16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet ABD'li komutan Pendleton: Sahibi: Cumhuri>et Matbaacılık vc Gazetevilik Türk Anonim Şirketi adına Temsifciler: ANKARA. Yalçın Doğan. İZMİR: Hikmel Velinka>a. ADANA: N Nadir Nadi, • Genel ayın Muduru: Hasan Cemal. Müessese Miıduru: Mehmel Mercan, • Servi.s Şefleri: İslanbul Haberleri: Selahallin Güler. O\i bmine Uşaklıgil, Yazı İşlen Mudüru: OWa> (.onensin, • Va/ı Işleri Mudur Haberler: fcrgun Balcı, Ckonomi: Osman l laga>. kultur: Aydın Kmeç, MaVardımciM: Ahmet Korulsan, Haber Ylerkezi Müdürü: Yalcın Ba\er, Sayfa gazin: Yalçın Pekşen. Spor Danıjmanı: Abdülkadir Vücelman, Du/ehme: Refik Durbaş, Araslırma: Şahin Alpa>. Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. TAKVtM 23 Şubat 1984 İmsak: 6.16 Güneş: 7.41 Öğle: 13.22 İkindi: 16.23 Akşam: 18.54 Yatsı: 20.13 Bürolar: • Ankam: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir, Tel: 175825175866, İdare: 185335, • İzmir: Halit Ziya Bulvan No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Atatürk Caddesi, T.H.K. İşhanı Kal 2/13, Tel: 1455019731 # Basan ve Yayan: Canhnriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağ! Cad. 39/41, Cağaloğlu, İst. PK: 246lst. Tel: 5209703 Telex: 22246 Türkiye'den yeni üs kolaylıkları istemiyoruz UFUK GULDEMİR KARS Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye Askeri Yardım Heyeti Komutanı Tümgeneral Elmer Pendleton, "Türkiye'den yeni iis kolaylıklan isteraiyoruz" dedi. Orgeneral Memduh Tağmaç 84 kış tatbikatını izleyen JUSMMAT Komutanı General Pendleton, Cumhuriyet muhabirinin sorularını yanıtlarken Amerikan Kara Kuvvetleri birliklerinin Türk Kara Kuvvetleri birlikleri ile beraber eğitim yapmasında "sonsuz varar" olduğunu belirtti. General askeri yardım konusunda da, "Türk ordusunda kullanılan silah ve teçhizatlann acil Oğrenci affında kapsam genişliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerden ilişkisi kesilen öğrencilerin affedilmesini içeren yasa önerisi yeni boyutlar kazanıyor. Af yasa önerisini hazırlayan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın, af kapsamının genişleıilmesi için yeni önerge hazırlıyor. Şıvgın'ın hazırladığı yeni önergeye göre, 1 ocak 1982 y\lından bu yana üniversitelerden ilişkisi kesilen öğrencilerden ara sınıflarda başarısız olanlar için ders sayısı sınırı üç dersten beş derse çıkarılıyor. Böylece bu öğrencilerin beş dersten ilişkileri kesilmiş olması halinde affedilmeleri sağlanıyor. Ayrıca 1 ocak 1982'den bu yana son sınıflara devam ettikten sonra ilişkisi kesilmiş olan öğrenciler için ders sayısı sınırı tamamen kaldırıhyor. Bu öğrenciler kaç dersten başarısız olurlarsa olsunlar af kapsamına girecekler. Böylece Şıvgın, 1977 yılından 19841985 öğretim yılına değin kapsayan af önerisinin 1982'den sonraki bölümünü değiştirmiş olacak. Öte yandan Prof. Ercüment Konukman da tüm başarısız öğrenciler için ders sayısı sınırının kaldırılmasını içeren bir önerge hazırlamıştı. Şıvgın da Konukman gibi askere gidecek öğrencilerin askerliklerini tecil ettirmeleri gerektiği görüşünde. Ayrıca af kapsamının lisansüstü düzeydeki öğrencilere de yansıtılması konusunda Halil Şıvgın önergesine bir madde koyacak. Milli Eğitim Komisyonu'nda kabul edilen af yasa önerisi, halen komisyon üyelerince imzalanmamış olması nedeniyle TBMM gündemine alınamıyor. ABD Askeri Yardım Heyeti Komutam, "Türkiye'nin bölgede etkin olması ancak modern araç ve gereçlere sahip olması ile mümkündür" dedi. lu olduğunu belirterek manevraları "mükemmel" olarak niteledi. Bir soru üzerine "Muharebe etmek dummunda kalmaları halinde kendilerini iyi hazırlayacaklannı gördiiğiinii ve hazırlıkları çok yetkin" bulduğunu söyleyen general söyle konuştu: "Türk askerleri her zamanki gibi güçlü ve hazırlıklıydı. Sahra ve soğuk hava şartlanna uyumlarını dikkatle gözledim ve başanlarını heyecanla karşıladım. Kar ve soğuk hava ile bütünleşmiş oldukları izlenimini edindim." "Sadece Türkiye degit özgür dünya için önemli" olduğunu belirten general, bölgeye yönelik dıj tehditler konusunda da "Ozellikle bu bölgede yaşayanların çok iyi haberdar olduklan yaşamsal bir tehdit vardır. Bu tehdit yeni değildir ve bütün Türkler bu (ehdidin farkındadırlar" şeklinde konuştu. YENTLEŞTİRMEYE ŞİDDETLE tHTtYAÇ General Pendleton Türk ordusunun silah ve teçhizatlannın modernizasyonu konusunda ise şunları söyledi: "Tatbikat sırasmda kullanılan bazı silah ve teçhizatların çok iyi durumda olduklarını gördum. Bazılarının da modernize edilmeye ihtiyacı olduğu tartışılma/ bir gerçektir. Bu gerçek sadece bu tatbikatta kullanılanlar için değil Türk ordusunun tamamı için de geçerlidir. Orduda kullanılan bütün silah ve teçhizatın şiddetle yenileştirmeye ihtiyacı vardır." Türkiye'nin "Bölgede etkin olabilmesinin modern araç ve gereçlere sahip olması ile mümkün" olabileceğini belirten Pendleton, Amerikan üslerinin kapasitesinin arttırılmasmın bölgede etkin olmaya hizmet edip etmeyeceği sorusuna şu yanıtı verdi: "Bu alanda yeni planlanmız bulunmamaktadır. Ama Amerikan Kara Kuvvetleri birliklerinin Türk Kara Kuvvetleri ile birlikte egitim yapmasında sonsuz yararlar vardır. Ama Türkiye'de ABD Kara Kuvvetleri'ne hizmet vermeye yönelik yeni tesis kurmak gibi bir planı yoktur." (Arkası 11. Sayfada) Tatbikat yapılan bölgenin BACALAR SIRA SIRA Afşin Elbtstan Termik Santrairnın yapımuıa 1975 ydmda başlaBnuş. Ve 9 yıl sonra komur tabakalannın ustünde dev bacnlar sıraianmış. Santralın bacalan 145; soğutma kuleleri ise 110 metre yüksekliğinde. Foto|rafta görülen siyth, küçük bscalar ise işçilerin yemeklerini ısıttıklan kuzinelerden yükseliyor. Kuzinelerin üstü sefer tası, su güğümü ve çaydanlıklarla dolu. Paydos zili ile birlikte kuzineler insandan göriinmez oluyor. Afşin Elbistan'da ilk duman bu küçük bacalardan tüttü. Darısı büyüklerin başına. General Pendleton modernizasyona ihtiyacı var" şeklinde konuştu. JUSMMAT NEDİR? İngilizce açık yazılışı "Joint United States Military Vlission For Aid to Turkey" olan "ABD Askeri Yardım Heyeti" bu ülkenin Türkiye'ye yapacağı askeri yardımı koordine eden kurulun adı. Tümgeneral düzeyinde temsil edilen kurul bir askeri karargâhtan oluşuyor, Bu karargâhın komutanı olan general, aynı zamanda Türkiye'deki ABD askeri varlığının birinci derecede komutanı sayılıyor. GÜÇLÜ TÜRKİYE Kış tatbikatı sırasmda sorulanmızı yanıtlayan General Pendleton, Türk askerleri ile aynı tatbikatta bulunmaktan çok mut AfşinElbistan hazîranı bekliyor 1975 yılından beri devam edilen At'şinElbistan Santralı'nda 300 kadar Amerikalı, Alm^n, Fransız ve Japon uzman görev yapıyor. Toplam 6500 işçinin ins.a için çalıştığı sanıralda 4 ünitenin hizmete girmesinden sonıa !400 kişi görev yapacak. KÖMLRDEN ÖNCE B l HAR ELDE EDİLECEK Kömür sahasından bantlarla getirilecek olan kömür kurutulduktan sonra değirmenlerde toz haline getirilip yakılacak ve elde edilen ısı kazanlardaki suyu buhara dönüştürecek. Bu buharm santimetre karaye yapacağı 190 kiloluk basınç türbinleri döndürecek. Türbinlerin dönüşüyle elde edilen mekanik enerji jeneratörü çalıştırıp bu enerjiyi elektrik enerjisi haline getiriyor. Jeneratörden 21 bin volt olarak çıkan bu enerji yükseltici tratolardan geçirilerek gerilim değeri 380 bin volta yükseltiliyor. 380 bin \ oltluk bu enerji dağmm merkezi kanalıyla 380 bin volt olarak 1. Keban, 2. Karakaya. 3. Osmaniye, 4. Ankara. 5. Kayseri enerji nakil hatlarıyla enterkonnekte sisteme bağlanıyor. Ayrıca 380 kilovoltluk enerji santral içinde düşürücü trafolardan geçirilerek 154 bin volta düşürülerek Kahramanmaraş. Darende ve Maden sahalarına verilecek. 31,5 bin volta düşürülen enerjiyle de santralm iç ihtiyacı ile bölgedeki kasaba ve köylerin enerji ihtiyacı karşılanacak. 1360 megavat gücündeki AfşinElbistan Termik Santralı Kahramanmaraş'ın Afşin ve Elbistan ilçeleri arasındaki bölgede kuruluyor. Santralın su ihtiyacı Ceyhan Nehri'nin kaynağından karşılanacak. Ceyhan Nehri'nin Elbistan'daki kaynağından Santral'a 27 kilometre uzunluğunda 1 metre çapında 2 hat döşendi ve pompa istasyonu yapıldı. Afşin Elbistan Santralı'nın tabii sirkülasyonla çalışacak su soğutma kulelerinin yüksekliği 110, bacalarının yüksekliği 145 ve kazanlann yüksekliği 110 1975 yılında yapımına başlanan termik santralm ilk ünitesi haziran aymda devreye giriyor. Diğer 3 ünite de 8'er ay aralarla üretime geçecek. Yazı \« fotoâraf : KAÜİR (AN Türkiye'de bilinen linyit rezervlerinin yarısının bulunduğu AfşinElbistan kömur havzasmda yapımına 1975 yılında başlanan termik santralm birinci ünitesi haziran ayında hizmete girecek. 1360 megavat üretimiyle Atatürk Barajfna eşit, Keban'dan üstün olan AfşinElbistan Termik Santralı nın diğer uç ünitesinin 8'er ay ara ile üretime geçeceği açıkland:. Türkiye'nin en buyük termik sanıralı olan AfşinElbistan Santralı'nda 4 ünitenin faliyete gev'mesiyle yıllık linyit tüketimi 18 milyon 6CX) bin ton. enerji üretimi ise 8 nıilyar 100 milyon kilowatsaat olarak gerçek leşecek. Yapımına metre. Termik santralın tüm kontrolleri ve kumandası bir merkezden yapılacak. Afşin ve Elbistan ilçeleriyle birçok köyünde yaşamı değiştiren termik santraldaçalışanlar için çevrede 602 aile lojmanı 1300 bekâr lojmanı bulunuyor. 1,5 kilometre karelik alanda kurulan santralın içinde spor salonu, tenis kortu, sinema salonu, futbol sahası ve hastane var. Afşin ve Elbistan'daki işçileri fabrikaya 80 otobüs götürüp geıiriyor. Göçük altından S işçinin daha cesedi çıkarddı ZONGLLDAK, (Cumhuriyet) Türkiye Taş Kömürleri Işletmesi'ne bağlı Zonguldak Üzülmez bölgesindeki Asma kömür ocağında üç gün önce meydana gelen göçük temizleme çalışmalarında 3 işçinin daha cesedi çıkarıldı. Göçük temizleme çahşmaları sırasında enkaz altından son çıkanlan 3 cesedin Abdullah DüzKapanaltı'ya ait olduğu bildirildi. Satılmış Cem'in cesedi de önceki gün çıkarılmıştı. men. Musa Kocabacak ve Cemal PARIS'ten MEHMET ALTAN Avrupa Parlamentosu seçimlerinin haziran ayında yapılacak olması ve Fransa'nın "Ortak Pazar Dönem Başkanı" butunması, ülkede uzun yıllardır "Avrupa Savunması" üzerinde yapılan tartışmaları yeniden alevlendirdi. 1954 yılında "Avrupa Birliği Savunma Anlaşması" için bir yasa tasarısı hazırlanmış, ancak Fransa bu anlaşmayı son anda imzalamaktan vazgeçmişti. Fransa'sız bir Avrupa Savunma Birliği olmayacağı için de girişim suya düşmüştü. Bu anlaşmanın yerini, 1955'te "Batı Avrupa Birliği" adlı fazla işlerliği ve ciddiyeti olmayan bir metin almıştı. Bugün de yürürlütcte olmasına rağmen pek bir işlevi yoktur. * * • Avrupa, son otuz yıldır, Amerika'nın nükleer şemsiyesi altına sığınmış bir şekilde yaşıyor. Ancak bugün ABD ve Sovyetler'in nükleer gücü, bozulması güç ve çok tehlikeli bir denge1 de duruyor. Bugün Avrupa, böyle bir denge karşısında, ABD nin nükleer felaketi kendi ülkesinden uzakta tutmak ve Avrupayla sınırlamak için, Sovyetler'le el altından anlaşabileceğinden kuşkulanıyor. Nitekim yakınlarda, Reagan böyle bir demeç vermiş ve Avrupa birbirine girmişti. Her gün nükleer korkuyu ve çaresizliği yaşayan ve ABD'nin şemsiyesine sığınmakla işlerin hallolmadığını gören Avrupa, ne yapabileceğini düşünüyor. Ulusal savunmasını, De Gaulle'cü bir bağımsızlık ve "caydıncı nükleer güç" üzerine oturtmuş Fransa'da, bugüne kadar izlenegelmiş politikaların dışında görüşler ileri sürmek. politikacılar için oldukça tehlikeli. Kimse pek açık açık De Gaulle çizgisiyle ters düşmek istemiyor. Ama gene de cılız da olsa değişik seslere ara sıra rastlanıyor. Bunlardan en önemlisi, çekirdeğinin Fransa, Almanya ve İngiltere tarafından oluşturulacak olan bir Avrupa savunma sisteminin kurulması. Ama bunun büyük güçlükleri var. Böyle bir birlik, Almanya'nın kendisine İkinci Dünya Savaşından sonra yasaklanan nükleer güce sahip olmasını olanaklı kılacak. Almanya'nın, İngiltere ve Fransa'nın "çift anahtar sistemiyle" bile olsa, nükleer gücünden yararlanacağını düşünmek, bütün 1 Franstzlan rahatsız ediyor. İkinci Dünya Savaşı'nın Almanya sı, herkesin kafasına öyle bir korkuyla yerleşmiş ki, bu imajı silmek hiç de kolay değil. Böyle bir savunma birliği için, tartışılan ve çözülmesi zor gözüken ikinci sorun ise, Ingiltere'nin "özel" durumu. Bu ülkenin ABD ile yıllardır "çok yakm" bir ilişki içinde olduğu biliniyor. Acaba böyle bir savunma sistemi içine girerse, Amerika'dan ne kadar uzaklaşır ya da Avrupa'ya ne kadar yaklaşır? Jacçues Chirac gibi, De Gaulle'cü oy mirasına sahip çıkan sağcı politikacılar ise, uzun vadeli bir AvrupaAmerika ortak savunma sistemi öneriyorlar. Komünist Parti ise, Chiratfın ileri sürdüğü teoriyi, Avrupa'yı, bütün mevcut nüans farklarını yok ederek, topyekün ABD'ye bağlamaya dönük bir oyun olarak görüyor. Fransa'nın mevcut polıtıkaiarını devam ettirmesini savunuyor. Mitterrand ve Sosyalist Parti ise, bu iki görüş arasında çekingen tavırlar sergiliyor. İleriye dönük, doğru tavırlar almak için, böyle bir tartışmanın varlığı olumlu sayılabılir. Ama Avrupa'nın hem Sovyetler'e, hem ABD'ye karşı, bu iki süperin ciddiye alacağı yeni bir üçüncü güç haline gelmesi o kadar zor gözüküyor ki.. Avrupa Savunması Bir ayda 40 milyar liralık 58 projeye teşvik verildi ANKARA (ANKA) Devlet Planlama Teşkilatı Teşvik L'ygulama Başkanhğı (TUB), ocak ayında toplam yatırım tutan 39,8 milyar lira düzeyinde bulunan 58 projeye teşvik belgesi verdi. Yılın ilk ayında teşvik belgesine bağlanan projelerin tamamlanması için 61.2 milyon dolar tutarında dış finansmana gereksinim bulunuyor. Toplam ihracat taahhüdü 77,6 milyon dolar olan projelerin gerçekleşmesi halinde 3 bin kişiye yeni iş sahası açılmiş olacak. TUB'un teşvik belgesi verdiği projeler arasında ilk sırayı hizmetler sektöründe ulaştırma projelerı aldı. Ulaştırma alanında teşvik edilen 21 projenin yatırım tutan 16,4 milyar lira olarak belirlendi. Bunun yanı sıra, imalat sektöründe 14, tanm sektöründe 6, madencilik sektöründe 4, enerji sektöründe 1 projeye teşvik belgesi verildi. Bu arada, ocak ayında teşvik belgesi verilen projeler arasında Bilecik'te bulunan Toprak Enerji Sanayi Anonim Şirketi'nin yatırım tutarı 11 milyar lira olan ampul üretim projesi de bulunuyor. Proje, yılda 20 milyon adet enkandesan ampul, 10 milyon adet floresan ampul ve 1.6 milyar adet sodyunı buharlı ampul üretimini öngörüy or. rt / / 7 l l n V htanbul Gazeteciler Cemiyeti'nce 1983 yılının Türki\M>l\*llvAt ye Gazetecilik Başarı Ödütterinikazananlaradün Burhan Felek Konferans Salonu'nda düzenlenen törenle ödüUeri verildi. Ödülkazanan gazetemiz yazarlanndan Uğur Mumcu, Oktay Akbal, Hmcal Uluç ve Spor Servisimiz de ödüllerini aldılar. Törende bir konuşma yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, gazeteciüğin her geçen gün daha çileli bir meslek haline geidiğini belirterek, geçen yü çıkanlan kanunlar ve kararnamelerle, meslekte çahşanlann biraz daha çilekeş bir yaşama sürüklendiğini söyledi. Daha sonra başanb gazetecilere ödüüeri, htanbul Valisi Nevzat Ayaz, tstanbul Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl, BasınYayın Genel Müdürü Necati Özkaner, Cemiyet Kurucu üyelerinden Hayri Alpar, Cemiyet Başkanı SezihDemirkent, Recep Bilginer, TSYD Başkanı Secmi Tanyolaç, Ziya Nebioğlu, Ünal Sakman tarafından verildi. (Fotoğraf: CUMHURİYET) ? Yetkililer, çalışmalar sırasında Musa Kocabacak adlı kazmacı işçinin cesedinin görüldüğünü, ancak sulu ayakta gerilerden gelen tonlarca ağırlıktaki taş kömür ve şlam yığınlarının cesedin çıkartılmasını engellediğini söylediler. 4 MADENCİMtZİN CANEZALERİ YURDA GETtRİLDİ Federal Almanya'nın Gelsenkirchen kömür ocaklarında göçük altında kalarak yaşamlannı yitiren 4 madencimizin cenazeleri uçakla İstanbul'a getirildi. 15 şubat çarşamba günü meydana gelen göçük sonucu ölen Asım Gökçen'in (20) cenazesi toprağa verilmek üzere doğum yeri olan UşakEşme Güllü köyüne gönderildi. Aynı kazada yaşamlannı yitiren Ekrem Çam (39), tlyas Çekin (36) ve Seyfettin Öztürkun (40) cenazeleri de doğum yerieri olan Zonguldak'ın Ereğli ilçesine yollandı. ANKARA'DAKl TURKJYE VIDEOCULUK SEMPOZYUMU NDAN Uç küada at oynatan cUalaruruzdan iki kıtada video oynatan videocularımız AHMET TAN ANKARA Türkiye'de yaklaşık 45 milyon kişi "görüyorum" diyemiyor. Bu oftalmoloji, (gözbilim) uzmanlannın tespiti değil. Bu acı gerçeği ortaya çıkaran Video Basın Ajansı'nın bulguları... "Video" Latince bir sözcük. Tam anlamı "görüyorum" demeknıiş. Türkiye'deki video sayısı 1 milyon olarak hesaplanıyor. Bir cihazın ortalama 5 kişilik bir aile içinde kullanıldığı varsayılırsa "gözlerinin hakkını veren" yurttaş sayımız 5 milyon dolayında. Bunları 50 milyonluk nüfustan ayınrsak "görmeyen" bahtsız sayımız gün gibi ortaya çıkıyor... Ancak bu noktada videocular de\lete büyük sorumluluk düştüğü inancındalar. "Eşitlik", "sosyal adalet", anayasa buyruğu olduğuna göre herkese "görüyorum" dedirtmek devletin boynunun borcu olmalı. "Küçüksu"va bile Konut Fonu koyarak herkesi ev sahibi yapmak isteyen hükümet yanlış yoldadır. Kupkuru evlerde, "görmeden" yaşayan milyonların var olduğu bir ülkede önceliklerin iyi saptanması gerekirdi. Önceki gun toplanan "Tiir kiye Videoculuk Sempozyumu"nun kâğıda dökülmemiş mesajı şu idi: "Türkiye videocuları birleşinu. Elinizdeki kaçak kasetlerden ve sansürsüz filmlerden başka kaybedecek bir şeyinız yok..." Videocuların "kazanmalan" halinde ise ne olacağına sempozyumda dağıt\lan Video Basın Ajansı'nın bir bülteni açıklık getiriyor: "Videoculuk zor, ama çok zor bir meslektir. Uzaktan göründüğü gibi iki video bir televizyon koy, (çuvalla para kazan sistemi) kolay kolay uygulanmamaktadır." "Sistem"in kolay uygulanması için ise bülten çeşitli öneriler ortaya koyuyor. tki video bir televizyon bir de çuval alıp filmleri bandlara, "paralan da çuvallara" doldurmak isteyenlere "dur" demek gerekiyor. Bunun yolunu ise bülten şöyle gösteriyor: • Devletin atayacağı, noter statüsünde bir yetkilinin emrinde bir (video meslek örgütü) kurmak. • Bu örgütün oluşturacağı uzman bir ekip "videocu" olma başvurularını bir merkezde toplayacak. • Durumları uygun görülenlere (tapu niteliğindc), eczacılara olduğu gibi bir yetki belgesi verilecek. İHRAÇ ÜRÜNLERİMİZ Başkent videocularının "öz örgütu". Ankara Video Birliği'nin verdiği bir habere de değinmekte yarar var. Dövizlerimizin, çarçur edilmesine tasalanan "Cikita geldi", "çocuk donu geliyor", "rokfor peyniri gelmek üzere" diye üzülenlere \erilecek müjdemiz şu: Ajda Pekkan, Seher Şeniz, Sezen Aksu'dan sonra Güngör Bayrak'ı da"bant îçinde" Avrupa'ya ve Avustralya'ya ihraç ediyoruz. Neskafelere, Nlarlborolara, Alfa Romeolara harcadığımızdövizleri, Ajda'ların, sesinden, Seher Şeniz'lerin göbeğinden, Güngör Bayrak'ların sırtından geri kazanıyoruz. Bunu kimin eli ile mi yapıyoruz?... " telif hakkı", "sansür belgesi", gümrük makbuzu" diyerek ellerini, kollarını bağlamaya çalıştığımız videocuların. Buna Türkçe'de de alt yazılı filmlerde tek sözcükle "nankörlük" denir... Üç kıtada at oynatan atalarımızın ruhlarını şad, torunlarını irşat, "görmeven" nüfusumuzu teselli edecek gerçek şu ki, atalarımızın at oynattığı üç kıtada şimdi de videolarda şantöz, dansöz oynatıyoruz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle