10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/11 * * • * HABERLERİN DEVAMI TÜRKSOVYET İLİŞKİLERİNDEN 28 ARALIK 1984 YAIÇIH DOĞAN ANKARA'dan 1978'dekî ortak bildiri neleri içeriyordu? liği, A vrupa'da Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'na katılan bütun devletlerce sonuç belgesinin ilke ve kurallarının tam kapsamıyla sürekli olarak uygulanması bu yollayumuşama sürecinin titizlikle derinleştirilmesi ve güvenliğin perçinleştirilmesi ve işbirliğinin geliştirilmesi gereğini yeniden belirtirler. Dünya güvenliği: Türkiye ve SSCB dünyada güvenliğin gerçekten sağlanmasının etkin uluslararası kontrol altında nükleer silahlar da dahil olmak üzere gene! ve tam silahsızlanmaya yönelik Bülent Ecevit 'in Ukrayna 'nın başkenti Kiev 'de bu etkili önlemler alınmasından aynlmaz olduğu kalunduğu sırada yine aynı kentte Türk ve Sovyet nısınt yinelerler. diplomatlarının sabaha değin süren çalışmaları so Kıbrıs: Taraflar sorunun, Kıbrıs Türk ve Rum nucunda tamamlanan ortak bildiri, 24 haziranda toplumları arasında yapıcı görüşmelerle çözümEcevit 'in Ankara'ya döndüğü gün her iki ülkenin lenmesi gerektiği görüşündedirler. Ortak Bildiri'de ayrıca Ortadoğu sorunu, Afbaşkentlerinde aynı anda yayımlanmıştı. tki ülkenin ileriye dönük dostluk işbirliğinin da rika'dakiırkçılık vesömurgeciliksorunları veDeha da geliştirilmesi konusundaki uzlaşmayla baş niz Hukuku konulan da yer almıştı. TürkSovyet ilişkilerinde 1965'lere dönüldüğuniayan ortak bildiride şu konulara yer verilmişti: • Kıta sahanlığı: İki ülke Karadeniz'de kıta sa de, ilk hatırlanan olay Başbakan Suat Hayri Ürhanlığının sımrlandırılması konusunda uyuşmuş güplü 'nun SSCB Başbakanı A leksi Kosigin 'in davetlisi olarak Moskova 'ya gidişi. Bu ziyaret devam lardır. • FIR hattı: Taraflar Karadeniz'de FIR konu ederken 17 Ağustos 1965'te iki ülkenin ortak bilsunda bir anlaşmaya varılması olanağı için görüş dirisi yayımlandı. Ortak bildiride iki ülkenin ilişalışverişinde bulunmayı yararlı görmüşler ve ka kilerinin daha da geliştirilmesi dileği girişte yer almış ve özetle şu konulara değinilmişti: rarlaştırmışlardır. "Milletlerarası gerginliğin izalesi (yumuşama), • Ekonomik işbirliği: Taraflar iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği ve ticaret Hiskileri hakkın Birleşmiş Milletler Teşkilatı 'nın kuvvetlendirilmeda uzun dönemji bir anlaşmayı kısa zamanda ha si, sömürgecüiğin ortadan kaldmlması, A vrupa 'zırlamak hususunda gerekli yönergeleri vermek nm güvenliği ve Türkiye'de TürkSovyet ortak yapımı sanayi tesislerinin kuruhnası." için anlaşmışlardır. Ortak bildiride Kıbrıs konusu yine yer almış, anAyrıca taraflar iki ülke arasındaki mal alışvecak o günkü konjonktür, Enonis'in adaya yerleşrişlerini üç yıl içinde 2 ila 2.5 kat arıtırmak amacıyla en yakın zamanda üçyılltk bir ticaret anlaş tirilmesi çabalarmın yoğunluğuna sahne olduğu masıntn ımzalanması konusunda anlaşmışlardır. için SSCB ile Türkiye bu durumun karşısmda ke• Detant: Yumuşamanm uluslararası ilişkiler sin bir dille ortak tavır almışlardı. 1966 aralığında bu kez A leksi Kosigin A nkara 'de kakleştirilmesi somut veyaşayan bir içerik kazanması ve gıderek dunyanın bütün bölgeierine ya ya geldi. Yapılan gorüşmeler sonucunda yine bir yılması için taraflar katkılarını kesıntisiz sürdür ortak bildiri yayımlandı. Bu ortak bildiri, kapsam açısından 1965 yılında imzalanan ortak bildiriye mek yolundaki iradelerini yinelerler. • Avrupa güvenliği: Türkiye ile Sovyetler Bir yakın bir dılle kaleme alınmıştı. Haber Merkezi Türkiye ile SSCB arasında başbakanlar düzeyindeki temaslarda I960'lı yıllara dönüldüğunde Başbakan Suat Hayri Urgüplü 'nün SSCB Başbakanı Aleksi Kosigin 'in davetlisi olarak Moskova'ya gidişi görülüyor. Hemen bir yıl sonra Aleksi Kosigin SSCB Başbakanı olarak Ankara'yı ziyaret etti. Tikhonov'un gelişinden önceki başbakanlar düzeyindeki son temas da Bülent Ecevit'in 1978'de Moskova'ya gidişi ile gerçekleşmişti. Bu üç temasta da Türkiye ile SSCB ortak bildiri yayımlamıştı. Anlaşmazlık noktalan çeşitli (Baştarafı 1. Sayfada) hurtıişkam Evren bir ülkeye git uluslararası sorunlarda belirdi. tiğinde ya da bir ülkenin devlet Ne var ki asıl sorun Ege ve Afbaşkanı Ankara'ya geldiğinde, ganistan'daki farklı görüşten ortak bildiriier geleneksel olarak kaynaklandı. Anlaşmazlık noktalan arasında yer alan, "silahsürekli yayımlandı. sızlanma veLatin Amerika"koNe var ki Sovyetler Birliği nularında belki belli adımlar aiıBaşbakanı Tikhonov'un Anka labilir ve "ortak bir dil"e ulaşıra 'yı ziyareti nedeniyle ortak bil labilirdi. Adı üstunde ortak bildirinin yayımlanmayışı ne cum diri "ortak dil" anlamına gelihurbaşkanlarının yerleşmiş geleyor. Türkiye açısından Ege soneğiyle, ne de şu anda Türkiye' rununda, Sovyetler açısından da nin yeni alışmaya başladığı "or Afganistan konusunda taraflar tak bildiri yaymüamama " kura "ortak dil" bulamadılar. Türkilıyla bağdaşıyor. Ortak büdirinînye Sovyetler Birliği'nin Ege koyayımlanmayışınm bugün için nusunda, Sovyetler Birliği de tek bir anlamı var: "Iki ülke siTürkiye'nin Afganistan konuyasal sorunlarda ortak görüş sa sundaki "dilini" benimsemedi. ÖZAL UĞURLADI Resmi bir ziyaret için salı gününden bu yana Ankara'da bulunan SSCB Başhibideptter". Bu çok açık ve net Türkiye Ege'ye ilişkin olarak bakanı Nikolay Tikhonov'u Esenboğa Havaalanı'ndan Özal uğurladı. (Fotoğraf: RIZA EZER) bir biçimde ortada. Zaten bu da Sovyetler'i "fazla yumuşak" bilinmeyen bir şey değil. buldu. Sovyetler de Türkiye'yi Burada şunu eklemek gerek: Afganistan konusunda "fazla ken, Sovyetler Birliği farklı dü rarası siyasal sorunlarda da farkTürkiye başlangıçta ortak bildi sert" buldu. /ki ülke de kendi (Baştarafı 1. Sayfada) lı görüşleri taşımaları tabiidir. şündüğünü sergiledi. Türkiye, sorunlarında aynı düşünceyi ta lar ve sonuçta bu konuda görüş rinin yayımlanmamasmı ıstedi Nikaragua ve El Salvador'da ye Ekonomik anlaşmalarla siyasal şıdılar: "Bizim sorunumuz ortak farkı giderilemedi. yeni edinmekte olduğu alışkananlaşmalar birbirinden farklı bildiriye bu haliyle girerse, bizim Afganistan sorunu: Afgams raltı faaliyetlerine son verilmesilığa uyarak. Sovyet tara/ı ise, ni ve Latin Amerika ülkelerinde olaylardır. Ekonomik konular"ortak bildiri yaymuayalm " de meselemiz sulandmlmış olur. tan'da şu anda var olan durumu demokrasiye geçilmesini savu da aramızda hiçbir anlaşmazlık di. Bunun uzerine Türkiye, "or Oysa, biz ortak bildiride hem Türkiye ile Sovyetler Birliği nan cümlelere yer vermek isıedi. çıkmadı. Ancak siyasi konulartak bildiri için" masaya oturdu. kendi kararhlığımızın, hem de farklı değerlendirdi. Türkiye da mutabakat sağlanamadı, sağkarsımızdaki komşunun bize ka "Afganistan olayını işgal" ola Buna karşın Sovyetler Birliği, lansaydı iyi olurdu, ama sağlaLatin Amerika'da ülke yönetimtlk gun öğleden sonra başiayan tıldığını göstermek îstiyoruz. rak nitelerken, Sovyetler Birliği çahşmalar, önceki akşam geç sa Madem kotnşu bize katılmıyor, buna şiddetle karşı çıktı. Taraf leri üzerine ağıriık veren bir me namadığı üzerinde de çok fazla atlere dek sürdü. Arna bir sonuç o halde ortak dili bulamıyoruz lar Afganistan olayına ilişkin tu tin hazırlanmasını belirtü ve an dunnak pek dogru degildir." Tikhonov'un ülkesine dönüşü alınamadı. laşma sağlanamadı. demektir. O halde nrtak bildiri tumlarını değiştirmediler ve bu Özetlenen uluslararası sorun nedeniyle dün saat 09.00'da konuda da anlaşmaya vanlamaden de vazgeçeriz" larda bir göruş birliği olmayın Esenboğa Havaalanı'nda askeri dı. Iki ülkeye egemen mantık saca, taraflar ortak bildiri yayım bir tören düzenlendi. TikhoSilahsıdanma konularu Sovnınz böyle özetlenebilir. lamakıan vazgeçtiler. Konuyla nov, Aeroflot Havayollanna ait yetler Birliği, silahsızlanma koilgili bilgisine başvurduğumuz özel uçağa binerken, Başbakan Afganistan ve Ege sorunların nusunda özellikle nükleer silahyetkililer anlaşmazlık konuları Turgut özal ile sohbet etti. Tikda ortak dil bulunmayışı elbetıe sızlanma olayının vurgulanmasını doğrulayarak, şunları ekledi honov, Özal'a Türkiye'yi ziyaburada kalmıyor. Ek olarak şu nı istedi. Buna karşın Türkiye, ret etmekten memnunluk duyduler: nu gosteriyor: Sovyetler Birliği, "Sadece nükleer sUahsızlanma "Aslında Türkiye hiçbir res ğunu, Türlciye'den iyi duygularYunanistan"/ ve Papandreu 'nun degil, konvansiyonel silahlardan (Baştarafı 1. Sayfada) mi görüşmede ortak bildiri ya la ayrıldığını ifade ederek, Başson çıkışlarını "yerinde ya bu partınin universite konu buluyor" ve hatta destekliyor. da annma" tezini masaya getir yımlanmasından yana degildir. bakan Özal'ı ŞSCB'ye davetini sundaki görüşleri değişik olabi Cerçi "tkili görüşmelerle mese di. Hemen buna bağlı olarak yineledi. özal ise, "İnşallah geBu, Türkiye'nin dış politikada lir! Kimi YÖK'ü beğenebilir, ki lenizi haüedin" diyor, ama he Sovyetler Birliği, "j»üvenliğin •yeni yeni belirme>e başiayan bir lecek yü içinde ülkenizi ziyaret bölgesd" olduğunu savunurken, mi beğenmeyebilir. Yurttaşlar da men arkasmdan, "Sorunlar. sa tutumudur. Bu nedenle biz, baş edebilirim" dedi. "giivenlik bir çeşitli eğilimlere sahip olabilirler.dece Yunanistan'dan kaynak Türkiye Tikhonov, Özal'a "Türk Ululangıçta Sovyet heyeti Ankara'bülündür" görüşünden hareket Anayasamızın 101. maddesine lanmıyor" ya geldiğinde tutumumuzu açık sal Marşı da Atatürk zamanındiyerek,"Türkiye göre, Sayın Cumhurbaşkamnın de üzerine düşeni pek yap etti. ladık \e ortak bildiri yayımlan da mı bestelendi?" diye sorunbu görüşlerin üstünde kalması mıyor" demeye getiriyor. IşLatin Amerika sorunu: Ortak masını isteyince bir komisyon ca, Özal gülerek, "Evet, Atatürk gerekmektedir. Cerçi 104. mad te, anlaşmazlık da bu noktada bildiri taslağında Latin Amerioluştu ve çahşmalar başladı. Ça döneminde bestelendi" yanıtını de Cumhurbaşkanına "YÖK pathyor. Türkiye ise, "Afganis ka'daki siyasal durumun da diverdi. İki başbakan daha sonra hsmalar ilerledikçe uluslararası üyelerini ve universite rektörle tan işgaW" deyiminden vaz geç le getirilmesi istendi. Ancak el sıkışıp öpüştüler. sorunlarda göruş ayrılıklannın rini seçmek" görev ve yetkisini miyor. Tikhonov ve beraberindekileri Türkiye kısaca "Contadora" giderilemediği göriıldü. Tiirkiye vermektedir; ama bu durum olarak anılan ve dört ülke tara ile SSCB çok farklı siyasal sis taşıyan uçak saat 09.10'da EsenAnlaşmazlık Ege ve Afganis fından önerilen planı savunur temler içinde yaşıyorlar. Ulusla boğa'dan ayrıldı. Cumhurbaşkamnın taraf olarak değil, taraflar üstü kalmakta da tan 'da billurlaşmış olmakla birha büyük özen gösiermesini ge likte, "ülkeler arasındaki siyasal farkın" daha zıyaretin ilk gürektirmektedir. Sayın Erdal tnönü'nün konuş nünde belirdiğini de vurgulamak mastndaki antam ise ana muha yerinde olacak. Çok dikkat çelefet partisi lideri olmasıyia sınır kicidir, Başbakan Turgut özal lanmıyor. SODEP Genel Başka Ankara'da konuk Başbakan nı aynı zamanda uluslararası Tikhonov'a, "Karadeniz'de kalalanda bilim adamı kişiliğiyle ta kan avı için sizin ekonomik bölnınmış ve ağıriık kazanmış bir genizde, bizim balıkçılanmızın addır. Uzun süreyun dışında çe avlanmalarına izin verebilir şitli kurumlarda görevler de üst misiniz" dıye sorduğu saatlerde, lenmiştir. Bu bakımdan tnönü' Sovyetler Birliği Japonya ile henün "YÖK yetkiltterinin yanlış men hemen aynı saatlerde benbilgi verdikleri" savı üzerinde zer bir anlaşma imzalıyordu. durmakta yarar vardır. Aynı istek Japonlardan da gelTürkiye'de bilim üreten bir miş ve Sovyetler Birliği buna üniversiteye sahip olmak oma"evet" diyen bir anlaşmayı imcını yurdunu seven her kişi be zalamıştı. Ankara'da ise Tikhonimsemektedir! Ama uluslarara nov işi "teknik heyetlere havale sı alanda üniversitelerimizin bi etmeyi" yeğledi. Belki de, ikili lim yanşında çok geri kaldığı da görüşmede daha ilk anda" "siyakanıtlanmış bir gerçektir. Bu du sal mesafenin kolay kolay rumda üniversitelerimizin dünya kapanmayacağuu" gözlemiş olaölçüsunde saygınlığa kavuşması bilirdi. konusunda ortak birfıkir oluşmasına çalışmak en doğru yol giBaz> yanılgıları ortadan kalbi gorünüyor. dırmak için eklemek gerekiyor: Çağdaş uygarlığa ulaşmak için Ortak bildiri yayımlanmayışınm, bilim yolundan başka yol olma imzalanan ekonomik anlaşmadığı Mustafa Kemal Atatürk'un larla hiçbir ilgisiyok. Ekonomik altını çizdiği bir gerçek değil mi anlaşmalar yine imzalandığı gidir? * * * bi yürüyecek. TürkSovyet ortak bildirisi çıkamadı OLAYLARIN ARDENDAK1 GERÇEK Muhalefet: Açıklama yapılsın (Baştarafı 1. Sayfada) Toker, Sovyetler Birliği'nin Afganistan ve Polonya, Türkiye'nin ise Kıbrıs, Ege ve Yunanistan'la ihtilaf konulannda hassas olduğunu ifade ederek, iki tarafın böylesine önemli konularda herhangi bir anlaşmazlığın vurgulanmasından kaçındıkları için ortak bildiri yayımlamadıklarını savundu. Ege konusunda Sovyetler'in Yunanistanıa olan ilişkilerini de gözetmek durumunda olduğunu anımsatan Metin Toker, "Bu durumda Sovyetler'in Turkiye'yi açık biçimde destekleyen gorüş bildirmesi beklenemez" şeklinde konuştu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Gökberk Ergenekon dunyanın tüm ülkelerının böylesine üst düzeyli temaslar sonunda ortak bildiri yayımladıklannı söyledi. Ergenekon, bildiri yayımlanmamasının "açık rejim" ılkeleriyle bağdaşmadığını, hükümetin kapalı kapılar ardında yürüttüğü politikası gereği bir davranış olduğunu savundu. TRT'de Sovyetler ile yapılan görüşmelerin "çok olumlu" geçtiği şeklinde bir izlenim yaratıldığını ancak bir bildiri yayımlanmamasının iki ülke arasında belli uyuşmazlıklar olduğunu kanıtladığını savunan Ergenekon, "Bu durum Özal hükümetinin inanılırtığını dış ilişkilerde de yitirdigini gösterir" dedi. "Bence her şeyin başı itimat" İskender İrde Emekli ARADABIR AHMET MARUF BUZCUGIL (Baştarafı 2. Sayfada) litikası ve Atatürkçü devlet politikası ile hükümet politikasının ve hükümetın ekonomı politikasının birbirinden bu kadar uzaklaştığı görülmemiştir. Atatürk'un "devletçilik" ilkesi de, tıpkı "laiklik", halkçılık" ilkelerinde olduğu gibi, bir kıyıya itılmişiir. Ama, gene de, Atatürkçülük kimselere bırakılmamaktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse, fırsat ve hak eşitliğini zedeleyen bir eğitim ve öğretim anlayışı egemendir. Eğitim ve öğretim parayla değer biçilen, alınıp satılan, sırtından para kazanılan bir araçtır. Nitelikli seçkin ve özgün bir eğitim ve öğretimin daha pahalıya satılması yarışı başlamıştır. Kuşaklarını tümüyle yüceltmek, ışığa, bilime, sanata, çeşitli meslek dallarına, yetenek ve becerileri oranında ulaştırma yöntemi bırakıimakta, antidemokratik yol izlenmektedir. Beceri ve yetenek yerine parasal güç aranmaktadır. Bu tutum, Atatürkçü devlet politikasından uzaklaşmak değil midir? Devletin gelir kaynaklarının, yerattı, yerüstü endüstri zenginliklerınin haraç mezat satışa çıkarılması, ulusun gözleri önünde, ekonomik bunalımdan kurtulmanın doğal ve tek yolu imiş gibi sergilenmektedir. Parasal gücü beslemeye, parasal güçsüzlüğü ezmeye yönelik, mutlu azınlık ile mutsuz çoğunluğu karşı karşıya getirmeyi alevleyen, enflasyonıst serüvenleri ıçeren böyle bir ekonomi politikası Atatürkçü devlet yapısını, hangi Ödünler, hangi kaçınılmaz ve geri alınmaz oldubittıler karşılığında güçlendirecektir? Gelecek yeni iktidarların, yürütülen bu politika ile altüst edilmiş bir düzeni, ya da, düzensizliği devraldıklarında, yıkmaya ve yeniden yapmaya yönelik bir ekonomi politikasını izlemek zorunda bırakılması, az gelişmişlikten kurtulunma sürecini olumsuz yönde etkilemeyecek midir? Uluslann tarihlerine bakıldığında, genç sayılan Cumhuriyetimizin, belki ulaşmak gereksemesinı duyacağı birçok düzeyler vardır. Ancak başta gelen, "çağdaş uygarlık duzeyı"dir. Bu bakımdan, eğitimöğretim politikamız, ekonomik politikamız, "laik devlet" politikamız, "Yurtta ve dünyada barış" politikamız hiçbir hükümetin elinde, ulusundan soyutlanarak eğilip bükülmemeli, bu yöndekı devlet politikasına, özellikle, Atatürkçe devlet politikasına ters düşmemelidir. "Egemenlik koşulsuz ulusundur" ilkesine, parlamenter düzene TBMM'ye karşın, birbiri ardı sıra çıkanlan ve yasallaştırılmalan sürüncemede bırakılan yasa gücünde kararnamelerle sürdürülen yürütme, anayasal bir hukuk devletinde, devlet politikası ile açıklanabilir mi? Kuşkusuz hayır. Sorunlar zinciri dolandıkça dolanmaktadır. Türkiye'nin kalkınması, kuşaklann, Türk insanının, örgün ve yaygın eğitimle yetiştirilmeleri, fırsat ve hak eşitliğinin demokratik ilkeler doğrultusunda sağlanması ne kadar çözüm isteyen sorunları içeriyorsa, enflasyonun aşağıya çekilmesinin, devlet kurum ve gelirlerinin satışa çıkarılmasının, zenginin daha zengin, fakirin çok daha fakir yapılmasının da yeni yeni sorunlara dönüşecegı o kadar açık. Ancak, tanıyı tam ve doğru koymak gerekir: Sorun, günümüzde, hükümet politikası ile devlet politikasının birbiriyle çelişmesi sorunudur. Birbiriyle ters oranttlı bir görünümdür bu. 1974 yılmda emekli oldum. Ikramiyemi doğruca Akbank'a yatırdım. O günden beri huzur içindeyim. Kazancım yerinde. Akbank'ta değerli yöneticiler var. Varlık var. Güvence var. Akbank'm bütün işlemlerinde isabet var. Kazancmız güven içinde artıyor. îtimat huzur saglıyor. Bence her şeyin başı itimat. V Sizde mflyorüarca tasarruf sahibi gibi Akbank'a gelin, Akbank güvencesinde kazanın. AKBANK Güvenınizın eserı"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle