26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet hakkında araştKrma, Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazelecılık Turk Anonım Şırkelı adına Nadir Nadi. 0 Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Muessese Muduru: Emine Uşaklıgil, Yazı Işleri Muduru: Oka> Gönetısin, # Yazı lşlerı Mudur Yardımcısı: Ahmet Konılsan, Haber Merkezı Muduru: Valçın Bayer, Sayfa Duzenı Yonetmeni: Ali Acar. TAKV1M 13 Ha/iran 1984 Imsak: 3.25 Gune>: 5 24 Temsılcıler: ANKARA: Yalçın Doğan, IZMIR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, # Senıs Şeflerı: Istanbul Haberlen: Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balcı. Ekonomı: Osman Ulagay, Kultur: Aydın Emeç, Maga7İn: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdıilkadir Yucelman, Duzeltme: Refik Durbas, Araştırma. Şahin Alpay. IşSendika: Şukran Kelenci. Ikındi. 17.08 Ak^am: 20.43 Yatsı. 22.33 Burolar % Ankara: Konur Sokak No Yenişehir. Tel: 189851253257 Idare: 183335, • İzmir. Halıl Zıya BuKarı No: 65 3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataturk Caddesi, T.H.K. Işhanı Kat: 2 1 3 , Tel: 1455019731 % Basan ve Yayan. Cumhuri>el Matbaacılık ve Gazetecılık T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, lsl PK: 246Ist. Tel: 5209703 Telex: 22246 Öğle. 13.09 YOK YUNUS NADt ARMAĞANI '84 ö z e l okul FİNALİSTLERİ bir başka bahara kaldı AJV.4P Grup Başkan Vekili Prof. Konukman, "Üniversitelerden gelen şikâyetler azaldı. Meclis araştırması isteyip istemeyeceğime belgeleri inceledikten sonra karar vereceğim. Hem artık TBMM de tatile giriyor" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi Grup Başkan Vekili Prof. Dr. Ercüment Konukman, "Üniversitelerden gelen şikâyetler azaldı" dedi. Üniversitelerle ilgili araştırmalarım sürdürdüğünü belirten Konukman, YÖK'le ilgili Meclis araştırması istenmesinin önümüzdeki döneme kaldığını söyledi. HP'li milletvekili Enver Özcan'ın YÖK'e ilişkin Meclis araştırması önergesinin reddedilmesinden sonra yaptığı açıklamalarda Prof. Dr. Ercüment Konukman, konuyu yeniden gündeme getireceğini belirtmişti. Konukman, Cumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine "Üniversitelerie ilgili çalışmalanm devam ediyor. 25 üniversiteden belgeler geldi. Tetkik ile uğraşıyorum." dedi. Konukman, üniversitelerden gelen belgelerin incelenmesini tamamladıktan sonra değerlendirmesini açıklayacağını belirttı. Konukman açıklama yaptıktan sonra hemen Meclis araştırması isteyip istemeyeceği sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Artık TBMM de tatile giriyor. Bu nedenle bu konudaki çaİışmalar öniimiizdeki döneme kaldı. Ayrıca Meclis araştırması isteyip istemeyrceğime de üniversitelerden gelen belgeleri incelendikten sonra karar vereceğim. Son zamanlarda duydugum kadanyla artık oğretim üyelerinin kaderlerini bir rektörün ya da dekanın iki dudağı arasından çıkan sözciikler belirlemiyor. Rektörler ve dekanlar yaptıklan uygulamalarda daha titiz ve dikkatli davranıvorlar. Yani şahsi tasamıflann azaldığını duyuyorum. Üniversitelerden gelen şikâyetler azaldı." Şikâyetlerin azalması ile üniversitelerde bazı değişiklikler olduğunu anladığını belirten Konukman, "Bazı uyanlanmızın da dikkate alındığına ve bazı aksaklıklann duzeltildigine tanık oluyoruz" biçiminde konuştu. Prof. Ercüment Konukman Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'na YÖK'e ilişkin yazılı sorular vermişti. Bu soru önergesinde yer alan konulardan biri olan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Sevinç Karol hakkındaki soruşturma halen tamamlanamadı. Konukman, kendisine soruşturmanın tamamlandığına ilişkin bir yazı gönderilmediğini söyledi. 1985'te artmayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel okul ucretlerinin önümüzdeki yıl arttırılmayarak bu yılki ücretlerin uygulanması kararlaştırıldı. Özel okullann önümüzdeki yıl uygulayacakları ucretlere ilişkin çalışma Ankara İl Tespit Komisyonunca belirlendi ve bu öneri bir süre önce Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dincerler'in onayına sunuldu. Dinçerler'in özel okulların ucretlerinin yuzde 10 dolayında arttırılması önerisini yerinde bulmayarak, ücretlerin önümüzdeki yıl arttınlmamasını kararlaştırdığı oğrenildi. Dinçerler, bu yıl sonuna doğnı yapılan arttırım nedeniyle ikinci bir artışa gerek olmadığı göruşunü savundu. Dinçerler'in bu yılki ücretlerin 19841985 öğretim doneminde de aynen uygulanacağına ilişkin yazısı özel okullara gönderildi. Özel okul yöneticileri, Dinçerler'in karannı eleştirerek, "Bu tür uygulamalardan sonra yıl içerisinde ikinci bir artış yoluna gidilmek zorunda kalınıyor. Bütçesini bu ücrete göre düzenleyen veliler bu artışlarla zor duruma düşüyorlar" dediler. Aynca bazı özel okullarda bu öğretim doneminde yapılan artışı vermeyen oğrencilerin karneleri verilmiyor. Öğrenci velileri karnelerin verilmemesine karşı çıkarken okul yöneticileri de, "Karneleri verirsek verilmeyen parayı almak için başka yolumuz kalmıyor. Artışın yapılmasından bu yana üç ay gecti" göruşünu savundular. İşsizliğe karşı maden işçileri yaşlı kıtanın tümitnde direnişe geçtiler. Avrupa grevle çalkalanıyor İngiltere'de maden işçilerinin grevi 4. ayına girdi. Batı Almanya'da 66 bin işçinin katıldığı 35 saat grevi bir aydır sürüyor. Ispanya'da ise, fabrikalarda devam eden grevler hükümetin ekonomik planlarını altüst etti. Dış Haberier Servisi İngiltere'deki maden işçilerinin grevi dördüncü ayına girerken, işçiler ile polis arasındaki çatışmalar devam ediyor. ö t e yandan Batı Almanya'da grev yapan onbinlerce çelik işçisi 35 saatlik çalışma haftası isteklerini kabul ettirmek için Bonn'da gösteri yürüyüşleri yaptılar. Ispanya'da ise fabrikalarda halen devam eden grevler hükümetin ekonomik planlarını altust etti. Yıllardır artan işsizlik karşısında, maden işçileri yaşlı kıtanın tümünde harekete geçtiler. Bu olgu hükümetler açısından politik sorunlar yaratırken, Batı Avrupa'nın ekonomik gelişmesini de tehlikeye sokuyor. Newsweek dergisinde de belirtildiğine göre Batı Almanya'da 66,000 çelik işçisinın bir aydır sürdürdüğü grev ülke ekonomisini günde en az 109 milyon dolarlık zarara sokarken, İngiltere'de artan dış borçlar ve azalan ihracat nisan ayında 314 milyon dolarlık ticaret açığına sebep oldu. Grevler, temelde hükümetlerin eski fabrikaları kapatıp, buradaki işçileri işten çıkartarak ağır endüstrileri modernleştirme çabalannı protesto amacıyla sürdüruluyor. Ingiliz kömür işçileri, ulkelerindeki 20 kömür madeninin kapanmasını ve 20,000 madencinin işten çıkarılmasını protesto ederken, Batı Almanya'daki çelik işçileri daha çok ve güvenli yeni iş olanaklarının sağlanması için 35 saatlik çalışma haftası istiyorlar. nan yeni ekonomik modelin devamı için 35 saatlik çalışma haftası konusunu yeniden gündeme getirirken, Ispanya'da Felipe Gonzales grevdeki maden ışçılen ile uzlaşma yolunu seçiyor. İngiltere'de ise grevleri, "yasalara karşı ayaktakımının kurallarını kabul ettirme çabası" olarak yorumlayan ve buna fırsat tanımayacaklarını vurgulayan Başbakan Thatcher yine de grevlerin devam etmesi durumunda azalan maden stoklarını arttırmak amacıyla maden ocaklarının kapanmasını yavaşlatabileceğini belirtiyor. Maden İşçileri Sendikasının Marksist lideri Arthur Scargill ise İngiltere'nin 175 maden ocağından hepsinin açık tutulması konusunda direniyor. Ağır adımlar Işçi sırufırun artan grevleri, sonuçta, birçok hükümetin ekonomik planlarını değiştirmesine sebep oluyor. Fransa Devlet Başkanı Mitterrand, ülkede uygula Katılma no: 109 Sigara içeniçmeyen kavgası gökyüzüne sıçradı İki gurup arasındaki huzursuzluğun artması üzerine uçak şirketleri her iki tarafı da hoşnut edecek çözüm yolları arıyorlar. Dış Haberier Servisi Sigara içenler ve içmeyenler... özellikle gelişmiş ülkelerde birbirine adeta düşman iki grup. Sigara içmeyenler her geçen gün biraz daha güçleniyor. ABD'nin ve Avrupa'nın birçok kentinde toplu halde bulunulan yerlerde sigara icmek kesinlikle yasak. Bu yasağa uymayanlara verilen cezalar ise oldukça ağır. İki grup arasında yeryüzünde süren savaş, şimdi gökyüzüne de sıçradı. Birçok ülkede sigara içmeyenler, içenlerle aynı uçakta uçmak istemiyorlar. Uçak şirketleri bu soruna çözüm bulabilmek için yollar arıyorlar. Aşağıda bu konuyla ilgili olarak Art Buchvvaid'ın "international Herald Tribune" Gazetesi'nde yer alan bir yazısıru yayınlıyoruz: Havayolları gelirlerinin artmaya başladığı şu sıralarda, yeni bir problem belirdi. "Sigara içmevenlerin, sigara icenlere zarar vermesi nasıl önlenebilir?" Bir zamanlar uçakta ön sıralarda oturan sigara içmeyenler, arkadaki bir yolcunun sigarasını yakmasıyla yüzlerini buruşturup, hoşnutsuzluklarını sessizce belli ederken, şimdi böyle bir olay büyuk kavgalara sebep olabiliyor. Havayolları yetkililerinden, "Harvey Weiner bu soruna bir çözüm bulmaya çalışıyor. Weiner şöyle diyor: "Araştırmalarımız, sigara içenlerin uçaktan korktukları için buralarda çok sigara içtiklerini gösteriyor. Bu araştırmalar aynı zamanda 10 bin metre yükseklikte sigara içenlerle aynı yerde kapalı kalmanın sigara içmeyenleri sinirli yaptığını ortaya çıkarıyor. Havayolları ise, bu iki tip müşteriden ikisini de kaybetmeyi göze alamayacak bir durumda. Bu yüzden benim görevim, bu iki grubun aynı uçakta huzur içinde yolculuk yapmasını sağlamak." Weiner, soruna getirdiği çozümleri ise şöyle açıklıyor: "Şimdiye kadar önerdiğim tüm çözümler red yanıtı ile karşılandı. llk getirdiğim çözüm her yere ikişer uçuş düzenlenmesiydi. Böylece sigara içmeyenlerle içenler, ayrı uçaklarda seyahat edebileceklerdi. Ancak Federal Havaalık Kuruluşu bunun hava trafiğini karıştırmak açısından daha büyük tehlikeler yaratacağını söyledi." Daha sonra sigara ıçmeyenlerin çift, içenlerin de tek günlerde uçmasını önerdim. Fakat bu önerim de geri çevrildi. Çünkü uçağa binenler gidecekleri yere en kısa zamanda gitmek isteyecekler ve 24 saat bekleyemeyeceklerdi." "Sorunun çözumu için bulduğum bir başka yol ise uçakların, kilitli ateşgeçirmez çelik bir kapı ile ikiye ayrılması ve bir yanda sigara içenlerin bir yanda da içmeyenlerin oturmasıydı. Böylece ayrı kapılardan uçağa binecek olan bu iki grup, birbiriyle karşılaşmayacak ve tatsız durumlar ortaya çıkmayacaktı. Ancak havayolları, bu teklifi de yer sıkıntısı çekilen uçaklannın bölünen iki kısmına da birer tavalet konması gerekeceğini, bunun da iki koltuğun kaldınlmasına sebep olacağını öne sürerek kabul etmedi." "Öyleyse şimdi neolacak?" "En sonunda iki aşırı ucu (çok sigara içenler ve sigaraya kesinkes karşı olanları) tatmin etmeyecek, fakat iki tarafın birbirine karşı şiddet kullanmasını önleyecek bir çözüm buldum: Göz yaşartıcı bombalar taşıyan altı asker uçağın orta sırasındaki koltuklarda sigara içenlerle içmeyenleri ayıracak şekilde oturacaklar. Herhangi bir kavga çıktığında, bombaları kullanacaklar." Dayanışma Grevler, Federal Almanya'da da etkisini gösteriyor. İki hafta önce Almanya'nın 11 kentinde 150.000 sendika üyesı dayanışma gösterileri yaparken; ülkenin her yanından 275.000 ışçi grevlere katılıyor. Çalışma haftasının 40 saatten 38 saate indirilmesini kabul eden yönetimle 35 saatte direnen sendikalar arasındaki göruşmeler şımdilik kesilmiş görülüyor. Ülkedeki grevler Batı Avrupa otomobil sanayüni felce uğratırken, Kohl hükümeti grevlerin sendikalar ve muhalefet tarafından hükümeti zayıflatmak amacıyla desteklendiğini ileri sürüyor. İtalya'da ise diğer ülkelere oranla daha sakin bir dönem yaşanırken, Ispanya'da Devlet Başkanı Gonzales işçilerle olan olumlu ilişkilerinden dolayı ağır ekonomik önlemler almayı başarıyor. Öte yandan ABD ve Japonya ile rekabeti sürdürebilmesi için bu tip önlemleri almak zorunda olan diğer Avrupa ülkeleri grevlere karşı dırenmeye devam ediyorlar. ARTANTIN^den NUR DOLAY Diş fırçalamasmı bilmiyoruz AStYE UYSAL Dişlerimize gerekli özeni gösteriyor muyuz? Bu konudaki istatistiklere, araştırmalara göre toplumumuzun yüzde 9O'ı gerekli özeni göstermek bir yana dişini fırçalamıyor bile. Diş doktorlarının bildirdığine göre de fırcalayanlarm büyük çoğunluğu diş fırçalamasuu bümiyor. Bu konuda okullarda köklü, uyarıcı, pratik bir eğitim olmadığı gibi, çok sayıda doktor da, hastasını dışlerini nasıl fırçalaması gerek tiği konusunda uyarmıyor. Devlet televizyonunda da sanki diş fırçası reklamı yapar gibi "herkesin bir diş fırçası olmalı" esprisi türünden, eğitici hiçbir yanı olmayan bir program gösteriüyor. Fikir olarak çok iyi, ancak trafık programlan gibi yüzeysel bir program da "Niye dişimizi fuçalamahyız", "Fırçalamazsak ne olur" türünden sorulann hiçbir şekilde yanıtlamamasının yanı sıra, sanki diş fırçalamak 45 saniyelik bir işmiş gibi " k o m i k " bir şekilde sunuluyor. Konuya ilişkin görüştuğümüz İ.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji (Dişeti Hastalıkları) Bölümu öğretim üyelerinden Prof. Dr. Özen Tuncer, "Dişlerinizin bu denli çürümemesi ya da diş etlerinizin iltihaplanmaması sizin elinizde" diyor ve Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği rakamları anımsatarak insanlann hâlâ yuzde yüze yakın bölümünde diş çürüğünün, yüzde 9095'inde de diş eti hastalıklarının bulunduğuna ve özellikle 35 yaşından sonra diş kayıplarının esas nedeninin diş eti hastalıkları olduğuna dikkat çekiyor. Tuncer'in verdiği bilgiye göre, diş çürüğünün ve diş eti iltihaplanmalannın başlıca nedeni, yemek sonrası dişler üzerinde İcalan besin artıkları. Bilimsel adıyla "bakteri plaklan". Ağızda normal olarak çok miktarda mikro organizma bulunuyor. Bunlar tükurük yoluvla mideye iniyor ve dışkıyla atılıyor. Ancak, dişler üzerinde besin artıklan kaldığında ya da bakteri plaklan oluştuğunda bu olağan gidiş aksıyor. Mikro organizmalar, bakteri plaklan üzerine tutunuyorlar ve burada yerleşerek uremeye başlıyorlar. Bir yandan da tukruk içinde bulunan kalsiyum tuzları, bakteri plaklan üze Falkland Arjantiıfindir Arjantın'ın kendine özgü bir "hoş geldiniz" deyişi var yabancılara. Özellikle Andlar'ın ötesinden gelenlere, Güney Atlantik savaşı sırasında İngiltere'yi desteklemış olan komşu Şilililere. İki ülkeyi ayıran tünelden geçer geçmez bir pano karşıhyor yol kıyısında: "Falkland Arjantıriıhoır." Vine de kuşku duyan olursa, daha ileride Mendoza'da, Cordoba'da ya da Buenos Aires'te anlayacaklar bunun öyle olduğunu. "Falkland Arjantin'indir" adlı sokaklardan, kasap ya da berberterden. Bize Kıbrıs savaşından sonra Girne adını alan benzerleri gibi. Sınırdan geçildiğinin hâlâ farkına varamayanlar için daha gümrüğe bile gelmeden dağları taşlan dolduran sloganlar: "Evita yaşıyor, İsabel dönecek", "Ya Peron ya ölüm", "Doğum günün kutlu olsun İsabel, kudurmuş bir öfkeyiz" ve hemen altında Radikal Gençlik imzalı bir baska slogan:"S/z yaşamız!". Buenos Aires'ten öteye, Pampa'nın 1200 km. uzağına dek taşan bir politik dalgalanmanın izleri bunlar. Sonra daha başka izler, Ekonomi Bakanı Martinez de Hozun getirdiği Friedman felaketinin kalıntıları: On bin, yüz bin, bir milyonluk banknotlar. Doların en son ulaştığı rakam 50 bin peso olmuş. Bugün yeni banknotlardan dört sıfır atılmış olduğu halde eskıleri hâlâ geçerlilikte ve her biri milyoner Arjantinliler koca kalın cüzdanlanna karşın pek ekonomik güvencede hissetmiyorlar kendilerinı. Bir kahve, eski parayla yetmiş bin pesoya geliyor çünkü, milyondan aşağı çıkılmıyor lokantada bir yemekten, bir paket sigara için ıkiyüz elli bin peso ödemek gerekiyor ve şehir ıçi otobüslerde üçbin yediyüz pesoluk bileti almak ve paranın üstünü vermek için yolcular da sürücü de tomar tomar banknotların arasında çırpınıyorlar. Başka izler de tasıyor Arjantin hâlâ tam olarak kapanmamış "rejim'' döneminden. Ve bir savaş sonrası imışcesine ölülerini sayıyor Arjantin. Sivil yönetime geçişten aylar sonra bile ülke hâlâ o uzun karabasanın ağırlığı altında eziliyor, geçmiş hâlâ yaşanılan zamana doğru sarkmaya devam ediyor. Pek çok Arjantinli için ete kemiğe bürünen uzun korku gecesi, toplum ıçindeki şeytanı yok elmeye çıkmış çılgın güçlerin kıskacında yaşanan derin acılar diğer pek çokları için yeni yeni bilinmeye başlayan gerçekler. Ve inanamıyor Arjantinliler olup bitenlere. Ama ölüler ortada. insan denemeyecek psikopatlann elinde en canavarca, en akıl almaz işkencelerden geçirildikten sonra toplu çukurlara doldurulan "yitikler" bir bir ortaya çıkıyorlar bugün. Ve tek bir sözcüğe gereksinme duymayan anıları, yaşayanların düşüncelerinı dolduruyor ağırlıklarıyla. Analar, kardeşler, eşler, bir zamanlar varlıklarının parçası olan bir sevgili insanı aramaya koşuyorlar yarı çürümüş kadavraların arasında. Toprağın altından çıkarılan bozulmuş cesetlerde o sevılen varlığın bir ayrıntısını tanıyabilmek için... Umutların en korkuncu!. Sonra yıne geri geliyorlar Mayıs Alanı'na. Her perşembe olduğu gibı, Pembe Ev'in önündeki sorularla yüklü dönemlerinı sürdürmek üzere. Telefon numaraları veriliyor televızyonda. Suçluların bildirilmesi isteniyor. Gece gündüz konuşuluyor gerçek dışı öcü masalları anlatılırcasına. Öcüler bile masum kalıyor olan bıtenlerin yanında. Çocuklar hiçbir şey anlamıyorlar büyüklerin bu korkudan akılları çıkaracak çılgın dünyasından. Onlara açıklamak... Ama neyi? Neyle, nasıl açıklanabilir durum? Yirmı dört yaşında yoklar listesinde yiten bir genç kızın karşı olduğu ekonomik politika mı? Üretici yığınlardan bir avuç azınlığa ve çokuluslu tekellere aktarılan varlık mı? Yoksa bu aktarma ışlemine kalkan olan ve tüm Güney Amerika'da geçerlı "devletin güvenliği ideolojisi" mi? NASIL FIRÇALAMALJ? Yararlı olabilmesi için dişlerin sanıldığı gibi yatay değil, üst dişlerin yukarıdan aşağıya, alt dişlerin aşağıdan yukarıya fırçalanması gerekiyor. NEDEN FIRÇALAMALI? ~ Barışçıl amaçlarla kullanılacak Kanada üe nükleer enerji anlaşması bugün imzalanıyor ANKARA, (Cumhuriyet Bıirosu) Kanada ile "Nükleer enerjinin barışcı amaçlarla kullanımında işbiriiği"ne ilişkin anlaşmanın metni yürutiılen müzakereler sonucunda imzaya hazır hale getirildi. Anlaşmanın bugün düzenlenecek bir törenle parafe edileceği bildirildi. Bugün parafe edilecek olan anlaşmanın 2 mayıs tarihinde Federal Almanya ile parafe edilen anlaşmadan sonra Türkiye'nin nükleer enerji alanında imzalayacağı ikinci işbirliği anlaşması olacağı bildirildi. Türkiye ve Kanada "Nükleer silahlann yayılmasının önlenmesi anlaşması" na taraf ülkeler olarak nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanılmasını kabul etmiş bulunuyorlar. Parafe edilecek anlaşmada da nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanılmasında her iki ülke arasında bilgi ve tecrübe teatisi ile işbirliği yapılmasını öngörüyor. Anlaşma nükleer enerjiden elektrik üretiminde yararlanılması için işbirliğinden başka, nükleer teknolojinin sağlık sanayi ve tarım alanlarında uygulanmasını sağlamak üzere bilgi ve donanım sağlanmasını da içeriyor. Anlaşmayı Türkiye adına Dışişleri Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı elçi Özdem Sanber ile Kanada Büyükelçisi Gilles Mathieu tarafından parafe edileceği açıklandı. Fırçalanmayan veya yanlış fırçalanan dişlerin üstünde bakteri plaklan oluşuyor. Bu plakların üstünde mikro organizmalar yerleşerek üremeye başlıyor. Mikro organizmalar dişi çürüten asitleri üretiyor. Tükrükteki kalsiyum tuzları da bakteri plaklarına tutunarak diş tozlarını oluşturuyor. rine çökerek diş taşlan oluşturuyor. Bakteri plaklan artık ürün olarak asit üretiyorlar. Diş eti hastalıklanna ve diş çürümesine de, bu asitler yol açıyor. İşte, asit üreten bu bakteri plaklannın sürekli temizlenmesi ile dişlerin çürümesi ve dişeti ilhitapları önlenebiliyor. tiği belirtilen fırçalama işi, ideal olarak sabah kahvalusından, öğle yemeğinden sonra ve akşam yatmadan önce yapılması gerekiyor. Bir de fırçalama tekniği var ki, bunu sürekli olarak dişini fırcalayanlarm büyük çoğunluğu bile bilmiyor. Alışılageldiği ve sanıldığı gibi yatay (soldan sağa sağdan sola) diş fırçalamanın hemen hemen hiçbir yararı yok. Bu tür fırçalamayla dişlerin arasına sıkışan yiyecek artıkları temizlenmiyor. Gerekli ve yararlı fırçalamanın ust dişler için yukarıdan aşağıya, alt dişler için aşağıdan yukanya olması gerekiyor. Frof. Tuncer, diş fırçalama işinin daha etkin hale getirilebilmesi için diş macunu kullanılmasmın yararlı olduğunu soylüyor. Belirttiğine göre, diş macunu, içinde bulunan aktif maddeler nedeniyle, fırçanın besin maddelerini dişlerden uzaklaştırmasına yardımcı oluyor. Dikkat edilmesi gereken bir başka konu da, fırça ıslatılsa da ıslatılmasa da, mutlaka diş fırçalandıktan sonra ağzın suyla çalkalanması. Ancak o zaman fırça ve macun aracıhğıyla dişlerden uzaklaştırılan besin artıklan ağızdan atılabiliyor. Diş ipi Diş temizliği işi, bu kadarla da bitmiyor. Diş fırçasıyla dişler uzerindeki besin artıkları ya da bakteri plağı bir ölçude temizlenebiliyor. Ancak diş aralarındaki ya da oyuklardaki artıklara ulaşılamıyor. Üstelik dişeti iltihapları daha çok diş aralarında başlıyor. Bunun için de, halk arasında "diş ipi" adıyla bilinen "Dental Floss" kullanıhyor. Söz konusu temizlik aracından kopanlan bir parça ip dişler arasındaki artıklann çıkarılmasını sağlıyor. Dental Floss'un eczanelerdeki fiyatı 300 lira. Diş fırçalamak, ama nasıl? Ancak ağız ve diş temizliği belirli eğitimi ve sürekliliği gerektiriyor. Gerçekte ise, ya çoğunlukla yemek sonrası ağzın çalkalanmasıyla yetiniliyor, ya da dişler gelişiguzel fırçalanıyor. Oysa, dişlerin temizliği için sadece çalkalamak yeterli olmadığı gibi, diş fırçalama işini de bilinçli şekilde yapmak gerekiyor. En az 23 dakika sürmesi gerek Tablet boyalar Diş hekimleri, halkın genelde diş fırçasını bilinçli kullanmadığı görüşündeler. Kişi düzenli olarak dişlerini fırçalasa da, bakteri plaklannı tumden temızleyemeyebiliyorlar. Bu sorunun çözümü için de gıda maddelerinin boyanmasında kullanılan "eritrosin" adlı maddeden yararlanılmış. Tabletler şeklinde özel olarak hazırlanmış. Kişi diş fırçaladıktan sonra, bu tabletlerden birini ağzında eziyor \e eğer dişlerinde besin artıkları kaldıysa, bu artıklar kırmızıya bovanıyor Boylece kişi dişlerini, temizleninceye kadar yeniden fırçalıyor. Ağızda dağılan söz konusu boya maddesinin dışan atılması gerekiyor, ancak yutulsa da bir tehlikesi olmadığı bildiriliyor. Prof. Tuncer, dişeti iltihaplarının erken evrede belirti verdiğine dikkat çekerek, diş fırçalama sırasında kanamaları olan kişilerin hemen bir diş hekimine başvurmasını öneriyor. Ancak, bu kanamalar bazan çok az olduğundan sadece macun kopüğünun pembeleşmesi şeklinde ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle Tuncer, dış macunu alırken sadece beyaz olanının tercih edilmesini öneriyor. AMtARAr(Cumhuriyet Bürosu) Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy'un PTT telefon ihalesinin en uygun kalite ve fiyatı öneren ITT şirketine verildiğini açıklamasından sonra konunun araştırılması ve soruşturulması için Başbakanlıkta uç kişilik bir komisyon kuruldu. Soz konusu komisyona bir aylık bir araştırma suresi verildiği oğrenildi. Dort şirketin teklif getirdiği ve 100 bin santral ve 500 bin telefon yapımını öngoren uluslararası telefon ihalesinde yeni gelişmelerin yaşandığı gözleniyor. Teletaş şirketinin ITT şirketi ile İstanbul'da yaptığı görüşmelerde belirgin bir yavaşlama gozlenirken, Başbakanlık emriyle üç kişilik bir araştırma ve soruşturma komisyonu kuruldu. Söz konusu komisyonun, teklif getiren tüm şirketlerin fiyat ve standartlarını incelemekle görevlendirildiği oğrenildi. Bu komisyonun araştırma süresinin sonuna dek PTTTeletaş şirketinin ihalesinin durdurulduğu da alınan bilgiler arasında bulunuyor. Aynı uzantıda yaşanan bir başka gelişme ise bir ABD şirketinin teklif getirmesi oldu. ATT ismindeki ABD şirketinin getirdiği teklifin resmi yetkililere iletildiği oğrenildi. Bu şirketin ünlu ITT şirketi ile bağı olup olmadığı belirlenmemekle birlikte, getirdiği teklifin ITT fiyatının yuzde 5 altında olduğu oğrenildi. Söz konusu teklifin getirilmesi sonucu PTT alım şartnamesine gore açık eksiltmeye gidilmesi zorunlu oluyor. Bu arada teklif veren İsveç Ericsson şirketi önceki gun Ankara'da beklenmedik bir gösteri yaptı. Başta PTT yetkilileri olmak uzere yetkililere verilen gösteride firma tarafından önerilen digital sistemin yararları anlatıldı. 3 kişilik komisyvn, PTT^e yupılan teklifleri inceliyvr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle