19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet TAKVIM 3 Ağustos 1983 tmsak: 4.53 Guneş: 6.56 Öğle: 14.20 Sahibı: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Kadir Nadi, • Genel Yayın Mudürü: Hasan Cemal, Müessese Müdürü: Emine Uşaklıgil, Yazı tşleri Müdüru: Okay Gönensin, • Yazı Işleri MUdUr Yardımcısı: Ahmet Korulsan, Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. Akşam: 21.23 Yatsı: 23.10 Temsilciler: ANKARA: Yalçın Doğan, IZM1R: Hikmel Çetinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, • Servis Şefleri: Istanbul Haberleri: Selahatlin Güler, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Osman tllagay, Yıırı Haberleri: Barbaros Gençak, Kültür: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Duzeltme: Konur F.rlop, Araştırma: Şahin Alpay. Burolar: • Ankara: Konur Sokak Nö: 24/4 Yenişehir, Tel: 175825175866, tdare: 183335, • İzmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Atatürk Caddesi, T.H.K. lşhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. TUrk Ocagı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK: 246lst. Tel: 5209703 Telex: 22246 lkindi: 18.14 • Basıldığı Yer: YENİ ASIR Gazete ve Matbaacılık Ltd.Ş. Mecidiyeköyîst. Ingiliz Yüksek Mahkemesrne göre Istanbul Boğazı açık deniz İstanbul Bpğazı'nda meydana gelen bir kaza ile ilgili olarak Ingiliz Yüksek Deniz Mahkemesi, İngiliz mahkemesinın Türk mahkemesinden iistün olduğu karanna vardı. Hiç bir yetkisi olmadığı halde davaya bakmaya İngiliz mahkemeleri yetkili bulundu. İstanbul Haber Servisi İstanbul Boğazı'ndan geçiş yaparken 23 mart 1982'de Abidin Davcr şilebine çarpan Küba bayraklı Las Mercedes gemisinin donatanı tarafından tngiliz Yüksek Deniz Mahkemesi'nde açılan davada İngiliz mahkemesinin Türk mahkemesinden üstün olduğu ve İstanbul Boğazı'nın açık deniz sayıldığı kararı verilerek D.B.Deniz Nakliyat tarafından İstanbul Ticaret Mahkemesinde açılan davaya bakmaya İngiliz mahkemeleri yetkili bulundu. Erkekçe Dergisinin bu ayki sayısında yer alan "tngiliz Yargıçlarının Küstahhğı" başhklı yazıda, İngiliz Yüksek Deniz Mahkemesinin söz konusu kararının yayınlandığı, sigorta ve denizcilik kurumu "Lloyd"un gazetesi "Lloyd's List"in 4 haziran 1983 tarihli sayısı kaynak gösterildi. Lodos fırtınasının olduğu 23 mart 1982'de Boğaz geçişi yapmak isteyen Küba bayrakh Las Mercedes gemisi D.B.Deniz Nakliyat'ın Abidin Daver gemisine bindirip hafif hasara neden olunca Deniz Nakliyat, İstanbul Ticaret Mahkemesi'nde tazminat davası açtı. Mahkeme, Küba gemisinin kaçmaması için geçici olarak tedbir koydu ve daha sonra karşı tarafın yeterli güvence göstermesi üzerine gemiyi serbest bıraktı. İstanbul Ticaret Mahkemesi'nde davanın görülmesine ilişkin hazırlıkların sürdüğü sırada Las Mercedes gemisinin donatanı Küba Devlet Denizcilik Işletmesi, İngiliz Deniz Mahkemesi'ne başvurarak İstanbul Boğazı'ndaki kazada Abidin Daver'in kaptanının kusurlu olduğunu öne sürerek Ingiltere limanlarına gelen D.B.Deniz Nakliyat gemilerine tedbir konmasını istedi. Küba gemisinin donatanı ayrıca Istanbul'da meydana gelen davanın Londra'da görülmesi gerektiğini de öne sürdü. Kübalıların bu istemi ile Türk gemisine tedbir konulması söz konusu olunca Türk tarafı 4 mayıs 1983'de Londra'da mahkemeye başvurarak tedbirin kaldırılması gerektiğini bildirdi ve verilen kararda Türk tarafı haklı bulundu. Kıırtböke: Basın Yasa Tasarısı, Türk basımna layık değildir İSTANBUL, (UBA) TGS Genel Başkanı Oktay Kurtböke, "Basın Kanunu değişiklik tasansı, Türk basınının layık olraadığı bir tasarı olarak karşımızda durmaktadır" dedi. Kurtböke yeni Basın Yasa Tasarısı konusunda şunlan söyledi: "Dikkat edilirse hazırlama sorumluluğunu yüklenenler de tasarıyı gönül rahatlığı ile savunamamakladırlar. 1982 Anayasası ile getirilen ilkelerin tasarıda amaçları aşılarak yasama geçirilmek istenmesi, tasarıya yoneltilen en büyük eleştiri olmaktadır. Ancak, tasarının büyük bölümiinü, Anayasa'dan çok hazırlayanların tercihleri oluşturmaktadır. Tasarıyı savunanlar, her ne kadar Anayasa gereğinden söz etmekte iseler de cezaları ve dava açma sürelerini artıran, Toplu Basın Mahkemelerinin kaldırılmasını öngören hükümlerin Anayasa gereğj değil, hazırlayan ların tercihi olduğu açıktır. Dağıtımı önleme, toplatma ve kapatma gibi konuları düzenleyen maddelerde de Anayasa'da öngörülen ilkeler aşılmış ve siyasal iktidarların basına istediklerinde, baskı yapmalarına olanak sağlayacak boşluklara yer verilmişti." UBA muhabirinin "TGS'yi önümüzdeki günlerde ne gibi çalışmalar bekliyor" sorusuna Kurtböke, "Bana göre TGS asıl gücünü 1972 'de yapısını değiştirip hem yazı işleri hem de teknik kesime mensup emekçileri bünyesinde toplayarak kazanmıştır, yeni çıkan 2821 sayılı yasa ve işkolları tüzUğü bugün üyelerimizden bir böliimünü bizlerden koparmaktadır, üzüntiilerimizden birisi de budur. Önümüzde zor günler var" dedi. Yeniden TGS Başkanlığı'na seçilen Oktay Kurtböke asgari ücret konusuna da değinerek, "yetkililerin konuya cevap bile vermediklerini" bildirdi. Bunun üzerine Küba Devlet Denizcilik Işletmesi, İngiliz Yüksek Deniz Mahkemesi'ne gitti karan temyiz etti. Sir John Donaldson, Lord Justice Dunn ve Lord Justuce Purchas'dan oluşan İngiliz Yüksek Mahkemesi de 17 mayıs 1983 tarihinde verdikleri kararla İs(Arkası Sa. 11 'de) tanbul Boğazı'nı açık denize benzeyen uluslararası su yolu şeklinde tanımlayıp açık deniz olduğu için herhangi bir devletin bu sularda yetki kullanabileceğini, İngiliz Mahkemesi'nin Türk Mahkemesi'nden üstün olması nedeniyle de Abidin DaverLas Mercedes davasına Londra'ANKARA (Cumhuriyet Büda bakılması gerektiğini bildirdi. "tngiliz yargıçların küstahh rosu) Türktş'e bağh Koopğı" başlığı ile "olay"ı kamuoyu tş sendikası, sendikalar yasasının na aktaran Erkekçe Dergisi, ya ^geçici 1. maddesine göre yaptığı zısında Montreux sözleşmesi ile olağanüstü tüzük genel kurulunİstanbul ve Çanakkale Boğazları da, aynı işkolunda kurulu ve uzerinde Türkiye Cumhuriyeti' Türkİş üyesi Tez Büroİş sendinin kesin egemen olduğunu ha kası ile birleşme karan aldı. Tez BüroIş sendikası yönetitırlatarak İngiliz Mahkemesi için cilerinin de hazır bulunduğu olade şöyle dedi: "Dedik ya, İngiliz Mahkeme ğanüstü genel kurulda, birleşme sinin bu karan "özrü kabahatin karan delegelerin oybirliğiyle den büyük" gaflarla dolu diye!.. alındı. Kooplş sendikasının Tez Acaba, "dostumuz ve müttefikimiz" tngütere yargıçlannın bu Bürotş sendikasıyla birleşmesi küstahhğı karşısında Dışişleri ve ve güçbirliğinin sağlanması yoAdalet Bakanlıklanmız ne düşü lunda, Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ın bir süredir tanüyorlar?" Erkekçe Dergisi'nde "Boğa raf yetkilileriyle yaptığı görüşzın şairane olmayan yanı" baş melerin olumlu sonuçlandığı billığı ile Prof. Dr. Emin Coşar ta dirildi. Tez Bürotş sendikasının rafından yazılan yazıda ise "Tarihin bize verdiği ders şudur: Bo ağustos içinde yapacağı Tüzük ğazlar ve Boğazların hukuksal Genel Kurulu'nda aynı doğrulstatüsü konusunda en yüksek tuda karar alınacağı, birleşme duyarhğı göstermemiz gereki görüşmelerinin Türkİş Genel yor. Bu, en ufak bir ihmalin bi Başkanı Şevket Yılmaz'ın başle vahim sonuçlar verebileceği kanlığında toplanacak taraf temsilcileriyle yapılacağı açıklandı. bir konu." denildi. İstanbul Haber Servisi Sendikalar Yasası'nda nasıl uygulanacağına çözüm bulunamayan maddeler için değişiklik taslağı hazırlandı. Yasa değişikliği taslağı, özellikle federasyonların "Türkiye tipine" nasıl dönüşecekleri, şube genel kurulları için bütün üye işçileri kapsayan delege seçimlerinin nasıl yapılacağı, bağlantıh işkolları arasmda bölünmek durumuna gelen sendikalar, işkolları ilişkisi ve yönetim kurullarının yetki devredememesinden kaynaklanan sorunları içeriyor. Taslağın uygulamaya ilişkin sorunlar konusunda yazılı başvuru yapan sendikaların vurguladıkları sorunlar uzerinde durularak ve Türkİş ile yapılan görüşmeler sonunda Çalışma Bakanlığı uzmanlarınca hazırlandığı belirtiliyor. MGK'nın incelemesine sunulan değişiklik taslağının Konsey'ce benimsenip onaylanması halinde gerekli yasal değişiklikler hemen yürürlüğe girmiş olacak. Bir diğer olasılık, taslağın Danışma Meclisi'ne sunulması ve değişikliklerin burada görüşülmesi. Ancak ikinci halde önemli bir zaman kaybı sözkonusu olabilecek. Oysa sendikaların 1 ocak 1984 tarihine kadar yeni yasaya göre, fesih ile karşı karşıya kalmamak için yapmak zorunda oldukları işler (tüzük değişikliği genel kurulu sonrası şube delegelerinden başlayarak yeni tüzüğe ve yasaya göre her Sendikalar Yeni Sendikal Yasalar seminerde tartışıldı • •• Yasası için Işverenler: Onlemler yerinde ve zorunludur değişiklik taslağı hazır Sendikalar: Sözleşme ve grev hakkı zedelendi Yeni sendikal yasalarla îlgili ilk bilimsel ve taraflann katıldığı tartışmalı seminer sonucunda yasalann tümden reddedilmesi yerine iyi işlemesi ve işlemiyen hükümlerin değiştirilmesi için mücadele verilmesi gerektiği görüşünde birleşildi. ŞÜKRAN KETENCİ Yeni sendikal yasalann ilk kez tartışıldığı bilimsel toplantıda, yasalann tümden reddedilmesi yerine iyi uygulanması için çaba gösterilmesi ve değişiklik zorunlu görülen sakıncalı, işlemiyen hükümleri uzerinde tek tek durularak çalışma yapılması istendi. M.Odabaş Prodüktivite Kurumu tarafından Tarabya Otelinde düzenlenen seminer ve panel sonuçları uzerinde bir değerlendirme yapan Prof. Kemal Oğuzman, öncelikle işçi ve işveren kesiminin birbirlerini karşılik.li suçlamalarının bir yarar getirmediğinin ortaya çıktığmı söyledi. Işçiişveren, hükümet taraflarının, yasalann amacına uygun, iyi uygulanabilmesi için çaba göstermeleri gerektiğini, buna bilimin iyi yorumu, iyi yargı kararlarının katılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. Yasanın işçiişverenbilim adamı taraflarca beğenilen,örneğin bir yetki tespitine ilişkin hükümlerinin işleyebilmesi için dahi çok iyi bir uygulamanın zorunlu olduğuna işaret ederek, "Yetki tespiti beğenildi. Ama Çalışma Bakanlığı gerekli kadrolar ile donatılmaz, iş kollannda ve iş yerlerinde çalışan sendikalı işçilerin sayıları doğru belirlenemezse, eskisinden daha kötü bir sonuçla karşı karşıya kalırız. Aynı şekilde yine taraflann işlemiyen uzlaşma sistemine karşı beğendikleri arabuluculuk iyi işletilemezse uzlaştırmadan daha kötü sonuçlarla karşı karşıya kalırız" dedi. ONLEMLER DİZİSİ Tartışmalarda yeni yasalann Türkiye'de 17 yıl uygulanan sendikal düzende ortaya çıkan sorunlara karşı bir onlemler dizisi olduğu görüşünde birleşildi. Ancak işverenler alınan önlemleri yerinde ve zorunlu görürken, sendikalar temsilcileri, temel sendikal haklann, sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının, uluslararası ilkelere de aykırı düşecek biçimde zedelendiğini söylediler. Bilim adamları da sorunlara karşı önlem alınırken bazı haklann kısıtlanmasına yol açan hükümler geldiği görüşünü savundular, yasalann amacına yönelik geniş yorumlanması ile sorunlara çözüm getirilmesi gereği uzerinde durdular. Türkiye'nin seçimini yaptığını ve zor bir yol olan demokratik düzen içinde kalkınma yolunu seçtiğini, bu yolda sendikal haklardan vazgeçilemiyeceğini belirten sendikacı Emin Kul, yasalann oluşmasında işçiler ve sendikalar aleyhine yaratılan havanın yasalara yansıdığını söyledi. İşverenlerin tutumunu eleştirerek, "12 Eylül havasından yararlamlarak işçilere çok yüklenilmiştir. Yasalara kısıtlayıcı hükümler bu eleştirilerden, tek taraflı yüklenmeden yansımıştır. tş yasalannda kısıtlayıcı hükümler, ekonomide liberalizm, ikisi bir arada bağdaşmaz" dedi. Sadece sendikaların denetim altma alınmasının yanhş olduğunu, sendikasiyaset ilişkisinin, sendikaların demokrasilerdeki yeri ve işlevi ile çelişecek biçimde yasaklar içine alındığım, sendikal haklann her aşamasında yasaklar zincirinin görüldüğünü bildirdi. Işveren temsilcisi Metin tplikçi, genelde yeni yasalann geçmişin sorunlarına cevap verir niteİikte olduğunu belirtirken, işveren sendikalarının özel ve kamu sektöründe ayrı örgütlenmeleri zorunluluğunu eleştirdi, hükümetlerden beklenenin ekonomiyi güçlendirme olduğuna işaretle, yeni düzenlemelerin halka dönük hizmetlerin devamlığını koruma olanağını tanıdığını bildirdi. Ancak yasalann işlemiyecek gibi görülen bazı hükümlerinin değiştirilmesinde bir sakınca olmadığını savundu. Prof. Metin Kutal, yasadaki pek çok ilkenin Anayasa'dan kaynaklandığmı, yaklaşımda da 12 Eylül öncesl sendikal ilişkilere dönmeme kaygısının ağırlık kazandığını söyledi. 17 yıllık uygulamanın ışığında başka ülke modellerine uyma kaygısı olmadan Türkiye'ye özgü bir model aranmasımn sevindirici olduğunu ancak gecmişin sorunlarına çözüm aranırken sorunlara doğru teşhis koyulup koyulmadığının her zaman tartışılabieceği ve tartışılması gerektiğini belirtti. "Devletin otoritesinin zayıflamasının nedenleri doğru saptanmalıdır. Endüstri ilişkileri genel ekonomik şartlardan soyutlanamaz. %100'ü aşan enflasyon, %15'lere varan işsizlik, yürütmede ağır basan politik tercihler, yargı organlannın kararsızlıgımn herhalde başarısızlıkta payı vardır," dedi. Türkİş eğitim sekreteri Kaya özdemir, yasadaki düzenlemeler nedeni ile pek çok sendikal hakkm kullunılamaz olduğuna işaretle, yasalarda değişiklik gere(Arkası 11. Sayfada) Türklş'te iki sendika birleşiyor 11 UÇAK, 2 BİN YOLCU Yeşilköy Havaalanı'nda inşa edilen yeni terminal binası aynı anda ı ı uçaga hızmet verebılıyor.Bu, aynı anaa gırışçıkış yapan 2 bin 2 bin 500 yolcu anlamına geliyor. Bu kadar yoğun bir yolcu trafiğini yönetebilmek için herşey kompüterize edilmiş. (Fotoğraf: Kadir CAN) Yeni havaatahında Yeşilköy havalimanı inşaatında herşey düşünülmüş, bir tek şey unutulmuş: Karışıklıktan kaybolan yolcuların nasıl bulunacağı henüz bilinmiyor. YALÇIN PEKŞEN Eskiden işlerin uzun sürdüğünü belirten bi özdeyiş vardı: Çok uzayan işler için "yılan hikâyesine döndü" denirdi. Bu söz Pendik tersanesi inşaatı ortaya çıktıktan sonra biraz değişikliğe uğradı. Çünkü Atatürk'ün sağlığında (1936 yılında) başlayan Pendik tersanesi inşaatının son durumu 80'li yıllarında yazmaya çalışan gazeteciler yeni bir deyiş yarattılar uzayan işleri belirlemek için; Pendik tersanesine döndü " diye. Yeşilköy'teki yeni terminal binası da az kalsın "Pendik tersanesine dönecekti". 1968 yılında başlayan inşaat normal yollardan yürütülememiş ve ihale yasalarının içinden çıkılamaz bürokratik engellerine takılmıştı. Bu yüzden 1968 yılında "1972'te biteceği" planlanan havalimanının 1972 yılında daha planları bile ortada yoktu. Aradan on yıl daha geçti. 1982'de ortada görülen hâlâ kaba bir inşaattı. Bu noktada işe el koyan Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in emir ve direktifleri doğrultusunda bürokratik engeller aşıldı ve bir yıl içinde inşaat tamamlandı. "Tamamlandı" derken çok kısa bir sürede tamamlanacak, dernek istiyoruz. Şimdidi gecikmeler yıllarla değil, aylarla belirtiliyor. Örneğin nisan ayında iken, "Temmuz ayında hizmete açılacağı" belirtilen terminalin şimdi ekim başında açılacağına "kesin gözüyle" bakılıyor. Eğer ekim başına yetişmezse en geç 29 ekimde hizmete girmesi "garanti." Çok uzak bir ola sılık ama "belki bu yıl sonunu bulur" diyenler de var. HER ŞEY "TIK1R TIKIR" Yılda 5,5 milyon yolcuya hizmet vereceği açıklanan havalimanı inşaatı 1968 yılında planlanırken 223 milyon liraya mal olacağı hesaplanmıştı. Bugünkü maliyetin kesin rakamlan bilinmiyor ama salt 1982 yılında harcanan para 15 milyar lira civannda. Gör dUğUmüz kadanyla bu kadar masrafa değmiş havaalanı. Yetkililer her şeyi, "tıkırtıkır" istediğini söylüyor. Biz "tıkır tıkır" sözünü de fazla buluyoruz. Çünkü tümüyle elektronik beyinlerin kumandası altında bulunan araç ve gereçler bu kadar bile ses çıkarmıyor. llgililerden alınan bilgiye göre yeni terminal binamızın yapımında Hannover Havaalanının planı gözönüne alınmış. Aynı anda 9 uçak körüklü kapılara yanaşabiliyor. Bunun dışmda 2 adet körüksüz çıkış kapısı (gate) var. Böylece 11 uçağa aynı anda hizmet verebiliyor yeni terminal binamız. Bu sayılar kabataslak bir hesapla aynı anda giriş ve çıkış yapan 20002500 yolcu anlamına geliyor. Yukardaki ölçülerde bir yolcu trafiğini yönetmek de ancak elektronik beyinlerle mümkün olduğu için havalimanında her şey "kompüterize edilmiş", yani elektronik beyinlerle yönetiliyor. Kağıt uzerinde son derece güzel planlanan bu elektronik yaşam belki pratikte bazı karışıkhklara yol açacak ama, sonuçta işlerin düzeleceğine inanıhyor. Nitekim körüklü yolcu köprüleri dün ilk kez iki THY uçağı yanaştırılarak sabit güç sistemi denendi. Bu denemeden sonra 400 HZ'hk uçak enerji besleme sabit güç sistemi Teledyne firması yetkilileri tarafından Devlet Hava Meydanları lşletmelerine devredildi. NELER VAR? Yeşilköy havalimanı inşaatının tamamlanan ilk ünitesi dört katlı bir yapı. Dört katın, üstünde lokanta ve VİP hizmetlerinin yürütüleceği bir asma kat daha var. Fakat ilgililer en enemli sahanın geliş ve gidiş terminali olan dördüncü kat olduğunu belirtiyorlar. Bu kat aynı zamanda uçaklara giden körüklü kapıların bu lunduğu kat oluyor. Verilen bilgiye göre yurt dışına gidecek yolcular bu kattan geçmek zorunda. Katın girişinde banka, turizm ve danışma büroları, seyahat acentalan ve satış bürolan yer alıyor. Daha sonra geniş bir salona geçiliyor. Bu salonda dinlenme yerleri, tüm uçak şirketlerinin bürolan, çaykahve salonları ile gümrüksüz satış mağazaları (Duty freeshop) yer alıyor. Aynı katta bulunan gümrük ve pasaport kontrollerinden geçenler gümrüksüz satış mağazalarından alış veriş ederek, biletlerinde belirtilen çıkış kapılarına doğru ilerleyecekler. Her çıkış kapısı önünde cam bölmelerle ayrılmış küçük bekleme salonlan var. Buraya ahnacak yolcular kalkış saati gelince körüklü kapılardan geçerek uçağa binecekler. HtÇBİRŞEY UNUTULMADI mescit ve otel bile vat Arap turistlerin uçak beklerken namaz zamanlarını kaçırmamaları için gerekli görülüyor bu bölüm. Binanın üstten ikinci katı "gelen" yolculara hizmet verecek. Körüklü kapılardan geçerek üst kata alınan yolcular yürüyen merdivenlerden bir kat aşağıya inecekler. Burası giriş yapan yolcuların pasaport ve gümrük işlemlerinin yapılacağı yer. Bagajlar da bu salonda sahiplerine teslim edilecek. Binanın ikinci katı yolcular için fazla önemli değil. Konferans salonu, ve süpermarket dışmda depolardan oluşuyor. En alt katta da yolcularla ilgili fazla bir şey yok. Yine depolar ve idari bölümler yer alıyor. ALIŞMA DEVRESİ 29 ekimde hizmete girmesi beklenen yeni terminal binasındaki elektronik aygıtlar, yabancı havalimanlarına alışık olmayan yerli yolcuların kafasını kanştıracak gibi görünüyor. Bilgi aldığımız kişiler sistemin aslında "çok basit" olduğunu, ancak yine de bir ahşma devresi geçirileceğini söylüyorlar. "Peki bu ahşma devresinde havaalanında kaybolacak yolcular için de bir önlem düşünüldü mü? diye soruyoruz. Bunu düşünmediklerini içtenlikle kabul ediyorlar, ama ilk günlerde birkaç kişinin kaybolacağına onlar da inanıyorlar. Basit olan sistem şu: Dördüncü katın girişinde büyük bir zaman tablosu (timetable) bulunacak. Elektronik olarak değişecek hareketli yazılarla tabloda uçakİarın kalkış saati, istikametleri, hangi kapıdan binileceği ve kalkışa ne kadar zaman olduğu belirtilecek. Bunun dışında salonun bir çok yerine yerleştirilen televizyon cihazlarında da aynı zaman tablosu yer alacak. Yolcular bu tablolan inceleyerek uçaklannın kalkacağı kapı numarasını öğrenecek ve ok işaretlerini izleyerek bu kapıya ulaşacaklar. Söz konusu uçağa ait bekleme bölümünün kapısında bulunan bir görevli yolcuları içeri alacak. Yanlış kapıya gelenlere ise doğru yolu gösterecek. Işte gidiş bu kadar basit. "* Geliş ise daha basit: Körükm kapılardan geçerek üst kata gelen yolcular ok işaretlerini izleyerek alt kata, üçüncü kata inecekler. Burada gümrük ve pasaport kontrollerinden geçtikten sonra bağajlarmın bulunduğu salona alınacaklar. Buradan da kente dağılacaklar. YILDA 5,5 MİLYON YOLCU Yeni havalimanımız bu sistemlerle günün her anında en az 2000 yolcuya, günde en az 15.000 yolcuya, yılda 5,5 milyon yolcuya hizmet verebilecek. Ustelik 29 ekimde hizmete açılması beklenen terminal binası, daha geniş bir sistemin ilk ünitesi sayılıyor. Birkaç yıl içinde diğer ünitelerın de hizmete girmesiyle eski (şu anda kullanılan) binalar tama men devre dışı bırakılacak. Yen üniteler hizmete girene kadar şı anda dış hatlar gidiş terminal olarak kullanılan bina, iç hatlaı gidiş geliş terminali olacak, i < hatlar binası ise idari bürolar ha line gelecek. Hangardan yapüms Kargasekmez terminali ise kısi bir süre sonra tarihe karışmal üzere, şimdilik "Charter" hiz metlerine ayrılacak. Havalimanı inşaatını yürütenler bu yapıda ilk kez hiçbir şeyin unutulmadığını ileri sürüyorlar. "Çok önemli kişiler" (VİP) için hazırlanan bölümde, şeref salonunun yanında küçük bir otel bile bulunuyor. "Bu otel ne işe yarayacak? diye sormuyoruz yetkililere. Büyük bir olasılıkla THY'nin 24 saati aşabilecek rötarlarına karşı alınmış bir önlem bu.İlgililer hiçbir şeyin unutulmadığına örnek olarak bir de mescit'i gösteriyorlar, Özellikle "Bırakınız yapsınlar, bırakınız kalksınlar!..." "Çile bülbülüm çile" şarkısı yüzünden TRT 200 bin lira tazminat ödeyecek ANKARA (UBA) TRT Kurumu "Çile Bülbülüm Çile" adlı şarkı nedeniyle 200 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Safiye Ayla'nm TRT Kurumu aleyhine açtığı manevi tazminat davasını haklı buldu. Yıllann sanatçısı Safiye Ayla, bestekarı tarafından maddi ve manevi bütün hakları kendisine devredilen "Çile Bülbülüm Çile" adlı şarkının Emel Sayın tarafından bir TV programında Iran'lı bir sanatçı ile birlikte okunması üzerine, TRT aleyhine 200 bin liralık tazminat davası açmış ve mahkeme Safiye Ayla'yı haklı bularak TRT Kurumunu tazminat ödemeye mahkum etmişti. Bu davanın sonuçlanmasından sonra TRT Kurumu da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na bu kararı temyiz etmiş, "Çile Bülbülüm Çile adlı eser ydlar önce sahibi tarafından kamuya sunulmuştur. Eser okunurken sahibinin adının okunmadıgı ve uzerinde değişiklik yapıldığı ileri sürülmemiştir. Yine eser okunurken malikin şeref ve itibannı kıncı bir eylem işlenmemistir" gerekçesiyle karann reddedilmesini istemişti. Ancak konuyu aynntılı olarak ele alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, TRT'nin temyiz istemini reddetti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararında şöyle denildi: "Manevi kullanılması lanılmasıyla gösterir. Bu haklann çoğunun mali haklann kulyakın bir bağlantı bakımdan manevi haklar, ölümle sona eren şahsiyet haklanndan f arklı olarak en az mali haklar devam ettiği sürece, o da devam eder. Bu nedenle mali bir hakkı devir alan kimsenin de eser sahibinin ölümünden sonra manevi hakları kullanabilme yetkisine sahip olduğu kabul edilmelidir. Bu davada, davacının manevi ödence isteğine dayanarak yaptığı merhum bestekar (S.K.)'ya ait "ÇUe Bülbülüm Çile" şarkısının yine davalı (E.S.) tarafından (G.T.) şirketi nam ve hesabına plağa okunması nedeniyle anılan şirkete karşı davacının açtığı manevi ödence davacı yaranna sonııçlanmış ve hüküm kesinleşmiş olup anılan bu hüküm bu dava için kat'i delil oluşturur." Hıristiyanlık propagandası yapan 3 turisttutuklandı MERSİN (Cumhuriyet) Kap kule'den giriş yaptıkları bir a> dan bu yana Türkiye'de Hırisi yanlık propagandası yaptıkla saptanan lsviçreli 3 turist, Me sin'de yakalanarak tutuk landı. Mathias Fooch, Thomas Saı der ve Marcus Baumann adınd ki İsviçrelilerin, Türkiye'de uğr dıkları her yerde Hıristiyaı lık propagandasını içeren, "lı san ve Tufan Anadolu'ya Me tup İsa'ya giden yol" başhV broşür ve kitapçıklar dağıttıkl rı saptandı. 9 KÖRÜKLÜ KAPISI VAR Yeşilköy'deki yeni terminal binasının 9 körüklü kapısı var. Toplam 11 uçağa aynı anda hizmet verebiliyor. Yukanda terminal binasının geliş ve gidişe ayrılan dördüncü katının krokisi görülüyor. Sağda otel, solda THY idari bürolan var. Yolcular bilet satış gişelerini geçtikten sonra gümrük ve pasaport kontrolünü yaptırıyorlar. Daha sonra her uçak fçin özel olarak ayrılmış bekleme salonlarına giriliyor. Zamanı gelince körüklü kapılardan geçerek uçağa biniyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle