28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATILLA DORSAY Japon sineması can mı çekîşiyor? Yirmi beş yıl öncesine kadar Japonya'mn en sağhkh sanayilerinden sayılan sinema, bugün büyük bir bunalım yaşıyor. Külttir Servisi Japonya'da 1982 sinema mevsimi UstUne yapılan bir araştırma, Japon Sinema Sanayii'nin bundan yirmi beş yıl öncesine oranla çoİc kötü bir durumda olduğunu ortaya koydu. Oysa daha yirmi beş yıl önce, sinema, Japonya'daki sanayi dallannın en sağlıklılanndan biri sayılıyordu. 1958 yılında, altı büytik stüdyoda üretilen 503 film, 7067 sinema salonunda 1 milyarı aşkın bilet satmıştı. O günden bu yana ayakta kalan beş stüdyo, Toho, Toei, Şoçiku, Nikkatsu ve Daiei, sinemanın yanısıra gayrimenkullere, süpermarketlere, geleneksel Kabuki tiyatro topluluklarına ve bovvling salonlanna da yatınm yaparak kâr oranlannı yüksek tutmaya çalışıyor. Geçen yıl çevrilen 322 filmden büyük bir coğunluğunun düşük bütçeli seks filmleri olduğu belirtiliyor. 1958 yılına oranla sinema salonlarının sayısının yüzde 68 azaldığı Japonya'da, geçen yıl yalnızca 150 milyon bilet satıldı. Bu rakam, 1958 bilet satışlarına oranla yüzde 87'lik korkunç bir düşüşü gösteriyor. Geçen yıl ABD'de kişi başına 5 bilet satılmasına karşılık, Japonya'da kişi başına yalnızca 1,3 bilet satıldı. Bilindiği gibi, 1950'lerde Japonya sadece sağlam bir film endüstrisine değil, aynı zamanda Kenji Mizoguşi, Yasujiro Ozu ve Akira Kurosawa'nın önderlik ettiği coşkulu bir ulusal sinemaya sahipti. 1956'da ölen Mizoguşi ve 1963'de ölen Ozu'dan sonra onların çapında bir genç yönetmen çıkmadı. Kurosawa ise, 1%5'den bu yana, hepsi de stüdyo sisteminin dışında üç film çevirebildi ancak. öyle ki, film endüstrisiyle uyuşmazlığı sonucunda bunalıma düşerek 1971'de canına kıymaya kalkıştı. Son olarak "Kral Lear"ı ortacağ Japonya'sına uyarlayarak bir film çevirmeyi tasarlıyordu. Ama Kurosawa'nın eski stüdyosu Toho, bu filme yatınm yapmaya yanaşmayınca, ünlü yönetmen tasarısını ertelemek zorunda kaldı. Gerçekten de, böyle bir döküm karşısında Japon sinemasının durumu pek iç açıcı görünmüyor. Ama gene de, böylesine çoraklaşan Japon sinemasında açan birkaç çiçek, hiç değilse gönüllere biraz su serpiyor. Şohei tmamura'nın "Narayama Tttrküsü" adlı filmi bu yıl Cannes Film Şenliği'ndc, 1954'den bu yana ikinci kez Büyük ödülü Japonya'ya taşıdı. Nagisa Oşima'nın başrollerde tngiliz şarkıcı David Bowie, Japon şarkıcı Ryuiçi Sakamoto ve TV güldürü sanatçısı Takeşi'yi oynattığı "Mutlu Noeller Bay Lawrence" adlı filmi de Cannes'da gösterildi ve olumlu eleştiriler aldı. Bu iki filmin de dağıtımcılanna dörder milyon dolar kazandırması bekleniyor. Duyduk Gördük "Etrafımda gürültü olmasın yeter" tzmirli okurumuz Haluk önce, arkadasımız Yalçın Pekşen'in hazırladığı "Bata Çıka Turizm/83" dizi yazısım okuyup kaleme sarüma gereğini duymuş. özellikle Pekşen 'in son yazısmdaki Halikarnas Balıkçısı'nın mezanyla ilgili bölümde küçük bir düzeltme yapma gereğini duymuş. Kendisi Halikarnas Balıkçısı 'nın damadı olduğundan, kuşkusuz bu konuda en iyi bilgi sahibi olan kişilerden biri. Mektubunu aynen sütunlanmıza aktarıyoruz: "Balıkçı, ölmeden önce yakınlarına Bodrum 'da gömülmek istediği yeri tarif etmiş ve başına sadece bir kayaparçası dikilmesini istemişti. Vasiyeti ölümünden sonra yerine getirildi. Bodrum Belediyesi de aile bireylerine başvurarak mezarı yapacağını bildirerek ellerinden, bir yazılı muvafakatname aldı. Aradan yıllar geçip de mezar yapılamayınca eşim mektupla durumu belediyeye sordu. Cevap: Kültür ve Turizm Bakanlığı işi üstlenmiştir, bizim bir sorumluluğumuz kalmadı. Bakanhktaki çalışmalar bürokrasinin çarkları arasında kaybolup gitmiş olmah ki, sonunda aralarında saym Dalokay ve Balıkçı'mn yeğeni Cem Kabaağaçlı'nın da bulunduğu iyi niyetli bir grup işi ele aldı. Bankada hesap açıldı, proje yarışması tertiplendi. Kazandığı ilan edilen proje öyle geniş kapsamlı ki, tahakkukuna milyonlar yetmez. Sayın Pekşen, balıkçı gösterişten hoşlanmayan, mütevazi bu insandı. Yattığı yerden bu olup bitenlere bakıp kendine özgü deyişiyle, "yahu, bütıin bunlara ne lüzum var. Etrafımda gürültü patırtı olmasın, yeter", dediğini duyar gibiyim." ABAYE ABAYE İDEAL DIS ELBİSE TAM ÖRTÜNME ANCAK Her kesaye uygun y yg kalhefl Manto Par şü Elbisove Başörfüsü model ş model i z ve Çeşiflerimizle h Ç i l i i l hizmeti tKtSt DE YAŞAMIYOR David Niven, 30larda Hollywooda geldiğinde, kibar tavırlan, seçkin eğitimiyle aranılan bir kavalye" idi. Yukarıdaki resim, aralık 1937 tarihini taşıyor. Niven, rcsimde bir yıl önce eşi üniiı yapımcı trving Thaiberg'i kaybettiği için uzun siire toplum hayatına katılmayan dönemin gözde yıldızı Norma Shearer'e kavaiyelik ederken görülüyor. Garip bir raslantı, resimdeki 2 yıldız da birbiri ardına öldü. 83 yaşındaki Shearer geçen ay, 74 vaşındaki David Niven Ise geçen hafta içinde dünyadan aynidılar. Oynadığı gibi yaşayan David Niven Babası Çanakkale Savaşı'nda ölmüş tngiliz subaylanndan biri olan David Niven, perdede esprili, soğukkaniı, tipik "tngiliz centiimeni"ni unutulmaz biçimde somutlaştırmıştı. Bazı raslantılar gerçekten tuhaftır. özellikle onlara tanık (veya konu) olanlar için... David Nlren'in ölüm haberini 29 temmuz cuma TV'nin gece haberlerinde duymak, benim için bu türden bir raslantı oldu. Çünkü Nivenin "The Moon is a BalloonAy Bir Tbptur" isimli anı kitabını biraz önce okuyup bitirmiş bulunuyordum. Üstelik yıllardır okunma sırasmı bekleyen bir kitaptı bu... Niven'in 70'lerde yayınlanıp *çoksatan' olmuş kitabmdaki anılar, sevdiğim bu oyuncunun ölümü karşısında, şimdi bana daha da anlamlı görunuyor. 'ft Oyuncu anılan ilginçtir. Hele "*"bir sinemasever için.. Bunlann *' bazılannda, sinemasever tutku"fUuzu sonuna dek doyuracak 'r denli filmler, çekimler, yönetmenler UstUne ayrıntı bulamazsınız belki. Ama mutlaka ilginç bir kişilik tanırsınız, bir insan tanırsınız. Geçen yaz okuduğum Errol Flynn'in anılan da öyleydi. Niven de, iyi dostu Flynn gibi, sinemayı düşleyerek yetişmemiş, raslantılar sonucu bu yere gelmişti. Sinema, bazılan için olduğu denli "herşey" değildi onun için de... Ama anıkitabın ardında oyuncu yönunun dışında da tanımağa değer bir insanın portresi beliriyordu. Yine de, bu *ağıt' yazısında Niven'in ilginç anılarından ancak sinemayla ilgili olan birkaçını nakletmeye çalışacağım. CHARLİE CHAPLİN'tN ^ÖGÜDÜ 1909 doğumlu David Niven'in babası, Çanakkale savaşında ölmüş tngiliz subaylanndan biriydi. Perdede esprili, soğukkanlı tipik 'tngiliz centflmeni'ni unutulmaz biçimde somutlaştırmış olan sanatçı, bu durumla bile alay ediyor, "Bizimkiler buradan öylesine büyük törenlerie aynidılar kl, bu arada Türkler de onlara zengin bir karşılama töreni hazıriamak için bol bol zaman buldnlar" diyor. Anlaşamadığı üvey babası nedeniyle uzaklaştığı aiIesinden ırak, yatılı, sonra askçri okullarda geçen yıllar, Amerıka'ya yapılan bir ziyaretten sonra yön değiştiriyor ve genç Niven, 20 yaşlarının sonunda askerlikten ayrılarak soluğu Hollyvrood1 da ahyordu. Ingiliz yazınının, lngiltere'de geçen öykülerin Hollywood sinemasında moda olduğu yıllardı bunlar, 30'ların ikinci yansı.. Ne var ki klasik anlamda 'yakısıkir olmayan Niven için yükselmek kolay olmuyordu. ÜnlU yapımcı Samuel Goldwyn, nasılsa onu kontratla bağhyor, ama bir türlü film çevirtmiyor, başka şirketlere kiralıyordu. İlk önemlice filmi "Mavi Sakalın 8. Kansı"nda Gary Cooper/Claudette Colbert'in yanında küçük bir rolü vardı. Filmi özel bir projeksiyonda izledikten sonra herkes onu kutlarken, Charlie Chaplln şöyle diyordu: "An, bir de çoğu aktörün yaptıgı yanlışa şti görkemliydi, ama Samud Goldwyn, yine onu abuksabuk filmlerde oynatmaya kalkınca, Niven o dönemde bir oyuncu için 'intihar' sayılan bir şey yapıyor, Goldwyn'e karşı savaş açıyordu. Sonuç: Biriki yıl süren bir işsizlik ve unutulma... Bu arada, ilk eşiPrimmie'yiiyrone Power'le karısı Annabella'nın evlerindeki bir partide bir kaza sonucu yitirmck, Niven'in kötü talihini tamamlıyordu. BtR OSCAR'IN ÖYKÜSÜ.. Niven'i işsizlikten, Otto Preminger kurtarıyor, Gloria Swanson'la oynadığı "Nina" oyununu izleyen yönetmen, oyunun bir fiyasko olmasına karşın, Niven'i "Ay MavMir" isimli üniü güldürüsü için angaje ediyordu. Ve sonra arkası geliyordu: 'Çılgın yapımcı' Mike Todd'un inanılmaz projesi "80 Günde Devrifllem"de Phileas Fogg rolü (yani bas rol), "Küctik Kulnbe", "Günaydın Hiiziin", ve Oscar kazandığı, Terence Rattigan'ın UnlU oyuncu olduğunu da kanıtlıyordu. Niven'in anılannda Bogart ve eşi Lauren Bacall, Mike Todd ve EUsabeth laylor, "Sinatra çetesi", Kennedy'ler ve daha sayısız ünlu kişiyle olan acıtath ilişkileri anlatılıyor. Bunlardan çıkan, yaşamı seven, her dakikasını dolu dolu yaşayan, olaylara mesafeli bakışını ve "humour'unu hiç bir zaman yitirmeyen bir insanın çizgileri.. Annesinin, Bogart'ın, Mike Todd'un, Jobn Kennedynin ölümü gibi trajediler de var arayerde.. Ama Niven, kitabında da, yaşamında da iyimserliği seçmiş gözüküyor. Anlattığı o güzelim şakalardan hangi birini nakletmeli? Bir aralar, Fred Astaire, Niven'i telefonda işletmeğe merak sarmış, habire arayıp sesini değiştiriyor. Bir gün, bir telefon: "Günaydın, ben Los Angeles başpiskoposu".. Ve Niven: "Günaydın, ben de manastır başrahibesi.. Eee, bu akşam buluşup seks yapıyor muyuz?" Karşısmdakinin, Niven'in bir hayır işinde yardımını rica eden gerçek bir piskopos olduğunu söylemeye gerek yok!... Alp dağlarının tepesinde "Pembe Panter'Mn kayak sahneleri çekiliyor. Niven, birden, vücudunun en 'sıcak' olması gereken yerinin tamamen hissiz olduğunu seziyor. "Donma dedikleri bu olsa gerek" diye bir telaşla fırlıyor, arkasında set ekibinden birkaç kişi, aşağıdaki otele giriyorlar. Niven'in 'orasında' hâlâ his yok. Biri "hemen alkole batırmak gerek" diyor. Bir bardak viski, Niven tuvalete koşuyor. Tam donan yer tedavideyken, otelde kalan aşina bir yüz, soylu bir Milanolu içeri giriyor. "Bay Niven, ne yapıyorsunuz kuzum?"... Niven'den yanıt: "Viski bardagına işemegi pek severim de..." NtVEN'IN TtPLER GALERİSt David Niven'in filmlerinde aynısına değilse de benzerlerine tanık olduğumuz sahneler, esprilerdir bunlar... Beklenmedik durumlarda beklenmedik şeyleri yapan ve bunlann, olaylardan hiç bir şey anlamayan çevredekilerin Aristo mantığıyla yarattığı hazin (veya gülünç) çelişkiyi, tüm sorumluluğuyla yüklenen kişilerin öyküsü değil midir, güldürünün hası? David Niven, anılarıyla kanıtlıyor ki, o, perdede canlandırdığı tipler, genelde kendi kişiliğinden çok farkh olmayan şanslı aktörlerden biriydi. Doris Day, Shirley Mac Laine veya Deborah Kerr'le çevirdiği o sevimli güldürüleri, "Lütfen Papatyalan Vemeyin"i, "BUtün Kızlar Bilir"i, Bllmedigin Hapı Yutma"yı ne zaman izlesek güleceğiz kuşkusuz. Ama "En tyi Düşman" veya "Pekin'de 55 Gün"ün tngiliz subayını, "Yatak Hikflyesl/tkili Oyun"un veya Casino Royale"ın üçkağıtçı tipini, "Küçük Kuliibe" veya "Günaydın HUzün"Un centilmen kocasını da, Niven'in tipler galerisi içinde anımsayacağız. Hele hele, bir Fransız yazarının kaleminden (Jules Verne) çıkmasına karşın, yazındaki 'tngiliz centilmenlerinin belki de en tngilizi olan Phileas Fogg rolü, sinema durdukça lezzetle izlenecek. Belki de *en büyük' lerden olmayan, ama bize sinemasever olarak en keyifli seyirlerimizden bazılannı sağlayan bu oyuncunun ölümünü UzUntUyle anarken, 2 dileği belirtmemek mUmkUn mü? Niye TV'miz, David Niven çapında bir oyuncuyu, elindeki onca filmden biriyle, sözgelimi "Ayn Masalar'Ma anmaz? Ve bizde, son günlerin gösterdiği gibi sinema sanatına yakıfılık duyan onbinler varken, bu tür oyuncuların sinema kültürünün ve sevgisinin önemli bir parçasını oluşturan anılan niye çevrilip yaymlanmaz? 7 yuşından küçükler için Karaköy vapur iskelesinin, üzerinde "7 yaşından küçükler içindir" yazısının bulunduğugeçitten geçerken görevli memur karşısına çıktı. Çocuğun iki yanağını avuçlan arasına aldı. Çocuk ve yolcular bu amcanın bir sevgi gösterisi yaptığını sandüar. Görevli, yanaklannı okşadığı çocuğa, "Sen okula gidiyor musun küçük?" diye sordu. Çocuk da sevinerek, "Evet amcacığım, gidiyorum," karşılığını verdL Memur amca artık amacma ulaşmıstı. "Hadi çocuğum, in artık oradan," dedl "Koş birjeton al da turnikeden geç." Küçük, jeton almaya yönelirken, kendisini izleyen yolcularla birlikte soğuk bir sürprizle karşılaştığını anlamıştL Bütün çocuklar gibi, henüz yalan söylemeye alışmadığı için başına bir süre daha buna benzer şeyler gelecekti. Hicab Giyim'e gitmeyen örtünmüş sayılmıyor Gerçi Ramazan'ı gertde bırakah epey oluyor. Ama kutsal ay süreslnce oruç tutup ibadetle uğraşanların yanısıra, bu aydan yararlanarak işini yoluna sokanlar bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim dedik. Evet, "Hicab Giyim" firması, önce müşterilerinin Kadir Gecesi'ni kutluyor, sonra "îdeal Tesettür bizde" diyor ve devam ediyor: "Tam örtünme ancak Abaye ile olur. îdeal dış elbise Abaye. Her keseye uygun kaliteli manto, pardesü, elbise ve başörtüsü modellerimiz ve çeşitlerimizle hizmetinizdeyiz Hicab ancak Hicab Giyim'dedir". Daha fazlasına gerek yok. Yıl 1983. Atatürkçü olduklanm iddia edenlerin kaldırdığı tozdan göz gözü görmüyor. Atatürk'ün mirasma çeki düzen verilir, Dil ve Tarih kurumlan hizaya" getiriürken millet ideal Örtünmeyle yolunu buluyor. Bazı yasalar olacaktı bir yerlerde, biz farkına varmadan kalktı mı yoksa bunlar? Vatandnş Haşmet Vatandaş Haşmet Jekeltn 25 yıllık abonelerinden. Eh, yaş da kırkın üzerinde. Ufak tefek teklemeler başlamasm, olacak şey değil Vatandaş Haşmet'te de el kol uyuşmalan, beyin kanncalanmalan, baş dönmeleri, halsizlikler ufaktan belirmiş. Tabii Haşmet önceleri aldırmamış, "Acı patlıcam kırağı çalmaz" gibislnden avuntularla hem kendiniuyutmuş, hem çevresint Ama bir hafta kadar önce, uzun süren bir gecenin sabahmda bakmış kafası yastıktan, bedeni zamkla yapıştınbnışçasına şilteden kalkmıyor. O zaman şafak atmış Haşmet'te. Ertest sabah ilk işi doktora koşmak olmuş. Bir muayenede de durum anlaşılmış. doktorda Haşmet'te tansiyon 18, küçük tansiyon 12. Doktor sormuş: "Ne kadar rakı içersiniz?" "Günlük ortalamam bir büytiğü bulur, doktor bey." "Ya sigara?" "Üç paketten pek aşağı düşmüyor." DM'nin otlakçı üyesi oyunundan uyarlanan "Ayn Masalar"... Niven, kitabında bu Oscar'ı ne denli istediğini açık kalpSAVAŞ YILLARI VE lilikle anlatıyordu. Zamanın ünlü HOLLYWOOD'A DÖNÜŞ eleştirmeni Bosley Crowther'in Emektar JohnCromwellyöne "New York Times"taki olumsuz timinde çevirdiği "Zenda Mah eleştirisinin yanısıra, herkes diğer kumlan'nda rolüne 'mizahi' bir adaylara şans tanıyordu: Spencer çizgi eklemek isteyen Niven, yö Tracy, herkesin sevdiği bir oyunnetmenin sert tepkisiyle karşıla cuydu. Paul Newman, Hollywoşıyor, ancak kendi yorumunu, od'un yeni gözbebeğiydi. Sidney PoiJier, bir zenciydi ve bir zenbir provayı raslantı olarak izleyen yapımcı David O'Selznick'in be ciye Oscar vermek, Hollywoodun 'ırkçı olmayan' tutumunu kağenmesi sayesinde rolü istediği gibi oynuyordu. 'Niven ekolü nıtlaması için çok iyi bir fırsatnün başlangıcıydı bu film.. Ar tı. Tony Curtis, Yahudiydi ve bu, kasından gelen "Kayıp Birlik" ve ona birçok kapılan açıyordu. "Oysa Niven bir tngiliz, ve da"ölmeyen Aşk" gibi filmlerdeki ha geçen yıl bir başka tngiliz, başarısına karşın, Niven, savaşAlec Guiness Oscar aldı" denila birlikte, çağnlmadığı halde Ulyor ve Niven'e şans verilmiyordu. kesine dönmeyi ve tngiliz ordusunda 5 yıl boyunca savaşmayı Ama sonuçta kazanan, Niven yeğliyordu. Normandiya çıkaroluyor ve "Ayn Masalar"daki masında Paris'e ilk giren fngiliz yaşlılık kompleksleriyle kıvranan askerlerinden biri oluyordu. Saemekli albay rolü, bu 'ucan tnvaş sonrası Hollywood'a dönügiliz'in aynı zamanda değerli bir diişmesen, baskalan konuşurkcn onlan dinlemeyi de ögrensen!".. David Niven, perdede canlandırdığı tiplerin, genelde kendi kişiUğinden pek farkh olmadığını kanıtlaynn şanslı aktörlerden biriydi. tnsanın adı çıkacağına tam çıkmah. Can kolay çıkmıyorda ne yazık kl ad çıkıyor... Hele kişinin adı otlakçılığa çıkmışsa, ne bu addan kendisikurtuldbüiyor, ne de çevresindekiler uğradıkları zarardan... Danışma Meclisi üyesi Sadi Erdem, anlatılanlara göre, "sigara otlakçısı"ymış, Kendisi "Bak kardeşim, ben bu duTBMM lokantasında öğle yerumda sana ne diyeyim. "Hadi, meklerinden sonra çevresinde şu ilaçlart verdim, sen de aldm. bulunanlardan üye, garson ayıGünde bir büyük rakıyı bir künmı yapmaksızın mutlaka bir siçüğe indir desem, o da çok zararlı. Sigarayı yanya indir desem, gara istermiş... Hatta arada bir kendisine uzatılan paketlerin geri bir buçukpaket az buz zehir değil. Sen en iyisi bildiğini yap. Ta gelmediği de olurmuş. TBMM lokantasında Sadi Erdem'in sigalihin varsa yetmişe kadar yaşarsm. Talihin yoksa elliyi zor bu ra otlakçılığı konusu dilden dile geziyor şimdi... lursun." HAYVANLAR Ismail Gülgeç GÖftDÜN MÛSSENJN BU EToeuR D 1M&ANU4RJN M SâN/YTI OUAJ* SAVAS H Sinema dünyasından CostaGavras hn yeni filmi Eski afişler rağbette Geçen aylarda New York 'un Sheraton Oteli'nde yapılan 5. Sinema Afiş ve Resimleri Sergisi'nde, eski bazı afişler inamlmaz flyatlara müşteri buldular. Sözgelimi "Potemkin Zırhlısı"nıh (1925) özgün bir aflşi 20 bin dolara, ilk seslifllm "Caz Şarkıcısı "nınki, ise 6 bin dolara el değiştirdi. Bu arada 1918'de Asta Nıelsen'in oynadığı "Hamlet", Pudovkin'in "Ana"Robert Wiene'in "Dr. Caligari'nin Odası", "Yurttaş Kane" ve özgün "King Kong"un aflşleri ügiçektiler. "Kayıp" fllmini bir olasılıkla önümüzdeki yıl bh.de de izleyeceğimiz Fransız yönetmeni CostaGovras, Fransız sinemateğinin başına getirilmestne karşm, vakit buhtp yeni fllmini çekti. Jean Yanne ve "Yalnız Bir Kadm"ın baş oyuncusu Jill Clayburgh'un oynadığı fllml, "Hanna" adını taşıyor. TARİHTE BUGÜN Mümtaz Arıkan fsse'oe 8U6ÖN, NAUTILUS , KU2Ey KUT8UNU, 8U2LA&N ALTtNMN 6BÇBREK *Ç/P İZIANDA'YA VARP/. ASD DBUÎ2 KUWETL£RİUE BAĞLIİLK MJtCLBBR DENİZALTf OLAN NAUTİLUS, ADlNt JULES VGRNE'İU ÜNLÜ kURGUBİLİM DENİZALT/SrUOAN ALMI$T/.HAWAll'O£N YOLA Ç/AC4A/ NAUTİLUS EKİBÖ BU2 /*LTfNt>1 PERİSKOP SONAK ALETY /L£ EN&ELLE& ANLyfLM?ŞL A GÖNDEBDfĞİ SES PALGA 5 Ağustos NAUTILUS Amerika'da yükselen oyuncu Amerika'da Eddie Murphy adlı zenci bir oyuncu büyük ilgi görüyor. Time dergisinin özel bir bölümde incelediği oyuncu, her türlü rolde büyük başarı sağlıyor, aynı zamanda kadınlar arasında da büyük ilgi görüyor. Murphy 'yi Nick Nolte ile oynadığı "48 Saat" flbniyle önümüzdeki mevsim biz de tanıyacağız. Yeni bir bilimkurgu "Fil Adam'la tanıdığımız David Lynch 'in yeni filmi "Dune", yılın en savlı bilimkurgu yapıtı. Dino de Laurentiis'inflnanse ettiği fllmde Max Von Sydow, Silvana Mangano, Josi Ferrer ve Brad Dourif oynuyorlar... Beklenen diğer filmler arasında ise, Paul Newman'm kendisiyle eşi Joanne Woodward'ın yönettiği "Harry ve Oğlu", Brian de Palma 'nın bir gangster filmi klasiğinin yeni çevirlmi olan ve AlPacino 'nun oynadığı "Scarface", Steven Spielberg'in ' 'Kutsal Hazine A vcıları' 'nın devamt olcrak çektiği' tndiana Jones ve Ölüm Tapınağı" var. 50 YIL ONCE Cumhuriyet Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey dün akşamki trenle Ankara'ya gitmiştir. Tevfik Rüştü Bey Haydarpaşa istasyonunda hükümet erkânı ve birçok dostları tarafından teşyi edilmiştir. Tevfik Rüştü Bey evvelki gün Tokatlıyan otelinde Amerika maslöhatgüzan M. Şov ve Alman maslâlatgüzarı M. Fon Faberiçiyusu kabut etmiştir. Efgan sefiri Sultan Ahmet Han ve Isveç sefiri M. Beheman da dün Hariciye Vekilimizi ziyaret etmişlerdir. 5 Ağustos 1933 ucuzlamışttr. Tereyağı 'nın okkası 50, en âlâ pirinç 15, fasulye 3.50, hıyar beş kuruşa satılmaktadır. Taze fasulyenin bir buçuk okkası yüzparadır. 19331983 Hariciye Vekilimis Zenci aktör Eddie Mnrphy layarak 7 adet deneysel kısa fîbn yapan sanatçı, 70'lerde batıdu da gösterilen "Kitapları Atalım, Sokağa Çıkalım", "Pastoral' Saklambaç Oyunu", "Tutku Meyveleri" gibi ilginç filmler yapmıştı. Nastassia Kinski'nln oynadığı ve bir Fransız/Japon ortak yapımı olan sonuncusundan sonra, Marquez'in "100 Yıllık Yalmzlık"yapıhnı uyarlamayı tasarlıyordu. Zonşuldak 'taki maaen faciusı tahkikatı devam ediyor Zonguldak'ta korkunç bir maden kazası olmuş, bir ocakta patlayan grizu 11 kişirtin ölümüne sebebiyet vermişti. Kaza münasebetile tahkikata devam edilmektedir. ölen ameleler 19'la 28 yaş arasındadırlar ve ekserisi iki, üç çocuk babasıdır. Mevsim dolayısıyle yiyecek fiattan KayserVde pek ~30 Ağustos bayramına hazırlık 30 Ağustos zafer ve tayyare bayramı bu sene de merasimle tes'it edilecektir. Bu merasim için Tayyare Cemiyeti bir program hazırlamaktadır. Merasim ve müsamereler için ayn ayn programlar ihzar edilmektedir. Yerli mah piu! Ymllnf' Y'azlîMartnt vttrduntm vtıp • fıffi ftivımlthhrden vop ve f?ıv MtlH lUuıtl >r T ıy*ı< ııl 1ı ı nt,li Gayrimübadilter kongresi toplanıyor Japon yönetmenin ölümü Japon sineması genç kuşağının en ilginç isimlerinden Şujı Tereyama öldü. 1935 doğumlu yönetmen, Japon sinema ve tiyatrosunun 'asi çocuğu' olarak ün yapmıs, aynca roman ve oyunlar yazmıştı. 60'lardan baş KayserVde ucuzluk Gayrimübadiller cemiyetinin senelik kongresi 22 ağustos salı günü saat 14'te Halkevinde toplanacaktır. Sonra yeni ıdare heyeti ıntıhap edılecektır. Bundan başka bono işleri için hükumet nezdinde teşebbüsatta bulunmak üzere yeni idare heyetine bazı talimat verilecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle