25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZtRAN 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURÎYET/5 '5 mayıs tarihinde başlayan Isanbul Liselerarası Tiyatro Şen<iği son haftastna girdi. 33 lisenin katüdığı şenlikte, bugüne kadar 29 lise oyun sergiledi. Şenliğin son günlerinde de Saint Benoit Lisesi "Sevgili Doktor", Davutpaşa Lisesi "Kahvede Şenlik Var", Kadıköy Kız Meslek Lisesi "Sekiz Kadın", Çamlıca Kız Lisesi "Midas'ın Kulaklan" adlı oyunlan sunacaklar. Şenliğin 16 haziran akşamı sona ermesiyle İLTO seçici kurulu 17 haziranda başaruı oyunlan behrlemek üzere toplanacak. (THA) Liselerarası Tiyatro Şenliği Ozetle yarışmasına son başvuru 13 temmuzda ENKA Duyduk Gördük Marmatn Adası'na gidişdönüş rezaleti Marmara Adası'na ve çevresindeki adalara, yaz aylartnda yüzbinUrce kişi akar. Buralara gitmenin en kestirme yolu da tstanbuVdan kalkan Denizcilik Bankası'nın gemileridir. Ancak yuTardır bu gemilere binen tstanbullular, her defasında bir daha Marmara Adası 'na gitmeyeceklerine yemin ederler. Sonra ne olur? Bir yaz mevsimi daha gelip çatar. Çekilenler unutulur, yine aynt gemilere bilet alınır ve geriye dönüste aynı yeminler edilir. Neden bu böyledir? Miçin Denizcilik Bankası olacak o garip kuruluşun yetkilileri bu işe bir çözüm bulmazlar, bilinmez. Ama biz size. üstelik de büyük kalabahklarm henüz Marmara Adası'na akmadığı günlerde, yine Denizcilik Bankası'nın gentilerinden biriyle gidip dönmek talihsizliğine uğrayan bir ailenin öyküsünü anlataUm da karannızı verin. Haziranın ilk günlerinde bir gemiyle Marmara Adası'na yotlanan aile, yolculara sunulan çaylarm kaynatılmış ottan farksız olduğunu görmüstü. Eh, yolculuk beş saatten fazla sürüyordu. Dönüste bir termosa çay doldurup yanlanna almayı kararlaştırdılar. Ama rahat bırakılmadılar. Önce garson yanlanna gelip uyardı: "Ağabey, kendi çayınızı içemezsiniz. Çay ocağmın çayını içmek zorundasımz." Aile reisi on günUik bir tatilin rehavetini üzerinden atmamıştı Allah'tan. Sinirleri iyicegevşekti. Sesini yükseltmedi, ama kendi çayım içmekte kararlı olduğunu belirtti. Garson ısrarla gelip gidiyor, emir kulu olduğunu, patronunun talimatına uygun davranmak zorunda kaldığını söylüyordu. Büdiğini okumakta kararlı olan aile, bu kez geminin hoparlöründen yapüan bir açıklamayla şaştı kaldı. Hoparlördeki ses gemideki çay ocağmın feşmekan efendiye kiralandığını, yolculann çaylarını ocaktan içmek zorunda olduklanm belirtiyordu. Aile reisi içinden bir "fesüpanallah" çekti, termosun kapağını kapadı. Hiç sesini çıkarmadı, ama ocağın o berbat çayından içmediği gibi, kansı ve çocuklanna da içirmedi. Oysa çay ocağmın avukathğını yapanlar, tstanbul limanına kadar avaz avaz "arabesk" çalan ve herkesi rahatsız eden bu forshı yere yan gözle olsun, dönüp bakmadılar bile. Tevfik Fikret'in "Butün Şiirleri" Asım Bezirci tarafindan üç cilt halinde derlendi. "Geçmisten Gelen" adını taşıyan ve şairtn yüz yirmiyimşkm gençlik süriyle yapıüarına girmeyen şiirlerini kapsayan birinci cilt Can Yayınlan'ndan geçtiğimiz günlerde yayınlandı. "Tevfik Fikret'in Bütün Şiirleri "nin ikinci dldi "Rubabı Şikeste" (Kınk Saz) adh yapmaki şiirleri içerecek. Üçüncü cütte ise, "Haluk'un Defteri" ve "Şermin" adh yapıtlarla "Son Şiirler"iyer alacak. Üçüncü cütte, aynca "Tevfik Fikret lçin Yazılntış Şiirler" ile "Tevfik Fikret Kaynakçası" da verilecek. Her ciltte siirlerin asulan ile bugünkü dile çevirileri ve sözcükleri açıklayıa nollar butunuyor. Adı geçen yapıtlarla ilgili elestiri ve değerlendirmelerden parçalar aktarüıyor. tevfik Fikret'in bütün şiirleri VAS1F ÖNGÖREN'DEN Başrollerinde Aliye Uzunatağan (solda) ve Şener Şen 'in (ortada) oynadıkları, Başar Sabuncu'nun sahneye koyduğu "Zengin Mutfağı", Vasıf Ongören'in başarılı oyunlarmdandı. \hsıfk yiUarın anısına NURAN OKTAR Vasıf'ı, Vasıflı yılları anlatabilmem için uzun bir roman gerekir. Yaşanüm onunla ilgili acı ve tatlı, ama en güzel anılarla doludur. Onu önce candan bir arkadaş, sonra eş, daha sonra da, sıkıntıh anlanmızda varhğımızdan karşüıklı güven duyduğumuz iyi bir dost olarak seçtiğim için, hep gurur duymuşumdur. O, gerek özel yaşantısında, gerekse sanat yaşamında, kendine özgü kişüiğini sürekli koruyarak, taklitten ve yapmacıktan uzak kalabilmiş ender insanlardan biriydi. Onunla konuşurken, tartışırken, insanın içi ışırdı. Sonınlann çözümünde, kendisiyle aynı dünya görüşünü paylaşanlara dahi yeni bir boyut kazandırabilir, rahathkla yeni bir tad sunabilirdi. Üstelik karamsarhğa çok az yer verirdi dünyasında. Gerçekleşmesi zor düşleri kurarken bile o denli süslerdi ki, aynı düzeyde kurduğunuz düşlere farkına varmadan siz de bir şeyler eklemeye başlardmız. Sınırsız bir düşün yetisine sahipti öğrencilik yıllanndan beri yaşantısı çoğunluk, zorluklarla ve olanaksızlıklarla dolu olmasına karşın pek yakınmaz, bemen her sorunda keyifli bir yan bulabilirdi. Çağdaş bir uğraşı içinde bulunduğumuz amatör tiyatroculuğumuzda, öğrenme tutkumuzun giderek yoğunlaştığı ve öncelikle Batı'daki sistemi kavramaya özen gösterdiğimiz Almanya'daki parasızlık ve açhk günlerimiz İkiz Kardeşim David İzmir'de Enis Fosforoğtu Tiyatrosu tarafından sahnelenen "İkiz Kardeşim Davıd" adh oyunun gösterümesine Fuar Çamhk Senar'da başlandı. Ted Allen'in yazdığı oyunda rol alan sanatçüar, Enis Fosforağlıiy Füsun Erbulak, Suna Keskin, tsmail Hakkı Şen, Volkan Saraçoğlu ve Altan Tezel. (THA) ÎFSAK'ta renkli portre ödülünü Kadir Can aldı Kiiltür Servisi İFSAK 8. Ulusal Fotoğraf Yarışması 9 haziran 1984 günü sonuçlandı. Kemal Cengizkan, Nevzat Çakır, Nusret Nurdan Eren, Sabit Kalfagil ve tbrahim Akyürek'ten oluşan Seçici Kurul aşagıdaki adları seçti: Siyahbeyaz baskı dalında birinci ödül Mnstafa Kocabaşı, ikinci ödül Aramis Kalay, üçüncü ödül Süha Kendiroglu, emek ödülleri Orhan Alptürk, Nuri Bilge Ceytan ve Tugral Çakar, çalışan insan ödülü Orban Karaalioğlu, AFSAD ödülü Sarlds Baharoglu, GFS ödülü Serdar Uçkon, UNESCO ödülü Mihrimah Uzel, NETAŞ ödülü Mustafa Kocabaşı. Renkli baskı dalında birinci ödül Izzet Keribar, ikinci ödül Yusuf Tuvi, üçüncü ödül Mehmet Kısmet, emek ödülleri Ali Baydaş, Metin Ccnkmen ve lrfan Seyrek, portre ödülü Kadir Can, GFS ödülü tzzet Keribar, UNESCO ödülü tzzet Keribar, NETAŞ ödülü Scttm Seval. Saydam dalında birinci ödül Sedat Uzaras, ikinci Ödül Aydın Karadöller, üçüncü ödül Semih Yolaçar, emek ödülleri tzzet K e ribar (iki kez) ve Celal Oflaz, doga ödülü Snha Şerbetçiogln, AFAD ödülü Mesut Giivenli, GFS ödülü Yusuf Tuvi, UNESCO ödülü Tuğrul Çakar, NETAŞ Ödülü tzzet Keribar. Seçici Kurnl aynca, en başanlı yanşmaaya verilen Nurettin Eriulıc ödülüne MusUfa Kocabaşı yı, en başarıh İFSAK üyesine verilen Halil Kıyak Ödülüne de tzzet Keribar') değer buldu. de, yedeksubay öğretrnen olarak Kayseri'nin bir köyüne, yararlı olabilme sorumluluğunun büinci içinde gittiğimizde, olanaksızlıklar içinde çabaladığımız tiyatro kurma girişimlerinde ve sonradan, amaçlan dogrultusunda, çıkarsız koşuşturduğu zor yıllannda yakındığını hemen hiç duymadım. tnsanı karamsarlaştvrmaya fazlasıyla yetecek olayları bile kolayca, yeni umutlara, yeni amaçlara dönüşturebilecek zenginlikte bir gönule ve o bitmez tükenmez enerjisiyle beslediği sınırsu bir düşün yetisine sahipti. Almanya'da öğrenciyken, yalnız iki kez hayıflandığıru hatırlanm; bir hafta önceden türlü zorluklarla aldığımız tiyatro biletlerimiz, UBahn ücretini ödeyecek paramız olamadığı için iki kez üst üste yandığında... Ama biz yine de para bulup, başka günlerde aynı tiyatrolara gitmiştik. Hem de herkesin şık ve koyu renk elbiselerle geldikleri bu yerlere, biz kot pantolonlarla gitme umursamazlığını yaşayarak, kravat takma pahasına da olsa, yanan biletlerin acısını keyifle kat kat çıkararak. KüUür Servisi ENKA Spor, Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı'nın inşaat mühendisliği, ekonomi, resim ve tiyatro metni dalında açuğı yarışmalara katılma süresi 11 temmuz 1984 günü saat 18.00'de sona eriyor. Her dal için birinciye 3 milyon, ikinciye 1.5 milyon, üçuncüye 500 bin Türk Lirası ödenecek. Aynca dereceye giren yapıtların telif hakları yapıt sahibine kalacak. Jüriler Genel Kurulu, ilk toplantısını 13 temmuz 1984 günü saat 10.30'da basına açık olarak yapacak. Yarışmanın resim dalı jürisinde Prof. Sabri Berkel, Prof. Adnan Çoker, Eşref Denizhan, Ferit Edgü ve Prof. Mazhar Şevket İpşiroğlu; tiyatro dalı jürisinde Metin And, Zeki Ömer Defne, Prof. Mehmet Kaplan, Prof. Özdemir Nutku ve Yıldız Kenter; ekonomi dalı jürisinde Prof. Erdoğan Alkin, Yavuz Canevi, Prof. Emre Günensay, Prof. Erol Manisalı ve Yüksel Ülken, inşaat mühendisliği jürisinde de Prof. Enver Çetneli, Prof. Güngör Evren, Yüksek Mühendis Niyazi Galipogullan, Yüksek Mühendis Ne]at Gul ve Prof. Ergün Toğrol bulunuyor. Libyu'dan ne getirüir? Fransa'nm son zamanlardaki bazt yanhş tutumlannı hep bitiyoruz. Bizim hükümetlerin niçin fazla sert çıkışlar yapamadığına geUnce, bunu Fransa'nm karasmın yanında bir de ak yüzü olduğuna bağlamaü. Örneğin pek çoğumuzun bibnediği olumlu katkılanndan biri, Türkiye'de yabancı dille öğretim yapan okullarda en fazla sayıda yabancı öğretmenin Fransız oluşu. Ve bu öğretmenlenn yuzde doksanmm çok yüksek olan maaşlannı Fransız devletinın ödemesı, onlan Türkiye'ye yine Fransa'nm göndermesL OkuBanmıza "sudan ucuz" gelen bu az çok kaüteli öğretmenler, Türkiye'de buhmmaktan biraz saşkm ve çok mutludurlar. ŞaskmükUtnnm nedenine geUnce... Buraya gelir gehnez hepsının varsa sakaUan, uzunsa saçlan kestiritir hemen. Kravat sevmiyorlarsa kravat takmak zorunda bıraküvlar okulda. Ve kendi ülkelerinde olsa, "kişisel özgürlüklerinin engellendiği" savıyla kıyamet koparacaklan bu gibi davranışlara yan kaçamak yaparak, yan uyarak sessizce katutnırhv. Yalnız son günlerde aralarmda çok güldükleri bir şey var. Bundan böyle hasta olan öğretmenler, aldıklan doktor raporlannı bizim Milli Eğitim Bakanlığı bürolarma götürecek, onaylattıktan sonra bağh olduklan okula getirip vereceklermiş. "Komada isek sedyeyi biz mi taşıyacağız. yoksa yanımıza yardımcı alabilir miyiz?" diye soruyorlar. Yine bu öğretmenlerden birfizikçi, geçenlerde çocuğunu mutlaka geçirmesini isteyen bir veliyle (olağan durum) uzun süre konuştu, konuştu, sonunda veli havayı biraz yumuşatmak üzere Libya'da çalıştığmı söyleyerek ısrar ettu Libya'dan bir istediğiniz varsa hiç çekinmeden söyley'm, getiririm. Fransız öğretmen, yorgun argın Libya'dan ne isteyebileceğini düşünürek sözü bağlayıverdi: Bir Kaddafı lüften. Mimaride TürkMilli Üslubu konulu seminer sona erdi Kültür Servisi 11 Haziran 1984 pazartesi günü Atatürk Kültür Merkezi'nde başlayan "Mimaride Türk Milli Üslubu" konulu seminer dün sona erdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoglu seminerin açılış konuşmasında, kültür mirasımızın giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Tüm çabalann eski eserlerin korunmasına yetmediğini anlatan Taşcıoglu, hedefın eskiyle yeninin bütünleştirilip bir milli mimari üslubun yaratılması olduğunu söyledi. Vali Be\*ı aramasın Geçtiğimiz günlerde tzmir Valisi Vecdi Gönül, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 'nun sahnelediği "Oğlum Çiçek Açtı" adh oyunun gösterimini yasakladı. Bunun üzerine, kararın gerekçesini öğrenmek ve Vecdi Gönül'ün bu konudaki görüşünü ahnak için tzmir Büromuzdan bir hanım arkadaş Vilayet 7 aradı. Telefona çıkan 'Özel Kalem 'de görevli bir hanıma, Vali Beyle görüşmek istediğini söyledi ve konusunu bildirdi. Bir süre sonra telefona çıkan Vali Vecdi Gönül, arkadaşımıza aynen şunlan söyledi: Gerekçe kendilerine duyuruldu. Vilayet kararı bu. Vilayet demek sadece Vali demek değildir. Üstelik bir bayanı kırmamak için telefona çıktım. Bayan olmasaydmız telefona çıkmayabilirdim. HAYVANLAR SEV&;U FARES; SiZiN OftAJAE MAfelU P BiZ.M ftJKAUiE Ş MAZ. UuLfc GeıD, ISUAIL <;iu»:<; En güzeli bulmayı amayladı Sanatsal ve düşünsel alandaki bilim adamı tavnnı da, öğrencilik yülannda edinmişti. Her şeyi araştınr, içeriğini önyargısız inceler, konuyla ilgili dokümanlar toplar, çalışır, okur, doğruyu ve güzeli bulana dek dener ve uygulardı. Çünkü onun için tek bir doğru vardı. Sanat yaşamında ne yargısından, ne düşüncelerinden ve ne de davranışlaruıdan hiçbvr zaraan odün vermedi. Sürekli bir titizlikle en güzeli bulmayı amaçlayarak, kendini aşmaya çalıştı. Onun epik tiyatro eğilimi, moda olduğundan veya değişik bir fantazi tutkusundan kaynaklanmadı hiçbir zaman. Amacı, Brecht'i körü körüne kopya etmek değil, salt ülkemiz insanının gerçeklerini ön planda tutarak, Türk tiyatrosuna yeni bir soluk getirmek ve bunun için de uygun gördüğü bu tiyatro sistemini bize özgü yaklaşımlarla uygulayabilmekti. Günümüz koşullarmda ulusallaşabilmek ve çağdaş Türk tiyatrosunu gerçekleştirebilmek için, doğru bulduğu bir yöntemdi. Duygulu kişiliğine karşın, sürekli mantıkh olmayı yeğledi. Yapıtlarında, seyircinin duygulannı sömürmektense, oyunu izlerken diyalektik doğrultuda düşünmenin tadına vardırmaktı bir amacı da. Vasıt, bir tiryakilik gibiydi. Onu iyi tanıyan, anlayabilen kolay kopamazdı ondan. Bilimsel sanatçılığının, çağdaşlığının, Türk tiyatro tarihindeki yerinde verdiği uğraşının yanm kalması, şaka yapar gibi aniden kayboluşu, inanıbr gibi değil ama, biz onu iyi tanıyanlar biraz da bu tiryakiliğimizi arayacağız sanırım. Eskiden beri "Kırk beş yaşına kadar yaşayacagım, yaşam ne kısa" derken ona, "Peki ama yaşamı kısaltmak için bunca özel çaba niye?" diye hiç soramadım. Mahler elyazması 71 milyona satıldı Ünlu besteci Gustave Mahler'in Birinci Senfonisinin bugüne kadar bilinmeyen bir el yazmast Londra 'daki bir açık artttrmada 71 milyon 500 bin liraya satıldı. Elyazmasınt, adı açıklanmayan bir koleksiyoncu telefon ederek satın aldı. Bestecinin yirmi bir sayfahk elyazması 18961899 tarihleri taşıyor. Söz konusu metnin Mahler'in Birinci Senfonisinin bugüne kadar tek elyazması olduğu ve bestecinin çahşma y&ntemine büyük ölçüde ısık tuttuğu beürtiliyor. KİM KİME DUM DUMA HEIM; AK El değmeınîş bir Maya gömütti bulundu Kültür Servisi özeUikle son birkaç yıldır, Yeni Dünya'nin ilk büyük uygarlıklarından biri sayılan Maya'lara ilişkin bulgular arayan arkeologlar ilk önce uluslararası sanat piyasasına bir göz atmalan gerektiğini öğrenmişlerdi. Soyguncular Meksika ve Guatemala'daki eski Maya gömutlerini yağmalayarak o kadar çok say\da paha biçilmez eser çalmışlardı ki, araşürmacılar yeni bir Maya gömütü bulmaktan umudu kesmişlerdi. Ama mayıs ayı içinde Teksas Üniversitesi arkeologları ve Guatemalalı uzmanlardan oluşan bir ekip, Guatemala'nın Rio Azul kenti yakınlanndaki bir ormanda yaptığı kazılar sonucunda yaklaşık 1500 yıllık el değmemiş bir Maya gömütünü ortaya çıkardı. Arkeologların yaptığı açıklamaya göre, gömütteki çömlekler, incik boncuklar ve duvar resimleri o kadar bozulmamış bir biçimde duruyor ki, gömütün Maya uygarhğımn Erken Klasik döneminden kalma olduğu bile ilk bakışta anlaşılıyor. Rio Azul yakınındaki Peten ormanında bulunan gömütteki iskelet, sardı olduğu kefene bakıhrsa, yönetici smıftan biri. Arkeologlar, gömütte bulunan yetkin çömlek parçalarının da, gömülü olan adamın yüksek mevkinin bir kanıtı olabileceğini belirtiyorlar. Gömütte bulunan eserler Uuatemala City'deki Ulusal Müze'ye gönderildi. Ama kazryı yöneten Teksas Üniversitesi arkeologlanndan Richard Adams'a bakıhrsa, gömütteki iskeletin yüksek toplumsal ve siyasal konumu, aynı zamanda Erken Klasik dönem Maya yönetici aileleriyle ilgili daha aynnülı bilgüerin elde edilmesini saglayacak. Artık araştırmacılar Maya hiyerogliflerinin yüzde 70'ini okuyabildiklerinden, gömüt duvarlarındaki yazılardan Maya ailelerinin birtakım yerleşim merkezlerini nasıl yönetükleri anlaşılabilecek. Paul Klee'nin 90 tablosu Isviçreli resim koleksiyoncusu Heinz Berggruen, ünlü ressam Paul Klee'nin 90 tablosunu New York 'taki ünlü Metropolitan MüzesVne verdi. Klee'nin 12 yağlıboya, 10 karakalem ve 68 suluboya çalışmasından oluşan yapıtlan ve taslaklanm armağan eden koleksiyoncu, böyiece Metropolitan 'ı dünyanın ikinci önemli "Klee Sanat Merkezi" haane getirdi. Klee 'nin belli başh tabloları ve çahşmaları doğduğu kent olan Bem 'deki Kunstmuseum'daydı. Metropolitan'da ise sanatçının bir yağlıboya ve bir suhtboyası vardı. Ressamm oğluFelbc Klee'de de önemU bir koleksiyon bulunduğunu vurgulayan yeıkililer, Metropoliıan'm elindeki bu yeni tabloları 198687 döneminde sergüemeyi tasarladığını beUrtiyorlar. (THA) TARİHTE BUGÜN MCVTAZARIKAS 13 Haziran GALER1LER ÛZLEM SANAT GALERİSİ İ36STF eu6ÜA],U\!LU TÜRK Mu&Gi BESTECİSİ VE TAAA8UK SANATÇISl GEFit: FERSAM ?Z YAŞ/NDA tSTAMBUL'DA ĞLDÜ.MÜZİKSevEZg'M AİLEt>EU GELEH FER£AN,*UJÇİJK YAŞTA TAM8UGÎ CEA4IL BEYOEtJ TflMgUR ÇALMAYt ÖğeEM/ütİŞ, 1917'PEM SDNRA PA ICEUDİSİUİ TAMAMEH MÛ Zİ6E VE&JÜŞTİ. BESTECi l/E icPAG OLARAK. TÜRK MÜ2tSİ ŞEFÜĞ YAPtotçrtBESECJ,G&İİ$ UÜZİIC KÜLTÜIZÜYLE 6İGÇOK 6ENÇ MÜZİ/CÇi~ Ai'ıN YETtŞMESİME yA/ZP/MCl OLMUŞTU. OAJUN,"DÛK/ y'A/E GÜNÜMÜZ SEÇTİ g&SA "/ZÜZ&ÂR UYUMUŞ, AY OAUYok^EfS. ISS/Z", "AFEYLE SUÇLU4 EYĞÜLİ TEZ KA(ctMnGi&i eneçoıe <SÛZEL ŞA&CJSI RÛZGAR UYUMUŞ.AYDAUYOR.. 528 66 29 OESTEK SAMAT GALERİSİ KARMA SERGİ 5 Haziran 30 Haziran Aüdı ipeVcı Cad 75 Macka1460354 A. NAFİZ ÇAMLIBEL Resim Sergisi 116.84 25 6.1984 Sofyalı SOK No 220 Tünel Asmalı Mescıt "ev ev... sokak sokak..." KARMA YAZ SERGİSİ 8 HazUan30 Eylul 1984 Kurtulus C « 191 Kurtuhıs IST Tel 140 47 83 50 YIL ONCE Cumhuriyet Bonoların sukutıına karşı tedbir alınıyor ANKARA, (Telefonla) GayrimUbadil bonoları hakkında son günlerde "Cumhuriyet"te görülen neşriyat nazari dikkate almmış, alâkadarlann zarardan vikayesi için aşağtdaki izahatın itası lüzumlu görülmüştiir: Gayrimübadillerin Yunanistanda bıraktıkları mallara mukabil TUrkiyede kendilerine gayrimenkul mal verilmesıni koıaylaştırmak ve her hak sahibinin ısine gelen malı alabilmesine imkân verebilmek üzere bu malların aralarında satıhğa çıkarılması, gayrımübadillere de bu satışa istırak için istihkakları mukabilinde birer vesika itası esası kabul edilmiş, bono ismi verilen vesikalann mahiyeti bundan ibaret bulunmuştur. Gayrimübadillere aynlan gavrimenkulleriıı satışına iştirak hakkını veren ve tedavülü koiaylaştırmak için hamiline an olarak tertip edilmiş olan bu vesikalar Yunanlı ve gayrimubadil Rum 13 Haziran 1934 emlâkinin müzayedesinde üzerlerinde yazılı kıymetler üzerinden kabul ve mahsup edilmektedir. Bunlann karşılığı olan mallar ise Ziraat Bankasına tediye edilmiştir. Peyderpey satılmaktadır. Vesikalar muhteviyatmm bu mallarla itfasının kabil olacağı şüphesizdir. Binaenaleyh şu vaziyet karşısında bu vesika kıymetlerinin düşmesi için halkm kendi menfaatlerine uymayacak şekilde gösterdikleri telâştan başka bir sebep gösterilemez. Eldeki mallar satışının bu vesikalann 19341984 miktarına nazaran teşrii için icap eden tedbirler de ahnmıştır. 415 MatifM 19M TAKSİM SANAT GALERİSİ Taksim İstanbul Tel: 145 20 63 Atelye GAMSIZ'ın yöneticiliğinden aynlmış bulunmaktayım. Sanatçı dostlanma duyururum. "ÇOKSIK,COKPRATIK" CaC Nc 92 Yolaç Iş Mc'kezı Tel » 7 25 <1 K;ıltrj()<3K ISTANBUL GÜLER EMİROĞLU roobtva ve dekoratV ofya (osanm metlm tç duzenıeme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle