11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 30 ARALIK 1984 Özal'ı Dinlerken... (Baştarafı 1. Sayfada) Gündemine, konularına hâkim bir devlet adarnı imajı oluşturabilmenin küçük hilelerinden biri de buydu belki... Sayın Özal, bir ara bu kitaplardan birini eline aldı. Mevzuat Yıllığı adını taşıyordu. Kitabı havada şöyle bir salladı ve bugüne dek hiçbir hükümetin bu denli kısa sürede bu kadar çok yasa çıkarmadığını söyledi. Ayrıca, "Hiçbir dönemde tasavvurbile edilemeyen kanunlan çıkardık" dedi Sayın Özal ve örnek olarak servet beyanının kaldırılmasını gösterdi. Geçmişte benzeri olmayan bir başka başarılarından daha söz etti Sayın Özal: Anayasa'nın öngörmüş olduğu tüm yasalar bir yılda çıkanlmıştı; bu bir rekordu! Başbakan sordu ve yanıtladı: "Şimdi bu parlamento çalışmıyor denebilir mi? Parlamento da çalışıyor, muhalefet de vazifesini yapıyor..." Rahat, serinkanlı ve kendinden emin bir havadaydı. Ekonomik konularda ayrıntıyı seviyor, irticalen konuşmasına rağmen, bu ayrıntılara özellikle girerek konulara ne denli hâkim olduğunu kanıtlamak istiyordu. Tabiı, salonu dolduran işadamı ve sanayicilerin dilini gayet iyi bildiğinden kuşku yoktu. Özal'a sorular yöneltilirken dikkatimizi çekti, kendisinin "aileden" sayıldığı pek sık dile getirildi. Aslında bu nokta hayli ilginç sayılabilirdi. Çünkü, Özal'ın bu konumu, yani özel sektörden gelmiş olması, iş dünyasında bir yandan genel olarak memnuniyet kaynağı olurken, aynı zamanda tedirginlik ve kuşku yaratıyordu. İçimizi, her şeyimizi biliyor havası, ister istemez Özal yönetimine dönük tepkilerin pek fazla su yüzüne çıkmasını engelliyordu... Sürekli iyimser, pespembe tablolar çiziyordu geleceğe dönük olarak. Risk alan onlardı; gözüpek olan onlardı; hiçbir şeyden çekinmeden doğru bildikleri yolda yürümeye devam edeceklerdi... Katma Değer Vergisi mi, "kafasını gözünü yara yara" bu işi de yapacaklardı. . Kazlıçeşme'deki deri ımalathaneteri mi, "Dalan Haliç'e nasıl daldıysa, oraya da girecekti..." Ekonomide tabular mı, yıkılacaktı; tekeller mi. satılacaktı... Işsizlik mı, abartılryordu... Keban mı, satılacaktı; zam mı, yapılacaktı... Türkiye'nin dtştaki itibarı mı, kim ne derse desın büyüyordu... Kim ne derse desin... Sayın Özal'ın üslubu böyle özetlenebılirdı. İki dudağının arasından en çok çıkan söz, "vazgeçmeyeceğiz" İş bitiriciydiler; kimsenin yapamadıklarını başarıyorlardı: o kadar emindiler ki kendilerinden kimse onları yollarından vazgeçiremezdi... * Sayın Özal, konuşmasmın bir yerinde şunları söyledi: "Otuz senede üç defa müdahale oldu... Döviz darlığını iktisadi kriz takip etti, sonra da bir müdahale geldi... Sebep sadece budur denemez. Ama tesadüf mü bilemem, fakat bu böyle olmuş. Sonra yapılan seçimlerden de hep koalisyonlar çıkmış... Ömürleri en çok yedi sekiz ay süren koalisyonlar... 1961'de de, 1973'te de bu böyle olmuş... İlk defa, 12 Eylül'den sonra, koalisyona lüzum kalmadan tek partı gelmiş..." Eyet Sayın Özal; gözleminiz yerinde, ama eksikleri var. 1960 ve 1971 ile 12 Eylül sonralanna ilişkin fark sadece bununla sınırh değildir. En önemli fark, 12 Eyiül'ün özel koşullarının ürünü olan partiniz ile hükümetinizin gerçek bir muhalefetten yoksun oluşudur. Tek kale maç yapar gibisinız bir yıldır. Bu durumun kaynağında 1982 Anayasası ile getirdiği rejimin yattığı açıktır. Bu durum tabii ki sizin kusurunuz değildir. Fakat yönetiminizin, mevcut anayasal ve yasal çerçeveden yararlanmadığım öne sürmeyeceksiniz herhalde. Kısacası, muhalefetiyle. parlamentosuyla bir rejim size çalışıyor dersek, acaba çok mu haksızlık etmiş oluruz... Sanmıyoruz. İşte bu nedenledir ki, "az zamanda büyük işler başardık" hayasından sıyrılmak bizce yerinde olacaktır. Üstelik, yapılanların sonuçları da genellikle henüz alınmamış olduğuna göre biraz daha mütevazi davranılabilir sanıyoruz. Bu arada, siyaset adamları için son derece tehlikeli bir eğilim olan dediğim dedikçilikien yeni yılda kurtulabilmek de Sayın Özal açısından olumlu bir gelişmeyi vurgulayabilecektir. m 3 E u r o v i s i o n F r a n s ı z Corrine Hermes, Istanbul'a yine geldi. Dün Etap Marmara OtelVnde birbasın toplantısı yapan Hermes, aynı otelde katılacağı yılbaşı programı için I müyon TL. alacağını söyledi. "Neden yılbaşında Fransa'da değil de Türkiye'de çıkıyorsunuz?"sorusuna Hermes, "Ben Fransa'da tanınmış bir star değilim. Hem Türkiye'yi de çok seviyorum" dedi. Corrine Hermes yılbaşı gecesi 9 şarkı söyleyecek, bunlardan biri de "Beni Hatırla " adh Türkçe şarkı olacak. (Baştarafı 1. Sayfada) lann sorumsuzca verdiği demeçler endişe yaratmaktadır. Hükümetin sonmlanmızın çözümünde daha gerçekçi bir politika içine gireceği yolundaki umudumuz devam etmektedir. 1985 yılmm bütün ulusça mutluluklann paylaşıldığı bir yıl olmasını dileriz. ERDAL İNÖNÜ (SODEP Başkanı): Yeni yıla 1984'te gerçekleşmeyen umutlanmızın gerçekleşmesini bekleyerek giriyoruz. Hayat pahalıb|ı dursun, geçim sıkıntısı ve işsizlik azalsız, demokrasimiz gelişsin, özveriler ve mutluluklar hakça paylaşılsın istiyoruz. SODEP: Terör suçları dışında siyasi affı da kapsayan bir genel af beklentisi hâlâ gündemdedir. Yıl içinde çıkartılan çeşitli kararlar ve tebliğlerle büyük ölçekli rantlar yaratılmış, kamu kaynakları birkaç kişiye ya da gruba yöneltilmiştir. 1984'te demokrasiyle ilgili tek olumlu gelişme yerel seçimlerin yapılabîlmiş olmasıdır. Başta ANAP, parlamento içindeki siyasi partiler tam demokrasiye geçişten çok uygulanmakta olan politikalan tartışmışlardır. Bu durum siyasal rejimin niteliğini halkın dikkatinden ve ilgisinden sakiamaya dönük bir çaba ve şaşınmacadır. Çalışanlar, özellikle de memur ve işçiler üzerindeki baskılar arttınlmış, kıyun sistemleştirilmiştir. YÖK Yasası ile üniversitelerimizin bilimsel ve yönetsel özerkliklerini yitinnişlerdir. Düşünce ve basın özgürlüğünden söz edilememektedir. Bütün iletişim araçları başta iktidar partisi olmak üzere, çeşitli kuruluşların denetimi altındadır. HALİT N ARİN (TİSK Başkanı): 1984 yüında yatınmlarda beklenen gelişme olmamış, üretim artışı ve istüıdam sorunlan çözülememiştir. Enflasyon ve istikrarsız fıyatlar ortadireğin gelir dağılımmdaki payımn artmasma imkân vermedi. Başta kamu kuruluşlan olmak üzere, maliyet artışlannı satış fiyatlanna rahatça yansıtabilenler seneyi kârla kapatırken fiyat istikrarsızlığının başhca sebebi olmuşlardır. 1984 1984'ün seveni azolumlu taraflanndan yüının en (Baştarafı 1. Sayfada) bitkiler, meyveler ve meyve sulan, su, mineral sular, gazlı sular, elma, armut, bal şarabı, gül yagı, kibrit, deri ve kösele giyim eşyalan, kürk mamulleri, taklit kürkler ve mamulleri, resimli kartpostallar, iç giyim eşyası, korseler, bilezikler, sutyenler, jartiyerler ve benzeri eşyalar ile bakır eşyalar, silahlar ve mühimmat bunların aksam ve parçalan gibi mal ve maddeler bulunuyor. İZNE TABİ İTHALAT lthali müsaadeye tabi madde sayısı ise 369'dan 518'e çıkanldı. Bu maddeler aıasında çay, şerbetçiotu, sucuk, sosis, salarn ve benzerleri, küp ve kesme şeker, makarna ve benzerleri, çorbalar, limonatalar, içine koku katılmış gazozlar, vermut, kokulu maddeler veya bitkiler karıştırılarak hazırlanmış diğer taze üzüm şaraplan, sofra tuzu gibi yiyecek maddeleri de bulunuyor. FONA TABİ İTHALAT Yalnız koyun, kuzu, dana, sığır etleri, süttozu, tereyağı, peynir çeşitleri, kurusoğan, her türlü kahve, ayıklanmış pirinç, soya fasulyesi, rafine ayçiçeği yagı, yalnız bitkisel margarinler, domates salçası, viski, yiyecek ve içecek maddeleri fon ödenmek suretiyle ithal edilebilecek. Buzdolabı, şofben ve su ısıtıcıları, İthalat trafigi tazelendî çamaşır kurutma makineleri, bulaşık yıkama makinesi, ev tipi dikiş makinesi, ithali de fon ödemek suretiyle yapılabilecek. Bu listede elektrikli tıraş makineleri, elektrik süpürgeleri, vantilatör, mikser, elektrik ütüleri, radyolar, televizyonlar da bulunuyor. Otobüs, kamyon ve binek otolan fon ödemek suretiyle ithal edilebilecek. BEDELSİZ İTHALAT Dünkü Resmi Gazete'de bedelsiz ithalat tebliği de yayımlandı. Buna göre, yurt dışından gönderilen ve bedeli 500 Alman markını aşmıyan hediyelik eşya, 18 yaşını aşmış yurttaşlann, yurt dışından gelişlerinde, beraberinde getirecekleri 300 Batı Alman Markı tutannı aşmayan eşyanın bedelsiz ithal yoluyla yurda sokulmasına gUmrük idareleri izin verecek. Yurt dışında çalışan işçiler, serbest meslek ve müstakil iş sahipleri, kamu görevlisi olarak yurt dışında çalışanlar, bankalann yurt dışı şubelerinde görevli kıldığı personel, KKTC'ki görevliler, bedelsiz ithal hakkından yararlanarak, yurt dışından otomobil getirebilecekler. Bu haktan yararlanmak için müracaat tarihinin 1 yıl öncesinden Türkiye'deki bankalara, 15 bin Alman Markı veya eşiti bir döviz hesabı açtırmak gerekiyor. Kamu görevlileri ile KKTC'de görevli olanlardan, Türkiye'deki bankalarda döviz hesabı açmaları koşulu aranmayacak. Bedelsiz ithal rejiminden yararlanılarak ithal edilebilecek otomobillerin 1700 santimetreküp veya 2000 santimetreküp dizel motor hacmini geçmeyen silindir hacmi bulunması ve 3 yaşını geçmemiş olması gerekiyor. Bedelsiz ithal izni isteyenler, bu amaçla Merkez Bankası'ndan süresi 3 ayı geçmeyen, bedelsiz ithal izni alacaklar ve bu süre içinde, bedelsiz otomobü ithalini gerçekleştirecekler. İHRACAT TEBLİĞİ Yeni ihracat tebliğine göre baa malların ihraa Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın iznine bağlı olacak. Geçici ihracat, transit ticaret, reetsport, işlenmiş kıymetli maden, kıymetli taş ve kıymetli eşya ihracatı, alivre ihracat ile ihracatı yapıhp da çeşitli nedenlerle ahcısına teslim edilemeyen ve geri getirilmesinde ekonomik yarar görülen mallar karşılığı ihracat Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı'nın müsaadesiyle yapılabilecek. Bu arada, yönetmelikle geçici, bedelsiz ve kredili ihracatın koşulları da belirlendi. biri serbest toplu pazarhk sisteminin yeniden işlemeye başlamış olmasıdır. YILMAZ HASTÜRK (HP Genel Sekreteri): ANAP iktidara gelmeden önceki vaatlerinin hepsini unuttu. 22 yıldan beri uygulanan SSK'nın işçi kooperatiflerine kredi vermesi uygulaması da kaldınlırsa hiç şaşmayın. Bu da iktidann işçilere yeni yıl armağanı olacaktır. Emekli olma şartlarının zorlaştırılması da ANAP iktidannın gündemindedir. Emekliler ve memurlar, günübirlik yaşar hale geldi. Toplu memur kıyımları başladı. HP olarak bundan böyle bu tehlikeli gidişin hesabını TBMM'de soracağız. Kendisini iktidara getiren büyük sermaye çevrelerinin ve belli holdinglerin çıkarlanndan başka bir şey duşünmeyen, 45 milyon insanı görmezlikten gelen bu iktidann ipliğini pazara çıkarmak bizim boynumuzun borcudur. (Baştarafı 1. Sayfada) Istanbul Haber Servisimizin haberine göre, piyasayı dolduran ithal malları gibi, yılbaşı münasebetiyle yabancı şarkıcılar da eğlence yerlerini doldurdu.Corrine Hermes, Sacha Distel, Selena Jones ve yabancı dans gruplan yılbaşınm ithal starları. Otellerde değişik fîyatlar uygulanıyor. Etap Marmara'da Panaroma'nın fîyatı 28 bin, balo salonunun 24 bin lira. Sheraton'un balo salonunda 20 bin, Le Mangal'ında 25 bin liraya fiks menü. Hilton'da ise fıyatlar balo salonunda 19 bin, roofta 24 bin lira. YILBAŞI GEZİLERİ Yılbaşını Paris, Londra, Madrid, Roma ya da Bangkok'ta geçirmenin bedeli yanm milyon liradan başlıyor. En ucuz dış gezi Balkan ülkelerine. Bir haftalığına Bükreş 71 bin, Sofya 78 bin, Atina 163 bin lira. Seyahat acentelerinin yılbaşı gezilerinde yer alan Uludağ'da ise tur fîyatları 22 bin lira ile 95 bin lira arasında değişiyor. İlgili çevrelerden alman bilgilere göre Uludağ'da otellerde yer var, yerde kayak yapacak kadar kar yok. Meteoroloji yetkilileri önümüzdeki günlerde de kar yağışı beklenmediğini bildiriyor. ÇARŞIPAZAR Yurt genelinde çarşıpazarda bir hareket var ancak esnaf satışlardan memnun değil. Hediyelik eşya satıcıları bile ilk kez bu kadar durgun bir yılbaşı alışverişi gördüklerini söylüyor. Çarşıpazardaki kuru gürültü biraz kuruyemiş ve her geceden pek farkı olmayacak yılbaşı yemeği için. Ortadirek dışında kalan yurttaşlar için dükkânlar her türlu ithal malı hediyeliklerle dolu. Yılbaşı nedeniyle, tüm yurtta dukkânlar bugün de açık kalacak. YILBAŞI BİLMECESt: KDV Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca yılbaşı gecesi eğlence yerlerinin Katma Değer Vergisi uygulaması yönünden denetiminin düşunülmediği öğrenildi. Böylece, yılbaşı gecesi eğlence yerlerinde muşterilerin yararlanacakları hizmetlerden almması gereken Katma Değer Vergisi'nden doğabilecek kaçak, bir bakınia Maliye'nin "Yılbaşı hediyesi" oluyor. Eğlence yerlerinde özellikle hesap konusunda meydana gelebilecek anlaşmazlıklar için 527 57 00'a telefon edilerek belediye zabıtasından yardım istenebileceği bildirildi. Alkollü sürücüler için Kadıköy ve Beşiktaş Trafik Ekipler Amirliği'nce şoför ve araç bulundurulacak. Yardım isteyecek araç sahipleri, şu telefonlara başvurabilecekler: Bayrampaşa Trafik Ekipler Amirligi: 576 34 86, 576 92 64, Kadıkoy Trafik Ekipler Amirliği: 356 04 86, 356 04 87, Beşiktaş Ekipler Amirligi: 161 12 32, 161 12 42. Yılbaşı gecesi için belediye hizmetleri, güvenlik ve trafik konusunda çeşitli önlemler aiındı. Gece saat 23'ten saat 05.00'e kadar 53 hatta 60 belediye otobüsü ek sefer yapacak. Spor ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen yılbaşı eğlence programından dağılacaklar için saat 01.00'den sonra 21 hat ta 30 otobüs seferi konulacak. 'Yılbaşı'lar POLTIIKA VE OTESI MEHMED KEMAL İçinde ve Dışında Eleştirmenler, son yıllarda romancılığımızda yeni adlar keşfediyorlar. Eleştirmenlerin değer yargısına, hemencecik, piyasa da uyuyor, yeni bir pazar kuruluyor. Burjuvazinin tarih sahnesine çıkışıyla romancılığın doğduğu söylenir. Bizde oturaklı ye palazlanmış bir burjuvazi olmadan da roman yeşerebiliyor İlk roman ülkemize çeviri yoluyla girdi, Yusuf Kâmil Paşa'nın Fenelon'dan aktardığı Telemak'tır. Son yılın romanda başarılı adları Orhan Pamuk, Latife Tekin, Mehmet Eroğlu'dur. Orhan Pamuk'tan iki, Latife Tekin'den bir roman okudum. Mehmet Eroğlu'nun 'Issızlığın Ortasında' sını (Can Yayınlan) yeni bitirdim. 1979 yılında Milliyet Roman Yarışması'nda birincilik ödülünü paylaşmıştır Roman, okunurken başta sarıyor. Temiz bir dili var. Kendine özgü biçem bulmuş. 1969 1972 olaylarını içine alıyor. Bifiyorsunuz, bu iki tarih arasında 12 Mart ara rejimi vardır. Elbette bu rejim romana, hikâyeye, şiire, resme yansıyacaktı. Türkülere yansımast müziğe de yansıması mıdır? Roman kahramanının bir papazla karşılaşması ve konuşması var, beni düşündürdü. Tozfu keçiyolundan manastıra doğru tırmanırken bir papaza rastlıyor. Elini uzatıyor, "Siz tozlu bir ünüorma, bense kara bir cüppeyim" diyor. Türkçe konuşuyor papaz, "Türkçesi köydeki Türk Muhtardan daha iyi." Papaz da, romanın kahramanı Ayhan da birbirlerine yadırgar gözle bakıyorlar. "Alışacağız," diyor Ayhan, "Siz üniformaya ben de cüppeye." Olayın Kıbrıs'ta geçtiği belli olmuyor mu? Kıbrıs çıkarmasından sonra, biri papaz, biri teğmen... ;.. kıyıda kırılan dalgalar mavi bir örtünün beyaz püskülleri gibi...' Böyle anlatıyor. Hiç konuşmadan dar keçiyolundan geri yürüyorlar. Papaz, bir ara filozoflaşıyor. Zaten her din adamında biraz filozofluk bulunmalıdır. Bulunmazsa eksik olur. Papaz, "Gerçek," diyor, "insanın dünyayı nasıl düşlediğıdir." Öyle mi? İlk tümcesine kendi de tam inanmamış olacak ki, ekliyor: "Ama hiç bir şey zaman kadar gerçek değildir?' Roman acaba bu tümce üstüne mi kurulmuştur? Bir geriye bir ileriye atlayarak zamanın kimi ortasında, kimi içinde dolanıp duruyoruz. Romanda kadınlar sevgili değildir, zamanın içinde zamanı dolduran simgeler. Hepsi de romanın güzel, eğitilmiş kadınlan... Papaz, bir Rum değildir, gözünde insandır. "Çözümler hep zamanın içinde saklıdır." Nargileyi, fokurdayan iri soluklarla emer: ".. zaman korkulacak tek gerçektir. Çünkü insanlann unutmak için çıldırdıklan iki büyük gerçeği bağlar birbirine... Doğum ve ölüm... Sanki Tanrı zamandır. İşte asteğmen, insanlar o iki gerçeğin arasına gerilen incecik ipin üstündedirier ve bütün çırpınışlan ipten düşmemek içindir. ip durmadan kısalır. insanlar birbirini boğazlar. İki uç birleşinceye kadar sürer o boğazlaşma." Romanda unutamayacağımız kişilikte bir çok kadın ve erkek dolanır durur. Hepsi de, sanki Ayhan'ı aldatmak, kandırmak, inandıklarından soğutmak içindir. Durmadan yatarlar, aldanırlar, aldatırlar. "İlk sana söylüyorum. Biliyor musun partiye girdım." Saklanması gerekeni birine açıklamak ne korkunçtur. İlk aldanma, ihanet kılığına girerek, bu cümlede mi düğümlenir? Bunu kendı de bildiği içindir ki, "Aslında partiye girmeseydim işim bitikü." der. Bununla da yetinmez, "Biliyor musun? Insan o doğru dediğimiz şeylerin ne anlama geldiğini ancak büyük yanlışlıklar yaptlğı zaman anlıyor" diye ekler. Solcu bir partiye girme zorlanma değildir. Kimse kimseyi zorlamaz. Ancak bir dervişliktir. Kendini, Anadolu coğrafyasına serpilmiş tarikatlarden birinın içinde bulursun. Binlerce yıldan beri, ezilmiş, yenik düşmüş, yılmamış, yıldırmamış dervişlerden biri olmaktır. Bunu olduktan, olabildıkten sonra, hangi yolun yolcusu olduğunu kişi kavrar. Romanın içinde de. romanın dışında da... Bu gerçeği ararlar... 1984 1985 DÜNYADA VE 1OCAK SAYISINDA I)EI«İİSİ TÜRKİYE'DE SANATTA VE KÜLTÜRDE OLANLAR OLACAKLAR (Baştarafı 1. Sayfada) Beyrut'taki ilk patlama yerel saatle 21.00'de meydana geldi. "Fransabank" adh LUbnanFransız bankasında patlayan bomba, hasara yol açtı. Bir saat sonra da Fransız Havayolları "Air France"ın bürosu önünde ikinci bir bomba patladı. ASALA 2 Fransız gelen bu iki saldırıMeydana nın ardmdan bir haber ajansını telefonla arayan ve Arapça konuşan bir kişi, eylemlerin " A S A L A " adına yapıldığını söyledi. Bu karara " 6 gün önce" varıldığı ve "yakında uygulamaya konacağı" da kaydedildi. ZEKIALASYA METINAKPINAR yenioyun DEVEKUŞU KABARE 1ÖOCAK Tel:140545ö14626 Gisemiz açılmı§tır. Diletler satılnnaktadır. yozon yöneten müzik çevre düzenigiysi koreograf KANDEMIR KONDUK ZEKİ ALASYA TİMUR SELÇUK GÜREL YONTAN OYTUN TURFANDA Nisantası KONAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle