19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 3 AĞUSTOS 1983 ISMET PAŞALI YILLAR 1953/1973 Belgesel Röpörtaj FİKRET OTYAM Başkentte bomba gibi bir haber patladı: İsmet Inönü Celal Bayar ile görüşecek 1969 yıhnın en önemli iç olaylarından birisini tnönü ortaya attı, sahip çıktı, bu, basına "kuyudan adam çıkarmak" adıyla geçti. Inönü Mecliste, bu konuda önemli ve duygulu, barışçı bir konuşma yaptı, ne ki bir kesimde tepkiler büyük. Yanında, Bülent Ecevit, Ali İhsan Göğiiş, koltuğunun altında siyah çantası Meclis'ten ayrılıyor, Şeref kapısına varmadan burun buruna geldik, her zamanki gibi kocaman bir " O o o o o " çekti, el sıkıştık, kuru elleriyle elimi tutu, konuşmayı dinleyip dinlemediğimi sordu, "dinledim" dedim... Hemen durdu heyecanla sordu: "Nasıl buldun?" Lâfı değiştirmeye çahştım ama nafile! Paşa ısrarla soruyordu.. " Ş e y " dedim, "Ben göriişlerimi bugünkü Cumhuriyet'te yazmıştım efendim". . Bir an duraksadı, AH thsan Göğüş'e baktı, emin olarak sordu: "thsan, bugiin bana Cumhuriyet getirilmedi, şimdi anlıyorum.. Peki sen okudun mu?" Göğüş kemküm eti, okumadığını söyledi. Paşa, Ecevit'e döndü: "Sen Ecevit?" "Gazetelere daha bakamadım Paşam.." Paşa bir an düşündü ve: "Demek ki iyi şeyler yazmamış!.." derken, sıcak kuru eli elimi şiddetle itti ve hızla ayrıldı!. Haber bomba gibi patladı Başkent Ankara'da' "tnönü, Bayer ile goriişecek!" Tarihi de yaman: 14 Mayıs 1969.. Ve o gün, saat yirmiye doğru 06 DP 946 plakah bir otomobille Bayar, Pembe Köşk'e geldi. ıo Siyasal Haklar'ın iadesi Mecliste kabul edilmişti. Bayar, zorla inebildi arabadan, tüm basın kapıda, Paşa da.. Bayar, tnönü'ye bir hamle yaptı, Paşa elini uzattı bu cok eski arkadaşma ve "siyasi muanzı"na ve içeri girdiler, aslında Paşa, kuyudan çıkardığı adamı bir kez daha çok yakından görme tutkusunu gerçekleştirdi. İnönüBayar konn^ması Kırk dakika sonra "aynlış"... Sorular birbirini izliyor ve yıllar den bir yaş alacağım var... Paşa, "kindar" olmadığını da kanıüadı... Hüseyin Cahit Yalçm, Ulus'a gönderdiği başyazılarım, eski esercedit kâğıtlannı ikiye katlayıp, eski yazıyla yazar. Ulus'un emektan Hakkı Hoca bunları daktilo ile yeni yazıya çevirir. Yalçın, "memleket" sözcüğünü çok kullanır, ne ki bizim Hakkı Hoca da bunu "memeleket" diyegeçirirak kâğıda!..Düzeltmeler bana aittir ve günü,n koşullanna uymayan, bazı sakıncalı bölümler de vardır yazıda, tstan nü, ön sıralarda oturuyor, biraz geç olarak geldi Karaosmanoğlu, bir genc kız yerini verdi ve yen Paşa'ya çok yakındı, ikisi ae farkında değil! Tören bitti, kalkarken Paşa'ya eğildim: "Bakın Paşam, burada kim var?" Göz göze geldiler, el sıkıştılar, hal hatır sordular ve sonra tatlı bir yarenliğe vurdular eski arkadaşlar ve barışmışlardı!.. "Bu kadar güzel kızı yanınıza bırakmam, gel bakalım.." Oy odasına elele gittiler... Seçmen kartını okuttuk. "Otuzdokuz yaşındayım" dedi Paşa... "1884 kaç yıl eder Paşam?", " . . 60..70.. 85 yıl 18 gün!" Bir Başkent notumu okumuşlar Paşa'ya, dinlemiş, sonunda, kocaman bir"Yaaaaa!" çekmiş. Nottaki bir fıkra, o sıralar günün fıkrası. "İsmet Paşa, Demirel, Fevzioğlu bir sandala binmişler. Deniz alıp alıp veriyormuş. Dalgalar sandalı devirmiş, sulara kapılmış. Sandal battı, kim kurtulur bunlardan? Yanıt: Millet!" "CHP'de neler oluyor?" başlıklı incelememi arkadaşlar, epey büyük göstermişler ilk sayfada, başlığı da yaman: Sandık başında Yağmur vagıyor Ankara'ya... 1971 nisan ayının biri. Paşa'nın partiyi bırakacagı dedikoduları yayılıyor. Soruyoruz Paşa gülüyor: "İki tarafı dalgalandırmışlar. Bir kısmı yarım ağızla gitsin demiştir, büyük bir kısmı da oooo r demiştir, sevinmişür. Ben her zaman söyterim bırakacağım diye, ama olmuyor..^ dır hiç mi hiç sevmediğim, binde bir kullandığım flaş, bermutad çıkmıyor!.. Diyaframı açıp, arkadaşlann, flaşlarından yararlanmayı deniyorum, bu bana Hüseyin Ezer'in bir öğretisidir ve o anı en iyi saptayan, yüzlerdeki anlamı tek tek ortaya çıkaran fotoğrafı elde ediyorum! Içeride konuşulmuş: tnönü Biz huzur anyoruz. Bayar Çok doğru. tnönü Sigara içiyor musunuz? Bayar Kırk yıl oldu içmiyorum Paşa Hazretleri, ama sizin iradeniz çok kuvvetli siz arada bırakıp yeniden içiyor muşunuz. Inönü Kaç tonınunuz var? Bayar Benim dokuz. tnönü Benim Dört... Kaç doğumlusunuz? Bayar 1299.. 1300. tnönü Hangisi? Bayar Rumî 1300... tnönü Öyleyse 1299, benden bir yaş büyüksünüz.. Senbul'a telefon edip Yalçın'la konuşur, durumu lisanı münasiple bildiririm, ne yapmamız gerektiğini sorarım. Yalçm yanıt<ar: "Nasıl uygun buluyorsanız yapın efendim, o cümleyi ister çıkarın, ister düzeltin, teşekkür ederim.." 1969 yıhnın onuncu ayının onikisi. Sayın büyüklerimiz oylarım kullanacaklar. Cumhurbaşkanı Sunay arabayla geldi, orada bulunan Bayan Sunay'a yaklaştı, "Benden önce gelmişsin.." Sunay 5A sınıfına girdi, çıktı, elindeki zarf bir türlu girmiyor sandığın deliğinden... Neler yok ki içinde, bir at, bir kartal, altı tane ok, oniki yıldızlı bir aslan, Yakup Kadri Uç hilâl, buğdaylar, başakçılar, Ve yine eski bir Başyazar, Ya köylü işçi karışımı bir adam.. kup Kadri Karaosmanoğlu. KaTRT muhabiri sordu: raosmanoğlu'nun anlatılarını "Kaçıncı oyunuz efendim?" çok severim ve sık sık buluşup, "Ne bileyim yani, uzun boyeskileri dinlerim, teybe ahnm lu hesap ettirme Wna!.." bunlan. Ne ki, tnönii ile dargmBayan Sunay geldi, Bay Sudır Karaosmanoğlu, ama Paşa'dan yine de saygıyla söz eder ço nay sordu: "Nerede kaldın hanım? Müğu kez, anlatırken öfkelenmediği hürü basamadın mı?" zamanlar hariç! Işte tnönü'ler, elele tutuşmuşOrhan Kemal, Necati Cumalı Turk Dil Kurumu 6ykü ve şür lar "kumnılar" gibi, saat 10.30.. ödüllerini kazandılar, Dil Bayra Yağmur hızını artırdı. Paşa sınımı törenlerle kutlandı, armağan fa giriyor kısa bir süre için, birlar verildi 27 Eylül 1%9'da. Inö den döndü bizlere: "İnönti çekişmeleri önlemek istiyor, CHP iç çatıçma haline geldi" 1970 nısanında CHP kazanı daha bir fokurduyor. Ve 23 Nisan... Tastamam 50 yıl geçmiş aradan. Ilk meclisten sağ kalanlar Ankara'da toplandılar. Anıtkabir'de, Paşa, kolunda Fahrettin Altay Paşa'yla ağır ağır yürüyor. Altay Paşa "Paşam, biz müzelik olduk" dedi. Ne güzel böylesine müzelik olmak... Bakalım, taslim ettikleri orta kuşak da böyle "müzelik" olabilecek mi? tKt ESKt ARKADAŞ Siyasal hakların iadesi kabul edilmişti. Bayar Pembe Köşke geldi. Arabadan zorla inebildi. Paşa ile birlikte tüm basın kapıda bekliyor. Bayar, tnönü'ye doğru bir hamle yaptı. Paşa elini uzattı bu eski arkadaşma, kolkola içeri girdiler. adam yok değil mi Paşam, gelin tescil edelim!"CHP'liler sinirli bir şekilde izliyorlardı ki, tnönu gülerek d ö n d u , "Kim bu adam?" dedi. Oysa Paşa dakikalardır dinliyordu, kulağına eğilip soyledim: "Feridun Kandemir... İkinci adam yok, tek adam var, diyor hanii ikinci adam masalı yazarı... Eski gazeteci Feridun Kandemir Bey..." tnönu guluverdi: "Haaaa şu. Bırakın söylesin, hep söyler, hep yazar!" Nizamettin Nazif, İnonü'ye eğilmiş, "Paşaaa. Paşaaa.... Paşaa... Sen bu adamı astırmadın zamanında, asılacak adam bu!" deyince tnönu yine güldu, Kandemir'in çenesini oksavarak: "Yok canım" dedi, "Niçin asalım, bakın ne güzel adam" ve gruptan ayrıldı tnönü. Nizamettin Nazif'in elini sıkmamıştı, Nizamettin Nazif, o gur sesiyle, "Paşaaaa bizim elimizi elimizi sıkmak yok muuu?" deyince tnonu, uzatılan eli sıkü, Nizamettin Nezif, "Eh, bir de yanak ver bakalım" deyince tnönu, "tşte yok, olmaaaaaz" dedi ve yürudü. CHP dalgalanması suruyor. "tnönü: Bırakıp nereye giderim?" 1971 yılının nisan ayının biri... lnonu gulerek, "Partiyi bu vaziyette bırakır nereye giderim? Hiç niyetim yok gitmeye"dedi. "Biraz telaş uyandırmış Paş a m " dedim. İyice guldu, "İki tarafı dalgalandırmışlar. Bir kısmı yanm ağızla (gitsin) demiştir, büyük bir kısmı da (Ooooo gidiyor) demiştir, sevinmiştir... Ben her zaman söylerim bırakacağım diye, ama olmuyor." Paşa pek yakışıkhydı dün kahverenkli elbiseleri içinde, koltuğa gömülmüştü C H P Grup Yönetim Kurulu odasında. Yanında "evlâtları", yani asî, yani uysal, yani çok uysal, yani gitmesine sevinenler, yani kalmasını yarım ağızla isteyenler, kalmasını tam ağızla yürektön isteyenler... • •Odaya girdiğimde, evlatları arasında Cumhuriyet'in tutumuna hele hele benim Meclis Notlan'ma çok kızan altın dişli "yeni bitme bir parti büyüğü" de vardı! tnönü, yanındaki koltuğu gosterip, "Ooooo gel bakalım" dedi. Eminim, o altın dişli genç parti büyüğü İnonü'ye "giydirmiştir" içinden!... tnönü, "çekilme" lâfının nereden nasıl çıktığını ince ince anlattı, "partiyi bu vaziyette bırakır nereye giderim? Hiç niyetim yok" dedi. Sonra ekledi: "Dalgalandırma" durumunu, kimin yarım ağızla gitmesin... kiminin yani buyuk çoğunluğun "Oooo gitsin" diye sevineceğini. Kapıdan çıkarken, Trabzon Milletvekili sevimli Ahmet Şener, arkamdan seslendi: "Otyam hangi taraftan acaba?" "Gitsin... ÇekDsin... diyenlerden!" dedim. Nasıl olsa bazı CHP'liler gibi yapmıştım; "Nasıl olsa Paşa duymaz!" tkinci adam yok degil mi Paşam? Yorgun Savaşçılar, TBMM tören salonuna yine "destekli" olarak girdiler. Avizeler pırıl pırıl ışık saçıyor. Bandolar marşlar çalıyor. O, ilk TBMM'nin bir salonluk üç beş odalık binasındaydık aynı gunün Öğle saatlerinde. Aradan elli yıl geçmiş.. Neler gelip geçmişti ve bilmem kaçyüz milyon liraya yepyeni bir TBMM binası yapılmıştı. Yorgun Savaşçılar yeni TBMM de, o muazzam tören salonunda daha da büyük görünuyorlar. Tevfik Rttştü Aras'ın gözleri pek görmuyor ve kulakları da pek iyi işitmiyor ama, Inonü ile sıkı bir söyleşi içindeler. tlk dönemin gazetecilerinden Feridun Kandemir, înönü'nun ezeli ve ebedi muarızlanndan sayılır. 1950'de aynı gazetede çahştık, iyi bilirim Paşa için duşündüklerini. Kandemir, Paşa'mn elini tuttu, "Paşam, ikinci adam yok değil mi, Atatürk var sadece tek adam, ikinci adam yok. Gelin şunu tescil edelim, artık göçüp gidiyoruz" diyor Inönu'ye ve İnonu'ye bunu onaylatmak istiyor. Inönü gulerek dinliyor Kandemir'i. Kandemir, durmadan ısrar ediyor: "Paşam, ben, ikinci adam tanımıyorum bunu da ikinci adam masalı diye yazdım kitap halinde, gelin söyleyin, ikinci adam yok deyin, ikinci Paşanın dal numarası Pembe Köşk'ün bahçesinde "mutad" yürüyüşünü yapıyor. "Sen benden yaşhsın, buyur önden...""Estafurullaaaah Paşam, siz buyurun lütfen...", "Pekâlâa demek ki yaşlılığı kabul etmiyorsun?" Ve öne geçti, eğildi ağaçlann arasında, yay gibi gerilen bir dah tutunca herrlen va'zlyet aldım v« Paşa o anda dalı bıraktı, dal vur : madı bana! Paşa, kahkahalarla" gülüvordu: "Bu numarayı bana bir kere yapmıştınız Paşam" deyince pek üzüldü, gözlerini hayretle açtı: "Demek yaptım ha, sen de şimdi vaziyet aldın ve daldan kurtuldun, thsaan bu açıkgöz.." Kahkahalarla gülmeye başladı... Bu, Paşa'nın unlü dal numarasıdır ve çok kişide denemiş, epey göğüs vurmuştur dal ile!.. Diyarbakır'dan uçakla getirildim Ankara'ya ve SSK Dışkapı Hastanesi'ne yatırıldım dördüncü katta. Böbrek sancılarım durduruldu akşama doğru, koridorda hastalarla yarenlik ediyorum ve bir ses çınlıyor: "Paşa geliyor!" Bir iki saniye sonra yatağımdayım ve sonra Paşa nefes nefese odaya girdi! Asansör bozukmuş ve Paşa dört kat merdiveni yaya çıkmış!.. Çocuklarım, kardeşlerim bile daha gelmemişti ve sabah yatınlmıştım hastaneye! Paşa yatağımda eğilmiş, başım iki elleri arasında yanaklarımdan öpüyor ve hayret, ilk kez kulağımı çekmiyor ve ısırmıyor! Ardı ardına sorular, nerede nasıl tuttu, Ankara'ya nasıl getirildim, doktorlardan da ayn bilgiler alıyor. "Paşam, siz hiç böbrek sancısı çektiniz mi?" Bir kahkaha atıp başım arkaya atıyor ve yanıthyor: "Biliriiiim biliriiim, Amerika'ya giderken uçakta doktorum Zafer Paykoç'u tutmuştu, ızdırabına şahit oldum!" Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Kemal Aydar, şekeri nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Paşa'dır, hemen duyar, Meclis'te karşılaştık Paşayla, "Gel bakalım kar deşim, şimdi anlat bakalım, Ke mal'in durumu nasıl, şekeri ka ça düştü, son durumu nasıl?" Anlattım. "Haydi bakalım şimdi Aydar'ı ziyaret edeceğiz.' Paşa, Kemal Aydar'ı öptü yatağına oturup dakikalarca so ru yöneltti. "Aydar, Şeker iyi hastalıktı bilesin. Şimdi çok yaşayacak sın.. Ömrün artacak, üzülme yok.." Kırk yıllık uzman şeker hasti sı tnönü, öğütlerde bulundı "Bununla bana sık sık durun nu bildir" dedi. Paşa, gözlüklerini yine deği tirdi. Şeref Bakşık ile yürüyo lar. Hep o takılacak değil ya "Paşam, cakanızdan geçiln yor, gözlükler pek yakışmış, gi güle takınız" Bakşık ekledi: "Güzele ne yakışmaz?" FLAŞ YtNE BOZULDU Paşa ile Bayar'ın görüşmesi 40 dakika sürdü. Kapıda göründüler. Binde bir kullandığım flaş yine çakmadı. Diyaframı açıp arkadaşlann flaşlanndan yararlanmaya çalışıyorum. Ve sonunda yüzlerdeki anlamı ortaya çıkaran bu fotoğrafı çekiyorum. DISK Davası TİP davası Işıklar: thtilal amaçh toplantı devletten Selek: Hukuk sistemiyle sınıf partisi olmak yusaklanmamıştır izin alınarak açık olarak yapılmaz lstanbul Haber Merkezi DİSK davası yargılamasında 120122 nolu deliller dosyalan kapsamında demokratik platforma ilişkin okunan belgeler üzerinde açıklama yapan DtSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar, bu belgelerin tümünün DtSK'in sendikal faaliyet yapan örgüt olduğunu, kendisini siyasi parti yerine koymadığını, olaylara sosyal ve ekonomik sorunlar yönünden iyiniyetle yaklaşarak kamuoyu önünde aleniyet içinde çaUşmalanm sürdürdüğünü kanıtladığını söyledi. 6. genel kurulun cephe kararının alındığı ve bunun demokratik platform olarak uygulamaya konulduğu dönemlerde ülkenin ekonomik, politik ve sosyal alanlarda buhranlı günler yaşadığına ve platform çahşmalarına bu ortamdan gerek duyulduğuna işaret eden Işıklar, "platform hareketi MC'nin iktidarda olduğu bir dönemde, cepheleşme hareketlerine karşı düşünülmüştür. Anayasa ve yasalar çerçevesinde yapümış çalışmalardır. Demokrasi çizgisinde yapılan bu çahşmalann siyasal amacı olmadıgı, DtSK Genel Başkanı tarafından o zaman kamuoyuna yazıh olarak açıklanmıştır" dedi. Fehmi Işıklar okunan deliller kapsammdaki 1. Ören toplantısı ve demokratik platform çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi verirken, bütün bu çahşmalar hakkında DİSK yaymlarında, belgelerinde yer alan açıklamalardan da örnekler verdi. Bu belgelerde DİSK'in çalışmaları ile ne amaçladığının açıkça anlatıldığına değinerek, yasal çerçevede, demokratik mücadele ortamında bir araya gelinerek işçilerin, emekçilerin sorunlarının, faşist saldırıların değerlendirildiğini bildirdi. Okunan belgelerin bir bölümünün demokratik platforma katılan kuruluşların bu konudaki görüşlerini içerdiğini, bazılarının DlSK'in görüşlerini benimsediğini, bazılarının ise eleştirdiğini, okunan belgelerin iddianamedeki suçlamanın aksine DlSK'in ihtilal amactna yönelik çalışma yapmadığınm kanıtı olduklarını belirtti. Yine platformda yapılan konuşmaların özeti olarak okunan belgenin ise ne şekilde oluşturulduğunu bilemediğini, çunkü toplantıda bant kullanmadıklarını, çözüm de yaptırmadıklarmı, suç oluşturacak bir içeriğe sahip olmamasına rağmen doğruluklan hakkında birşey söyleyemeyeceğmi anlattı. Ancak yapılan toplantının gizli niteliği bulunmadığının kanıtı sayılabileceğini, toplantınm doğru kabul edilmesi gerekli özetinin ise DİSK dergisinde yayınlandığını açıkladı. Platforma ilişkin okunan belgeler hakkında tek tek bilgi verdikten sonra, "dizilerde okunanlar, antifaşistantiemperyalist güç ve eylem birliği demokratik platform görüşmelerine ilişkindir. Ön hazırlık çalışmalannı dile getiren belgelerdir. Bu yazılar bir araya getirildiğinde. DtSK'in toplantılannda sloganların dahi belli olduğu, DtSK'in açıklık ilkesine tam olarak uyduğu, toplantılann vilayete, basına bildirildiği, devletten salon alındığı göriilüyor. thtilal amaçh bir toplantı açık olarak yapılamaz. Bu belgeler DtSK'in ihtilal amacı taşıyan toplantı yapmadığının kanıtıdır. Gizli toplantı için devletten salon istenmez, gerekli yerlere bilgi verilmez" dedi. YAŞAMA tSTEMt Fehmi Işıklar daha sonra ekonomik bir örgüt olarak, üniversite öğrencilerinin bombalanması olayı ile ılişkili DlSK'in "20 Mart faşizme ihtar eyleminin " siyasal nitelikli bir eylem olarak değerlendirilmesi üzerinde durdu. Her harekette siyasal bir yön olduğuna işaret ederek, "bu protesto hareketinde ekonomik istem, sosyal istem yoktur ama yaşama istemi vardır. Yaşama olanafeı olmayınca ücret zammını ne yapayım? Faşist eylemleri, öldürme eylemlerini benimsemeyen herkes DtSK'le birlikte hareket etmiştir. 20 Mart faşizme ihtar eylemi, can güvenliği isteyen, cinayetleri protesto eden kitlelerin göriiş, düşünce, mücadele birliğine kavuştukları demokratik platformdur. Bu tip eylemler kitlelerin duyarlılığını ortaya koyar, görevlileri görevlerini yapmaya zorlar" şeklinde konuştu. Işıklar devamla Demokratik Merkez Eylem Komitesi hakkında bilgi verdi. Tamamen sendikal çalışma alanı içinde, DlSK'in üyesi sendikaların devam etmekte olan grevlerini başarıya ulaştırma amacına yönelik, işveren sendikaları da dahil dünyanın her yerinde sendikaların benzerini kurdukları bir komite olduğunu anlattı. Grevlerde dayanışma için oluşturulmak istenen fonda başarıya ulaşılamaması üzerine, eleştirilere uğradığını ve bu nedenle fazla bir çalışma yapamadan dağıldığım bildirdi. İstanbul Haber Servisi îstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde devam eden T t P davasının 1 ağustos tarihinde yapılan duruşmasında 25 sayfahk yazıh savunmayı okuyan partinin Merkez Yönetim Kurulu uyesi Alp Selek "hukukumuzda sınıf partisi olmak yasaklanmamıştır" dedi. Yetkili mercilerce onanan ve denetimden geçen parti tüzuk ve programmın lehte delil olarak kabul edilmesi gerektiğini bildiren Alp Selek şunları söyledi: "Bu dava ile Türk Hukuk Sistemi büyük yara almıştır. Devletin devamlılık ilkesi ortadan kaldınlmaya çalışılmıştır. Olağanüstü bir dönemdeyiz. Bunu en yetkililer dahi sık sık ifade etmektedirler. Fakat yine yetkililer, hukuk devleti ilkelerine bağlıhklarını da söylemektedirler ve belirtmektedirler. Fakat olağanüstü dönemde, hakkımızda açılan bu dava ve suçlanış şeklimiz hukuk devleti ilkelerine açıkça ters düşmüştür." Selek, TtP'in yıllarca faaliyetini sürdurduğüne, o dönemde hakkında tek bir tahkikat yapılmadığına değinerek "Tüzük, program dahil tüm faaliyetleri hakkında yetkisi olmayan savcının, Anayasal organları ve Türkiye'deki tüm kamu görevlilerini de suçlayarak dava konusu yapması düşündürücüdür, Türk hukuk yaşantısı, bu dava ile, yalnır bugün değil, yıllarca onanlması güç yara almıştır" dedi. Savcılığm kendilerini TCK'nın 141/1 maddesi uyannca cezalandınlmalarmı istediğini hatırlatan Selek TİP'in kuruluşunda nasıl bir parti olduğunu açıkça belirttiğvni, TİP'in bir sınıf partisi olduğunu söyledi. Selek daha sonra savunmasını şoyle sürdurdu: İLÂN tSTANBUL 1. SULH HUKUK HAKİMLİGİ'NDEN P Sayı: 982/10 Tereke lstanbul Aksaray, Mesihpaşa mah. Şaır Haşmet sokak, No 4850, D 1 l'de ikamet etmekte iken 982yıhnda vefat eden Sehm kızı Hanifeden doğma 1318 doğumlu FATMA lFTtHAR SELAHt KAVUKÇU hakkında verilen kavar gereğince: Müteveffanm kanuni mirasçılanmn M.K.'nun 534'ncü maddesi gereğince 3 ay içersinde vesikaları ile mahkemeye müracaatları, aksi taktirde terekenin hazineye devrine karar verileceği ve duruşmanın 24.10.983 gunü saat 10'da yapılacağı ilânen tebliğ olunur. 21.7.983 (Basın: 8395) "Yalnız TİP değil tüm partiler tüzük ve programları ve konumları itibariyle sınıf partileridir. Hukukumuzda da sınıf partisi olmak yasaklanmamıştır. Dünya ve Türkiye siyasi tarihi incelendiğinde partilerin tüzuk, program ve nitelikleri araştırıldığında partilerin sıntfları temsil ettikleri açıkça anlaşılacaktır. Sosyopolitik sahadaki lum tanımlar böyledir. Dunya görüşü ne olursa olsun, hiç bir bilimsel kitapta aksine bir görüşe rastlanmaz. Bu nedenlerle de çoğulcu demokrasilerde, partiler sağdansola doğru temsil ettikleri sınıflar ölçüsünde bir yelpaze gibi yerlerini almışlardır. Türkiye'mizde de durum böyledir. Böyle olmuştur. Ve böyle olmaktadır. Sınıfsal güçler arasında çekişme ve gelişme durumları değiştikçe bu gelişme ve değişmeler partilere de yansımıştır." Selek Anayasamız ve yasalanmızda yasaklanan, bir partinin veya sınıfın yasaklanması olmadığını öne surerek "Yasaklanan bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde tahakküm kurmasıdır. Bir sınıfın iktidar olmasıyla bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde tahakküm kurması başka başka şeylerdir" dedi. 1961 Anayasasının, çoğulcu, ozgurlükçu, batılı demokrasinin Turkiye'deki şartlarını hazırladığını belirten Selek, partinin anayasanın bu hukümleri doğrultusunda kurulduğunu, partinin yaptığı mucadelelerden birinin de 1961 Anayasasının eksiksiz hayata gecirilmesi mücadelesi olduğunu söyledi. TİP'in tüzük, program ve aldığı kararlarda demokrasi kavramına ayrıca yer verdiğine değinen Alp Selek, partinin hiç bir şekilde ortadan kaldırılamayacak şekilde demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için mücadele verdiğini bildirerek özetle şunları söyledi: "Program, demokrasiyi yalnızca politik yaşam ve düzene özgü görmemektedir. Programda, toplumsal yaşam ve kurumların tümü de demokrasi kapsamı içinde görülmektedir. Program, demokrasinin toplumun bütunünu kapsadığı zaman ancak biçimsel olmaktan çıkacağını, ekonomik ve toplumsal bir öz kazanarak tam anlamı ile gerçekleşeceğini vurgulamaktadır. Demokrasiyi ortadan kaldırmak niyetinde olan, sınıf tahakkümünu kurmayı amaçlayan bir parti, hiç bir zaman, kurulduğu andan itibaren, memleketteki tüm müesseselerin demokratikleşmesi için mücadele vermez. Çünkü müesseseler demokratikleştikçe, demokrasinin ortadan kaldınlması çok daha zor hatta imkansız olur." Yarın: tnönü'nü gözle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle