Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EYLÜL 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Ozetle Roald Dahl îsraiVde yasaklandı İsrail Televizyonu, serüven roranlan yaıan Roald Dahl'le ilher türlü yayuıı yasakladı. iasaklama gerekçesi olarak, "Dahl'in bir dergide yaymlanan yazısında çok güçlü antisemitizm yapması" gösterildi. tngütere'de yaymlanan "Literary Review" adlı dergideki söz konıtsu yazı, tsrail'in Lubnan'ı işgaliyle ilgili bir kitap üzerineydi. Gal asıllı yazar, bu incelemesinde, 'Insanlık tarihinde hıçbir ulus zavalh kurbanlardan barbar canilere bu kadar hızlı dönıişmemiştir." diyordu. Bilindiği gibi, İsrail Televizyonu, daha önce de Richard IVagner ve Richard Strauss'un yapıtlanntn çalınmastnı yasaklamıştı. "2007 Yıhnda Bursa'da Bir Köy" proje yurışmasım kazanan Ünlü ve Ocakçı Kültür Servisi Ağa Han Mimarhk Ödülleri ile TMMOB Mimarlar Odası'nca ortaklaşa düzenlenen "2007 Yılında Bursa'da Bir Köy" konulu proje yanşmasını iki genç mimar, Alper Ünlü ile Mehmet Ocakçı birlikte hazırladıkları projeyle kazandılar. Ağa Han Mimarhk ödülleri'nin verilmesi dolayısıyla, bir yan etkinlik olarak gerçekleştirilen proje yanşmasını, üç ay süren bir çalışma sonucu ortaya kardıklan projeyle kazanan lü ve Ocakçı, ödül olarak yurtdışında bir yılbk burs elde ettiler. Genç mimarlar bu bursu yan yarıya paylaşmayı tasarlıyorlar. Düş ile gerçeği "Hayal Irmağı" île ayırdık Duyduk Gördük Yıldırım hızıyla emekli olma rekoru Birçok ilk'lerin sahibiydi. n içinde olan Akyol, hiç üniverŞimdi bir ilk'in daha sahibi ol site dışında çauşmadığı için bidu. Türkiye'nin ilk kadın baka raz şaşkın bir havada. "SODEP'in kurucu üyesi nıydı. Sonra ilk kadın rektörü oldu. Bunlar Türkiye'yeyaraşan olurken istifa etmiştim, o da ağır rekorlar. Ama şimdi bir başka gelmişti ama, bu başka türlü birrekordan, bir başka ilk 'ten söz şey" diyor. Ama yine de noktaedeceğiz, santnz akanız şaşacak. ladı üniversite yaşammı. Hem de Türkiye'de bir insan 12 saatte "hiçbir etki altmda kalmadan ve emekli oldu. Başvunıdan, emekkendi istemi ile." Ne var ki, li cüzdanımn, maaş ve ikramiye emeklilikten söz ederken gözyaşçeklerinin hazırlanıp istek sahi lannı tutamadığı telefonda bile binin eüne geçmesine kadar yal belli oluyordu. nız ve yalnız 12 saat geçti. "Türkân Akyol'uh yeni göreProfesör Türkân Akyol'dan vi sanmz, Emekli Sandığı'nın söz ettiğimizi anladmız elbette. 30 yıunı üniversitede geçirmiş, üniversite belki de "bırinci evi" olmuş bir öğretim üyesi. "Hiçbir etki altmda kalmadan, kendi istemi ile" emeklitiğini istedi. Tırnak içindeki bu sözler, insana ashnda bir nikâh töreninde nikâh memurunun sözlerini antmsatıyor. Ama o törende bu sözler bir berabertiği müjdeler. Burada ise bir aynlığı simgeüyor. "ömrümün yansını verdtm" dediği üniversiteden aynlmak çok zor oldu Türkân Akyol için. Karar verdiği hafta müsekkinlerle uyumuş, üç kilo kaybetmiş. Belki bir hekim olarak hastalanna hiç önermediği müsekkinleri kendisi almış. Şimdi açacağı muayenehanenin çauşmalapropagandasmı yapmak. "Oradaki Ugi, saygı ve ışlerın yürütülmesindeki sürat her türlü övgünün üstundedir" diyor her gittiği yerde. 75 ağustostan bu yana "Emekli Prof. Türkân Akyol" yeni dönemde, politikaya başladığındaki hızla devam edecek. Haaa.... Amerikan Büyükelçisi'nin evmdeki yemekte karşılaştıklarında, YÖK Başkanı Doğramaa'mn eski rektörüne yaptığı aşın gösteri neyin nesiydi ki? tstanbul Teknik Üniversitesi'ni bitiren Alper Ünlü, aynı üniversitenin Bina Bilgisi Kürstisü'nde 1980'den bu yana asistanlık Henry Moore yapıyor. 1980 yılında tstanbul 85 yaşında Teknik Üniversitesi'nin Yüksek Seksen beş yaşım geride bırakan Lisans bölümünü bitiren Mehünlü lngitiz heykeltıraş Henry met Ocakçı ise yüksek mimar. Moore, geçirdiği bir sırt rahatAlper Ünlü ve Mehmet Ocaksızhğım ailattıktan sonra yeni çı ile kazandıklan yanşmayla ilden çalışmaya koyuldu. Sanat gili olarak konuştuk. Ünlü ve çı, bir dergiye verdiği demeçte, Ocakçı, hazırladıkları projede emekliye aynlmaya hiç niyeti ol nasıl bir anlayıştan yola çıktıkmadığını beUrtti. Hiçbir sanatçı lannı, neleri amaçladıklannı, günın emekliye aynlamayacağinı nümüz mimarhğı konusunda nesavunan Moore, şöyle dedi: ler düşündüklerini dile getirdiler. "Rembrandt öldüğü gune kadar "2007 yıhndaki durumunu resimi bırakmadı. Mikeianj da cudiğiniz Bursa'nın Cumalıkınk öyle. Bu, bir ozana, 'Niye emekköynnü bize anlatır mısııuz?" liye aynlmıyorsun 'diyesormaMehmet Ocakçı: Türkiye'de ya benzer" bu anlamda yüzlerce yerleşim alanı var. Cumalıkızık'ın bunlardan bir farkı, bugüne kadar bilinçsizce de olsa korunmuş olması. Köyün I. Orhan zamanmdan günümüze geldiği söyleniyor. Köyde hiç yeni bir yapı yok. Alper Ünlü: Cumalıkızık'ın kestanesi çok meşhurmuş. 1950 yıllarında bir hastalık gelmiş. Bütün kestane ağaçlan kurumuş, bu da köyün ekonomik döngüsünü tarıma yöneltmiş. YURT DIŞINDA BİR YILLIK BURSU PAYLAŞACAKLAR Ağa Han Mimarhk Ödülleri ile Mimarlar Odası'nca ortaklaşa düzenlenen "2007 Yılında Bursa'da Bir Köy" konulu proje yarışmasını, birlikte hazırladıkları projeyle kazanan Alper Ünlü (solda) ve Mehmet Ocakçı, kendilerine odül olarak verilen (Fotograf: Ender ERKEK) bir yıllık yurt dışı bursunu yan yarıya paylaşmayı düşünüyorlar. ilişkiler iletişimler değiştiği için evler bugünkü yaşama biçimine hitap etmiyor. Dolayısıyla biz köyün geleceğini analizler bölümünde harap olarak göstermek zorunda kaldık. tür meselelere duygusal olarak yaklaşılıyor. Ama önemli olan ve birincil olarak ele alınması gereken, insanın rahatlığıdır. Mehmet Ocakçı: Bu çok ütopik bir eleştiriydi. tnsanlar arasında bireysel ilişkinin daha ön planda olduğunu düşündüğümüz için böyle bir kompozisyona gerek gördük. Parçalanan aileyi simgeledik. Ailenin bu parçalanışı mekânı da etkiliyor. Eskiden 1012 kişinin yaşadığı bir evde bugün üç kişi yaşıyor, gelecekte iyiden iyiye parçalanacak. Alper Ünlü: Bu, mekânı haliyle etkiliyecek. On odası olan bir evin dokuz odası boş kalacak ya da bu dokuz odaya dokuz farklı aile yerleşecek. "Bugünün yapılan hakkında neler düşünü>orsunuz, önerileriniz var mı?" Mehmet Ocakçı: Bugün yapılarda kullanıcı ile ilişkiye geçilmediği için, bir şeyler yapıp kullanıcıya sunuluyor. Bunlar da kullamlmıyor. Meselâ, küveti banyoya koyuyorlar, ama kuvette ayakta duş yapılıyor. Yani amacına uygun kullamlmıyor. Misafır odaları da gereksiz bir uygulama. Bugünkü misafir odaları bir \itrin niteliğinde; misafırlere açılan ancak birkaç koltuk var. Genelde günün moda eşyalarıyla donatılmış bir vitrin görünümünde. Bu olgu "yapsat" döneminde ortaya çıktı. Mehmet Ocakçı: Bir de şunu söylemek istiyorum: Projeyi çizerken var olan tüm mimari yaklaşımlarla, tarihsel çevre ve başka etkilerle kafamızın smırlı olduğunu da anlatmak istedik. Hem sınırh bir çevredeyiz, hem mimari olarak sınırhyız. Eğitimimizi filan da girdi olarak aldık, kafamızın bu sorulan ile kurduk düşü. Düş bu gerçeklerden çıkan bir düştü. Alper Ünlü: Mimari kurallann çok kaü olarak işlediği ya da mimarın ekonomik kriteri göz önüne alarak yaptığı binalarda, genellikle " T " cetvelindeki sağdan sola çizgi ile gönyedeki yukandan aşağı çizgi şeklindeki lineer bir düşünce anlayışı vardır. Biz bunu yıkmaya çalıştık. Gerçekler ve düşler "Projenizde neye yöneldiniz, bu yok olup gitmeyi engellemek için?" Alper Ünlü: Bizimkisi öneri şeklinde değildi. Bizden projede bir fantezi geliştir memiz isteniyordu. Mehmet Ocakçı: Hem kendimizin, hem Cumalıkızık'ın hayallerle gerçeklerini bir anlamda projede ayırdık. Bunu da "Hayal Irmagı" kullanarak sağladık. Bu "Hayal Irmağı" paftayı böldü. Bir yana gerçekleri koyduk, diğer yana da düşümüzdeki Cumalıkızık'ı geçirdik. "Düşünüzdeki Cumalıkızık'ı bize anlatır mısınız?" Alper Ünlü: lnsanların gelecekteki yaşantısına iyimser bir gözle baktık. JUrinin de projede en begendiği şey, iyimser oluşuydu. Baştan beri bunu savunduk. Mehmet Ocakçı: Durum karanlık aslında. Cumalıkızık'ın gidişatı iyi değil, zaten onu gerçekler bölümünde de aynntılı olarak gösterdik. Ama umudumuzu kaybetmiyoruz mimarlar olarak. Gelecek de mutlaka yaratıcı hayaller, çözumler sunacaktır. Konuyu buradan ele alarak, kalıtıma bir anlayışla serbest bir ortamı savunduk Cumalıkınk'ta. Eski evlerin korunarak, ama çağdaş teknolojinin de geleceğini kabul ederek çalıştık. Müzeci bir koruma anlayışını kabul etmiyoruz. Bugun Türkiye'de bu Bir düşü geçirdik paftaya "Eğer projede sizden öneri istenseydi, öneriniz ne olurdu?" Alper Ünlü: Projede öneri hiç yoktu diyemeyiz. Şöyle ki: Cumalıkızık'ta geleneksel bir doku var. Bu dokunun yer yer harap olmuş veya çatlamış yüzeyleri var. 2007 yılırun malzemeleri neler olabüir diye düşündük. Bu malzemeyi hem orada yaşayan insanın kişiliğine uygun biçimde, hem de özellikle oradaki geleneksel dokunun kaybolmayacağı biçimde eklemeyi düşündük. Projeyi çizerken, dünyadaki modern üstü akıradan da etkilendik. Mehmet Ocakçı: Biz bir düşü geçirdik paftaya. Gerçekleşmesi bugünkü koşullarda olanaksız olan bir düşü. Yalnız yanlış anlaşılmasın, gerçekleşmesi mimari açıdan olanaksız değil, gunün koşulları düşunülduğünde olanaksız olan bir düşü. Alper Ünlü: Bir de şu var: Projede Dorik veya lyonik bir sütun başhğuu kolonu ile birlikte Cumalıkızık'ın belirli bir yerine oturttuk. Bu medeniyetlerin evrimleşmesini gösteren bir simgeydi bizim için. Bir de eleştiri vardı paftanın düş bölümünde. Mesela, camdan bir kadın bakıyor perspektifinbelli bir yerinde, bir pencereden de bir erkek bakıyordu. Bir de çocuk vardı. Çocuk evlerin ortasındaki direğe tutunmuştu. Bununla da ailenin gelecekteki durumuna eleştirel bir gözle baktık. Arap Moi nasıl işbaşına geldi Kenya'da neler olup bittiğini bümeyen okurhtnmız için, geçenlerde gözümuze çarpan bir olayı aktarahm: Genel seçimlerden (başkanhk, parlamento ve yeret) dört hafta önce, 1978 yılında bağımsızhğm babası Jomo Kenyatta'nın yerine geçen Başkan Daniel Arap Moi, beş yıl için Devlet Başkanı seçildibile. Tek parti KANU tarafmdan tek başkan adayı gösterüen Arap Moi'nin Başkan ilan edilmesi için parlamentoya seçilmesi gerekiyordu. 20 ağustos günü aday kayıtları sona erdiğinde, kendi seçim bölgesinde tek aday olduğu görüldü. Ve hemen miüetvekili ilan edildL Başkan Yarduncısı Kibaki de kendi seçim bölgesindeki tek adaydu Ama öteki 155 milletvekiüiği için binden fazla aday seçilecek. Dünyaca ünlü sporculann ticaret erbabı elinde ne hale geldiğine son örnek, yukardaki fotograf. Şu sıra yeryüzünun bir numaralı tenisçisi olan ABD'li John McEnroe, raketleriyle korta çıktığı "Dunlop" firması tarafından böyle tanıtıhyor işte. Ticaret erbabı Ankara SanatevVnin yeni oyunları Âtaerkil aile yerini çekirdek aileye bıraknuş Bodrum Âktur SitesVnde 2Vlerden "üçgen" yapanlar Mehmet Ocakçı: Günümüzde Ankara Sanatevi oyunculannın yaşanan kentleşme, sanayileşme, önümüzdeki tiyatro mevsiminde göç ve standartlaşma gibi sorunoynayacaklan oyunlar belli ollar burayı da etkilemiş. Bir sürü du. Sanatevi oyunculannın insan köyden göç etmiş. Doğal programmda WiHiam Shakespe olarak ilişkiler de farkhlaşmış. are'in "Venedik Taciri" "Euge Eskiden evlerin hitap ettiği atane O'Neill'in 'Karaağaçlar Al erkil aile yapısı, yerini çekirdek tında" Nikos Kazancakis'in aileye bırakmvş. Dolayısıyla ev"Zorba", Lev Tolstoy'un Pisca ler boşalmış. Oturulan evler de tor tarafmdan sahneyt uyaria sahiplerine çok büyük geliyor. nan "Savaş ve Banş "Henrik tb Bazı evler harap olmuş. Bu çesen'in "Bir Halk Düşmanı", lişkilerden dolayı köy yasanmaBernard Shaw iın "Sezar ve Kle maya doğru gidiyor. opatra", Haşmet Zeybek'in Alper Ünlü: Bir de eskinin "Düğün ya da Davul" adh yakullanılan ev içindeki ekipmanpttlan yer ahyor. Ayrtca, Saint Exupery 'nin ' 'Küçük Prens' 'i de ları, yani eşyalar, diyelim sedir, çocuk oyunu olarak sahnelene gusulhane, aşhane, işte bu tip eylem alanlan değişerek yerlerini cek. buzdolabı, televizyon, masa, yeni koltuklar gibi o evin Boğaziçi DergisVnde alanına uymayan birukuneylem ekipTürk Tiyatrosu manlara bırakmış. Boğaziçi Kültür ve Sanat DergiMehmet Ocakçı: Doğal olan si, sürekli olarak tiyatroyla UgiU konulara yer veriyor. Her sayıda, tiyatroya ilişkin inceleme ve röportajlann yanı svra, tiyatTO adamlaruun katıldığı yuvarVENEDİK (Cumhuriyeı) lak masa toplantüarı yer ahyor. Hilmi Kurtuluş'un yönettiği son 40. Venedik Film Şenliği'nin soyuvarlak masada Lale Oraloğlu, nuçlan geçtiğimiz pazar günu Recep Bilginer, Secati Cumalı açıklandı. Ünlü İtalyan yönet Turan Oflazoğlu tiyatroda te men Bernardo Bertolucci'nın j eser konusunu tartısıyor. başkanlığını yaptığı Secici Kurul, Şenliğin Büyük ödülunün "İsim Kannen" adlı ^pıtıyla Fransız Polonya'da Türk yönetmen JeanLuc Godard'a Sanatı Sergisi verilmesini kararlaştırdı. Seçici Polonya'nın Krakov kentinde Kurul'un Buyük Ödulu Go"On Yedinci Yüzytldan Yirmin dard'a vermesi, gerek sinema ci Yüzyıla Türk Sanatı" konulu eleştirmenlerince, gerek sinemabir sergi açıldı. Polonya Kültür severlerce olağan ve olumlu bir ve Sanat Bakanlığı ile Türkiye'karar olarak yorumlandı. nin Varşova Büyükelçiliği''nce Venedik Film Şenliği'nin yeni ortaklaşa düzenlenen sergi, sorumlusu, Fılm eleştirmeni RonTürkiye 'nin sanat evrimini Podi tarafından bir "yaratıcı yönellonya halkına tanıtmayı amaçü menler şenliği" olarak nitelendiyor. Sergi, Osmanh İmparatorrilen bu gorkemli sinema şöleluğu dönemi sanatı ile modem ninde, En İyi Erkek Oyuncu Türk sanatım içeriyor. Serginin Ödülü, Amerikalı yönetmen Robir bölümünde eski giysiler, yaz bert Altman'ın "Streamers" admalar, feraceler, deri giysiler, lı filminde rol alan altı kişilik bakır işleri ve seramikler; başka oyuncu kadrosuna verildi. bir bölümünde de Türkiye CumEn tyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü huriyeti ressamlannm yapıtlan sunuluyor. Venedi\i\e büyük ödül Godard'a verildi Bodrum Aktur Sitesi'ne girdi nlan, sitenin sevgilisi Rauf Hoğinizde eski politikacılar, yeni ca, önce tramplenden balıklama politikacılar, YÖK kurbanı pro atlayarak denizle bütünleşiyor, fesörler ve kamu kuruuışlannm sonra uzun tur başlıyor. Nasuhüst düzeydeki yöneticüerine rast oğlu 'lann bu yaklaşık 45 dakika süren turuna Kimya Yüksek lamamak olanaksız Mühendisi Murşil Toker ile on Özellikle AKTUR'da birkaç yaşmdaki oğuı Bülent de eşlik yerde girilen deniz kıyısında ku ediyorlar arada bir... Onlarm talağmıza gene politik konuşmalar biriyle "üçgen"yapıyorlar. Karçarpıyor... Plajdan sonraki ilk şısındaki burnun ucuna dek yüdurakta 21'lerden birkaç kişiyi züyorlar, orada plaja yöneliyorNe diye erken her gün denizde görmeniz müm lar ve gene bulunduklan durağa kün... gelerek tam bir üçgen yapıyordönüyorsun? lar... Saat gecenin üçü. Meyhane SODEP'in başta Genel Başmeyhane gezmekten evinin yout kan Erdal Inönü obnak üzere veProf. Hicri Fişek ise uzun boynu şaşırmış bir sarhoş, duvar to edilen 21 kurucu üyesinden lu yüzme yerine, sahilde buzlu diplerini sıyırarak sallana salla Prof.Hicrı Fişek,Şükran Nasuh birasım içmeyi yeğliyor. Hicri na gidiyormuş. Birden bekçiyle oğlu ile Cahit Kulebi eşleriyle Hoca'nın eşi yüzüyor onun yeburun buruna geance de kalakal birlikte ikinci durakta denize gi rine... mış. Ama duramıyor, one arka riyorlar. Şukran Nasuhoğlu ile 21lerden Cahit Külebi ise Prof. Hıcri Fişek partideki uyeya sallanıp duruyormuş. oğleden sonra eşiyle birlikte sa"Bu ne hal be adam?" demiş liklerini sürdürme kararındalar. hile iniyor ve kısa bir yüzmeden bekçi "Polisten korkmuyorsun, "Çalışmaya devam" diyoruv... sonra aynlıyorlar... hırsızdan korkmuyorsun, peki Bu arada, Şükran Nasuhoğlu karmdan da mı korkmuyor21lerden Yiğit Gülöksüz de ile eşi Prof. Rauf Nasuhoğlu'nun AKTUR'da kalıyormuş, ancak sun?" Adam ağzmı yaya yaya gül her gün 3500 metrelik bir yüzme kendisini kısa tatilde göremedik. turu attığını söylemeliyiz. Onlamüş. Eski politikacı Prof. Turhan nn bu enerjileri sitedekilerin tak"Ben evli değilim ki yau!" O zaman bekçi iyice öfkelenip dirini topluyor. YÖK'ü şiddetle Feyzıoğlu 'nun evinde kitap yazeleştiren ve kısa bir süre önce dığı anlatılıyor. Prof. Feyzıoğlu gürlemiş: "Evli değilsen evine ne diye bu Ankara Üniversitesi FenFakülte arada bir de Mercedes arabasıysi'ndeki görevinden emekliye ay la Bodrum'a iniyordu... kadar erken dönüyorsun?" HAYVANLAR İsmail Gülgeç SEBEP Fransız yönetmen JeanLuc Godard ise, Martmikli yönetmen Euzhan Venedik'te en çok alkış toplayan Palcy'nin "Zenciler Sokağı" ad film oldu. lı filmindeki rolüyle Darling LeSeçici Kurul Teknik Nitelikler gitimus aldı. Özel ödülü'nün de, yine JeanŞenliğin "Genç Venedik" bö Luc Godard'ın "tsim Karmen" lümünde yarışan genç yönet adlı filmindeki çalışmalarından menlerin filmleri için öngörülen ötürü ünlü görüntü yönetmeni "Altın Aslan En İyi İlk Yapıt" Raoul Coutard ile ses yönetmeödülünü alan Euzhan Palcy'nin ni François Musy'ye verilmesi "Zenciler Sokağı" adlı yapıtı uygun gorüldü. CENNETKAPULARINI 5ONUNA AÇIP, ONLARI MlSlR tALUCABiL', PEV6AMBEP EFENDı M.Z.N EAHI MÜBAPE KiNDE . CENABI Pakistan'da Türk Filmleri Haftası 40. Venedik Film Şenliği'nden notlar TARİHTE BUGÜN Mümtnz Ankan MUZIKÇIŞSRIFMUHITM TARGAN 196*'DE,ÜNLÜ8ESTECİ VE İCBACI ŞBZİPMUHİTTİN TAHGAN 7S YA$INPA fSTKMBUL'M ÖLDU.MEKKB EMİfti'NİN O6LUOLAN VHgGAN, AtoEHİKA'DA MÜ. ZİKÖ&REHİMl6ÖIZMÜÇrÜ.(aASİKBApMUZJSİ ' KAOAR TÜRK MÛZİĞİhiDEP£ gf£6/eJyp/.&UMU, TÜRK. MÜ2İĞİUI, BATI AULAYfÇIYlA ELB ALIP ÇOK SBSU YAPMAK AhÂACJYLA KULLANUAYA ÇAUfTA LEYİCİSİNE D€ #*8ANCJ 6£lM/'y£C£M SİR TEKNİK Ü2£RfA/P£ PuRdU. KON&ER ETÜDLER/, UO /ÇfA/ KAPRİStMR, KOÇAN ÇOCUK SİBl YAPrnA/?! OLAN TARGAN, PlYAKO, VÎYOLDNSEL VE VHZTÜÖU.ÜK OERBCBSİNÜE UD ÇALARDI. A4Ü2/KÇJ, fSSO YILINOA, ÜHLÜSES SAAjATÇtS/ SAFİY£ AYLA /CS £t/L£NM/ÇTÎ.. 13 Eylül TürkiyePakistan kültürel değişim programı çerçevesinde 1030 eylül tarihleri arasmda Pakistan'da Türk Fümleri Haftası düzenlendi. Pakistan 'ın Islamabad, Lahor ve Karaçi kentlerinde yapılacak haftalar dolayısıyla iki kişilik bir Türk heyeti Pakistan 'a gitti. Türk Fümleri Haftası'nda "Herhangi bir Kadın' "KınkBir AşkHikâyesi", "Yaz Bekân", "Vahşi Gelin" "Setvi Boylum Ai Yazmahm" ve "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" adh fllmler gösterilecek. Amerikalılar görünttiyle düşünüyor, Avrupahlar düşünceyi görüntülüyor MEHMET BASUTÇU VENEDİK Kuşkusuz genel tanımlamalardan kaçınmak gerek. Özellikle sanatçıları, ekollerin bağlayıcı sımrlan içinde ele almak daha tehlikeli. Yine de "Ana çizgileriyle Amerikan Sineması görüntülerle düşünüyorsa, AvrupaJı yönetmenler düşünceleri görüntülüyorlar" demek yanbş sayılmaz. İki değişik temel yaklaşım söz konusu. Bu açıdan bakıldığında, Robert Altman, Atlantik ötesinin, Avrupa'da kullanılan anlamıyla, en "yaratıcı yönetmeni" (Auteur) olarak nitelenebilir. "Streamers", Venedik Şenliği'nin ilk yarısında sunulan yapıtlar arasında sivrilen, ağırlıklı, özgun bir sinema orneği. 1965 yılındayız. Bir kışlanın sevimsiz, her köşesi hüzün yüklu barakasında üç genç asker Vietnam savaşına gitme hazırlıklan içinde. Bu gerilimli, ağır her an patlamaya hazır ortamda iki kıdemli çavuş: Savaş gerçeklerinin, yaşadıkları çurümüşluğün dayanılmaz kokusuna alışabilmek için sabah akşam içen ça%uşlar... Bir makineli silahın ya daderisi ivice gerilmiş bir trampetin düzenli gürultüsunü çağrıştıran ritmi, muzikselliğiyle, yansından çoğu argo sözcüklerden oluşmuş bir dil. Evet, kısaçası eldeki un da, şeker de yuksek kaliteli, Robert Altman ise helva karmakta usta... muş. Öyle ki.Kluge amacını daha belirgin kılmak için basına yazıh açıklamada bulunmak gereğini duyuyor: "Filmin çekimine üç yıl önce başladık. Bu arada Alman>a'da me>dana gelen si>asal gelişmeler, bizi bugün bir gözlemci olmaktan çıkanp belirli bir kavganın içine itti. Venedik'te toplanan Avrupalı jönetmenlerin, sinemamn politikacılar taBatı Alman Sineması'nın özgün isimlerinden Alexander KIH rafından kattedilmesine karşı orge, buyük odül için yarışan fil tak bir tavır alacaklannı umuyomi "Duvguların Gücü" ile po rum. Bütün gucumüzle, >eni ilelitik sinemada "üçıincü" yol tişim araçlannı ve egemen güçolarak nitelenebilecek bir anla leri rahatsız etmek istiyoruz..." Yönetmen Carlo Lizzani'nin yışa örnek getiriyor. Militan sinemaya fazla yaklaş dört yıllık başarılı hizmetinden manın içerdiği tuzaklardan ko sonra, dört yıllık yeni bir devre runan, toplumsal eleştiriye gi için görev alan tiyatro ve sinema derken sanatı ön plana getirme eleştirmeni Gian Luigi Rondi, ye çabalayan "aydın işi" bir si "Mostra"nın yaratıcılar sinemanema denemesı. Yer yer ilginç, sının buluşma yeri olmasım istetat veren sahneler icerse de zor diğini açıklamıştı. Bu anlayışın lama, yapmacık olmaktan kur simgesi olarak, "Palazzo del Citulamayan, fazla kasmtıh, iddi nema"nın girişindeki yıldız alı bir film. Biçimsel araştırma oyuncuların resimlerinin yerini nın yüksek dozda olması, Klu yönetmenlerin portreleri almış ge'nin söylemek istediklerinin durumda. Aynntıdan esasa kazaman zaman karanlık kalması dar her yerde Rondi'nin vurmak ya da buğulu, kapalı, belirsiz an istediği yeni damganın izleri yalamlar içermesi sonucunu doğur vaş yavaş kendini gösteriyor. "Petit Larousse" dilini yeniledi Fransız dilinin kutsal kitabı olarak kabul edilen "Petit Laro~se" sözlüğü, geçtiğimiz hafta . ru sözcükler, terimler ve değişiküklerle son basımını yaptu Fransa'da sonbahar başlangtcmda okullar açıhrken her yıl gözden geçirilerek yeniden yayımlanan ünlü sözlük bu kez 3000 kadar değişiklik, 80 kadar yeni sözcük, yaklaşık 32 yeni anlam, 36 yeni deyim ve yeni eklenen 55 ünlü kişiyi içeriyor. Ömeğin, ' 'porno' 'sözcüğü ve sürpriz parti anlamına gelen "la boum" FÖZlüğe yeni ahnan deyimler arasmda. 50 YIL ONCE Cumhuriyet M. Çaldariste İsmet Paşa'nın Mülâkatı Ankara 12 (Telefonla) Yunanlı misaftrlerimiz bu sabah saat dokuzdan bir buçuğa kadar misafir bulunduklan otelde meşgul olmuşlardır. Saat bir buçukta îktisat Vekili Celâl Bey s misafırler şerefme bir ziyafet vermiştir. Ziyafette Yunan Başvekili M. Çaldariste Nazırlar, Başvekil tsmet Pş. Hazretleri, vekiller, Yunan sefiri Atina sefîrimiz Enis Bey, Îktisat ve Hariciye Vekâletleri erkânı, Iş ve Ziraat Bankalan müdürleri bulunmuşlardır. Yunan Başvekili ve Nazırlan, saat dörtte Celâl Beyin refakatinde tş ve Ziraat Bankalan 'm, Musiki Muallim mektebini gezmişlerdir. Misafırler saat beş buçukta tsmet Paşa'nın köşküne giderek İsmet Paşa Hazretleriyle Hariciye Vekili Tevfîk Rüştü Beye mülâki olmuşlardır. İsmet Paşa'nın köşkündeki müzakerelerde Enis Beyle Yunan sefiri de hazır bulunmuşlardır. tsmet Paşa'nın köşkünde müzakerat üç saat kadar devam etmiştir. 13 Eylül 1933 1933 1983 M. Çaldaris, İsmet Paşa'nın Konsey tçtimaına iştirak köşkünden ayrıldıktan sonra etmek üzere dün Selâniğe doğru otele avdet etmiştir. M. gitmiştir. Çaldaris, müzakeratm devam ettiğini ve Ankara'daki ikametinin birgün daha uzamasının muhtemel Kiralık hane olduğunu söylemişür. Bu müzakereler için yarın rıır r»H« > "bugün" resmî bir tebliğ neşredilecektir. •Attannı kavî ffrnıt ıkı kn| i i ı m n H r g+. Ruşen Eşref Bey Selâniğe gitti Balkan Birliği Türk grubu umumî kâtibi Ruşen Eşref Bey Selânik'te toplanacak olan Balkan Konferansı mı 1 5 0 0 mrfm h*h(r, hnrırrdf Rnraj. U»ak ftrtaımi KMVI IÇI rltşı v*m vnplıbn Krr K»n* kİr*1tlıtır Tatıp n l ı n U n n , ith*ai(ndrkt on mjmnrnv» mu