25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
0 TEMMUZ 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURÎYET/5 Ozetle tsmali Cem'in yazdığı "Sosyal Demokrasi Nedir, Ne Değildir" adh kitap, kısa sürede tüketuü ve ikinci baskısı piyasaya çıkanldı. Cem Yaymevi'nin bir ay kadar önce yayımladığı kitap, SODEP'e yönelik ilginin artttğı ve "sosyal demokrasi" üzerine tartışmalann yoğunlaştığı günümüz Türkiye'sinde büyük okur yığmlanna çekici geliyor. (UBA) tsmail Cem'in kitabı Amsterdam'da karikatür sergisi: Avrupa Nereye Gidiyor? Kültür Servisi Geçtiğimiz günlerde Hollanda'nın Amsterdam kentindeki Yeni Kilise'de açılan "Europa Quo Vadis?" (Avrupa Nereye Gidiyor?) konulu karikatür sergisi büyük bir ilgi görürken, bir yandan da politik karikatiırün işlevini gözler önüne serdi. "Europa Quo Vadis?" karika:ür sergisinde Hollanda'nm NCR Handelsblad gazetesine ve Haagse Post dergisine çizen Frite Müller'in; tngiltere'nin Sunday Times gazetesinden Gerald Scarfe1 ın; Batı Ahnanya'da yayınlanan Die 2Leit'tan HansGeorg Rauch'un; Fransız Le Monde gazetesinden Planru'nün, Italya'daki La Stampa'ya çızen Giorgio Forattini'nin otuzar karikatürü yer alıyordu. Sergiyi beş ülkenin çeşitli kültür kuruluşları duzenlediyse de, sergi duşüncesi Goethe 1 Enstitüsü'nden Kathinka Dittrich'ten kaynaklandı. Dittrich, "Europa Qno Vadis?" karikatür sergisinin nasıl tasarlandığını şoyle anlatıyor: "Sergide temsil edilecek bütün nlkeler Baülı sanayileşmiş iilkelerdi. Hepsi de beş aşağı beş yukan aynı sonınlarla karsı karş»>«>tlılar. Çevre sorunlan, işsiriik, silahlanma, geleceğe ilişkin düşiince yoksnnlngu gibi. Böyle bir sergîyi açmamızın nedeni, insanlann bütun bu sorunlan bugünlerde konuşuyor olmalan. Politik karikatürcülerden, bu sorunlan nasıl gordüklerini bize göstermelerini istedik." Sergiye katılan Hollandalı çizer Frits Müller de düşüncelerini dile getirirken aynı zamanda politik karikatürun gerçek işlevinin ne olduğunu açıkhyor: "Politik karikatur çizenler, işledikleri sorunlardan sorumlu değildirler. Onlardan çözüm beklemcmelisiniz. Bizler. saray soytanlarıyu bir bakıma. Yapabilecegimiz en iyi şey, insanlara dert ve sıkıntılannda yalnız olmadıklanm ka*vratabilmektir." Duyduk Gördük Istanbul Festivaü getişiyor, ama< Uluslararası tstanbul Festivali'nin, her konseri büyük ilgi gören ve kapalı gişe izlenen gedikli bir topluluğu var. Gürer Aykal'm yönettiği, Suna Kan'ın solistUğini yaptığı TRT Ankara Oda Orkestrası bu topluluk. Buyüda Aya trini KiOsesi'nde çok basanh konser veren topluluğun üyeleri, Istanbuüu müztkseverlerin olağanüstü ilgisme müteşekkir. Ancak topluluk üyeleri, festivaü düzenleytn tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı yöneticüerinin olağanüstü Ugisizüği karşısmda da şaşkm. Onlartn baslanna gelenleri dinleseniz siz de şaşmrsınız. Topluluk üyelerinden birini dinleyin, neden şaskm olduğunu anlayut: "Ankara 'dan trene bindik. Haydarpasa 'ya geldiğimizde bizi karşüayan olmadı. Bir sürü müzik aletiyit tstanbul yakasmdaki kalacağmuz otete nasü ulasacağvnızı şasvdık. Neyse, bir arkadas Kadıköy'e gitti ve minibus kiralaytpgettrdL İçine dohışarak otelt vardık. Konser içbı prova yapmamız gerekiyordu. Bir minibüs tutup Aya trbü'ye gitmek yine bize kaldı. Festival yöneücüerine ictmizi döktüğümüzde, 'Canım siz bizdensiniz, halden anlarsınız" yoüu avutmalarla karşılastık. Halden bizim değü, onlann anlaması gerekiyor. Herhalde sonraki tstanbul Festivallertne aynı koşuOarda katümamız olanaksız." Evet, Ulusuvarası tstanbul Festivaü gerçekten geüfiyor. önemli sanatçüarm ve tophılukkorm katümaya can atttklan bir sanat olayına dönüsüyor. Ancak yöneticiler, bu gelişmede kendüerinin olduğu kadar yerü ve yabancı sanatçüarm da katkılan bulunduğunu gö'zardı etmemetÜer. İsa Çelik ve Mehmet Bayhan Çin Halk Cumhuriyetî'nde düzenlenen 2. Uluslararası Fotoğraf Yansması 'nda, Türk fotoğraf sanatçıları İsa Çelik ve Mehmet Bayhan 'ın çaüşmalan sergilenmeye değer bulundu. İsa Çelik 'in sergiye üç renkti baskısı ahmrken, Mehmet Bayhan'm da bir siyahbeyaz fotoğrafı kabul edildi. Yansmaya 49 ülkeden 640 fotoğraf sanatçıstmn katıldığı bildiriUyor. (UBA) Turizm patlaması mı, öfke patlaması mı? Siğde'nin Bor ilçesinden okurumuz Mahmut Şisman, yıllardır ülkede yöneticilerin dülerine doladıklan ' 'turizm patlaması'' deyimine kandı. Esini de alarak Dalaman yakmlannda balıkçı köyü Dalyan 'ın yolunu tuttu. Dalyan 'ın dünya güzeli bir yer olduğunu, turizme yeni yeni açdrnaya başladığını biliyordu. Ûkyahlardan kalma kaya mezarlan ve yıkmtüar, Dalyan 'm önünü gizleyen ve ABD'deki "Bayou"lan andıran sazlarla çevrili kanaüar bu ilginç yerin görübneye değer yanlanydı. Kıyıdaki yanmada biçimli nefis kumsal Şişman ailesine çekici geldi. Kumsalda tahta barakalardan olusan birkaç derme çatma isletme vardı. Bunlardan biri de, lokanta ve konaklama yeri olarak düzenienen "Yaşar'm Yeri"ydi. Orayı seçtiler ve bu seçimin sonucuna tatiüeri burunlarından fltil fitil gelerek kailanmak zontnda kaldılar. Biz sö'zü okurumuza bırakalım, gazete sayfalannda boy göstermeyi pek seven Kültür ve Turizm Bakanımız Saym Taşçıoğlu 'nun da okumasmı dueyerek başma gelenleri kendisinden dinleyelim: "Barakalann ilkelliği doğaya ters düsmemişti. Ama isletmecilerin ilkelliği had safhada ve doğantn bütun guzelüğini gölgeleyebilecek boyutlardaydı... Dört günlüğüne bir baraka kiraladık ve günlüğü 1500 lira olan barakayı görmek istedik. Yerini takikada bir yanımtza geliyor ve ne yiyeceğimizi sorup duruyordu. Dörduncü gelişinde yemeğimizi daha sonra yiyeceğimizi söyledim. Bu kez adının Yaşar olduğunu sonradan oğrendiğimiz biri bitti yanı başımızda. Sert ve otoriter bir tavırla niçin yemeğimizi yemediğimizi sordu. "Yoksa yemeği Arifin yerinde mi yediniz? Sizi oradan gelirken gördüm"! diye payladıktan sonra çekti gitti. Kan koca şaşkınukla bakıştık. Sonra öfkelendik. Ama toparlanarak bu yaslı adama aldırmamaya karar verdik ve oğlunu çağırdık. Uygun bir dille, yemeklerimizi orada yemek gibi bir yükümlülüğümüz olmadığını, bu konuda uyanlmadığtmızı, istediğimiz yerde yemek yemek ya da hiç yememek konusunda özgür olduğumuzu açıklayarak böyle saçma sapan şeylerle rahatsız edilmek istemediğimizi belirttik. Boynuz kulağı geçer derler, oğul babadan baskın çıktı. Yemek yemeyeceksek odayı boşaltmamız gerektiğini söyleyerek bizi resmen kovdu. Paramızla rezil olmuştuk, orayı terkettik. Şimdi düşünün. özel bir gıda rejimi uygulaması gereken kişi oraya giderse kapı dışan edilecek demektir. Dalyan gibi guzelim yerler böyle kişilerin vurdumduymazhğına bırakdırsa, turizm patlaması bir yana, ancak insanlann öfke patlamalan duyulabilir." başarısı İFSAK üyesi, fotoğraf sanatçısı Izzet Keribar, Federal Almanya 'da düzenlenen Leica 3. Renkli Fotoğraf Otimpiyadı'nda 24. oldu. Keribar'ın 24.'lüğü alan yapıtı, olimpiyat dolayısıyla hazırlanan kitaba da alındı. Leica marka fotoğraf makinesi kuüananlann katıldığı yansmaya 12 binden fazla fotoğraf gönderildiği bildiriUyor. Keribar, geçtiğimiz günlerde sonuçlanan Yunus Nadı Armağanı Fotoğraf Yansması'nda da bir siyahbeyaz fotoğraflyla mansiyon almıştı. (UBA) Yüdız Kenter'te canlarmn 18 değişik karakter Ben Anadolu I Yazarv Güngör Dilmen / Yönetetv Yücel Erten / Dekor Kostüm: Osman Şengezer / Müzik: Durul Gence / Işık: Nuri Özakyol / Oyuncu: Yüdız Kenter. DtKMEN GÜRÜN UÇARER Anadolu'nun öyküsü, insaıun binlerce yıllık öykusü... Asur, Hitit, Frigya uygarlıklan... Lidya, Likya, Karya, Pamfilya Krallıkları... Fırtınagibi esen Persler... Büyük lskender'le köklenen Helen kültürü... Romauygarlığı... Bizanslılar... Bizans kapılarını zorlayan Selçuklular, bu kapıları açan Osmanlılar ve doğumu Bereket Tannçası Kübele ya da Artemis'le simgelenen bu kültur zenginliklerinin son sahipleri Türkler... lesine zengin kaynaklar içine dalmışken, daha da derinlere giderek, Dilmen, güncel esprilere de yönelen Nasreddin Hoca'nın karısından, neden bu kez de kadvn olarak işleme gereğini duyduğunu anlayamadığjm Midas'ın Berberinden (ki Yıldız Kenter, bu karakteri zevkle izletti), Asurlu kaçakçı Lamassi'den, hele hele \yşe Snlian'dan daha boyuılu karakterler üzerinde durabilirdi. Oyunun birinci bölumu Osmanlılara kadar Anadolu uygarlıklarında kadını işlerken, ikinci bölum salt Osmanh kadınını ele alıyor ve de bu imparatorluğun çöküşunü gözlemleyen genç Halide Edip'i. Bu nedenle, birinci bölüm gerek yönetmen, gerekse oyuncuya sahne ustünde daha fazla malzemeyle çahşma olanagı veriyor. Buna karşılık ikinci bölümde karakterler daha detaylı cizgilere açılarak zamanlama bakımından daha geniş tutulmuş. BİNLERCE Y1LL1K ÖYKÜ Güngor Dilmen'in şiırli dili, Yıldız K*»*"'*"**?* f"£?/to gelen "Ben Anadolu" Anadolu'nun binlerce yıUık öyküsü. (Fotoğraf: MEHMET AKIF) S a h n e y e Antalya'da tiyatro Antalya tl Özel tdare Tiyatrosu 'nun yapımı 55 milyon liraya çıkacak. Bir süre önce açılan özel tdare tş Hanı 'nda 700 metrekarelik bir alana kuntlacak olan 507kişilik tiyatro, tlDaimiEncümeni'nin Vali Bahaeddin Güney Başkanuğı 'nda yaptığı toplantıda müteahhit Nedim Saraçoğtu 'na ihale edildi. Vali Güney, müteahhidin istediği süreyi dört aya indirdiğini ve tiyatronun 25 ekimde tamamlanacağını belirtti. tki gaat süreyle sahnede tek başına Yücel Erten'in rejisinde yazarın metnini zorlamayan bir denge unsuru göze çarpıyor. Erten, mekânı çok rahat kullanmanın ötesinde, oyuncu ile dekoru, dekor ile oyuncuyu adeta bütünleştirmiş. Durul Gence'nin müziği rejiye katkıda bulunurken, Osman Şengezer'in alışılagelen çizgilerinden oldukça ayrı bir gorünum taşıyan dekoru yapısal işlevselliginin yanı sıra, dramatik aksiyonu da guçlendiriyor. Ve iki saat suresince sahnede Kübele'den Teodora'ya, Anna Comnena'dan Nakşıdil Sulun'a onsekiz değişik karakteri canlandıran Yıldız Kenter dinamik, etkileyici. İkinci bölümde yalnız Osmanh kadını var Anadolu'nun doğurganlığmı, mit ve tarih zenginliğini, kültur birikimini izleyiciye Anadolu kadınının barışseverliği, anachğı, güçlülüğü, bilgeliği paralelinde aktaran bir oyun "Ben Anadolu". Güngor Dilmen. şiir dilini ustahkla tiyatroya uygulayan bir yazar. Dil esnekliğine sahip bir anlatımcı. Yogun bir malzemeden yola çıktığı "Ben Anadoln"da da dramatik kurgusu içinde dili aynı rahathkla kullanıyor. Ne var ki, sanırım böy rifedip anahtannı elimize tutuşturdular, Çevre hakkmda bilgi edinmek için bau seyler sorduk. Somurtuk suratlardan, "evet, hayır, bılmıyorum yok' gibi kısa karşıhklar alabildik... tki yabancı insan, yabancı bir yöredeyiz. 'Hoşgeldin', diyen yok. Yemeğe oturduk ve kefal bauğı söyiedik. Aradan 50 dakika geçti ve kefal bulunmadığı söyUndi sonunda. Yemeği iki saatte tamamlayabildik. Aksam, hava sıcak olduğundan battaniyeyle uyuyamayacağımızı belirtip üstümüze örtmek için iki çarşaf daha rica ettik. Yine terslendik. Don gun kalacağımızı söylediğimiz halde, bir gecede dört çarşaf kirletüemeyeceği bildirüdi bize bu kez de. Saat 20.00 sularmda kumsalda yürüyüş yapıp döndük. Eşim bu insanlarda bir gariplik olduğunu soylüyor, ben üzerinde durmaz göhinüyor ama enikonu sinirleniyordum. Garson beş da KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK (Çünkv" Sıradu'n Don Camillo uzunsatar ttalyan mizah yazan Giovanni Guareschi'nin ünlü kahramanı Don Camillo, bugün ttalya'da 1.5 milyon, Fransa'da 500 bin hayrana sahip. ttalya 'da ilk kez yayunlandığında yazanntn bir yıl hapse mahkum olmasına yol açan, birçok yaytnevi tarafından da geri çevnien Don Camillo romanlan, Hıristiyan demokratlarla komünistlerin işbirliğini önerdiğinden çağında tepki görmüştü. Bu ittifakın iyiden iyiye gündeme geldiği, 1980'lerde ise, Don Camillo her zamankinden çok okunuyor. Guarshi'nin ölümünden sonra, onun yayımUmmamıs "Seni Kutsuyorum, Don Camillo" adh romanmm müsvettesaü bulan oğlu Alberto, babasının romanları için artık 'çok satar" deyimini yetersiz buluyor ve Guareschi romanlannı uzunsatar olarak niteliyor. Bildik bir orkestra şefiııiıı kısaca çizümiş portresi FtLİZ ALİ ÜÇ "REQUİEM" 198082 yılları arasında Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin de şefliğini yapan Wolfgang Scheidt, Brahms ve Verdi'nin "Requıem' den sonra ınMozart 'ın "Reguıem' ını de Aya lrini'de seslendirirse, en büyük düşünü gerçekleştireceğine inanıyor. Halk danslan topluluğu Ortaçağ'dan 19. yüzydın sonlanna kadar geçen sure içinde besteci, müzik dünyasının en önerrüi kişisiydi. Besteci, öğretici ve yönetici olarak toplumun müzik gereksmimini düzenlemek ve karşılamakla yükümlüydü. Kilisede geniş kitleye, saraylarda da soylulann yanında seçkinlere hizmet verirdi. Hem eser yazar, hem mutlaka klavyeli çalgılardan birinin (org, klavsen, sonralan da piyano) ustası olur, orkestra çalgüanrun tUmunü ya çalar ya da en azından nasıl çalındığını bilir, sandan arüar, orkestra yönetir, öğrenci yetiştirir... Opera bestelerse, sahneye bile koyan odur. Kendi konçertolarını kendi çalar, (Bach, Mozart, Chopln, Liszt, Rachmaninof, v.b.). kendi senfonilerini, operaDevlet Halk Danslan Toplulularını kendi yönetir, (yine Moğu, gösterüer yapmak üzere Ma zart, Haydn, Beethoven, Wagcaristan'a gitti. tlk gösterisini ner, Mahler, v.b.) Sözün kısabugün Gyoer kentinde yapacak sı, bestecinin on parmağında on olan topluluk 22 temmuza kadar marifet vardır. Müzik, yaşayan Macaristan'da kalacak. Toplu bestecinin çevresinde gelişir ve luk 1317 temmuz günleri baş serpilir. kent Budapeşte 'de sahneye çıkafşler, 19. yüzyıl sanayi devricak, 18 temmuzda Tatabanya, mine bağlı olarak değişiklik gös19 temmuzda Siofog, 22 tem terir. Uzmanlasma, kurumlaşma muzda da Debrecen'de gösteri çağı başlamıştır. Son bestecilerini yineleyecek. Devlet Halk şeflerden olan Guslav Mahler, Danslan Topbihığu, Macarizle iki işi birden yurütmenin ve kimyicilere iki Macar halk şarkısıy scye yaranamamanın yükü altınla bir çigan parçası söyleyecek. da sağlığını yitirmiş, orkestrala(a.a.) nn ve yeni gelişen konser dinleyicisinin eskiye oranla katı tutumundan yara almıştır. Yeni konser dinleyicisi, yeni eser dinlemeye eskisi kadar hevesli değildir. Konser programları eski çağla' nn eserleriyle doldunılmaktadır. Devlet Tiyatrolan 'nsn Ankara, tsSalonlar ancak böyle müşteri çetabul ve Izmir'de başlattığı seyirkebilmektedir. Çağdas besteci ile ci araştırması, 1984 mayısmda dinleyici arasındaki bağ gevşesonuçlandı. 55 bin 304 seyiraden dikçe, bestecinin, on parmağınahnan ve detaysız anketformlada on marifet, müzik yasamının ruıtn doldurubnasıyla elde edilen vazgeçilmez kişisi olma dunımu sonuçlar, ortaya şu tabloyu çzkada tarihe karışır. rıyor: 55 bin 304 seyircinin yüzde 77 'i yerli oyun, 78 'i güldürü, Artık yön veren 69.8 Y çağdas oyun, 65.1 'i müzikal istiyor. Yabancı oyun iste şef ve solist yenlerin oram yüzde 28.2, draMüziği, müzik beğenisini yönma gönül verenler yüzde 21.9, lendiren artık orkestra şefidir, klasiktarihi oyun arzulayanlar solisttir. Şeflik başlı başma bir yüzde 30, muüksiz oyun isteyen meslek olmuştur. Konser dinlelerse yüzde 34.9. yicisi tarafından gökyüzunün yedinci kauna yuceltilen bestecilerin pabucu dama atılmıs, bu kez "Olympos"a şefler sahip çıkmıştır. Furtwangler, Bnıno VValPiyanist Gülsin Onay, 5 temmuz ter, Otto Klemperer, Toscanini, gecesi Bonn'daki Türkiye BüOrmandy, Stokowsk>, Mitropoyükelçiliği resmi konutunda bir ulos, Munch gibi şefler mitoloji konser verdi. Eski Federal Alkahramanlandır sanki. manya Cumhurbaşkanı Walter Scheel ve eşi, Federal Hükümet Gunümüzde tannlar katına lâYabancılar sorumlusu Bayan yık görülen ve rolünü kusursuz L.Foncke, F.Almanya Kara oynayan son şef, bilindiği gibi Kuvvetleri Komutanı, Dışişleri Herbert von Karajan. Karajan, Bakanlığı yetkilileri ve müzik şefler saltanatının son temsilcisi eleştirmenleri konseri izleyenler sayılabilir. 21. yüzyıla yaklaştıarasındaydı. Bonn Büyükelçimiz ğımız şu yıllarda Karajan'dan ve eşi basanh geçen ve büyük al sonra onun tahtına kim oturur kış alan konserden sonra davet diye soracak olursanız, alacağılilere bir yemek verdüer. (a.a.) nız yanıt "hiç kimse, orası bo# /Hıhıhı, Emtnım ki s ^r TARİHTE BUGÜN f Hati!ten bu konuyu (duşimdün mu? / Bvyuk adamlar bu kowyvj MIMTAZARIKAS 10 Temmuz h KÂZIM PAŞA 'N/N BAĞUUĞL j t3t9'PA 8U6UH, kalacak" olabilir. Avrupa ve Amerika'da isim yapmış, hepsi birbirinden müthiş yüzlerce şef var. Ekmek aslanın ağzında olduğundan, hepsi iyi bir orkestraya kapağı atma yanşında. Berlin, Viyana, Londra, New York, Boston, Washington, Philadelphia ve belki Chicago derken liste sona eriyor. Bu kadar kısıtlı bir çember içinde dönüp duruyor muzik dunyasınm devleri. bir şefin adını duyurması, ilgi çekmesi neredeyse olanaksız," diyor Scheidt. Sanatçı, bu yarışmada kazandığı birinciliği iyi taşunasıru ve kullanmasım büiyor. Tamnmış bir orkestra şefi olma yolunda dama taşlarını akılhca oynayarak ilerliyor. BAĞULtğlNI BtLPıRDi. ÎK> SÜH ÖNCE OB\PUDAN AYSJLM/Ç BUUlNAU MUSTZFA k£AML,ALIÇMAYA ÇAUŞTI&i S/V/L YAŞAMIN TSbiRGlNüĞt İÇİNDEYDI. MiLÜ MÜCADEL£ KAGARJUDA KİMLERO€N &ESGÖRECEKTİ ?O SteALAR,ISTAN8UL /, MEA/P/SIA/İ TU7VK1AMALAR1 İÇİM BÖLGE YE7KİULE&ME TELffSAFLAIL IOXORDU KOtoumAll KAZtMFHŞA'YA GEL Mıf77. ANCAK,O, AZP/NDA SiLAN ARJCA'uAŞLASZr/LA MÜŞTAPA K£AML'EGl "ElülRtNİZDEYİM PAfAM" DEVİL. Devlet Tiyatroları seyirci araştırması Istanbul'da da çahştı 198082 yılları arasında İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin şefliğini yapan Wolfgang Scheidt'ın o zamandan bu zamana Istanbul'la arasında bir turlü kopamayan bir sevgi ilişkisi var. Onu Istanbul'a tekrar tekrar çeken pek çok şeyin başında Aya Irini'nin sade, anıtsal güzelliği geliyor. Bu yalın Bizans Kilisesi, onu, Avrupa'nın en görkemH barok ya da rokoko kilisesinden daha fazla etkiliyor. Kafasında epeydir geliştirdiği uçlü düşun ilk iki etabını basarmış durumda Scheidt. Bu düş, Aya İrini'de müzik tarihinın üç büyük "Requiem"ini seslendirmekmiş. Brahms'ın Alman "Requiem"ile Verdi'nin iki yıl ara ile Aya îrini'de seslendiren şef, Mozart'ın Requiem"i ile düşünün tam anlamıyla gerçekleşeceğine inanıyor. VVolfgang Scheidt, onümüzdeki yıl vereceği konserlerle mesleğinde adım adım ilerleyeceğe benziyor ve bir başka büyük düşünun de Viyana Filarmoni Orkestrası'yla Istanbul'a gelmek olduğunu açıkjıyor. Müzik dunyasına sayısıztmyuk şef kazandırmış olan Viyana'nın yetiştirdiği bu genç şefin düşünün gerçekleşmesini ve dunyanın hangi buyuk orkestrasını isterse, onunla kentimize gelmesini biz de yürekten dilemekteyiz. S "Çorap §öküğü gibi çöztilttr dügümler Işte bu çılgın dönme dolap içinde kendine sağlam bir yer yapma uğraşı veren Avusturyalı şef Wolfgang Scheidt (1947, Viyana doğumlu) genç kuşak şefleri arasında şansı yaver gidenlerden. Kendisine soracak olursanız "şans"a o kadar inanmıyor. "Rastlantı olabilir" diyor. "Doğnı zamanda, doğru yerde ve önemli kişilerin dinledigi konserler \erilebilirs«, şeHn degeri ve yeteneği anlaşılır, iyi kritikier alır, raenajerlerin ilgisini, nnlü şenerin dikkatini çeker. Mim koyarlar, birbirlerine tavsiye ederler, bö>lece çorap söküğtt gibi çozülur btitiın düğumler." Scheidt, 1978 yüından beri bu çarkın içinde. O yıla kadar Hans Swarowsky ve Franco Ferrara gibi önemli hocalarla çahşarak, Viyana Filarmoni Orkestrasında Herbert von Karajan ve Leonard Bernstein'ın asistanhğını yaparak şans yumağım sabırla sarmış. 1978'de Floransa'da Vittorio Gni Şeflik Yarışması'nda birincilik odülü alınca, kapalı duran kapılar açılmaya başlamış. "Gunümüzde >arışmalar çok önerali. Yarısma ka2anmamı$ 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Hikmet Bey Maarif Vekilliğinden istifa etti ANKARA 9, (Telefonla) Maarif Vekiii Hikmet Bey tarihi tetebbulerle meşguî olmak uzere evvelki akşam istifa etmiştir. Hikmet Beyin istifası kabul olunmuş, yerine Reşit Galip Bey merhumdan inhilal eden Aydın mebustuğuna seçılmiş olan eski Bursa Valisi Zeynelabidin Bey tayirt edilmiştir. 10 Temmuz 1934 19341984 Mudanya kasabasınm da elektrik tesisatı bttmiş ve kasaba elektrikle tenvir edilmiştir. Halici temizlemeye bir şirket talip Tuluatçıların talepleri Tuluatçılar, geceleri oyunlanm saat onbire kadar bitirememektedırler. Tuiuatçılar Cemıyeti dün Belediyeye muracaat ederek yazmuddetınce geceleri saat on ikiye kadar oyunlartn devamına musaade edilmesini ıstemislerdir. Bir şirket, senelerden beri dolan Halici temızlemek uzere Belediyeye muracaat etmiştir. Hahç'ten çıkarılacak vapur enkaztnın temızleme masraflarmı karşılayacağı anlaşılmıştır. Beledıye, zabıtai belediye talimatnamesinm buna manı olduğunu ıleri surerek cemıyetın istedığini reddetmiştir. Gülsin Onay konseri Mudanya''da elektrikle tenvir BURSA 9, (Hususi) BENHUR HER UŞTH 6EMÇUK 0. 10 incelikte harika bı^sflı ile ESPİYE SULH HUKUK HÂKÎMLtĞİNDEN 1982/96 Davacı Kurugenş köyunden Mehrnet Kahraman tarafından davalı aynı köyden Murat Kahraman aleyhine açtığı taksım davasının yapüan yargüamalannda Davab Muıat Kahrarnana tebligat yapüamamış ve bütun aramaJara rağmen adresi tesbit edilememis olduğundan duruşma günü olan 20.7.1984 günü saat 9'da Mabkememizde bizzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekü ile temsil ettirmeniz gerektıği dunışmaya gdmediginiz takdirde HUMK. 509510. maddeleri gereğince duruşmanın gıyabınızda yapıhp karar venlecegi iş bu mejrutaatın davetiye yerine geçerli olmak üıere ilanen teblig olunur. Basın: 20080 TANIK ARAN1YOR 19761977 öğretim yılında İstanbul Yıldız Devlet MunarUk Mühendishk Akademisi oğrencisi olup 7.12.1977 gunü saat 18.0019.00 sıralarında cereyan eden ve Abdülkadir Adanırın olümü ile sonuçlanan muessif olaym görgu tanıklarmın adalet ve insanhk adına bilgilerine ihtiyaç duyulmuştur. Bir adlı yanılgıyı önlemek ve düzeltmek için adalete yardımcı olmak isteyenlerin 172 12 60 veya 172 72 92 No'lu telefona başvurmaİarı rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle