17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KULTÜR YAŞAM 25 TEMMUZ 1984 TELEVIZYON 19.00 Açık Öğretim 19.30 Nasrettin Hoca Şenliği 19.55 Merakh Komşular Programın bugün yayınlanacak olan bölümünde, Flora; Cassie'nin kuaför salonunun yanına yeni bir kuaför salonu açar. Cassie'nin bütün isleridurur. Bunun üzerine Stella ile Cassie birplan hazırlarlar. Amaçlan Cassie'nin eski müşterilerini tekrar kazanmaktır. Festivallerin 8 gözde sesi A vrupa 'daki yaz festivallerinin en seçkin sopranolarının yaşları 30 ile 60 arasında değişiyor. Ama her birinin birbirinden ilginç yaşamı var. Kiiltiir Servisi Yaz ayları boyunca Avrupa'nın neredeyse tum ülkelerinde muzik ağırhklı şenlikler duzenleniyor. Bu şenliklerin en gözde sanatçılannın başında da sopranolar geliyor. 1984 yaz şenliklerinin en gözde sopranoları sekiz kişi. tçlerinde otuz yaşını bıraz geçmiş olanı da var, altmışını aşmış olanı da. Ama hepsinin ilginç bir yaşarrı olduğunu, büyük yığmlardan gördükleri olağanustü ilginin onları bir anlamda beslediğini kabul etmek gerek. Şimdi 1984 yazının bu gözdelerini tanıyalım. Ünlu soprano, Marilyn Horne, "Lucreria Borgia" operasınrollerinde başarı kazandı. Hantal gorünuşlu olan, oyunculuğu sıfırın üzerine çıkmayan Caballe'nin Callas'ı andıran nefis bir sesi var. Fivatını soranlara da su karşıhğı vermesiyle ünlü: "Fijalım herkesinkinden ucuz, çiinkıi hepsinden daha i>i söylüyorum. ve billur gibi sesi, devamlı gulümseyen yüzuyle alışılmamış sevimlilikte bir "diva". Favori rolünup "Figaro'nun Düğiinü"ndeki Suzanne olduğunu gizlemiyor. Karajan, Solli, Mehla, Gzavta, Maazel, Levine, Abbado gibi buvuk şeflerin yönetiminde soyleyen Hendricks, operadan çok konserlen sevdiğini de itiraf ediyor. Marilyn Horne ise, Monleverdi'den Alban Berg'e kadar bütun bestecilerin yapıtlarında soyleyebilecek kadar buyuk bir yetenek. İlk müzik derslerini yedi yaşında alan ve bugun ellisini aştığı halde sesini aym tazelikıe koruyan Horne, bunu biraz da meslek yaşamını çok akıllıca yürutmesine ve kendini gereksiz yere zorlamamasına borçlu. Şöyle tanımlanıyor Jessye ler'e, Strauss'a, Faure'ye, Duparc'a ve dinsel zenci şarkılarına (spirituals) dek uzanıyor. Bu Amerikalı, buyuk bir rahatlıkla Almanca, İtalyanca ve Fransızca söyleyebiliyor. Çok iri gövdesiyle operada şansı sınırlı olduğundan da, dunyanın dört köşesinden konser çağrm alıyor. Ünlu sopranoların gosterişi ve reklamı en sevmeyeni, hiç kuşkusuz Victoria de Los Angeles. Geçtığımiz kasım ayının ilk gunu 60 yaşı geride bırakan Los Angetes Ispanyol. Artık sahneye çıkmıyor, ama konser önerilerine kolayhkla evet diyor. "Meleklerin zaferi" olarak dilimize aktarılabilecek ilginç adının da dikkati çekmesinde az buçuk payı bulunduğunu kabul etmek gerek. 20.30 21.00 21.10 21.20 Haberler Hava Durumu Uykudan Önce İnsaniık İçin Sürekli filmin bugün yayınlanacak olan 15. bölümünde, bır beyzbol koçu olan Walley Dobbs sokakta bulduğu bir çocuğu yanına almıştır. Çocuk Dobbs'a kimsesiz olduğunu söylemiştir. Ama bir kaza sonucv hastaneye getirildiğinde Trapper ve Conzo, Walley'in Nick'in babası olmadığını anlarlar. öteyandan, Gonzo'nun ameliyat ettiği bir şeyh ona bir armağan vermek istemektedir. Wagner*in sağladığı itici Bayreuth'un unlu Festspielhaus'unda "Tannhauser" sahnelenirken, Venüs rolune bir zenci sopranonun çıktığını gorenler gozlerine inanamadılar. O sıra Şenlik yoneticisi olan VVieland VV'agner, Grace Bumbry adlı 22.05 22.40 23.20 23.30 Haber Program Mttzik Demeti Haberler Kapanış Mükemmele yakın: Teresa Berganza Ispanya'nın son yıllarda çıkardığı bir başka buyük soprano da Teresa Berganza. En sevdiği beş rol olan Rosine, Angelina, tsabella, Cherubin ve Dorabella'ya damgasını basan Berganza, Alman ve Fransız bestecilerin ağır bastığı "lied'Mere de duşkün. Berganza, opera dünyasmın gözünü asıl 1977 yılında soylediği Carmen rolüyle kamaştırmış bir sanatçı. Bir de çekirdekten yetişme Katia Ricciarelli var ki, gozünu sirkte açmış. İki gösteri arasında incecik sesiyle "Madame Butterfl>"dan aryalar söyleyerek ışe koyulmuş. Çok yetenekli olduğundan, ara sıra alma fırsatını bulduğu şan dersleri, sesini geliştirmesini sağlamış. 1969 yılında Mantova Operası'nda ilk kez Mimi rolüyle alkışlanırken, Milano'da da Alisco Ödulu'nü almış. Ardından 1971'de Parma'da Uluslararası Verdi Odulü gelmiş. Bu etkileyici başlangıç onu Verdi operalarının en çok aranılan adı haline getirmiş. Her yıl en az altı yedi yeni role çahşan, ancak iyice pişirmeden gelen her turlü öneriyi geri çeviren Ricciarelli'nin repertuvan, " C a r m e n " (Micaela) ve " D o n Giovanni (Donna Anna) operaları dışında yalnız ttalyan bestecilerini içeriyor. GİRİŞTE HELİKOPTER New York 'taki Modern Sanat Müzesi'nin girişine bir helikopter yerleştirilmis. Çünkü burası mimarlık ve tasarım konularına yer veren ilk ve tek çağdaş sanat müzesi. İZLEYİCİ GÖZÜYLE Radyo yayınlannın geleceği Tek kanallı TV'mizin tamamen renkliye geçtiği şu günierde, biz radyo programlan ve yayın tekniğiyle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını merak ediyoruz. Bilindiği gibi TRT3 FM yaymı yapmakta, ancak bu yayını "stereo" değil de "mono" olarak sürdürmektedir. Şu anda Avrupa'da "stereo"yaym yapmayan tek ülke neyazık ki Türkiye'dir. Üstelik, kısa bir süre Oncesine kadar tTÜ Radyosu günlük deneme yayınlanm (19.0021.00) "stereo" olarak sürdürmüstü ve Istanbul ile sınırlı kalsa da yararlı programlar sunmuştu. Ankara'da ise Polis Radyosu halen FM "stereo" yaym yapıyor ancak yayın alanı çok dar. Şimdi TRT yetkililerine sesleniyoruz, TV'yi bir yana bırakın da cevap verin: 1) TRT3 ne zaman stereo yayına geçecek? 2) Orta ve uzun dalga yayın yapan TRT1 ve TRT2 antenlerinin teknik yetersizliği ve yayınlannın kalitesizliği ne zaman giderilecek? 3) özellikle turizm için gerekli olan ve tüm Avrupa ülkelerinde yıltardır uygulanan yol, hava, turistik bilgiler gibi konulara yer veren bağımsız bir radyo istasyonunu (ö'rneğin Federal Almanya'da Bayern3, Hessen3 gibi programlar), Karayollan ve Obür kamu kuruluşlannm katkısıyla kurmayı düsünüyor musunuz? Düşünmüyorsanız orada isiniz ne? MUSTAFA SEZER / lstanbul Çağdaş sanatı her yönüyle tanıtan bir tek müse var İVevv York'taki Modern Sanat Müzesi'nde Seurat'tan Pollock'a, Ce'zanne'dan Mark Rothko'ya yüz yıllık çağdaş sanat başyapıtlarla temsil ediliyor. Kültür Servisi Dunyanın çağdaş yapıtlara geniş yer ayıran ilk muzesi, hiç tartışmasız New York'taki Modern Sanat Muzesi'dir. 1929 yılında kurulan bu müze 1979 yılında kış uykusuna yatmış, bir yıl önce de ziyarete kapanmıştı. Yeniden açıldığında, eskisinden biraz daha uzun, biraz daha geniş ve biraz daha yüksek olduğu göruldu. 1929 yılında kurulduğunda, Nevv York'un Beşinci Caddesi'nde kiralanmış beş odadan ibaretti Modern Sanat Muzesi. Tüm koleksiyonunu da altı gravurle bir desen oluşturuyordu. Ama kısa surede gelişti. Özellikle 19331956 yılları arasında New Yorkluların " M o m a " diye adlandırdıkları Muze'yi yönetmeni Alfred Barr zenginleştirdi. 1935 yılında cebine koyduğu 1000 dolarla Avrupa'nın yolunu tutan Barr, geriye döndüğünde Maleviç'in iki, Max Ernst'in uç, Masson'un ve Tanguy'nın birer tablosunu da beraberinde getirdi. Bahçe tarafındaysa, Pelli iki binanın çakışmasını, onları birbirlerine çelik, cam ve aluminyum karışımı bir serle bağlayarak ve bunu yumuşak eğimle altıncı kattan bahçeye indirerek gerçekleştirmiş. Bu serin iki onemli işlevi de var: Hem binaya gun ışığını sokuyor, hem de bina içinde inip çıkan dört asansörü banndırıyor. Tabii camın ardından da asansörlerin gidiş gelişi izlenebiliyor. Atıcak bu fantezist yapı, müze salonlarına geçildiğinde, yerini dumduz, tertemiz, bembeyaz bir gorunume bırakıyor. Gun ışığı ve birlikte getirdiği yanıltıcı gölgeler engellenmiş. Ne bir oturacak yer var ortada, ne bir açıklama. Bir tek Matisse'in gün ışığı gormesine izin verilmiş. Yani Moma'da resimden ve yontudan başka bir şeye yönelmek olanaksız, her şey de bu amaca uygun olarak gerçekleştiriimiş. Seurat'dan Jackson Pollock'a, Cezanne'dan Mark Rothko'ya, yuz yıllık çağdaş sanat burada başyapıtlarla temsil ediliyor. Y'eni binası sayesinde koleksiyonlannın yuzde otuzunu sergileme olanağı bulan Moma, bir tek özelliğini değiştirmemiş: Salonları hep orta boy, sıcak ve samimi kalmış. Yeni yonetici VVilliam Rubin'le Barr'ın başlattığı gelenek surdurulmuş, yani "van tutma ve tutulan sanatçıya tutkuyla bağlanma" ilkesine dört elle sarıhnmış. Moma'nın bazı sanatçılara olan tutkusu çok büyük. Örneğin, Müze'nin elinde tam 63 Picasso var. Buna karşılık hiç ilgilenmediği, tek desenini bile bulundurmadığı sanatçı sayısı çok fazla. Avrupa Sanatı, Dubuffet, Balthus ve Bac o n ' d a n sonra unutulmuş. 1950'den bu yana Fransa'yı yalnızca Soulages'ın bir tablosu temsil ediyor. Ama fotoğraf bolumune desen bolümunden üç kat fazla yer aynlmış. İlk sinematek sahibi müze olan Moma'nın bugun iki sinema salonu bulunuyor. Calder'in unlü "mobil"i artık yerinde değil. Ama onun durduğu yerde şimdi bir helikopter var. Evet, çünkü Moma yeryuzunun bir mimarlık ve bır tasarım bölumu bulunan ilk muzesi.. RADYO 05.00 Açıüş, program ve kısa haberler 05.05 Ezgı kervaru. 05.30 Solistlerden birer şarkı. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Gunün içinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Hafif müzik. 11.20 Türküler ve oyun havaları. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Hafif müzik. 15.00 Kısa haberler. 15.05 öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Tttrküler. 16.20 Şarkılar. 16.40 Hafif müzik. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyümuz köylümüz. 17.25 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Fasıl. 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.00 Haberler ve olayların ıçinden. 20.00 Yurttan sesler. 20.30 Bestekâr ses sanatçılan. 20.50 Hafif muzik. 21.00 Kısa haberler. 21.02 Radyo tiyatrosu. 22.00 Türküler. 22.20 Küçük konser. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yayını. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Türk el sanatları, 09.30 Sabah konseri 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Kadın ve çevresi. 11.00 Kadınlar topluluğu. 11.30 TRT I Türkçe sözlü hafif müzik. 11.45 Türküler. 12.00 Şarkılar. 12.20 Piyano sololan. 12.45 Türküler. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Türküler. 13.45 Şarkılar. 14.00 Bir albüm. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Oda müziğı. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yann. 16.40 Türküler. 17.00 Fasıl. 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Radyosu Türk halk müziği topluluğu. 18.30 2000 yılına doğru bilim ve teknoloji. 18.50 Çocuklar şarkı söylüyor. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Şarkdar. 20.15 Hafif müzik. 20.30 Yabancı dil öğrenelim. 21.30 Şarkılar 21.45 Konser saati. 22.15 Bağlama takımı. 22.30 Bir roman / Bır yazardan hikâyeler. 22.45 Hafif müzik. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar. 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çarşamba konseri. 00.55 Program ve kapanış. 2 GÖZDE SES 1984'ün en gözde seslerinden biri Ispanyol kökenli Teresa Berganza (solda). Gözünii sirkte açan ve küçük bir çocukken şarkı söylemeye başlayan Katia Picciarelli ise, İtalyan bestecilerine ağırlık veren bir sanatçı. zenci sopranoya karşı çıkanları Norman'ın sesi: Tatlı ve güçlu. daki rolune son anda çıkamayınAltı yaşında okulda şarkı söyleşöyle susturdu: "Babam renkli ca, 25 Nisan 1%5 günü yenni yerek dikkati çeken Norman, ses telleri olanlar için besle >apMontserrat Caballe aldı ve herancak 17 yaşında muzik öğrenitı, ten rengini duşünerek değil." kesi büyüledi. Caballe'nin yaşı o mine başlayabilmış. Daha önce Grace Bumbry, 1961 yılında sırada otuzu geçmişti ve uzun sühemşire olmak isterken, 1%8'de ve henüz 24 yaşındayken Paris'te redir yerinde saydığı için operaAlman radyolarının uluslarara" C a r m e n " rolune çıktı ve akılyı bırakmayı ciddi olarak düşüsı ses yarışmasında derece almış, ları başlardan aldı. Bir gun sopnüyordu. Ama bu meslekte kiBerlin Operası'yla uç yıllık bir rano, ertesi gün mezzo, opera reminin hastalığı kiminin başına sözleşme yapmış, sahneye ilk pertuvarının belli başlı rollerintalih kuşunu oturtur. Caballe de, adımını "Tannhauser" de "Elide oynadı. Ancak Bumbry'nin New York'tan Paris'e, Mılano'sabelh roluyle atmış. Norman bir kusuru var: Çok sık konser nun Scala Tiyatrosu'ndan Cooperada sağladığı buyuk başarıya da opera erteletiyor, iptal etvent Garden'a, zaferden zafere ya karşın, konserleri de çok setiriyor. koştu ve Desdemona, Aida, Tosviyor. Bu alanda da repertuvan Barbara Hendricks ünlü sopca, Lucia, Norma, Traviala giAlman romantiklerinden Mahbi İtalyan operalarının en ünlu ranoların en gençlerinden. Taze / / /İ Lillian Hellman nıirasını Marksist yazarlara bıraktı Kültür Servisi Geçtiğimiz 30 haziran gunü yetmiş dokuz yaşında ölen Amerikalı tiyatro yazarı Lillian Hellman, vasiyetnamesinde, 4 milyon dolarlık mirasının bir bolümünü Marksist yazarlar için kurulacak bir fona bıraktı. 1952 yılında Senator McCarthy'nin aydmlar hakkında açtığı soruşturma sırasında hedef alınan yazarlardan biri olan Lillian Hellman, mirasının 400 bin dolarını da film yonetmeni Mike Nichols, yazar John Hersey ve senarist Peter Feibleman'a bıraktı. Hellman, vasiyetnamesinde, aynca biri otuz yıllık sevgilisi dedektif romanları yazarı Dashiell Hammelt adına, biri de kendi adına olmak uzere iki fon daha kurulmasını istedi. Hammett adına kurulacak fonun amacı, "özellikle ABD'de siyasal, toplumsal ve ekonomik eşitlik ve kişi haklan" konularında yazanları ozendirmek olacak. 100.000 yapıt var Müze zenginleştikçe ziyaretçilerinin sayısı da artıyordu. Moma 1939'da bugun işgal ettiği 53. Sokak'taki binaya geçti. Savaştan sonraki gelişimi ise olağanüstu oldu. Büyuk kalabalıklar kapılarda kuyruklar oluşturuyor, iki köhne asansör sıra bekleyenlere yetmek bilmiyordu. 1964 yılında Stone ve Goodwin'in yapıtı olan beyaz cepheye Philip Johnson tasanmı bir siyah kanat eklendi. Ama bu genişletme çabası da kısa sürede yetersiz kaldı. Bugün yeni biçimıyle gezilebilen Moma'nın koleksiyonunda, 35OO'u pentür olmak üzere 100.000 yapıt var. TRT III 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Dire Straits'in Love Over Gold albümü. 09.30 Barok müzik. 10.00 Hafif müzik dünyasından. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimızden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klasik Türk müziği korosu. 15.00 Müzikli dakıkalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Haftanın topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45 Hafif müzik. 21.00 Yeni tını yeni müzik. 21.45 Türk halk müziğinden seçmeler. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Çarşamba konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. TRT n BULMACA Abdülcanbaz ve arkadaşları karnaval maskına dönüştü HAKAN DERMAN Turhan Selçuk'un bant karikatur dizisi Abdükanbaz'ın tüm tipleri, Mimar Sinan Üniversitesi Sahne ve Goruntu Sanatları Bolumü birinci sınıf oğrencilerince "karnaval maskT'na dönuştürüldü. Prof. Sadi Öziş ve oğretım görevlisi Saim Bugay'ın denetiminde, iki aylık bir çalışma sonucu oluşan maskları çok beğendiğini belirten Turhan Selçuk, "Önümüzdeki sene bu maskları oluşturan oğrencilerle ortak bir çalışma >apmak istiyorum. Genç arkadaşlar, kendi kişisel çabalarıyla iyi bir çalışma ortaya çıkarmışlar" dedi. Maskları yapan öğrencilerden Hilal Gur, "Abdulcanbaz'ı yıllardır ilgiyle okudum. Bilhassa Abdülcanbaz tipi bana verilince, büyük bir zevkle yaptım" derken, Gdzlüklu Sami'yi oluşturan Kâmile Dagdeviren ise. "Hocalarımız boyle bir çalışmadan bahsedince çok sevindik. Gözlüklü Sami'yi karakter olarak sevmiyorum, ama yine de buyuk bir ilgiyle oluşturdum. Turhan Usta'nın bu çalışmalarımızı beğenmesi, beni daha da çok sevindirdi" dedi. Tel, kafes teli, kâğıt, yapıştırıcı ve boya kullanılarak gerçekleştirilen maskları İlgi Berke (Fayrabi), Emel Pekcan (Surmegdz Sami), Hilal Gür (Abdülcanbaz), Kâmile Dağde\iren (Gozluklu Sami), \yşe Özer (Fettah), Hatice A> (Tarzan), Defne Üstünsoy (Arap), Gökhan Yücesoy (Karanfil Hoca), Cem Güler (Evliya Çelebi), Timur Erenol (Yani Patakos) oluşturdular. YAP1TLARJİLE Mimar Sinan Üniversitesi Sahne ve Gorüntu Sanatları Bölümu'nün gencecik öğrencileri, Abdükanbaz çizgi romanından esinlenerek gerçekleştirdikleri yapıtları ile görülüyor. 1976"da başlayan çalışma Müze'nin bir bahçesi vardı. Bu arazi bir inşaat firmasına devredildi, karşılığında da 17 milyon tutarındaki restorasyon masraflannı firma üstlendi. Ayrıca Moma her yıl 300.000 dolar da gelir sağlayacaktı. Yeni proje 1976 yılında Arjantin kökenli mimar Cesare Pelli'ye verildi. Pelli de kendisine verilen işin altından başarıyla kalktı. Kültür Servisi Son Berlın Film Şenliği'nde büyük ilgi goren ve pdul alan "Gülibik", bu kez de İspanya'da yapılan Gijon Şenliği'nde OCİD (Uluslararası Katolik Sinema ve Audiovisuel Örgütü) Ödulü aldı. Çetin Öner'in romanından uyarlanan, senaryosu Öner, Jurgen Haase ve Cornelius Bischop tarafından gerçekleştirilen, yönetmenliğini Jurgen Haase'nin yaptığı film, bu kez de Italya'nın Salerno kentinde düzenlenen şenliğe çağrıldı. "Gülibik" şu sıra Salerno'da yarışıyor. "GiÜibik" bu kez de Gijorvda ödül aldı Abdülcanbaz kimdir? Abdülcanbaz, 1957 yılında Milliyet gazetesinin sutunlannda doğdu. Olağanustü bir güce sahip gibi gorünen, ama gucünden çok aklıyla yaşayan bilinçli bir kişidir. Zaman ve mekân dinlemeden çıkar serüvenlerine. Yalnız değildir. Arkadaşları, dostları ve kıyasıya duşmanları vardır. Çatışmaların, çelişmelerin, kavgalann insanıdır. Haksızhklara karşı direnir, dikilir. İnsancıldır, devrimcidir, toplumcudur, her yerde ve zamanda. 27 yıldan beri gunlük gazetelerde yayınlanan ve buyük ilgiyle izlenen Abdülcanbaz'ın gordüğü olağanustü ilgi, ulusal bir sanata yönelişten Karagöz ve Hacival, Ortaoyunu gibi ileri gelir. Abdülcanbaz, daha önce de bir tiyatro oyununa konu olmuştu. İN Ü vatf Çok yaşasuı Zevaco ile Pardayanlar SOLDAN SAĞA 1/ Kasımpatı. II Osmanlı donanmasında tümgenerale eş bir rütbe... Bir nota. 3/ Kur'anın her tümcesi... Sodyumun simgesi. 4/ Kimileri uğur sayar... Batı Anadolu'da bır körfez. 5/ Verme, ödeme... Dinsel inançlan olmayan. 6/ Kirliliği gösteren iz... Bir maçm sonucunu belirten rakamlar. 7/ Trabzon'un bir ilçesi... Gözu doymaz, haris... Hindistan'dayasamış çok eski bir kavim. 8/ Yerbilimci... Yeterli olmayan. 9/ Eti beğenilen bir deniz yumuşakçası. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Kafatasının içgüdü ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim kolu. 2/ tkiyüzlülük... Batı Anadolu'da kurulmuş on iki lyon kentinin en ünlüsu. 3/ Sahiplik, mülkiyet... Argoda esrar. 4/ Kimse, kişi... Yükselme. 5/ Alüminyumun simgesi... Nazi partisinın "Kahverengı Gömlekliler" de denilen hücum kıtasının kısa yazılışı... Hastalık, dert. 6/ Emile Zolı'nın tamnmış bir romanı... II. Dunya Savaşı'nda Amerikan erlerine takılan ad. 7/ lri taneli bezelye. 8/ Koca... Ray uzerinde işleyen bir taşıma aracı. 9/ Kimyasal bir yöntemle parlaklık verilmiş pamuk ipliği. AMAÇ. İMONU VAKFI 24 Eyiu! 1984 den ıtibaren 100 doğum yıtı kutlanacak otan buyük devtet adamı Isıret Inönü'nun butün hayatınca 6nem v«rdığı Turkıve'nın sanat alanında geltşmesıne yardımcı olmak amacıyla ıkı yılda bır degı$melı olarak cağdas resım ve heykel yarısmalan yapılacaktır 1984 yılmdakı yarışma resım dalında olacakttr 1984 yıh RESIM YARISMASI Keşke gençlerimize, Zevaco aracılığıyla da olsa biraz şövalyelik dersi verdirebilsek. Her dönemde görülen korkaklıklar, ihanetler, eyyamalıklar biraz azahr mıydı dersiniz? ATİLLA DORSAY Bir konuda yalnız, yapyalnız olduğunu düşunüp de birden bunun doğru olmadığını farkeden kişinin sevincini duydum, " N i s a n " dergisinin son sayısını okurken... Demek gızli gizli "Pardayanlar" özlemi çeken ve Michel Zevaco'ya çok şey borçlu olduğunu duşünen yalnız ben değilmışım... Yaşasın Pardayanlar ve de tum Pardayancılar!.. "Parda>anlar"ı sevme'K >evmiş olmak, bir yaş sorunu, oır kuşak sorunu mu? Hemen hemen yaşıtım olan Emre Kongar, "Pardayanlar"dan 'çok şey' oğrendığini soyluyor.. Bunların arasında "şövalyelik" başı çekiyormuş. Şovalveliği çağdışı •feodal' bir kavranı mı buldunuz? hmre Kongar oyle dusunmüyor ve 'şövalyelik' kavramının açılımını yapıyor.. 'Kudrel karsısında dalkavukluk etmemek'ten 'haklıdan >ana olma'>a, 'parayapula fazla onem vermemek'ten 'cesaret'e dek uzanıyor şövalyelik.. 'Şövalyelik'i hâlâ 'feodal' diye niteleyip kuçumsuyor musunuz? Keşke gençlerimize, artık Zevaco aracılığıyla mı olur bilmem, biraz şövalyelik dersleri verdirebilsek.. Her donemde gorulen korkaklıklar, ihanetler, eyyamcılıklar, en onurlu kavramlan, değerleri beş kuruş için satışa çıkarmalar biraz azalır mıydı dersiniz? MOTEL KftKTUS ÇİÇEÖİ GOLKOYBODRUM Tel Golkoy 20 "Farda\anlar"ı seveııler >e sevme\enler Ama "Parda>anlar"ı sevmck. kuşkusuz bir ku>ak sorunu değil. Öyle olsaydı, çok daha genç kuşaktan bir Ahrnet Altan şoyle yazar mı>dı: "İnsanlar ikiye ayrılır... Parda>anlar'ı okuvanlar ve okumayanlar... Pardayanlar'ı okuyanlar gizli bir orgutün uyeleridir, kendilerine ozgu bir dilleri, isarelleri. zevkleri \ardir. Pardayanlar'ı okumayanlann arasında gurbette >aşariar ve hep birbirlerini ararlar.." Sonra aynı bolumde Talât Güreli, Ömer Madra, Sevin Ok>a>, Era> Canberk ve MehmeJ Güreli de değişik yaklaşımlar getirıvorlar "Parda\anlar"a.. Tum yazılardan Michel Zevaco'nun edebıyat eleştirmenlerince alabıldiğine kuçümsenmiş, ama kımbılır kaç kuşağı etkilemiş, duşlere salmış, kişiliklerinı belli olçude biçimlemiş olan bu tarihsel seru\en dizısıne hayranlık ve ozlem ortaya çıkıjor... Pardayanlar ve dığer larıhscl romanlarıyla Michel Ze>aco, Arsen Lupen dizısivle Michel Leblanc, Jules Verne.. Işte benim çocukluğumu en çok etkilemiş olan uç Fransız yazarı. Onca teknolojik gelişmeye, resımli romanlar, sinema veya gosterişli TV dizileri aracılığıyla ortaya çıkan onca kahramana karşın ve kendilerini 'çocuk romanı' >azmaya \eren onca unlu, en unlu yazarımızın kitaplanna karşın, ben bunları hâlâ çocuklara okutulacak en iyi, en gerekli kitaplar arasında başta sayıyorum. Tum bir yaşamın deneylerini, 'büyuk >azar'tavırlarını bırakmadan çocukların dunyasına eğılmek savındakı yazarların bilgıçlik kokan (veçocukiaiın ux ten sevmedikleri) vapıtlan yenne, oğluma 'şovalveliği' oğretecek "Parda>anlar"ı okutmayı da >eğle\eceğım. Ze>aco'nun hiçbir şey 'öğretmek' savı yoktu. Oyle olduğu için de çocukluğa en uşgun Juşlerı. he>ccanları \e ka\ramları sunmayı da, en iyi o başarınıştı... E\et, jaşasin "Pardayanlar" \e Pardavancılar!.. KATILMA KOŞULLARI Sanatçılar son ıkı yıl ıçinde meydana getırdıklerı yapıttardan en a2 ıkı, en çok uç tanesıyie yarısmaya katılabılırler. Ancak bu yapıtlar daha once baska bır yarısmaya vertlmıs olmamalıdır A Yarısmaya verılecefc yapıtlar: Yaçlıboya. akntık veya dayanıklı herhangı bır malzemeyle tual veya uygun herhangı bır zemın uzerıne yapılmıs olmalıdır Yapıtlann buyuk kenarı 100 cm.den kücuk olmamalı, 200 cm yı asmamalıdır. Yapıtlar sergılenmeye hazır durumda ve gerek lyorsa cercevelenmif olarak teslım edılmelıdır B Yarısmaya katılmak ısteyen sanatctlar yapıtlarını en geç 15 Ekım 1984 tarıhıne kadar aşağıdakı adrese kısa bır ozgecmıslerı ile bırtıkte teslım etmehdırler. INONU VAKFI Pembe Kosk SıtesıB2Blok Daıre 1 Sehıt Ersan Cad. Cankaya Ankara ODULLER Bırmcıye Ikıncıye Ucuncuye 750 000 500 000 250 000 TL. TL TL Jurının seçeceğı yapıtlar, 15 gun sure ile sergılenecektır. Cklul kazanan yapıtlar İ N O N U VAKFI'nın malı olacaktır. f ı . f. 1 .• v ı • 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle