15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER susluyor. Ve piyasa ekonomisine geçiliyor. "İTFAİYECİ" EKONOMİ POLİTİKASI Fiyatı artan malların dışalımına giderek enflasyonla savaşım ne derece geçerli bir ekonomi politikasıdır? Bu soruyu yanıtlarken iki olgu dikkat çekicidir. Bu olgulardan biri, dışalımın, yapılabilse bile, belli bir süre sonunda gerçekleştirilebileceğidir. Bu süre içinde, çok kârlı işler yapılabilir. İtfaiye, yangın çıktıktan sonra gider ve bu arada bir şeyler yanar. Hükümet, iç piyasada fiyatlar yükseldiğinde, tek çözümü dışalımda bularak, itfaiyeciler gibi, olaydan sonra çözüm arayan bir yakJaşımı benimsemektedir. İkinci olgu, fiyat hareketleriyle ilgilidir. Dışalıma giderek fiyat kararlılığı sağlama anlayışı, günümüzde fiyat oluşumlannı, fıyatlandırma sureçlerini, hiç bilmemek demektir. Uluslararası piyasalara büyük kapitalist tekeller egemendir. Temel tüketim mallarından makinelere, ilaçtan sigaraya kadar, hemen tum mallarda, uluslararası tekeller, fiyatları da belirler. Bu dev tekeller karşısmda, bizim yerli tekeller, kamu ya da özel, birer cüce bile sayılamayacak kadar küçüktürler. Piyasa ekonomisine geçerken, gerçekte, bu dev tekellerin daha kolay at oynatması surecine girilmektedir. Uluslararas; dev tekeller, ülkede, istedikleri malın fiyatını, istedikleri gibi arttırabilir ve hukümeti yine kendi mallannı alma durumunda bırakabilirler. Örneğin bir "Genel Gıda" Ortaklığının, iç piyasada istediği gibi fiyat artışlan sağlaması, bir malın yerli fiyatını birkaç katına yükseltmesi, mali gücu ve öbür olanaklan dikkate alınırsa, çok kolaydır. Bu durumda hükümetin yapabileceği, dışalıma gitmek, Genel Gıda'nın mallannı, döviz ödeyerek getirtmektir. Piyasa ekonomisine geçerken, hükümetin izlemek istediği tek ekonomi poütikası, gerçekte, dısalımmagitmektir. Bujx>litikanın belirleyicileri de uluslararası tekeller olacaktır. Yani, ileri ve çağdaş olarak nitelenen ekonomi politikasınm özü budur. Ülkenin ekonomik ve toplumsal bunalıma girmesiyle, 1980'li yıllarm başında uygulamaya konulan 24 Ocak kararları ve sonrasında, yatınmlar azaltılmış başta sanayileşme olmak üzere, yerli üretimin arttınlması bir yana bırakılmıştı. Aynı programın doğal bir sonucu olarak, piyasa ekocomisi adı altında, bu kez, yerli üretim olanaklannın daha da daraltılması sürecine gidildiği söylenebilir. Örneğin, daha şimdiden sigara satışları yarı yarıya azaldığı açıklanan Tekel Idaresi'nin, gelecek yıllarda üretimi arttırması nasıl beklenir? Bunun iş bulma ve tutün üretimi uzerindeki olumsuz etkileri nasıl giderilecektir? Benzer üretim gerilemeleri, tarım ve sanayinin öbur alt dallarında da görulebilir. Sonuçta, yerli üretim olanaklarının arttınlması bir yana, bunların giderek azaltılması ve tasfiyesi surecine girilmektedir. Bu gelişmelerin sonuçlannın, daha çok işsizlik, daha yüksek oranlı enflasyon ve yeniden döviz darlığı olacağını söylemek yanlış olmaz. SONUÇ Son yıllarda ekonomide bir görünmez el'in giderek işlerlik kazandığı söylenebilir. Yerli uretimin arttınlması, sanayileşme başta olmak üzere, bir yana bırakılırken; uluslararası tekellerin görünmez eli, ülkeyi yabancı üretimli malların bir pazarı konumuna getirmeyi başarıyor. Bu oluşumun adı da piyasa ekonomisine geçmek oluyor. Açıktır ki bu, Smith'in sözünü ettiği görünmez el değildir. Yerli Smith'lerin bir türlu anlamadıklan, anlamak 'stemedikleri, ya da açıkça ve bilinçle destekledikleri, uluslararası tekellerin çıkarlarıdır. ANK.ARA ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ 8 MA YIS 1984 DEUTSCHES KULTURINTITUT ANKARA Görünmez EPler Pîyasa ekonomisine geçerken, hükümetin izlemek istediği tek ekonomi politikası, gerçekte dışalıma gitmektir. Bu politikanın belirleyicileri de uluslararası tekeller olacaktır. Son yıllarda ekonomide bir görünmez El'in giderek işlerlik kazandığı söylenebilir. Tel : 25 14 3 6 Pg 31 2 4 Atıtürk Bulvarı 131 BakanlıklarAnkar» SEMİNER 7 11.5.1984 Yer: Ankara Alman Kiiltür Merkezi Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Almanya Federal Cumhuriyeti Hukümeti'nin Yabancılar Dairesi işbirliği ile: "İLETİŞİM ARAÇLARINDA TÜRK ÎMAJI VE ALMAN İMAJI Klişelerin ve önyargılann ortaya çıkışının ve gelenekselleştirilmesinin tarihsel ve sosyolojik açıdan irdelenmesi" Salı 8.5.1984 Saat 18.00 "BERLİN'DE YAŞANAN TÜRK KÜLTÜRÜ" Peter SAUERBAUM "ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ 'NDE YABANCI İŞÇİ İSTİHDAMI GEÇMÎŞTE VE GÜNÜMÜZDE" Prof. Dr. Klaus J.BADE "ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ'NDE TÜRKLERE YÖNELİK RADYO VE TELEVİZYON PROGRAMLARI" Yavuz GÜVEN Yöneten: Dr. Mesut ÖZGEN Konuşmalar Türkçe'ye çevrilecektir. Konferanslann bitiminde tartışma yapılacaktır. Prof. Dr. YAKUP KEPENEK Kapitalist gelişmenin iik peygamberlerinden Adam Smith, Uluslann Zenginliği adlı yapıtında, düzenin işleyişini sağlayan bir görünmez el'den söz eder. Yaklaşıma göre, bireyler kendi çıkarlannı izlerken toplumsal yarar da sağlarlar. İstemeseler, bilmeseler ve amaçlamasalar da, bireylerin kendi çıkarlan için uğraşmalan sonucu, toplumsal gelişme ve gönenç sağlamr. Ekonomi kuramında piyasa mekanizması olarak adlandınlan görüşün temelinde bu yaklaşım yatar. Smith, on sekizinci yüzyılın sonlannda, yükselen lngiliz sanayicilerinin çıkarlannı savunuyordu. Onun sözünu ettiği bireyler, tacirler değil, üreticilerdi. "PİYASA EKONOMİSİNE GEÇERKEN" Bir siıre önce tstanbul'da düzenlenen "Piyasa Ekonomisine Geçerken" konulu toplantıda, ekonomik konular, işadamlan, hükümet yetkilileri ve bilim adamları arasında tartışıldı. "Piyasa ekonomisine geçerken" deyimi, öncelikle bir soruyu gündeme getiriyor. Geçilmekte olduğu söylenen nasıl bir piyasa ekonomisidir? Gerçekten, 1980 yıhna dek, ya da son aylara değin ülkede, piyasa ekonomisi dışında bir uygulama söz konusu olmadığına göre, yeni piyasa ekonomisi anlayışıyla amaçlanan nedir? Ne tur bir piyasa ekonomisine geçilmektedir? tlk uygulamalarına bakılırsa, geçileceği söylenen piyasa ekonomisi, dışalımda göreli bir serbestiye gidilmesi, iç pazarın yabancı mallarla doldurulmasıdır. Piyasa, "yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı" sözleriyle buyüyen Cumhuriyet çocuklanna artık yetersiz gelmektedir. Yerli üretim yerine yabancı kaynaklı mallar kullanılmalıdır. Piyasa ekonomisine geçiş süreci iki türlü gerçekleştiriliyor. Bir yönüyle, iç pazar yabancı kaynaklı mallarla dolduruluyor; örneğin, yerli sigara tekelini kırma amacıyla, yabancı sigaralar vitrinleri süslüyor; öbür yönüyle de, hükumet, pinnç ve tomruk orneklerinde olduğu gibi, iç piyasada fiyatı yükselen mallann derhal dışalımına giderek, fiyat artışlarıyla savaşım verdiği izlenimini yaratıyor. Piyasa ekonomisine geçiş süreci, ılginç görünumler kazanıyor. Yetkililer, fiyal yiikseltenleri yakanz biçiminde demeçler verirken, şekerden kâğıda, ekmekten ilaca kadar, temel mal ve hizmetlerin fiyatını arttırıyor. Aynı süreçte, yabancı kaynaklı malların ne kadar üstun olduğu kanısı kamuoyuna yansıtılıyor. Üst duzey yetkililerinden biri, örneğin, yabancı bir sigaranın içiminden övgüyle söz edebiliyor; renkli resimleri gazeteleri MİIIİifet HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Devlet görevlilerine tantnan servis hakkı görevlilerini taşıyorlar. Ancak küçük ve orta dereceli memurlar için durum hâlâ bir hengame. Kuyrukiarda, dolmuşlarda, belediye otobüslerinde tıklım tıkış canları çıkıyor. Eza ce/a çile dolduruyorlar. Üstelik parasım, maaşım, ziynetini, eşyasmı çarptıran çarptırana. Bu arada 6' kisilik bir devlet arabasında nokta gibi oturan kişiler de görülebiliyor, geçip gidiyorlar. Bir kısınt devlet görevlilerine tantnan bu servis hakkı neye diğerlerinden esirgenebiliyor? Neden devlet imkânlan adaletli bir biçimde paylastınlmaz? Anlaşılır bir sorun değildir. Sosyal Adalet itkesi, yasa yapraklartnda , laf ve sözlerde kalacak ise ikidebir sosyal adaletçiyiz diye caka satıp öğünmemeliyiz. Gerçi bu ilkenin zedelendiği konular, ömekler tek değildir. Biz sadece birine değinmis olduk. MÜNtF A KMA NOĞL U ANKARA kez ziyarete gittim. Bina yirmi katlı. Buna karşıhk, ziyaret saatlerinde asansörler çalıştınlmıyor. Personel ile tartıştık. "Başhekimin emri, yaya çıkın" diye tutturdular. Düşünun, insan bu kadar yüksek bir binaya nasıl çıkabilir? O merdivenlere kalp dayanır mı? Ziyaretçiler gibi, hastalar da asansör sorunu halledilemediği için perişan haldeler. Normal asansörlerin dısında iki servis asansörü olduğu halde bunlan kullandırmamak kötü yöneticilik değil de nedir? Bir yanda, çalıştığı halde personelin kullanmadığı servis asansörleri, diğer yanda ise başhekimin emriyle ziyaretçilerin ve hastalann hizmetine sunulmayan ve hareketsiz bekleyen asansörler. Ayıp doğrusu... Hastalann, çöp ve kirli çamasır arabalanyla doldunılan asansörlerde bir arada tasınmalan da, sağhk kurallanyla ne kadar bağdaşabilir bilinemez. Kartal SSK Hastanesi'nde çıkmakla bitip tükenmeyen merdivenleri bir de yöneticilere çıkartmalı ki, sorumlular yaptıkları işin farkma varsınlar. CEMİL GENCAY fSTANBUL KIVANÇLA SUNAR Benzeri olmayan bir yönetmelik Sağlam yapılı toplumlarda işler yasalarla düzenlenir. Ne var ki, yasalar ana çizgileri belirler ve ayrıntılar yönetmeliklere bırakılır. Yönetmelik, adı üstünde, ayrıntılara yön verir. Yurttaşlar yanlış yapmasınlar, uygulayıcılar duraklamasınlar, yurttaş ve bürokratlar çekişmesinler, diye. Türkiye'de tarihsel değerli taşımrlann ve taşınmazların korunması yasası çok eskiydi, yetersizdi, uygulamada sıkıntı çekiliyordu. En önemlisı, tarih degeri yüksek çoğu eserler korunamıyordu, yurt dışına kaçırılması önlenemiyordu. Yıllardır herkesın yakındığı bu durumu önlemek için yeni bir yasa çıkarıldı. Ne var ki, 2863 sayılı yasa, uygulama açısından yetersizdi,ayrıntılan açıklayacak bir yönetmelik de gerekiyordu. Uzman kişilerce hazırlandığı ileri sürülen yönetmelik 15 Mart 1984'te yürürlüğe girdi. Fakat, işler düzene girecek diye sevinenlerin sevinci kursağında kaldı. Çünkü, kaçakçılığı önlemesi gereken 2863 sayılı kanunun yönetmeliği yurttaşları dehşete düşürdü; yönetmeliğin kapalı ve yuvarlak maddelerine göre hepimiz her an suçlu duruma düşebilirdik. Sözgelişi babadan kalma bir çay takımı, bir yakınınızın mutlu bir yıldönümünde size armağan ettiği küçük bir tabak, ya da kül tablası, antika sayılıp başınız derde girebilir. Evinizde eski bildiğiniz ne varsa, bir çini soba, bir çay takımı, eskı basım kitaplar, tablolar, koltuklar ve benzeri ev eşyası 'eski eser' sayılabilir! Bundan ötürü de evinizde eski gözüyle bakılan ne varsa müze müdürlüklerine bildirmek zorundasınız. Bildirmez ve günün birinde bu gibi eşyayı evinizde bulundurduğunuz ortaya çıkarsa ağır hapis ve para ceza/anna çarptırılabilirsiniz. 2863 sayılı yasa ve yönetmeliği yurttaşlar ve özetlikle kol(Arkası ıs. Sayfada) Paylarımızı devretmek istiyoruz Diğer ortaklar gibi biz Zonguldakh Balova çiftlik üyeleri disimizden tırnağımızdan arttrdığımız küçük tasarruflanmızla Türkiye'de ilk kez kurulacağı ilan edilen çok paylı BalovaBütas Üretim Çiftliği'nden birer pay aldık. Vaatlerde "Çiftlik Turizmi" dendi, "Kârdan Pay" dendi "Bedava Yaz Tatili" dendi... Ancak, 1979'dan bu yana, yaymlanan dergilerin güıelleşmesinden öteye hiç bir vaad yerine getirilmedi. Üstelik pek çok üyeye de Tapu ve Hisse Senetleri verilmedi. Çiftliğin Danışma MeclisVnde görev alan üç üyesi İ. Doğan Gürbüz, Nermin Oztus, Prof. Dr. Hamza Eroğlu bu şirketin kurucu üyelerindendir. Yurt dışında çalışan gurbetçilerimizden çok kişi, bu kuruluşa üye yapılmıslardır. Bu gurbetçilerimiz de bizler gibi ne umdular ne buldular! Biz paylanmızı sirkete devretmek veayrümak istiyoruz. ZONGULDAKLI BALOVA ÜYELERİ KÜÇÜK ŞEYTANLAR HA7 m OlAÛ*NU Anımsıyoruz, bir tarihte bir bakan hanımı, makam arabasında gorüldü diye yer yerinden oynamıştı. Adam neredeyse, Yüce Divanı boylayacaktı. O zamanlar devlet vasıtaları, böylesine duyarlı bir konu idi. Bir kaçamak yapıldığında, acaba bir gören oldu mu korkusu ile tirtir titrenirdi. Şimdi durum bir hayli değişik. Devlet ve makam arabalan artık zati mallar gibi sayılıyor ve kullanıhyor. Üstelik vızır vızır çoluk çocuk, hısım akraba, eş, dost, yaran, erzak, eşya evlere, eğlence yerlerine taşımyor. Her gun örnekleri görülüyor, kimsenin gtgı çtkmıyor. Geçen yaz, tzmir Fuarı Açıkhava Tiyatrosu Ajda Pekkan gosterilerinde, civar illerden gelen resmi plakalı lüks makam araçları özel bir park oluşturmuş idi. Artlaşılan devletimiz bu yonde artık zenginleşti. tmkânlar genişledi. Servisler, resmi binek arabalan günün her saatinde, özellikle sabah, akşam her semte devlet CLKEMİZJN ULUSLARARASI UNE SAHtP E1N BUYUK CİZERİ Ziyaretçilere asansör yasak Kartal SSK Meslek Hastahklan ve Rehabilitasyoh Hastanesi'nde yatan bir hastamtz var. Kendisini birkaç ABDÜLCANBAZ KÜLÜYATI Milliyet Yayın A.Ş. Prof. Kâzım İsmail Gürkan Cad. No: 10 CağaloğiuJsfanbu! Tel: 528 42 67 Turhan Selçuk'un kaleminden sürüyor ento ae//şe/7 Sermaye.Wm#yon âzkaynak/ar: f43,6mtfyon 71. 2,044 m//yar TL j • ~ ~ Top/am Mevcfuat: 2,203m/7yar 7L f3,555m/fyar 71. 7>7asn7an7âr: 2,45fm/7yar 71. ı 469/n/7yan 2%5T3m//yar 71: Banka/araras/nda en yüksek mevduât a/t/ş/y/a... "Çoğa/an p/asman/an, yüksek kârM/ğ/yfe... GüçfîT özkaynak/aa güç/ün/ssec/a/iar/y/a... £n/teri bankac///kn/zmet/erin/sı/nmas/y/a... Buyâkboyvtfara er/şen/ş hacm/yfe, tutarf/bankac///ğ/y/a... Son en
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle