15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JOUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER vaziülyed olan millet, yirmi bir maddede yeni Türkiye'nin Isükametini hedef ve gayesini azami sarahat ve katiyetle tayin ederek kuvayı selaseyi kendi şahsında cemeden bir tek Meclis'le inkılabın lahakkukuna doğru azami sür'atle işleyen ha>retbahş bir devlet makinesi kurdu" (Cumhuriyet, 10.3.1928). Birhaber: "Sevinç vapurunun gmrkı hadisesine ait tahkikata devam edilmektedir. Akşam gazetesi ehli hibrenin Ticareli Bahriye Müdüriyeündeki Heyeti Fenniyeden ibaret olduğunu yazmış ise de bu haber doğru değildir... Ehli hibre mahallinde tetkikata lüzum görmemiş ve musademe mevkiini harita uzerinde tayin ederek raporunu ona göre hazırlamıştır. Marmara vapurundaki fenni noksanlar, edevatı tahlisiyenin kifayetsizligi raporda uzun uzadıya mevzuu bahs edilmiştir" (Milliyet, 10.1.1928), Bir de ilan: "tmalatı Harbiye Müdiiriyeti Umumiyesi efradı ihtiyacı için otuz bin kilo dakik Ankara'da Müdafaai MUIiye Vekâleti Merkez Mubayaat Komisyonu tarafından kapalı zarf usuüyle münakasaya van Arapçadaki ayn yerine tek tırnak koyun edilmiştir... Taliplerin teklifnamelerini, şartnamede mnharrer olduğu üzere, imla ve ihzar ederek, şartnamede muharrer bulunan şekilde ve yevm ve saati muayyenei ihaleden raukaddem makbuz mukabilinde, mezkur komisyonriyasetinevermeleri ve şartname suretini mütalaa etmek arzu edenlerin de her gün zevalden mukaddem komisyonumuza müracaatlan ilan olunur" (Milliyet, 3.1.1928). Demek ki, 1928 yılında, günlük bir gazetede: Ehli hibre, gark, tetkikat, müsademe, edevatı tahüsiye, dakik, mubayaat, münakasa, muharrer, yevm ve saati muayyenei ihale, zevalden mnkaddem, vb. gibi sözler hiç yadırganmıyordu. Bugün bir gazetede böyle şeyleı yazılabilir mi? lşte bu sonuç Dil Devrimi'nin başansıdır. Devrim öncesi resmi yazışma dili, basın diline oranla, daha da ağırdı. Atatürk'ün 1927'de yayınlanan Nutnk'unda, metin içinde ve belgeleri kapsayan ek ciltte, devlet adamlan, komutanlar, valiler ve türlü görevlüer arasındaki ytizlerce ağır, ağdalı dille yazışmanın ömekleri görülebüir. Bir yandan eski süslü düzyazı Cınşa)nın, bir yandan da, hiç değişmeden kalmış olan kanun, tüzük, yönetmelik, vb. dilinin etkisi altında olan resmi yazışma dili, ancak Dil Devrimi'nden sekiz on yıl sonra yalın yazı diline yaklaşmıştır. Burada, Cumhuriyet dönemi yazı dilindeki sistemli ve köktenci devrimin niteliğini ve yerindelîğini belirtmek için, iki örnek vermek istiyorum. Halide Edip, Yeni Lisan akımından önce de, yazılannda, kendiliğinden, konuşma diline yakın bir Türkçeyi benimsemişti. Ziya Gökalp'ın etkisi ile yazdığı Yeni Tnran romanından sonra ise dili daha da yalınlaştı. Halide Edip, çağdaşlan arasında, en yalın Türkçeyi kullananlardan biri olarak bilinirdi. Şimdi onun 1928'de yayınlanan Zeyno'nnn Oglu adlı ünlü romanına, yukarıdan beri söylediklerimizin ışığında göz gezdireüm. Gününün "yaşayan Türkçe"siyle yazılmış olan bu romanın ilk yirmi sayfasında şu sözcükler gözümüze ilişiyor: ratıp, lerze, tahayyülat, muzlim, rengin, azayı vechiye,rikkat,kesel, takarrüp, nya, müteheyyiç, bililtizam, rakit, mevce, meraret, meşbu, sevki tabii, kahhar, münhezim. Bu denemeyi, Yeni lisan akımını benimsemiş yazarlardan, günlerinin yaşayan Türkçesini kullanan Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Refik Halit, Peyami Safa, Resat N'iri vb.'nin Dil Devı imi'nden önce yayınladıkları yapıtlar uzerinde yaparsak (ki ben yaptım) aynı sonucu alırız. ömer Seyfettin; Ali Canip ve Ziya Gökalpler de başanda sınırlı kalmıştı. Bu ömekler, yazı dilinde "yaşayan Türkçe" ölçüsünün ne kadar yanlış ve aldatıcı olduğunu bize gösterdiği gibi, Atatürk dönemindeki Dil Devrüni'nin niteliğini de, bütün görkemiyle, ortaya koyuyor. 1920'lerde, Cumhuriyetin ilk yedi sekiz yılında da, bir "yaşayan Türkçe" vardı. Ne var ki, bu yaşayan Türkçe, Yeni Lisan yanlılannın bütün çabalanna karşm binlerce yabancı sözcük ve klişe deyim ile doluydu. Arapça Frasça öğretimi, Dil Devrimi'nden önce okullardan kaldınldığı halde, bu iki dilin, özellikle Arapça'mn Türk yazı dilindeki üstimlüğü sürüp gidiyordu. Arap dili, dilbilgisi kurallanyla, bütün kalıplanyla gelmiş "yaşayan Türkçe" içinde bağdaş kurmuştu: Tertibat, teşkilat, teslihat, teslimat, tafsilat, tahribat, tamirat, tanzifat, lahsîlât, tazminat vb. ya da matbuat, mahsulat, mahrukat, müraselat, muhakemat, münakalat, muhasamat, münasebat, mücadelat, ya da müzayede, münakasa, mübadele, muhavere, muharebe, müşavere vb. gibi binlerce ve binlerce Arapça sözcük, Dil Devrimi'nden önce, "yaşayan Türkçe''nin aynlmaz parcalanydı. Lausanne (Lozan) Banş Antlaşması'nın Türkçe metninin madde başlarının tarafeyni âllyeyni fikideyn sözcükleriyle başladığını söylesem bugün bana inanmayanlar olur. Gerçek şudur ki, 1920'lerin resmi yazı dili, çok kez, bugünkü kuşaklar için Çince'den farksızdır... Sanıyorum ki, yukanda verilen örnekler, Ömer Seyfettin'le Ali Canip'in başlatıp Ziya Gökalp'in bir sisteme bağiadığı Yeni Lisan akımının Türk yazı dilinin sorunlarını çözemediğini göstermiştir. Bu akım, birçoklannın sandığının tersine, Reşat Nuriler, Faruk Nafızler kuşağı döneminde de sınırlı bir yazarlar çevresinin dışına çıkamamıştır. Basın dili, resmi yanşmalar dili, okul kitaplanndaki terim dili eskisi gibi sürüp gitmiş, binlerce gereksiz yabancı sözcük yazı dilinde kalmıştır. Bu durumu ancak Atatürk'ün 1932'de başlattığı Dil Devrimi düzeltmiştir. Gelecek yazımda bunu göreceğiz. (Düzeltme: Geçen hafta 16 subat günlü bu sütundaki yazımda sözünü ettiğim Kutadgu Bilig 11. yüzyüın ilk değil ikinci yarısındadır.) 23 ŞUBAT 1984 Dil DevrimPnde başarı Prof. FAHtR tZ Tanzimat dönemi edebiyatçılan Batıdan birçok ycnilikler getirmckle birlikte, yazı dilini Arapça ve Farsça modasından kurtarma yolunda pek başarı gösteremediler; bu yüzden de, Ali Suavi ve Ahmet Mithat dışında, halkla bağlantı kuramadılaı. Onların nazun dili, sözlük bakımından, divan şürinin dilinden pek farkb olmadığı gibi, geneiHUe sanıldıgının tersine, düzyazıda da, birkaç örnek dışında, sadeüği sağlayamadılar, eski edebiyatta çok rastladığımız yalın, akıcı, güçlü dUzyazmm ustalan yanında pek sönük kaldılar. Tanzimatçılann dilde başlatıp yaydıklan bir moda, Osmanlı terimi oldu. Eskiden genellikle yalnız Osmanoğullan için kullanılan Osraanh deyimi, Tanzimattan sonra devlet, millct, ordu, tarih ve dil için de kullanılmağa başlandı. Serveti Fünun Edebiyatı dönemi, dilde, gericilik akımından da öte bir şeydir. Bu yeni akımın yazarları, bir dereceye kadar Fıkret dışında, kendi içlerine kapalı, kendi dünyalannda yaşayan bir gençler grubu idi. "Sanat için sanat" amacını güdüyorlar, halka değil, bir avuç seckin aydına seslenmek istiyorlardı. Şiir diUerinin herkesn konaştugu dilden ayn olması gerektiğine ınanıyorlar, ıçerikıen çok biçime önem veriyorlardı. Bu koşullar altında Serveti Fünun döneminde, dilde yeni bir moda gelişti. Fikret Cenap Halit Ziya üçlüsünün önderliginde gelişen bu edebiyat, konuşma dilinden uzaklaşmada divan şairieriai geride bırakarak, Arapça ve Farsça'nın şimdiye değin kullanılmamış ya da çok az kullanılmış söz ve deyimlerini sözlüklerden arayıp bularak, bunlarla işitilmemiş tamlamalar yaratarak, yeni bir yapma dil modasını yayguüaştırdılar. Sonunda bu dil bir çeşit edebiyatçüar kulübü argosu haline geldi. Artık dergi sayfalarında "Sîaci tarı şebi yetda", "rauxabı ziya", "handeı sar", "samtı büyut", "edali sakat" gibi tamlamalara ve "ebedi bir esiri nahcirin / damzülfi hevespenahında" gibi dil d Türkçe'yi çıkmaza sürükleyen bu gidiş karşısında halkın konuştuğu dili savunan Ahmet Mithat'ın sert tepkisi büyük bir tartışma başlattı ise de bu akımı durduramadı. Bu arada Mehmet Emin Ue Rıza Tevfık'in yalın (sade) Turkçe şiirleri yeni ve değişik bir çeşni olmaktan ileri gidemedi. Geçen yüzyıhn sonunda ve yüzyılımızın başlannda tstanbul'da ve Izmir'de görülen Türkçecilik akımları çok ilgi çekici olmakla birlikte bunlann ortak yaa dili Uzerinde pek bir etkisi olmadı. TÜRKÇEYE YÖNEIİŞTE tLK BAŞARILAR Selanik'teki Yeni IJsan akımı böyle değildir. Bu akım Serveti Fünunculann ve Fecri Aticilerin üç dilden oluşan yapma ve agdalı diline savaş açmış ve karşı tarafın saldırılarına aldırmayarak yolunda yürümüştür. Beş altı yıl içinde genç kuşak yazarlannın çoğu bu akımı benimsedi. Yapma dilin en büyük savunuculanndan Halit Ziya Ue Cenap Şahabettin bile direnmeyi bırakıp, ellerinden geldiğince sade dik yöneldiler. 1925'lerde Cenap, Serveti Fünun dergisinde, sade dille şiirler yayınlamağa başladı. Halit Ziya, kitaplanmn yeni baskılannda, Farsça tamlamalan kaldırdı. Bu eğilim birkaç yıl sonra Hasim'i de etküedi. Buna karşıhk Süleyman Nazif, Ali Ekrem, vb. gibi yazarlar ölünceye dek bu akımı yok saydılar. 19201930 arası, artık, önceki kuşak yazar ve şairlerinden çoğu, az çok bir aynmla, konuşma diline yakın bir Türkçe ile yaayorlardı. Bu yazarlardan kimi ise, daha Yeni Lisan akımı baştamadan, kendilikkrinden bu yolu tutmuslardı. Aynı yıllarda, yeni yetişen genç kuşak şair ve yazarlannın hemen hepsi bu yalın dil çığınnı benimsemişlerdi. Bütün bunlar bir gerçektir. Ne var ki, Yeni Lisan hareketinin bir sonucu olan bu sade Türkçe akımı, binlerce gereksiz yabancı sözcüğü dilden atamadığı gibi "edebiyatçJar" çevresinin dısına da pek çıkamadı. Yazı dilinin öteki kesimleri bu akımdan pek etkilenmedi. Basın dili, okul kitapları. bilimsel yayınlar, resmi yazışmalar vb. beraen hemen «kisi gibi süriip gitti. ATATÜRK'ÜN KÖKLÜ GÎRİŞİMt Eğer Atatürk'ün 1982deki "müdahalesi" olmasaydı yazı dilimizde bugünkü elle tutulur, gözle görülür sistemli Türkçeleşme gerçekleşmeyecekti. Binlerce gereksiz yabancı sözcük dilimizde kalacak, ve binlerce Türkçe terim kazanümayacaktı. Kısaca, dil tartışmasına karşıt yanlardan katılır gözüken, bütün Türk aydınlannın bugün ortaklaşa kullandıklan güzel yazı dili oluşturulamayacaktı. DEVRİMDEN ÖNCEKİ DİL Dil Devrimi'nden önceki yazı dili uzerinde başka bir yazımda aynntılı olarak durduğum için, burada basın dilinden bir iki örnek vermekle yetineceğim: Cumhuriyetin beşinci yılı. Dil Devrimi'nden dört yıl önce, sade Türkçe yazmak la ün yapm.; Falih Rıfkı (Atay)'ın bir yazısından: "Türk iktisadiyatı ile alakadar mütebassıslana nazarı dikkatini bir daha cetbetmek doğru olur. Hepimizin ittifak ettiğimiz esaslar şunlardır: 1 Vasi bir propaganda, 2 Mahsullerimizin ıslahı ve ihracatımızın mnrakabesiaJ temin edecek mösbet tedabir. Aleyhte mücadele cdilen mahsullerimiz Türkiye'nin en amitbahş menabii servetidir'». (Milliyet, 17.2.1928), Ağaoğlu Ahmet'm bir yazısından: "Hukuku bükumraniye PENCERE Meyhane Liberalizmi Oooof oof.. Aç lan meyhaneci bir şişe daha! Aç!.. Ne açıyorsun? Yeni Rakı mı? Bıktık lan Yeni Rakı'dan; cumartesi Yeni Rakı, pazar Yeni Rakı, pazartesi Yeni Rakı, salı Yeni Rakı, çarşamba Yeni Rakı, perşembe Yeni Rakı, cuma Yeni Rakı... LJberal ol lan! Yaşamasını öğren! Bira aç, şarap aç, konyak aç, viski aç, cin aç, Hennesy aç, Martel aç, Napoleon aç, Camus aç, Courvoisier aç, Johnnie VValker aç, Gordon's aç, Teacher's aç, Chivas Regal aç.. Aç lan!.. Adam ol... Liberalleş biraz. Aç kapılan.. Aç şişeleri.. Vatandaş ıçsin.. Halk yutkunsun. Aç lan aç.. Kapılan aç. Tüm kapılan aç, Portekiz konservesi aç, İtalyan şarabı aç,Yunan mastikası aç, Alman birası aç, Çin rakısı aç.. Özgüıieş lan! Moskovskaya aç, Zubrovka aç, Pshenichnaya aç, Grasovska aç, Smimof aç, Metaksa aç; canın ne istiyorsa aç; zıkkımlan... Çikıta muz ye, Portekiz konservesi ye, İtalyan mortedellası ye, Rus havyan ye, Macar salamı ye, İsveç somonu ye... Ziftin pekini ye.. Aç gumrük kapılannı ardına dek, liberalizmin rüzgârı dağrtsın yerii sigaranın dumanını.. Getein Mariboro.. Camel.. Kent, Rothmans, Chesterfield, Dunhill paketini aç.. özgüriüğün dumanı işlesin ciğerine; yellensin Rols Roys1 lann egzoslan dar sokaklanmızda gümbür gümbur.. Aç bi şişe daha lan! Aç ki.. vatandaş oh desin.. Halk ah desin. Hotdinginin gazetesinde kadın bacağı aç, karı memesi aç.. Açılsın kaptlar, yıkılsın gümruk duvartan, ithalatçı alsın özgürlük bayrağını eline, yürüsün parayı vura vura iş dünyasında.. Tüccar assın dovizlerini gökdelenin burçlanna boydan boya.. Bırak vatandaş geçsin.. Bırak vatandaş yapsın.. Halk seyretsin. Aç kapılan.. Aç şişeleri.. Aç.. • Ne dedin? Aç mı dedin? Kim aç lan? Sarhoş musun sen lan? Aç dedikse gümrük kapılannı aç dedik.. ; Ağzını aç demedik.. Mahpushane kapılannı aç demedik, gözünü aç demedik; şişeyi aç dedik. Açacağın şişeyi, açacagın paketi, açacağın kapıyı, açacağın lafi bilsene lan... Liberal ol lan!.. OKTAY AKBAL EVET/HAyiR Burda bir çiçekçi dükkftnı vardı, dedim Kendi kendime... Yok otmuş. ilkokul son sınıftayken okul müdürüne armagan etmek üzere kocaman bir çiçek saksısı almtştık. Yıl 1935. Sahneye çtkıp okul müdürüne yaşdönümünü kuttayan bir konuşma yapmıştık. Ben yazmıştım, Sedat okumuştu. Sahnede, kalabalıkta konuşurken tutulurdum, keketordim. Benim yazdığtm konuşmayı begenmişti öğretmenimiz, 'sen oku' demişti, ama yapamamıştım, 'hiç değilse saksryı sen tut' diye direnmişti. Koskoca sahnede, bütün okul öğrenctterinin önünde Sedatia sahneye çıkmışbk, o okumuştu yazdıklanmı, ben de arkasında ettnv de zortukla tuttuğum koca saksı, ftylece durmuştum... Anılar nasıl gelir, nasıl gider!... Bir anda yillar devrilir; çocuklugun uzak bir günunde yasatır insanı! Daltp grttim Beyogkj'nda ağtr ağır yürürken... Durdum, o çiçekçi dükkanını aradım, butamadım. Ntce şeyter yok. Nice değerter değisti, ortadan kalktı. 1930'lann o çekingen, ürfcek çocugu nerde? Benimte ne ilgisi var soluk resimlerde karsılaşbğım o çocugun? Bir vHrinde kendimi seyrediyonjm. Anriardaki insan gerçektekJyte bu denli ters düşer mi? Bir pazar günü, ögteden önce... İstHdal Caddesi'ndeyim. Uzun zamandır Beyoğlu'na çıkbğım yoktu. Upuzun cadde bonv boş. Dukkânlar kapalı. Sinemalarda seks fılrrrteri. Resimterin önünde dalıp dalıp giimtş insanlar. Beyoğlu. Eski Beyoğlu da yttip grtmiş Eski filmler. Eski insanlar... Bir yaşlılık belirtisi midir içinde yaşadığımız çağı beğenmemek! Hiç de değil, ben bugünü dünden daha üstün tutanlardantm. Geçmiş, geçmiştir. Arasan da bulamazsın. Ama daha iyiye, güzele doğru akıp gecmeli zaman. Kentter, sokaklar, insanlar dünkünden, önceki gunkünden daha başka, daha değtşik, daha nltetikli olmalı... Ama öyle mi? Sait Faik'in 'Beyoö^' baş»ıklı bir y a a a vardır, •Beyoğkfnu batrmak, yeımek kadar kotey şoy yok. Beyoğltfnu övmek zor. lyi röçortajct Beyoğlu'na sover. Ben acemi röportajcfyım, Beyoğhı'nu öveceğim" der. O da bir gün bir yazı yazmak için Tunelden Beyoğlu'na çıkmış. Her gün her gece Beyoğlu'nda görünürdü ya, o başka! Bu kez oturup yazmtş Beyoğlu'nu. Adıyia sanryia... önce Hachette Kitapevi'ndensözetmtş: "Şu kutuphanenin krzlanndan bui ne şakar şeyi Kutuphane stcak, gazeteter, kfaptar almasanız da ettntnn alttnda. Surun elinizi korkmaym. Biraz Fransızca çakarsanrz bir gezetenin karikatur attlarmı da okuyabilirsina. Dostlannadan birtosmıorada: Prfrett, Camus, Sartra, Jouhendeau..." Sonra Galatasaray'a gelir. "Şu mektebin oahçesi ne güzel yer. Atmjpaktann Square dedikleri cinsinden bir millet bahçesi olur. Kapmın önündeki arslanları, yalaklan, sair Fikret'i serprver, öteye beriye bir iki kanape at. Mektebin ne isi var burda?" Beyoğlu için neler yazılmamtş ki! Salâh BirseCin "An Beyoğlu Vah BeyoğfcTsunu anımsamamak elde mi? Ya Naim Tirali'nin "Buyuk Cadde" öyküsü... "Yirmi Beş Kuruşa Armnka"y yeni basımından bir daha okurken o eski günlere döndüm Naim'le birlikte: "Ancak vakft geceyansmı geçmelidir ki, Büyük cadde suyu çeküen deretor gibi duruisun. Ama o zaman da gündüzJtilere banzemeyen basfca insanlar ortaya çtkar. Yaşlt kadtniar, yanlanndakigençkızlarlaıssacaoVedeaşi&yukandolaşıriajf'Tt' W V k h ğ l sinemalardır. Cadde boyunca aşağı yukan doiaşan katabahk ya shtema saaHni beklemektedh; ya da smemadan çtkrm^ttff Vakit erken daha... On bir. Sinemalar on ikkje başlar. Yine bekJeşenler var. Çoktandır Beyoğlu sirtemalanna gtdemiyorum. Bir ürkeklik, bir çekingenlik geldi, insanlan tanımıyorum, benim güzel kentimin insanlan mı değişti, yoksa ben mi değiştim? Galatasaray'daki galeride bir fotoğraf sergisi v a r Ismet GOmüşdere'nin, ama bugun kapalı. Şadi'nin uzaya atılan bir tüzeye benzeyen yontusu. Birden gozümün önünde belinverdi, gerçek insan, gerçek sanatçı kişiliğiyte. Dalmamalı acı anılara, yOrumelil... Taksim'e getivermişim. Yâğmur da başlamaz mı? Beyoğlu yağmuru ünludür, insanı nlatmaz denir, ama sınlstklam eder farkına bile varmazsınız... En iyisi Sait'in Beyoğlu'sunu düşünmek, belki bir sokak köşestnden çtkar mı, o eski trençkotu, yeşa fotr şapkasıyle, diye düşteyerek... "Beyoğlv'suz bir istanbul düşunühmez. Beyoğh/nu yeren uka~ 16 yazrianvı sakm okumaytn. Beyoğlu her şeyiyfe övulmeye değ$r. insanlar yarma buradan htzlamr. Uyuyan koca şehrin ortaamda iki üç yüz metre içinde geceleri atan bir tek yüreği vardır Ittanbul'un. Sdan, Sanyer'de patiak versin. Çıkann, öfuversin." Vah Beyoğlu! sanat kükür ve egitnninde ük özd attrfyç istasyon sanat evi DUYURU KooperaüTımizin 1984 yıb ola^ ğan gınel kurul toplantısı 18.3.1984 günü saat 14.00'te Kent Koop toplanu salonu Atatürk Bulvan No: 57 Yenişehir / Ankara adresinde aşagıdaki gündem geregi yapılacaktır. Tüm ortaklanmızın toplanuya iştırak etmeleri önemle duyurulur. S. S. Batıkent Esnaf ve Sanatkârlar (36) Yapı Kooperatifı Yönetim Kunılu GÜNDEM: 1 Açthş ve saygı duruşu, 2 Genel Kurul Başkanlık Divam'nın scçimi, 3 Konuklann konuşmalan, 4 Yönetim Kurulu çalışma raporu, bilanço, gdirgider farkı hesabı ile denetçiler raporunun okunması ve gönlsdlmesi, 5 Yönetim kunılu 1983 yılı faaliyetleri ile denetçilerin ibrası, bilançonun onaylanması, 6 1984 yılı tahraini bütçesinin okunarak görüşülmesi, onaylanması, 7 Denetim kurulu seçimi (3 asil, 3 yedek), 8 Dilek ve temenniler, 9 Kapar.ış. teşvıkıye maçka cad maçka palas no 4 1 1 1 k a p ı 1 tel140 56 5 MODA VE STILISTUK atölyesi Temel Egitim» Modave Kostüm» Sanatı Tarihi Tekstil* Aksesuar» Takı ve Evrimi» G'ıyim. Uygulamalafr ^nıuuımHmımımmuummumuuumv utttselvagsanavande v*ama maddelennde GendMüdür/ MurahhasÜye Sekreteri arıyor. Aimacak etemanda aranan koşullar şun'ardır: • Konufma v« yazışmada çok iyi Türkçe ve Ingilizce kuNanHnı, • Türkçe ve Ingilizce «eri daktilo ve teleka kullanımı, e Modern doayalama, yaztşma, yönetim bilgisi, e En az üç yıl üst düzey yöneticisi sekreterilği yapmış Durumu yukandaki koşullara uyan isteklilerin; haklannda referans verebılecek iki ısmi, irttbat kuaılabilecek telefon numaralannı, yeni çekılmış fotoğraflarmı ıçeren ve mestekı gelıgmeterını de belırten özgeçmişlerini, Turyağ Personel Direktoriüğü, P.K. 171İZMİR" adresine göndermelen nca otunur. ücret tatminfcârdır ve ışe alınacak olan kışinin tecrübe ve yetenekleıtıe göre saptanacaktır Başvurular kesınlıkle gızli tutulacak, mutlaka cevaplandırılacaktır ; SATILIK RUS FtNOSU 1.5 ayhk. Yusuf Dikmenli. Tel.: 520 78 29 SATILIK Satılık daire Td: 520 91 55 SON KAYIT: 29 SUBAT Bahçelievler Basın Sitesi'nde daire 18.00'den sonra (520 97 03 / 56) Hüviyetimi, Evlenme cüzdanımı kaybettim. Geçersizdir. HACI ALİ ASLAN SATILIK TEŞEKKUR ABDURRAHMAN KAĞITOĞLU'nun vefatı nedeniyle acımızı, gerek cenazesine katılarak. gerekse telefon ve telgrafla paylaşan tüm dost ve akrabalarımtza teşekkür ederim. HÜSEYtN KÂGlTOĞLU Sevgili ağabeyim Canım biricik yeğenim EMİR KARACAN'ın bizi tarifsiz ve unutulmaz acılara gömerek vefat etmesi nedeni ile büyük üzüntümü telgraf, mektup ve bizzat gelerek paylaşan tüm dostlarıma, basm mensuplarına ve daima yanımda olan vefakâr dinleyicilerime teşekkürlerimi sunanm. AJDA PEKKAN MARKOM REKLAM HİZMETLERİA^ Dosyalama ve 10 parmak daktilo bilen Ajans Sekreteri. Randevu: 146 36 9 a 147 33 82 BİR BANKA İÇİN BİNA SATIN ALINACAKTIR Milli bir bankanın genel müdürlük ve merkez subesi olarak kullanılmak üzere, aşagıdaki özeiliklere sahip bina satın alınacakttr. 1 Taksim Cumhuriyet, Halaskârgazi ve Zincirlikuyu'ya kadar Büyükdere Caddesi uzerinde olması, 2 Caddeye cepheli giriş katının en az 400 m2 genişlikte olması, 3 Dıiâer katlar toplam alanırun 2500 m2'den az olmaması, 4 Tercihan otopark mahalline sahip olması, Yukandaki şartları haiz binasını satmak isteyecek gayrimenkul sahiplerinin, btnanın mahallini ve özelliklarini bitdirecekleri teklit mektuplarını (P.K 5 9 Slrkeci) adresine postalamaları rica olunur. : Aracı kabul adil M]\EHM1 0SMANUIA6AY 24 Ocak Kararları Neyi Amaçlıyordu? Demokrasi İçinde Uygulanabilir mi? Altematifi yok mudur? 24OGMİ genişletilmiş 2.bası Evhanımlan Kullandığınız birürünün reklamında rol almak ister misiniz? Yoğun bir reklam kampanyası için 2550 yaş arası ev hanımları arıyoruz. Başvuruların, hergün saat 1417 arası 1461010'a yapılması rica olunur. DR. MASUME ÇÖL DAHtLİYE MÜTEHASSISI Mua.: Halaskârgaa Cad. 182 Kat: 1 OsmanbeytST. (Pangahı Akbank yanı) Tel.: 147 47 93 Ev: POLATYALI A/l Blok Daire: 6 Yeşilköy Td.: r73 91 06 hilyaym tWANYOUJ ISIKSOK^K ÖRBMHANLİSTANBU GRAFİKASMAYAA.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle