19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/4 KÜLTÜR YAŞAM 13 HAZİRAN 1984 TELEVİZYON 19.00 Sınava Hazırlık 19.30 Sivil Savunma Teşkilâtı (Renkli) 19.50 Çocuklar İçin Karagöz (Renkli) Programda, Karagoz odunculuğa özenir. Bu nedenle ornıunın öneını, ormanların korunınası, doğudakiyeri ve oneıni işlennıektedir. PERTEV NAİLİ BORATAV ANLATIYOR: 20.00 İftara Doğru (Renkli) Kur'anı Kerim Vakıa Suresi 7596 ayetleri Ibrahım Peker okııyor. Turkçe açıklamasından sonra, Diyanet tşleri Başkunlıgı Koordinasyon ve Değ.erlendırme Dairesi Başkanı Abdurrahman Kâhyaoğlu'mın lovbe Uzerine yapıığı bir konuşma yer alıyor. Program, ilahi, ezan ve iftar duası ile sona eriyor. 1965 yılından beri bütün Türkiyeyi köy köy geziyorum HANDAN BÖRÜTEÇENE Halk edebiyatı araştırmacısı Pertev Naili Boratav, bilindiği gibi, 1952 yılından bu yana çalışmalarını Fransa'da sürdürüyor. Geçtifimiz dönemde bu değerli bilim adamımızın ilk kez 1939'da yayınlanan "Folklor ve Edebiyat" adlı yapıtı gözden geçirilmiş ve genişletilmiş biçimiyle iki cilt olarak yeniden yayınlandı. Öte yandan, Pertev Naili Boratav, bugüne kadar bilime yaptığı kaıkılar ve söz konusu yapıtlan dolayısıyla 1983 Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilimler ödülü'ne değer görüldü. Geçtiğimiz günlerde, bir süredir çalışmalanru Paris'te sürdüren seramik sanatçısı arkadaşımız Handan Bönilecene, Pertev Naili Boratav'la bir söyleşi yaptı. Bu söyleşide Boratav, yaşam öykusünü, bugune kadarki çalışmalarında edindiği deneyimleri ve kullandığı yöntemi, dilde özleşmeye değgin görüşlerini ve Nasreddin Hoc* üstüne giriştiği son çalışmalannı anlattı. Pertev Bey, kitaplannızın arka sayfalannda, dergilerde yaşamöykunuzu okuduk, ama bu kez, toparladığımz o binlerce güzel masai gibi yaşamöykiiniizü kendi dilinizden dinleyebilir raiyiz? P. N. a 19O7'de Edirne vilavetinin Gümülcine sancağının Dandere kazasında doğdum. Şimdi bu uç yer de üç ayrı devletin sınırları içinde. Edirne Türkiye'de, Gümülcine Yunanistan'da, Dandere Bulgaristan'da... Doğduğum kazanın şimdiki adı Zlatograd. Ama oralı değiliz. Babam kaymakamdı, görevi gereği oradaydık. Balkan Harbi sırasında ayrıldık oradan. Aslen Ibradı'kyız. Ibradı, Antalya ilinin Akseki ilçesine ba|lı bir nahiye merkezidir. Oldum olası kadı yetiştiren bir yer olmuş Ibradı. Babamın mesleği dolayısıyla çok yer dolaştık. Gülşehir (eski adı Arapsun), Develi (Kayseri), Mudurnu, Bolu... Mudurnu'da çok kaldık. Babam o zaman Bolu'da Vali Muavini olarak, eski terimle Tahrirat Müdürü olarak görev vapıyordu. Ben 1919"da lstanbul'a geldim. 1919'la 1924 arası bir Fransız okuluna gittim. Sonra Gelenbevi Sultanisi'ne (lisesine) şimdiki Gedikpaşa Ortaokulu olan binadaydı daha sonra da Istanbul Lisesi'ne devam ettim. 1927'li yıllardı, lise bitti; aynı yıllarda Istanbul Univçrsitesi Ede Haberler Hava Durumu Meddah (Renkli) İnsanlık îçin (Renkli) Avrupa Futbol Şampiyonası: Belçika Yugoslavya (Band Renkli) 00.00 Haberler 00.10 Kapanış 20.30 21.00 21.10 21.35 22.15 İZLEYİCİ GÖZÜYLE Ne değişti ki? Eleştirdik Macıt Akman'ı zaman zcınan, Vermedi izleyiciler, basın fıiç amart, Bakın göruyoruz işte şimdi hepimîz, Giden mi yamandı yoksa gelen mi yaman? Yenisi geleli oldu işıe uçbeş ay, Yayın ilkelerinde değişiklik mi var? "Belli görüş (!)" hep onde, gerisi şınanay! Neyi değiftirdı sanki bay Tunca Toskay? SA VAŞ BÜKE Burada bulduğum dokümanları Türkiye'de bulamaz, burada yaptıgım bazı şeyleri yapamazdım. Buna karşılık Türkiyede ekip çalışması yapabilirdim. Otuz iki yılda kimbilir neler yok oldu? Ama daha yakalayabileceğimiz neler var. Bir an önce kolları sıvamah, köy köy araştırmalara başlamalı, her şey yok olmadan. Daha yitmemiş pek çok şey var Türkiye'de. Askerliğim sırasında Âşık Müdami adlı bir âşık tanıdım. Sazıyla hıkâyeler anlatırdı. Bir hikâyesi üç dört gece sürerdi. Ses alma makinem olsaydı, şimdi anlattıkları var olurdu. ratepe koyune gıtmiştik. Bir hafta kaldık. Bu koyun masallannda "Karalepeli" diye bir tıp vardır. Bu tipin maceraları "saf insan" maceralandır. Kendilerini alaya alan hikâyeleri, masalları, "Biz eskiden böyleymisiz, bey," diye anlatırlardı. Bu koylülerden, Karatepeli'lerden biri, "Benim başımdan geçenleri film yapar mısın?" diye sordu ve anlatmaya başladı. Sonuna dek dinledim. "Bu macera gercekten başından geçti mi?" dedim. "Evet," dedi. Aslında uydurmuştu, ama önemli olan bu köylünün bu tekerlemeleri, hikâyeleri, masalları kendine yorumlayıp kendi filmini japtırmak istemesiydi... O zamanlar sinema köylere yeni yeni ulaşıyordu. Ve onları böyle etkilemişti. Şimdi televizyon geldi, kimbilir neler değişti, neler yok oldu, yok olanların yerini neler aldı... Aslında başlı başına bir araştırma konusu bu... Demin de dedim ya, bu otuz iki yılda neler yok oldu. Ama daha da yakalayabileceğimiz neler var. Bir an once kolları sıvamalı, köy köy araştırmalara başlamalı, her şey yok olmadan. Mesela "tribulum", yani "dögen" dünyada sadece Türkiye'de kalmış. Demek yitmemiş daha pek çok şey var Türkiye'de Hâlâ sansımız var toparlayabilmek için. RADYO TRTI 05.00 Av'ilış. program ve kısa haberler 05.05 E^gi kervanı. 05.30 Solisılerdcn birer şarkı. 06.00 Köye haberler 06.10 Bolgesel vayın. 06.30 Guna>dın. 07.30 Haberler. 07.40 Gunun içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Hafıf müzik. 11.20 Türküler veoyun havalan. 11.45 Şarkılar 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Ögle uzerı. 12.55 Reklamlar \e radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Hafifmüzık. 13.30 Bolgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Hafif muzık. 15.00 Kısa haberler. 15.05 Öğleden sonra 16.00 Kısa haberler. 16.05 Turküler. 16.20 Şarkılar. 16.40 Hafif muzik. 17.00 Olaylann icinden. 17.30 Bolgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Fasıl. 18.50 Hafif muzik ve reklamlar. 19.00 Haberler. 19.10 21.00 Bolgesel yayın \e iftar programlan. 21.00 Haberler. 21.30 Hafif müzik. 21.45 Şarkılar. 22.00 Turküler. 22.20 Kuçuk konser. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenın içinden. 00.55 Gunün haberlerırtden ozetler 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yamı. 02.00 03 J 0 Sahur programı. 07.00 Açılıj ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Turküler ve oyun havalan 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Turk el sanatlan. 09.30 Sabah konseri 10.00 Şarkıiar. 10.20 Turküler. 10.40 Kadın ve çevresı. 11.00 Kadınlar topluluğu. 11.30 Türkçe sozlü hafif muzik. 11.45 Turküler. 12.00 Şarkılar. 12.20 Vıyolonsel soloları. 12.45 Turküler 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserlerı 13.30 Turküler 13.45 Şarkılar 14.00 Bır albüm. 14.30 Yabancı dil ögreneltm. 15.30 Oda müziği. 16.09 Şarkılar. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Turküler. 17.00 Olayların içinden 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Radyosu Türk halk muziği lopluluğu. 18.30 2000 yılına doğru bilim ve teknolojı. 18.50 Çocuklar şarkı soylüyor. 19.00 Fasıl. 19.30 Hafîf muzik. 19.45 Yabancı dıl ogrenelım 20.45 Turküler. 21.10 Haberler. 21.30 Şarkılar. 21.45 Koro dağarı 22.15 Bağlama takımı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hıkâyeler. 22.45 Hafif muzik. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çarşamba konseri. 00.55 Program ve kapanış. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Gune baslarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Turkçe haberler. 09.03 Barok müzik. 09.30 Oda muziği. 10.00 Hafif müzik dünyasından. 11.00 öğleye dofcru. 12.00 Haberler. 12.12 Dıskoıeğimizden. 13.00 Konser saatı. 14.30 Klasik Turk müzigi korosu. 15.00 Muzıklı dakikalar. 16.00 Gunün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sızler için. 18.00 Hafıanın topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45 Hafif muzık. 21.00 Yenı tını yeni müzik. 21.45 Turk halk muzığınden seçmeler. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenın getırdiklerı. 23.00 Çarşamba konseri. 24.00 Gece \e muzik. 01.00 Program ve kapanış. 1952'DE GlTTt Pertev Naili Boratav, 1952 yılında Paris'egitri. Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi'nde (CSRS) 22 ytt çalıştıktan sonra emekli oldu, ama universitede ders vemteyi surdurüyor. biyat Bölümü'ne girdim. Okul bitince aynı bolumde bir yıl asistanlık yaptım. Sonra 1936'ya kadar Konya'da Konya Lisesi'nde öğretmenlik... Tabii arada askerlik var... Otuz iki yıldır Paris'te 193637'de Almanya'da Berlin'de bulundum. Donuşte bir yıl kadar Müikiye'de kütuphane memurluğum oldu. 1938'de DilTarih'te docentlik... 1948 yılına kadar DilTârih'te kaldım. tlk önceleri Türk Dili ve Edebiyatı Bolümü'nde Halk Edebiyatı dersleri veriyordum. Sonraları 1946'da folklor ayrı bir disiplin oldu. Aynı yıllar ben de bu kürsuye profesör oldum. Gelgelehm, 1948'de fakülteden yirmi bir kadar kadro kalkıverdı. Folklor da dahil kadrolar kalkınca, 1952 yılıydı, Paris'e geldim. 1952'den beri, otuz ikiotuz üç yıl oluyor, çalışmalar burada sürdü gitti... Yirmi iki yıl CNRS'de (Centre NationaJ de la Recherche ScientifiqueBilimsel Araştırma Ulusal Merkezi) çalıştım; burada araştırmacı olarak görev yaptım. Ecole des Hautes Etudesde ve Sorbonne Üniversitesi'nin Doğu Dilleri Enstitusü Türkoloji Bölumü'nde öğretmenlik yaptım. CNRS'deki görevimden 1974'te emekli oldum, ama üniversitedeki derslerime hâlâ devam etmekteyim. TRT III TRT II 1952'den beri burodasınız, çalışmalannız burada surmekte, ovsa konulannız, çalışmalannız bep Türk folklonı, daha doğnısu sozlü ve yazılı Türk Halk Edebiyatı uzerine. Turkiye'den uzakta bunu nasıl gerçekleştiriyorsunuz? P. N. B. Her şeyden önce burada, yani Fransa'da ve diğer Batı ülkelerinde sayısız dokuman var konum uzerine. Bunları bulup çıkardım. Türkiye'de bu dokumanları bulamaz, burada yaptığım bazı şeyleri yapamazdım. Ama Türkiye'de olsaydım, yığılmış malzemenin buyük bir kısmı yayınlanırdı. Çünkü bizim konular ekip çalışması ister. Türkiye'de ekip çalışması olurdu. Burada yalnız kaldığım için böyle bir çalışma olmadı. Bir Hayrünnisa var, onunla birlikte ekip olup çahşıyoruz taa... evlendiğimizden beri. 1952'de buraya geldikten sonra ilk 1964'te Hayrunnisa gitti Turkiye'ye. O araştırmalar yaptı köylerde. 1965'ten bu yana birlikte Turkiye'ye sık sık gidiyor, köy köy geziyoruz. Otuz iki yıl oldu; otuz iki yıllık dönemde her gün yok olup giden daha nice şeyler yakaJayabilirdik. Yazık. o dönem yok oldu. KÜLTÜR VE TÜRİZM Soğuk Çeşme Sokağı'mn restorasyonunu da Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu üstlendi. Kurumun Genel Müdıiru Gülersoy, "TopkapıAyasofyuSultanahmetKapalıçarşı dortgenının o/uşturdugu toprağı kultur ve turt'zme ayırmalı" diyor. IstanbuVun bir sokağı eski biçinıiyle yuşatılacak Kültür Servisi Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu bir sure önce Sultanahmet'te hizmete açtığı " K o n a k " otelinin ardından şimdi de Ayasofya Camii ile Topkapı Sarayı'nı birbirinden ayıran Soğuk Çeşme Sokağı'mn restorasyonu için çalışıyor. Topkapı Sarayı'nın dış avlu duvarı ile Ayasofya Camii arasındaki bu dik ve dar yokuşun bir yani kimi yıkılmaya yüz tutmuş 15 ev ile donatılmış. Damından padişah sarayının bahçesine atlanabilecek biçimde duran bu evlerin Topkapı Sarayı terk edildikten sonra, yani 1860'lı yıllarda yapıldığı sanıfıyor. İstanbul'un dört bir yanında yaptığı çalışmalarla tarıhsel zenginlikleri doğal güzelliklerle butunleştiren Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müduru Çelik Gülersoy, "Topkapı Sarayı Ayasofya Mav i Cami Kapalıçarşı dörtgeninin oturdugu toprağı sadece kültür ve turizme ayırmak maddenin tabiatı gereğidir" diyerek bu kez lstanbul'a şekercisi, lokanıalan, kahveleri, kitapçısı ve pirinç karyolalı, kadife perdeli, yaldızlı aynalı pansiyon odaları ile geçen yuzyılın son dönemini yaşatacak bir sokak kazandırmak için kollan sıvamış. Ancak her keresinde olduğu gibi bu kez de Gülersoy'un önüne engeller sıralanmış, evlerin sahipleri geçen yıl beş milyon liraya satmayı kabullendikleri evleri için bu yıl 20 milyon liradan kapı açmaya başlamışlar. 15 deneyımli mımarın rölöve ve kullanım projelerini tamamladığını söyleyen Çelik Gülersoy, engelin aşıldıktan sonra en geç bir yıl içinde projenin tamamlanacağını belirtiyor. Çelik Gülersoy, sarayın Topkapı'dan taşınmasıyla Sultanahmet ve yöresinin günden gune köhneleştiğini, bakımsızlaştığını belirterek, "Bir yandan kültür, öte yandan turizm olayına agırlık vermek ve şehrin bu tip >orelertni niteliklerine uygun kullanmak zorundayız" dıyor. Niteliklerine uygun yeni bir Sultanahmet yaratmak çabasıyla yola çıkan Çelik Gülersoy, bölgedeki ikinci buyük proje olarak nitelediği Soğuk Çeşme Sokağı'ndaki pansiyonlar dizisi için şunlan söylüyor: "Burada toplam 100 >ataklı pansiyonlar kuracağız ve bu yatınm bu kapasite ile ekonomik olarak karşılanamaz. Yani projenin ticari bir şansı >ok. Evlerin hepsini kamulaştırmaya gitmeden biz almaya kalkarsak, yaklaşık bir milyar lira harcamamız gerekecek. Bu sokak butünüvle eski olacak. Bu tip bir tek Kariye var. Ancak onun da arkasında çirkin apartmanlar uzanıyor. Soğuk Çeşme Sokağı tamamıyla eski olacak." m "Başımdan geçenleri film yapar mısın?'1'' Bak, bir örnek vereyim. 1967'de Adana'ya, Ceyhan'ın Ka BULMACA "Palermalda Yüz Gün" ya da devlete karşı direnen güçler KUItttr Servisi "PaJermo'da Yüz G ü n " , yaşanmış bir olayı beyazperdeye getiriyor. Üzerinden daha 2 yıl bile geçmemiş, özellikle ttalya'da belleklerden silinmemiş bir olay... Yüzkarası acı bir gerçek; insanlığın çirkin biryüzu... Sicilya'da "Mafya"nın soğukkanhlıkla işlediği cinayetler dizisi... Haksız kazanca, büyük vurgunlara, kaba gücün baskısına, çevreye yaymayı başardığı onulmaz korkuya karşın, cesaretle, bilinçle, dirençle karşı koyarak devletin gücünü, demokratik bir Ulkenin tek dayanağı olan resmi kurumlann ve adaletin saygınhğını savunan bir valinin gerçek öyküsü. Askerdeki âşık Sizin çalışma yonleminiz nedir, nasıldır? Kolları sıvayıp bir an önce çalışmaya başlamak için neler onerirsiniz, Pertev Bey? P. N. B. Her şeyden önce ekip çalışması gerekir. Tek başına çalıştnaktan çok, işbölümu, dayanışma yapılmalı. Bizim yöntemimizin modası geçti. Ben hep Havrunnisa'yla çalıştım. İki kişi olmanın bile faydası buyuk. Meselâ 1940'ta Mudurnu'nun Samat köyüne gitmiştik. Tesadüf, kına gecesi vardı. Kına gecesine erkekleri aimazlar. Hayriınnisa olmasaydı hiçbir belge elde edemezdik. Bir de teknik imkânlar bu olayları belgelemek için çok önemli. 1940'larda, ilk derlemeye başladığım zaman ses alma makineleri bile yoktu. Biz derlemelerimizi 1964'e kadar çalakalem yapardık. Tek kolayhğırnız eski yazıydı. Eski yazıyla stenografi gibi hızlı hızlı yazabiliyorduk. Meselâ askerliğim zamanında, tesadüf, bir de âşık vardı bolükte: Âşık Müdami. Bazı geceler tabur komutanı odasını verirdi. Otururduk, Âşık Müdami sazıyla hikâyeleri anlatırdı. Bir hıkâye üçdört gece surerdi. O anlatır, ben yazardım. Meselâ, "Kerem ile Aslı"yı anlatıyorsa türkusünü de söylerdi. Müzik bilgirn olmadığı için notalar alamadım. En önemlisi, ses alma makinesi yoktu. Makine olsaydı, şimdi hepsi varolurdu. Demokratik Alman TV'si Federal Alman TV'sine rakip Kültür Servisi Batı Alman Televizyonu haber yönünden zengın olmakla birlikte, eğlence programlan açısından Avrupanın en sıkıcı televizyonu olarak bilinir. Son zamanlarda Batı Alman TV'sinin bu niteliği, Batı Alman izleyicileri Demokratik Alman T\''sine yöneltti. Demokratik Almanya TV yöneticileri ise özellikle son zamanlarda propaganda niteliği taşıyan programların saatini azaltarak Batı tarzı eğlence programlanna ağırlık vermeye başladılar. Ancak yoneticilerin asıl amacı, Batı'dan izleyici çekmek değil, genellikle kendi teles izyonlarıru kapatıp haberleri Batı Alman TV'sinden ızJeyen kendi izleyicilerini yeniden kazanmak. Demokratik Almanya'daki altı milyon sekiz yüz bin evden yaklaşık yuzde sekseninde Batı Alman yaymlannı izleme olanağı sağlayan anten teçhizatı var. Ancak Demokratik Alman TV'sinin çoğunluğu Batı'dan alınan filmlerden oluşan yeni programı, bir yandan da Batı Alman TV yoııeticilerini telaşa duşürdıı. Bat) Almanya devlet televizyonunun iki kanalından biri olan ZDF'nin Demokratik Almanya yayınlarını yöneten HorstGuenter Kessler, "Demokratik Alman Televizyonu bizim yayınlarımızın karşısına gerçek bir rakip olarak çıktı" diyor. Demokratik Almanların gösterdikleri filmler arasında Jane Fonda, Marilvn Monroe, Grace Kelly ve Burt lancaster gibi Amerikalı unlu oyuncuların, Romy Schneider, Alain Delon ve Louis de Funes gibi Avrupalı oyuncuların rol aldıkları yabancı Tılmler başta geliyor. Ama Batı televizyonlarının özel olarak hazırladığı belgesel diziler de Doğu Almanya'da ilgi goruyor. Sözgelimi, Italyan besteci Giuseppe Verdi'nin yaşamını anlatan sekiz bölümluk dızi bunlardan biri. öte yandan, Doğu Alman TV'siııın kendi stüdyoları da, Batı'dan ilınan pıograınlarla yarışırcasına spor programlan, moda programlan ve rock muziği programlan hazırlıyor. Demokratik Alman TV yapımcılarının eğlence programlanna ağırlık vermeye başlamalan, politik yayınların büyük ölçüde sınırlanmasına yol açtı. Haber programlann yalruzca dördü düzenli olarak surdüruluyor; onlar da izleyicinin fazla olmadığı saatlerde. Aslına bakılırsa. Demokratik Alman TV'sinin değiştirilmesi doğrultusundaki eleştiriler, hem de ust kademe yöneticilerinden gelen eleştiriler 1972 yılına kadar uzanıyor. Parti Genel Sekreteri Erieh Honecker'in 1972'de yaptığı bir konuşmada TV yayınlanndan yakınarak, "Bizim televizyon biraz sıkıcı, programlan canlandırmak gerekir" dediği hâlâ hanrlarda. Gerçi henüz Demokratik Alman TV'sinin değişen program düzeninin ne kadar başarılı olacağı kestirilemiyor. Ama gene de aksam saat yedide sürekli olarak Batı Alman TV'sinin haber programmı izleyen Demokratik Almanların bu kez kendi televizyonlannı açıp başrolde Robert Redford'un oynadığı "Vahşi rakip" adlı filmi izlemeleri bu konuda bir gösterge sayılabilir. Büyük çıkarlar tehlikeye girince SOLDAN 1/ Bır Arap ulkesinin başkenti... Irk. 2/ Y'unan mitolojisinde guzel sanaılarm dokuz perisinden bıri... Bır çeşit İngili/ bırası. 3/ Romaıı/ma ağrısı... Bir çeşiı kısa namlulu lop. 4/ Bır uzunluk bıriminin kısa yazıiışı. . Şah İsmail'in, şiirlerinde kuHandığı mahlas. 5/ Luıesyumun simgesi... Tarla sınırı. 6/ Yozga! yakınlarında ortaya çıkarılan ve Anadolu'nun lam bir kronolojisini götfermesı bakımından buyuk onem lasıyan höyuk... Helyumun simgesi. 7/ Liechtenstein'ın başkemi... Şube, kol. 8/ Bir bağlaç... Mars gezegenıne \erilen bir başka ad. 9/ Bir yağıs şcklı... Safranbolu ilçesinde oynanan bir halk oyunu. YUKARIDAN AŞAĞ1YA 1/ Bir Avrupa ulkesinin başken(i. 2/ Ad ka\mi hükümdan Şeddad tarafından cennele benzetilerek yaptırılan efsanevi bahçe... Erkek çocuk bakıcısı. 3/ Kopek ve ıneklere yedırilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyeeek... Önder. 4/ Bir hayvan... Alçakgönulluluk. 5/ Kaıar'ın başkentı... Melez, kırma. 6/ Mazdeizm'in en önemli kavramı olan ales'c verilen ad... İlaç. 7/ Panıuk ipliğinden yapılan kalınca kilim... Saf yunden ya da pamuktan dokunan serı kumaş. 8/ Vaka... Hıyaneı eden. %/ Bir Asya ulkesinin başkenli. 3 Eylül 1982 günü akşamı Sicilya adasında bir cinayet işleniyor. Ancak "Mafya"nın işlediği, artık kanıksanmaya başlanan cinayetler arasında sivriliveren, son tırmanışların simgesi bir cinayet bu: 5 ay once görevine başlayan General Cario Alberta Dalla Chiesa ve yeni evlendiği, kendisinden 30 yaş küçük eşi Emanuela özel arabaları içinde, "Mafya"nın kiralık katillerinin otomatik tabancalanndan çıkan kurşunlarla delik deşik ediliyorlar. Daha önce 'Kızıl Tugaylar'a karşı başarılı bir savaş veren Dalla Chiesa, kararlılığı, etkili sertliği ve ne baskılardan yılan, ne de parayla satm almabilen kişiliğiyle "Mafya"yı da dize getirebileceği anlaşıldığında ortadan kaJdınlıyor. "Mafya", kendisine karşı girişilen eylemler belirli bir sınırı aştığında, büyük çıkarlar tehlikeye girdiğinde geniş tepkiler uyandıracak cinayetlere bile yeşil ışık yakmaktan çekinmiyor. DALLA CHİESA V /V DRAM1 Önce Kızıl Tugaylar'ı mat eden. V/ ama Mafya 'ya el atınca canından olan General Dalla Chiesa 'yı (solda) beyaz perdede Lino Ventura canlandtrıyor. ha duyarlı bir kişilik yaratmış... Yönetmen Giuseppe Ferrara, bazı ilginç ve özgün bölümlere karşın, sıradan bir sinema dilinin uzerine çıkamasa da, önemli bir iki noktaya parrnak basıyor: Karanlık güçler karşısında etkili bir savaş verebilmek için tüm devlet kurumlarının kararlı desteği gerekli; yeraltı dünyasının istediği gibi at oynatabilmesi, hem politikacıların arasına, hem de devletin en yüksek katına sızmış olmasından ileri geliyor; ne kadar guçlü olursa olsun, tek başına kalan bir sorumlunun yazgısı yenik duşmek. Peki ne yapmalı? Nasıl kurtulacağız bu "Maf>a"dan? Ferrera, Dalla Chiesa'nın yanıtını görüntuluyor: Genç kuşaklan uyararak, onlara güvenerek... Filmin gösterime girmesinden kısa bir süre sonra, mayıs ayı başlannda gazetelerde bir haber: "İtalya'da gençler Mafya'ya karşı yüriiyuş yaptılar; Cumhurbaşkanı da bu girişimi destekledi." "Palermo'da Yüz G ü n " turü filmler büyük şenliklereseçümese de, özellikle televizyon aracılığıyla milyonlarca seyirciye ulaştığında, küçümsenemeyecek bır işlevı yerine getirmiş oluyor. Her yönetmenden bir Francesco Rosi ustalığı beklenemez. İrili ufaklı damialar da kaçınılmaz olarak bilinçleri sivriltecektir. Masalları filnıe alıııak 1964'ten sonra ses alma makinesiyle çalışmaya başladık. O donemden beri topladığımız dokumanlarda artık anlatıcıların sesleri var, turküler var. Ama bugünün teknik imkânlannı düşünursek bu da yetersizdir. Asıl yapılacak olan, yapılması gereken, her şeyi filmle tespit etmektir. Bundan on vıl kadar önce Fransa'da Halk Edebiyatı gelenekleri kalmakıştı.Orta Fransa'da, nasılsa bazı koyler Halk Edebiyatı geleneklerini surdürüjormuş. Bu öğrenilince, Pari.s'ten bir grup hazırlandı. Tam bir ekipti bu. Madame Thenese sadece halk masalları uzerine çalışan biridir; o köylerde anlalılan masalları sesli filme aldı. Böylece kurıı bir masal dokümanındar. çok, masal anlatanın jeslleri. \ ıırgulamaları, sesinin tonu, dinleycnleri ile bir bütün olan masal'ı bclgclemiş oldu. Adana Eğlence Vadisi Proje Yarısması sonuçlanma aşamasında ADANA, (Cumhuriyet Güney llleri Bürosu) Adana kent merkezinde bin dekar alan üzerinde kurulacak "Adana Kültür ve Eğlence Vadisi" kentsel tasarım proje yarışmasına sunulan eserlerin incelenmesine başlandı. Seyhan Nehri'nin Girne ile Demirköpru arasında yer alacak "Kültür ve Eğlence Vadisi" için şubat ayında açılan yarışmaya 15 eser .sıınuldu. ÎTÜ. Mimarlık Fakültesı oğretim uyelerinden Prof. Dr. G'ündüz Özdes'in başkanhğındaki juri, eserleri incelemeye başladı. İncelemenin bir hafta surmesi bekleniyor. Yapılacak değerlendirme sonucu birinci seçilecck escre 1 milyon 750 bin, ikinciye 1 milyon 500 bin, üçüncüye 1 milyon 300 bin, dörduncüye 1 milyon 100 bin, beşinciye 900 bin lira ödul verilecek. Ayrıca uç esere de 750'şer bin liralık nıansiyon verilecek. Dereceye giren eserler Istanbul, Ankara vc Adana'da birer hafta sureyle sergilenccek. Tanısı kolay, tedavisi kesin bir hastalığı yok etmeyi amaçlıyoruz. Hastalarımıza ve çaiışmalanmıza destek olan, YARDIMSEVER DOSTLAR KURUM VE KURULUŞLAR şeker bayramınızı kutlar, teşekkürlerimizi sunar, ilgi ve yardımlannızı bekleriz. Şehremini Ziraal Bankası Hesap No. 4205 Istanbul L.epra Hastanesi Tel.: 572 61 22 Dispanser Tel.: 523 09 58521 17 29 fclazığ Emlak Kredi Bankası H. No. 191 Tüm devlet kurumlarının destegi "Mafya" varlığını veolumsuz elkilerini bugun de dünyanın dört bir köşesinde sürdürdüğüne göre, artık iyiden iyiye açığa çıkmış gerçekleri, yaşanmış olayları yeniden anımsatmakta, geniş k'ilelerin önüne getirmekte yarar var. General Dalla Chiesj»*yı I.ino Ventura başanyla ycrumlarkcn, sinemanın etki gucuyle, belki de daha guçlu, da Ozdemir I\utku: Gençlik tiyatrosu gençierin tiyutrosııdıtr tZMtR (THA) Tiyatro alanındaki çahşmaları nedeniyle bu yıl Ulvi Uraz Tiyatro Ödülü'nü alan 9 Eylül Ünıversitesı Guzel Sanatlar Fakültesi oğretim uyesi Ozdemir Nutku, gençlik liyaırosunun gençierin yaratıcı özelliklerini ortaya koyması gerektiğini söyledi. Nutku şoylt dedi: Ortalıkta bır gençlik tiyatrosu lafıdır dolaşıyor. Bence bu her yaştan insana gösterılen oyunların izlenebıldıği, gençierin tiyatrosu olmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle