16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HESAPLAŞMA BURHA1V ARPAD (Baştarafı 2. Sayfada) leksiyoncular için büyük bir kaygı ve korku kaynağıdır. En ufak bir ihbar yüzünden başınıza gelmedik kalmaz. Uzun yıllar Türkiye'de yaşamış olan bir Avusturyalının başına gelenler gibi. Boğaziçi'nde bir köşkte ömrünün son yıllarını yaşamakta olan Avusturyalı işten çıkarmış olduğu birinin ihban sonucu, uzun süre tutuklu kalmış, para cezasına hüküm giymiş, kısa süre sonra ölmüştü. Türkiye gibi eski kültürler bakımından çok zengin bir ülkede neyin eski eser sayılacağı uzmanlarca bir açıklığa kavuşturulmadıkça, Avusturyalının başına gelenler benzeri durumlarla herkes karşılaşabilir. Eski eseıieri korumak gerekçesiyle çıkanlmış olan 2863 sayılı yasa ve 13 Mart 1984 günü yürürlüğe girmiş olan yönetmelik, durumu büsbütün karıştırmıştır. Koleksiyoncular, tarihsel değerli eserter konusunda uzman kişiler ve turizmkurumları.kaygılannı belirtmek için Turizm ve Kültür Bakanlığı'na başvurmuş bulunuyor. Özetle şöyle diyorlar: Yönetmelik en çok üç ay içerisinde uygulamaya sokulursa 50 milyon insanımızın 40 milyonunu yoktan yere suçlu duruma düşürecektir. Herhangi bir zaman ölçüsü ve tarih sınırı konulmaksızın, şahıslar elinde bulunan her çeşit kültür varlığı 'devlet mah' sayılmaktadır. Oysa, değeri ödenip kamulaştırıimamış eşyanın devlet malı sayılması, hukuk bilimi açısından olanak dışıdır. Bu gibi eşyanın ölçülerinin saptanıp fotoğrafının çektirilerek en yakınmüzeye, bildirilmesi.zorunlu kılınmıştır. Fakat en yakın müze deyimi açıklıktan yoksundur. Aynca, rayiç bedel değil, müzenin uygun göreceği eder ölçüsü getirilmiştir. Değerlendirme ölçüsü olarak "Devrinin seviyesini yansıtması" gibi yuvarlak bir deyimle yetinilmiştir. Eski kitapların fotoğraflarının bildirim yazısma eklenmesi zorunlu kılınmıştır da, hangi yıllarda basıldıklarının bildirilmesi gibi en can alacak nokta belirtilmemiştir. Müzelerin kendilerine ait devlet malı eşyaların envanterini yapmadıkları bir ülkede, halkın her çeşit eski eşyanın envanterini yapmaya zorlanması akıl dışı bir davranıştır. Kültür ülkelerinde yönetmelikler ve yetkililerin öngördüğü önlemler, yurttaşa ışık tutar, doğru ve yanlış arasında kesin çizgili aynmlar getirir. Kargaşalar ortamında bunalmış yurttaşlar "kaçakçılık" korkusuyla burun buruna getirilmez. Tek arkadaşmı karşı (Baştarafı 16. Sayfada) tım. Bize de numara takacaklar sanıyordum. Uçakta neler hisscttim şimdi tam hatırlamıyorum. Otobüs gibi gelmişti bana. Yalnız ablamm anneme "pencereyi nasıl açacağım" dediğini hatırlıyorum. Almanya ile tanışıyoruz Uçak Berlin'e indiğinde bir telaş başladı. Herkes dışan çıkmak istiyordu. Dışarı çıkar çıkmaz güneşi aradım. Ama yoktu. Boz bir duvarla karşılaştığımı sandım. Bulutlu, yağmurlu bir hava vardı. Daha sonra sanşın insanları aramaya başladım. AImanların hep sanşın oldukları kafamda kalmıştı. Taksiye bindik. Pencereden etrafı seyrediyorum. Düşlediğim beyaz evleri görmeye çahşıyorum. Etrafta hep büyük, tuğla duvarlı evler. Geniş caddelerde insanlar görünmüyor. Babama hep: "Hangisi bizim eve benziyor" diye soruyorum. Sonunda taksiden indik. Etrafımda onlann oturduğu evi arıyordum. Babam büyükçe bir kapı gösterip; "Buradan gireceksiniz" dedi. Her tarafı kınlmış eski bif kapı ve sıvalan dökülmüş büyükçe bir bina. Büyük kapıdan girdikten sonra küçük beton avludan geçip merdivenleri tırmanmaya başladı k. Tutunacak yerler kırılmış. Birden bütün hayallerim yıkıldı. Karamsarhk, üzüntü çöktü içime. 4. kata kadar tırmandık. Babam kapıyı açtı. Küçük bir koridor, bir salon ve bir mutfak. Evin hepsi bu kadar. Tuvalet dışardaymış. "Burası mı bizim ev?" diye düşündüm. Bir köşeye çekilip salonu incelemeye başladım. Ortada rengi solmuş bir halı seriliydi. Etrafında da birkaç eski koltuk duruyordu. Tek yeni eşya, köşede duran büyükçe televizyondu. Her şeyi unutup televizyonla oynadık. Her düğmeye basışta başka bir film çıkıyordu. Tek odalı evde 6 kişi yaşamaya başladı k. Bu durumu hiç garipsemiyordum. Köyde de böyle hep beraber yaşardık. Başka türlü bir yaşam görmediğim için bu bana olağan geliyordu. Ablamla ben 3 ay boyunca odadan dışarı çıkmadık. Hem babam izin vermiyor hem de ürküyordu. Dışarı ile tek bağlantımız küçük avluyu gören pencereydi. Avluda çocuklar oynuyordu. Tek isteğim onlarla birlikte oynamaktı. Arada sırada mutfak penceresinden komşunun benden bir yaş büyük kızı ile konuşabiliyordum. Onun okuldan dönüşünü sabırsızlıkla bekliyordum. Almanya'daki ilk arkadaşım o olmuştu. Saçlan kısacık kesilmişti. Bana çok modern bir kız gibi geliyordu. Beraberce girişteki avluya inip oynamaya başladık. Biraz cesaret gelmişti. Daha sonra onlann evine gitmeye başladım. Köydeyken pijamanın üstüne eteklik giyerdik. Babam, İstanbul'da pantolon almıştı. Artık etekliğin altına pijama yerine pantolon giyiyorduk. Yavaş yavaş arkadaşımı taklit etmeye başladım. Evde kimse yokken etekliği çıkartıp pantolonla dolaşıyordum. Bazen de pantolonu çıkartıp sadece eteklikle geziyordum. Ablam cesaret edemiyordu. O pencerede oturup gözcülük yapıyordu. Uzun süre sokakta etekliğin altına pantolon giydik. Köyde ilkokulu bitirmiştim. Babam Alman okullanna göndermek istemiyordu. Bir Türk okulu buldu. Elimi tutup beni okula götürdü. İlk kez metroya bindim. Yerin akmda giden treni görünce çok şaşırmıştım. Artık korkmuyordum. Ama her şey şaşırtıyordu beni. Okulda hep Türk öğrenciler vardı. Onlar birkaç yıl önce geldiklerinden, ayak uydurmaya başlamışlardı. Kızlar erkeklerle el ele tutuşuyordu. Sigara içiyorlardı. Benim yapamadığım, tanımadığım bir sürü şeyleri yapıyorlardı. Grup halinde okuldan çıkıp, parklara gidiyorlardı. İlk dönemler okulda hiç arkadaşım olmadı. Teneffüslerde köşelere çekilip etrafımı şaşkın şaşkın seyrediyordum. 23 hafta sonra alışmaya başladım. lfetki belgeleri oylanıyor (Baştarafı 1. Sayfada) porunun beklenmesi için oturuma ara verildi. Komite toplantısında geçen ay Türkiye'ye gelen Avrupa Konseyi heyetinde yer alan Hollandah sosyalist üye Pieter Sloffelen Türk heyetinin yetki belgelerine itiraz etti. Bu sırada İspanyol parlamenter sosyalist Manuel Nunez de Kıbrıs Rum Yönetimi'nce gönderilen iki parlamenterin yetki belgesine itiraz etti. İhsan Tombuş Türk heyetinin yetki belgelerine yapılan itiraz üzerine söz alarak komitenin görevinin belgelerin ancak Dışişleri Bakanlıklannca usulüne uygun olarak gönderilip gönderilmediğini incelemekle sınırlı olduğunu, bunun dışında amaçlarla itiraz yapılamayacağını anlattı. Tombuş'un bu açıdan komitenin yetki aşımına girdiğini ekledi. Ancak Stoffelen'in görüşünde israr etmesi üzerine komite raporu itirazlarla birlikte Genel Kunıla indi. Genel Kurul ise itirazlan görüşmek üzere tüzük komitisini görevlendirdi. . Türk heyetinin yetki belgelerine yapılan itiraz Tüzük Komıtesi'nin dün akşam yaptığı toplantıda reddedildi. Tüzük Komitesi Türk parlamenterlerin üyeliklerinin onaylanması görüşünü benimsedi. Buna karşılık yetki belgelerini kabul ederken, Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasiye dönülmesi ve insan haklarına tam anlamıyla saygı gösterilmesi beklentisine de yer verdi. Tüzük Komitesi'nin bu görüşü Assamble'nin bugünkü oturumunda oylanacak. Komitede yapılan görüşmelerde Fransız sosyalistler Türkiye'de demokrasiye dönülmediğini öne sürerek, yetki belgelerinin reddedilmesini isterlerken, üyelerin çoğunluğu karşı görüş bildirdiler. Yapılan oylamada 13 üye Türk heyetinin yetki belgelerinin kabulü lehinde oy kullandı. Aralarında Fransız sosyalistler Yunan ve Kıbrısh Rum ile bir İtalyan delegenin dahil olduğu 7 parlamenter ise aleyhte oy verdi, oylamada 2 üye de çekimser oy kullandı. Öte yandan Tüzük Komitesi toplantısında Parlamenter Assamble'de Kıbrıs'ın Rum yönetimince gönderilen parlamenterce temsil edilmesi görüşü de benimsendi. Komite bu çerçevede Kıbrıs Rum Ulusal Meclis Başkanı Yorgo Ledas'ın yetki belgesine yapılan itirazı reddetti. Oylamada 15 üye Ledas'ın yetki belgesini kabul ederken, Türk parlamenterlerin de dahil olduğu 5 üye karşı oy kullandı. Kıbrısh Rumların yetki belgelerinin durumu da Türk heyetinin yetki belgeleri ile ilgili öneri ile birlikte bugün Assamble'de oylanacak. Bu arada KKTC Dışişleri Bakanlığı'nın Ekrem Ural için istediği yetki belgesi Konsey Sekretaryasında Genel Kurul'a gönderildi. Assamble'de Türk heyetinin yetki belgeleri ile "Türkiye'deki durumun ayrı ayrı göriişiilmesi" eğiliminin ön plana çıkması Avrupa Konseyi'nde özellikle yerel seçimler sonrasında Türkiye'ye dönük havanın büyük ölçüde yumuşamış olması ile açıklanıyor. Bununla birlikte gözlenen bir eğilim demokrasiye dönüş konusunda yöneltilen elestirilerin yatışmasına karşılık, bu boşluğun insan haklarınm artan vurgulanması şeklinde belirginleşiyor. SOSYALİSTLER ARASINDA ÇATLAK Türkiye ile ilgili havanın yumuşamasında rol oynayan bir diğer faktör de sosyalist grup içinde meydana gelen çatlakla açıklanıyor. Sosyalistlerin Türkiye ile ilgili karar tasarısında ortak bör tavır saptayamamalan ve gerek siyasi gerekse hukuk işleri komitelerinde Türkiye ile ilgili karar tasarısı görüşülürken ikiye bölünmeleri de dikkat çekti. Örneğin siyasi komitenin önceki geceki toplantısında, Danimarkalı sosyalist Budtz verdiği değişiklik önergeleri ile tasanda yer alan insan haklanna ilişkin ifadeleri sertleştirmek istediyse de gerekli desteği sağlayamadı. Sonuçta karar tasarısı 14 lehte ve 6 çekimser oyla kabul edildi. Aynı olay hukuk komitesinin dünkü toplantısında da yaşandı ve tasarının sertleştirilmesi yönünde bazı sosyalistlerce verilen önergeler destek görmedi. Türk heyetinin yetki belgeleri sorununun bugün olumlu yönde çözüme kavuşturulması beklenirken, Assamble'de Türkiye'deki duruma ilişkin görüşmelere de yarın başlanacak. Bu görüşmeler sonunda da Türkiye'deki demokrasiye dönüş doğrultusundaki gelişmelerden olumlu bir şekilde söz eden, ancak insan hakları alanında bazı iyileşme beklentilerine yer verilen bir karar tasarısının kabul edilmesi bekleniyor. Assamble'deki göriişmeler sürerken, Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerin dışişleri bakanları da yarın Strasbourg'da bir araya gelecekler. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu, toplantıya katılmak üzere dün Strasbourg'a geldi. Dışişleri Bakanı'nın, Türkiye'deki gelişmelerin de görüşüleceği toplantıda bir konuşma yapması, aynca Avrupalı meslektaşları iie ikili görüşmeler yürütmesi bekleniyor. Öte yandan Assamble Siyasi Komisyonu önceki gece saat 24.00'e kadar süren toplantısında Türkiye'deki gelişmeleri görüştü ve Genel Kurul'a sunulacak Türkiye ile ilgili karar tasansına son şeklini verdi. Bu görüşmeler sırasında MDP Bitlis Milletvekili Kâmran İnan ile Fransız ve Belçikalı sosyalist üyeler arasında yer yer tartışma çıktı. Fransız sosyalistlerinin Türk Anayasası'nı eleştirmeleri üzerine İnan, Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın politikaya atıldığı ilk yıllarda söylediği ve Fransız Anayasasını Güney Afrika Anayasasına benzettiği sözleri hatırlattı. Türkiye'ye yöneltilen eleştiriler üzerinde duran İnan, "Avrupa Konseyi ilkelerini kendinize dönük olarak da bu kadar katı uygularsanız Konsey'de tek bir üye kalmaz" şeklinde konuştu. İnan, bundan iki hafta kadar önce Ankara ve İstanbul'a giden heyette yer alan Belçikalı sosyalist Dejardin'ın ilk izlenimlerine kıyasla daha sert bir tutum takınması üzerine, "Türkiye dönüşü galiba gözlerinize ve kulaklarınıza olan inancınızı yitirdiniz" diye konuştu. öte yandan, Türkiye üzerindeki görüşmeler Assamblede Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği için yapılan seçim ile aynı tarihlere denk gelmesi açısından ilginç bir zamanlamaya rastladı. Genel Sekreterlik seçimi öncesinde yürütülen pazarlıkların da Türk heyetinin yetki belgeleri sorununa kısmen hafıfletici bir etki yaptığı bildiriliyor. Konsey Genel Sekreterliği için üç aday var. Bunlardan birincisi şimdiki Genel Sekreter Avusturyalı liberal Franz Karasek. Karasek'in 12 Eylül sonrasında Türkiye'ye karşı olan tutumu ve özellikle geçen yıl Avrupa Konseyi'nin kültür programlan çerçevesinde Istanbul'da açılan Anadolu Medeniyetleri Sergisi'ne sosyalistlerin tepkisinden çekinerek son anda gelmemesi hatırlandığında, 12 kişiyle Assambledeki en kalabalık gruplardan birini oluşturan Türk heyetinin Karasek'i desteklemesi beklenmiyor. Buna karşılık Karasek, Türk tarafına "şirin" gözükmek amacıyla söz konusu sergi hakkında dünya basınında çıkan yazılan kitap halinde yayınlattı. İkinci aday olan Norveç'in Kopenhag Büyükelçisi Ole Oigar ise sosyalistler tarafından destekleniyor. Sosyalistleri karşısına almaktan çekindiği için Türkiye'ye gelmemesi Olgar'ın Türk heyetinden oy almasını güçleştiriyor. Bu durumda Türk heyetinin oylarını almak açısından en şanslı gözüken aday İspanya'nın eski Dışişleri Bakanı Marcelino Oreja. Oreja, muhafazakâr olmasına karşılık İspanya'daki sosyalist hükümet tarafından destekleniyor. Bu haliyle Oreja hem sosyalistlerin hem de muhafazakârların oylarını alabilecek. BAŞSAĞLIĞI Büyük hukukçu, mümtaz insan, değerli çalışma arkadaşımız, 1. Ordu ve Istanbul Sıkıyönetim Askeri Savcısı Hâkim Kıdemli Albay Saddam Hüseyin: Türkiye savaşta arabuluculuk ynpabilir ANKARA, (a.a.) Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, "Dost ve kardeş Türkiye tran ile aramızda devam eden savBşın sona erdirilmesinde çok aktif rol oynayabilir" dedi. Bağdat'ta bir grup Kuveytli gazeteciyi kabul eden Irak Devlet Başkanı, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin dostça ve kardeşçe olduğuna dikkati çekerek Arap dünyasına komşu olan bu ülkeyle, her iki tarafın da yararına olan ilişkileri geliştirmekten vana olduklannı vurguladı. HANEFİ ÖNCÜL'tin ani vefatı dolayısiyle acımız anlatamayacağımız derecede büyüktür. Milletçe başımız sağolsun. Memleketin en sıkınlılı günlerinde görevini büyük bir vazife ve adalet anlayışı içinde cesaret ve fedakârlıkla yuriiten merhumun anısını hiçbir zaman unutamayacağız. Kendisine Allah'tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlanna başsağlığı dileriz. Ruhu şâd olsun. 1. Ordu ve tstanbul Sıkıyönetim Adli Müsavir, Savcı, Hâkim ve çalışanları YARIN: İlk ilişkilerim kızlarla oldu 1UCLERIN YARATICISIPROHÜOTJAN.. UZAKTAN KUMANDALI RENKLI TELEV1ZYONLAR Teknolojide farkı araştırmalar yaratır. PROFİLO, sürekli "yeni"yi araştırdığı için daima "ilk"leri, üstün kaliteli ürünleri yaratır. Ülkemizde "ilk" transistörlü televizyon.. PROFİLO'dan! Japon teknoloji ürünü. "İlk" renkli televizyon... PROFİLO'dan! Alman teknolojisi ürünü. "İlk" PAL/SECAM sistemli televizyon... PROFİLO'dan! "İlk" ihraç edilen renkli televizyon... PROFİLO'dan! Ve şimdi uzaktan kumandalı "İlk" renkli televizyon... Yine PROFİLO'dan! PROFİLOSABA 67 EKRAN/PROFİLOSABA 56 EKRAN PROFİLOSABA'nızın rengini, sesini, kanallarını uzaktankeyfinizi kaçırmadanayarlamanız için... Tnkiye Genel Dağıtıcıları Profilo D»flıbm AŞ (Slnteş) Mecıdıyekoy istanbul AdanaGuneydoğu Bolge Mudurtuğu Tel 19 739, 22 728 Ankara Orta Anadolu Bolge Mudurluğu Tel. 18 19 55. 18 47 63 İstanbul Marmara Trakya Bolge Mudurluğu Tel 166 34 27. 166 61 57 izmır Ege Bolge Mudurluğu Tel 14 14 93. 13 37 23 Samsun Doğu Karadenız Bolge Mudurluğu Tel 31440, 35557 Grunberg Ticaret AŞ. Sultanhamamistanbul İstanbul Mertıez Tel 522 12 95. 526 32 60 Ankara Bolge Mudurluğu Tel 27 73 50. 27 11 59 Ege Bolge Mudurluğu (izmır) Tel 18 02 33. 18 02 79 İzmır İrtıbat Burosu Tel 13 83 84. 13 41 97 Mersin Bolge Mudurluğu Tel 19 650, Tarsus Tel 13 965. 11 178 Uretıcısi Ttto» AŞ Mecıdıyekoy tstanbul Telra AŞ. bir Protilo Hotdıng kuruluşudur PROFİLOSABA "Keyifli Televizyon" PROFİLO İLK LERİ PROFİLO YARATIR.. BAŞKALARIİZLER.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle