19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 2 AĞUSTOS 1983 TELEVIZYON 20.00 Sağlık Programda ana ve çocuk sağlığı üzerinde duruluyor. Programa Doç. Dr. Ufuk Beyazova, Doç. Dr. Selma Çivi, Zafer öztek, Ertan Kahramanoğlu katılıyor. TRT'NEV İÇİNDEN MAHMUT TALI ONGOREN 20.30 21.00 21.05 21.10 Haberler Hava Durumu Saz Eserleri TV'de Sinema: Cennetin Doğusu TRT "uzaklaştırıcı" değil "birleştirici" olmalı Sık sık Anadolu'nun uzak köşelerini dolaşan gazeteci arkadaşlarımız radyonun da, televizyonun da ulaşamadığı ya da ulaşmasına karşın yeterince izlenemediği bölgeler olduğunu yıllardan beri yazıp dururlar. Son olarak Kayıhan Sağlamer radyonun ve Ankara temsilcimiz Yalçın Doğan da televizyonun bu gibi olumsuz dururnundan söz ettiler. Son vmarda hep TV yayınlarının dış görünümü ile ilgilendik. Radyo ve televizyonun teknik gücünü ve yayın alanının genişleyip genişlemediğini ve ses ile görüntünün yayın yapılan bölgeden rahatlıkla izlenip izlenmediğjni bir yana attık. Türkiye'de radyoculuğun 56, televizyonculugun 15 ve Cumhuriyet'in kuruluşunun da 60. yıldönümünde en yaygın iki kitle iletişim aracının ülkemizin her yanına erişememesi gerçekten çok acı ve düşündürücü bir olaydır. Gerçi dağlık yerlere radyoTV yayınlarının teknik bakımdan ulaştırılmasında çeşitli zorluklarla karşılaşılabilir. Ama TRT'nin kuruluş yıllarından başlayarak radyoların verici sayısının ve teknik gücünün artırıldığı, TV yayın alanının genişletildiği bangır bangır açıklanmadı mı? Daha sonraki yıllarda da özellikle doğu illerimizde radyo ve televizyon vericileri kurulduğunda görkemli törenler yapılmadı mı? Meğer bu radyolar ve televizyonlar pek işe yaramıyormuş. Biz de burada yıllarca yeni bölge radyoTV birimlerinin iyi yönetilmediğinden, yapım bölümlerinin yeterince kurulmadığından ve izlencelerinin yerel gereksinimlerini karşılayamadığından yakınırdık. Oysa gerçek sorun başka yandaymıs. Yeni radyo ve TV vericileri, daha yayın yaptıkları bölgelerden izlenemeyecek değin yetersizmiş. . Oysa bu bölgeler, en geri kalmış koşullara sahip değil mi? Özellikle bu gibi yerlere sesimizi ve görüntümüzü ileterek oralardaki halkı eğitmek gerek miyor mu? Bu eğitim salt temel bilgilerle de ilgili değildir. Bunun öyle bir eğitim olması gerekiyordu ki, bu bölgelerde oturanlar ayrı bir topluluk olduklarını sanmasınlar, ülkemizdeki "birlik ve beraberliğin" kendilerini de ilgilendirdiğini anlasınlar. Sonuçta da Türkiye'de Atatürkçülük ilkelerine uygun bir ortamın yaratılmasında radyoların ve televizyonun da bir payı olabilsin. Hatta bu bölgelere özgü ayrı birer radyo ve TV yayını da yapılarak hem onların çeşitli gereksinimleri karşılansın, hem de oralardayaşayanlara özel olarak "ulusal birlik ve beraberlik" düşüncesi aşılanabilsin... Elbette propaganda biçimdeki yayınlardan kaçınarak ve önce diğer ekonomik ve sosyal gereklere de başvurarak... Ama yıllarca önce ne dediler? "Yeni radyo ve TV vericilerini, dış radyo ve TV yayınlarının ülkemizde yarattığı yabancı etkileri önlemek amacıyla kuruyoruz" Biz de, "eğer yabancı etkileri önlemek istiyorsanız bir de kendi televizyonumuzdaki Amerikan dizilerinin sayısını azaltın". demiştik. Bu yapılmadığı gibi, okuyucu mektuplarından da anlaşıldığına göre, halkımız Yunan, Suriye, Kıbrıs Rum kesimi, Arap, Bulgaristan ve Sovyet televizyonlarını da büyük bir ilgiyle izliyor. Olmaz böyle şey. Bunu önlemek için, hem kendi TV yapımlarımızın daha ilginç bir düzeye çıkarılmasını, hem de radyoTV yayınlarımızın ülkenin her yanına ulaştırılmasını ve teknik bakımdan da izlenebilir duruma getirilmesini istiyoruz. RadyoTV halkımızı kendinden "uzaklaştırmamalı" "birleştirici" olmalıdır. (Ayrıntılı bilgi yandaki sütunlarda.) 22.55 Haberler 23.00 Kapanış RADYO TRT I 05.00 Açıhş program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havaları 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden (1).10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türküler geçidi. 11.25 Piyano soloları. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 öğleden sonra (3). 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafif muzik. 16.40 Türküler ve oyun havaları. 17.00 Olayların içinden. 17.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Erkekler fash. 18.50Hafif müzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTII ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Beraber ve solo şarkılar. 20.00 Köyumüz köylümüz. 20.20 Türküler geçidi. 20.40 Türkçe sözlu hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konuların içinden. 21.35 Dinleyici istekleri. 22.00 Sevilen eserler. 22.30 Şarkılar ve oyun havaları. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden (4). 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0005.00 Gece yarısı. 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah için müzık. 09.00 11 il Türkiye. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Meslek ve teknik. 11.00 Iki solistten şarkılar. 11.30 Türküler. 11.45 Hafif müzik. 12.00 Kadınlar topluluğu. 12.30 Küçük koro. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzık. 13.30 Türküler. 13.45 Bir roman/Bir yazardan hikâyeler. 14.00 Iki solistten şarkılar. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk müziğimizde türler. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Şarkılar. 17.00 Olayların içinden.17.30 Yurttan sesler. 18.00 Çağdaş Turk sanat müziği. 18.30 Din ve ahlak.19.0001.00 TRTI ıle ortak yayın ÜÇ İYt OYUNCU "Cennetin Doğusu"nun yukarda görülen üç iyi oyuncusu, Richard Davalos, ilk kez başrole çıkan James Dean ve Julie Harris filmin başansına büyük katkıda bulundular. James Dean'i îlk başrolünde izliyoruz Cennetin Doğusu / East of Eden / Yönetmen: Elia Kazan / Oyuncular: James Dean, Jo Van Fleet, Julie Harris, Raymond Massey, Burl İves, Richard Davalos, Harold Gordon, Lois Smith, Albert Dekker / 1954 yapımı / 105 dakika. Birinci Dünya Savaşı öncesinin ABD'si... Adam Trask'ın iki oğlu, Aron ve Cal babalarının gözüne girmek için çırpınmaktadırlar. Biri tüccar olup para kazanarak babasmı kendine yaklaştırmak isterken, öbürü okuyarak bu sonuca varmaya çalışır. Bu arada öldüğünü sandıkları annelerini de bulurlar... Geçen yıl TV ekranlarmda dizi film olarak izlediğımiz "Cennetin Doğusu" daha önce sinemalarda "Cennet Yolu" adıyla gösterilmişti. Filmin birkaç özelliği bulunduğunu belirtelim. Önce, Istanbul'da doğan yönetmen Elia Kazan'ın en iyi filmlerinden biri. Sonra, uzun yıllar ABD ve dünya gençliğinin ilah gibi taptığı, topu topu üç filmin başrolünde oynayıp birini tamamlayamadan 1955 yıhnda bir otomobil kazasına kurban giden James Dean'ın ilk filmi olması. Bir de, 1962 yılı Nobel Edebiyat ödüiü sahibi John Steinbeck'in en ünlü romanlarının birinden uyarlanması ve anne rolünde görülen Jo Van Fleet'e Oscar ödülü kazandırmış olmas;. Çok iyi oyuncuların rol aldtğı bu başarılı yapıtın yönetmeni Elia Kazan, 1907 yıhnda Istanbul'da doğdu. 1913'de ailesiyle birlikte ABD'ye göçtü. Yale Üniversitesi'nde tiyatro öğrenimi gördü. 193339 yılları arasında Group Theatre adlı bir toplulukta yönetmenlik yaparak büyük başan kazandı. 1945 yılına kadar, birkaç filmde oynadığı küçük rol dışında, yalnızca tiyatro yönetmenliği yapan Kazan, ilk filmini "A tree growsin Brookly" 1945'de gerçekleştirdi. önemli filmleri arasında, "Panic in the StreetKentte Panik" (1950), "A Streetcar Named Desirelhtiras Tramvayı" (1952), "Viva Zapata" (1953), "Baby Doll" (1954), "On the VVaferfronlRıhtımlar Üzerinde" (1955), "The ArrangementUzlaşma" sayılabilir. Bu sonuncusu, Kazan'ın ilk romanından kendisi tarafından beyaz perdeye uyarlandı. Birkaç kez ülkemizi ziyaret eden Elia Kazan, son yıllarda sinemadan uzaklaştı ve kendini romancıhğa verdi. Kazan'ın bu yıl yayımlanan son romanı'Anadolulu'adınıtaşıyor. 06.58 Açıhş ve program. 07.00 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler TRT II 06.58 Açıhş ve program. 07.00 Gune başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Çeşitli sololar. 09.30 George Harrison söylüyor. 10.00 Caz müziği. 10.30 Haftanın solisti. 11.00 öğleye doğru.12.00 Haberler.12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klâsik Türk müziği korosu. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Gençlerle beraber. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dünyasından. 20.00 Melodiler geçidi. 20.30 Caz dünyasından. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Ses ustaları. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. TRT III BULMACA 'Cennetin Doğusu"yazarı Kiiltür Servisi Amerikalı ünlü yazar John Steinbeck'in 1952'de yazdığı ve 1955'de Elia Kazan tarafından sinemaya uyarlanan "Cennetin Doğusu" adlı filmi bu akşam televizyonda izleyeceğiz. "Cennetin Doğusu" yazarı John Steinbeck, 27 şubat 1902'de Kaliforniya'da Salinas'da doğdu. 192026 yılları arasında Stanford Üniversitesi'nde okuyabilmek için ırgathk, laborantlık.duvarcılık, kapıcılık gibi işlerde çalıştı. Bu işlerde çalışırken bulunduğu gözlemler, onun roman ve öykülerindeki emekçi tiplere gerçek bir özgünlük kazandırdı. Ülkemizde özellikle Rasih Güran'ın dilimize kazandırdığı "Gazap Üzümleri" adlı romanıyla tanınan John Steinbeck, ABD ve dünyadaki ününü 1930'Iarda kaleme aldığı ve tarım emekçilerini anlattığı güçlü romanlarıyla kazandı. Kendisine geniş bir okur kitlesi sağlayan ilk yapıtı, 1935'de yayınlanan "Tortilla FlatYukan Mahalle'dir. Steinbeck, bu kitabında, Kaliforniya'da küçük bir balıkçı limanında yaşayan Amerikalı Meksikalıların, "Paisano" ların öykülerini sevecen bir anlatımla dile getirdi. 1936'da Ingiliz dilinde yazılmış en başanlı grev romanlarından biri sayılan "İn Dubious BattleBitmeyen Kavga"yı yayınladı. 1937'de yayınlanan ve iki göçmen emekçi arasındaki yabansı, karmaşık ilişkiyi ele aldığı uzun öyküsü "Of Mice and MenFareler ve tnsanlar" aynı yıl sahneye ve beyaz perdeye de uyarlandı ve Tiyatro Eleştirmenleri ödülü'nü aldı. John Steinbeck'in başyapıtı sayılan "The Grapes of WrathGazap Üzümleri" 1939'da yayınlandı. Steinbeck, bu romanında, ABD'nin bunalımlı yıllarının olağanüstü acılarını, göçmen tarım emekçilerinin yaşamındaki yansımalarıyla gözler önüne serdi. Yönetmen John Ford tarafından çok başarılı bir biçimde 1940'ta beyaz perdeye de aktarılan "Gazap Üzümleri" yazarına Pulitzer Ödülü'nü kazandırdı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında savaş muhabirliği yapan Steinbeck, aralannda Norveçlilerin Nazilere karşı direnişini anlatan "The moon is DownAy Battı" nın da bulunduğu etkili propaganda yapıtları verdi. Bugün filmini izleyeceğimiz "Cennetin Doğusu"nu 1952 yılında yazan Steinbeck, 1962'de Nobel Ede Steinbeck biyat ödülü'nü aldı. 1950'de yayınlanan "Burning BrigthAlev" ve 1961'de yayınlanan "The VVinfer of Our DiscontentMutsuzluğumuzun Kışı"yla birlikte "Cennetin Doğusu", Steinbeck'in sağlam romancılığını tekrar tekrar kanıtlayan son yapıtlarıdır denilebilir. John Steinbeck, romancılığının, öykücüluğünün, gazeteciliğinin yanı sıra birçok senaryoya da imzasını attı. "The Pearltnci" ve "The Red PonyAI Midilli" adlı öykulerinin senaryolarını kendi yazdı. Ama Steinbeck'in senaryoları arasında en ünlüleri "Unntnhmiş* Köy" (1941) ve Elia Kazan'ın "Viva Zapata!"sı (1952) için yazdıklarıdır. Sanatçı, 20 Aralık 1968'de New York'da öldü. Özel tiyatrolara yardım için çalışmalar sürtiyor kültür anlayışma uygun çahşmalarıyla kültür ve sanatımıza katkılarından dolayı özel tiyatrolara yardımda bulunduklarını, tiyatronun yaygmlaşıp sevilmesini sağlamayı, yerli oyun yazarlarını teşvîk'et'meyi, oyunlann"^ nitelik ve nicelik yönünden ka ' litesini yükseltmeyi Türk Tiyat' s n rosu'nun gelişmesini hedef al' dıklannı belirttiler. Parasal yardım alan özel tiyatrolar da, paranın kullanım alanını belirleyerek yaptıkları masrafları belgelemek, en geç yardım aldıkları yıh izleyen haziran ayı sonuna kadar bakanhğa bila s ( ' e \ lıtın dirmek zorundalar. Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme Kurulu'nda, bakanlığm müsteşar ya da müsteşar yardımcısı, "İnsan Harası"na bir de pi YÖİC'ün seçeceği bir üniversite yango vurdu. O zamanlar İstan temsilcisi, Devlet Tiyatroları Gebul Savcısı olan Hicabi Dinç, her nel Müdürü, Bakanhkça seçilenedense artık, tutmuş, kitabı cek bir özel tiyatro sanatçısı ya ' toplatmış. Aslında, piyasada da sanat eleştirmeni, Tiyatro Yafazla bir kitap da bulup toplaya zarları Derneği'nden bir temsilci ve Maliye Bakanlığı'nm bir mamışlar ya... Yeni baskılarını temsilcisi bulunacak. Bu yılki yapamayacağız. 40 bin kitap bir Kurula, özel tiyatro sanatçısı çırpıda bitmiş çünkü. olarak Haldun Dormen seçildi. Işte o sırada, Haldun Sel'in bize çok yardımı dokundu. Haldun'un belki de, güya ortağı olduğu yayınevine tek olumlu katkısı bu. Daha doğrusu babasının yardımı dokundu. Hicabi Dinç, Kemal Salih Sel'in öğrencisiymiş. Kemal Salih Bey, hemen o gün Hicabi Dinç'e gitti. Hicabi Bey de, Kemal Bey'i kırmadı, kitabı aynı gün bir bilirkişi heyetine gönderdi. Inceletti. Biz de İstanbul (UBA) Filarmoni tabii koşturuyoruz. Kitabın müs Derneği tarafından düzenlenen tehcen olmadığı bilirkişi heyeti 2. İstanbul Gitar Festivali, 1521 nin raporuyla sabit olunca, ge kasım tarihleri arasında Atatürk ne aynı gün toplatma kararını Kültür Merkezi'nde yapılacak. kaldırttı savcı. Ben, derhal gaze Filarmoni Derneği Başkanı Patelere koştum. Tam sayfa ilan nayot Abacı, Festivali düzenlerverdim hepsine, "Müstehcenlik ken karşılaştıkları en büyük soten toplanan kitap beraat etti" runun parasal olduğunu söyledi. diye. Ve hemen yeni baskılara Festival'in Filarmoni Derneği başladım. İkinci baskı, üçüncü kültür etkinlikleri arasında yer baskı, bilmem kaçıncı baskı... aldıjhnı belirten Abacı, "AmacıAma burada da bir noktayı at mız Istanbul'un kültür çalışmalamışız. Kardeşim, her gelen, larına katkıda bulunmak," dedi. bizden birinci baskıyı ister. 400 Bilet fiyatlarının 300lOOfr tane birinci baskıdan ver, 500 ta Türk Lirası arasında değişeceği ne birinci baskıdan ver der. Me Gitar Festivali'nin programı şöyğer, kitap gerçekten müstehcen le: 15 kasımda Ernesto Bitetti, 16 filan değil ya, millet biz müsteh kasımda Serranito, 17 kasımda cen kısımları çıkartarak yeni ba Kosta Kotsiolis, 18 kasımda Pasılar yapıyoruz sanırmış. Ah keş co Pena, 19 kasımda Manuel Ca ' ke, bütün baskılara birinci bas no, 20 kasımda Eduardo Falu ve kı deseymişiz. 21 kasımda Ruhi AyangilMutlu Torun "kilisi. Amerika'da 67 Mayk ANKARA (UBA) Yardım görecek özel tiyatrolar ve bu tiyatrolara yapılacak yardım miktarları, 24 ağustos günü toplanacak olan Değerlendirme Kurulu tarafından belirler^ecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan verilen bilgiye göre, yardım isteyen özel tiyatrolar dilekçe ve gerekli belgelerle 15 temmuz gününe kadar Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne başvurdular. Bakanlık yetkilileri amaçlarının, çağdaş dünya görüşüne ve ulusal John Steinbeck, Nobel'i aldığı 1962 vılında Can çekişen kitapçılığımız lu. İkinci kitabımızı basıyor. Üstelik bunca büyük bir tirajı böyBu yollarla 7 bin kitap dağıt lesine kısa bir sürede bizim mattık. Geri kalanı matbaada. Istan baanın basabilmesinin lâfı mı bul dağıtımını da, saat sabahın olur? Ayrıca, Babıali'nin bile 4'ünde filan bitirdik. artık bitkin kapasitesi müsait değil ki. Çıldıdurumdaydım. Yazıhanede bir racağım... Hemen matbaaya inkoltuğa kıvrılmış kalmışım. Yor dim, bari dedim ikinci kitabı gunluktan sızmışım. kurtarayım önce. Tirajını 40 biYahu, daha şöyle bir iki saat ne çıkardım. önce kapak bastıkestirmiş kestirmemişim, dışarı rıyorum. İki kitabın kapak klida bir gürültüdür kopuyor, uyu şelerini birlikte 30 bin adet damanın olanağı yok. Saat daha ha bastırıyorum. Fazıl ise ben6.57 filân. Postacı gelmiş, ka den 50 bin kitap istiyor, düşün... pıyı vuruyor gum güm. Açtım. Dedim ya, çıldıracağım... Elinde bir tomar kâğıt. Yıldırım Daha sabahın sekizinde, ilk telgraf. Yıldırım olunca gece yarısı da gelirler ya... Hani, elindeki tomarın kalınlığı dört beş parmak eninde var vallahi. Mavi çizgilerinden anlıyorum yıldınm telgraf olduğunu da. Lâkin, uyku sersemliğini de daha üzerimden atamamışım. Gerçekten inanılır şey değil kolay kolay. Diyelim, Erzurum'daki bir kitapçıya 30 kitap yollamışız. Kitap daha adamın eline geçmiş geçmemişken yıldırım telgraf çekmiş, acele 500 kitap daha yollayın diye. Hem de ödemeli. Şöyle biraz kendime gelir gibi olunca, fırladım sevinçten. ya verdim. Ancak istekleri karşılayabilmek olanaksız. Onbeş gün içinde, biliyor musun, tam 70 bin kitap bastık ve sattık. Hani, 100 bin basabilseydik, 100 bin satacaktık, hiç kuşkun olmasın. Ama Babıali'deki mevcut kapasite elvermiyor basmamıza. Sanırım tarihimizin en büyük kitapçıhk olayı. Bir Türk yazarının kitabı 15 günde tam 70 bin adet basılsın ve satılsın... O güne dek anca 34 bin basılabiliyor ve birkaç yılda da zor tükeniyor. Yani diyorum, suç yazarda mı, yoksa yayımcılarda mı? Ga 15 gtinde rekor sayılacak satış: 100.000 kitap SOLDAN SAĞA 1/ Ünlu Göktürk Hakanı. 2/ Meziyet... Genellikle içine çekirdeksiz üzüm konularak yapılan tath çörek. 3/ Eski Mısır'da Guneş Tanrısı... Bağhhk, ilişki. 4/ kalıtımın maddî temeli olan dezoksiribonükleik asidin yaygın adı... Taraf. 5/ Kamboçya'nın ilk halkı... Bir nota. 6/ Genellikle levha ve kitabelerde kullanılan eski bir hat türü... Demire benzer beyaz bir maden. 7/ Bırakma, düşürme, atma... Bir nota. 8/ Bir edat... Bir haber ajansımızın kısa adı... Tanrıya göre insan. 9/ Kayseri'ninki unludür. YUKAR1DAN AŞAGlVA 6/ Büyük sandal. 7/ Hücum... Krıptonun simgesi. 8/ Brüt karşıtı... Eski Roma'da halkın toplandığı meydan. 9/ Bir çeşit şekerleme. 1/ tncir.2/ Asya'da bir devlet... Sicim. 3/ Bir kısaltma... Rasyonel. 4/ Büyük tren istasyonu... Muğla'nın bir ilçesi. 5/ Minelı... Makam. BILEVL SANAT AYLIK KÜLTÜR DKR0İSİ Türk Dili temmuzağustos sayısını dil öğretimine ayırdı Kiiltür Servisi Aylık dil ve yazın dergisi Türk Dili'nin temmuzağustos sayısı, "Dil Öğretimi Özel Sayısı" olarak yayınlandı. Turk Dili yazı kurulunca hazırlanan giriş yazısında, "Dil Öğretimi Özel Sayısı" yayınlanmasının nedeni şöyle açıklanıyor: "Dil öğretimi; çeşitli yönleri, değişik ya da özdeş bakış açılanyla, önceki yıllarda olduğu gibi bugün de Üzerinde durulan, güncelliğini koruyan bir konu durumundadır. Bu nedenle Türk Dili dergisinin bu sayısı dil öğretimine aynldı." "Dil Öğretimi Özel Sayısı"nda konuyla ilgili sorunlar, gözlemler, öneriler; kuramsal ve uygulamalı çalışmalar bulunuyor. Konular, "dil öğretimi", "Türkçe öğretimi" ve "yabancı dil öğretimi" alanlarını kapsayan bir çerçeve içinde veriliyor. İlk bölüm, bildirişim işlevi, alan kavramı ve terim öğretimiyle dilbilimin dil öğretimindeki yerini konu alan genel nitelikli yazılardan oluşuyor. Bunu "Türkçe Öğretimi" ve "Yabancı Dil Öğretimi" başlıkh bölümler izliyor. Dil öğretimi alamnda çahşacaklara yol göstermek amacıyla ikinci ve bölümlerin sonunda birer kaynakça sunuluyor. 2. istanbul Gitar Festivali 1521 kasım günleri yapılacak I ağustos '83 SAYI:32 H A N A D O L U DAKİ UYGARLIK ÜRÜNLERİ H TÜRK AYDIN GELENEĞİ VETEVFİKFİKRET HSÖYLEV'DEKİ GAZETECİLERII HTÜRKİYE DE ÜCRETLİLERİN MÜLKSÜZLEŞMESİ Abone: Yıllık 1000, altı aylık 700 TL. Adres: Emek İ^lıanı (Gökdelen) Kat: 10 Yenişehir/Ankara Posta,ÇekiNo: 125261 100 bin kitap basabibeler, 100 bin satacaklar!.. Aklımsıra, koşup Faal Ünverdi'ye müjde vereceğim. Ama daha kapıda Fazıl Ünverdi ile çarpıştık. O da bana geliyormuş sevinçten uçarak, iki elinde iki bardak saleple. Hele biraz sakinleş de, gel matbaanın önünü gör, diyor. Gerçekten de, matbaanın önü sözcüğün tam anlamıyla bir ana baba günüydü. En az 50 müvezzi... Saat, sabahın daha 6.57'si... Dedim ya, sokakta daha bir Allahm kulu yok. Müvezziler, bağırış çağırış, ellerindeki paraları sallayarak kitap istiyorlar. Ne zaman satmışlar yahu?.. Fazıl, daha bana gelene kadar, matbaadaki o üç bin kitap bitmiş. Fazıl'a tabanca çeken mi istersin, yakasına sarılıp, ana avrat söven mi?.. "Saklıyorsun, bize kitap vermiyorsun ulan!" diyorlar. Yani, sadece oradaki müvezzilerin istediği beş on bin kitap. Anadolu'dan yıldırım telgrafla istenilenleri de toplarsan, daha 3035 bin kitap gerek. Ama bizim rtıatbaa zaten do tSTANBUL SAVCISI O sıralar İstanbul Savcısı olan Hicabi Dinç, toplatılan "İnsan Harası"nın hemen bilirkişi tarafından incelenmesini sağlamıştı. Kitabın müstehcen olmadığı anlaşılınca, aynı gün savcının emriyle toplatma kararı kaldırıldı. günü, tstanbul'da bir tane kitabımız kalmamıştı, biliyor musun? Baktım, başka çare yok. Kitap sekiz formaydı. Kitabı forma forma parçaladım. Artık matbaa matbaa dolaşıyorum. Diyelim, adamın işi var. Formasını kaça dizip basıyorsunuz diyorum. Varsayalım, beş lira diyor. Ben sana 25 lira veriyorum diyorum. Enayi mi? Hemen durduruyor işini. Anlayacağın, 8 formayı böyle astronomik fiyatlarla 8 ayrı matbaaya dağıttım. 34 gün içinde kitabı tekrar piyasaliba biz, Türk yazarlarını da akladık böylece. Suçun, yayımcılarda ve dağıtımcılarda olduğunu tanıtladık. İkinci kitabmız da aynı miktarda sattı mı? Lâfı mı olur? Lâfı mı olur?.. İkinci kıtabımız, "tnsan Harası" adında bir çeviri romandı. Ve 15 günde, tam 100 bin adet sattık. Gerçekten korkunç birşeydi canım... Kolay kolay inanılır gibi değildi. Bizler de şaşırmıştık vallahi. Gazetelerden hızlı satıyorduk. Hammer romanı yazılmış. Türkiye'de 6070... Anımsadığım kadarıyla, bir de Mayk Hammer fırtınanız vardı? Ya.. Yaaa. Mayk Hammer'i de ben getirdim Türkiye'ye. Üstelik dil bilmeden. Bilirsin, o yıllara kadar Türkiye'deki polisiye romanlarda cinayetleri hep masa başı hafiyeleri çözerdi. Düşünerek... Adamın ayakkabısındaki çamurun rengine bakarak cinayeti sen işledin diyen eli büyüteçli hafiyeler... Bense, günümüz insanının artık öyle şeylerden bıktığı inancındayım. SÜRECEK İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğünden 952 sayılı diploması kaybolan Üniversitemiz Yüksek Mühendislik Mektebi Mimarlık Şubesi 19401941 Haziran Dönemi mezunlanndan Ali Cumah'ya duplicat diploma verileceği bu husustaki Yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca ilan olunur. Basın 8323 Cumhuriyet Bilgisayar Ekleri (Eksık eklerınızı 40 TL.'lık pul göndererek ısteyebılırsınız)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle