17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 6 EYLÜL 1983 TELEVİZYON 20.00 20.30 21.00 21.05 Akdeniz Oyunları: Özet Vayın Haberler Hava Durumtı TV'de Sinema: Bay Smith Washington'a gidiyor TV'de Sinema Bay Smith Washington'a Gidiyor Mr. Smith Goest to VVashington/Yönetmen: Frank Capra/Oyuncular: Claude Bains. Jean Arthur, James Stewart /1939 yapımı. Frank Capra'nın hemen tüm önemli filmleri televizyonda gösterilmişti. Bunlardan biri birkaç yıllık bir aradan sonra yeniden gösteriliyor. Sinema klasiklerinin televizyonda belirli aralarla tekrar tekrar yayınlanması, tüm dünyanın uyguladığı olumlu ve gerekli bir tutumdur. Bu açıdan, "Bay Smith Washington'a Gidiyor"un, hem de çok uygun bir zamanlamayla yeniden gösterilmesi ilginç. Ankara'ya gitmek umuduyla yola çıkan yeni siyasilerimizin bu filmden alacaklan dersler olsa gerektir. Haftanın ve de ayın en ilginç filmi. Yeniden görmek için bile olsa kaçırmayın. Capra'nın bu filn.inde. Bay Smith kendi halinde, dürust bir Amerikan yurttaşı olara.. yaşarken, ansızın kendini siyaset dunyasmın ortasında bulur. Kentin senatör adayı ölünce, Bay Smith, Vali tarafından senatör adayı gösterilecektir. Siyasal deneyimi olmayan bu genç adam, ummadığı bir anda kendini senatör koltuğunda bulacaktır. Ancak asıl soru da bu noktada başlar. Yeni senatör Bay Smith, kendisini destekleyen bazı çevrelerin oyunlanyla karşı karşıya gelecek, bu oyunlara karşı koymaya çalışırken siyaset yaşamının birçok gerçeğiyle tanışacaktır. DYO'nun geleneksel resim yanşması sonuçlandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosu) DYO'nun Türkiye çapmdaki 17. Resim Yanşması sonuçlandı. Türkiye'den ve yurt dışından yarışmaya katılan 413 yapıtm, Kaya Özsezgin, Nevzat Akoral, A.fsmail Türemen, Adem Genç ve Akın Ajdemir'den oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilmesi sonucu 92 yapıt sergilenmeye değer bulundu. Bu yapıtlar arasından Mahmut Celayir, Mehmet Güler, Ekrem Kahraman, Necdet Öksüz, Subitay özer adlı sanatçılann yapjtları büyük ödüle; Mehmet Akbaba, Coşkun Çayhan, Fethi Çelik, Ismet Doğan, Bilal Erdoğan, Oya Kınıkb, Hayati Misman, Cuma Ocaklı, Sefer öztürk, Muzaffer Tire'nin yapıtlan ise mansiyona değer görüldü. TRT^NİN İÇİNDEN MAHMUT TAU ONGOREN Siyasi çağrı ve düşün Bu yazıyı okuduğunuz gün, TRT yönetiminin seçime girmeye hak kazanan üç siyasal partiye yaptığı açık oturum ve basın toplantısı çağrısının kabul edilip edilmediği açıklık kazanmış olabilir. Televizyonda yapılacak bu izlencelere siyasal partilerin genel başkanlannın katılmasınj isteyen TRT, uzun süreden beri ilk kez olumlu bir adım atmış sayılıyor. Seçmenlerin oy verme ya da vermeme konusunda bir de TV sayesinde bir karara varacaklan ve kimin kim olduğunu daha iyi öğrenecekleri düşünülmektedir. Bu girişimin bir başka yararı da var. Çok uzun süreden beri radyolarımızda ve televizyonumuzda birbirinden değişik görüşlü taraflar arasında açık oturumlar düzenlenmemiş ve çeşitli konJİarın mümkün olan her açıdan tartışılması sağlanmamıştı. Soçim öncesinde salt siyasal partiler arasında düzenlenebilecek açık oturumlar ve basın toplantıları, aynı türdeki izlertcelerin seçimden sonra da radyolarda ve televizyonda sürmesine yol açabilir. Ne var ki, bu konuda daha başka noktalar üzerinde de durmak gerekiyor. Gerçekte, bugün seçimlere girmeye hak kazanan siyasal partilerin arasında çok büyük görüş ayrılıklarının bulunduğu düşünülemez. Bu nedenle deönümüzdeki seçim döneminde televizyonda yer alabilecek açık oturumlarda seçmene gereken yaran sağlayacak tartışmalann ve degerlendirmelerin yapılması beklenmemelidir. Ama bundan, günümüzdeki siyasal parti genel başkanlannın birbirleriyle tartşmaktan kaçınacakları an : lamını çıkarmaya gerek yok. Seçim propaganda havası içinde genel başkanlar, temelde büyük görüş ayrılıklanna sahip olmadtklan konularda bile aralarında söz düellosuna girebilirler İkinci önemli nokta da TV açık oturumlanna ve basın toplantılarına çağrılan taraflarla ilgilidir. Bugün TRT salt siyasal partileri içeren tartışma izlencelerinin yayınını amaçlıyor. Ama yarın, hiç olmazsa seçimlerden sonra, aynı TRT'nin ekonomi, sosyal yaşam, kültür ve sanat konularında da radyo ve TV tartışmaları düzenlemesi gerekir. Siyaset adamları gibi bu konulann uzmanlanna da TRT aynı fırsatı vermek zorundadır. Yoksa TRT, salt seçime girecek siyasal partileri televizyona çıkardık diyerek bir demokrasi gösterisi düzenlemiş olmaktan öteye ^itmemiş sayılır. Uçüncü nokta ise bugün siyasal partiler arasında açık oturum ve basın toplantısı düzenlemeyi düşünen TRT Haber Merkezi ile doğrudan doğruya ilgilidir. Artık TRT Haber Merkezi1 nde bu tür izlenceleri başarıyla ve gerektiği biçimde gerçekleştirebilecek görevli kalmadı. 12 Eylül 1980'den önce de yine siyasal partilerin genel başkanları ve hükümet üyeleri ara: da yapılan açık oturum ve basın toplantısı gibi izlencelerdeni yanlılığı, bozuk düzeni ve televizyonda görünerek bu tartışmaları yönetenlerin beceriksizliğini hâlâ unutmadık. Umarım, şimdi seçime giren siyasal partılere aynı öneriyi götüren TRT yönetimi işin bu yanını da düşünmüş ve gerekli önlemleri almıştır. Unutmamak gerekir ki, bu tür izlencelerdeki bozuk uygulama siyasal partilere değıl, TRT'den demokrasinin gereklerini içtenlikle yerine getirmesini bekleyen TV izleyicilerine zarar verir. (Aynntılı bilgi yandaki süiunlarda.) 22.55 Haberler 23.00 Kapanış RADYO TRT I OS.OCAçılış, progran» ve kısa haber!«r 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havaları. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bolgesel yayın. 06.30 Gunaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Gunun içinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türküler geçidi. 11.25 Çeşitli sololar. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Bolgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafif muzik. 16.40 Türküler ve oyun havaları. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Bolgesel yayın ve reklamlar.18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Erkekler faslı. 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTII ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Beraber ve solo şarkılar. 20.00 Köyumuz köylümüz 20.20 Türküler geçidi. 20.40 Türkçe sözlü hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21.35 Dinleyici istekleri. 22.00 Sevilen eserler. 22.30 Şarkılar ve oyun havaları. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yarısı. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah ıçin müzik. 09.00 tl il Türkiye. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Meslek ve teknik. 11.00 tki solistten şarkılar. 11.30 Türküler. 11.45 Hafif müzik. 12.00 Kadınlar topluluğu. 12.30 Küçük köro. 13.00 Haberler. 13.15 Hafıf müzik. 13.30 Türküler. 13.45 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 14.00 İki solistten sarkılar. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk muziğımizde turler. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Şarkılar. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Yurttan sesler. 18.00 Çağlar boyunca çoksesli muzik. 18.30 Din veahlâk. 19.0001.00 TRT I ile ortak yayın 07.00 Açılış ve program. 07.02 Gune başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Çeşitlı sololar. 09.30 Commodores topluluğu. 10.00 Caz müziği. 10.30 Haftanın solisti. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klâsik Türk muzıği korosu. 15.00 Müziklı dakikaiar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Gençlerle beraber. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dünyasmdan. 20.00 Melodiler geçidi. 20.30 Caz dünyasmdan. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Ses ustalan. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. 19.00 Açıhş ve program. 19.01 Josef SUK (Keman) çalıyor: Kreisler, Schumann, Paganini, Albeniz, Ravel, Gershuin... Eşlik eden: Alfred Holecek (Piyano). 19.50 PROKOFIEF: Ballade, Do Minor, Op. 15... V. Simon (Viyolonsel) ve A. Bakhchiev (Piyano). 20.03 SMETANA: Trio, Sol Minör... Suk Triosu. 20.34 LALO: Viyolonsel Konçertosu, Re Minör... Gaspar Cessado (Viyolonsel) ve Junel Perlea yön. Bamberg Senfoni Ork. 21.00 RESPIGH1: Roma Çanlan... Eugene Onnandy yön. Ork. 21.30 Hava raporu, ertesi günün programı ve kapanış. TRT III Başkut'un "Makine"si 30 yıl sonra yeniden sahneleniyor BURSA, (THA) 1953 yüında Istanbul'da sahneye konulan ve bir yıl süreyle aralıksız sergilenen Cevat Fehmi Başkut'un "Makine" adlı oyunu, otuz yıl aradan sonra Bursa'da yeniden sahnelenecek. "Makine" adlı yapıt, 15 ekimden itibaren Bursa Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu'nda oynanmaya başlanacak. Prova çalışmalannı sabah ve öğleden sonra olmak Uzere günde iki kez yapan oyuncular arasında, Istanbul Devlet Tiyatrosu'ndan Bursa'ya atanan Macit Flordun da bulunuyor. Macit Flordun dışında oyunda aynca Emin Gümüşkaya, Hikmel Orhon, Hayat Olcay, Mnstafa Uğurlu, Mutlu Güney, Coşkun Orhon, Özer Tunca ve Kadriye Polat rol alıyor. İTÜ TRT II BULMACA Bartın Gazetesi'nin 60. yıldönümüne Rıfat Dgaz da katılıyor Istanbnl Haber Servisi Türkiye'nin en eski gazetelerinden biri olan 'Bartın Gazetesi1 nin 60. kuruluş yüdönümü bugün kutlanacak. Kuruluş günü nedeniyle bir sergi düzenlenirken, gazetenin yazı ailesinden ünlü ozan ve yazar Rıfat llgaz da kitaplarını imzalayacak. 6 eylül 1924 tarihinde yayın hayatına başlayan "Bartın Gazetesi", kurucusu ve sahibi Cemal Aliş'in ölümünden sonra Esen Aiiş tarafından sürdürülüyor. On günde bir yayınlanan ve 46 sayfa çıkan "Bartın Gazetesi" 15 l'iraya satılıyor ve 2500 kadar bir tirajı olduğu belirtiliyor. Gazetenin 60. kuruluş yıldönümünün kutlanması nedeniyie düzenlenen "60. Yıl Sergisi"nde gazetenin eski sayılanndan örnekler, gazeteye ilişkin çeşiüi belgeler, fotoğraflar yer alacak. Ayrıca gazetenin sahibi ve Yazı tşleri Müdürü Esen Aliş'e ait Azim Kitabevi'nde de bugün saat 14.0019.00 arasında, gazetenin yazı ailesinden, ozan ve yazar Rıfat Dgaz, son çıkan şiir kitabı "Kulağımız Kirişte"yi imzalayacak, okurlanyla söyleşiler yapacak. BtR DÖNEMİN ÜNLÜLERİNDEN Ba akşam televizyonda izleyeceğimiz Frank Capra'nın "Bay Smith Washington'a Gidiyor" adlı niminde bir dönemin vıldızlarından Jean Arthur da ekrana geliyor. Capra'nın bircok filminde rol alan Jean Arthur, gene Hollywoodun ünlü \onetmenlerinden George Stevens'ın "The More The Merrier" adlı niminde başrolleri Joel McCrea ile paylaşmıştı. Bir Yazarın Romanı Hikmet ÇETİNKAYA Anneannem Ayşe Hanım. zamanına göre çok bilgili bir harumdı. Aruz vezni ile manzume söyler, kanun çalardı. Benim sanatçı kişiliğimde fıkralan, masallan, konuşmalan ile çok etkili olmuştur. Annem Rüştiye mezunu, birazcık da Fransızca bilen Tevfik Fikret'in çoğu şiirlerini ezbere okuyan, ud çalan bir hanımdı. Daha ilkokuldayken bana 'Zulmetlere, şirretlere lanet' diye ezberletir, Fikret'i okuturdu. Babam Şükrü Bey Kuşadalı Mahmut Esat Bozkurt'un idadiden sınıf arkadaşıymış. Rahmetli herşeye, her partiye muhalifti. Yalnız 'Ben Mustafa Kemalciyim.." derdi. Benim adımı da lttihatçılann köprü Ustünde öldürdükleri gazeteci Ahmet Samim Bey'in adım düşünerek koymuş. Birinci Dünya Savaşı sırasındaki askerliğinden sonra, Yunanlılar Izmir'den Aydın'a doğru işgal edip, yürürlerken, Batı Anadolu'da; Kuvayi Milliyecilerle birlikte Menderes Cephesini tutmuşlardı. Savaştan sonra Halk Fırkası kunılunca Söke Halk Fukası mutemedi oldu, muhaliflikten vazgeçerek birara yapılan bir yolsuzluktan ötürü, yolsuzluk yapan arkadaşına tabanca çektigjnden, kendi istegi ile partiden aynldı. Anneme, "Biz haksızlıklan, yolsuzlukları bele Yunan'a karşı belalan silahla karşJamaya alışmışız, politika benim işim değfl, eümden bir kaza çıkacak" dediğini çok iyi anımsıyorum. Ama Aydın'dan milletvekilliğini kabul etmediği halde, Mustafa Kemalci olduğundan, Mustafa Kemal Paşa'nın Büyük Nutuk'lannı dinlemek için Aydın delegesi olarak Ankara'ya gitti. 'Kalpaklılar' adlı romanımı yazarken ondan çok yararlandım." muş ve hepsini temizlemiş Rum çetelerin." Samim Kocagöz ve ailesi 1921'de gidiyorlar Muğla'ya. Menderes Nehri Yunanlılar tarafından tutulmuş. Sdke halkı Yunanhlar'a karşı direniyor. Aydm'ı da Yörük Efe tutuyor o sırada. Kocagöz ailesi Çine Çayı'nı geçerken boğulma tehükesi bile geçiriyorlar. Samim Kocagöz şöyle anlatıyor bu maceralı yolculuğu: "Aradan birkaç yıl gecmiş hâlâ gözümün önünden gitmiyor Çine Çayı. Her taraf zifıri karanlıktı. Suyun içine öküzlerle girmiştik. Karşıdan şakır şakır atlılar geliyordu. Efendim, Yörük Ali Efe Kocagözoğlu ailesini korumaya alıyordu. Sağ salim Muğla'ya gitsinler diye. Sabah oldu. Dedemin bir ahbabının evine indik galiba. Büyük bir konaktı. Gürül gürül yanan ocağın başında dedem bağdaş kurup oturmuştu. Karşısında ise efeler oturuyordu. Dedem efelere kese içinde altın verdi. Sonra ne oldu bilmiyonım. Yörük Ali Efe babamın halazadesini vurdu Sultanhisar'da. Yok, bizi iyi ağırlakonak hâlâ belleginde takılı kalmış usta romancınm. O büyük konağı, bahçesindeki renk renk çiçekleri, havuzdaki alabalıkları dün gibi anımsıyorum. Sonra dedesinin "Landon" dedikleri arabasım... Bu arabao döneme göre bu günün mersedesi. Söke'ye döndüklerinde altıyedi yaşlanndadır Samim Kocagöz. Yunanlılar Söke'yi yakıp, yıkıp kaçmışlardı. Rum mahallesi ortadan silinmiştir. Bir tek kilise vardır. llkokul orada bir Rum evinde kurulur. Kilise ise sonradan yıkılmış kökünden. Kocagöz usta, "Eğer yıkılmasaydı şimdi çok güzel bir sinema, tiyatro salonu olurdu, çünkü çok büyük bir kiliseydi." diyor. O kilisenin papazını da anımsıyor Samim Kocagöz. Köprübaşında bir kendi evleri, karşısında da papazın evi vannış. Bakın o anısını nasıl anlatıyor: "Papaz gayet güzel Türkçe konuşurdu. Bir gün babamla kapıdan çıktık. Yanılnuyorsam berbere traş ettirmeye götürüyordu beni. Tam o sırada papazla karşılaştık. Papaz babama (Nasılsınız Beyefendi?) dedi. Babam (Teşekkür ederim, Efendi Hazretleri) karni buralarda geniş topraklann ve işlenmeyen alanlann oluşudur." Samim Kocagöz'ün dedesi Ahmet Ağa çocuklanna düşkünmüş. Bu nedenle dört çocuğunu da hiç yanından ayırmamjş. Onun için Şükrü Kocagöz'ü Aydın'ın dışına öğrenime göndermemiş. Şükrü Bey Idadiden sonra yıllarca, Arap Hafız adlı bir medreseliden özel eğitim görmüş. Bunun için çok iyi Arapca öğrenmiş Samim Kocagöz'ün babası. Samim Kocagöz Edebiyat Fakültesinde Türkoloji okuduğu için Arapça da öğrenmiş. Kocagöz "Bu dille çalışlrken babamın rahatltkla bana Binbir Gece masallanru Arapçadan çevirdiğini, yardım ettiğini, hayretk görmüştüm. Bu vesileyle onun öğrenirn durumu üzerinde ilk kez babaoğul konuşmuştuk" diyor. Samim Kocagöz çocukluk anılannda özellikle ilkokula giderken evlerindeki kara tahtayı unutamıyor. Bu tahtada Şükrü Bey, küçük Samim'e hesap yaptınyor, imla yazduıyor. O yıllar yeni harfler daha kabul edilmemiş. Bir gün, kara tahtada babası eski harflerle imla yazdırıyormuş "Hiç unutmam" diyor ve ekliyor Samim Kocagöz: "Peyderpey sözcüğünü yazamadığım için, babam avucuma cetvelle vurmuştu. Yeni harfler kabul edilince, annem birazcık Fransızca bildiğinden, yeni harfleri birkaç hafta içinde hem bana, hem de babama öğretivermişti." Babam sadece "Ben Mustafa Kemalciyim" derdi ödüle aday Iksselin BranevHn "Merkez Oteli" Genç Venedik bölütnünde tBRAHİM KARAMEMET VENEDtK İkinci gününden bu yana Venedik Film Şenliği ilginç gösteriler sergilemeye başladı. Yanşma dışı Venedik Günleri bölümünde Erden Kırel'ın "Hakkâri'de Bir Mevsim" adlı yapıtı oldukça büyük bir ilgi gördü. Şenliğin Venedik Günleri bölümünde daha çok bu yıl ve geçen çeşitli sinema şenliklerinde ödül almış ve ilgi görmüş filmler yer alıyor. 1983 Berlin Şenliği'nden ödüllü film olarak lanse edilen "Hakkâri'de Bir Mevsim" 40. Uluslararası Venedik Film Şenliği'ne katılan tek Türk filmi. Başka bir önemli gösteri a Georges Rou<juier'nin "Biquefarre" filmi idi. Georges Ronquier, pek fazla popüler olmayan bir Fransız yönetmeni. 1947 yılında bir çiftlik ortamıru anlatan "Farrebique" yan belgesel, duygusal yanı, güçlü insansal malzemesiyle savaş sonrası Fransız sinemasının Italyan Yenigerçekçiliği koşutunda çok az sayıdaki yapıtlanndan biri. Yeni yapımı "Biquefarre" ise aradan geçen otuz beş yılı sergilemek amacuu taşıyor ve aynı ailenin aynı topraklar Uzerindeki yaşamını sergiliyor. Yaşam çok değişmiş, her şey makineleşmiş. Filmin asıl amaa bunu göstermek. Ne ki, makineleşmenin getirdiği duygu yoksunluğu filme de sinmiş. 1947 'TaiTebique"'nin duyarblığından yoksun "Biquefarre". Tüm ilginçliğine karşın, giderek sıkıa bile oluyor. Film her şeyin mükemmel işlediği, insan ilişkilerinin en iyimser düzeyde olduğu pembe ve anlamsız bir natüralizmin ötesine geçemiyor. Oysa 1974'ün"Farrebique"i gerçekçi sinemamn sayılı önemli örneklerinden biriydi. Şenliğin şimdiye kadar gösterilen en ilginç filmi "Genç Venedik"te sergilenen Bulgar Vesselin Branev'in ilk yapıtı "Merkez Oteli". Yalın ve sağlam bir gözlemle toplumsal bozulmaya eğilen Branev, daha bu ilk filminde çok sağlam bir sinematografik anlatımla karşımıza çıkıyor. "Merkez Otdi", "Genç Venedik" bölümünün ödüle aday filmlerinden biri. SOLDAN SAĞA 1/ Seçme yazılar. 2/ "Niçin .... inraiyor artık semadan"... Zeybek. 3/ Bir kürk hayvanı... Marsilya açıklannda bir ada... Aslan takımyıldızı. 4/ Bir çeşit ince ipek kumaş... Yırücı bir hayvan. 5/ Yeniçerilerin Recep, Şaban ve Ramazan aylanna ait ulufesi. 6/ Ahlâk ilmi... Etyopya"nm para birimi. 7/ Ispanya'da bir burun. 8/ Sodyumun simgesi.... lntikam... Samaryumun simgesi. 9/ Japon Imparatoru. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ M.ö. VI. yüzyılda yasamış Yunan lirik şairi. 2/ Yardım... Beddua. 3/ Ülkemizin uluslararası işareti... Müsavi. 4/ Yugoslavya'daki Pec kasabasının Türkçe adı... Stronsiyumun simgesi. 5/ lliştirme... Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu. 6/ Trabzon'un bir ilçesi... Rodyumun sim gesi. 7/ Hayvanlann çeşitli organ ve dokularından çıkarılan proteinli madde. 8/ Nefer... Doğu müziğinde bir makam. 9/ Ticaret gemilerinde tayfalann başı. Klasik Türk Müziği Korosu'na sınavla saz sanatçısı alınacak ANKARA, (a.a.) Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'na yanşma GALERILER RESSAMLARINA AİT Kurtuluş Cad. 191 Kunuiuş/ısT Td: 1404 783 528 66 29 522 89 97 URARTSANAT GALERİSİ Istanbul'da yapılacak yanşma sınavına katılacak keman, viyola, kemençe, kanun, tambur, ud ve ney sanatçılanrun on sekiz yaşından küçük olmamalan, koronun bugünkü düzeyine uyabilecek biçimde sazda belirli bir düzeye erişmiş bulunmaları, kuramsal bilgi ve repertuvar açısından yetenekli ve fizik yapılarıyla sahneye uygun olmalan gerekiyor. Yanşma sınavının tarihi ve yeri, adaylara gönderilecek giriş belgesiyle bildirilecek. "Akşam saatleri annemle papazın kızları yarenlik eder, yasemin dizerlerdi. Sanyokise adlı Rumca şarkıyı birlikte söylerlerdi. Beraber dikiş diktiklerini görürdüm. Annem çok iyi ud çalardı." madın, yok bizi bilmem ne yapmadın, filanfaian gibi bir takım gerekçelerle. Bir kere Italyan işgali sırasında Söke'ye geldi Yörük Ali Efe. Efenin parasını, silahım Söke Müdafaai Hukuk Cemiyeti, dolayısıyla; babamlar karşjhyordu. Bir seferinde üç bin altın istedi. Söke'nin eşrafı kaymakamın odasına toplanmıştı. Yörük Ali Efe ise kaymakamın makamına oturmuştu. Elinde bir filinta herkesin böyle alnına alnına tutuyordu. Babam (Efe silahın çok güzel, gördük ne söyleyeceksen söyle de halledelim.) diyor. Efenin yanıtı ise (üç bin altın). Eşraftan kişiler (Yahu iki ay evvel zaten sana bin altın yolladık,) yanıtını veriyorlar. Efe hiç oralı olmuyor, Ustelik kızıyor (Siz yelek cebinize elinizi soksanız çıkanrsınız,) diyor. Tabii üç bin altın bulunuyor ve Efeye veriliyor. şüığını verdi. Papaz annemin hal hatjnnı da sordu. Babam da (Teşekkür ederim iyidirler, ellerinizden öperler.) dedi. Sonradan ben anladım ki papazın annemin yaşında iki kızı var evlenmemiş. Bizim evin bahçesinde çam ağaçlan, san yaseminler bulunuyor. Papazın evinde de beyaz yaseminler var. Akşam saatleri annemle papazın kızlan yarenlik ederler, yasemin dizerlerdi. Beraber dikiş diktiklerini görürdüm. "Sanyokise" adlı rumca şarkıyı birlikte söylerlerdi. Annem çok iyi ud çalardı. Ben papazdan korkardım. Kapının kuzuluğundan bakar, papazı görünce kaçardım. Hemen belirteyim annem çok güzel resim yapardı. O resimlerden iki tanesi var bende. Diğerleri yangında kül olmuş. Söke'nin bir zamanlar nüfur su üç dört bin, bilemedin beş bindi. Ova doğru dürust ekllmezdi. Tarlalar çok büyüktü. Sadece bir fabrika vardı. Meyan kökü bah üretirdi fabrika. Halk tarlalarda meyan yetiştirir, o fabrikaya getirirdi. Sonradan bütün Söke ovası tarıma açılınca Forbes fabrikaları tran'a taşındı. Jran'a taşınmasının nede Can Göknil I Resim Sergisi 829 Eylül tlkokul bitiyor Yıl 1928, küçük Samim artık Söke'de Ukokulu bitirmiştir. Babası Şükrü Bey ve annesi Vahide hamm Samim'i Izmir'e göndermek istemektedirler. Çünkü, Izmir Lisesi'nin yatılı bölümü vardır. Lisenin orta kısmına devam edecektir. Ancak Ahmet Ağa Samim'in öğrenimine karşı çıkmaktadır. Hem Samim'e, hem Şükrü Bey'e çıkışır: "Ulen Balak ovasındaki tarlalanmızın kıtkğına kıran tnı girdi?" Ahmet Ağa ononiki yaşlanndaki bir çocuğun aileden uzaklaştınlıp Izmir'e yatılı olarak bir okula gönderilmesine karşı çıkmıştır. Şükrü Bey ile Vahide Hanım da o zaman büyüklerinin sözünden çıkamıyorlardı. Şimdi o dönemi Samim Kocagöz'ün kendisinden dinleyelim: "Dexiemin dediği oldu. Ben iki yıl yeniden ilkokulun son sınıfına gittim. Ama ya gittim, ya gitmedim gibi birşey. Evde annemin ve babamın geniş bir kütüphanesi vardı. Çakırcalı Mehmet Efe Meşrutiyete doğru Çakırcalı Mehmet Efe Ege'de her yeri basıyor, asıyor, kesiyor.Bir söylenti çıkmış Söke yöresinde, Mehmet Efe, Kocagözoğlu'nu dağa kaldıracakmış diye. Bir ramazan günü Çakırcalı tedbili kıyafet edip Burunköy'e gelmiş. Köy kahvesinde otunıp, konuşmuşlar. Çakırcalı Mehmet Efe Samim Kocagöz'ün dedesini pek sevrniş. Planladığı eylemden vazgemiş. Sonra haber salmış Ahmet Ağa'ya: ''AJamın bir emri olursa bana çubuk bildirsin." Birinci Dünya Savaşı sırasında Sisam Adası'ndan Yunan, Rum çeteleri çıkıyorlar. Bütün ortahğı asıp kesiyorlar. Bu arada Buruhköyü bile basmışlar, Ahmet Ağayı dağa kaldırmaya kalkmışlar. Yunan, Rum çeteler haraç filan İsteyecekler. Samim Kocagöz'ün dedesi Çakırcalı'ya haber yollamış. Çakırcalı gelmiş Beşparmak Dağmda pusu kur TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESl MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR 75 ADET GÜÇ TRANSFORMATÖRÜ SATIN ALINACAKT1R 1 Müessese Müdürlüğümüzün ihtiyacı olan; a) 10/0,4/TkV, 6Î0 kVA dahili tip tabii soğutmah 50 adet, b) 10/0,416 kV, 1250 kVA. dahili tip, tabii soğutmah 25 adet, olmak uzere 75 adet guç transformatoru şartnamesi gereğince kapah zarfla birim fiyatı almak suretiyle ihale edilerek satın alınacaktır. 2 Bu ihaleye ait şartnameler Millet Caddesi No: 86 Fındıkzade adresine yerleşik Müessese Mudurlüğu'nün 3. kat 320 No.'lu odada buiunan Makina ıkmal ve Satınalma Grup Müdürlüğü'nden, 5.000. TL. bedelle îemin edilebilir. 3 Bu ihalenin gecıci teminat miktarı 3.975.000. TL.'dir. 4 Teklif mektupları en geç 15.9.1983 günu saat 14.00'e kadar 2. kat 205 No.'lu odada buiunan Muhaberat Servisine verilmiş olacak ve aynı gün saat 15'te alenen açılacaktır. 5 PTT ile başvurular dıkkate alınmaz. 6 Müessese Müdürluğümüz 2490 sayılı yasaya tabi değildir. Basın: 23925 New York Şehir Operası Orkestrası'nın grevi sona erdi Kültür Servisi New York Şehir Operası Orkestrası üyelerinin elli dört gündür sürdürdükleri grev sona erdi. Orkestra üyeleri, operanın yöneticileriyle iiç yılık yeni bir sözleşme imzaladı. Sözleşme sonunda, ücretlerde yüzde 6,5'luk bir artış elde edildi. Grevin temel nedeni, New York Şehir Operası yöneticilerinin, topluluğun New York'daki gösteri süresinin kısalması ve Lon Angeles ve Washingtqn gibi kentlere yapılacak uzun tîırnelerin kaldırılması dolayısıyla orkestra üyelerinin ücretlerinde kısıntı yapmaya kalkışmalanydı. sporsa FOR/VIALARI Tel: 527 51 73 İST. • Nüfus hüviyetimi sigorta kartımı, askeri sefer görev belgemi, mavi kanımı kayıp ettim. Geçersizdir. A. M1ZRAP ŞAHÎN • Dersaneye kiırrya ögrctmeni aranıyor, 352 25 37 Mersedes Gibi Araba Samim Kocagöz ve ailesi dokuz ay kadar kabyorlar Muğla'da. Yunan ordusu Büyük Taarruzda yenilip Izmir'de denize döküldükten sonra tekrar Söke'ye dönüyorlar. Mufcla'da kaldıklan Yann: Edebiyatçı ve gporcu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle