvandırarak, ulusallığımızı aşmış, evrenselleşmiştir. Emperyalizmin bütün hesaplannı bozan, gözünü yıldıran ve bağıınsızlık özü üzerinde Kurtuluş Savaşı sınavı veren "Kemalizm", tüm uluslann kendi gücüne dayanabilirliğinin güvencesini de, "bağımlı olmak istemeyen bir ulusa, boyunduruk vurabilecek denli güçlii zorbalar, yeryüzünde kalmamıştır" diyerek vermiş ve "Emperyalizm yeryüzünden silinecek ve yerine uluslar arasında din, soy ayrımı gözetmeyen yeni bir uyum, işbirliği çağı gelecektir" saptamasıyla kılgın dünyanın gidişini gözlerniştir. Bu gözleme dayanarak da, böylesi oir dünyaya yaraşacak Türkiye'nin ne yapıda olması gerektiğinin altını çizmiştir. "Ulusıımnzun ttlküsü, yeryuvan üzerinde gerçek anlamıyla uygar, toplumdan yana bir Türkiye kunnaktır." Bu belirlemeden sonra da, "Uygarltga ulaşırken başan yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal, iktisadi, bilimsel, uygulayımsal alanlarda erege varmanın tek gelişme yolu da ilerleme yolu da budnr " diyerek çağdaş devletin ne olduğuna da dikkati çekmiştir: "Devlet, düşünce ve inançlara saygı göstermekle bağımlıdır, yükümlüdür." Çünkü tarih büyük sayılardaki katmanların istençlerinin karşıtlaşmasından belirleyici bir sonuç çıkması yoluyla gerçekleşir. Doğallıkla belirli katmanlann düşünce ve güçleri her birinin toplumsal bileş "yeter niteliklere" de sahip oleleştiriye açık olan kişidir. Kime "aydın" diyebiliriz? kenlerdir. örneğin suyun zorunmalıdır. Bu yeter nitelikler ya da Bütün bu özelliklere sahip Konuyu daha da açık bir duru lu nitelikleri " H 2 ve O"dur. ölçütler takımı şöyle olan kişiye "aydın" diyebiliriz. ma getirmek için soruyu şöyle de Hidrojen ve oksijen olmadan su sıralanabilir: sorabiliriz: "Her üniversite biti meydana gelemez. Yeter niteiikBunlardan birine ya da birkaçıreni, uzmanı; bilimle, sanatla, ler ise, nesnenin ya da olgunun 1 Çağdaş, tutarlı bilgi, be na sahip olmayan kişiye ne dufelsefeyle uğraşanı; her devlet c«ri ve duyuşsal özelliklerle doözünün dışında, onun oluşması rumda ve hangi mevkide olursa yönetenini aydın sayabilir miyiz? için gereken değişkenlerdir. Yinanık olan birey, bu özellikleri olsun aydın diyemeyiz. Ya da Bu soruyu yanıtlamak için ne su örneğinde olduğu gibi, bir ulusun, yurdun ve insanlığın kendini aydın sanan biri deriz. "aydın" kavramının anlamını molekül su için " H 2 " ve " O " mutluluğu için işe koşmalıdır. açıklamak gerekir. Bir kavramı zorunludur. Fakat Hidrojen ve Yani yalnız ve öncelikle kendi çıölçütlerde de görüldüğü gibi "ybpbğımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türaçıklamak için de onun tanımı Oksijenin bulunduğu her du karı (para, makam, şan, şöhret aydın, her zaman yönetim ve yökiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve nı yapmak zonmdayız. Tanım, rumda su meydana gelmez. Suv.b) için kuUaıulmamahdır. neticilerle uyum içinde olmayabiçimleriyle uygar bir toplum halıne getirmektir Devrimlerimizin Farabi'nin dediği gibi "efradını yun oluşması için yeter derece2 Aydın, ulusun, yurdun ve bilir. Bu, onun niteliğidir. Eğer başJıca ilkesibudur. Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri tacami, ağyannı mani olmalıdır". de enerji ve basıncın bulunması tüm insanlığın sorunlarının çö işbaşındaki yönetim, aydının sarumar etmek zaruridir. Şimdiye kadar miltetin dimağını paslanYani aynı nitelikte olanlan kap gerekir. tşte enerji ve basınç yezümü için gecerli ve güvenilir çövunduğu görüşleri uyguluyorsa, dıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur. Hertıalde samalı, farklı nitelikte olanlan ter niteliklerdir. züm yollan önermelidir. yönetimi destekler, tersi bir duzihniyetlerdemevcut hurafeler bütünüyie tard olunacaktır. Ondışarda bırakmalıdır. Bu bağ3 Aydın her dunımda ve nımda ise o yönetimi eleştirir, lar çıkarılmadıkça dimağa gerçek nuıian sokabilmek imk&nsız"Aydın" kavramında da zolamda yapılacak iş, tanımlanaher zaman silâha ve kaba güce yol gösterir. Demokratik bir ordrrT cak kavramm en belirgin nitelik runlu ve yeter nitelikler vardır. başvurmadan, ulus, yurt ve intamda bunu yapmak zorundalerini, özelliklerini saymaktır. Bunları ortaya koyduğumuz zaBazı tarihler: 1 Haziran 1929'da Türk harflerinin kabul ve tatsanlığın mutluluğu için ortaya dır. Çünkü "aydın" ulusun, Bir başka deyişle, o kavramı, man, tutarlı bir sonuca varabibiki hakkında kanun kabul edildi; Arap yazısı ile yapdan işlemler attığı görüşlerini savunmalı ve devietin, insanlığın yanındadır, öbür kavramlardan ayıran ölçüt liriz. Bu ölçütler, yani nitelikler sona erdi. 1 Eyiül 1929'da Arapça ve Farsça dersleri liselerbunlarla tutarlı bir biçimde yaher yöneticinin ya da her hüküleri ortaya koymaktır. Durum şunlar olabilir: den kaldınldı. 2 Eyiül 1929'da da Mustafa Kemal Paşa şöyie şamalıdır. Yani savunduklan ile metin değil. Aynı zamanda o, böyle olunca "aydın" kavramınkonuştu: "Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milyaptıkları birbirine ters Aydın, çağdaş, geçerli ve güulusuna, insanlığa sürekli borçda hangi ölçütler ya da nitelikteö, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmasını Wdüşmemelidir. lu olan kişidir. Borcunu onun ler bulunmalıdır ki, bunları ta venilir, yani tutarlı bilgi, beceri tecektiı? 17 Ağustos 1932'de de ezanın Türkçe okunabilmesi ve duyuşsal özelliklerle donamk4 Aydın sevgiyle dopdolu mutluluğu, daha tutarlı ve güşıyan kişilere aydm diyelim, onyasalaştinldı. olmalıdır. Doğayı, canlılan, in venli bir yaşama ulaşması için ları öbürlerinden ayıralım. Bu tır. Bu özellikleri özümsemiş, sanları sevmelidir. Erdemli ve İşte 1932 yılından haberler: 'Bir ihtiyar kadın, Allah Gazi'ye verdiği savaşımlarla ulusuna ve ölçütler ya da niteiikler nesnenin başka bir deyişle kendine mal ethoşgörülü olmalıdır. ömürter versin, bize Kuran'ın manasını öğretti.', Türkçe Kuran insanlığa karşı Ödeyebilir. Bu zoya da olgunun kendi yapısından miştir. Bu ölçüt, aydın için zo5 Aydın, kendi alanında runluluğu duyan ve sorumluluokunan camiler dolup taştı!..' 'Cumhuriyet'te Yunus Nadi'nin kaynaklanır. Bunlar zorunlu ve runlu niteliktir. Çağının tutarlı (sanat, bilim, felsefe, yönetim ğunun bilincinde olan kişidir ay28 Ocak 1932 tarihli başyazısr. "Her ne otursa olsun ve her kim yeter niteiikler olarak ele alına bilgi, beceri ve duyuşsal özellikv.b) özgün düşünce, yorum, ya duı. İşte, bu bağlamda, her üniolursa olsun, ancak manasmı anlayacağı şey tektif olunabil/r. Ma bilir. Zorunlu niteiikler, nesne leriyle donanık olmayan birey da yapıt ortaya koyan kişidir. versiteyi bitirene, bilim, sanat ve nası aniaşümayan herhangi bir aktin kıymet ve ehemmiyeti yoknin ya da olgunun ortaya çıkma aydın olamaz. Ama yalruz bu tür 6 Aydın, değişmeye, geliş felsefeyle uğraşana, yöneticiye, sı için özünde bulunması gere özelliklerle donanık olan kişi de tur. Nitekim islam dininde itikadın esası şudur Kalp ile anlamak aydın değildir. Başka bir dizi meye, kendini yenilemeye ve "aydın" diyemeyiz. ve kabul etmek, dil ile de ikrar etmek. Kalp ile anlayıp kabul etmek için evvela mevzubahis maddenin bilinmesi lazımdır, dil ile Gazeteci Arkadaşımu ikrar ise insanın ancak kendi dilinde yapabileceği bir iştir... Bütün bu hakikatlere istinaden kafi bir cesaretle şunu söylgyeceğiz: Türklerde hakiki İslam dini, bu dinin kendi 6z dilimizde tatbik edilmeye başlandığı bu günlerden sonradır ki, en makul ve Ue en doğru ş&klini almakta bulunuyor" BI/IM BFIDE ^ roPLlM SAN^T Son gunlerde bir tartışma başlatildı: Okullarda Arapça okutulacak!... Nasıl Fransızca, ingilizce, Almanca okutuluyorsa, eviendiler. öğretilmek isteniyorsa, Arapça da okutulsun!.. Bu işte Milli EğiMutluluklar dileriz FELSEFE: Diderot'nun Çağrısı / Server Tanilli • Aydınlantim Bakanı Bay Dinçerleröncülük ediyor. Diyor ki: "Arapça diCUMHURİYET ÇALIŞANTLARI ma Düşüncesi ve Diderot / Afşar Timuçin • Bir Madlinin okullarda okutulmasının sakıncalı olduğunu zannetmiyodeci Düşünür: Diderot / Erdoğan Alkan • Ölümünün rum. Kaldı ki Arapça okumak ayıp da değildir?' 200. Yıldönümünde DİDEROT / Toplu Söyleşi: AdSODEP KADIKÖY İLÇESİNİN Arapça (Arapça dili değil, Arapça ya da Arap dili!) zengin Çeviren: nan Cemgil Afşar Timuçin İlhan Selçuk Selahatbir dikjir. Farsça da zengin bir dildir. Komşu ülkelenn dillerini tin Bağdath Uluğ Nutku • Diderot'tan Özdeyişler DÜZENLEDİGI ULUĞ NUTKU ülkemizde bilenler ne kadar çoksa o kadar iyidir elbet. Rusça/ E. Alkan Kerem Cankoçak • SERDAR ÇELİK yı, Bukjarcayı, Yunancayı, Sırpçayı, Arapçayı, Farsçayı bilenGENEL KONULAR: "Disipiinli" Üniversite / Gencay Gür400 LİRA lerin sayıca artması yararlı bir şeydir. Bu ayn bir konu... Ama soy • Mektupların Sonu / Onat Kutlar • Fransız Devbazılarının ileri sürdüğü gibi, Araplaria iş yapabilmek, ticaret riminin Demokratik Değerteri / Ömer Canatan • GünKonu: Sosyal Demokrasi'nin Bugünü ve Yarını ilişkisi kurabilmek için ille de Arapça bilmek, Arapça konuşdökümü / Tomris Uyar • Onlar da Çocuk / NewsweYer, gün ve saat: Kadıköy Bahariye Cad. Kafkas Düğün Samak diye bir koşul.yoktur. Arap ülkelerinin hemen bütün işaek • Anılar / H. İ. Dinamo • lonu, 14.7.1984 cumartesi, saat: 11.00 damları, tüccarian İngilizce konuşurlar, yazışmalarını İngiliz diKÜLTÜR: Birey, Toplum ve Kültürel Yozlaşma / Refik Zelinde yaparlar. Yani, Arap ülkeleriyle ilişkilerimizde Arap dilini rengil • Bir Bunalımın Önsözü / Ahmet Cemal • KONUŞMACILAR: bilmek o kadar önemli değildir. EKONOMİ: Planlama, Nasıl ve Niçin / Arslan B. Kafaoğlu Prof. Asaf Savaş AKAT: Öğretim üyesi Bir de şu var: Liselerimizde İngilizce, Fransızca, Almanca • Friedman'ın Tersine İşleyen Marshall Planı • Aslan Başer KAFAOĞLU: Ekonomist Yazar ; Mayıs '84/250 LİRA dersleri var. Altı yıl boyunca okutulur bu dersler. Ama hangi EDEBİYAT: Şiir Korumayı da içeren Bir Saldırıdır / Can YüProf. Cahit TALAS: SODEP Kurucu üyesi lise mezunu Fransızca, İngilizce, Almanca ögrenebilmistir? Ktşi cel • Promete'yi Kurtaran Herakles / Mehmet Refik Prof. îdris KÜÇÜKÖMER: Öğretim üyesi vardır kendi öz çabasıyia, öze) dersler alarak bu tşi başanr, ama • Tevfik Fikret İçin Ahmet H. Tanpınar, Sabahattin' İsmail CEM: Gazeteci Yazar büyük çogunluk için böyle bir sonuç soz konusu değildir. Bu Ali, Necip Fazıl, Sabiha Zekeriya, Suat Derviş, BurKorel GÖYMEN: SODEP İstanbul İl Başkanı yüzden Anadolu Liselerine büyük hız verilmedi mi? Gençlerihan Belge Ne Demişlerdi? • Asım Bezirci'yle Tevfik miz yabancı dil öğrensin diye Anadolu Liseleri girişimi baslaFikret Üzerine Söyleşi • Edebiyat Akımları: SemboNot: Konuşmacılar Alfabetik sıraya göre yazılmıştır. tılmadı mı? Kısacası, liselere Arapça dersi koymak aynı sonulizm / Erdoğan Alkan • cu vermeyecek mi? Kaldı ki, Arapça dersine yetecek kadar öğŞİİR: DylanThomas / Cevat Çapan • Nicolas Guillen / Ülretmen var mı? Din adamlarını görevlendirmek doğru olur mu? kü Tamer • Pablo Neruda / Erdoğan Alkan • Walt Haziran 84/250 LİRA Zaten okullarda din ve ahlak dersi var, bunun yanında bir de VVhitman / Memet Fuat • Can Yücel • Onat Kutlar Arapça dersi diye aynı kişileri devreye sokmak laiklik' ilkesini • Süreyya Berfe • Veysel Öngören • tümüyle ortadan kaldırmaz mı? Bunları yazıp söylemek, uyan Ahmet Ender Dai ile eviendik. Soyadım DAİ Not: Tek isteklerde kitap ederi ÖYKÜ: Bademağacı Kapısı Emil Habibi / Zeynep Özkan görevimizi yapmak, bazı kafalara göre, devrim yobazlığı mıdır? bugünden sonra... kadar posta pulu gönderilmelidir. • Kuştüyü (maşal) Paul Eluard / Hür Yumer • RanYoksa Atatürk devrimine bağlılığımızın bir sonucu mudur? devu / Remzi İnanç • Şemsi Melda Gebeş Şu gerçeği de unutmayalım: Atatürk, Türk ulusunu Arap dünSPOR: 1940 Olimpiyat Şampiyonu • Olimpiyat GörüntüGENEL DAĞITIM: YADA Gaziantep 6 Temmuz 1984 yasından, Arap beğenisinden, alışkanlıklarından, kültüründen leri • ve SatrançBriç / Serdar Çelik • Kitaplar Arakurtarmak savaşı verenlerin başındaydı. Tarihimizi, dilimizi, tösında / Muzaffer Uyguner • relerimizi, her şeyimizi Türklük' üstüne kurdu. Osmanlı dev• Boğaziçi Üniversitesi kimlileti içinde yer alan Arapların, Türk ulusuna yarardan çok zağimi ve l.E.T.T. pasomu kayVılayet Han. 205 rar getirdiğinin bilincindeydi. Etiyle kanıyla duymuştu bu gerbettim. Kükümsüzdür. Cagaloğlu IST çeği... Türk ulusunun Doğuya değil Batıya dönmesini; çağdaş SAMİ GÜLGÖZ uygariığın Batıda olduğunu bilmesini, anlamasını isliyordu. Araplardan öğreneceğimiz hiçbir şey yoktu, ama Batı kültürü, uygarlığı, tekniği Batı sömürgeciliğinin tuzaklanna düşmeden528 66 29 kazanılmalı, Batı uygarlığının çizgisinde yürünmeliydi. sunar Bugün Atatürk'e ters bir yoldayız detnek nive yanlış olsun? GARANTİ BANKASI Bu bir gerçektir, acı bir gerçek. Kafalara 'dank' etrnesi gerekSANAT GALERİSİ YONCA SANAT GALERİSİ ken bir saptamadır... Bay Dinçerler oldukça genç bir T.C. yurtDESTEK SANAT GALERİSİ taşıdır, ama kafası, anlayışı, beğenisi, düşüncesi, görgüsü ile EVLER hiç de 'genç' ve 'çağdaş' değil... Bir Milli Eğitim Bakanı için bunu söylemek üzücüdür. Ne yapalım ki, bugün tutulan yol, 9 gün uçak Ş a n l *k*k Resim Sergisi ileriye, çağdaşlığa, uygarlıga doğru değil, geriye, çağdışılığa, lüks pte]kahvaltı dahil Atatürk devrimine iyiden iyive ters düşen bir yöne doğru... Nanok Bayık 25 Huiran 1984 her cumarıesi F>br«ntn Baykai Gazi'nin Bursa'daki gericilik olayından (1932) sonraki dav9 TeflimiK 19(4 Yalnız h ranışı anımsanmalıdır. Türkçe ezana karşı direnen yobaz takı240.000 TL. mına karşı şöyle söylüyordu: "Cahil gericiler cumhuriyet adliTeşvikjye Cad No 141 NİŞANTAŞI Atx* Ipekcı Cad 75 Macka1460354 CHMBurak KADIKÖY. Altıyol. Onur Ijhanı Maçka Cad. 73/1 Teşvikiye / İstanbul Tel: 148 22 35 yesinin pençesinden kurtulamayacaktardır. Otaya dikkatmizi bitOıiRUOıiY» No: 408 *>+• •tottnEdramtt hassa çevirmemizin sebebi, dini siyasete ve herhang: bir kısU Tel. 337 01 38 ^ * J kırtmaya vesile etmeye asla göz yummayacağımızın bir daha anlaşılmasıdır... Kesin olarakbilinmelidir ki, Türk milletinin milli Flkmt Kolvcnli dili ve milli benliği bütün hayatında hâkim ve esas kalacaktır." NUçun Onyan Modern Sünnetçi * SAMT tUHİtl ' OrtMn P«ter Bu konuda belirtmek istediklerim şimdilik bu kadar... SANAT GALERİSİ EVET/HAYIR Arapça Öğretmek Konusu ... Aydın Kime Denir Dr. VEYSEL SÖNMEZ OKTÂY AKBAL SALİM ALPASLAN temmuz 1984 • aylık dergi • 250 lira DE YAYINEVt'NİN YE\ t KtTAPLARI PÜREN ÖZGÖREN Satrançta Turnuva Hazırlığı ALEKSANDR KOBLENZ PANEL PPOMETE'NİN ATEŞİ ÇAGLAR BOYU YANIYOR AİBANAİA FUTBOL SALGINININ TOPLUMSAL BOYUTLARI AİDANAİA DOSTLARA DUYURU DE YAYINEVİ BtTl\ BAV1LKHIIK GALERILER İSMAİL AĞAN RESİM ONARIM MERKEZİ LONDRA Eski ve yıpranmış tablolannız değerlendirilir, satm alınır. Karma/Reşim/ Sergisi 331 temmuz gezileri URART Resim sergisi SAHffiİNDEN SATILIK Nişantaşı Kodaman'da 87 m2 dükkân... 2 Kadıköy Salıpazan'nda 27 m dükkân satıhktır. Tel: 333 65 18 Burtun Uy9ur Ü NumlTıtmu HOnvin YOc* Kmmal YükMtengil Husrev Gerede CM 126 Teşvıkıyc Mtoytfm Tel 141 27 n Mehmet Zaimovic 22 Haziru 15 Temnnu 1984 CanGöknil & BernaTüremen 21 haziran Utemmuz'84 tanok Resim Sergisi MUHSİN BİLYAP Resim Sergisi 620 Temmuz Karma Yaz Sergisi 3 Temmuz14 lylui Nıspetrye Cad 44/2fctılerTel 165 19 35~ en ealeri cevdetpasac4d^3'W l,bebek16î8 l >S8 \ Sağlık memuru Gültekin Gürfiliz, Hayati Azim Tel.: 524 15 60 AYASOFYA MUZESI • Boğaziçi Üniversitesi kimlığimi ve İ.E.T.T pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. BERNA URAL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle