17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 13 EYLÜL 1983 TELEVİZYON 20.00 20.30 21.00 21.10 Akdeniz Oyunlan (Renkli) Haberler Hava Durumu TV'de Sinema: Kalp Yalnız Bir Avcıdır (Renkli) MAHMUT TALI ONGOREN TRTNİN İÇİNDEN » Açık Öğretim ne durumda? YÖK'ün, eğitimin niteliğini yükseltmeyi bir yana bırakarak, mümkün olduğu değin çok sayıda öğrenciye yüksek öğrenim fırsatı vermek amacıyla başlattığı"Âçık Öğretim"VJ izlenceleri, geçen ocak ayından beri TRT Televizyonu'nda düzenli olarak yayımlandı. Acaba Iju izlenceler gerçekten "ööretici" oldu mu? Bu soruyu Açık Öğretim öğrencilerı arasında yapılacak bir araştırma sonucunda yanıtlamak mümkündür. Ne var ki, özellikle Cumhuriyet'in haberterinden ve okuyucu mektuplanndan edindiğimiz izlenimlere dayanarak, ortada çeşitli aksaklıkların bulunduğunu söyieyebiliriz. 34 eylülde yapılan Açık Oğretim sınavları için gerekli olan ders kitapları öğrencilerin eline zamanında ulaşmamış. Aynca. televizyondaki izlencelerin yayınından önce yine öğrencilere gönderilmesı gereken diğer ders notlan da geç gidiyormuş. Böylece de TRT'den düzenli olarak yapılan bu yayınlar da pek ışe yaramtyor demektir. Çünkü gazetenizde yer alan bir Açık Oğretim öğrencisinin mektubunda belirttiğı gibi, "Vani televizyonda bir konu işlenmeden önce biz o konuyu (daha önce gönderilen ders notlanndan) çalışmış olarak TVkarşısına geçmiş olmamız gerekir." Oysa enerji sorunu ve daha pek çok nedenden ötürü yayını kısıtlanmış olan TRT Tetevizyonu'ndaki her izlencenin amacına ulaşması sağlanmalıdır. özellikle de binlerce öğrencinin eğttimiyfe ilgili Açık Öğretim TV izlencelerinin... Burada kaç kez yazdım anımsamıyorum, televızyonu Açık Öğretim için ülkemizde bu biçimde kullanmak bir "öa/on"dur, bir işe yaramaz diye... Çünkü bu yüksek öğrenim yöntemi önce bir "eşgüdüm" işidir, eğer TV izlencesi ile ders notu arasında bir beraberlik sağlanmazsa tüm çabalar boşa çıkar. Sonra, televizyondaki TV izlencelerini radyo ile de desteklemek gerekir. Şimdiye dek bu da yapılmadı. Açık Ögretim'in uygulandığı İngiltere'de öğrenciye yararlı olabilmek için teiefon bile kullanılır. Kısacası, bir eğitim yöntemi olarak Açık Öğretim bizım ülkemizin koşullarına uygun değildir ve daha uzun bir süre de uygun olamaz. Bugün rastianılan aksaklıklar ve yetersizlikler de başlangıç döneminin anlayışla kabul edilebilecek nedenlerinden kaynaklanmtyor. Bunlann hepsi temeldeki boşluklardan ötürü ortaya çıkmaktadır. Televizyonda izlediğimiz Açık öğretim izlencelerine gelince, tumü çeşitli bilgilerie tıkış tıkış doldurulmuş. Öğreticileı uzun uzun konuşuyorlar. Görüntü ögesi az ya da "yaratıcı' ojmaktan çok uzak. Oysa üniversite düzeytndekı öğrenciye filrr dilının oldukça gelişmiş biçmiyie yaklaşmak gerekir. Açık Öğretim izlencelerinin, konuları değilse bile, hazırlanış bkpirr.lnr ılkokuldan biraz daha yüksekteki öğrenci düzeyine uyguı hava taşıyor. Gerçekte, "Açık öğretim" için harcanan burçf ve emekle, önce üniversite öncesi geleneksel eğitimi destek leyen radyo ve TV eğitim ızlencelerı hazırlayarak ışe başlan malı ve bu yaytnlardan elde edilecek deneylerden sonra da doğrudan doğruya "Açık Öğretim"e geçileceğine, "pilotça lışmalar" yaparak televizyon üniversite öğrencisinin hizmeti ne verilmeliydi. (Aynntılı bilgi yandaki sütunlarda.) 22.55 Haberler 23.00 Kapanış RADYO 05.00 Açüış, program ve kısa habcrIer 05.05 Ezgi kervanı. 0530 Şarkılar ve oyun havalan. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 0630 Günaydm. 07.30 Haberler. 07.40 Gunun içinden 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Turkulergeçidı. ll.JSKeman sololan. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ögle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafif müzik. 16.40 Türküler ve oyun havalan. 17.00 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftarun çocuk şarkısı. 18.20 Erkekler faslı. 18.50 Hafıf müzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTU ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Beraber ve solo şarkıiar. 20.00 Köyümiız köylümüz. 20.20 Türküler geçidi. 20.40 Türkçe sözlü hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21J5 Dinleyici istekleri. 22.00 Sevilen eserler. 22.30 Şarkıiar ve oyun havalan. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yansı. 07.00 Açıhş ve program. 07,t2 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 11 il Turkiye. 09.30 Sabah konsen. 10.00 Şarkıiar. 10.20 Türküler. 10.40 Meslek ve teknik. 11.00 tkı solıstten şarkıiar. 11.30 Türküler. 11.45 Sakarya Zaferi özel programı. 12.00 Kadınlar toplulugu. 12.30 KOçttk koro. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Türküler. 13.45 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 14.00 tki solistten şarkıiar. 14.30 Yabana dil öğrenelim. 15.30 Barok muzik. 16.00 TRTI Halk müzigimızde türler. 16.20 Arkası yann. 16.40 Şarkıiar. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Yuntan sesler. 18.00 Çağdas Türk sanat muzigi. 18 J6 Din ve ahlâk. 19.0001.00 TRT I ile ortak yayın 07.00 Açıhş ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Çeşitli sololar. 09.30 Doors Toplulugu. 10.00 Caz müziği. 10.30 Haftanın solisti. 11.00 Ögleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskotegimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klâsık Türk müziği korosu. 15.00 Müzıkh dakikalar. 16.00 Günün konseri 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Gençlerle beraber. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dünyasından. 20.00 Melodiler geçidi. 20.30 TRT hafıf müzik ve caz orkestrası. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdiklen. 23.00 Bızım sesimiz bizim bestecimiz. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. 19.00 Açıhş ve program. 19.01 PAGAN1N1: Keman konçertosu, No. 2, Si Minör, Op. 7... Y. Menuhin (Keman) ve Anatole Fistoulari yön. Philharmonia Ork. 19.28 RAMEAU: "Gallant India" Opera BaJesinden Seçilmiş Nefesliler Beşlisi... 19.45 RAVEL: "Pavane Pour un ınfante defunte"... Carla Maria Giulini yön. Philharmonia Ork. 19.54 SCHUBERT: Fantezi, Do Majör, Op. 15... Viktor Merzhanov (Piyano). 20.16 TELEMANN: Konçerto, Sol Majör... A. Ludevig (Viyola) ve Leonid Gozman yön. Leningrad Oda Ork. 20.35 CASELLA: Paganini müziği üzerine Divertünento... K. Kendrashin yön. Moskova Devlet Filarmonik Scnfoni Ork. 20.53 DVORAK: Senfoni, No. 2,Op. 70... Karel Sejna yön. Çek Füarmoni Ork. 21.30 Hava raporu, ertesi günün programı ve kapanış. TRT m I İTÜ BİR KONSERLE AÇILL». Turkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nca yeniden düzenlenen Emirgân Korusu'ndaki Beyaz Köşk, viyolonist Saim Akçü'ın kurdugu gençierden oluşan orkestranın konseriyle açüdı. "Beyaz Köşk" müzikseverlerin hizmetinde Kültür Servisi Bir zaman lar üst katı lâle soğanı deposu, alt katı kömürlük ve ambar olan Emirgan Korusu'ndaki "Beyaz Köşk" şimdi bir "Müzik Sarayı" oldu. Büyük koruluk içinde 19. yüzyıl ortalannda İsmail Paşa tarafından yaptınlan üç köşkten biri olan "Beyaz Köşk dört ay gibi kısa bir surede Türkiye Turing ve Otomobil Kururnu tarafından yaklaşık 85 milyon liraya onanldı, dekore edilerek hizmete açıldı. Jstanbul'a kazandırılan ve bir "Müzik Sarayı" olarak düzenlenen "Beyaz Köşk"te 100 yıl öncesinin kapı üstü ipek perdeleri, "Taçlı Perde"ler kullanılmış. Döşeme ve iç boyalamalannda uçuk maviyle, leylak renginin kullanıldığı, "Beyaz Köşk" de îstanbul'un güzel köşelerine, kültür mirasını yaşatacak, gelecek kuşakiara aktaracak yer ve yörelerine damgasını vuran Çelik Giilersoy imzasını taşıyor... Anadolu Yakası'ndaki "Çamlıca Tepesi"ne, Yıldız Parkı ndaki "Malta ve Çadır Köşkkri"ne, yine Yıldu Parkı'ndaki "Pembe Sera"ya, Emirgân'daki "San ve Pembe Köşkler"e ve daha birçok yapıya, yere emek veren Çellk Giilersoy son olarak düzenlediği "Beyaz Köşk"ü şöyle anlatıyor: "Yapının görkemine uygun olması için döşemeyi elden geldiğince zengin tuttuk. Her şeyi beyaz olursa hastane gibi olur düşüncesiyle döşeme ve perdelerin renklerinde uçuk mavi ve leylak rengi kullandık. Aynı parkta bulunan öbiir iki köşkte (Sarı ve Pembe Köşk) çay salonu, pastane ve kokteyl yeri vardı. Bu nedenle burayı tstanbul'un ihtiyacı olan yeni bir kofıuya ayurdık: Konser yeri ya da biraz iddialı yeni adıyla "Müzik Sarayı".... Burada biitün yıl boyunca agırlık Klasik Baü Müziginde olmak üzere konserler düzenleyeceğiz. Almanya ve Hollanda'da çalışmış ve kendini kabul ettirmiş bir sanatçı olan Saım Akçıl'ın yönetiminde, okullardaki yetenekleri buraya çekerek, konserler ve dersler yoluyla müzik dünyasına yeni isimler katacağız. Klasik müzikle ilişki kurma yoHan kapalı olan gençliğin, klasik müzikle ilişki kurmasına çalışacagız". Çelik Gülersoy'un deyimiyle "Müzik Sarayı"nda Beyaz Köşk'ün içindeki salonlarda 250 kişi, küçük bir konser salonu şeklinde düzenlenen bahçesindeyse 600 kişi konser izleyebiliyor. Sarayın iç akustiği çok iyi olduğu için merdivenlerin başına yerleştirilen orkestranın sesi hem alt kattan, hem üst kattan oldukça iyi duyuluyor. Kış aylannda hafta sonlan saat 15.00'de verilecek konserlerden sonra saat 16.30'da çay servisi de yapılacak. Beyaz Köşk'e "Müzik Sarayı" dedirtecek bir başka düzenleme daha var: "Müzik Kitaplıgı"... Gerek yetkin sanatçılara, gerek genç sanatçılara, gerekse de müziğe ilgi duyan kişilere; müzik üzerine geniş kaynaklar sunacak bu kitaplık hakkında Çelik Giilersoy şu bilgileri veriyor"Yurt dışında müzik konusunda yayınlanan eserlerden yüzlercesini ayırdım. Bunlar yavaş yavaş getiriliyor. Yabancı dillerdeki bu ka\naklan mıizikseverlere sunacağız. Yabancı dil bilmeyen müzik severler ve sanatçılar için bu eserlerin bir kısmı Türkçeye de çevrilecek. lşte bütün bunlar nedeniyle bu yapının Türk Sanat yaşamı için yeni bir olay oldugunu söyleyebilirim." TRTII BULMACA Amerikalı arkeolog Knidos'un daha da eski oldugunu kanıtladı ATİNA (Cumhuriyet) Amerikalı arkeolog Prof. Iris Love, 12. Uluslararası Klasik Arkeoloji Kongresi'nde, Türkiye'nin güneybatısında Datça Yarımadası'nın en uç noktasındaki antik Knidos kentiyle ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Prof. Love, en önemli klasik yontu ustalarından Praksiteles! in yaptığı ilk çıplak Afrodil yon tusunun ve on sekiz sütunluk Afrodit TapınağYnm yer aldığı an tik Knidos kentinin, Ingiliz arke ologların sandığı gibi l.Ö. 45 vüzyılda değil, söz konusu tarih ten en az beş yüzyıl önce kurul muş oldugunu elindeki buluntu larla kanıtladı. Knidos kentinde çalışmak üze re kazı izni başvurularının Türl yetkililerince 1977 yılından bı yana yanıtlanmadığını belirteı ıris Love, kendisine yeniden ka zı izni verilirse daha pek çok bi limsel sorunun yanıtmı ortaya cı karabileceğini, çok önemli tarih sel gerceklerin aydınlığa kavuşa bileceğini, Kongreye sunduğu öı neklerle ortaya koydu. Prof. Love, aynca, on doku zuncu yüzyılda Knidos kentin yağmalayarak British Museum' taşıyan Ingiliz arkeolog Charic Newton'ın yemek tabaklanr birinin parçasının da kazı srra>« da toprak altından çıkarıldığır bir fantezi olarak fotoğraflari) la gösterdi. TV'de Sinema Duvgusal yanı ağır basan bir film Kalp Yalnız Bir Avcıdır (The Heari is a Lonely Hunter) / Yönetmeru Robert Ellis Miller / Oynayanlar: Alan Arkin, Sondra Locke, Stacy Keach, Laurinda Barrett, Cicely Tyson / 1968 yapımı / 120 dakika. Insan sevgisiyle dolu Singer, sağrr ve dilsizdir. Kendisi gibi sagır ve dilsiz olan Antonapolus'un da vasiliğini yapmaktadır. Kaldığı evde yeni yetişmekte olan Mick adh bir genç kız vardır. Copeland adında bir doktorla, Blount adh bir serseriyle ahbaphklar kurar. Hepsine elinden geldiğince yardıtn eder. Arkadaşı Antonapolus'un ölümüyle yalnızlığı doruğuna varır ve canına kıyar. Iç dünyası güzelliklerle dolu bu insanın ölümü, arkasında onu seven ve unutmayacak dostlar bırakır. Teaııessee VVilliams'm izinden giden ilgi çekici Amerikan yazan Carson McCullers'ın yapıtından uyarlanmış bir film. McCullers, bizde "Küskiinler Kahvesi" oyunuyla ve Dizabeth Taj lor / Marlon Brando'nun oynayıp John Huston' un yönettiği "Pınlülı Gdzler" fıüniyle tanındı. Carson McCulIer'ın bu filme konu olan romanı "Yalnız Bir Avcı'dır Yürek" adıyla dilimize de çevrildi. Toplumun kenanndabucağında kalmış 'marjinal' kişilerin ezdk ve acıh dünyasını vermede usta yazarın öyküsü, perdede özünü koruyarak duygulu, lirik, yer yer acı bir mizahın kendini duyurduğu özgün bir film haline gelmiş. Emektar James Wong Howe'un görüntüleri olağanüstü.. Çokluk TV için çalışan 1927 doğumlu Amerikan yönetmeni Robert Ellis Miller'ın daha önce TV'de "Her Çarsamba" adh Jane Fonda'lı bir filmini izlemiştik. "Kalp Yalnız Bir Avcıdır", Miller'ın en iyi filmi. Bu arada film, pek tanımadığımız birkaç oyuncuyu tanıtacak. Usta aktör Alan Arkin, başrolde gerçekten çarpıcı bir oyun veriyor. Son yıllarda Oint Eastwood'la birlikte yaşayan ve onun filmlerinde oynayan Sondra Locke da öyle. Her 2 oyuncu da bu filmden Oscar'a aday olmuştu. Ünlü karakter oyuncusu Stacy Keach ve daha önce "Kökler"de izlediğimiz usta zenci kadın oyuncu Cicely Tyson, kadroyu destekliyor. Değişik türde, duygusal yanı ağır basan bir film... Izlenebihr. • 10.9.1983 günü nüfus cüzdanunı kaybettim. Hükümsüzdür. KADtR BAHADIR Bir Yazarın Romanı Hikmet ÇETİNKAYA Sabahattin Ali beni Tavida Zekeriya SerteVle tanıştırdı "Sabahattin Ali'yle Tan gazetesinin öniinde buluştuk. Romanımı cebine koydu, yazılan eline aldı, birlikte Zekeriya Sertel'in odasına çıktık. Zekeriya Bey1 le ilk kez karşılaşıyordum." Samim Kocagöz'e "Yakup Kadri Karaosmanoğlu sızi tanıyor muydu önceden?" diye soruyorum, Kocagöz gülümsüyor ve şu yanıtı veriyor: "Beni hikâyeci olarak biliyormuş Yakup Kadri Bey. Ben de bunu sonradan öğrendim. (Telli Kavak) adh kitabımı okumuş. Yani tanıyor." Samim Kocagöz, Vedat Nedim Tör'e bir mektup yazmış. Elçilikte başından geçenleri anlatmış. Vedat Nedim Tör'den yanıt bekliyormuş ki, birgün pansiyonda teiefon çalmış. Pansiyoncu kadın "Votre Excelence Monsieur, elçi, ekselans seni anyor" diyor (Samim Kocagöz'e. Kocagöz telefona gidiyor, karşısında konuşan kişi Yakup Kadri Karaosmanoğlu. Samim, o herif neyin bclasıdır. Onu kovdum. Zaten her gelene böyle yapıyordu. Ne olur Bem'e gel. Seni görmek istiyorum. Oturup konuşuruz. Ben de paketleri kim getirdi diye merak ediyordum. Vedat'tan mektup aldım. Senin getirdiğini öğrendim.) Samim Kocagöz, Yakup Kadri'ye, "Ben de gelirim beyefendi sizi rahatsız ederim" diyor telefonda. Bir gün tekrar Lozan'danBern'e gidiyor Samim Kocagöz. İlk kez Yakup Kadri ile yüzyüze geliyorlar. Burada dostluklan ilerliyor. Artık, elçilikte ne zaman bir resepsiyon ya da kokteyl düzenlense, Yakup Kadri, Samim Kocagöz'ü telefonla arayıp davet ediyor. Üsteük Yakup Kadri yabancılara şöyle tanıüyor Samim Kocagöz'ü. "Genç yazarımız Samim Bey." Samim Kocagöz, o yıllar Turkiye'de başladığı "Bir Şehrin İki Kapısı"ru bitirmiş. Bu kitabını ilk kez Yakup Kadri okumuş ve çok beğenmiş. Beğenmiş arna, eleştirmiş de genç yazan. Dilini biraz geliştirmesini söylemiş. 1963 yıhnda ise "Kalpakhlar"ı okuyunca Yakup Kadri, bir mektup göndermiş Samim ustaya, "Sözümü geri aldım artık" demiş. Türk Dil Kurumu'nun bir toplantısında ise Kocagöz'e övgü dolu sözler söylemiş. "Sende herşey artık tamam" diye konuşmuş. SOLDAN SAĞA 1/ Haftanın günlerinden biri. 2/ Yemek... tyileşme, hastalıktan kalkma. 3/ Venedik'te ünlü bir köpni... Su. 4/ Japonya'da bir şehir. 5/ Çılgın... llaç. 6/ Etruria'da tarihi bir şehir... Köyişleri Bakarüığı'na bağlı bir Genel Müdurlüğun kısa adı. 7/ Tungstenin eskı simgesi... Tantalın simgesi... Bir cins geyik. 8/ Misvak ağacı... Nikelinsungesi. 9/ Haftanın günlerinden biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Geminin saatte kaç mil gittiğini anlamak için bir ucu denize atılan âlet. 2/ Tdli çalgılarda telleri yüksekçe tutan tahta köprücuk... Eski kalelerin köşderinde bulunan yüksek kule. 3/ Verdi'nin ünlü bir operası... Kiloamperin sembolü. 4/ Döşek... Yaş, ıslak. 5/ "Deniz kızı". 6/ Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu... Duman lekesi... Sodyumun simgesi. 7/ Berkelyumun simgesi... Menzil. 8/ lkinci Dünya Savaşı sırasında Alrnan ışgah'ne karşı Yunanistan'da kurulan direniş örgütünun kısa adı. 9/ Avustralya'nın güneyinde bir ada. Milli maç 1945'lerin Isviçre'si. Artık savaş bitmek üzeredir. Kaldığı pansiyonda Andre adh futbol hastası arkadaşı vardır. Samim Kocagöz de futbola tutkundur. Başta söylediğimiz gibi, Söke takımında futbol oynamıştı. Bern'de, Isviçrelngiltere milli maçı var. Trene atlıyorlar Andre ile birlikte, Bern'e gidiyorlar. Samim Kocagöz, Andre'ye "Seni bizim elçiliğe götüreyim" diyor. Andre bürokrat bir kişi. Pek şaşınyor. O arusını şöyle anlatıyor Samim Kocagöz: "Yakup Kadri bizi görunce pek şaşırdı. Maça mı, yoksa kendisine mi geldiğimizi sordu. Ben hem maça, hem de kendisini ziyaret etmeye geldiğimizi söyledim. Çalışma odasında oturuyoruz. Etajerin üzerinde bir resim var. Bana o resmin kim oldugunu sordu. Ben bilmiyordum. (Kim) diye sordum. Meğer, Andre Malraux'nun resmiymiş. Isviçre'den geçmiş ve Yakup Kadri Bey'e bu resmi imzalamış. O zaman direniş var Fransa'da. O da direniş hareketinin içinde. Bir Isviçre, bir Fransa gidip geliyor. Isviçre'de kitaplanyla ilgili bir anlaşma yapmış. Sonradan kitapları basıldı. Ben de hepsini aldım. Tam o sırada savaş bitmişti. Lisan sınavına giremedim. Donüş yollan kapanmıştı. Bizim hükümet Almanya'da ve Avrupa'da kalmış yuntaşları getirmek için Fransa'da Marsilya'nın altında Set limanına Cumhuriyet gemisini göndermişti. Türkiye'yi çok özlemiştim. Aman dedim, herşey kalsın, ben memleketime döneceğim. tsviçre'de (Bir Şehrin İki Kapısı) adh romanımı bitirmiştim. Bir de (Isviçre'nin Gözle Görülmeyen Demokrasisi) diye bir dizi röportaj hazırlamıştım. Uzatmayayım Marsil Rene Wellek'in son kitabı "Edebiyata Saldırı" Kültür Servisi Yurdanuı Salman ve Saat Karantay'ın di limize kazandırdıkları "Yanı Kuramı" adlı kitabın yazarlann dan Rene Wellek'in yeni kitabı "The Attack Against Literatu re Edebiyata Saldın" adıyla ya yımlandı. Bugün seksen yaşınd; tık. Zekeriya Bey'le ilk kez kar olan VVellek, bu son yapıtında şılaşıyordum. Sabahattin Ali, edebiyat alanına yapılan saldın beni Zekeriya Bey'le tanıştırdı. lan aynntılı bir biçimde sergili Ben Isviçre üzerine yazdığım rö yor ve bu saldınlara kendi yanıt portajm konusunu anlattım. Ko İarını getiriyor. nu hoşuna gitti. Gazetesinde yaOn sekiz dile çevrilen "Yazıı yınlayacağını söyledi. Bu arada Kuramı" adh kitabı 1949'd; Sabahattin Ali söze girip (Zeke Austin Warren'Ia birlikte yazaı riya Bey, yazılar birşey değil, ce Rene VVellek, 1903te Çekoslo bimde bir romanı var. Yakup vak bir ailenin çocuğu olarak Vi Kadri Bey de okumuş, çok be yana'dadoğdu. Gençliği Prag' ğenmiş. Ben ise, dün gece bir so da geçen unlü eleştirmen, ayn lukta okudum) dedi. Oysa Sabakentteki Karla Üniversitesi'nd' hattin Ali romanımı benden ga1926'da edebiyat doktorasın, zetenin merdivenlerini çıkarken başladı. Daha sonra, yirmi yı almıştı. Neyse uzatmayayım, ro akademik araştırmalarını sür manı Zekeriya Bey aldı, masası dürdü. Carlyle ve Kant'ın İngil nın çekmecesine koydu. Gazetetere üzerindeki etkilerini araştır de yayınlanan tefrika biter bit dı. 193135 yıllan arasınd; mez, benim romanım yayınlana Prag'da Ingiliz Dili ve Edebiya caktı." tı okuttu. 1935:1939 yülan ara sında Londra Üniversitesi Sla\ "Yayınlandı mı romanınız?" "Dur anlatacağım. Biz Zeke Dilleri Bölümü'nde Çekoslovai riya Bey'in yanmdan çıktık. Sa edebiyatı dersleri veren VVellek bahattin Ali'ye (Yahu okumadı daha sonra ABD'ye gidere) ğın romam, nasıl okudum diyor Amerikan uyruğuna geçti. "Ye sun) diye sordum. Güldü (Ca ni Eleştiri" akırrumn öncülr nım Yakup Kadri Karaosma den sayılan Wellek, lowa Lui noğlu okumuş, beğenmiş. O be versitesi'nde Ingiliz edebiyatı ğendikten sonra. Ben gazetede daha sonra Yale Universitesindı yayınlamaya başladıktan sonra Slav dilleri ve karşılaştırmalı ede okuyacağım ) karşılığını verdi. biyat dersleri verdi. Efendim, ben daha sonra Ankara'ya askere gittim. İki üç ay geçmişti aradan. Tan gazetesi olayı meydana gelmişti bu arada." Samim Kocagöz ya'dan gemiyle Istanbul'a geldim." Yerli mankenler, yabancı manken getirilmesini istemiyorlar KEMAL KÜÇÜK Son yıllarda gelişen giyim sanayii ile birlikte defıleler de birbirini izliyor. Nerede ise bir "defile enflasyonu"na varan bu bollukta onceleri işleri iyice açılan mankenler son gunlerde hayli dertli görülüyor. "Yetenek ve bilgilerini her gün biraz daha geliştirdikleri ve artık Avrupah meslektaşları ile boy ölçuşebilecek durumdaolduklarını"belirten mankenler "Artık Türkiye'de Türk giysilerinin sunulduğu, herşeyi ile Türk organizasyonlarda kesinlikle yabancı manken kullanılmamah" diyorlar. Mankenler, bu dileklerinin aksine bu yıl da birçok defile için dışardan manken getirmek için anlaşmalar yapıldığını öğrendikten sonra sorunlannı lçişleri ve Maliye Bakanlığı'na bir yazı ile bildirdiler. Başak Giirsoy başkanlığında 70 bayan ve erkek manken adına ülkemizin tanınmış 20 mankeninin imzası ile lçişleri ve Maliye Bakanlığı'na yollanan yazıda "Önceki yıllarda dünyaca ünlu yabancı modacılarla birlikte Türkive've eelen Avrupah mankenlerin yetişmekte olan Türk mankenleri için yararlı olduğu, ancak son yıllarda Türk organizasyonlarına sadece yabancı manken getirmenin bir modaya dönüştuğü" belirtiliyor. Yazıda, artık Turkiye'de Avrupa çapında manken yetiştiği ve bunlann MiUi Eğitim BakanlığYnın gözetimindeki kurslarda Avrupa standardında yetiştirildiği vurgulanıyor. Yabancı manken ithalinin devamı halinde Türk mankenltğinin baltalanacağı ve yetişmiş mankenlerin işsiz kalacağı, aynca Türk mankenlerinin en az beş katı ücret alan yabancı mankenlerin ülke ekonomisı için de gereksiz bir yük olduğu anlatıhyor. Konu ile ilgili görüştüğümüz manken Başak Giirsoy, Turkiye'de gerek koreografik, gerekse klasik mankenlik ve fotomodellik alanında her gün yeni gençler yetiştiğini, çok yetenekli koreograf ve realizatörlerin de Turkiye'de bulunduğunu söyluyor ve "ümidimiz yolladiğımız yazının dikkate alınmasıdır" diyor. Sabahattin Aii ile beraber Samim Kocagöz, tstanbul'a dönüşünde Külluk kahvesinde Sabahattin Ali'yle karşılaşmış. Arkadaşhklan 1941'de başlamıştır Sabahattin Ali'yle. Küllük'de otururlar, uzun uzun sohbet ederler. Samim Kocagöz Isviçredeyken, Sabahattin Ali'yle Nihal Adsız'ın kavgalan, mahkemeleri oldugunu duymuş. Sabahattin Ali geçen olayları anlatmış Samim Kocagöz'e. Samim Kocagöz, Sabahattin Ali'yle olan anılarını şöyle anlatıyor: "Sabahattm Ali'ye lsmet Inönü arka çıkmış. Bu ytizden gayet memnun Sabahattin Ali. Bana İsviçre'de neler yazdığımı sordu. Ben de, beş dizi hazırladığımı, bir de Yakup Kadri Bey'in okuduğu (Bir Şehrin tki Kapısı)nı getirdiğimi söyledim. Isviçre'nin ekonomik durumunu, bankalar sorununu, yani kapitalist toplumu anlatan röportajlanmı Vatan gazetesine vermek istiyordum. Sabahattin Ali (Dur, dur Vatan deme şimdi) dedi. Ben de kabul ettim. Ertesi günü yazıları ve romanı cebime koyup saat onda Tan gazetesinin önunde bulujtuk. Sabahattin Ali romanımı cebine koydu, yazıları o!ine aldı ve birlikte yukanya, Zekeriya Sertel'in odasına çık Cumhuriyet Bilgisayar Ekleri (Eksık eklerinızı 40 TL 'hk pul göndererek ısteyebilirsinız) Yann: Giresun anıiarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle